saf saf - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

saf saf



"saf saf" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 4 sonuç

Türkçe İngilizce
General
saf saf naively zf.
saf saf innocently zf.
saf saf in ranks zf.
saf saf in rows zf.

"saf saf" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
saf pristine s.
saf olmayan impure s.
saf pure s.
General
saf konuşma prattling i.
saf altın free gold i.
saf pigeon i.
saf altın pure gold i.
saf juggins i.
saf gull i.
saf train i.
saf country bumpkin i.
saf olmama impurity i.
saf simple simon i.
saf gudgeon i.
saf ispirto raw spirits i.
saf greenhorn i.
saf array i.
saf wool i.
saf alkol plain spirits i.
saf olmama nonabsoluteness i.
saf altın parçacığı nugget i.
saf güzellik pure beauty i.
saf ırk pure race i.
saf çinko pure zinc i.
saf su distilled water i.
saf su pure water i.
saf olmama impureness i.
saf lineup i.
saf line i.
saf orman pure forest i.
saf rank i.
saf aşk pure love i.
saf kan true blood i.
gülüşündeki saf sıcaklık pure warmness in one's smile i.
gülüşündeki saf sıcaklık pure heartiness in one's smile i.
saf bilinç pure consciousness i.
saf hayat pure life i.
saf görme pure insight i.
saf ispirto absolute alcohol i.
ön saf sağlık çalışanı frontline health worker i.
saf line-up i.
saf mükemmellik pure excellence i.
saf tehlike pure danger i.
saf ve kolay kanan kimse babe i.
saf sevgi agape love i.
saf/halis şey refinedness i.
saf/halis şey refinement i.
saf kimse lamb i.
saf kimse naif i.
saf kimse naïve i.
masum ve saf olma naturalness i.
saf cıva raw mercury i.
saf kimse thimblewit [usa] i.
ahlaken saf ve erdemli kimse altar boy [us] i.
saf hayranlık pure adoration i.
saf cherubimic i.
potalı fırında magnezyum kristallerini saf magnezyum haline getiren kimse melter i.
saf kimse chouse [obsolete] i.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocol i.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocoll i.
saf jelatin içeren yarı transparan beyazımsı bir madde ichthyocolla i.
saf kimse inexperienced person i.
saf kimse inexpert i.
saf erkek ingenu i.
saf ve nazik insan dove i.
engellenmemiş saf ışık dry light i.
saf kimse innocence i.
saf kimse innocent i.
saf ve katıksız olan şey dew i.
saf değiştirmek için rüşvet alma cooptation i.
saf şey puir [scotland] i.
saf kimse rook i.
cahil veya aşırı saf kimse simple i.
kokaini saf içen kimse freebaser i.
saf kokain hazırlayan kimse freebaser i.
saf saf konuşmak prattle f.
saf hale getirmek purify f.
eritip saf bir hale getirmek (yağı) render f.
saf güzelliği yansıtmak reflect the pure beauty f.
saf dışı bırakmak put out of action f.
saf dışı etmek eliminate f.
saf dışı etmek put out of action f.
saf dışı bırakmak eliminate f.
saf tutmak take a stand f.
saf tutmak take sides f.
saf tutmak support f.
saf değiştirmek change sides f.
cevherdeki yabancı maddeleri çıkarıp saf maden elde etmek reduce f.
yakarak ve dumanını soluyarak saf kokain kullanmak base f.
saf hale getirmek epurate f.
saf bir görünüm vermek whiten f.
çıkar için (birini) saf dışı bırakmak compass [obsolete] f.
cevherdeki yabancı maddeleri çıkarıp saf maden elde etmek smelt f.
saf fine s.
saf white s.
saf ingenuous s.
saf axenic s.
saf all s.
saf undesigned s.
saf kan full blooded s.
saf uncontaminated s.
saf unadulterated s.
saf soft s.
saf kan fullblooded s.
saf genuine s.
saf unsuspicious s.
yeterince saf pure enough s.
saf dupe s.
saf single s.
saf simon-pure s.
saf unalloyed s.
saf naive s.
saf elemental s.
saf elementary s.
saf deceivable s.
saf absolute s.
saf clean s.
saf row s.
saf harmless s.
saf distilled s.
saf honest s.
saf undiluted s.
saf unblended s.
saf taintless s.
saf mere s.
saf raw s.
saf guileless s.
saf simpleminded s.
saf dışı (oyuncu/asker) out of action s.
saf sterling s.
saf innocent s.
daha saf purer s.
saf refined s.
saf stark s.
saf simple s.
en saf purest s.
saf candid s.
saf unsophisticated s.
saf real s.
saf echt s.
saf chaste s.
saf facile s.
saf credulous s.
saf purer s.
saf wideeyed s.
saf ve tecrübesiz unsophisticated s.
saf spotless s.
saf clear s.
saf unworldly s.
saf tried s.
saf fair s.
saf entire s.
saf homespun s.
saf hale getirici depuratory s.
saf gullible s.
saf unsuspecting s.
saf artless s.
saf immaculate s.
saf pure s.
saf naif s.
saf olmayan nonabsolute s.
saf straight s.
saf confiding s.
(maden) saf fine s.
saf kan full-blooded s.
saf dove-like s.
saf dewy-eyed s.
saf simple-hearted s.
saf pure-minded s.
saf neat s.
saf unmixed s.
saf unblemished s.
saf olmayan adulterated s.
saf (ve temiz) intemerate s.
saf doe-eyed s.
saf kalpli pure-hearted s.
saf aefauld s.
saf refine [obsolete] s.
saf regular s.
saf naked [dialect] s.
saf transparent s.
saf easy s.
saf attical [obsolete] s.
aşırı saf ultrarefined s.
saf unadulterate s.
saf unallayed s.
saf olmayan unchaste s.
saf undebauched s.
saf undefiled s.
saf undespoiled s.
saf unjaundiced s.
saf olmayan unpure [obsolete] s.
saf unquestioning s.
saf cherubic s.
saf unsullied s.
saf unvitiated s.
saf unwemmed s.
saf virgin s.
saf virginal s.
saf whole s.
saf vestal s.
saf virginly s.
saf lily-white s.
saf wide-eyed s.
saf mered s.
saf highbred s.
saf high-bred s.
ruhani olarak saf olan holy s.
saf honest-to-god s.
saf honest-to-goodness s.
aşırı derecede saf hyperpure s.
tamamen saf hyperpure s.
saf rich s.
neredeyse saf rich s.
saf obvious s.
saf deludable s.
saf hale getiren depurate [obsolete] s.
saf depurate [obsolete] s.
saf offenseless s.
aşırı saf overfacile s.
saf saf bakan rubbernecking s.
saf immixed [obsolete] s.
saf inancı ortadan kaldıran disillusioning s.
saf numarası yapan disingenuous s.
saf disingenuous s.
saf kıza ait ingenue s.
saf kız ile ilgili ingenue s.
saf kıza uygun ingenue s.
saf kız rolüne ait ingenue s.
saf kız rolü ile ilgili ingenue s.
saf kız rolüne uygun ingenue s.
saf good s.
büyükbaş sürüsündeki belirli bir hayvanı saf dışı bırakmak için eğitilen (at) cutting s.
saf incontaminate s.
saf incorrupt s.
saf incorrupted s.
saf cullible s.
masum ve saf numarası yapan faux-naïf s.
saf inviolated s.
saf pellucid s.
saf plain s.
saf salak fleeceable s.
saf perfect s.
(kant) saf aklın eleştirisi eserinin yayımı öncesi precritical s.
saf dışı bırakılan sick s.
saf sincere s.
saf fresh s.
saf bir şekilde credulously zf.
saf olarak purely zf.
saf bir şekilde unadulteratedly zf.
saf olmayan bir şekilde unchastely zf.
saf olmayan bir şekilde unpurely zf.
saf olmadan unpurely zf.
(inanç, kabul) saf saf hook line and sinker zf.
saf gibi blissfully zf.
Phrasals
destekleme amacıyla arkasında saf tutmak line up behind f.
saf değiştirmek defect to f.
saf dışı bırakmak take down f.
(birini/bir şeyi bir şeyden) saf dışı bırakmak eliminate (someone or something) from (something) f.
birini/bir şeyi bir şeyden saf dışı bırakmak eliminate someone or something from something f.
(birini/bir şeyi) saf dışı etmek dispose of (someone or something) f.
birini/bir şeyi saf dışı etmek get around someone or something f.
saf dışı bırakmak take out f.
taraf/saf değiştirmek turn to f.
birini bir şeyden saf dışı bırakmak cancel someone out of something f.
saf değiştirmek defect to something f.
den saf dışı bırakmak eliminate from f.
yavaş yavaş saf dışı bırakmak nudge out f.
(birine) karşı saf almak side against (one) f.
birisine/bir şeye karşı saf tutmak range against f.
Colloquial
saf/ahmak tip dumb bunny i.
saf dumb bunny i.
saf babe in the wood i.
saf viski embalming fluid i.
yontulmamış, saf kimse honyock i.
saf herif quality joe i.
saf mark i.
karayipli saf veya ahmak siyahi köylü quashi i.
neşeli ve saf yaşlı adam buffer i.
saf hava ozone i.
saf dışı bırakmak kick off f.
saf dışı kalmış knocked down s.
saf green s.
çok kolay aldatılabilen saf born yesterday expr.
bir süre saf dışı kalmış down for the count expr.
saf ve tecrübesiz just fell off the turnip truck [rural] expr.
düşmanı yenemiyorsan yanında saf tutacaksın if you can't beat 'em expr.
Idioms
saf clay pigeon [us/south africa] i.
enayi/saf not know from nothing i.
saf kimse soft touch i.
saf a half-wit i.
saf ve deneyimsiz kimse babe in arms i.
saf, hizmet eden ve kendini kocasına ve ailesine adamış ev hanımı angel in the house i.
saf ve deneyimsiz kimse a babe in arms [uk] i.
saf ve deneyimsiz kimse a babe in the woods [us] i.
birisini işten/ticaretten saf dışı etmek put (someone) out of business f.
birisini saf dışı bırakmak run someone out of business f.
enayi/saf/keriz addetmek see (one) coming f.
enayi/saf/keriz addetmek see someone coming f.
saf, deneyimsiz, görgüsüz olmak fall off the cabbage truck f.
saf dışı etmek beat someone into a cocked hat f.
saf değiştirmek break ranks f.
saf değiştirmek turn cat in pan f.
saf dışı etmek knock someone into a cocked hat f.
-e karşı saf almak side against someone f.
(birine) saf ayağına yatmak come the raw prawn with someone f.
saf, deneyimsiz, görgüsüz olmak fall off the turnip truck f.
saf olmak be born yesterday f.
saf kalmak stay gold f.
(birini bir şeyden) saf dışı bırakmak knock (someone) out of (something) f.
çocuk gibi saf olmak be (as) pure as the driven snow f.
(birini) oylamayla saf dışı bırakmak blackball (one) f.
enayi/saf olmak know (or not know) from nothing [us] f.
saf değiştirmek turn the cat in the pan [obsolete] f.
masum/saf görünen blue eyed s.
saf blue-eyed s.
saf pure in heart s.
saf green as grass [uk] s.
saf off the boat s.
çocuk kadar saf pure as the driven snow s.
çocuk gibi saf pure as the driven snow s.
saf simon pure s.
aşırı saf innocent as a lamb expr.
aşırı saf as innocent as a lamb expr.
aşırı saf innocent as a newborn babe expr.
aşırı saf as innocent as a newborn babe expr.
çocuk gibi saf as pure as the driven snow expr.
çocuk kadar saf as pure as the driven snow expr.
nağme gibi saf/ dupduru as pure as a melody expr.
saf clean as a whistle expr.
saf as clean as a whistle expr.
saf dışı in dock [uk] expr.
(biri) göründüğü kadar saf değil (one) is not as green as (one) is cabbage-looking expr.
Speaking
bu kadar saf olma don't be so gullible expr.
Trade/Economic
madensel parada saf metal oranı fineness i.
saf monopol pure monopoly i.
saf iletişim pure communication i.
rakipleri saf dışı etmek amacıyla uygulanan aşırı fiyat kırmaya dayılı fiyat politikası predatory pricing i.
saf altın pure gold i.
saf olmayan impure s.
Politics
saf bitkisel yağ pure vegetable oil i.
saf demokrasi pure democracy i.
Institutes
(kanada'da) tıbbi amaçlarla kullanılması için güvenilir bir ortamda saf kenevir temin edip kar amacı gütmeyen kuruluş compassion club [canada] i.
Industry
saf imalat whole cloth i.
saf üretim whole cloth i.
doğal haliyle 55° ile 65° c arasında, saf haliyle 79° c'de eriyen madensel bir parafin mumu mineral tallow i.
doğal haliyle 55° ile 65° c arasında, saf haliyle 79° c'de eriyen madensel bir parafin mumu hatchettine i.
doğal haliyle 55° ile 65° c arasında, saf haliyle 79° c'de eriyen madensel bir parafin mumu hatchettite i.
Technical
saf olma refinedness i.
seyreltik sodyum hidroksit çözeltisi ile pamuk linteri işlenerek elde edilen saf selüloz chemical cotton i.
aşırı saf germanyum algılayıcısı hyper-pure germanium detector i.
damıtma ile elde edilen saf su water distilled i.
düz camsı ve porselen emaye yüzeylerin kaynayan saf sitrik aside dayanıklılığı resistance of flat surfaces of vitreous and porcelain enamels to pure boiling citric acid i.
en saf quintessential i.
hava iletimli saf tonlu odyometre pure-tone air conduction audiometer i.
kimyevi saf chemically pure i.
kimyaca saf chemically pure i.
saf tonlar pure tones i.
saf prosedürler pure procedures i.
saf hidrokarbon pure hydrocarbon i.
saf kurşun chemical lead i.
saf alkol absolute alcohol i.
saf bellek pure memory i.
saf kurşun relined lead i.
saf gazların özellikleri properties of pure gases i.
saf kalker kireci high-calcium lime i.
saf ispirto raw spirits i.
saf su tankı distilled-water tank i.
saf su aqua pura i.
saf ve dayanaklı kauçuk caoutchouc i.
saf bellek pure storage i.
saf oksijen pure oxygen i.
saf su pompası distilled-water pump i.
saf uranil nitrat çözeltisi pure uranyl nitrate solution i.
saf silis camı silica glass i.
saf kaynak metalinin kimyasal bileşimi chemical composition of all-weld metal i.
saf su distilled water i.
saf yağ pure oil i.
saf alüminyum sülfat pure grade of aluminium sulphate i.
saf kömür pure coal i.
saf yün pure wool i.
saf hareketlilik intrinsic mobility i.
saf üreteç pure generator i.
saf kültür pure culture i.
saf devingenlik intrinsic mobility i.
saf iletkenlik intrinsic conduction i.
saf ton hava iletimi eşik odiyometrisi pure tone air conduction threshold audiometry i.
saf metal kristalleri pure metal crystals i.
saf kesme pure shear i.
saf keten pure linen i.
saf ipek all silk i.
saf aglomera pure agglomerated i.
saf ipek pure silk i.
saf silis camı quartz glass i.
saf kod pure code i.
saf su pure water i.
saf kireç neat lime i.
saf su iletkenliği pure water conductivity i.
saf asfalt gilsonite i.
saf metal pure metal i.
saf ton kemik iletimi odiyometresi pure-tone bone-conduction audiometry i.
saf kireç high-calcium lime i.
saf yumuşak karbon graphite i.
saf hal pure state i.
saf soda white alkali i.
saf renk pure colour i.
saf su reglaj valfi pure water control valve i.
saf altın virgin gold i.
temel saf ton hava ve kemik iletimi eşik odyometrisi basic pure tone air and bone conduction threshold audiometry i.
saf kireç white lime i.
saf demirle kaplı bir manyetik kayıt bandı metal tape i.
saf olmayan ağır metal kalıntısı bottom i.
(bir alaşımda) saf kıymetli metal miktarı fineness i.
(saf yarı iletken maddeye) katkı maddesi eklemek dope f.
saf unmixed s.
saf pure s.
saf sheer s.
(metal) belirli oranda saf metal içeren fine s.
Computer
saf prosedürler pure procedures i.
saf kod pure code i.
saf bellek pure storage i.
saf üreteç pure generator i.
saf bellek pure memory i.
saf ikili veri pure binary data i.
Telecom
saf ton ses diyagramı pure tone audiogram i.
Electric
saf iletkenlik intrinsic conduction i.
saf hareketlilik intrinsic mobility i.
saf devingenlik intrinsic mobility i.
Mechanic
saf ve yumuşak karbon graphite i.
saf bakır blister copper i.
Textile
saf ipek pure silk i.
saf keten pure linen i.
saf yün markası wool mark i.
saf naylon pure nylon i.
saf yün pure wool i.
Construction
saf çimento harcı neat cement mortar i.
Dyeing
saf linyitten oluşan kahverengi pigment cassel brown i.
Automotive
saf su ve sülfürik asit karışımı electrolyte i.
saf madde pure substance i.
saf kurşun spongy lead i.
saf su distilled water i.
saf pure s.
saf elektrikli pure electric s.
Aeronautic
saf nizamı (kol uçuşunda) abreast i.
Marine
saf oksijen ile yapılan basınçatım o2 decompression i.
Mining
saf alüminyum eloksallı alüminyum alaşımı alclad i.
saf olmayan cevher halvans i.
bazen prizmatik mavi ışıltılı olan çok yüksek dereceli saf beyaz bir elmas river i.
yarı arıtılmış metallerle saf metalleri ayrıştırmak regulise f.
cüruflu metallerle saf madenleri ayrıştırmak regulise f.
yarı arıtılmış metallerle saf metalleri ayrıştırmak regulize f.
cüruflu metallerle saf madenleri ayrıştırmak regulize f.
saf altın veya gümüş veren (cevher) free-milling s.
Medical
saf stres inkontinans yakınmaları pure stress incontinence complaints i.
saf buhar pure steam i.
saf su purified water i.
saf ton kemik iletimi odiyometrisi pure tone bone conduction audiometry i.
steril saf su sterile purified water i.
yarı-saf diyet semipurified diet i.
(hava kirliliği etkileri ile mücadele için) müşterilerin saf oksijen soludukları yer oxygen bar i.
Psychology
saf hareket pure motion i.
saf erotomani pure erotomania i.
erkeklerde görülen, karşı cinsteki ebeveyni sahiplenip kendi cinsinden olan ebeveyni saf dışı etme isteği oedipal complex i.
erkeklerde görülen, karşı cinsteki ebeveyni sahiplenip kendi cinsinden olan ebeveyni saf dışı etme isteği oedipus complex i.
Physiology
saf hale getirmek depurate [obsolete] f.
Pathology
kazanılmış saf kırmızı hücre aplazisi acquired pure red cell aplasia i.
saf hipergliseridemi pure hyperglyceridaemia i.
saf motor laküner sendrom pure motor lacunar syndrome i.
saf duyusal laküner sendrom pure sensory lacunar syndrome i.
saf hiperkolesterolemi pure hypercholesterolaemia i.
saf kırmızı hücre aplazisi pure red cell aplasia i.
Pharmaceutics
saf olmayan yün yağı anaspalin i.
eskiden farmakolojik ürünlerde kullanılan saf bal mel i.
Veterinary
eskiden veterinerlik uygulamalarında kullanılan saf olmayan aloe caballine aloes i.
Food Engineering
saf kültür pure culture i.
saf yoğunluk white body i.
saf un plain flour i.
saf kültür axenic culture i.
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol faint i.
Gastronomy
meyve özü katılmamış saf meyve suyu nectar i.
amerika’da şişelenmeden önce saf alkol eklenmemiş viski straight whiskey i.
saf zeytinyağı pure olive oil i.
tatlı yapımında kullanılan tatlandırılmamış saf çikolata baking chocolate i.
likör damıtma işleminin ilk ve son aşamalarında çıkarılan saf olmayan ham alkol feints i.
yemeklerde kullanılan saf ve şekersiz çikolata cooking chocolate i.
saf unbrewed s.
Physics
saf sıvı pure liquid i.
saf spektrum pure spectrum i.
bir gram saf suyun sıcaklık derecesini bir derece artırmak için gerekli ısı miktarı gram degree i.
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm’s law i.
müzikal sesin kulakta bir dizi kurucu saf harmonik ton olarak algılandığını belirten bir yasa ohm's law i.
Chemistry
saf sıvı kimyasal madde pure liquid chemical i.
saf teraftalik asit pure teraphthalic acid i.
saf sıvı kimyasal pure liquid chemical i.
saf alkoller neutral spirits i.
saf kimyasal etmen neat chemical agent i.
saf asetik asit glacial acetic acid i.
saf naftalin pure naphthalene i.
saf sızma zeytinyağ extra virgin olive oil i.
saf olduğu zaman kokusuz bir organik madde acetamide i.