kendinin - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kendinin



"kendinin" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kendinin own zm.
kendinin yourself zm.
Formal
kendinin one's s.

"kendinin" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 91 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kendinin gözetimi self supervision i.
kendi kendinin reklamını yapma self-advertisement i.
kendinin farkında olma self-consciousness i.
kendinin farkında olma self-awareness i.
evrenin büyüklüğü içinde kendinin ne kadar küçük ve önemsiz bir varlık olduğunu hissetme duygusu occhiolism i.
kendinin tam olarak nerede bulunduğunu saptamak orient oneself f.
kendinin şanslı olduğunu düşünmek consider oneself lucky f.
kendi kendinin efendisi olmak be master of one's self f.
kendinin yapmak possess f.
kendinin farkında olan self-aware s.
kendi kendinin promosyonunu yapan self-promoting s.
kendinin olan sel [scotland] s.
kişinin kendinin sebep olduğu self-originating s.
kişinin kendinin sebep olduğu self-paced s.
Phrasals
(birinin/kendinin) yükünü hafifletmek/almak relieve (someone or oneself) of (something) f.
(birinin/kendinin) canını (biriyle/bir şeyle) sıkmak trouble (someone or oneself) with (someone or something) f.
(birinin/kendinin) sinirini (biriyle/bir şeyle) bozmak trouble (someone or oneself) with (someone or something) f.
(birinin/kendinin) kafasını (biriyle/bir şeyle) kurcalamak trouble (someone or oneself) with (someone or something) f.
(kendinin/bir şeyin bir şeye) dahil olmasını kabul etmek commit (oneself or something) for (something) f.
(kendinin/bir şeyin bir şeye) katılacağını taahhüt etmek commit (oneself or something) for (something) f.
(kendinin/bir şeyin bir şeye) katılacağına dair söz vermek commit (oneself or something) for (something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin) ihtiyacını (bir şeyle) karşılamak satisfy (someone, something, or oneself) with (something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin) gereksinimlerini (bir şeyle) yerine getirmek satisfy (someone, something, or oneself) with (something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin) isteklerini (bir şeyle) yerine getirmek satisfy (someone, something, or oneself) with (something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin) ihtiyaçlarını (bir şeyle) gidermek satisfy (someone, something, or oneself) with (something) f.
(birinin/kendinin) fikirlerini, ideallerini (başka birine/başka birinin hayatına) yerleştirmeye çalışmak superimpose (someone or oneself) on (someone or something) f.
(birinin/kendinin) fikirlerini, ideallerini (başka birine/başka birinin hayatına) yerleştirmeye çalışmak superimpose (someone or oneself) onto (someone or something) f.
(birinin/kendinin bir şeyde) suçsuz olduğunu kanıtlamak vindicate (someone or oneself) of (something) f.
(birinin/kendinin bir şeyde) suçsuz olduğunu ispat etmek vindicate (someone or oneself) of (something) f.
(birinin/kendinin bir şey yapmasına) neden olmak bring (someone or oneself) to (do something) f.
(bir şeyin birinin/kendinin) olduğunu bildirmek/söylemek claim (something) for (oneself or something) f.
(bir şeyin birinin/kendinin) olduğunu iddia/ilan etmek claim (something) for (oneself or something) f.
(birinin/kendinin bir konuda) gözünü açmak disabuse (someone or oneself) of (something) f.
(birinin/kendinin bir şeyi) görmesini sağlamak disabuse (someone or oneself) of (something) f.
(bir şeyle birinin/kendinin) canını sıkmak disappoint (someone or oneself) with (something) f.
(birinin/kendinin bir şey) hakkında bilgi edinmesini/bilgi sahibi olmasını sağlamak familiarize (someone or oneself) with (something) f.
Proverb
kendinin farkında olmayan biri özgür değildir no person is free who is not master of himself
Colloquial
kendi kendinin efendisi master of oneself i.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak sign one's own death warrant f.
kendinin (bir şey) olduğunu söylemek call (oneself) a (something) f.
Idioms
kendi kendinin efendisi (one's) own man i.
kendi kendinin efendisi (one's) own woman i.
kendi kendinin efendisi (one's) own person i.
kendi kendinin efendisi (one's) own person i.
kendi kendinin en büyük düşmanı (one's) own worst enemy i.
kendinin efendisi own man i.
kendinin efendisi own woman/man i.
kendi kendinin en büyük/kötü düşmanı your own worst enemy i.
kendi kendinin patronu/efendisi olmak be (one's) own mistress f.
kendi kendinin patronu/efendisi olmak be your own master/mistress f.
kendi kendinin canını sıkmak agonize (oneself) over f.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak be one's own worst enemy f.
kendinin üstünlüğünü kanıtlamak come out on top f.
kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak become one's own worst enemy f.
bir seçmeye katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak put (one's) name in the hat f.
seçmelere (kendinin/birinin) ismini yazdırmak put (one's) name in the hat f.
yarışmaya, başvuru havuzuna, seçimlere katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak put (one's) name in the hat f.
bir seçmeye katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak throw (one's) name in the hat f.
seçmelere (kendinin/birinin) ismini yazdırmak throw (one's) name in the hat f.
yarışmaya, başvuru havuzuna, seçimlere katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak throw (one's) name in the hat f.
bir seçmeye katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak toss (one's) name in the hat f.
seçmelere (kendinin/birinin) ismini yazdırmak toss (one's) name in the hat f.
yarışmaya, başvuru havuzuna, seçimlere katılmak için (kendinin/birinin) ismini yazdırmak toss (one's) name in the hat f.
birinin/kendinin paçasını kurtarmak save somebody’s (own) neck f.
birinin/kendinin götünü kurtarmak save somebody’s (own) neck f.
birinin/kendinin paçasını kurtarmak save somebody’s (own) skin f.
birinin/kendinin götünü kurtarmak save somebody’s (own) skin f.
birinin/kendinin paçasını kurtarmak save somebody’s (own) hide f.
birinin/kendinin götünü kurtarmak save somebody’s (own) hide f.
(kendi) kendinin ayak bağı olmak stand in (one's) own light f.
(birinin/kendinin) elini kolunu bağlamak tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
kendinin olmayan bir şeyle hava atmak adorn (oneself) with borrowed plumes f.
kendi kendinin en büyük/kötü düşmanı olmak be your own worst enemy f.
dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne yöneltmek draw attention to (oneself, someone, or something) f.
dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne çekmek draw attention to (oneself, someone, or something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin) mesafesini korumak keep (someone or something, or oneself) at a distance f.
kendinin cebini doldurmak line one's own pocket f.
kendinin ceplerini doldurmak line one's own pockets f.
(kendinin veya birinin) masraflarını ödemek/karşılamak pay (one's) way f.
(birinin/bir şeyin/kendinin bir şey olduğunu) ispatlamak prove (to be) (something) f.
(birinin/bir şeyin/kendinin bir şey olduğunu) göstermek prove (to be) (something) f.
kendi kendinin başarısızlığına/mahvolmasına vb neden olmak sign your own death warrant f.
(kendinin/birinin bir şeye karşı) tavrını yumuşatmak soften (one's or someone's) stance (on something) f.
(kendinin/birinin) hayatını riske atacak (bir şeye) kalkışmak take (one's or someone's) life in(to) (one's) (own) hands f.
Trade/Economic
kendi geleceğini kendinin belirlemesi self-determination i.
Law
kendinin olduğu ispat olunamayan eşyayı taşımak having a property whose ownership cannot be proved in one's possession f.
Social Sciences
çocuğunun her şeyine müdahale etmeyip kendinin yapmasına izin veren ebeveynlik free-range parenting i.
Religious
kendinin tanrı olduğuna inanma autotheism i.
Philosophy
bireyin davranışlarını kendinin belirlediğini öne süren bir öğreti self-determinism i.
Slang
sade, kendinin farkında ve kendinden emin olma aw–shucks i.
Modern Slang
başkalarının kendinin seks yaptığını bilmesinden/anlamasından duyulan cinsel haz agrexophilia i.