|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
masraftan kaçınmak için kendini mahrum bırakmak |
stint oneself f.
|
|
2 |
Genel |
kendini müziğin ritmine bırakmak |
surrender yourself to the rhythm f.
|
|
3 |
Genel |
kendini müziğin ritmine bırakmak |
let yourself go with the rhythm f.
|
|
|
4 |
Genel |
kendini bir şeye bırakmak |
abandon yourself to something f.
|
|
5 |
Genel |
(bir duyguya) kendini bırakmak |
wreak f.
|
|
6 |
Genel |
(kendini) bir erkeğin kollarına bırakmak |
give f.
|
|
7 |
Genel |
kendini maruz bırakmak |
go f.
|
|
8 |
Genel |
kendini aşağı bırakmak |
drop f.
|
|
9 |
Genel |
kendini bir yere bırakmak |
plop f.
|
|
Phrasals |
|
10 |
Öbek Fiiller |
kendini serbest bırakmak |
let oneself go f.
|
|
11 |
Öbek Fiiller |
(kendini/birini/bir şeyi birine veya bir şeye) maruz bırakmak |
expose (someone, something, or oneself) to (someone or something) f.
|
|
12 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini biriyle veya bir şeyle) karşı karşıya bırakmak |
set (someone, something, or oneself) up against (someone or something) f.
|
|
13 |
Öbek Fiiller |
kendini bir şeyin içine atmak/bırakmak |
plunge in f.
|
|
14 |
Öbek Fiiller |
kendini koyvermek/bırakmak |
break up f.
|
|
15 |
Öbek Fiiller |
(özel bir ilişkiye) kendini adamak/bırakmak |
commit (someone or something) to (something) f.
|
|
16 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üstüne kendini atmak/bırakmak |
flop down onto (something) f.
|
|
17 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak |
flop down onto (something) f.
|
|
18 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üstüne kendini atmak/bırakmak |
flop down on (something) f.
|
|
19 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) üstüne kendini lap diye atmak/bırakmak |
flop down on (something) f.
|
|
20 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini birinden/bir şeyden) özgür bırakmak |
free (someone or oneself) from (someone or something) f.
|
|
21 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini birinden/bir şeyden) serbest bırakmak |
free (someone or oneself) from (someone or something) f.
|
|
22 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi/kendini) bir yere yığıp bırakmak/öylece yığmak |
plonk (someone, something, or oneself) down f.
|
|
Colloquial |
|
23 |
Konuşma Dili |
kendini bir şeye maruz bırakmak |
lay oneself open to f.
|
|
|
24 |
Konuşma Dili |
kendini eleştiriye maruz bırakmak |
lay oneself open to criticism f.
|
|
25 |
Konuşma Dili |
(kendini) bir yana bırakmak |
get past (oneself) f.
|
|
26 |
Konuşma Dili |
kendini rahat bırakmak |
let yourself go f.
|
|
27 |
Konuşma Dili |
kendini müziğe bırakmak |
vibe out f.
|
|
Idioms |
|
28 |
Deyim |
kendini akıntıya bırakmak |
blow with the wind f.
|
|
29 |
Deyim |
kendini rüzgara bırakmak |
blow with the wind f.
|
|
30 |
Deyim |
kendini savunmasız bırakmak |
bare (one's) breast f.
|
|
31 |
Deyim |
kendini savunmasız bırakmak |
bare (one's) breast f.
|
|
32 |
Deyim |
kontrolü/kendini bırakmak |
drop (one's) bundle [australia/new zealand] f.
|
|
33 |
Deyim |
kontrolü/kendini bırakmak |
drop your bundle [australia/new zealand] f.
|
|
34 |
Deyim |
kendini akışa bırakmak |
cast adrift f.
|
|
35 |
Deyim |
kendini sakınmayı/korumayı bırakmak |
let one's guard down f.
|
|
36 |
Deyim |
kendini bırakmak/koyvermek |
be heading for a fall f.
|
|
37 |
Deyim |
kendini eleştiriye maruz bırakmak |
open oneself to criticism f.
|
|
38 |
Deyim |
kendini bırakmak/koyvermek |
be riding for a fall f.
|
|
39 |
Deyim |
kendini bırakmak/koyvermek |
be headed for a fall f.
|
|
40 |
Deyim |
(kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak |
go with it f.
|
|
41 |
Deyim |
(kendini veya bir şeyi) olayların akışına bırakmak |
go with the flow f.
|
|
42 |
Deyim |
(kendini) bir şeyden mahrum bırakmak |
deny oneself f.
|
|
43 |
Deyim |
kendini (birinin) insafına bırakmak |
place (oneself) at (someone's) mercy f.
|
|
44 |
Deyim |
kendini sakınmayı/korumayı bırakmak |
leave (one's) guard down f.
|
|
45 |
Deyim |
(birini/kendini) eli kolu bağlı bırakmak |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
|
46 |
Deyim |
kendini bir şeye bırakmak/teslim etmek |
abandon oneself to something f.
|
|
47 |
Deyim |
kendini bırakmak/koyvermek |
head for a fall f.
|
|
48 |
Deyim |
(birini/kendini) cahil bırakmak |
keep (someone or oneself) in ignorance f.
|
|
49 |
Deyim |
(birini/kendini) olan bitenden habersiz/bihaber bırakmak |
keep (someone or oneself) in ignorance f.
|
|
50 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
51 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
52 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open for (something) f.
|
|
53 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) karşı savunmasız bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
54 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) tamamen açık bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
55 |
Deyim |
(birini/bir şeyi/kendini bir şeye) maruz bırakmak |
leave (someone, something, or oneself) (wide) open to (something) f.
|
|
56 |
Deyim |
kendini bir şeye karşı savunmasız bırakmak |
leave yourself wide open to something f.
|
|
57 |
Deyim |
kendini bir şeye tamamen açık bırakmak |
leave yourself wide open to something f.
|
|
58 |
Deyim |
kendini bir şeye maruz bırakmak |
leave yourself wide open to something f.
|
|
59 |
Deyim |
kendini bir şeye karşı savunmasız bırakmak |
leave yourself open to something f.
|
|
60 |
Deyim |
kendini bir şeye tamamen açık bırakmak |
leave yourself open to something f.
|
|
61 |
Deyim |
kendini bir şeye maruz bırakmak |
leave yourself open to something f.
|
|
62 |
Deyim |
kendini sakınmayı/korumayı bırakmak |
let down (one's) guard f.
|
|
63 |
Deyim |
kendini sakınmayı/korumayı bırakmak |
let guard down f.
|
|
|
64 |
Deyim |
(kendini) eleştirilere karşı savunmasız bırakmak |
open (oneself) (up) to criticism f.
|
|
65 |
Deyim |
(kendini birinin) merhametine bırakmak |
throw (oneself) on (someone's) mercy f.
|
|
66 |
Deyim |
(kendini birinin) merhametine bırakmak |
throw (oneself) at (someone's) mercy f.
|
|
67 |
Deyim |
(kendini birinin) merhametine bırakmak |
throw (oneself) on the mercy of (someone) f.
|
|
68 |
Deyim |
(kendini birinin) merhametine bırakmak |
throw (oneself) at the mercy of (someone) f.
|
|
69 |
Deyim |
(kendini birinin) merhametine bırakmak |
throw (oneself) upon the mercy of (someone) f.
|
|
70 |
Deyim |
kendini (birinin) merhametine bırakmak |
throw oneself on the mercy of f.
|
|
71 |
Deyim |
kendini birinin merhametine bırakmak |
throw yourself on somebody's mercy f.
|
|
Literature |
|
72 |
Edebiyat |
kendini serbest bırakmak |
outwind [obsolete] f.
|
|
Slang |
|
73 |
Argo |
kendini serbest bırakmak |
get naked f.
|
|