Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
own
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"own"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 66 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
own
f.
sahip olmak
2
Yaygın Kullanım
own
zm.
kendi
General
3
Genel
own
i.
öz
4
Genel
own
i.
birine ait olan şey
5
Genel
own
i.
mal
6
Genel
own
i.
mülkiyet
7
Genel
own
f.
itiraf etmek
8
Genel
own
f.
malı olmak
9
Genel
own
f.
tanımak
10
Genel
own
f.
doğrulamak
11
Genel
own
f.
malik olmak
12
Genel
own
f.
kabul etmek
13
Genel
own
f.
kabullenmek
14
Genel
own
f.
teslim etmek
15
Genel
own
f.
sahip olmak
16
Genel
own
f.
elinden tutmak
17
Genel
own
f.
-in sahibi olmak
18
Genel
own
f.
(anne hayvan) yavrusunu sahiplenmek
19
Genel
own
f.
yetkisini kabul etmek
20
Genel
own
f.
itaat etmek
21
Genel
own
f.
boyun eğmek
22
Genel
own
f.
üstünlüğünü kabul etmek
23
Genel
own
f.
güçlü olmak
24
Genel
own
f.
üstün olmak
25
Genel
own
f.
egemen olmak
26
Genel
own
f.
hakim olmak
27
Genel
own
f.
baskın gelmek
28
Genel
own
f.
daha yetenekli olmak
29
Genel
own
f.
önde olmak
30
Genel
own
f.
tahakküm kurmak
31
Genel
own
f.
esir etmek
32
Genel
own
f.
baskı kurmak
33
Genel
own
f.
hizmet ettirmek
34
Genel
own
f.
kolayca yenmek
35
Genel
own
s.
özel
36
Genel
own
s.
kendine özgü
37
Genel
own
s.
birine ait olan
38
Genel
own
s.
bir şeye ait olan
39
Genel
own
s.
birinin
40
Genel
own
s.
bir şeyin
41
Genel
own
s.
yakın ilişkili
42
Genel
own
s.
doğrudan ilişkili
43
Genel
own
s.
yakın akrabası olan
44
Genel
own
s.
doğrudan kan bağı bulunan
45
Genel
own
s.
kendine ait
46
Genel
own
s.
kendi
47
Genel
own
zf.
kendi
48
Genel
own
zm.
kendisinin
49
Genel
own
zm.
kendinin
Trade/Economic
50
Ticaret/Ekonomi
own
i.
risk kendi rizikosu
Technical
51
Teknik
own
f.
sahip olmak
Computer
52
Bilgisayar
own
i.
sahip olunanları
Archaic
53
Eski Kullanım
own
f.
hak iddia etmek
54
Eski Kullanım
own
f.
maliki olduğunu iddia etmek
55
Eski Kullanım
own
f.
hak talebinde bulunmak
56
Eski Kullanım
own
f.
talep etmek
57
Eski Kullanım
own
f.
kendisinin olduğunu iddia etmek
58
Eski Kullanım
own
f.
onaylamak
59
Eski Kullanım
own
f.
göz yummak
60
Eski Kullanım
own
f.
desteklemek
Slang
61
Argo
own
f.
(özellikle video oyunu, yarışma veya maç) yenmek
62
Argo
own
f.
mağlup etmek
63
Argo
own
f.
üstün performans sergilemek
64
Argo
own
f.
(diğerlerinin gözünü korkutacak ölçüde) iyi iş çıkarmak
65
Argo
own
f.
(bilgisayar sistemine) yasa dışı süper kullanıcı erişimi sağlamak
66
Argo
own
f.
(bilgisayar sisteminde) yasa dışı yönetici yetkisi almak
"own"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
on one's own
zf.
kendi kendine
General
2
Genel
dealing own account
i.
kendi hesabına işlem yapma
3
Genel
master of his own destiny
i.
kendi gemisinin kaptanı
4
Genel
own funds
i.
öz kaynaklar
5
Genel
conversion to one's own use
i.
kendi malı gibi kullanma
6
Genel
one's own fault
i.
kendi suçu
7
Genel
one's own preference
i.
onun tercihi
8
Genel
one's own choice
i.
onun tercihi
9
Genel
one's own preference
i.
kendi tercihi
10
Genel
one's own choice
i.
kendi tercihi
11
Genel
own weight
i.
ölü yük
12
Genel
own weight
i.
zati yük
13
Genel
deliberate injury to one's own body
i.
kendi kendini sakatlama
14
Genel
rotation of the earth around its own axis
i.
dünyanın kendi etrafında dönmesi
15
Genel
rotation of the earth around its own axis
i.
dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi
16
Genel
own discretion
i.
kendi takdiri
17
Genel
his/her own fault
i.
kendi hatası
18
Genel
one's own record
i.
kendi rekoru
19
Genel
someone's own signature
i.
kendi imzası
20
Genel
one's own stormy inner world
i.
kendi fırtınalı iç dünyası
21
Genel
one's own child
i.
öz evlat
22
Genel
one's own child
i.
öz çocuk
23
Genel
right to own property
i.
mülkiyet hakkı
24
Genel
roll-your-own cigarettes
i.
sarma sigara
25
Genel
roll-your-own cigarettes
i.
kişinin kendi sardığı sigara
26
Genel
own right
i.
(birinin) kendi hakkı
27
Genel
own right
i.
(birinin) kendi başarısı
28
Genel
own right
i.
(birinin) kendi meziyeti
29
Genel
own right
i.
(birinin) kendi çabası
30
Genel
own right
i.
(birinin) kendi hesabı
31
Genel
be one's own man
f.
başına buyruk olmak
32
Genel
get one's own back
f.
hıncını almak
33
Genel
pay back in one's own coin
f.
misilleme yapmak
34
Genel
be in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
35
Genel
own something in common
f.
aynı şeye sahip olmak
36
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
gölgesinden korkmak
37
Genel
live in a world of one's own
f.
kendi dünyasında yaşamak
38
Genel
come of one's own accord
f.
ayağı ile gelmek
39
Genel
be on one's own
f.
başkasından yardım görmeden geçinmek/rızkını kazanmak
40
Genel
be on one's own responsibility
f.
yaptığı şeyden kendisi sorumlu olmak
41
Genel
have one's own way
f.
kendi bildiğini okumak
42
Genel
feather one's own nest
f.
köşeyi dönmek
43
Genel
look after one's own benefits
f.
çıkarlarını gözetmek
44
Genel
sing one's own praises
f.
övünmek
45
Genel
take one's own way
f.
bildiğini okumak
46
Genel
take the law into one's own hands
f.
hakkını kendi eliyle almak
47
Genel
hold one's own
f.
dayanmak
48
Genel
keep one's own counsel
f.
fikirlerini kendine saklamak
49
Genel
know one's own mind
f.
kararlı olmak
50
Genel
stand on one's own legs
f.
kimseye muhtaç olmamak
51
Genel
get one's own back on somebody
f.
intikamını almak
52
Genel
feather one's own nest
f.
avantadan para kazanmak
53
Genel
own up
f.
itiraf etmek
54
Genel
leave someone to his own devices
f.
birini kendi haline bırakmak
55
Genel
be one's own man
f.
yerini korumak
56
Genel
go one's own way
f.
bildiğinden şaşmamak
57
Genel
be on one's own
f.
yalnız başına kalmak
58
Genel
have one's own back on somebody
f.
intikamını almak
59
Genel
paddle one's own canoe
f.
kendi işini kendi görmek
60
Genel
be on one's own
f.
başının çaresine bakmak
61
Genel
live in one's own world
f.
kendi aleminde yaşamak
62
Genel
come into one's own
f.
kendini göstermek
63
Genel
be afraid of one's own shadow
f.
kendi gölgesinden korkmak
64
Genel
stand on one's own two feet
f.
kendi yağıyla kavrulmak
65
Genel
have the devil's own luck
f.
ballı olmak
66
Genel
get one's own back
f.
öcünü almak
67
Genel
be in control of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
68
Genel
be preoccupied with one's own troubles
f.
kendi derdine düşmek
69
Genel
be the master of one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
70
Genel
get one's own back
f.
cezalandırmak
71
Genel
have one's own back
f.
intikamını almak
72
Genel
get one's own back
f.
intikamını almak
73
Genel
go one's own way
f.
bildiğini okumak
74
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkarlarını gözetmek
75
Genel
make a rod for one's own back
f.
kaşınmak
76
Genel
know one's own mind
f.
kendi fikrini bilmek
77
Genel
get one's own back
f.
acısını çıkarmak
78
Genel
be on one's own
f.
kendi kendini geçindirmek
79
Genel
take the law into one's own hands
f.
intikamını almak
80
Genel
hold one's own
f.
eski durumunu korumak
81
Genel
stand on one's own feet
f.
kendi yağıyla kavrulmak
82
Genel
get one's own way
f.
kendi bildiğini okumak
83
Genel
be thrown back on one's own resources
f.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak
84
Genel
determine one's own destiny
f.
kendi kaderini tayin etmek
85
Genel
be one's own master
f.
başına buyruk olmak
86
Genel
hold one's own
f.
yerini korumak
87
Genel
feather one's own nest
f.
küpünü doldurmak
88
Genel
look after one's own interests
f.
çıkarlarını gözetmek
89
Genel
know one's own mind
f.
ne istediğini bilmek
90
Genel
blow one's own horn
f.
böbürlenmek
91
Genel
know one's own mind
f.
emin olmak
92
Genel
look after one's own comfort
f.
rahatına bakmak
93
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkar gözetmek
94
Genel
stand on one's own legs
f.
ayakları üzerinde durmak
95
Genel
stand on one's own legs
f.
kendi ayakları üstünde durmak
96
Genel
have one's own back on
f.
acısını çıkarmak
97
Genel
have one's own back on
f.
acısını çıkartmak
98
Genel
get one's own back on
f.
acısını çıkarmak
99
Genel
get one's own back on
f.
acısını çıkartmak
100
Genel
own the values of
f.
değerlere sahip çıkmak
101
Genel
be unduly attached to one's own opinions
f.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olmak
102
Genel
determine one's own future
f.
kendi geleceğini belirlemek
103
Genel
set up one's own business
f.
kendi işini kurmak
104
Genel
be on one's own
f.
tek başına olmak
105
Genel
own share
f.
hissesi olmak
106
Genel
own share
f.
hisse sahibi olmak
107
Genel
act in one's own name
f.
birinin adına hareket etmek
108
Genel
cut one's own throat
f.
kendi bindiği dalı kesmek
109
Genel
own share
f.
hisseye sahip olmak
110
Genel
stand on one's own feet
f.
kendi ayakları üzerinde durmak
111
Genel
rotate around one's own axis
f.
kendi ekseni etrafında dönmek
112
Genel
turn around one's own axis
f.
kendi ekseni etrafında dönmek
113
Genel
blow one's own horn
f.
yüksekten atmak
114
Genel
make a rod for one's own back
f.
başını belaya sokacak işler yapmak
115
Genel
look one's own perspective
f.
(olaya) kendi açısından bakmak
116
Genel
own partly
f.
kısmen sahip olmak
117
Genel
own partially
f.
kısmen sahip olmak
118
Genel
take the law in one's own hands
f.
dizginleri eline almak
119
Genel
take the law in one's own hands
f.
ipleri eline almak
120
Genel
hold for one's own account
f.
kendi hesabına alıkoymak
121
Genel
leave people to their own devices
f.
insanları kendi hallerine bırakmak
122
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi düşüncesine sahip olmak
123
Genel
have a mind of one's own
f.
kendi fikrine sahip olmak
124
Genel
give somebody a taste of their own medicine
f.
biriyle anladığı dilden konuşmak
125
Genel
give somebody a taste of their own medicine
f.
kendi silahıyla vurmak
126
Genel
give somebody a taste of their own medicine
f.
aynıyla mukabele etmek
127
Genel
give somebody a taste of their own medicine
f.
aynı şekilde karşılık vermek
128
Genel
give somebody a dose of their own medicine
f.
biriyle anladığı dilden konuşmak
129
Genel
give somebody a dose of their own medicine
f.
aynıyla mukabele etmek
130
Genel
give somebody a dose of their own medicine
f.
kendi silahıyla vurmak
131
Genel
give somebody a dose of their own medicine
f.
aynı şekilde karşılık vermek
132
Genel
become one's own boss
f.
kendi patronu olmak
133
Genel
be one's own boss
f.
kendi patronu olmak
134
Genel
be one's own boss
f.
kendisinin patronu olmak
135
Genel
become one's own boss
f.
kendisinin patronu olmak
136
Genel
toot one's own horn
f.
kendini övmek
137
Genel
murder one's own sister
f.
kendi kız kardeşini öldürmek
138
Genel
come into its own
f.
yerine gelmek
139
Genel
come into its own
f.
hakkını kazanmak
140
Genel
meet one's own needs
f.
kendi ihtiyacını karşılamak
141
Genel
pay from one's own pocket
f.
kendi cebinden karşılamak
142
Genel
endanger one’s own existence
f.
varlığını tehlikeye atmak
143
Genel
be one's own boss
f.
kendi kendisinin patronu olmak
144
Genel
handle the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
145
Genel
handle the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
146
Genel
deal with the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak
147
Genel
deal with the crisis in his own way
f.
krizle kendi yöntemiyle baş etmek
148
Genel
break one's own record
f.
kendi rekorunu kırmak
149
Genel
humiliate a father in front of his own daughter
f.
bir babayı kendi kızının gözleri önünde küçük düşürmek
150
Genel
make one's own bed
f.
kendi yatağını yapmak
151
Genel
solve one's own problems
f.
kendi sorunlarını kendi çözmek
152
Genel
solve one's own problems
f.
sorunlarını kendi başına çözmek
153
Genel
solve one's own problems
f.
sorunlarını çözmek
154
Genel
go away on its own
f.
(acı/ağrı) kendiliğinden geçmek
155
Genel
go away on its own
f.
(acı/ağrı) kendi kendine geçmek
156
Genel
have his/her own room
f.
kendi odası olmak
157
Genel
have his/her own room
f.
kendine ait odası olmak
158
Genel
score an own goal
f.
kendi kalesine gol atmak
159
Genel
reduce their own sentence
f.
kendi cezalarında indirim almak
160
Genel
earn one's own money
f.
kendi parasını kazanmak
161
Genel
hold one's own
f.
eski durumunu korumak
162
Genel
know one's own limitations
f.
yeteneklerinin sınırlarını bilmek
163
Genel
hold one's own
f.
kaybı olmamak
164
Genel
serve one's own interests
f.
kendi çıkarlarına hizmet etmek
165
Genel
self-own
f.
bir ifade veya eylem yoluyla kasıtsız olarak kendini utandırmak veya zarara sokmak
166
Genel
in a class of one's own
s.
benzersiz
167
Genel
in a class of one's own
s.
eşsiz
168
Genel
at one's own risk
s.
riski kendi kabul ederek
169
Genel
of his own accord
s.
kendi arzusuyla
170
Genel
thinking only of one's own interests
s.
yalnızca kendi çıkarlarını düşünen
171
Genel
own [rare]
s.
akraba olan
172
Genel
own [rare]
s.
kan bağı bulunan
173
Genel
of one's own accord
zf.
gönüllü
174
Genel
on one's own
zf.
yalnız
175
Genel
on one's own
zf.
başkasından yardım görmeden
176
Genel
at his own valuation
zf.
anlattığına göre
177
Genel
on my own hook
zf.
kendi başıma
178
Genel
on its own
zf.
başlı başına
179
Genel
with its own initiative
zf.
kendi inisiyatifinde olmak üzere
180
Genel
on one's own
zf.
tek başına
181
Genel
simply in a class of its own
zf.
sadece kendi türünde
182
Genel
of one's own free will
zf.
kendiliğinden
183
Genel
of one's own accord
zf.
kendi rızasıyla
184
Genel
on one's own responsibility
zf.
kendiliğinden
185
Genel
on your own
zf.
kendi kendine
186
Genel
for your own good
zf.
iyiliğin için
187
Genel
of one's own volition
zf.
kendi iradesiyle
188
Genel
on one's own initiative
zf.
kendi inisiyatifini kullanarak
189
Genel
of one's own accord
zf.
kendiliğinden
190
Genel
in one's own defense
zf.
nefsi müdafaada
191
Genel
of one's own volition
zf.
gönüllü olarak
192
Genel
of one's own accord
zf.
istenmeden
193
Genel
for your own good
zf.
kendi iyiliğiniz için
194
Genel
by one's own efforts
zf.
bileğinin hakkı ile
195
Genel
of one's own accord
zf.
kendi isteğiyle
196
Genel
at his own charges
zf.
kendi hesabına
197
Genel
on my own
zf.
kendi kendime
198
Genel
on their own
zf.
kendi kendilerine
199
Genel
on one's own initiation
zf.
kendi girişimiyle
200
Genel
of one's own volition
zf.
isteyerek
201
Genel
on one's own
zf.
kendi başına
202
Genel
on one's own
zf.
yalnızca
203
Genel
in her own backyard
zf.
kendi çevresinde
204
Genel
at one's own expense
zf.
kendi parasıyla
205
Genel
in his own backyard
zf.
kendi çevresinde
206
Genel
for your own good
zf.
iyiliğiniz için
207
Genel
for one's own hand
zf.
kendi çıkarına
208
Genel
on my own hook
zf.
kendi kendime
209
Genel
to his own order
zf.
emrine
210
Genel
at one's own risk
zf.
riski kendine ait olmak üzere
211
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi canı pahasına
212
Genel
at the cost of one's own life
zf.
kendi hayatı pahasına
213
Genel
at your own risk
zf.
riski size ait olmak üzere
214
Genel
on his own
zf.
kendinden sorumlu
215
Genel
on his own
zf.
kendi başına
216
Genel
on his own
zf.
kendi kendine kalmış
217
Genel
on their own
zf.
tek başlarına
218
Genel
on their own
zf.
kendi başlarına
219
Genel
at its own discretion
zf.
kendi takdirine bağlı olarak
220
Genel
in his/her own right
zf.
başlı başına
221
Genel
for its own sake
zf.
onun iyiliği için
222
Genel
for its own sake
zf.
kendi iyiliği için
223
Genel
for its own sake
zf.
kendi için
224
Genel
on his own accord
zf.
kendi arzusuyla
225
Genel
at its own expense
zf.
kendi harcamasında
226
Genel
at its own expense
zf.
masrafları kendine ait olmak üzere
227
Genel
at its own expense
zf.
masrafları kendi karşılayarak
228
Genel
on one's own hook
zf.
kendi kendine
229
Genel
on one's own hook
zf.
kendi kendine (yapmak)
230
Genel
on one's own hook
zf.
kendi başına (yapmak)
231
Genel
on one's own hook
zf.
bağımsız olarak
232
Genel
for one’s own pleasure
zf.
kendi zevki için
233
Genel
on one's own
zf.
kendi hesabına
234
Genel
to one's own order
zf.
emrine
235
Genel
for his own pleasure
zf.
kendi zevki için
236
Genel
on your own
zf.
kendi başınıza
237
Genel
on your own
zf.
kendi hesabınıza
238
Genel
on my own behalf
zf.
kendi adıma
239
Genel
on one's own initiative
zf.
kendi inisiyatifiyle
240
Genel
on her own
zf.
kendi başına
241
Genel
at one's own sweet will
zf.
canı isterse
242
Genel
at one's own sweet will
zf.
nasıl isterse
243
Genel
at one's own sweet will
zf.
keyfine göre
244
Genel
at one's own speed
zf.
kendi hızıyla
245
Genel
on one's own
zf.
bir başına
246
Genel
on one's own
zf.
kendi başına
247
Genel
on one's own
zf.
yalnız başına
248
Genel
in our own
zf.
kendi kendimize
249
Genel
on one's own account
zf.
kendi yararına
250
Genel
on one's own account
zf.
kendi çıkarına
251
Genel
on one's own account
zf.
kendi adına
252
Genel
on one's own account
zf.
riski kendi kabul ederek
253
Genel
on one's own account
zf.
riski kendine ait olmak üzere
254
Genel
on one's own account
zf.
kendi aklıyla
255
Genel
on one's own account
zf.
kendi gücüyle
256
Genel
on one's own account
zf.
kendi başına
257
Genel
on one's own account
zf.
kendiliğinden
258
Genel
in her own right
zf.
alın teriyle kazanarak
259
Genel
in his own right
zf.
alın teriyle kazanarak
260
Genel
in his own right
zf.
hakkıyla
261
Genel
in its own right
zf.
alın teriyle kazanarak
Phrasals
262
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi karara varmak
263
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi fikir edinmek/oluşturmak
264
Öbek Fiiller
form (one's) own opinion (about someone or something)
f.
(biri veya bir şey hakkında) kendi kanaate varmak
265
Öbek Fiiller
own up to
f.
(yaptığı bir şeyi) kabul etmek
266
Öbek Fiiller
own up to
f.
üstüne almak
267
Öbek Fiiller
own up to
f.
üstlenmek
268
Öbek Fiiller
own up (to something)
f.
(bir şeyi) itiraf etmek
269
Öbek Fiiller
own up (to something)
f.
(bir şeyi) kabul etmek
270
Öbek Fiiller
own up (to something)
f.
(bir şeyi) üstlenmek
Phrases
271
İfadeler
in my own conceit
expr.
benim fikrimce
272
İfadeler
no emotion, any more than a wave, can long retain its own individual form
expr.
bir dalgadan daha büyük hiçbir duygu yoktur ki kendi formunu uzun süre sürdürebilsin
273
İfadeler
that tells its own tale
expr.
bu yeter
274
İfadeler
for his own benefit
expr.
babasının hayrına değil
275
İfadeler
revolutions devour their own children
expr.
devrimler kendi çocuklarını yer
276
İfadeler
each day brings its own bread
expr.
her yeni gün kendi ekmeğini getirir
277
İfadeler
everybody looks out his own window
expr.
herkes kendi penceresinden bakar
278
İfadeler
every supply creates its own demand
expr.
her arz kendi talebini yaratır
279
İfadeler
that tells its own tale
expr.
izaha gerek yok
280
İfadeler
with his/her own words
expr.
kendi deyimiyle
281
İfadeler
with his/her own words
expr.
kendi sözleriyle
282
İfadeler
through one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
283
İfadeler
own motive
expr.
kendi saiki
284
İfadeler
by one's own lights
expr.
kendi yargılarına göre
285
İfadeler
by one's own lights
expr.
kendi görüşlerine göre
286
İfadeler
be your own person
expr.
kendin ol
287
İfadeler
bring your own device
expr.
kendi cihazını getir
288
İfadeler
for his own benefit
expr.
kendi yararına
289
İfadeler
on its own behalf
expr.
kendi nam ve hesabına
290
İfadeler
through my own eyes
expr.
kendi gözümden
291
İfadeler
the victim of its own success
expr.
kendi başarısının kurbanı
292
İfadeler
with one's own means
expr.
kendi imkanlarıyla
293
İfadeler
no one should be judge in his own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
294
İfadeler
no-one is judge in his own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
295
İfadeler
one may not be a judge in one’s own cause
expr.
kimse kendi davasının hakimi olamaz
296
İfadeler
in my own way
expr.
kendimce
297
İfadeler
on his/her own behalf
expr.
kendi nam ve hesabına
298
İfadeler
enter at your own risk
expr.
riskin size ait olduğunu bilerek girin
299
İfadeler
on his own head be it
expr.
vebali kendi boynuna
300
İfadeler
god's own gift to (something)
expr.
(bir şey) için yaratılmış
301
İfadeler
god's own gift to (something)
expr.
allah'ın (bir şeye) bir lütfu/armağanı
302
İfadeler
according to one's own lights
expr.
kendi bildiği gibi
303
İfadeler
according to one's own lights
expr.
kendine göre
304
İfadeler
according to own lights
expr.
doğru olduğuna inandıklarının ışığında
305
İfadeler
according to own lights
expr.
doğru bildiklerinin ışığında
306
İfadeler
according to own lights
expr.
kendi inançlarına göre
307
İfadeler
according to own lights
expr.
kendi öznel yargılarına göre
308
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi mesuliyeti altında
309
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) başına gelebileceklerden kendisi sorumlu olarak
310
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
riskini/sorumluluğunu kendisi alarak
311
İfadeler
at (one's) own peril
expr.
(birinin) kendi sorumluluğu dahilinde
312
İfadeler
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyin) mesuliyetini (kendisi) alarak (yapmak)
313
İfadeler
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi kendi) mesuliyeti altında (yapmak)
314
İfadeler
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi) başına gelebileceklerden (kendisi) sorumlu olarak (yapmak)
315
İfadeler
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyin) riskini/sorumluluğunu (kendisi) alarak (yapmak)
316
İfadeler
(do something) at your (own) peril
expr.
(bir şeyi kendi) sorumluluğu dahilinde (yapmak)
317
İfadeler
to each his/her/their own
expr.
herkesin zevki kendine
318
İfadeler
to each his/her/their own
expr.
herkesin fikri kendini bağlar
319
İfadeler
to each his/her/their own
expr.
herkesin tercihi kendine
Proverb
320
Atasözü
the beacon does not shine on its own base
i.
mum dibine ışık vermez
321
Atasözü
the devil looks after his own
minareyi çalan kılıfını hazırlar
322
Atasözü
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi yolunun dikenli olduğunu düşünür
323
Atasözü
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi işinin zor olduğunu düşünür
324
Atasözü
every tub must stand on its own bottom
her koyun kendi bacağından asılır
325
Atasözü
let every tub stand on its own bottom
her koyun kendi bacağından asılır
326
Atasözü
let every man skin his own skunk
kendi işini kendin hallet
327
Atasözü
it's an ill bird that fouls its own nest
sadece aptal bir insan yaşadığı yeri çöplüğe çevirip berbat eder
328
Atasözü
every mother thinks her own gosling a swan
kuzguna yavrusu şahin görünür
329
Atasözü
every horse thinks its own pack heaviest
herkes kendi derdinin en büyük olduğunu düşünür
330
Atasözü
every man is the architect of his own fate
her insan kendi kaderinin mimarıdır
331
Atasözü
every man is the architect of his own fortune
her insan kendi kaderinin mimarıdır
332
Atasözü
every dog barks in his own yard
her horoz kendi çöplüğünde öter
333
Atasözü
devil can cite scripture for his own purpose
şeytan ayeti kendi hayrına okur
334
Atasözü
devil can quote scripture for his own purpose
şeytan ayeti kendi hayrına okur
335
Atasözü
virtue is its own reward
erdemin kendi bir ödüldür
336
Atasözü
every bird flies with its own wings
her kuş kendi kanadıyla uçar
337
Atasözü
every bird flies with its own wings
her kuş kendi kanatlarıyla uçar
338
Atasözü
every man is the architect of his own fate
herkes kendi kaderini kendisi çizer
339
Atasözü
know your own faults before blaming others for theirs
iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır
340
Atasözü
a man who is his own lawyer has a fool for a client
kendi avukatlığını yapanın aklı kıttır
341
Atasözü
a prophet is not without honor save in his own country
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
342
Atasözü
prophet is not without honor save in his own country
düşmanı dışarıda aramaya gerek yoktur
343
Atasözü
a prophet is not without honor save in his own country
insana ne gelirse yakınından gelir
344
Atasözü
prophet is not without honor save in his own country
insana ne gelirse yakınından gelir
345
Atasözü
men are blind in their own cause
insanlar kendi davalarına körü körüne inanırlar
346
Atasözü
men are blind in their own cause
körü körüne inanç aklı da kör eder
347
Atasözü
men are blind in their own cause
insanlar kendi inandıklarına kördür
348
Atasözü
it is a wise child that knows its own father
babanın kim olduğundan asla emin olamazsın
349
Atasözü
it is a wise child that knows its own father
çocuğun akıllısı tanır babasını
350
Atasözü
men are blind in their own cause
kimse ayranım/yoğurdum ekşi demez
351
Atasözü
men are blind in their own cause
yoğurdum/ayranım ekşidir diyen olmaz
352
Atasözü
men are blind in their own cause
kimse inandığı şeye toz kondurmaz
353
Atasözü
men are blind in their own cause
inandığın şeyin kusurlarını görmezsin
354
Atasözü
let every man skin his own skunk
her koyun kendi bacağından asılır
355
Atasözü
a prophet is not without honor save in his own country
bir peygamber, kendi memleketinden, akraba çevresinden ve kendi evinden başka yerde hor görülmez
356
Atasözü
a prophet is not without honor save in his own country
sakalım yok ki sözüm dinlensin
357
Atasözü
it is a wise child that knows its own father
kişinin gerçek babasını kesin olarak bilmesi zordur
358
Atasözü
It is a wise child that knows its own father
asla gerçek babanın kim olduğunu kesin olarak bilemezsin
359
Atasözü
everyone walks at their own pace
her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır
360
Atasözü
a prophet is not without honor save in his own country
kimse kendi memleketinde peygamber olamaz
361
Atasözü
devil looks after his own
kötüye bir şey olmaz
362
Atasözü
every man is his own worst enemy
kişinin en kötü düşmanı kendisidir
363
Atasözü
every man is his own worst enemy
kişinin kendinden büyük düşmanı yoktur
364
Atasözü
virtue is her own reward
erdemin kendi bir ödüldür
365
Atasözü
virtue is her own reward
erdemin kendisi bir ödüldür
366
Atasözü
virtue is its own reward
erdemin kendi bir ödüldür
367
Atasözü
virtue is its own reward
erdemin kendisi bir ödüldür
Colloquial
368
Konuşma Dili
one's own master
i.
kendi kendisinin efendisi
369
Konuşma Dili
a guy with his own sense of style
i.
tarzı olan bir adam
370
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
i.
yakın akraba
371
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği şey
372
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği şekilde
373
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) istediği yoldan
374
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) tarzında
375
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) bildiği şekilde
376
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin) canının istediği şekilde
377
Konuşma Dili
(one's) (own) way
i.
(birinin kendi) bildiği yoldan
378
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü
379
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin) bir şey üzerinde kurduğu kontrol
380
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin birini/bir şeyi) istediği gibi yönetmesi
381
Konuşma Dili
one's (own) way (with someone or something)
i.
(birinin biri/bir şey) üzerinde kurduğu egemenlik
382
Konuşma Dili
a place to call own
i.
evi diyeceği bir yer
383
Konuşma Dili
a place to call own
i.
kendi evi
384
Konuşma Dili
a place to call own
i.
kendine ait bir yer
385
Konuşma Dili
own goal
i.
kendi silahı ile vurulma
386
Konuşma Dili
own goal
i.
kendi topuğuna sıkma
387
Konuşma Dili
own goal
i.
bilmeden kendine zarar verme
388
Konuşma Dili
own goal
i.
bilmeden yakınlarına zarar verme
389
Konuşma Dili
form one’s own civilization
f.
kendi medeniyetini oluşturmak
390
Konuşma Dili
sign one's own death warrant
f.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak
391
Konuşma Dili
leave to his own devices
f.
kendi kaderine bırakmak
392
Konuşma Dili
find one's own level
f.
kendi yerini bulmak
393
Konuşma Dili
sign one's own death warrant
f.
kendi ölüm fermanını imzalamak
394
Konuşma Dili
find one's own level
f.
kendini bulmak
395
Konuşma Dili
live on one's own
f.
tek başına yaşamak
396
Konuşma Dili
leave to his own devices
f.
yardımsız bırakmak
397
Konuşma Dili
leave to his own devices
f.
yalnız bırakmak
398
Konuşma Dili
find one's own level
f.
yerini bulmak
399
Konuşma Dili
do one's (own) thing
f.
(herkese bakmayıp) kendi seçimlerini yapmak
400
Konuşma Dili
do one's (own) thing
f.
kendi istediği şeyi yapmak
401
Konuşma Dili
think you own the place
f.
sanki babasının yeriymiş gibi davranmak
402
Konuşma Dili
think you own the place
f.
sanki mekanın sahibiymiş gibi davranmak
403
Konuşma Dili
think you own the place
f.
burnu büyük tavırlar sergilemek
404
Konuşma Dili
think you own the place
f.
kibirli davranmak
405
Konuşma Dili
think you own the place
f.
kendinden fazla emin davranmak
406
Konuşma Dili
roll (one's) own
f.
tütün sarmak
407
Konuşma Dili
roll (one's) own
f.
kendi sigarasını sarmak
408
Konuşma Dili
roll your own
f.
tütün sarmak
409
Konuşma Dili
roll your own
f.
kendi sigarasını sarmak
410
Konuşma Dili
be someone's (own) lookout [uk]
f.
birinin (kendi) problemi olmak
411
Konuşma Dili
be someone's (own) lookout [uk]
f.
birinin (kendi) sorunu olmak
412
Konuşma Dili
be someone's (own) lookout [uk]
f.
birinin (kendi) suçu olmak
413
Konuşma Dili
be someone's (own) lookout [uk]
f.
birinin (kendinden) kaynaklı bir sorun/problem olmak
414
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
(kendi) bildiğini okumak
415
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
canının istediğini yapmak
416
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
istediği gibi at koşturmak
417
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
418
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
(kendi) bildiği gibi yapmak
419
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
(kendi) bildiğini okumak
420
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
canının istediğini yapmak
421
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
istediği gibi at koşturmak
422
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
423
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
(kendi) bildiği gibi yapmak
424
Konuşma Dili
have it (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiğini okumak
425
Konuşma Dili
have it (all) your (own) way
f.
canının istediğini yapmak
426
Konuşma Dili
have it (all) your (own) way
f.
istediği gibi at koşturmak
427
Konuşma Dili
have it (all) your (own) way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
428
Konuşma Dili
have it (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiği gibi yapmak
429
Konuşma Dili
have things (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiğini okumak
430
Konuşma Dili
have things (all) your (own) way
f.
canının istediğini yapmak
431
Konuşma Dili
have things (all) your (own) way
f.
istediği gibi at koşturmak
432
Konuşma Dili
have things (all) your (own) way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
433
Konuşma Dili
have things (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiği gibi yapmak
434
Konuşma Dili
have everything (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiğini okumak
435
Konuşma Dili
have everything (all) your (own) way
f.
canının istediğini yapmak
436
Konuşma Dili
have everything (all) your (own) way
f.
istediği gibi at koşturmak
437
Konuşma Dili
have everything (all) your (own) way
f.
nasıl bilirse öyle yapmak
438
Konuşma Dili
have everything (all) your (own) way
f.
(kendi) bildiği gibi yapmak
439
Konuşma Dili
have your (own) way
f.
(kendi) istediğini yapmak
440
Konuşma Dili
get your (own) way
f.
(kendi) istediğini yapmak
441
Konuşma Dili
hold own
f.
eski durumunu korumak
442
Konuşma Dili
hold own
f.
yerini korumak
443
Konuşma Dili
hold own
f.
dayanmak
444
Konuşma Dili
hold own
f.
kaybı olmamak
445
Konuşma Dili
hold own
f.
(kavgada, tartışmada) rakibi kadar başarılı olmak
446
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
expr.
aynı kandan
447
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
bağımsız olarak
448
Konuşma Dili
for one's own sake
expr.
birinin hatırına
449
Konuşma Dili
devil's own job
expr.
deveye hendek atlatmaktan daha zor
450
Konuşma Dili
pick on someone your own size!
expr.
dişine göre birini bul!
451
Konuşma Dili
find your own way home
expr.
eve dönüş yolunu kendin bul
452
Konuşma Dili
to each his own
expr.
herkesin zevki kendine
453
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönüllü olarak
454
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
gönlüyle
455
Konuşma Dili
off own bat
expr.
kendi inisiyatifinde
456
Konuşma Dili
at your own game
expr.
kendi oyunuyla
457
Konuşma Dili
live your own life
expr.
kendi hayatını yaşa
458
Konuşma Dili
for her own benefit
expr.
kendi yararına
459
Konuşma Dili
in its own right
expr.
kendi içinde
460
Konuşma Dili
off own bat
expr.
kendi sorumluluğunda
461
Konuşma Dili
use your own mind
expr.
kendi kafanı kullan
462
Konuşma Dili
at your own game
expr.
kendi oyununda
463
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendiliğinden
464
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi yeteneği sonucunda
465
Konuşma Dili
one's own flesh and blood
expr.
kanından
466
Konuşma Dili
in your own words
expr.
kendi sözcüklerinizle
467
Konuşma Dili
in his/her own way
expr.
kendine göre
468
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi çabası sonucunda
469
Konuşma Dili
with her own money
expr.
kendi parasıyla
470
Konuşma Dili
on my own
expr.
kendı ayaklarımın üstünde
471
Konuşma Dili
of one's own accord
expr.
kendi isteğiyle
472
Konuşma Dili
with his own money
expr.
kendi parasıyla
473
Konuşma Dili
well go your own way
expr.
ne halin varsa gör
474
Konuşma Dili
at own expense
expr.
kendi hesabına
475
Konuşma Dili
at own charge
expr.
kendi hesabına
476
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi çabasıyla
477
Konuşma Dili
use your own mind
expr.
kendi aklını kullan
478
Konuşma Dili
on one's own terms
expr.
kendi tercihleri göre
479
Konuşma Dili
in its own right
expr.
özünde
480
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi kendine
481
Konuşma Dili
on one's own terms
expr.
kendi koşullarına göre
482
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi hesabına
483
Konuşma Dili
on one's own
expr.
kendi başına
484
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi girişimiyle
485
Konuşma Dili
in its own right
expr.
kendi çapında
486
Konuşma Dili
well go your own way
expr.
ne bok yersen ye
487
Konuşma Dili
have it your own way
expr.
kafana göre
488
Konuşma Dili
have it your own way
expr.
ne halin varsa gör
489
Konuşma Dili
on one's own hook
expr.
kendi başına
490
Konuşma Dili
off own bat
expr.
kimseye danışmadan
491
Konuşma Dili
in one's own right
expr.
kendi başına
492
Konuşma Dili
in his/her own way
expr.
kendince
493
Konuşma Dili
for your own good
expr.
senin iyiliğin için
494
Konuşma Dili
on one's own
expr.
tek başına
495
Konuşma Dili
on one's own
expr.
yalnız
496
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) dünyasında
497
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
çevresinden habersiz
498
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) çevresine duyarsız
499
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) hayal/düşünce dünyasında
500
Konuşma Dili
in (one's) own (little) world
expr.
(birinin) kendi (küçük) aleminde
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of own
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy