|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
do-it-yourself i.
|
birinin kendi başına monte edebileceği (şey) |
|
2 |
Genel |
do-it-yourself i.
|
birinin kendi başına yapabileceği şey (şey) |
|
3 |
Genel |
do-it-yourself i.
|
kendin yap |
|
4 |
Genel |
do-it-yourself project i.
|
kendin yap projesi |
|
5 |
Genel |
avoid attracting attention to yourself f.
|
dikkat çekmemeye çalışmak |
|
6 |
Genel |
make yourself useful f.
|
bir işe yaramak |
|
7 |
Genel |
surrender yourself to the rhythm f.
|
kendini müziğin ritmine bırakmak |
|
8 |
Genel |
let yourself go with the rhythm f.
|
kendini müziğin ritmine bırakmak |
|
9 |
Genel |
teach yourself f.
|
kendi kendine öğrenmek |
|
10 |
Genel |
think to yourself f.
|
(bir şeyle ilgili) kendi kendine düşünmek |
|
11 |
Genel |
be hard on yourself f.
|
kendine haksızlık etmek |
|
12 |
Genel |
bury yourself f.
|
kendini gömmek |
|
13 |
Genel |
buy yourself out f.
|
(askerlikten vb) tazminat ödeyerek ayrılmak |
|
14 |
Genel |
go out and enjoy yourself f.
|
çıkıp eğlenmek |
|
15 |
Genel |
set aside time for yourself f.
|
kendine vakit ayırmak |
|
16 |
Genel |
set aside time for yourself f.
|
kendine zaman ayırmak |
|
17 |
Genel |
believe in yourself f.
|
kendine inanmak |
|
|
18 |
Genel |
talk yourself f.
|
kendi kendine konuşmak |
|
19 |
Genel |
treat yourself f.
|
kendini ödüllendirmek |
|
20 |
Genel |
treat yourself f.
|
kendini ödüllendirmek |
|
21 |
Genel |
abandon yourself to something f.
|
kendini bir şeye bırakmak |
|
22 |
Genel |
make yourself up f.
|
kendine makyaj yapmak |
|
23 |
Genel |
have time for yourself f.
|
kendine zaman ayırmak |
|
24 |
Genel |
be patient with yourself f.
|
kendine karşı sabırlı olmak |
|
25 |
Genel |
doubt yourself f.
|
kendinden şüphe etmek |
|
26 |
Genel |
do-it-yourself s.
|
yardımsız yapılabilen |
|
27 |
Genel |
do-it-yourself s.
|
amatörce yapılan |
|
28 |
Genel |
do-it-yourself s.
|
amatör işler için tasarlanmış |
|
29 |
Genel |
do-it-yourself s.
|
hobi amaçlı üretilmiş |
|
30 |
Genel |
by yourself zf.
|
kendi kendinize |
|
31 |
Genel |
by yourself zf.
|
kendi kendine |
|
32 |
Genel |
by yourself zf.
|
tek başına |
|
33 |
Genel |
help yourself! ünl.
|
buyurun |
|
34 |
Genel |
help yourself ünl.
|
buyurunuz |
|
35 |
Genel |
go beyond yourself! ünl.
|
aş kendini |
|
Phrasals |
|
36 |
Öbek Fiiller |
lever yourself out of something f.
|
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak |
|
37 |
Öbek Fiiller |
lever yourself out of something f.
|
bir yerden destek alarak hareket etmek |
|
38 |
Öbek Fiiller |
lever yourself onto something f.
|
bir yerden destek alarak ayağa kalkmak |
|
39 |
Öbek Fiiller |
lever yourself onto something f.
|
bir yerden destek alarak hareket etmek |
|
Phrases |
|
40 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/birinin/bir şeyin riskini alarak |
|
41 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden kabul ederek |
|
42 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden kabul etmek suretiyle |
|
43 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/birinin/bir şeyin riskini önceden üstüne almak suretiyle |
|
44 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/birinin/bir şeyin riskini bilerek |
|
45 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendini/birini/bir şeyi riske atarak |
|
46 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendini/birini/bir şeyi riske attığını bilerek |
|
47 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendini/birini/bir şeyi riske attığının bilincinde olarak |
|
48 |
İfadeler |
at risk to yourself/somebody/something f.
|
kendi/biri/bir şey pahasına |
|
49 |
İfadeler |
what matters most is how you see yourself expr.
|
önemli olan kendini nasıl gördüğündür |
|
50 |
İfadeler |
don't suppress yourself expr.
|
kendine yüklenme |
|
51 |
İfadeler |
apply yourself expr.
|
kendini ver |
|
52 |
İfadeler |
go easy on yourself expr.
|
kendine yüklenme |
|
53 |
İfadeler |
through yourself expr.
|
şahsınızda |
|
54 |
İfadeler |
despite yourself expr.
|
elinde olmadan |
|
55 |
İfadeler |
despite yourself expr.
|
elinde olmayarak |
|
56 |
İfadeler |
despite yourself expr.
|
istemese de |
|
57 |
İfadeler |
despite yourself expr.
|
ister istemez |
|
|
58 |
İfadeler |
despite yourself expr.
|
istemediği halde |
|
Proverb |
|
59 |
Atasözü |
why keep a dog and bark yourself?
|
(para verip tuttuğun) başka birisi varken sen niye yapasın? |
|
60 |
Atasözü |
if you want a thing done well do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
61 |
Atasözü |
if you want a thing done well do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
62 |
Atasözü |
serve yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
63 |
Atasözü |
serve yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
64 |
Atasözü |
if you would be well served, serve yourself
|
işinin iyi görülmesini istiyorsan, kendi işini kendin gör |
|
65 |
Atasözü |
why keep a dog and bark yourself?
|
maşa varken ateşi elinle tutmak niye? |
|
66 |
Atasözü |
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you
|
kuzu gibi olma, kurda yem olursun |
|
67 |
Atasözü |
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you
|
çekingen olma, hakkından gelirler |
|
68 |
Atasözü |
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you
|
çekingen olursan bunu fırsat bilirler/istismar ederler |
|
69 |
Atasözü |
don't make yourself a mouse, or the cat will eat you
|
ses çıkarmazsan/kuzu gibi olursan bunu fırsat bilirler |
|
70 |
Atasözü |
if you want a thing done well/right, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
71 |
Atasözü |
if you want a thing done well/right, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
72 |
Atasözü |
if you want a thing done well/right, do it yourself
|
bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
73 |
Atasözü |
if you want it done right, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
74 |
Atasözü |
if you want it done right, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
75 |
Atasözü |
if you want it done right, do it yourself
|
bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
76 |
Atasözü |
if you want it done well, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
77 |
Atasözü |
if you want it done well, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
78 |
Atasözü |
if you want it done well, do it yourself
|
bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
79 |
Atasözü |
if you want something done right, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
80 |
Atasözü |
if you want something done right, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
81 |
Atasözü |
if you want something done right, do it yourself
|
bir şey doğru/doğru düzgün yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
82 |
Atasözü |
if you want something done well, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
83 |
Atasözü |
if you want something done well, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
84 |
Atasözü |
if you want something done well, do it yourself
|
bir iş iyi yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
85 |
Atasözü |
if you want something done well/right, do it yourself
|
bir şeyi adamakıllı yapmak istiyorsan kendin yapacaksın |
|
86 |
Atasözü |
if you want something done well/right, do it yourself
|
kendi ununu kendin öğüt |
|
87 |
Atasözü |
if you want something done well/right, do it yourself
|
bir şey iyi/doğru yapılsın istiyorsan kendin yapacaksın |
|
Colloquial |
|
88 |
Konuşma Dili |
googling yourself i.
|
kişinin google'da kendi adını veya websitesini aratması |
|
89 |
Konuşma Dili |
excel yourself f.
|
kendini aşmak |
|
90 |
Konuşma Dili |
stop deluding yourself f.
|
kendini aldatmayı bırak |
|
91 |
Konuşma Dili |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten kırılmak |
|
92 |
Konuşma Dili |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten kendinden geçmek |
|
93 |
Konuşma Dili |
laugh yourself silly f.
|
deli gibi gülmek |
|
94 |
Konuşma Dili |
laugh yourself silly f.
|
çılgın gibi gülmek |
|
95 |
Konuşma Dili |
kill yourself (laughing) [uk] f.
|
(gülmekten) ölmek |
|
96 |
Konuşma Dili |
kill yourself (laughing) [uk] f.
|
(gülmekten) yerlere yatmak |
|
97 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
(bir şeyi yapmak için/yapacağım diye kendini) helak etmek |
|
98 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
(bir şeyi yapmak için/yapacağım diye kendi) canını çıkarmak |
|
99 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
(bir şeyi yapmak için/yapacağım diye) ölümüne uğraşmak |
|
100 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için aşırı çabalamak |
|
101 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için/yapacağım diye ölümüne uğraşmak/çabalamak |
|
102 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için/yapacağım diye bir tarafını yırtmak |
|
103 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için/yapacağım diye kendini yırtmak |
|
104 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için/yapacağım diye canını dişine takmak |
|
105 |
Konuşma Dili |
kill yourself doing something f.
|
bir şeyi yapmak için aşırı çaba/efor sarf etmek |
|
106 |
Konuşma Dili |
keep yourself busy f.
|
kendini oyalamak |
|
107 |
Konuşma Dili |
keep yourself busy f.
|
kendine yapacak bir şeyler bulmak |
|
108 |
Konuşma Dili |
keep yourself busy f.
|
boş kalmamak/durmamak |
|
109 |
Konuşma Dili |
keep yourself busy f.
|
hiçbir şey yapmadan durmamak |
|
110 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
-e alışmak |
|
111 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
oyunun içine girmek |
|
112 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
kendini oyunun içine sokmak |
|
113 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
'-e dahil olmak |
|
114 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
kendini oyuna dahil etmek |
|
115 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
duruma alışmak |
|
116 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
kendini akışa dahil etmek |
|
117 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
akışa dahil olmak |
|
118 |
Konuşma Dili |
play yourself in f.
|
ritmi yakalamak |
|
119 |
Konuşma Dili |
explain yourself f.
|
kendini açıklamak |
|
120 |
Konuşma Dili |
explain yourself f.
|
davranışının nedenini açıklamak |
|
121 |
Konuşma Dili |
explain yourself f.
|
söylediği şeyi açmak |
|
122 |
Konuşma Dili |
explain yourself f.
|
ne demek istediğini açıklamak |
|
123 |
Konuşma Dili |
explain yourself f.
|
ne kast ettiğini açıklamak |
|
124 |
Konuşma Dili |
push yourself f.
|
kendini zorlamak |
|
125 |
Konuşma Dili |
let yourself go f.
|
kendini salmak |
|
126 |
Konuşma Dili |
let yourself go f.
|
kendini bırakmak |
|
127 |
Konuşma Dili |
let yourself go f.
|
kendini rahat bırakmak |
|
128 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
kendini beğenmiş |
|
129 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
kendini bir bok sanan |
|
130 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
kendini bir şey sanan |
|
131 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
böbürlenen |
|
132 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
çalımından geçilmeyen |
|
133 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
havasından geçilmeyen |
|
134 |
Konuşma Dili |
full of yourself s.
|
havalara girmiş |
|
135 |
Konuşma Dili |
sure of yourself s.
|
kendinden emin |
|
136 |
Konuşma Dili |
sure of yourself s.
|
kendine güvenen |
|
137 |
Konuşma Dili |
listen to yourself expr.
|
ağzından çıkanı duysana |
|
138 |
Konuşma Dili |
show yourself expr.
|
çık ortaya/meydana |
|
139 |
Konuşma Dili |
keep your hands to yourself! expr.
|
dokunma! |
|
140 |
Konuşma Dili |
go chase yourself! expr.
|
defol git ve beni rahatsız etme! |
|
141 |
Konuşma Dili |
make yourself comfortable expr.
|
evindeymiş gibi hisset |
|
142 |
Konuşma Dili |
keep your opinions to yourself! expr.
|
fikirlerini kendine sakla! |
|
143 |
Konuşma Dili |
go see for yourself expr.
|
git kendin bak |
|
144 |
Konuşma Dili |
keep your opinions to yourself! expr.
|
görüşlerini kendine sakla! |
|
145 |
Konuşma Dili |
keep your hands to yourself! expr.
|
ellerine hakim ol! |
|
146 |
Konuşma Dili |
go take care of yourself expr.
|
git kendinle ilgilen |
|
147 |
Konuşma Dili |
show yourself expr.
|
göster kendini |
|
148 |
Konuşma Dili |
take care of yourself expr.
|
iyi bak kendine |
|
149 |
Konuşma Dili |
keep your intentions to yourself expr.
|
içinden geçeni kendine sakla |
|
150 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
kendine çekidüzen ver |
|
151 |
Konuşma Dili |
make yourself at home expr.
|
kendi evinizdeymiş gibi davranın |
|
152 |
Konuşma Dili |
show yourself expr.
|
kendini göster |
|
153 |
Konuşma Dili |
get yourself a towel expr.
|
kendine bir havlu bul |
|
154 |
Konuşma Dili |
make yourself at home expr.
|
keyfine bak |
|
155 |
Konuşma Dili |
put yourself in other people's shoes expr.
|
kendini diğer insanların yerine koy |
|
156 |
Konuşma Dili |
make yourself comfortable expr.
|
keyfine bak |
|
157 |
Konuşma Dili |
speak for yourself expr.
|
kendi adına konuş |
|
158 |
Konuşma Dili |
have some respect for yourself expr.
|
kendine biraz saygı duy |
|
159 |
Konuşma Dili |
have yourself a drink expr.
|
kendine bir içki al |
|
160 |
Konuşma Dili |
get it yourself expr.
|
kendin hallet |
|
161 |
Konuşma Dili |
discover yourself expr.
|
kendini keşfet |
|
162 |
Konuşma Dili |
take some time for yourself expr.
|
kendine biraz zaman ayır |
|
163 |
Konuşma Dili |
buy yourself some food expr.
|
kendine yiyecek bir şeyler satın al |
|
164 |
Konuşma Dili |
take very good care of yourself expr.
|
kendine çok iyi bak |
|
165 |
Konuşma Dili |
make yourself at home expr.
|
kendi evinizdeymiş gibi hareket edin |
|
166 |
Konuşma Dili |
stop feeling sorry for yourself expr.
|
kendine acımayı kes |
|
167 |
Konuşma Dili |
find yourself a place to stay expr.
|
kendine kalacak bir yer bul |
|
168 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
kendine çeki düzen ver |
|
169 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
kendini topla |
|
170 |
Konuşma Dili |
keep your intentions to yourself expr.
|
niyetini kendine sakla |
|
171 |
Konuşma Dili |
comfort yourself expr.
|
kendini rahatlat |
|
172 |
Konuşma Dili |
enjoy yourself expr.
|
keyfine bak |
|
173 |
Konuşma Dili |
take very good care of yourself expr.
|
kendine çok ama çok iyi bak |
|
174 |
Konuşma Dili |
stop blaming yourself expr.
|
kendini suçlamayı bırak |
|
175 |
Konuşma Dili |
consider yourself on notice expr.
|
kendini uyarılmış bil |
|
176 |
Konuşma Dili |
face yourself expr.
|
kendinle yüzleş |
|
177 |
Konuşma Dili |
stop blaming yourself expr.
|
kendini suçlamaktan vazgeç |
|
178 |
Konuşma Dili |
introduce yourself expr.
|
kendinizi tanıtın |
|
179 |
Konuşma Dili |
you're fooling yourself expr.
|
kendini kandırıyorsun |
|
180 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
kendine hakim ol |
|
181 |
Konuşma Dili |
make yourself a drink expr.
|
kendine bir içki hazırla |
|
182 |
Konuşma Dili |
see for yourself expr.
|
kendin gör |
|
183 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
kendine gel |
|
184 |
Konuşma Dili |
put yourself into her shoes expr.
|
kendini onun yerine bir koy |
|
185 |
Konuşma Dili |
get a grip on yourself! expr.
|
kendine hakim ol! |
|
186 |
Konuşma Dili |
suit yourself expr.
|
keyfin bilir |
|
187 |
Konuşma Dili |
put yourself in his position expr.
|
kendini onun yerine koy |
|
188 |
Konuşma Dili |
get it yourself expr.
|
kendin al |
|
189 |
Konuşma Dili |
stop deluding yourself expr.
|
kendini kandırmayı kes |
|
190 |
Konuşma Dili |
put yourself into his shoes expr.
|
kendini onun yerine bir koy |
|
191 |
Konuşma Dili |
make yourself at home expr.
|
kendinizi evinizdeymiş gibi hissedin |
|
192 |
Konuşma Dili |
take care of yourself expr.
|
sağlıcakla kalın |
|
193 |
Konuşma Dili |
get a grip on yourself expr.
|
sakinleş |
|
194 |
Konuşma Dili |
take care of yourself expr.
|
sağlıcakla kalınız |
|
195 |
Konuşma Dili |
you did it to yourself expr.
|
sana müstahak |
|
196 |
Konuşma Dili |
take care of yourself expr.
|
sağlıcakla kal |
|
197 |
Konuşma Dili |
make yourself comfortable expr.
|
rahatınıza bakın |
|
198 |
Konuşma Dili |
make yourself comfortable expr.
|
rahatına bak |
|
199 |
Konuşma Dili |
comfort yourself expr.
|
rahatına bak |
|
200 |
Konuşma Dili |
make yourself at home expr.
|
rahatınıza bakın |
|
201 |
Konuşma Dili |
suit yourself expr.
|
paşa gönlün bilir |
|
202 |
Konuşma Dili |
pull yourself together expr.
|
topla kendini |
|
203 |
Konuşma Dili |
introduce yourself expr.
|
tanıt kendini |
|
204 |
Konuşma Dili |
get yourself together expr.
|
topla kendini |
|
205 |
Konuşma Dili |
knock yourself out expr.
|
yap da görelim |
|
206 |
Konuşma Dili |
suit yourself expr.
|
kendin bilirsin |
|
207 |
Konuşma Dili |
don't knock yourself out expr.
|
kendini çok yorma |
|
208 |
Konuşma Dili |
don't knock yourself out expr.
|
kendini perişan etme |
|
209 |
Konuşma Dili |
go soak yourself expr.
|
defol git |
|
210 |
Konuşma Dili |
go soak yourself expr.
|
haydi oradan |
|
211 |
Konuşma Dili |
go soak yourself expr.
|
git başımdan |
|
212 |
Konuşma Dili |
go soak yourself! expr.
|
defol git! |
|
213 |
Konuşma Dili |
go soak yourself! expr.
|
haydi oradan! |
|
214 |
Konuşma Dili |
go soak yourself! expr.
|
git başımdan! |
|
215 |
Konuşma Dili |
(all) to yourself expr.
|
tamamen kendine |
|
216 |
Konuşma Dili |
(all) to yourself expr.
|
yalnızca kendine |
|
217 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen de kendine arkadaş mı diyorsun? |
|
218 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen de kendini arkadaştan mı sayıyorsun? |
|
219 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen nasıl arkadaşsın? |
|
220 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
senin gibi arkadaş mı olur? |
|
221 |
Konuşma Dili |
don't strain yourself expr.
|
(aman) zahmet etme |
|
222 |
Konuşma Dili |
don't strain yourself expr.
|
(aman) rahatını bozma |
|
223 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
bilgisayar programcılığında yazılım geliştirirken kod tekrarına düşmeyi veya gereksiz kodları azaltmak için kullanılan bir prensip |
|
224 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
kendini tekrar etme |
|
225 |
Konuşma Dili |
dry (don't repeat yourself) expr.
|
aynı kodları tekrar etme |
|
226 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself expr.
|
defol git |
|
227 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself expr.
|
kaybol |
|
228 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself expr.
|
çık git |
|
229 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself expr.
|
git başımdan |
|
230 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself expr.
|
yürü git |
|
231 |
Konuşma Dili |
keep telling yourself that expr.
|
sen öyle düşünmeye/sanmaya devam et |
|
232 |
Konuşma Dili |
let yourself go expr.
|
kendini bırak |
|
233 |
Konuşma Dili |
let yourself go expr.
|
kendini rahat bırak |
|
234 |
Konuşma Dili |
let yourself go expr.
|
sal kendini |
|
235 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
senin gibi arkadaş mı olur? |
|
236 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen kendini arkadaş mı sanıyorsun? |
|
237 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen de arkadaş mısın? |
|
238 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sana arkadaş demeye bin şahit lazım |
|
239 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen kendine arkadaş mı diyorsun? |
|
240 |
Konuşma Dili |
call yourself a friend? expr.
|
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? |
|
241 |
Konuşma Dili |
and yourself? exclam.
|
ya sen? |
|
242 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself! exclam.
|
defol git! |
|
243 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself! exclam.
|
kaybol! |
|
244 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself! exclam.
|
çık git! |
|
245 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself! exclam.
|
git başımdan! |
|
246 |
Konuşma Dili |
go and chase yourself! exclam.
|
yürü git! |
|
247 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
büyük pişmanlık yaşamak |
|
248 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
dizini dövmek |
|
249 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
kendine kızmak |
|
250 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
kafasını/başını taşlara vurmak |
|
251 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
pişmanlık duymak |
|
252 |
Konuşma Dili |
kick yourself
|
kendini suçlamak |
|
Idioms |
|
253 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
cebinde üç kuruşu bile olmamak |
|
254 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
çok fakir olmak |
|
255 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
parasız/pulsuz olmak |
|
256 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
meteliksiz olmak |
|
257 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
meteliğe kurşun atmak |
|
258 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with f.
|
çulsuz olmak |
|
259 |
Deyim |
be unable to hear yourself think f.
|
kendi sesini/kendi düşüncelerini bile duyamamak |
|
260 |
Deyim |
be unable to hear yourself think f.
|
kafasını toparlayamamak/toplayamamak |
|
261 |
Deyim |
be unable to hear yourself think f.
|
gürültüden dolayı konsantre olamamak |
|
262 |
Deyim |
be unable to hear yourself think f.
|
kafası şişmek |
|
263 |
Deyim |
pull yourself up by your own bootstraps f.
|
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek |
|
264 |
Deyim |
pull yourself up by your own bootstraps f.
|
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek |
|
265 |
Deyim |
pull yourself up by your own bootstraps f.
|
kendi kanatlarıyla uçmak |
|
266 |
Deyim |
drag yourself up by your own bootstraps f.
|
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek/iyileştirmek |
|
267 |
Deyim |
drag yourself up by your own bootstraps f.
|
tırnaklarıyla kazıyarak bir yere gelmek |
|
268 |
Deyim |
drag yourself up by your own bootstraps f.
|
kendi kanatlarıyla uçmak |
|
269 |
Deyim |
do well for yourself f.
|
başarılı olmak |
|
270 |
Deyim |
make something of yourself f.
|
başarmak |
|
271 |
Deyim |
make something of yourself f.
|
başarılı olmak |
|
272 |
Deyim |
take it upon yourself to do something f.
|
durumdan vazife çıkarmak |
|
273 |
Deyim |
pay yourself first f.
|
eline geçen parayı kullanmadan önce bir kısmını ayırmak/biriktirmek |
|
274 |
Deyim |
can barely hear yourself think f.
|
gürültüden adeta kendi sesini duyamamak |
|
275 |
Deyim |
can hardly hear yourself think f.
|
gürültüden adeta kendi sesini duyamamak |
|
276 |
Deyim |
challenge yourself f.
|
kendini aşmak |
|
277 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendini yaralamak |
|
278 |
Deyim |
put yourself in somebody's shoes f.
|
kendini başkasının yerine koymak |
|
279 |
Deyim |
put yourself in somebody's place f.
|
kendini başkasının yerine koymak |
|
280 |
Deyim |
project yourself into the future f.
|
kendini gelecekte canlandırmak |
|
281 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendine zarar vermek |
|
282 |
Deyim |
find yourself on the wrong side of the law f.
|
polisle başı belada olmak |
|
283 |
Deyim |
find yourself on the wrong side of the law f.
|
polisle başı belaya girmek |
|
284 |
Deyim |
dust yourself off f.
|
toparlanmak |
|
285 |
Deyim |
dust yourself off f.
|
yaralarını sarmak |
|
286 |
Deyim |
fall all over yourself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak |
|
287 |
Deyim |
fall over yourself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok/aşırı hevesli olmak |
|
288 |
Deyim |
fall all over yourself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak |
|
289 |
Deyim |
preen yourself f.
|
(böbür böbür) böbürlenmek |
|
290 |
Deyim |
not know where to put yourself f.
|
utancından kaçacak/girecek delik aramak |
|
291 |
Deyim |
congratulate yourself f.
|
(böbür böbür) böbürlenmek |
|
292 |
Deyim |
boast about yourself f.
|
(böbür böbür) böbürlenmek |
|
293 |
Deyim |
not know where to put yourself f.
|
utançtan saklanacak yer aramak |
|
294 |
Deyim |
not know where to put yourself f.
|
utançtan kaçıp sığınılacak bir yer aramak |
|
295 |
Deyim |
big yourself up f.
|
(böbür böbür) böbürlenmek |
|
296 |
Deyim |
fall over yourself to do something f.
|
(bir şeyi yapmaya) çok düşkün olmak |
|
297 |
Deyim |
brace yourself f.
|
(kötü bir şeye) kendini hazırlamak |
|
298 |
Deyim |
drape yourself in the flag f.
|
yurtseverlik kisvesine bürünmek |
|
299 |
Deyim |
wrap yourself in the flag f.
|
yurtseverlik kisvesine bürünmek |
|
300 |
Deyim |
not know where to put yourself f.
|
utancından saklanacak delik aramak |
|
301 |
Deyim |
brag about yourself f.
|
(böbür böbür) böbürlenmek |
|
302 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with [old-fashioned] f.
|
beş parasız olmak |
|
303 |
Deyim |
not have a penny to bless yourself with [old-fashioned] f.
|
beş parası olmamak |
|
304 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek |
|
305 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek |
|
306 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek |
|
307 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
kendi kanatlarıyla uçmak |
|
308 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
başkalarından yardım/destek almadan başarmak |
|
309 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
kendi çabasıyla başarmak |
|
310 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
kendi kendine başarmak |
|
311 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your (own) bootstraps f.
|
başarısını kendine borçlu olmak |
|
312 |
Deyim |
draw yourself up/rise to your full height f.
|
dik durmak |
|
313 |
Deyim |
draw yourself up/rise to your full height f.
|
dimdik durmak |
|
314 |
Deyim |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten karnı ağrımak |
|
315 |
Deyim |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten ölmek |
|
316 |
Deyim |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten karnına kramp girmek |
|
317 |
Deyim |
laugh yourself silly f.
|
gülmekten karnına ağrılar girmek |
|
318 |
Deyim |
laugh yourself sick f.
|
gülmekten karnı ağrımak |
|
319 |
Deyim |
laugh yourself sick f.
|
gülmekten ölmek |
|
320 |
Deyim |
laugh yourself sick f.
|
gülmekten karnına kramp girmek |
|
321 |
Deyim |
laugh yourself sick f.
|
gülmekten karnına ağrılar girmek |
|
322 |
Deyim |
do yourself an injury f.
|
yaralanmak |
|
323 |
Deyim |
do yourself an injury f.
|
incinmek |
|
324 |
Deyim |
do yourself an injury f.
|
fiziksel zarar görmek |
|
325 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendini/birini yaralamak |
|
326 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendini/birini incitmek |
|
327 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendine/birine fiziksel zarar vermek |
|
328 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendi kendini yaralamak |
|
329 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendi kendini incitmek |
|
330 |
Deyim |
do somebody/yourself an injury f.
|
kendi kendine zarar vermek |
|
331 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendini utanç verici bir duruma düşürmek |
|
332 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendi kendini sıkıntıya sokmak |
|
333 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendi kendini dara sokmak |
|
334 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendi başına çorap örmek |
|
335 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendi başına iş açmak |
|
336 |
Deyim |
dig a hole for yourself f.
|
kendi kendini sıkıntıya sokmak |
|
337 |
Deyim |
dig a hole for yourself f.
|
kendi kendini dara sokmak |
|
338 |
Deyim |
dig a hole for yourself f.
|
kendi başına çorap örmek |
|
339 |
Deyim |
dig a hole for yourself f.
|
kendi başına iş açmak |
|
340 |
Deyim |
dig yourself a hole f.
|
kendini kötü bir duruma sokmak |
|
341 |
Deyim |
dig yourself a hole f.
|
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak |
|
342 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendini kötü bir duruma sokmak |
|
343 |
Deyim |
dig yourself into a hole f.
|
kendini içinden çıkılması zor bir duruma sokmak |
|
344 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
kendini tutmak |
|
345 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
kendini kontrol altında tutmak |
|
346 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
kontrolünü kaybetmemek |
|
347 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
duygularını frenlemek |
|
348 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
sakin kalmak |
|
349 |
Deyim |
get a hold on yourself f.
|
kontrollü davranmak |
|
350 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
kendini tutmak |
|
351 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
kendini kontrol altında tutmak |
|
352 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
kontrolünü kaybetmemek |
|
353 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
duygularını frenlemek |
|
354 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
sakin kalmak |
|
355 |
Deyim |
take a hold on yourself f.
|
kontrollü davranmak |
|
356 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
kendini tutmak |
|
357 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
kendini kontrol altında tutmak |
|
358 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
kontrolünü kaybetmemek |
|
359 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
duygularını frenlemek |
|
360 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
sakin kalmak |
|
361 |
Deyim |
get a grip on yourself f.
|
kontrollü davranmak |
|
362 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
kendini tutmak |
|
363 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
kendini kontrol altında tutmak |
|
364 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
kontrolünü kaybetmemek |
|
365 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
duygularını frenlemek |
|
366 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
sakin kalmak |
|
367 |
Deyim |
take a grip on yourself f.
|
kontrollü davranmak |
|
368 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burnu kafdağı'nda olmak |
|
369 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burnu kafdağı'na çıkmak |
|
370 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini bir şey sanmak |
|
371 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini dev aynasında görmek |
|
372 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burun şişirmek |
|
373 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burun yapmak |
|
374 |
Deyim |
get above yourself f.
|
üstünlük taslamak |
|
375 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini diğerlerinden üstün görmek |
|
376 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burnu havada olmak |
|
377 |
Deyim |
get above yourself f.
|
burnu büyük olmak |
|
378 |
Deyim |
get above yourself f.
|
havalara girmek |
|
379 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kibirlenmek |
|
380 |
Deyim |
get above yourself f.
|
büyüklenmek |
|
381 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burnu kafdağı'nda olmak |
|
382 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burnu kafdağı'na çıkmak |
|
383 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini bir şey sanmak |
|
384 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini dev aynasında görmek |
|
385 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burun şişirmek |
|
386 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burun yapmak |
|
387 |
Deyim |
be above yourself f.
|
üstünlük taslamak |
|
388 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini diğerlerinden üstün görmek |
|
389 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burnu havada olmak |
|
390 |
Deyim |
be above yourself f.
|
burnu büyük olmak |
|
391 |
Deyim |
be above yourself f.
|
havalara girmek |
|
392 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kibirlenmek |
|
393 |
Deyim |
be above yourself f.
|
büyüklenmek |
|
394 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
(bir konuda) endişelenmek |
|
395 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
(bir şey hakkında) telaşlanmak |
|
396 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
etekleri tutuşmak |
|
397 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
paçaları tutuşmak |
|
398 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
kendiyle gurur duymak |
|
399 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
kibirli olmak |
|
400 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
bunu havada olmak |
|
401 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
kendini beğenmiş olmak |
|
402 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
burnu büyük olmak |
|
403 |
Deyim |
have tickets on yourself f.
|
burnundan kıl aldırmamak |
|
404 |
Deyim |
(not) look yourself f.
|
normal görünmek/normal görünmemek |
|
405 |
Deyim |
(not) look yourself f.
|
kendine gelmiş görünmek/kendinde değil gibi görünmek |
|
406 |
Deyim |
(not) look yourself f.
|
sağlıklı/sağlıksız görünmek |
|
407 |
Deyim |
(not) look yourself f.
|
iyi/kötü görünmek |
|
408 |
Deyim |
take it on yourself to do something f.
|
bir şeyi kendisi yapmaya karar vermek |
|
409 |
Deyim |
take it on yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmayı kendisi üstlenmek |
|
410 |
Deyim |
take it on yourself to do something f.
|
bir şeyi yapma sorumluluğunu kendisi almak |
|
411 |
Deyim |
take it upon yourself to do something f.
|
bir şeyi kendisi yapmaya karar vermek |
|
412 |
Deyim |
take it upon yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmayı kendisi üstlenmek |
|
413 |
Deyim |
take it upon yourself to do something f.
|
bir şeyi yapma sorumluluğunu kendisi almak |
|
414 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
çok çalışmaktan hasta düşmek |
|
415 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
çok çalışmaktan yorgun düşmek |
|
416 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
çok çalışmaktan bitap düşmek |
|
417 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
oyunda çok koşmak |
|
418 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
oyunda deli gibi koşmak |
|
419 |
Deyim |
run yourself into the ground f.
|
oyunda çok koşturmak |
|
420 |
Deyim |
give a bad account of yourself f.
|
batırmak |
|
421 |
Deyim |
give a bad account of yourself f.
|
becerememek |
|
422 |
Deyim |
give a bad account of yourself f.
|
kötü geçmek |
|
423 |
Deyim |
give a bad account of yourself f.
|
kötü sonuç almak |
|
424 |
Deyim |
land yourself in the soup f.
|
kendi başını belaya sokmak |
|
425 |
Deyim |
land yourself in the soup f.
|
dara düşmek |
|
426 |
Deyim |
land yourself in the soup f.
|
kendini sıkıntıya sokmak |
|
427 |
Deyim |
land yourself in the soup f.
|
sıkıntıya düşmek |
|
428 |
Deyim |
land yourself in the soup f.
|
kendi başını derde sokmak |
|
429 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
kafana göre hareket etmek |
|
430 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
bildiğin gibi davranmak |
|
431 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
bildiğini okumak |
|
432 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
başına buyruk gitmek |
|
433 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
sağı solu belli olmamak |
|
434 |
Deyim |
be a law unto yourself f.
|
öngörülebilir/tahmin edilebilir olmamak |
|
435 |
Deyim |
be falling over yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmak için çok hevesli olmak |
|
436 |
Deyim |
be falling over yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmaya dünden hazır olmak |
|
437 |
Deyim |
be falling over yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmaya can atmak |
|
438 |
Deyim |
be falling over yourself to do something f.
|
bir şeyi yapmaya çok meraklı/istekli olmak |
|
439 |
Deyim |
be falling over yourself to do something f.
|
bir şey yapmak için birbirinin üstüne çullanmak/birbirini yemek |
|
440 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
(bir konuda) paçaları tutuşmak |
|
441 |
Deyim |
get (yourself) into a stew (about/over something) f.
|
(bir konuda) telaş yapmak |
|
442 |
Deyim |
land yourself/somebody in the soup f.
|
hapı yutmak |
|
443 |
Deyim |
land yourself/somebody in the soup f.
|
ayvayı yemek |
|
444 |
Deyim |
land yourself/somebody in the soup f.
|
dara düşmek |
|
445 |
Deyim |
land yourself/somebody in the soup f.
|
sıkıntıya girmek/düşmek |
|
446 |
Deyim |
be/feel sorry for yourself f.
|
kendi derdine yanmak |
|
447 |
Deyim |
be/feel sorry for yourself f.
|
kendi kendine acımak |
|
448 |
Deyim |
be/feel sorry for yourself f.
|
kendi haline acımak |
|
449 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini bir şey sanmak |
|
450 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini dev aynasında görmek |
|
451 |
Deyim |
be above yourself f.
|
haddini aşmak |
|
452 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini üstün görmek |
|
453 |
Deyim |
be above yourself f.
|
kendini beğenmiş olmak |
|
454 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini bir şey sanmak |
|
455 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini dev aynasında görmek |
|
456 |
Deyim |
get above yourself f.
|
haddini aşmak |
|
457 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini üstün görmek |
|
458 |
Deyim |
get above yourself f.
|
kendini beğenmiş olmak |
|
459 |
Deyim |
buy (yourself) time f.
|
(kendine) zaman kazandırmak |
|
460 |
Deyim |
buy (yourself) time f.
|
zaman kazanmak |
|
461 |
Deyim |
can't hear yourself think f.
|
gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak |
|
462 |
Deyim |
can't hear yourself think f.
|
gürültüden konsantre olamamak/sağlıklı düşünememek |
|
463 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
sakinleşip kendine gelmek |
|
464 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
kendini toparlamak |
|
465 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
kafasını toplamak |
|
466 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
kendini toplamak |
|
467 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
aklını başına toplamak |
|
468 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
zihnini toplamak |
|
469 |
Deyim |
collect yourself/your thoughts f.
|
düşüncelerini toparlamak |
|
470 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendine zarar vermek |
|
471 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendini sakatlamak |
|
472 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendini incitmek |
|
473 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendine kötülük yapmak/etmek |
|
474 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendine zarar verecek bir şey yapmak |
|
475 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendine zarar vermek |
|
476 |
Deyim |
do yourself a mischief f.
|
kendini incitmek/sakatlamak |
|
477 |
Deyim |
do yourself justice f.
|
her zamanki performansını göstermek |
|
478 |
Deyim |
do yourself justice f.
|
bekleneni vermek |
|
479 |
Deyim |
do yourself justice f.
|
yapabileceğinin en iyisini yapmak |
|
480 |
Deyim |
do yourself justice f.
|
elinden geleni yapmak |
|
481 |
Deyim |
do yourself an injustice f.
|
kendine haksızlık etmek |
|
482 |
Deyim |
do yourself an injustice f.
|
kendine insafsızca davranmak |
|
483 |
Deyim |
do yourself proud f.
|
kendini gururlandırmak |
|
484 |
Deyim |
do yourself proud f.
|
kendi göğsünü kabartmak |
|
485 |
Deyim |
do yourself proud f.
|
kendi yüzünü kara çıkarmamak |
|
486 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
dişini tırnağına takarak durumunu düzeltmek |
|
487 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
kendi ayakları üstünde durarak durumunu düzeltmek |
|
488 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
kendi tırnaklarıyla kazıyarak durumunu düzeltmek |
|
489 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
kendi kanatlarıyla uçmak |
|
490 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
başkalarından yardım/destek almadan başarmak |
|
491 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
kendi çabasıyla başarmak |
|
492 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
kendi kendine başarmak |
|
493 |
Deyim |
drag/pull yourself up by your bootstraps f.
|
başarısını kendine borçlu olmak |
|
494 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
deli gibi içmek |
|
495 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
manyak gibi içmek |
|
496 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
çılgın gibi içmek |
|
497 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
öküz gibi içmek |
|
498 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
hayvan gibi içmek |
|
499 |
Deyim |
drink yourself silly f.
|
çatlayana kadar içmek |
|
500 |
Deyim |
laugh yourself silly f.
|
deli gibi gülmek |
|