üzerindeki - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

üzerindeki



"üzerindeki" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
üzerindeki on ed.
üzerindeki over ed.

"üzerindeki" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
General
meyve üzerindeki buğu bloom i.
bir yapının üzerindeki teras gazebo i.
kağıt üzerindeki kar paper profits i.
şeftalinin üzerindeki tüyler peach fuzz i.
sökük (dikiş yeri üzerindeki) split i.
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak zoetrope i.
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği condominium i.
üzerindeki kızartı veya lekeler ve kabarıklar exanthemata i.
tahta yaya kaldırımı (kum/bataklık vb üzerindeki) boardwalk i.
kütüphanelerde bir kitabın üzerindeki ait olduğu rafı gösteren damga call mark i.
harita üzerindeki yazı legend i.
bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirme transfer i.
madalya veya para üzerindeki yazı inscription i.
insan vücudu üzerindeki ince tüyler peach fuzz i.
telefon üzerindeki numaraların olduğu kadran dial i.
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü langley i.
sikke üzerindeki yazı legend i.
kağıt üzerindeki kar paper profit i.
elektrik akımının kondükter ısısı üzerindeki etkisini inceleyen elektrik bilimi dalı electro-thermancy i.
çiçeklerin sapları üzerindeki duruşu inflorescence i.
cadde üzerindeki mağaza high street store i.
cadde üzerindeki dükkan high street shop i.
cadde üzerindeki mağaza store on the main street i.
üzerindeki vurguyu kaldırma de-emphasizing i.
üzerindeki vurguyu kaldırma de-emphasising i.
100'ün üzerindeki skor/sayı/100'lük seri century i.
hayvan üzerindeki benek animal spot i.
110 yaş veya üzerindeki kimse super-centenarian i.
110 yaş veya üzerindeki kimse supercentenarian i.
at üzerindeki yarışçısının yarış pistine dizilmiş varillerin çevresinden dolanarak yarışı en hızlı derecede tamamlamaya çalıştığı rodeo yarışı barrel racing i.
silah üzerindeki nişan gözü sighter i.
tatlıların üzerindeki renkli süsleme funfetti i.
(bir hayvanın üzerindeki) pençe yarası maul i.
minber ya da kürsü üzerindeki ses yansıtıcı abatvoix i.
koşum eyeri üzerindeki kanca check hook i.
çin'de kullanılan, 1 litrenin biraz üzerindeki sıvı ölçüm birimi cheng i.
çin'de kullanılan, 1 litrenin biraz üzerindeki sıvı ölçüm birimi sheng i.
sayıların gizli anlamları ve insan hayatı üzerindeki doğaüstü etkisini inceleyen kimse numerologist i.
eski radyoların üzerindeki katot lambası/ışıtacı magic eye i.
şövalye mızrağı üzerindeki flama banderole i.
şövalye mızrağı üzerindeki flama banderol i.
şövalye mızrağı üzerindeki flama bandrol i.
bir tüyün üzerindeki kesişen çizgiler bar i.
hareket ettirildiğinde üzerindeki resimlerin göz yanılmasına sebep olduğu bir silindirden oluşan oyuncak zootrope i.
kafa üzerindeki saç chevelure i.
peruk üzerindeki saç chevelure i.
hayvanlar veya bitkiler üzerindeki zararlı etki blast i.
bozuk para üzerindeki ince çizgi hair line i.
post üzerindeki tüysüz kısım window i.
kürk üzerindeki tüysüz kısım window i.
üzerindeki ağaçların rüzgar nedeniyle devrildiği arazi windfall i.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wing tip i.
ayakkabı üzerindeki burundan başlayıp yanlardan arkaya doğru uzanan delikli kısımlar wingtip i.
örgü şapka üzerindeki tüylü top bobble i.
su üzerindeki köpük örtüsü hood i.
dünya üzerindeki yaşayan tüm insanlar humans i.
güverte üzerindeki yüksek ve dar platform monkey bridge i.
ay'ın evrelerini gösteren saatin üzerindeki disk moon i.
(yaprak yay veya yangın hortumu üzerindeki zayıf bir nokta üzerinde) koruyucu kaplama gaiter i.
(gotik kiliselerde) duvar üzerindeki geçit gallery i.
arma üzerindeki kadırga şekli galley i.
kitap satışları üzerindeki telif hakkı lordship i.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) yükümlülük burden [scotland] i.
(bir kimse veya mülk üzerindeki) kısıtlama burden [scotland] i.
su yolu üzerindeki havuz gare i.
bir arazi üzerindeki mülkiyet demesne i.
(pencere veya ayna üzerindeki) buğuyu temizleme demisting i.
işlenmiş veya parlatılmış çelik yüzey üzerindeki sertleştirilmiş malzeme bölgesini gösteren açık renkli şerit ghost i.
granüller üzerindeki izler grain i.
beyzbol sahası üzerindeki su geçirmez örtü ground sheet i.
yön üzerindeki etki rudder i.
taşınmaz üzerindeki çıkar veya varlık immoveable i.
madeni para üzerindeki tasarım device i.
ayakkabının, çorabın tarak kemikleri üzerindeki kısmı instep i.
miğfer üzerindeki çıkıntı comb i.
şifonyer üzerindeki eşyaları içeren bir set dresser set i.
kristalografik eksen üzerindeki düzlemin yarattığı kesme noktası parameter i.
(okçuluk) yay üzerindeki ufak düğüm pin i.
levha üzerindeki yazılı kayıt pinax i.
(nesne üzerindeki) çapraz parça cross [obsolete] i.
çelik kapan üzerindeki metalde yuvarlak düz disk pan i.
kutu üzerindeki düz alan panel i.
kutu üzerindeki pürüzsüz alan panel i.
kutu üzerindeki işaretsiz alan panel i.
konteyner üzerindeki düz, pürüzsüz veya işaretsiz alan panel i.
(hava savaşında) düşman hattı üzerindeki uçuş penetration i.
posta bulunun kağıt üzerindeki yerini belirleme plating i.
madeni para üzerindeki baskı coin [obsolete] i.
ölülerin yaşayanlar üzerindeki baskısı dead hand i.
geçmişin günümüz üzerindeki baskısı dead hand i.
ayakkabı üzerindeki küçük bölümler findings i.
çadır üzerindeki koruyucu kumaş fly i.
kağıt üzerindeki resim gay [dialect] [uk] i.
bikromatla işlem görmüş jelatin film üzerindeki ışık hareketinden faydalanarak resimlerin çoğaltıldığı basım işlemi gelatin process i.
asa veya taç üzerindeki küre orb i.
şaft üzerindeki dar pervaz orle i.
deniz kestanesi plakası üzerindeki en büyük omurga primary i.
açılması için üzerindeki mührün kırılması gereken kilit seal lock i.
çizgi üzerindeki iki nokta arasında kalan parça segment of a line i.
kumaş üzerindeki pütürlü doku shag i.
kumaş üzerindeki havlı doku shag i.
(ok gibi objelerden oluşan) destenin arma üzerindeki tasviri sheaf i.
mat veya yarı mat boya üzerindeki parlak nokta shiner i.
soğuğa maruz kalan ağaç gibi cisimlerin üzerindeki buz tabakası silver storm i.
erek dilin kaynak dil üzerindeki politik, ideolojik ve ekonomik etkisini hiçe sayıp, tamamen kaynak dil odaklı yapılan çeviri translatese i.
(kanada'da) belirli bir ağırlığın üzerindeki posta grubu fourth class i.
iki ağaç arasına çekilmiş halat üzerindeki yer çekimli kova taşıma düzeneği slackline i.
(harita üzerindeki) açıklayıcı bilgiler map legend i.
disk üzerindeki bilgiye zarar vermek scag f.
üzerindeki yükü hafifletmek take the pressure off f.
üzerindeki baskıyı almak take the pressure off f.
birisinin üzerindeki yükü almak take the burden away from someone f.
üzerindeki vurguyu kaldırmak de-emphasise f.
üzerindeki vurguyu kaldırmak de-emphasize f.
üzerindeki vurguyu kaldırmak destress f.
üzerindeki battaniyeyi kenara doğru atmak/fırlatmak fling the blanket off of oneself f.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak increase the pressure on someone f.
dosya/dava üzerindeki gizliliği kaldırmak declassify f.
üzerindeki baskıyı artırmak increase the pressure on f.
(arma üzerindeki işaretler) üzerinden geçmek veya üzerini kısmen örtmek debruise f.
(arma üzerindeki işareti) arma üzerinden geçirmek debruise f.
(internet üzerindeki yorumları yazan kimseye bilgi vermeden silmek ghost f.
baskı makinesinin üzerindeki ambalajlama kısmına daha güçlü baskı elde etmek için eklenen malzemeyi hazırlamak overlay f.
(çalıntı sığır veya atların üzerindeki) dağlama işaretini değiştirmek duff [australia] f.
(sığır veya atları) çalıp üzerindeki dağlama işaretini değiştirmek duff [australia] f.
üzerindeki hakkını kaybetmek forego f.
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak skim f.
mevsim değişikliklerinin hayvan ve bitkiler üzerindeki etkilerini inceleyen bilim dalı ile ilgili phenological s.
üzerindeki sır perdesi aralanmış demystified s.
üzerindeki esrar perdesi aralanmış demystified s.
sayıların gizli anlamları ve insan hayatı üzerindeki doğaüstü etkisinin incelenmesiyle ilgili numerological s.
bir harfin üzerindeki işarete ait cockup s.
bir harfin üzerindeki işarete dair cockup s.
bir harfin üzerindeki işaret olan cockup s.
bir kristal üzerindeki alt formlar veya yüzlerle ilgili vicinal s.
üzerindeki izler veya renkler sebebiyle mermere benzeyen marbled s.
(konserve kutusu) üzerindeki halka ile açılan pop-top s.
mallar üzerindeki hakka ilişkin in-kind s.
bir doğru üzerindeki iki ana noktayı birleştiren tüm noktaları içeren (noktalar kümesi) convex s.
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili seismic s.
gök cismi üzerindeki titreşim ile ilgili seismical s.
(arma üzerindeki bitki tasviri) birleşik saplı slipped s.
kaş üzerindeki bölgede görülen supraciliary s.
Phrasals
sert bir yüzey üzerindeki pürüzleri düzlemek/almak buff out f.
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) soldurmak/yok etmek wash (something) out of (something) f.
üzerindeki baskıyı azaltmak let up f.
üzerindeki kıyafetin koltuk altları terden ıslanmak pit out f.
teri üzerindeki kıyafetin koltuk altlarından belli olmak pit out f.
teri üzerindeki kıyafetin koltuk altlarına çıkmak pit out f.
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını terle ıslatmak pit out f.
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını ter yapmak pit out f.
terleyip üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını leke yapmak pit out f.
üzerindeki kıyafetin koltuk altlarını ter lekesi yapmak pit out f.
(bir şeyin) üzerindeki kırıntıları almak/temizlemek crumb down (something) f.
üzerindeki ölü toprağını atmak dust up f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak ease off on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak ease up (on someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak let off on (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) sürdürmek retain (something) over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) devam ettirmek retain (something) over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak retain (something) over (someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek retain (something) over (someone or something) f.
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) sürdürmek retain over f.
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) devam ettirmek retain over f.
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) korumak retain over f.
üzerindeki (kontrolünü, etkisini, gücünü) muhafaza etmek retain over f.
(bir şeyin biri/bir şey) üzerindeki etkisini artırmak/yoğunlaştırmak sensitize (someone or something) to (something) f.
üzerindeki etkisini artırmak/yoğunlaştırmak sensitize to f.
(bir şeyin) üzerindeki (bir şeyi) iyice sıkmak/sıkıştırmak tighten (something) on (something else) f.
(sıvı üzerindeki kaymak vb.) sıyırıp almak skim off f.
Phrases
sağlık üzerindeki olumlu etkileri its positive effects on health expr.
Colloquial
birinin (biri/bir şey) üzerindeki kontrolü one's (own) way (with someone or something) i.
annenin çocuğu üzerindeki aşırı hakimiyeti momism i.
üzerindeki risk risk on i.
sırtındaki/üzerindeki yükten kurtulmak monkey off (one's) back f.
sırtındaki/üzerindeki yükü atmak monkey off (one's) back f.
çek üzerindeki rakamı yükseltmek kite f.
(üzerindeki bir şeyi) çıkarmak do off (something) f.
üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak let off on f.
Idioms
yol üzerindeki ufak taşlar veya taş kırıntıları/döküntüleri alley apple i.
kraliyet tacı üzerindeki mücevher/değerli taş crown jewel i.
çocukların bir hediyenin üzerindeki ambalaj katmanlarını sırayla açtıkları ve son katmanı açanın hediyeyi kazandığı bir oyun pass the parcel i.
biri/bir şey üzerindeki mülkiyet hakkı mücadelesi tug of love i.
pusula üzerindeki 32 kerteyi saat yönünde saymak box the compass f.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak put the heat on somebody f.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak turn up the heat on someone f.
biri üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak relax one's hold on someone f.
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek lose one's hold over someone f.
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek lose one's grip on someone f.
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak take the heat off of someone f.
birinin üzerindeki baskıyı artırmak turn the heat up on someone f.
birisi üzerindeki hakimiyetini yitirmek lose one's hold on someone f.
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak take the heat off somebody f.
giydiği/üzerindeki gömleğe kadar almak have the shirt off somebody's back f.
giydiği/üzerindeki gömleğe kadar almak take the shirt off somebody's back f.
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak take a load off one's mind f.
üzerindeki örtüyü açmak take the lid off f.
üzerindeki uyuşukluğu atmak blow the cobwebs away f.
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak get a weight off one's mind f.
üzerindeki denetimleri artırmak put the screws on somebody f.
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak take a weight off one's mind f.
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak get a load off one's mind f.
üzerindeki baskıyı artırmak put the screws on somebody f.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow away the cobwebs f.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow the cobwebs away f.
üzerindeki çekingenliği atmak come out of one's shell f.
üzerindeki örtüyü açmak lift the lid off f.
üzerindeki baskıyı artırmak tighten the screws on somebody f.
üzerindeki denetimleri artırmak tighten the screws on somebody f.
bütün mal varlığı üzerindeki haklarını kaybetmek sign (one's) life away f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek relinquish (one's) grasp on (something) (to someone or something) f.
üzerindeki etkisi geçmemek hang heavy f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek lose (someone's or something's) grip f.
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak be a load off (one's) mind f.
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak be a weight off (one's) mind f.
üzerindeki/kafasındaki yükü atmak/atmış olmak be a weight off your shoulders f.
üzerindeki ölü toprağını atmak blow away the cobwebs f.
üzerindeki uyuşukluğu atmak blow away the cobwebs f.
üzerindeki ölü toprağını atmak clear away the cobwebs f.
üzerindeki uyuşukluğu atmak clear away the cobwebs f.
üzerindeki çekingenliği atmak come out of your shell f.
üzerindeki çekingenliği atmak come out of shell f.
üzerindeki çekingenliği atmak come out of your shell f.
(bir şeyin) üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak lift the lid off (something) f.
(bir şeyin) üzerindeki örtüyü açmak lift the lid off (something) f.
bir şeyin üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak lift the lid off something f.
bir şeyin üzerindeki örtüyü açmak lift the lid off something f.
bir şeyin üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak lift the lid on something f.
bir şeyin üzerindeki örtüyü açmak lift the lid on something f.
(bir şeyin) üzerindeki perdeyi aralamak/kaldırmak lift the veil (on something) f.
(bir şeyin) üzerindeki örtüyü açmak lift the veil (on something) f.
(biri) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek lose (one's) hold on (someone) f.
(biri) üzerindeki otoritesini yitirmek lose (one's) hold on (someone) f.
(biri) üzerindeki hakimiyetini kaybetmek lose (one's) hold over (someone or something) f.
(biri) üzerindeki otoritesini yitirmek lose (one's) hold over (someone or something) f.
üzerindeki hakimiyetini yitirmek lose hold on f.
üzerindeki kontrolünü yitirmek lose hold on f.
üzerindeki hakimiyetini kaybetmek lose hold on f.
üzerindeki otoritesini yitirmek lose hold on f.
(biri/bir şey) üzerindeki baskısını gevşetmek relax (one's) hold on (someone or something) f.
(biri/bir şey) üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak relax (one's) hold on (someone or something) f.
üzerindeki baskısını gevşetmek relax hold on f.
üzerindeki kontrolünü gevşetmek/azaltmak relax hold on f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek relinquish (one's) grasp over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaybetmek relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) kaptırmak relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) bırakmak relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) devretmek relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) teslim etmek relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey üzerindeki) kontrolünü (başka birine/bir şeye) vermek relinquish control over (something) (to someone or something) f.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak ring the curtain up (on something) f.
(bir şey) üzerindeki perdeyi kaldırmak ring up the curtain (on something) f.
gömlek manşetini üzerindeki ceketin/montun üzerine kıvırmak shoot your cuffs f.
bir şeyin üzerindeki vurguyu kaldırmak soft pedal something f.
(bir şeyin) üzerindeki vurguyu kaldırmak soft-pedal (something) f.
üzerindeki (kafasındaki) yükü atmak take a load off mind f.
üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak take the heat off f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak take the heat off (of) (someone or something) f.
birinin üzerindeki baskıyı azaltmak/kaldırmak take the heat off someone f.
(bir şey) üzerindeki sır perdesini kaldırmak take the lid off (of) (something) f.
daha (bir şeyin üzerindeki) imzalar kurumamış olmak the ink isn't dry (on something) f.
(biri/bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak turn the heat on (someone or something) f.
(biri/bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak turn the heat on (someone or something) f.
rakibi üzerindeki baskıyı artırmak turn the heat on (someone or something) f.
(birinin) üzerindeki baskıyı artırmak turn the heat on (someone) f.
(birinin/bir şeyin) üzerindeki baskıyı artırmak turn up the heat (on someone or something) f.
(bir şey) üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak turn up the heat (on someone or something) f.
(bir şey) üzerindeki baskıyı artırmak turn up the heat (on someone or something) f.
üzerindeki baskıyı artırmak turn up the heat on f.
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak turn up the heat on f.
üzerindeki baskıyı artırmak put the heat on f.
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak put the heat on f.
üzerindeki baskıyı artırmak put the screws on f.
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak put the screws on f.
üzerindeki baskıyı artırmak tighten the screws on f.
üzerindeki baskıyı yoğunlaştırmak tighten the screws on f.
üzerindeki yük kalkmış off back s.
omzundaki/üzerindeki (sorumluluk vb) on somebody's shoulders expr.
omzundaki/üzerindeki (sorumluluk vb) on the shoulders of somebody expr.
üzerindeki ilgiyi kaybetmiş out of the limelight expr.
Poetic/Literary
harf, sözcük ve simgelerin sayfa üzerindeki düzeniyle görsel mesaj veren şiir concrete poetry i.
Speaking
üzerindeki ne? what's on you? expr.
Trade/Economic
aziz ambrose'un at üzerindeki figürünü taşıyan sikke ambrosin i.
aziz ambrose'un at üzerindeki figürünü taşıyan sikke ambrosino i.
ambalaj paketi üzerindeki tanıtıcı yazı docket i.
alacaklar üzerindeki rehin pledge on receivables i.
alacaklının belirli varlıklar üzerindeki kanuni rehin hakkı lien i.
belirli miktarların üzerindeki alımlarda yapılan ıskonto quantity allowance i.
daha genel olarak borç üzerindeki faiz oranı coupon i.
fiyata tepki olarak aynı arz eğrisi üzerindeki hareket change in quantity supplied i.
gayrimenkul üzerindeki diğer haklar other rights on immovable property i.
girdiler üzerindeki tarifelerin yüksekliği dolayısıyla endüstrinin gerçekte korunmayıp cezalandırılmış olması negative protection i.
getiri oranı üzerindeki düzenlemeler rate of return regulation i.
hisse senetleri üzerindeki rehin pledge on shares i.
iş varlıkları üzerindeki sınırsız yükümlülük floating charges on business assets i.
ışığın emtia üzerindeki etkisi polarization i.
ışığın emtia üzerindeki etkisi polarisation i.
kağıt üzerindeki kar paper profit i.
maliyet üzerindeki fark markup on cost i.
müşteri üzerindeki risk risk on the customer i.
pozitif denetim faktörleri (nüfus artış hızı üzerindeki) positive checks i.
satıcının sattığı mal üzerindeki ipotek veya rehin hakkı seller's lien i.
senedin üzerindeki ödeme miktarı alteration i.
sigorta poliçesi üzerindeki rehin pledge on insurance policy i.
sikke üzerindeki yazı legend i.
teminatı ev üzerindeki ipotek olan konut kredisi home equity line of credit i.
taşınmazın elden çıkartılmasından sağlanan sermaye kazançları üzerindeki vergi immovable property gains tax i.
yabancı ülkede yerleşik kişiler üzerindeki alacak hakları claims on foreign residents i.
teminatı ev üzerindeki ipotek olan konut kredisi equity credit line i.
fiyat dalgalanmasının portföy üzerindeki etkisini ölçen bir fiyatlandırma modeli zeta i.
fiyattaki dalgalanmaların borsadaki birim fiyat üzerindeki etkisini ölçen bir istatistik metodu kappa i.
mülk üzerindeki vergi oranı millage i.
bina üzerindeki ipotek monkey [uk] i.
serbest ticaret antlaşmalarının menşe kuralları üzerindeki etkisi cumulation i.
(kanada'da) altmış beş yaş ve üzerindeki vatandaşlara verilen aylık para yardımı gis (guaranteed income supplement) kısalt.
Law
(iskoç hukukunda) derebeyinin toprak üzerindeki mülkiyet hakkının devamına hükmedilmesi recognition i.
(iskoç hukukunda) derebeyinin toprak üzerindeki mülkiyet hakkının devamı recognosce i.
arazi üzerindeki tam mülkiyeti frank-fee i.
arazi üzerindeki tam mülkiyet seizin i.
arazi üzerindeki tam mülkiyet seisin i.
belirli bir eşya üzerindeki geçici haciz particular lien i.
babanın çocukları üzerindeki velayet hakkı paternal power i.
belge üzerindeki kazıntı rasure i.
belge üzerindeki silinti rasure i.
belirli bir eşya üzerindeki ihtiyati haciz particular lien i.
bir arazi üzerindeki zilyetliği zamanında geri vermeme holding over i.
bir menkul üzerindeki beklenen mülkiyet hakkının vasiyet olunması executory bequest i.
bir arazi üzerindeki inşaatı engellemeye dair mülk sahibinin sahip olduğu irtifak hakkı easement of natural support i.
borcu muhafaza etmek için başkasının mülkü üzerindeki hak lien i.
edebi eserler üzerindeki haklar literary property i.
ekili arazi ürünleri üzerindeki hak emblements i.
eşya üzerindeki hapis hakkı distraint i.
inşa edilen bina üzerindeki rüçhanlı takip hakkı building lien i.
kadının ölen kocasının bıraktığı mirası üzerindeki yasal hakkı marital portion i.
kira üzerindeki hapis hakkı distraint i.
kişiler üzerindeki mutlak haklar absolute rights on persons i.
kiracının kiralanan üzerindeki şahsi kullanım hakkı dominium utile i.
mülkiyet üzerindeki gayri ayni haklar land charges i.
üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge ancient document i.
ödenmemiş kira veya mal zararı karşılığında ev sahibinin mülk üzerindeki ipotek hakkı landlord's lien i.
erkeğin karısı üzerindeki otoritesi manus i.
sahip olunan toprak parçası üzerindeki hakkın dayandığı esasların özeti brief i.
kişinin etrafı çevrelenmemiş toprak üzerindeki hakkı close i.
erkeğin ölen karısının malları üzerindeki veraset hakkı curiality [scotland] i.
devletin karışıklık çıkan bölgeler üzerindeki hakkı fisc [scotland] i.
daha uzun süre hayatta kalan tarafın ortak mülk üzerindeki yasal mülkiyet hakkı survivorship i.
mülkiyet üzerindeki belirsizlik ve iddiaları yasal yollarla bertaraf etmek quiet title f.
arazi üzerindeki haklarını artırmak shingle f.
Politics
abd, ingiltere, kanada, avustralya ve yeni zelanda istihbarat örgütlerinin dünya üzerindeki iletişim sistemlerini denetlemek amacıyla kurdukları ortak projenin kod adı echelon i.
devletin kendi ülkesi üzerindeki yargı yetkisi territorial jurisdiction i.
dünya finansal ve ekonomik krizi ve kalkınma üzerindeki etkileri kongresi conference on the world financial and economic crisis and its impact on development i.
ülke üzerindeki birkaç devletin egemenliği condominium i.
merkezi hükümetin bölgesel hükümete en yüksek miktarda yetki devretmesine rağmen onun üzerindeki egemenliğini koruduğu bir düzenleme devo max i.
dünya üzerindeki komünist ve sosyalist uluslar second world i.
kiliseye, ruhban sınıfına veya bunların halk üzerindeki etkisine karşı olan anticlerical s.
Industry
gelişim ve planlamadaki belirsizliğin yaşam alanı ve işletmeler üzerindeki zararlı etkileri planning blight i.
Tourism
bir rezervasyonun konfirme edilip edilmediğini belirten bilet üzerindeki kutucuk status box i.
Advertising
pazarlamayı pazarlama sistemleri ile toplumun birbirini üzerindeki etkileri şeklinde bir bütün olarak ele alma macromarketing i.
Technical
üzerindeki dikey ve ufak silikon bıçaklar yardımıyla sıvılarla etkileşime girebilen, ticari uygulamalarda kullanılan sentetik bir yüzey nanograss i.
delme kalıbı üzerindeki bir grup delik veya pim nest i.
film üzerindeki boya, vernik vb. kaynaklı yumru veya parçacık nib i.
el presinin merdanesi üzerindeki çıkıntılar arasındaki dört boşluktan biri till i.
bir bölmenin üzerindeki plaka top plate i.
kontrollü indirgeme ateşlemesinin bazı seramik sırlar üzerindeki renk ve kabarcık etkisi transmutation i.
konveyör üzerindeki yükü huni veya hazneye boşaltan cihaz tripper i.
demir tuzlarının jelatin üzerindeki çözündürücü etkisine dayanan bir fotomekanik işlem true-to-scale process i.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret i.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret nozzle i.
yangın aparatı üzerindeki pompadan tazyikli su akışı sağlayan bir manifold turret pipe i.
alüminyum üzerindeki dekoratif ve koruyucu anodik oksidasyon kaplamaları decorative and protective anodic oxidation coatings on aluminium i.
araç üzerindeki elektrik kablo donanımı on-board electrical wiring harnesses i.
atmosfer basıncı üzerindeki basınç gauge pressure i.
boyama için hazırlanmış çelik yüzeylerin üzerindeki klorürün ölçümü measurement of chloride on steel surfaces prepared for painting i.
çentikli borular üzerindeki yavaş çatlak ilerlemesi slow crack growth on notched pipes i.
düz ve eğri yüzeyler üzerindeki işaretler markings on flat or curved surfaces i.
doğrusal hareket silindiri üzerindeki konumlandırma düzeneği positioner mounting on linear actuator i.
esnek bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı guided type fall arrester on a flexible anchorage line i.
eğik bir yüzeyde ölçülen bir açının yatay bir yüzey üzerindeki izdüşümünü almakta kullanılan alet angulator i.
elek üzerindeki kalıntı residue on sieve i.
fiber optik cihazların üzerindeki tozun etkisi effects of dust on fibre optic devices i.
iyonlaştırıcı radyasyonun yalıtkan malzemeler üzerindeki etkileri effects of ionizing radiation on insulating materials i.
kalıp üzerindeki basınç pressure on forms i.
kalıp üzerindeki basınç pressure on formwork i.
kanatların üzerindeki hava akışını dağıtarak kaldırma kuvvetini azaltan kumanda yüzeyi spoiler i.
kalıp üzerindeki basınç pressure on shuttering i.
kritik sıcaklığın üzerindeki tavlanmış çeliği sertliğini arttırmak için yağ veya diğer bir sıvıya batırarak aniden soğutma işlemi hardening i.
kontak üzerindeki kaplamanın adhezyonu adhesion of coating on contact i.
koşum/dizgin üzerindeki kabartma süs facepiece i.
levye üzerindeki kumanda ayırma şalteri control stick disengage switch i.
mamul üzerindeki mikroorganizma populasyonu population of micro-organism on product i.
manyetik olmayan ana metaller üzerindeki yalıtkan kaplamalar non-conductive coatings on non-magnetic basis metals i.
metal taban malzemeler üzerindeki altın kaplamalarda gözeneklilik tayini determination of porosity in gold coating on metal substrates i.
mil üzerindeki dişli body gear i.
parçalar üzerindeki bağlantıların tanıtımı identifications of connections on units i.
pamuk çekirdeği üzerindeki elyafı traşlayarak elyafın pamuk çekirdeği üzerinden alınmasını sağlayan makine linter i.
sert bir ankraj hattı üzerindeki kılavuz tip düşmeyi önleme tertibatı guided type fall arrester on a rigid anchorage line i.
su üzerindeki baskı water stress i.
taşıt üzerindeki cihazlarla yapılan veri iletimi onboard data transmission i.
toz ve kumun elektroteknik ürünler üzerindeki etkileri effects of dust on electrotechnical products i.
tek bir elek üzerindeki kalıntı residue on one sieve i.
uçağın dünya üzerindeki konumunu ve yerini gösteren sistem inertial reference system i.
yağların çelik üzerindeki korozyon önleyici etkisi anticorrosive effect of oils on steel i.
yol kaplaması üzerindeki yön gösterin işaretler directional road way i.
(makine) diş üzerindeki pasları giderme scaling i.
yer üzerindeki hız speed over ground i.
yüzey üzerindeki yoğunlaşma condensation on a surface i.
cankurtaran arabası üzerindeki çeki kancası bail i.
yol düzleyici araç üzerindeki döner kemerli çelik yay bail i.
fıçı üzerindeki demir çember barrel hoop i.
madeni para, jeton, madalya ve plakaların üzerindeki kabartılar bead i.
tezgah üzerindeki işi sabit tutmaya yarayan kelepçe bench clamp i.
geminin demirinin pusula ibresi üzerindeki etkisini tazmin eden veya nötrleyen, gemi pusulasına bağlı bir mekanizma magnetic compensator i.
kristal üzerindeki alt yüzeyler vicinal planes i.
(türbin üzerindeki) bir dizi bıçak blading i.
direk veya seren üzerindeki metal halka withe i.
üzerindeki dişlilerin pinyona takılması ile dairesel hareketi pistonlu doğrusal harekete dönüştüren çark mangle wheel i.
harf üzerindeki ince çizgi hair line i.
harfin üzerindeki çok ince çizgi hairline i.
alabama'daki tennessee nehri üzerindeki bir baraj wilson dam i.
dünya üzerindeki alanların oranlarını yeniden üreten eşit alanlı harita projeksiyonu homolographic projection i.
fırın kupol kabuğunun doldurma deliğinin üzerindeki kısmı hood i.
makine üzerindeki alet tutan ek parça monitor i.
küpeştenin üzerindeki u şekilli çentik oarlock i.
küçük nesneler üzerindeki gravür glyptograph i.
katışkı içeren yeni işlenmiş çelik üzerindeki çizgi ghost i.
damıtma kulesinin üzerindeki atık buhar overhead i.
sanat eseri veya fotoğrafın üzerindeki şeffaf kaplama overlay i.
baskı makinesinin üzerindeki ambalajlama kısmına daha güçlü baskı elde etmek için eklenen kağıt parçası gibi malzeme overlay i.
titreşimli harekette denge noktasının hat üzerindeki herhangi bir noktaya olan uzaklığı displacement i.
güverte kamarası veya kaptan köşkü üzerindeki kaplamanın alt kısmı combing i.
şöminede ateş üzerindeki çaydanlığı destekleyen yatay hareketli demir kol crane i.
üzerindeki türbinden çıkış kanalına uzanan hava geçirmez su akış borusu draught tube i.
kalıp üzerindeki kabarık yüzey pad i.
üflenmiş cam üzerindeki dekoratif çukur ponty i.
şerit veya çizgilerle kesintiye uğramamış olup üzerindeki renklerin birbirine dönüştüğü spektrum continous spectrum i.
(dikiş makinesinde kumaş üzerindeki iğne) ileri taşıma feed i.
kirişin dış elemanları üzerindeki boşluk panel i.
kağıt üzerindeki ayak izi pedograph i.
dövülebilir demir döküm üzerindeki soyulur tabaka peel i.
şam çeliği üzerindeki şekil ve desenler damask i.
dünya üzerindeki her şeyin parçalanıp birleşmesiyle oluşan sonsuz sayıdaki madde parçacıkları seed i.
çömleğin üzerindeki cilanın çatlayıp soyulması shivering i.
köprünün üst yapıyı destekleyen ve köprü ayağının üzerindeki yuvayı barındıran parçası shoe i.
plaka üzerindeki gömülü bağlantı noktası slug i.
herhangi bir maddenin üzerindeki asit ve tuz gibi maddeleri temizlemek edulcorate f.
deniz üzerindeki bir uçağın navigasyonuna ait aeromarine s.
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü ly (langley) kısalt.
yol araçları üzerindeki yük tutma tertibatları load restraint assemblies on road vehicles
Computer
üzerine delikler şeklinde bilgi depolanabilen kağıt şeridin üzerindeki boylamasına çizgiler channel i.
ağ üzerindeki hizmetler online services i.
ağ üzerindeki meşhur kişiler celebrities online i.
ağ üzerindeki ünlüler online celebrities i.
bilgisayar kontrollü sistemlerde seri hatlar üzerindeki bilgi akış hızı birimi boud rate i.
disk üzerindeki boyut size on disk i.
internet üzerindeki en büyük açık artırma usulü alışveriş sitesi e-bay i.
lif üzerindeki yitim fiber loss i.
(internet üzerindeki yorumları yazan kimseye bilgi vermeden silme ghosting i.
(internet üzerindeki oyunlarda) puan kazanmak için tekrar tekrar aynı görevi yapma grinding i.
manyetik disk üzerindeki verileri yazıp okumada kılavuz görevi gören dairesel manyetik yol data track i.
döner manyetik diskin üzerindeki hava tabakası ile desteklenen okuma-yazma kafası flying head i.
üzerindeki oturumu kapat log off from expr.
üzerindeki hizmet service on expr.
üzerindeki hizmetler services on expr.
Telecom
ağ üzerindeki mesaj iletişiminin güvenliğinin yönetimi için netscape tarafından oluşturulmuş bir program katmanı secure sockets layer i.
(dünya dışı araçtan veriyi) dünya üzerindeki bir alıcıya iletmek downlink f.
Electric
bant üzerindeki kayıt sonu end-of-tape record i.
Mechanic
üzerindeki dişleri, karşılık gelen vida somununun veya dişi vidanın içindeki oluğa oturan vida male screw i.
metal mil üzerindeki kanat grubu ruffle i.
Textile
öreke üzerindeki keten tutamı top [dialect] i.
silindir üzerindeki tel genişliği width on the wire i.
taban üzerindeki hav yüksekliğinin hasarsız ölçülmesi non-destructive measurement of pile thickness above the backing i.
fasone kumaş üzerindeki küçük desenler façonné i.
kumaş üzerindeki genellikle üretan ile kaplanarak elde edilen parlak yüzey wet-look i.
kumaş üzerindeki dikdörtgen şekilli yırtık winkle-hawk i.
kumaş üzerindeki dikdörtgen şekilli yırtık winkle-hole i.
kumaş üzerindeki parlak bitiş ciré i.
kare boşlukları olan bir fon üzerindeki basit desenli ağ veya dantel filet i.
çırçır makinesinin silindirinin üzerindeki zincire yerleştirilip ipliğin taraklanmasını kolaylaştıran dişli çıta flat i.
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit orphrey i.
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit orfray i.
dini kıyafetin üzerindeki işlemeli bordür veya şerit orfrey i.
Architecture
bina üzerindeki sivri tepeli kule pinnacle i.
klasik cephe kornişinin üzerindeki alçak duvar veya kat attic i.
şöminenin üzerindeki duvarı destekleyerek lento görevi gören hatıl manteltree i.
yatay yüzeye üzerindeki suyu akıtması için verilen hafif eğim weathering i.
kemerin ayağının kotu üzerindeki yüksekliği rise i.
Construction
mira üzerindeki kayan görüş çubuğu target i.
dişi zıvana üzerindeki ufak çıkıntı tusk i.
duvar üzerindeki metal kenarlık apron i.
Woodworking
(tahta zemin üzerindeki) sivri budak spike knot i.