sana... - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

sana...



"sana..." teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
sana... yourself expr.

"sana..." teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sana thee zm.
sana you zm.
al sana take it! ünl.
yazıklar olsun sana shame on you! ünl.
al sana here! ünl.
aferin sana attaboy ünl.
aferin sana attagirl ünl.
ilahi sana goodness upon you! ünl.
ilahi sana goodness! ünl.
ilahi sana goodness for you! ünl.
sana rağmen in your despite expr.
sana iyi gelir good for you expr.
Phrases
sana (bir şey) gerek (one) could stand (something) f.
sana (bir şey) gerek (one) could use (something) f.
bu sana bir hediye this is a gift for you expr.
uç uç böceği annen sana terlik pabuç alacak ladybug, ladybug, fly away home expr.
tam sana layık … that's (someone or something) for you expr.
tam sana layık … there's (someone or something) for you expr.
al sana … there's (or that's) for you expr.
hazırlan, sana bir görev/iş daha çıktı bend over, here it comes again expr.
, annem sana terlik pabuç alacak ladybug, ladybug, fly away home expr.
uç, uç böceğim, yarın düğün olacak, annem sana terlik pabuç alacak ladybug, ladybug, fly away home expr.
geleceğini bilseydim börekler açardım sana If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
bak sana söylüyorum I can tell you expr.
gerisi sana kalmış the rest is up to you expr.
ne mutlu sana lucky you expr.
sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran treat others as you would have them treat you expr.
sana doğru towards you expr.
sana benzeyen biri someone like you expr.
sana da mutlu yıllar happy new year to you too expr.
sana ve ailene mutlu yıllar happy new year to you and your family expr.
sana uygun very you expr.
sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran treat others as you would have them treat you expr.
tam sana göre very you expr.
yalancı yalancı sana kimse inanmaz liar liar pants on fire expr.
ben kefilim sana I'll vouch for you expr.
sana katılıyorum I am all yours expr.
sana minnettarım you have my gratitude expr.
sana benden on puan 10 points to gryffindor expr.
sana bağlı/kalmış the ball's in your court expr.
sana söyleneni yap do as you are bid expr.
Proverb
sen bana yardım et ben de sana yardım edeyim you scratch my back and I scratch yours
dağ sana gelmiyorsa, sen dağa gideceksin if the mountain will not come to Mahomet, Mahomet must go to the mountain
bilmediğin şeyden sana zarar gelmez what you don't know won't hurt you
bilmediğin şeyden sana zarar gelmez what you don't know can't hurt you
eğer sana yardım edilmişse sen de onlara yardım et one good turn deserves another
bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim man is known by the company he keeps
sana sunulan kısmetin değerini bil take the goods the gods provide
sana armağan getiren bir düşmana güvenme beware of greeks bearing gifts
bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim tell me with whom thou goest and i'll tell thee what thou doest
sana yapılan iyiliği mermere, kötülüğü toza yaz write injuries in sand, kindness in marble
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran do unto others as you would have them do unto you
bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim tell me who you go with and I'll tell you who you are
sana yapılmasını istmediğini, bir başkasına yapma do unto others as you would they should do unto you
yaptığın iyilik sana geri döner nothing good gets away
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma do unto others as you would have them do unto you
sana söz getiren senden de söz götürür a dog that'll bring a bone will carry a bone
başkasından sana laf getiren senden de başkasına laf götürür a dog that'll bring a bone will carry a bone
sana laf getiren senden laf götürür a dog that'll bring a bone will carry a bone
sana laf taşıyan senden de laf götürür a dog that'll bring a bone will carry a bone
birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar a dog that'll bring a bone will carry a bone
sana söz getiren senden de söz götürür a dog who brings a bone, will carry a bone
başkasından sana laf getiren senden de başkasına laf götürür a dog who brings a bone, will carry a bone
sana laf getiren senden laf götürür a dog who brings a bone, will carry a bone
sana laf taşıyan senden de laf götürür a dog who brings a bone, will carry a bone
birisi hakkında sana dedikodu yapan senin hakkında da başkasına dedikodu yapar a dog who brings a bone, will carry a bone
aman sana iş mi/adam mı yok there are plenty more pebbles on the beach
aman sana iş mi/adam mı yok there are plenty of (other) pebbles on the beach
aman sana iş mi/adam mı yok there are other pebbles on the beach
sana laf taşıyan senden de laf taşır a dog that'll bring a bone will carry a bone
sana başkalarının dedikodusunu yapan bir gün senin de dedikodunu yapar a dog that'll bring a bone will carry a bone
sana başkasını çekiştiren seni de başkasına çekiştirir a dog that'll bring a bone will carry a bone
kötülükten kaçınırsan o da sana bulaşmaz avoid evil and it will avoid thee
karşılıksız bir şey istediğinde sana verilene razı olursun beggars can't be choosers
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran do unto others
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma do unto others
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran do unto others as you would have others do unto you.
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma do unto others as you would have others do unto you.
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran do unto others as you would like others (to) do unto you
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma do unto others as you would like others (to) do unto you
başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran do unto others as you would like them (to) do unto you
sana yapılmasını istemediğini, bir başkasına yapma do unto others as you would like them (to) do unto you
sana sorulmadan tavsiye verme never give advice unless asked
Colloquial
sana yardım edecek doğru adam your man i.
helal sana/ona/onlara bully for you/him/her/them ünl.
sana/ona/onlara helal olsun bully for you/him/her/them ünl.
aferin sana/ona/onlara bully for you/him/her/them ünl.
bravo sana/ona/onlara bully for you/him/her/them ünl.
o sana benzer, bana değil I know you are but what am I expr.
aferin sana fair play to you [uk] expr.
bravo sana fair play to you [uk] expr.
deliyim sana I'm mad about you expr.
hastayım sana I'm mad about you expr.
helal olsun sana fair play to you [uk] expr.
gel sana kahvaltı ısmarlayayım come on I'll buy you breakfast expr.
helal olsun sana! bully for you! expr.
o zaman sana bir şey dokunmuştur then something didn't agree with you expr.
sana ne! none of your business! expr.
sana yakışıyor becoming on you expr.
sana çok ilgiliyim I'm so into you expr.
sana çok ilgi duyuyorum I'm so into you expr.
sana müstahak you did it to yourself expr.
söylemiştim sana here you are expr.
sadece sana for you only expr.
yazık sana you poor thing expr.
yazıklar olsun sana! shame on you! expr.
ben sana uyarım I'm easy expr.
bunun için sana teşekkür edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun (he, she) won't thank you for (something) expr.
aşk olsun sana horsefeathers to you expr.
ne diyeyim sana horsefeathers to you expr.
ne diyeyim ki sana horsefeathers to you expr.
yuh sana horsefeathers to you expr.
sana diyecek bir şeyim/sözüm yok horsefeathers to you expr.
sana söyleyecek kelime bulamıyorum horsefeathers to you expr.
sana diyecek laf bulamıyorum horsefeathers to you expr.
helal sana kızım attagal expr.
(sana) her şeyi tane tane anlatmak mı gerekiyor? do I have to draw (you) a picture? expr.
(sana) her şeyi açık açık söylemek mi gerekiyor? do I have to draw (you) a picture? expr.
resimli açıklama mı lazım (sana)? do I have to draw (you) a picture? expr.
yaparsam yaparım, sana ne? so what if I do? expr.
yaparsam yaparım, sana ne? what if I do? expr.
hayat ona/bana/sana iyi davrandı life has been good expr.
sana patladığım için özür dilerim sorry I snapped at you expr.
hemen sana döneceğim with you in a moment expr.
(bir şey) sana çok yakışıyor/yakışmış (something) is you expr.
(bir şey) tam sana göre (something) is you expr.
(bir şey) tam sana uygun (something) is you expr.
(bir şey) sana gidiyor/gitmiş (something) is you expr.
sana çok yakışıyor/yakışmış it's you expr.
tam sana göre it's you expr.
tam sana uygun it's you expr.
sana gidiyor/gitmiş it's you expr.
sana katılıyorum the same with me expr.
birazdan sana/size katılacağım with you in a minute expr.
birazdan sana/size katılacağım with you in a moment expr.
sana içki alabilir miyim? (can I) buy you a drink? expr.
hadi sana hayatta başarılar (I'll) see you in another life expr.
(sana) tamamen katılıyorum I couldn't agree (with you) more expr.
(sana) tamamen katılıyorum I couldn't agree (with you) more expr.
dur sana bir bakayım ark at ee [bristol] [uk] expr.
sana da back at you expr.
aynı şekilde sen de/sana da/senin de back at you expr.
sana da back atcha expr.
aynı şekilde sen de/sana da/senin de back atcha expr.
sana/size içki alabilir miyim? buy you a drink? expr.
sana/size bir içki ısmarlayabilir miyim? buy you a drink? expr.
sana ne soracağım come here (to me) expr.
bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu? do I have to spell it out (for you) expr.
sana göre for your liking expr.
haydi sana güle güle good day [old-fashioned] expr.
aferin sana! good on you! expr.
sana güle güle good-bye and good riddance expr.
sana uğurlar olsun good-bye and good riddance expr.
tam sana/size göre (bir şeyim) var! have I got for you! expr.
sana haberlerim/bir haberim var! have I got for you! expr.
sana haberlerim var have I got news for you expr.
sana garanti edebilirim I (can) promise you expr.
sana söz verebilirim I (can) promise you expr.
sana yemin edebilirim I (can) promise you expr.
sana kim inanır I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr.
sana kimse inanmaz I believe you, (but) thousands wouldn't [uk] expr.
sana söylemekte (bir) sakınca görmüyorum I don't mind telling you expr.
(bir şey) eksikliğinden dolayı sana yazık I find your lack of (something) disturbing expr.
sana doyum olmaz ama benim gitmem lazım I have to love you and leave you expr.
sana söylemeliyim ki I tell you expr.
sana diyorum I tell you expr.
sana geri döneceğim I'll get back to you expr.
sana döneceğim I'll get back to you expr.
sana geri dönüş yapacağım I'll get back to you expr.
sana dönüş yapacağım I'll get back to you expr.
alçakların/serserilerin sana zorbalık etmesine izin verme illegitimi non carborundum expr.
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam iou (I owe you) expr.
sana borçluyum iou (I owe you) expr.
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam iou1 (I owe you one) expr.
sana borçluyum iou1 (I owe you one) expr.
bu sana bir ders/hatırlatma olsun it (only/just) goes to show (you) expr.
telefon sana it's for you expr.
köprü satayım sana I've got a bridge to sell you expr.
sana doyum olmaz ama gitmeliyim love you and leave you expr.
(bir şeyi) sana hatırlatmama gerek var mı? need I remind you of (something) expr.
(bir şeyi) sana hatırlatmama gerek yok/yoktur herhalde? need I remind you of (something) expr.
aferin sana that's my guy expr.
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? what can I do you for? expr.
bunun için sana ödül mü verelim? what do you want, a biscuit? [uk] expr.
bunun için sana ödül mü verelim? what do you want, a medal? expr.
bunu sana söyleten ne? what makes you say so? expr.
bilmediğin şey sana zarar veremez what you don't know won't hurt you expr.
(biri) sana nasıl ulaşabilir? where can (one) find you? expr.
daima/her zaman sana ait olan yours ever [old-fashioned] expr.
sana arkadaş demeye bin şahit lazım call yourself a friend? expr.
sana kalmamış its not up to you expr.
sana soruyorum I ask you exclam.
sorarım sana I ask you exclam.
sana soruyorum! I ask you! exclam.
sorarım sana! I ask you! exclam.
bak sana ne diyeceğim I tell you what exclam.
bak sana ne diyeceğim I'll tell you what exclam.
hadi sana hayatta başarılar cuial (see you in another life) kısalt.
Idioms
birinin/bir şeyin sana bakmakla yükümlü olduğunu düşünmek think something/someone owes you a living f.
birinin/bir şeyin sana bakmak zorunda olduğunu düşünmek think something/someone owes you a living f.
(tam) sana göre olmak be (right) up your street f.
(tam) sana uygun olmak be (right) up your street f.
sana hitap eden close to your heart [uk] s.
sana hitap eden dear to your heart s.
bana yardım edersen ben de sana yardım ederim claw me, claw thee expr.
arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim man is known by the company he keeps expr.
bu sana bir ders/hatırlatma olsun it just goes to show you something expr.
bu konuda her şey sana karşı odds are against you there expr.
bunu kabul edemem (sana inanmıyorum) I can't accept that expr.
denizdeki tek balık o değil (sana kız mı yok?) she is not the only fish in the sea expr.
ondan sana hayır yok get no change out of somebody expr.
ondan sana hayır gelmez get no change out of somebody expr.
ondan sana fayda yok get no change out of somebody expr.
kapım sana her zaman açık latch string is always out expr.
sana garanti ediyorum! can take it to the bank! expr.
sana güle güle good-bye and good riddance to you expr.
sana göre eş mi yok there are plenty more fish in the sea expr.
sana kalsa if you had your druthers expr.
sana ne mind your own beeswax expr.
sana bunu söylemekte (bir) sakınca görmüyorum I don't mind telling you (something) expr.
sana ne none of your beeswax expr.
sana göre eş mi yok there are plenty of other fish in the sea expr.
tam sana/size göre bir şeyim var have I got something for you expr.
tanrı sana güç versin all power to someone's elbow expr.
tanrı sana güç versin more power to someone's elbow expr.
(bu) oyunda ben de varım. yaptığını sana ödeteceğim. ben de sana aynını yapacağım two can play at that game expr.
(yapılan bir iyilik sonunda söylenir) sana borçluyum/bu iyiliğini unutmam I owe you one expr.
sana bu yetkiyi kim verdi? who died and left you in charge? expr.
sana bu yetkiyi kim verdi? who died and made you boss? expr.
sen bana yardım et, ben de sana yardım edeyim ka me, ka thee [scotland] expr.
bugün sen bana iyilik yap yarın ben sana iyilik yapayım ka me, ka thee [scotland] expr.
ayın ilk günü için sana bir cimcik bir yumruk a pinch and a punch for the first of the month [uk/australia/ireland] expr.
vah yazık sana my heart bleeds for you expr.
tanrı sana güç versin all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
tanrı sana güç versin all power to your elbow [old-fashioned] [uk] expr.
sana müstahak it serves you right expr.
sana ne a wigwam for a goose's bridle expr.
sana garanti ediyorum can take (something) to the bank expr.
sana garanti ediyorum can take it to the bank expr.
sana kolay gelsin glwt (good luck with that) expr.
sana kötü haber vermek istemem (ama) I hate to break it to you expr.
bunu sana söylemek istemezdim (ama) I hate to break it to you expr.
bunu sana söyleyeceğim için üzgünüm (ama) I hate to break it to you expr.
bunu sana söylemek hoşuma gitmiyor/çok zor (ama) I hate to break it to you expr.
köprü satayım sana I have a bridge to sell you expr.
sana benzer I'm rubber, you're glue [childish] expr.
hayat ona/bana/sana iyi davrandı life's been good expr.
sana şans dileyemeyeceğim may the force be without you expr.
sana şans dileyemeyeceğim may the force not be with you expr.
sana katlıyorum I’ll second that expr.
sana katlıyorum I second this expr.
sana ne not your circus, not your monkeys expr.
tam sana göre right up your street expr.
tam sana hitap eden right up your street expr.
tam sana göre just up your street [uk] expr.
tam sana hitap eden just up your street [uk] expr.
bir şey tam sana göre something has your name on it expr.
bu iş sana uygun değil your face doesn't fit expr.
bu da sana kapak olsun in-your-face expr.
Speaking
benden sana bir arkadaş nasihatı just a little friendly advice from me i.
benden sana bir dost nasihatı just a little friendly advice from me i.
aferin sana nicely done expr.
aferin sana bully for you expr.
aferin sana good for you expr.
aklın sana oyun oynamış olmalı your mind must have played tricks on you expr.
aferin sana good on you expr.
allah aşkına sana ne oldu? what on earth happened to you? expr.
aferin sana good stuff expr.
aferin sana that's my boy expr.
ayıp sana shame on you expr.
ayıp sana what a shame expr.
aynısını ben de sana söyleyebilirdim I could say the same to you expr.
artık sana güvenemiyorum I can't trust you anymore expr.
artık sana inanmıyorum I am done believing you expr.
artık sana inanmıyorum I don't believe you anymore expr.
aynı şeyi ben de sana soracaktım I was going to ask you the same thing expr.
aferin sana delikanlı good for you little man expr.
ama biri sana etme/yapma demiş it's just someone told you not to expr.
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
ben de sana türkçe öğretirim I would teach you Turkish expr.
bu sana/ona ders olsun that'll teach (someone) expr.
bunu sana açıklamalı mıyım? do I have to spell it out for you? expr.
bunu sana kim öğretti? who taught you that? expr.
benden sana from me to you expr.
bir süredir sana yazamadığım için özür dilerim I'm sorry i haven't written for awhile expr.
bunun için sana teşekkür edemeyeceğim no thanks to you expr.
bak ne diyeceğim sana tell you what expr.
bir şey duyarsam sana haber veririm I'll let you know if i hear anything expr.
ben sana bakmıyorum I'm not staring at you expr.
benim sana tavsiyem my friendly advice to you expr.
bunu sana tek tek açıklamalı mıyım? do I have to paint you a picture? expr.
bak sana ne diyeceğim I'll tell you what expr.
bu şarkı sana gelsin this song goes out to you expr.
bunu sana söyleten ne? what makes you say this? expr.
bunu sana söylemem gerekirdi I should have told you that expr.
ben sana yardım ederim I will help you expr.
benden sana bir dost tavsiyesi just a little friendly advice from me expr.
bunu sana kim yaptı? who did this to you? expr.
bu sana yakıştı it fits you well expr.
benim için ne düşünüyorsan allah sana iki katını versin the same to you with brass knobs on expr.
bu isim sana tanıdık geldi mi? is the name familiar to you at all? expr.
burada sana ihtiyacımız var we need you here expr.
bunun sana olmasına izin vermeyeceğim I'm not gonna let that happen to you expr.
bunları sana o mu söyletiyor? did he tell you to say that? expr.
bu konuda sana yardımcı olamam I can't help you with that expr.
bunun için sana imreniyorum I envy you for it expr.
ben sana fazla gelirim I am way out of your league expr.
bunu sana kanıtlayabilirim I can prove it to you expr.
burada sana ihtiyaçları var they need you here expr.
ben sana yalan söyledim I lied to you expr.
bunu sana o yaptırıyor değil mi? she's making you do it, isn't she? expr.
bu elbise sana çok yakışmış this dress suits you very well expr.
bu sana mantıklı geliyor mu? does that make sense to you? expr.
bu sana mantıklı geliyor mu? does it make sense to you? expr.
bu sana mantıklı geliyor mu? does this make sense to you? expr.
bu sefer sana yardımcı olamam I can't help you this time expr.
bunu daha önce sana söylemiştim I have told you this expr.
buraya sana zarar vermeye gelmedik we didn't come here to hurt you expr.
bak sana ne getirdim look what I've brought you expr.
bu işi sana vermemeliydik we should not have given you this job expr.
bu sana bağlı it's up to you expr.
ben sana sorarım well I ask you expr.
bu da battı mı sana? that bother you? expr.
bu elbise çok yakışmış sana this dress suits you very well expr.
bak sana ne diyeceğim tell you what expr.
bunu kimse söyledi mi sana? did anybody ever tell you that? expr.
bak sana daha önce de söylemiştim look i told you before expr.
bu sana bir şey ifade ediyor mu? does this ring a bell? expr.
biraz sana benziyor looks kind of like you expr.
bunu sana kanıtlayacağım I'm gonna prove it to you expr.
bunu sana telafi edeceğim I'll make it up to you expr.
ben sana demedim mi? didn't I tell you? expr.
benden sana hayır yok I am no good to you expr.
bunu sana bu şekilde söylemek istemiyordum I didn't want to tell you this way expr.
bu sana son yazışım this is my last correspondence to you expr.
bu sorunları kabullenip kabullenmemek sana kalmış your take on these issues is your own opinion expr.
bunun hesabını sana sorarım well I ask you expr.
bu sana yakıştı it fits you expr.
bu sana biraz zaman kazandıracaktır it'll really buy you some time expr.
bunu sana söyleten ne? what makes you say that? expr.
bu sana kalmış it's up to you expr.
birisi sana zarar mı verdi? did somebody hurt you? expr.
bırak sana yardım edeyim let me help you expr.
bu renk sana çok yakışıyor this color is very becoming on you expr.
ben sana ne yaptım? what did I do to you? expr.
bunu sana tek tek açıklamalı mıyım? do I need to paint you a picture? expr.
bırak da sana yardım edeyim let me help you expr.
bir içki ısmarlayabilir miyim sana? can I buy you a drink? expr.
burada sana yardım etmek için bulunuyorum I'm here to help you expr.
bu sana son yazışım this is my final correspondence to you expr.
bundan sana ne? what of it? expr.
bu sana bir şey ifade ediyor mu? does that make any sense to you? expr.
ben sana dememiş miydim didn't I tell you expr.
benim de sana karşı hislerim var I have feelings for you too expr.
bir ilişki istemediğimi sana söylemiştim I told you I didn't want a relationship expr.
bundan sana ne? what's it to you? expr.
bu sana bir şey ifade ediyor mu? does this ring any bells? expr.
bak sana ne diyeceğim let me tell you something expr.
bırak sana yardım edeyim let me give you a hand expr.
bu zevki sana tattırmayacağım I won't give you the satisfaction expr.
bu, sana aileni mi hatırlatır? does it make you think of your family? expr.
bak sana bir şey diyeyim let me tell you something expr.
ben sana haber veririm I'll let you know expr.
bunu sana açıklayamam I can't explain it to you expr.
benden sana bir arkadaş tavsiyesi just a little friendly advice from me expr.
ben sana ne demiştim? what did I say to you? expr.
bak sana ne anlatacağım you know what expr.
böyle yapmak sana yakışmıyor this is not you expr.
dedim sana I told you expr.
daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var before we go any further there's something that I want to tell you expr.
çünkü sana inanıyorum because I believe in you expr.
dur sana bir bakayım şöyle let me get a look at you expr.
gel sana etrafı gezdireyim let me give you the grand tour expr.
helal sana well done expr.
helal olsun sana! well done! expr.
hayatımı sana adadım I dedicate my life to you expr.
günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorduk we have been trying to reach you for days expr.
gerisi sana kalmış I'm giving you the ball expr.
helal sana you rock expr.
hayal dünyanda iyi eğlenceler sana have fun playing make-believe expr.
hafızan sana oyun oynuyor your memory's playing tricks on you expr.
hayatımı kurtardığın için sana ne kadar borçluyum? how much do i owe you for saving my life? expr.
eğer bir parça bile sana benziyorlarsa if they're anything like you expr.
inanamıyorum sana I can't believe you expr.
işte sana kahvaltı here's a breakfast for you expr.
izin ver sana bir şey sorayım let me ask you something expr.
onun sana anlattığı her şey yalandı everything he told you was a lie expr.
kutlamak için sana bunu getirdim I brought you this to celebrate expr.
madem sen anlattın sana bir şey söylemek istiyorum since you told me i want to tell you something expr.
onun sana ne söylediği umurumda değil I don't care what he told you expr.
küstüm sana I am cross expr.
küstüm sana I am cross with you expr.
kimse sana bundan bahsetmedi mi? didn't anybody tell you that? expr.
kapım sana/size her zaman açık my door is always open to you expr.
kendimi sana çok yakın hissediyorum I feel very close to you expr.
ne bildiğimi söyleyeyim sana I'll tell you what i know expr.
neler olmuş sana böyle? what's gotten into you? expr.
o sana okumamanı söylediğim kitap mı? is that the book that i told you not to read? expr.
kızgınım sana I'm angry with you expr.
kim olduğumdan sana ne who I am is none of your business expr.
o sana ne anlattı? what did she tell you? expr.
ne oldu sana? what happened to you? expr.
neler oluyor sana böyle? what's going on with you? expr.
karşına sana uygun bir şey çıkacaktır I'm sure something worthwhile will come along expr.
onun sana yaptıkları için özür dilerim I'm sorry for what he did to you expr.
lütfen izin ver de yardım edeyim sana please let me help you expr.
o konuda sana (geri) döneceğim let me get back to you on that expr.
ödediğin para karşılığında sana iyi mal verir he gives you good value for your money expr.
kapıyı çalmadan evime girme yetkisini sana kim verdi? who granted you license to enter my house without knocking? expr.
ne yapacağını bilmiyorsan sana yardımcı olamam if you don't know what to do i can't help you expr.
o konuda sana (geri) döneceğim I'll get back to you on that expr.
onun sana söylemiş olması gerekirdi he should have told you expr.
keşke sana söyleyebilsem I wish I could tell you expr.
neden sana bunları anlatıyorum ki? why am I telling you all this? expr.
ne demiştim sana? what did I tell you? expr.
kapımı çalmadan evime girme hakkını sana kim verdi? who granted you license to enter my house without knocking? expr.
o zevki sana tattırmayacağım I won't give you the satisfaction expr.
kafanı toplaman için 2 gün veriyorum sana I will give you two days to get your head straight expr.
ne dedim ben sana? what did I tell you? expr.
ne yaptım ben sana? what did I do to you? expr.
mutlu yıllar sana happy birthday to you expr.
kaderim sana bağlı my fate is up to you expr.
o sana ne verdi? what did she/he give you? expr.
özür dilerim sana yardımcı olamayacağım sorry I can't help you expr.
küsüm sana I am cross expr.
sana söz veriyorum I give you my word expr.
sana nasıl hissettirir? how does it make you feel? expr.
sana aşık oldum I fell in love with you expr.
sana ne? what's it to you? expr.
sana neler oldu? what happened to you? expr.
sana karşı dürüst olabilir miyim? can I be honest with you? expr.
sadece sana only to you expr.
sana da teşekkürler thanks to you too expr.
sana bir şans vereceğim I'm going to give you a chance expr.
sana söylemesi gerekiyordu he should have told you expr.
sana katılabilir miyiz? can we join you? expr.
sana bir sürprizimiz var we got a surprise for you expr.
sana da merhaba hello yourself expr.
sana öyle dedi that's what he told you expr.
sana da zahmet oldu sorry for the trouble expr.
sana daha kaç kez söylemem gerekiyor? how many times do I have to tell you? expr.
sana tavsiyem my advice to you expr.
sana yalvarıyorum I'm begging you expr.
sana daha fazla borç para veremem I can't lend you any more money expr.
sana göstermek istediğim bir şey var there's something i'd like to show you expr.
sana karşı sorumlu hissediyorum I feel responsible for you expr.
sana söyleyecek hiçbirşeyim yok I have nothing to tell you expr.
sana ne yaptılar böyle? what have they done to you? expr.
sana o kadar da ilgi duymuyor he is just not that into you expr.
sana engel olmayacağım I won't prevent you expr.
sana çok kızgınım I am very angry with you expr.
sana haddini bildireceğiz we're going to teach you a lesson expr.
sana bir şey söylemeye geldim I just came to tell you something expr.
sana adınla hitap edebilir miyim? can I call you by your first name? expr.
sana iyi geceler good night to you expr.
sana kendimi affettireceğim I am gonna get you to forgive me expr.
sana inanmıyorum I don't believe you expr.
sana yalan borcum mu var do I have any reason to lie to you expr.
sana ne oluyor? what's it to you? expr.
sana daha kaç defa söylemem gerekiyor? how many times do I have to tell you? expr.
sana yardım edebiliriz we can help you expr.
sana aşığım I love you expr.
sana telefon açacağım I'll give you a call expr.
sana bakma dedim I said don't look expr.
sana gerçeği söylüyorum I tell you the truth expr.
sana bunu anlatmanın kolay bir yolu yok there's no easy way to tell you this expr.
sana gidebilir miyim diye soran yok I'm not asking you if I can go expr.
sana güvendim I trusted you expr.
sana söylemedim mi? didn't I tell you? expr.
sana bu hakkı veren ne? what gives you that right? expr.
sana saçma gelebilir this may sound silly to you expr.
sana bir kez daha soracağım so I'm going to ask you one more time expr.
sana güvenebileceğimden emin olmam lazım I have to be sure that I can trust you expr.
sana bir şeyler hazırlamamı ister misin? do you want me to fix you something? expr.
sana katılmamda sakınca var mı? mind if I join you? expr.
sana söyleneni yap do as you're told expr.
sana bir içki ısmarlayabilir miyim? can I buy you a drink? expr.
sana kendimle ilgili söylemediğim bir şey var there's something that I didn't tell you about myself expr.
sana bir şey olursa oğluna kim bakacak? who is going to take care of your son if something happens? expr.
sana şunu garanti ediyorum I can guarantee you this expr.
sana demin ne dedim? what did I just say to you? expr.
sana böyle hissettirdiysem çok özür dilerim if I gave you that impression I'm so sorry expr.
sana nasıl yardım edebilirim how can I help you expr.
sana en iyi kısmını söylemedim I haven't told you the best part expr.
sana güvenmiyorum çünkü sen bana yalan söyledin I don't trust you because you lied to me expr.
sana bir noktaya kadar katılıyorum I agree with you up to a point expr.
sana uzman olduğumu söylemiştim I told you I was an expert expr.
sadece sana only for you expr.
sana özel special for you expr.
sana her zaman açık oldum I've always been up front with you expr.
sana bir şey getirdim I got something for you expr.
sana güvenebilir miyim? can I trust you? expr.
sana hayranım I admire you expr.
sana zarar vermeyeceğim I won't hurt you expr.
sana biraz cesaret verir it'll give you some courage expr.
sana nasıl ulaşabilirim? how can I reach you? expr.
sana katılabilir miyim? do you care if I join you? expr.
sana bir içki ısmarlayayım let me buy you a drink expr.
sana kalmış it's up to you expr.
sana şimdiden teşekkür ederim thank you in advance expr.