Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
tek başına
"tek başına"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 57 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
tek başına
sequestered
s.
2
Genel
tek başına
unattended
s.
3
Genel
tek başına
solitary
s.
4
Genel
tek başına
unaccompanied
s.
5
Genel
tek başına
unaided
s.
6
Genel
tek başına
single-handed
s.
7
Genel
tek başına
unescorted
s.
8
Genel
tek başına
umbratile
s.
9
Genel
tek başına
unconvoyed
s.
10
Genel
tek başına
untogether
s.
11
Genel
tek başına
lonely
s.
12
Genel
tek başına
heremitical
s.
13
Genel
tek başına
insociate [obsolete]
s.
14
Genel
tek başına
solitaire
s.
15
Genel
tek başına
solitaire
s.
16
Genel
tek başına
stag
s.
17
Genel
tek başına
on one's own
zf.
18
Genel
tek başına
solo
zf.
19
Genel
tek başına
by oneself
zf.
20
Genel
tek başına
separately
zf.
21
Genel
tek başına
on one's tod
zf.
22
Genel
tek başına
singly
zf.
23
Genel
tek başına
alone
zf.
24
Genel
tek başına
by yourself
zf.
25
Genel
tek başına
single-handedly
zf.
26
Genel
tek başına
per se
zf.
27
Genel
tek başına
unaidedly
zf.
28
Genel
tek başına
unassistedly
zf.
29
Genel
tek başına
untogether
zf.
30
Genel
tek başına
by one's self
zf.
31
Genel
tek başına
single
zf.
32
Genel
tek başına
unto
ed.
33
Genel
tek başına
herself
zm.
34
Genel
tek başına
hisself [dialect] [us]
zm.
35
Genel
tek başına
his lane
expr.
Colloquial
36
Konuşma Dili
tek başına
uncompanioned
s.
37
Konuşma Dili
tek başına
by himself
expr.
38
Konuşma Dili
tek başına
on one's own
expr.
39
Konuşma Dili
tek başına
by herself
expr.
40
Konuşma Dili
tek başına
high and dry
expr.
41
Konuşma Dili
tek başına
to oneself
expr.
Idioms
42
Deyim
tek başına
off one's own bat
expr.
43
Deyim
tek başına
by oneself
expr.
44
Deyim
tek başına
by (oneself)
expr.
45
Deyim
tek başına
(all) by yourself
expr.
46
Deyim
tek başına
on own
expr.
47
Deyim
tek başına
on own hook
expr.
Law
48
Hukuk
tek başına
singly
zf.
Technical
49
Teknik
tek başına
alone
s.
50
Teknik
tek başına
stand-alone
s.
51
Teknik
tek başına
basic
s.
Computer
52
Bilgisayar
tek başına
standalone
s.
Telecom
53
Telekom
tek başına
stand-alone
s.
Literature
54
Edebiyat
tek başına
uncompanioned
s.
Archaic
55
Eski Kullanım
tek başına
uncompanied
s.
56
Eski Kullanım
tek başına
separate
s.
57
Eski Kullanım
tek başına
sequestrate
s.
"tek başına"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 217 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
tek başına yapılan uçuş
solo flight
i.
2
Genel
kral yönetimde olmaksızın tek başına egemen olan kraliçe
queen regnant
i.
3
Genel
tek başına çalışan girişimci
solopreneur
i.
4
Genel
bekar ve tek başına yaşayan kız
bach girl
i.
5
Genel
bir kişiyi tanımlamak için tek başına veya diğer bilgilerle birlikte kullanılabilecek isim veya numara
a means of identification
i.
6
Genel
tek başına olan şey
untogether
i.
7
Genel
ıssız adada tek başına bırakılan kimse
maroon
i.
8
Genel
işlerini tek başına yürüten kimse
lone hand
i.
9
Genel
bir kişiyi bir yerde, özellikle de bir adada tek başına bırakmak
maroon
f.
10
Genel
tek başına iktidar olmak
come to power alone
f.
11
Genel
tek başına iktidar olmak
come to power without the support of a coalition partner
f.
12
Genel
tek başına olmak
be alone
f.
13
Genel
tek başına olmak
be on one's own
f.
14
Genel
tek başına büyütmek
raise someone single-handedly
f.
15
Genel
tek başına gezmek
travel alone
f.
16
Genel
tek başına seyahat etmek
travel alone
f.
17
Genel
bir kişiyi ıssız bir adada tek başına bırakmak
maroon someone on an island
f.
18
Genel
tek başına yaşamak
live alone
f.
19
Genel
tek başına yaşamak
live by oneself
f.
20
Genel
eve tek başına yürümek
walk home alone
f.
21
Genel
tek başına kalmak
be left alone
f.
22
Genel
(başarı, süreklilik vb.) tek başına sırtlanmak
carry
f.
23
Genel
tek başına idare etmek
fend
f.
24
Genel
(yiyeceğin, içeceğin) tamamını tek başına veya başkalarıyla birlikte almak
partake
f.
25
Genel
tek başına kalmış
isolated
s.
26
Genel
tek başına yapılan
single-handed
s.
27
Genel
tek başına uygulanan
self-executing
s.
28
Genel
tek başına en
the single most
s.
29
Genel
tek başına olmayan
adjective
s.
30
Genel
tek başına yaşayan
elusive
s.
31
Genel
tek başına öğrenen
self-knowing
s.
32
Genel
(nesne veya yapı) tek başına sabit duran
self-standing
s.
33
Genel
tek başına gezen
solivagant
s.
34
Genel
tek başına gezen
solivagous
s.
35
Genel
tek başına gezen
solivagant
s.
36
Genel
tek başına gezen
solivagous
s.
37
Genel
tek başına olarak
singlehandedly
zf.
Phrasals
38
Öbek Fiiller
bir şeyi devralıp onu tek başına sürdürmek
run with something
f.
Phrases
39
İfadeler
karanlıkta tek başına
alone in the dark
expr.
Proverb
40
Atasözü
insan tek başına olursa daha çok yol alır
he travels fastest who travels alone
41
Atasözü
insan tek başına olursa daha çok yol alır
he travels (the) fastest who travels alone
Colloquial
42
Konuşma Dili
tek başına iki tane avantaja sahip olan kimse
twofer
i.
43
Konuşma Dili
tek başına iki tane avantaja sahip olan şey
twofer
i.
44
Konuşma Dili
tek başına yaşayan yaşlı bir kadın
an old lady living alone
i.
45
Konuşma Dili
tek başına içki içen kimse
jimmy woodser
i.
46
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
live on one's own
f.
47
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
bach
f.
48
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
bach
f.
49
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
bach
f.
50
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
batch it
f.
51
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
batch it
f.
52
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
batch it
f.
53
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
bach it
f.
54
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
bach it
f.
55
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
bach it
f.
56
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
bach it
f.
57
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
bach it
f.
58
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
bach it
f.
59
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
batch it
f.
60
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
batch it
f.
61
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
batch it
f.
62
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
bach
f.
63
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
bach
f.
64
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
bach
f.
65
Konuşma Dili
tek başına yaşamak
batch
f.
66
Konuşma Dili
tek başına bekar gibi yaşamak
batch
f.
67
Konuşma Dili
tek başına bekar hayatı yaşamak
batch
f.
68
Konuşma Dili
tek başına tüketmek
bogart
f.
69
Konuşma Dili
tek başına mı?
you and who else?
expr.
70
Konuşma Dili
tek başına yap da görelim
you and who else?
expr.
71
Konuşma Dili
tek başına mı?
you and what army?
expr.
72
Konuşma Dili
tek başına yap da görelim
you and what army?
expr.
73
Konuşma Dili
tek başına mı
you and whose army
expr.
74
Konuşma Dili
tek başına yap da görelim
you and whose army
expr.
75
Konuşma Dili
tek başına mı?
you and whose army?
expr.
76
Konuşma Dili
tek başına yap da görelim
you and whose army?
expr.
Idioms
77
Deyim
tek başına hareket eden terörist
lone wolf
i.
78
Deyim
tek başına hareket eden bir tetikçi
lone gunman
i.
79
Deyim
tek başına geçirilen zamandan alınan keyif
joy of missing out
i.
80
Deyim
bir kadının her şeyini tek başına idare ettiği iş
one-woman show
i.
81
Deyim
bir kadının tek başına yazıp yönetip oynadığı tiyatro oyunu
one-woman show
i.
82
Deyim
(biri/bir şey) üzerinde tek başına inisiyatif sahibi olma
free hand (with someone or something)
i.
83
Deyim
tek başına kalmış bir reform destekçisi
a voice in the wilderness
i.
84
Deyim
hastane tedavisi bitse de çok yaşlı olduğu ve tek başına yaşayamadığı için daha fazla ihtiyacı olanlar yerine hastanede yatak işgal eden kimse
bed blocker
i.
85
Deyim
tek başına göğüslenen/üstlenilen sorumluluk
cross to bear
i.
86
Deyim
tek başına üstlenilen/göğüslenen yük
cross to bear
i.
87
Deyim
birinin tek başına göğüslemesi/üstlenmesi/altından kalkması gereken sorumluluk
one's cross to bear
i.
88
Deyim
okyanusta tek başına yüzen/sörf yapan kimse
shark baiter [australia]
i.
89
Deyim
tek başına yaşayan arı
solitary wasp
i.
90
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
have a (heavy) cross to bear
f.
91
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
have a (heavy) cross to bear
f.
92
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
have a (heavy) cross to bear
f.
93
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
have a (heavy) cross to bear
f.
94
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
have a (heavy) cross to bear
f.
95
Deyim
(ağır bir/bütün) yükü/sorumluluğu tek başına taşımak
have a (heavy) cross to bear
f.
96
Deyim
tek başına yapmak
go it alone
f.
97
Deyim
bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
have (one's) cross to bear
f.
98
Deyim
bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
have your cross to bear
f.
99
Deyim
bütün sorumluluğu tek başına üstlenmek
have a (heavy) cross to bear
f.
100
Deyim
karmaşık/zor bir işe tek başına atlamak
leap off the deep end
f.
101
Deyim
tek başına inisiyatif sahibi olmak
get/have a free hand
f.
102
Deyim
(bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) by (one's) own fair hands
f.
103
Deyim
(bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) by (one's) own fair hand
f.
104
Deyim
(bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) with (one's) own fair hands
f.
105
Deyim
(bir şeyi) tek başına yapmak
make (something) with (one's) own fair hand
f.
106
Deyim
bir şeyi tek başına yapmak
plough (one's) own furrow [uk]
f.
107
Deyim
bir şeyi tek başına halletmek
plough (one's) own furrow [uk]
f.
108
Deyim
tek başına kalmak/bırakılmak
be hung out to dry
f.
109
Deyim
tek başına çalışmak
fly solo
f.
110
Deyim
bir konuda yalnız/tek başına olmak
be in a minority of one
f.
111
Deyim
zor bir durumda tek başına bırakılmak
be left in the lurch
f.
112
Deyim
tek/kendi başına olmak
be on (one's) pat [australia]
f.
113
Deyim
tek/kendi başına olmak
be on (one's) pat malone [australia]
f.
114
Deyim
tek başına kalmak/olmak
be on (one's) tod
f.
115
Deyim
yükü/sorumluluğu tek başına üstlenmek
have a cross to bear
f.
116
Deyim
yükü/sorumluluğu tek başına sırtlanmak
have a cross to bear
f.
117
Deyim
yükü/sorumluluğu tek başına yüklenmek
have a cross to bear
f.
118
Deyim
yükü/sorumluluğu tek başına üzerine almak
have a cross to bear
f.
119
Deyim
yükü/sorumluluğu tek başına omuzlamak
have a cross to bear
f.
120
Deyim
birini tek başına bırakmak
leave somebody to it
f.
121
Deyim
birini tek başına yapması için bırakmak
leave somebody to it
f.
122
Deyim
tek başına yaşamak
live on own
f.
123
Deyim
(birini) ıssız bir adada tek başına bırakmak
maroon (one) on an island
f.
124
Deyim
ıssız bir adada tek başına bırakmak
maroon on an island
f.
125
Deyim
kalabalıkları içinde tek başına
alone in a crowd
s.
126
Deyim
kendi hatasının cezasını çekmesi için tek başına bırakılmış
left to stew in one's own juice
s.
127
Deyim
tek başına kalan
out on a limb
expr.
128
Deyim
tek/kendi başına
on (one's) pat [australia]
expr.
129
Deyim
tek/kendi başına
on (one's) pat malone [australia]
expr.
Speaking
130
Konuşma
bununla tek başına yüzleşmen gerekecek
you're going to have to face this alone
expr.
131
Konuşma
buralarda tek başına olmamalısın
you shouldn't be here alone
expr.
132
Konuşma
bu şişeyi tek başına mı içtin?
did you drink this bottle by yourself?
expr.
133
Konuşma
bunca zamandır burada tek başına mıydın?
have you been here by yourself all this time?
expr.
134
Konuşma
tek başına oturan
sitting on his own
expr.
135
Konuşma
tek başına mı geliyorsun?
are you coming on your own?
expr.
Trade/Economic
136
Ticaret/Ekonomi
tek başına bağımsız banka
unit bank
i.
137
Ticaret/Ekonomi
tek başına işletme kuran kişi
sole proprietor
i.
138
Ticaret/Ekonomi
tek başına geçinebilen
self supporting
s.
Politics
139
Siyasal
tek başına yöneten kimse
monocrat
i.
140
Siyasal
hükümeti tek başına kurmak
form government alone
f.
141
Siyasal
tek başına hükümet kurmak
form government alone
f.
142
Siyasal
tek başına iktidar olmak
come to power alone
f.
143
Siyasal
tek başına iktidara gelmek
come to power alone
f.
Technical
144
Teknik
sistem tek başına seçmeli bileşen yöneticisi
system stand-alone optional component manager
i.
145
Teknik
tek başına işletme
individual drive
i.
146
Teknik
tek başına makine
stand-alone machine
i.
147
Teknik
tek başına ölçülebilen direnç
individually measurable resistor
i.
148
Teknik
iskambil oyunlarında üç veya daha fazla destenin içine konulup en üstteki kartın tek başına çekilebildiği kutu
shoe
i.
Computer
149
Bilgisayar
sayfanın sonunda tek başına kalan satır
orphan line
i.
150
Bilgisayar
sayfanın tepesinde tek başına kalan satır
widow
i.
151
Bilgisayar
sayfanın tepesinde tek başına kalan satır
widow line
i.
152
Bilgisayar
sayfanın tepesinde tek başına bir satırın kalmasının engellenmesi
widow control
i.
153
Bilgisayar
tek başına ek bileşen
standalone
i.
154
Bilgisayar
tek başına veya windows ile birlikte çalışabilen anında açılır bir işletim sistemi
hyperspace®
i.
Informatics
155
Bilişim
taşıyıcı başına tek kanal
single channel per carrier
i.
Telecom
156
Telekom
tek başına kullanılan tahsisli denetim kanalı
standalone dedicated control channel
i.
157
Telekom
taşıyıcı başına tek kanal
single channel per carrier
i.
158
Telekom
tek başına maliyet
stand-alone cost
i.
159
Telekom
tek başına kullanılabilen cihaz
stand-alone
i.
160
Telekom
tek başına maliyet
stand–alone cost
i.
Construction
161
İnşaat
destek olmaksızın temeli üzerinde tek başına duran (yapı)
freestanding
s.
Aeronautic
162
Havacılık
pilotun tek başına gerçekleştirdiği uçuş
solo
i.
163
Havacılık
(uçağı) tek başına uçurmak
solo
f.
164
Havacılık
tek başına yapmak
solo
f.
165
Havacılık
uçağı tek başına uçurmak
solo
f.
166
Havacılık
(uçağı) tek başına uçurmak
solo
f.
Marine
167
Denizcilik
dalgaların tek başına hızı
velocity of waves
i.
168
Denizcilik
(gemiyi) tek başına kullanmak
single-hand
f.
Medical
169
Medikal
tek başına anne sütüyle beslenen yenidoğan
exclusively breast-fed newborn infant
i.
170
Medikal
tek başına antikor yapımını uyarma niteliği taşımayan, ancak bir proteine bağlandığında bu özelliği göstererek kendisine karşı oluşan antikorla birleşebilen molekül
hapten
i.
Psychology
171
Psikoloji
evde tek başına kalma korkusu
domatophobia
i.
172
Psikoloji
evde tek başına kalma korkusu
oikophobia
i.
173
Psikoloji
evde tek başına kalma korkusu
eicophobia
i.
Gastronomy
174
Mutfak
küçük seramik yemek kabında kaymak veya tereyağı ile tek başına pişirilmiş yumurta
shirred egg
i.
Chemistry
175
Kimya
molekül başına içerdiği iki oksijen atomu başka bir elementin tek atomuna bağlı olan oksit
dioxide
i.
Biology
176
Biyoloji
tek başına yaşayan canlı
individual
i.
177
Biyoloji
germ katmanlarının farklılaşması sırasında orta deride görülen bağımsız ve tek başına duran hücrelerin ait olduğu bir sınıf
mesamoeboid
i.
178
Biyoloji
tek başına yaşayan
autonomous
s.
179
Biyoloji
(organizma) tek başına büyüyen
solitary
s.
180
Biyoloji
dal veya sap üzerinde tek başına bulunan (bitki bölümü)
solitary
s.
181
Biyoloji
tek başına yaşayan (organizma)
solitary
s.
Marine Biology
182
Deniz Biyolojisi
tek başına ve koloni halde polipleri olan anthozoa sınıfına mensup deniz selentereleri
anthozoan
i.
183
Deniz Biyolojisi
tek başına ve koloni halde polipleri olan anthozoa sınıfına mensup deniz selentereleri
actinozoan
i.
Zoology
184
Zooloji
tek başına yaşayan hayvan
hermit
i.
Breeding
185
Hayvancılık
avlanırken hem grup halinde hem tek başına kullanılan bir tilki ırkı
american foxhound
i.
Social Sciences
186
Sosyal Bilimler
sınırlı yardımla çoğu şeyi tek başına yapmasına izin verilen çocuklar
free-range kids
i.
187
Sosyal Bilimler
tek başına çocuk büyüten anne
solo mother [new zealand]
i.
Linguistics
188
Dilbilim
mantıksal önermede hem özne hem de yüklem olarak tek başına kullanılabilen terim
categorem
i.
189
Dilbilim
mantıksal önermede hem özne hem de yüklem olarak tek başına kullanılabilen terim
categoreme
i.
190
Dilbilim
hem özne hem de yüklem olarak tek başına kullanılabilen bir ifade türü
substantive
i.
191
Dilbilim
mantıksal önermede hem özne hem de yüklem olarak tek başına kullanılabilen
categorematic
s.
192
Dilbilim
başka dillerde birden fazla çekimin gördüğü işlevi tek başına karşılayan (gramatik hal)
common
s.
193
Dilbilim
bir önermede tek başına duramayan
syncategorematic
s.
194
Dilbilim
tek başına anlam içeremeyen
syncategorematic
s.
Geography
195
Coğrafya
(güney afrika'da) etrafı düzlük olup tek başına duran dağ
kop
i.
196
Coğrafya
düz bir arazide tek başına duran kireçtaşı tepesi veya kütlesi
hum
i.
Sport
197
Spor
(dağcılıkta) 3000 fitten yüksek olan ve tek başına izole şekilde bulunan zirve
munro
i.
Basketball
198
Basketbol
tek başına takıma bedel
franchise player
i.
Music
199
Müzik
dans tek başına yapılan gösteri
solo
i.
200
Müzik
(bir kilise müziği, mezmur veya ilahinin başındaki açılış cümlesini) şarkı şeklinde tek başına veya yarım koro şeklinde söylemek
intone
f.
Theatre
201
Tiyatro
(kadın karaktere komut olarak) tek başına oyna
sola
zf.
Printery
202
Matbaa
sayfa başına tek kopya ile
one up
zf.
203
Matbaa
sayfa başına tek kopya ile
one-up
zf.
Latin
204
Latince
bilgi tek başına bir güçtür
ipsa scientia potestas est
expr.
Slang
205
Argo
her şeye tek başına koşturan anne
alpha mom
i.
206
Argo
tek başına tüm sorumluluğu alan anne
alpha mom
i.
207
Argo
her şeye tek başına koşturan anne
alpha mom
i.
208
Argo
tek başına tüm sorumluluğu alan anne
alpha mom
i.
209
Argo
tek başına çalılıkta yaşayan kimse
hatter [australia]
i.
210
Argo
henüz tek başına uçmamış pilot adayı
dodo
i.
211
Argo
tek başına kalmak
lone it
f.
212
Argo
tek başına gitmek
lone it
f.
213
Argo
tek başına yapmak
lone it
f.
214
Argo
tek başına yapılan aktivitelerle uğraşmak
nerd out
f.
Modern Slang
215
Modern Argo
aynı ortamda birbirinden ayrı/tek başına vakit geçirme
alone together
i.
216
Modern Argo
tek başına iyi vakit geçirme
aloneliness
i.
217
Modern Argo
tek başına iyi vakit geçirme
alonement
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of tek başına
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy