İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | on ed. | üzerinde | ||
That is why we must maintain pressure on this Iraqi dictator. Bu nedenle Iraklı diktatör üzerindeki baskıyı sürdürmeliyiz. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | on s. | giyilmiş | ||
Your T-shirt's on backwards. Tişörtün ters giyilmiş. More Sentences |
||||
Genel | on s. | hazır | ||
Lunch is on. Öğle yemeği hazır. More Sentences |
||||
Genel | on s. | giymiş | ||
He had his socks on inside out. Çoraplarından birini ters giymiş. More Sentences |
||||
Genel | on s. | açık | ||
Dietz's phone hasn't been turned on since Friday. Dietz'in telefonu Cuma gününden beri açık değil. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | ileride | ||
Farther on, we came upon a house. İleride bir eve rastladık. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | amacıyla | ||
I'm in Boston on business. Ticaret amacıyla Boston'dayım. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | kıyısında | ||
My house is on the south bank of the Thames. Evim Thames Nehri'nin güney kıyısında. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | halinde | ||
It is a vision of an industry on the offensive. Bu, saldırı halindeki bir sektörün vizyonudur. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | hususunda | ||
I will, of course, delay going into greater detail on this aspect because it was raised only yesterday. Elbette bu hususta daha fazla ayrıntıya girmeyi erteleyeceğim çünkü bu konu daha dün gündeme geldi. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | hakkında | ||
That concludes the comments that I wanted to make on this proposal on behalf of my group. Grubum adına bu teklif hakkında yapmak istediğim yorumlar bu şekilde sona ermiştir. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | kenarında | ||
The medicine man lived alone, even without a mate, on the edge of the village. Büyücü doktor, köyün kenarında eşi olmadan bile tek başına yaşardı. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | konusunda | ||
When Europe, or Member States, take the wrong decisions on energy, we must say so. Avrupa ya da Üye Devletler enerji konusunda yanlış kararlar aldıklarında bunu dile getirmeliyiz. More Sentences |
||||
Genel | on zf. | ile ilgili | ||
The first is Amendment No 19 on transitory contamination. Bunlardan ilki geçici kirlenme ile ilgili 19 No'lu Değişikliktir. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | üzerine | ||
Mr De Rossa has asked for the floor on a point of order. Sayın De Rossa bir emir üzerine söz istemiştir. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | içinde | ||
Then you are on excellent terms with President Putin. O halde Başkan Putin ile mükemmel ilişkiler içindesiniz. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | için | ||
I congratulate you on the honesty of your statement. İfadenizin dürüstlüğü için sizi tebrik ederim. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | üstüne | ||
It seems a bit pointless simply to tag along to Johannesburg as a kind of icing on the cake. Herşeyin üstüne bir de Johannesburg'a gitmek biraz anlamsız görünüyor. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | yanında | ||
Don't forget to stop by the supermarket on your way home. Eve giderken süpermarketin yanında durmayı unutma. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | de | ||
Both of the tires on my bicycle are flat. Bisikletimdeki her iki lastik de patlak. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | ile | ||
Tom cut his finger on a piece of glass. Tom bir cam parçası ile parmağını kesti. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | üzerindeki | ||
It will also undoubtedly become clear then what impact the more expensive euro has had on agricultural policy. Daha pahalı olan Euro'nun tarım politikası üzerindeki etkisi de şüphesiz o zaman ortaya çıkacaktır. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | göre | ||
I can consent to this being evaluated as well and that we look at what must happen on the basis of the outcome. Bunun da değerlendirilmesini ve sonuca göre ne olması gerektiğine bakılmasını kabul edebilirim. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | tarzında | ||
Tom and Mary were on the same wavelength. Tom ve Mary aynı tarzdalar. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | eşiğinde | ||
The EU is on the threshold of enlargement, with ten new Member States acceding in the coming year. AB genişlemenin eşiğindedir ve önümüzdeki yıl on yeni Üye Devlet katılacaktır. More Sentences |
||||
Genel | on ed. | ile çalışan/çalışmak | ||
I want a car that runs on solar power. Ben güneş enerjisi ile çalışan bir araba istiyorum. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | on | açtı | ||
His overwork brought on an illness. Fazla çalışması bir hastalığa yol açtı. More Sentences |
||||
Bilgisayar | on | tarihinde | ||
This resolution was adopted on 20 April this year. Bu karar bu yıl 20 Nisan tarihinde kabul edilmiştir. More Sentences |
||||
Bilgisayar | on | açık | ||
Dietz's phone hasn't been turned on since Friday. Dietz'in telefonu Cuma gününden beri açık değil. More Sentences |
||||
Bilgisayar | on | üzerinde | ||
That is why we must maintain pressure on this Iraqi dictator. Bu nedenle Iraklı diktatör üzerindeki baskıyı sürdürmeliyiz. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | on ed. | üstünde | ||
General | ||||
Genel | on f. | yanmak | ||
Genel | on s. | makbul | ||
Genel | on s. | olmakta olan | ||
Genel | on s. | devam etmekte olan | ||
Genel | on s. | çalışmakta | ||
Genel | on s. | yanık | ||
Genel | on s. | sahnede | ||
Genel | on s. | yanmakta | ||
Genel | on s. | devrede | ||
Genel | on s. | çakırkeyif | ||
Genel | on s. | çalışır | ||
Genel | on s. | gözlem altında | ||
Genel | on s. | planlı | ||
Genel | on s. | planlanmış | ||
Genel | on s. | kasıtlı | ||
Genel | on s. | bir şeyi yapmaya istekli (kimse) | ||
Genel | on s. | gösteri yapan | ||
Genel | on s. | yayın yapan | ||
Genel | on s. | aşırı canlı hareket eden | ||
Genel | on s. | teatral davranan | ||
Genel | on s. | açık kapaktan akmasına izin verilen | ||
Genel | on s. | kapalı anahtardan akmasına izin verilen | ||
Genel | on s. | akan | ||
Genel | on zf. | giymiş olarak | ||
Genel | on zf. | durmadan | ||
Genel | on zf. | ileriye | ||
Genel | on zf. | boyuna | ||
Genel | on zf. | sürekli | ||
Genel | on zf. | aralıksız | ||
Genel | on zf. | ileriye doğru | ||
Genel | on zf. | üstünde (giysi için) | ||
Genel | on zf. | ileri | ||
Genel | on zf. | ilerde | ||
Genel | on zf. | sürekli olarak | ||
Genel | on zf. | durumunda | ||
Genel | on zf. | uyarınca | ||
Genel | on zf. | -e doğru | ||
Genel | on zf. | -e | ||
Genel | on zf. | desteklenme durumunda | ||
Genel | on zf. | temas durumunda | ||
Genel | on zf. | ileriki zamanda | ||
Genel | on zf. | farklı bir duruma doğru | ||
Genel | on zf. | faal durumda | ||
Genel | on zf. | işlem aşamasında | ||
Genel | on zf. | eylem aşamasında | ||
Genel | on zf. | faaliyet durumunda | ||
Genel | on zf. | şimdiki durumda | ||
Genel | on zf. | mevcut şartta | ||
Genel | on zf. | programlanma veya karara bağlanma durumunda | ||
Genel | on zf. | dayalı vaziyette | ||
Genel | on zf. | peş peşe | ||
Genel | on zf. | birinden diğerine | ||
Genel | on zf. | sıra ile | ||
Genel | on zf. | süreklilik içerisinde | ||
Genel | on zf. | bir şeyin farkında | ||
Genel | on zf. | farkındalık durumunda | ||
Genel | on zf. | haberdar vaziyette | ||
Genel | on zf. | bilgisi dahilinde | ||
Genel | on zf. | katılma arzusunda | ||
Genel | on zf. | sonradan | ||
Genel | on zf. | daha sonra | ||
Genel | on ed. | yönünde | ||
Genel | on ed. | beri | ||
Genel | on ed. | zarfında | ||
Genel | on ed. | civarında | ||
Genel | on ed. | -ince | ||
Genel | on ed. | -de | ||
Genel | on ed. | -da | ||
Genel | on ed. | olmaya yaklaşarak | ||
Genel | on ed. | başlayarak | ||
Genel | on ed. | bağ kurarak | ||
Genel | on ed. | kullanarak | ||
Genel | on ed. | meşgul olarak | ||
Genel | on ed. | yakınında | ||
Genel | on ed. | o zamanda | ||
Genel | on ed. | imtiyazıyla | ||
Genel | on ed. | kısıtlamasıyla | ||
Genel | on ed. | yoluyla | ||
Genel | on ed. | referans olarak | ||
Genel | on ed. | sebebiyle | ||
Genel | on ed. | yüzünden | ||
Genel | on ed. | sonucu olarak | ||
Genel | on ed. | akabinde | ||
Genel | on ed. | etkisinde | ||
Genel | on ök. | üzerinde anlamını veren bir ön ek | ||
Genel | on ök. | karşı anlamını veren bir ön ek | ||
Genel | on ök. | tarafına doğru anlamını veren bir ön ek | ||
Genel | on ök. | üzerine anlamını veren bir ön ek | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | on s. | yüksek kabiliyetle çalışan | ||
Konuşma Dili | on s. | yüksek enerji ile işleyen | ||
Konuşma Dili | on s. | dayanılabilir | ||
Konuşma Dili | on s. | uygulanabilir | ||
Konuşma Dili | on s. | kabul edilebilir | ||
Konuşma Dili | on ed. | mülkiyetinde | ||
Konuşma Dili | on ed. | eşliğinde | ||
Konuşma Dili | on ed. | ile beraber | ||
Konuşma Dili | on ed. | alışkanlıkla kullanan | ||
Konuşma Dili | on ed. | müptela | ||
Konuşma Dili | on ed. | sürekli dırdır eden | ||
Konuşma Dili | on ed. | devamlı kusur bulan | ||
Konuşma Dili | on ed. | kötü etkileyerek | ||
Technical | ||||
Teknik | on s. | çalışır durumda | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | on expr. | bilgisayar açık | ||
Bilgisayar | on expr. | çalışır | ||
Bilgisayar | on | tarih | ||
Bilgisayar | on | etkin | ||
Bilgisayar | on | eşittir | ||
Math | ||||
Matematik | on ed. | özdeş tanım ve değer kümeleri bulunan | ||
Matematik | on ed. | tarafından üretilen | ||
Archaeology | ||||
Arkeoloji | on i. | modern kahire'nin kuzeyinde yer alan antik bir kent | ||
Military | ||||
Askeri | on | tamam! komutu | ||
Sport | ||||
Spor | on s. | (krikette) topu atan | ||
Spor | on s. | kriket sahasının bacak tarafı ile ilişkili | ||
Spor | on s. | kriket sahasının bacak tarafına dair | ||
Spor | on s. | saha tarafında olan (krikette) | ||
Spor | on zf. | (krikette) sahanın vurucunun bacak tarafında kalan yarısında | ||
Spor | on zf. | (krikette) sahanın vurucunun bacak tarafında kalan yarısına doğru | ||
Spor | on zf. | (krikette) bacak tarafında | ||
Baseball | ||||
Beysbol | on s. | kaleye güvenle ulaşmış | ||
Beysbol | on s. | kalede | ||
Beysbol | on zf. | kaleye ulaşmış | ||
Beysbol | on zf. | kalede | ||
Music | ||||
Müzik | on ed. | (caz, pop müzik) çalan | ||
Printery | ||||
Matbaa | on zf. | -e kadar |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | ön | preliminary s. | ||
Before telling you about the results of the Council, allow me to make a preliminary comment. Konsey'in sonuçlarını açıklamadan önce bir ön yorum yapmama izin verin. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | ön | primary i. | ||
Texas holds its primary election next week. Teksas'ta gelecek hafta ön seçimler yapılacak. More Sentences |
||||
Genel | ön | fore s. | ||
It is the economic pillar which is brought to the fore. Ön plana çıkarılan ekonomik ayaktır. More Sentences |
||||
Genel | ön | primary s. | ||
Texas holds its primary election next week. Teksas'ta gelecek hafta ön seçimler yapılacak. More Sentences |
||||
Genel | ön | advance s. | ||
Otherwise, we cannot carry out any advance planning. Aksi takdirde herhangi bir ön planlama yapamayız. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | ön | preliminary s. | ||
Before telling you about the results of the Council, allow me to make a preliminary comment. Konsey'in sonuçlarını açıklamadan önce bir ön yorum yapmama izin verin. More Sentences |
||||
Teknik | ön | first s. | ||
You would have put health first. Sen sağlığını ön planda tutardın. More Sentences |
||||
Teknik | ön | primary s. | ||
Texas holds its primary election next week. Teksas'ta gelecek hafta ön seçimler yapılacak. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | ön | initial s. | ||
At the end of the day, everyone has to do this sort of initial check. Günün sonunda herkes bu tür bir ön kontrol yapmak zorundadır. More Sentences |
||||
Linguistics | ||||
Dilbilim | ön | initial s. | ||
At the end of the day, everyone has to do this sort of initial check. Günün sonunda herkes bu tür bir ön kontrol yapmak zorundadır. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | ön | front i. | ||
Yaygın Kullanım | ön | face i. | ||
Yaygın Kullanım | ön | anterior s. | ||
General | ||||
Genel | ön | face i. | ||
Genel | ön | precursor i. | ||
Genel | ön | presence i. | ||
Genel | ön | ante i. | ||
Genel | ön | foreground i. | ||
Genel | ön | obverse i. | ||
Genel | ön | foreside i. | ||
Genel | ön | initiative s. | ||
Genel | ön | ventral s. | ||
Genel | ön | frontal s. | ||
Genel | ön | precursory s. | ||
Genel | ön | pro s. | ||
Genel | ön | front s. | ||
Genel | ön | prelusive s. | ||
Genel | ön | precedential s. | ||
Genel | ön | prelim (preliminary) s. | ||
Genel | ön | prelim. (preliminary) s. | ||
Genel | ön | prescientific s. | ||
Genel | ön | pre- ök. | ||
Technical | ||||
Teknik | ön | front s. | ||
Teknik | ön | forward s. | ||
Teknik | ön | pre- ök. | ||
Construction | ||||
İnşaat | ön | frontal s. | ||
Aeronautic | ||||
Havacılık | ön | pre- ök. | ||
Anatomy | ||||
Anatomi | ön | anterior s. | ||
Psychology | ||||
Psikoloji | ön | anterior s. | ||
Physiology | ||||
Fizyoloji | ön | protopathic s. | ||
Linguistics | ||||
Dilbilim | ön | front i. | ||
Dilbilim | ön | proto s. | ||
Dilbilim | ön | anterior s. | ||
Sport | ||||
Spor | ön | front i. | ||
Slang | ||||
Argo | ön | prelim (preliminary) s. |