be- - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

be-



"be-" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 21 sonuç

İngilizce Türkçe
General
be- ök. üstünde anlamı veren ön ek
be- ök. üzerinde anlamı veren ön ek
be- ök. çevresinde anlamı veren ön ek
be- ök. etrafında anlamı veren ön ek
be- ök. büyük ölçüde anlamı veren ön ek
be- ök. daha büyük ölçüde anlamı veren ön ek
be- ök. etraflıca anlamı veren ön ek
be- ök. aşırı derecede anlamı veren ön ek
be- ök. gösterişli biçimde anlamı veren ön ek
be- ök. üzerine anlamı veren ön ek
be- ök. karşıya anlamı veren ön ek
be- ök. üzerinden anlamı veren ön ek
be- ök. neden olmak anlamı veren ön ek
be- ök. yapmak anlamı veren ön ek
be- ök. gibi davranmak anlamı veren ön ek
be- ök. adlandırmak anlamı veren ön ek
be- ök. etkilemek anlamı veren ön ek
be- ök. acı vermek anlamı veren ön ek
be- ök. muamele etmek anlamı veren ön ek
be- ök. tedarik etmek anlamı veren ön ek
be- ök. örtmek anlamı veren ön ek

"be-" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
be chosen f. seçilmek
be tired f. yorulmak
be abraded f. aşınmak
be killed f. öldürülmek
be affected f. etkilenmek
be filtered f. süzülmek
be formed f. oluşmak
be convulsed f. kıvranmak
be stuck in f. mahsur kalmak
be offended f. kırılmak
be stolen f. çalınmak
be opened f. açılmak
be polluted f. kirlenmek
be formed f. biçimlenmek
be impressed f. etkilenmek
be counted f. sayılmak
be shaken f. sarsılmak
be shocked f. sarsılmak
be scared f. korkmak
be ashamed f. utanmak
be played f. çalınmak
be ruined f. mahvolmak
be embarrassed f. utanmak
be cut f. kesilmek
be locked f. kilitlenmek
be approved f. onaylanmak
be elected f. seçilmek
be selected f. seçilmek
be free f. özgür olmak
be careful f. dikkat etmek
be divorced f. boşanmak
be deceived f. aldanmak
be late f. gecikmek
be interested f. ilgilenmek
be late f. geç kalmak
be hurt f. kırılmak
be against f. karşı olmak
be angry f. kızmak
be f. olmak
be organized f. örgütlenmek
be sorry f. üzülmek
be known f. tanınmak
be defeated f. yenilmek
be exposed to f. maruz kalmak
be obliged to f. mecbur olmak
be grateful f. minnettar olmak
be calm f. sakin olmak
be discouraged f. hevesi kırılmak
be influenced f. etkilenmek
be offended f. küsmek
be cross f. küsmek
be angry f. küsmek
be exempt from f. -den muaf olmak
be undecided f. kararsız olmak
General
place where labourers can be hired i. ırgat pazarı
the first thing to be done i. yapılması gereken ilk şey
the powers that be i. büyükler
that has to be paid for i. ücretli
be much more the case i. durum bundan ibaret
flat to be let i. kiralık kat
be in a request i. tutulmak
an agreement that has yet to be notarized i. noterden geçmemiş sözleşme
amount to be paid i. ödenecek tutar
amount to be paid i. ödenecek miktar
tests to be conducted i. yapılacak testler
bride-to-be i. gelin adayı
would-be i. taslağı
mandatory measures (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
obligatory measures (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
mandatory precautions (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
measures that must be taken i. alınması zorunlu önlemler
compulsory precautions (to be taken) i. (alınması) zorunlu önlemler
a situation to be ashamed of i. utanılacak durum
low point (to be in something) i. (bir işin) gelebileceği en berbat nokta
the point to be emphasized i. üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.)
people waiting to be rescued i. kurtarılmayı bekleyen vatandaşlar
want to be a teacher i. öğretmen olmak istemek
husband to be i. müstakbel koca
(one's card) be swallowed by atm machine i. atm'nin kartı yutması
(the money) be stuck in atm machine i. atm'ye para sıkışması
who wants to be a millionaire i. kim milyoner olmak ister
husband-to-be i. müstakbel eş
lesson to be drawn i. çıkarılacak ders
the method to be applied i. uygulanacak yöntem
be cross with one's luck f. bahtına küsmek
be out of the woods f. hasta hayati tehlikeyi atlatmış olmak
be busy f. meşgul olmak
be soaked in f. ile dolu olmak
be in one's glory f. kendinden çok hoşnut olmak
be adorned f. bezenmek
be out of print f. kitapçılarda bulunmamak
be f. mal olmak
be out of reach f. el altında olmamak
be someone's shadow f. birinin yanından ayrılmamak
be packaged f. kutulanmak
be at each other's throat f. boğuşmak
be wrecked f. yıkılmak
be unsettled about f. hakkında kararsız olmak
be subordinate to f. bir şeyden aşağı kalmak
be good at repartee f. hazırcevap olmak
be sticky f. yapış yapış olmak
be a blockbuster f. kapalı gişe oynamak
be on one's guard f. dümen kullanmak
be weighed f. tartılmak
be forgiven f. affedilmek
be disturbed f. rahatsız edilmek
be so kind as to f. lütfetmek
be discovered f. keşfedilmek
be avenged f. öç almak
be smashed to smithereens f. tuzla buz olmak
be damaged f. gitmek
be gathered f. toplanmak
be the result of f. sonucu olmak
be bound up with f. ilgili olmak
be sacrificed f. feda edilmek
be collared f. yakayı ele vermek
be unable to cope with f. baş edememek
be notable for f. ile meşhur olmak
be solidly for f. tamamen aynı görüşte olmak
be in the clear f. izin vermek
be necessary f. gerekmek
be stumped f. şaşkına dönmek
be so blinded by anger f. gözü kararmak
be out of luck f. şansı olmamak
be steamed up f. sinirlenmek
be set f. hazır olmak
be in demand f. istenmek
be conned f. zokayı yutmak
be welcomed with cheers f. sevgi gösterileriyle karşılanmak
be weary of f. usanmak
be in a good humor f. keyfi yerinde olmak
be left alone f. düdük gibi kalmak
be out of keeping with something f. bir şeye uygun olmamak
be in need f. muhtaç olmak
be laicized f. laikleşmek
be over f. dolmak
be magnetized f. mıknatıslanmak
be a stranger to f. yabancısı olmak
be weighed down f. belini bükmek (bir görev/sorumluluk vb)
be laid up f. yatağa düşmek
be entranced f. mest olmak
be tired of life f. canından bezmek
be lacking f. eksik çıkmak
be out of question f. düşünülemez olmak
be discharged from hospital f. taburcu olmak
be to blame for f. suçlusu olmak
be furious f. öfkelenmek
be about f. üzere olmak
be in search of f. arayışında olmak
be worried f. kukumav gibi düşünüp kurmak
be found hanged f. asılmış bulunmak
be full f. doymuş olmak
be hungry f. açlık çekmek
be killed in the confusion f. kim vurduya gitmek
be all keyed up f. endişe içinde olmak
be full f. dolu olmak
be awake to something f. bilincinde olmak
be satisfied f. doyuma ulaşmak
be kept in mind f. akılda tutulmak
be out of place f. yakışık almamak
be hide f. sinmek
be up to par f. her zamanki seviyede olmak
be short f. birinde bir şey belirli bir miktarda eksik olmak
be disturbed f. huylanmak
be free of f. çıkmış olmak (bir yerden)
be broken into pieces f. un ufak olmak
be ruined f. berbat olmak
prove to be true f. aslı çıkmak
not to be advisable f. akıl karı bir iş olmamak
be set f. kurulmak (masa)
be out of place f. yerinde olmamak (her zamanki)
be alienated f. yabancılaşmak
be thrown f. tuşa gelmek
be crushed f. ezilmek
be one's friend f. arkadaşı olmak
be old f. yaşını başını almak
be out of print f. kitap yayımcısında mevcut olmamak
be too particular f. ince eleyip sık dokumak
be appalled f. korkmak
be attracted f. dikkatini çekmek
be enslaved by one's emotions f. duygularının esiri olmak
be vexed with someone f. birine kızmak
be posterior to f. sonra gelmek
be easy to f. kolay olmak
be overcome by f. tarafından mağlup olmak
be honoured f. müşerref olmak
be short on f. kısa gelmek (bir giysi)
be remembered f. anımsanmak
be aware of f. duymak
be due f. belirli bir zamanda olması gerekmek
be under the governance of f. denetiminde olmak
be known f. tanınmak
be acquainted with something f. bilmek
be far apart f. arada dağlar kadar fark olmak
be disabled f. devre dışı kalmak
(an amnesty) to be granted f. af çıkmak
be hurt f. incinmek
be selfish f. bencil olmak
be suspended f. kapanmak
be at a standstill f. kesilmek
be on overtime f. fazla mesai yapmak
be a thing of the past f. tarih olmak
be nauseous f. midesi bulanmak
be drunk f. sarhoş olmak
be involved f. bulaşmak
be idle f. atıl kalmak
be jealous of f. kıskanmak
be jumped f. atlanmak
be careless f. gafillik etmek
be as good as one's promise f. sözünü yerine getirmek
be billeted f. konaklamak
be in flames f. harlamak
be in good taste f. yakışık almak
be up to date f. gündemi takip etmek
be here to stay f. kalıcı olmak
be very cold f. kıkırdamak
be equipped f. mücehhez olmak
be mildewed f. küflenmek
be all right f. fena olmamak
be caught short f. sıkışmak
be on familiar terms f. içlidışlı olmak
be daunted f. gözü korkmak
be commented f. açıklanmak
be covered with perspiration f. tere batmak
be tolerant f. anlayış göstermek
be within earshot f. duyabilmek
be stuck in an elevator f. asansörde kalmak
be sensed f. duyulmak
be dwelled on f. bir konuya takılıp kalmak
cause to be f. neden olmak
be history f. mazi olmak
be cheated f. kazıklanmak
be enough f. yetmek
be lost in conversation f. lafa dalmak
be lazy f. tembellik etmek
be ashamed f. ar etmek
be seen f. görülmek
be conceited f. kibirlenmek
be scared f. ürkmek
be determined to f. kararlı olmak
be entrusted with something f. bir şeyle görevli olmak
be hungry and homeless f. aç açık kalmak
be beyond belief f. inanılmaz olmak
be smitten f. darbe almak
be utilized f. değerlendirilmek
be all ears f. kulak kesilmek
be marooned on f. mahsur kalmak
be over f. tamam olmak
be pissed off f. sinirinden kudurmak
be pressed for f. sıkışmak
be hot f. yanmak
be out of character f. (bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak
be stabilized f. sabitleştirilmek
be torn between two choices f. iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
be off the agenda f. gündemden düşmek
be petrified f. kanı donmak
be acceptable f. makul olmak (fiyat)
be tantamount to f. eşit olmak
be of concern f. mevzu bahis olmak
be where everybody passes by f. ayak altında kalmak
allow oneself be led by the nose f. sakalı ele vermek
be effective f. etkisi olmak
be twisted f. bükülmek
be pertinent to f. ile ilgili olmak
be at a loss for words f. söyleyecek söz bulamamak
be too clever by half f. zekasına çok güvenmek
be sceptical of f. kuşku duymak
be sick to death of f. illallah demek
be within one's means f. harcı olmak
be smitten with f. birdenbire (bir hisse) kapılmak
be sewn f. dikilmek
be declaratory of f. beyan etmek
be able to understand f. aklı ermek
be embarrassed f. bozum olmak
be hopeful f. ümitlenmek
be in progress f. sürmek
be abroad f. artık sır olmaktan çıkmış olmak
be concerned about f. kaygılanmak
be humiliated f. küçük düşürülmek
be cut up f. sarsılmak
be within someone's grasp f. birinin kavrayışı içinde olmak
be bound up with f. bağlı olmak
be skeptical about f. kuşku duymak
be tied to f. tabi olmak
be blockaded f. ablukaya alınmak
be sufficient f. yeterli olmak
be up f. yataktan kalkmış olmak
be at one's wits end f. eli ayağı dolaşmak
be in the limelight f. dikkatleri üzerine çekmek
be taken into account f. sayılmak
be commissioned f. memur olmak
be under attack f. saldırılara maruz kalmak
require to be f. gerektirmek
be crowned f. taç giymek
be at war f. savaş halinde olmak
be liked f. sevilmek
be grieved f. kahrolmak
be under house arrest f. göz hapsi altında olmak
be no longer necessary f. mahal kalmamak
be shot through with f. bir şeyde bir öğe yer yer bulunmak
be destitute of f. mahrum kalmak
be keen on f. meraklı olmak
be in sight f. gözle seçilmek
be anxious f. endişe etmek
be indisputable f. akan sular durmak
be in straitened circumstances f. darlık içinde olmak
be scattered f. saçılmak
be put upon f. ezilmek
be equal to f. uygun olmak
be equivalent to f. eşit olmak
be hungry f. karnı acıkmak
be selfish f. bencillik etmek
be mistaken f. hataya düşmek
be up to the mark f. istenilen derecede olmak
be at the end of one's tether f. son kozunu oynamış olmak
be stunted f. güdük kalmak
be disconcerted f. bozulmak
be out f. açığı olmak (para)
be lost f. ortadan kaybolmak
be roasted f. kebap olmak
be dismissed f. işinden çıkarılmak
be along f. gelmek
be in the clear f. açılmak (gökyüzü/hava)
be slapped f. tokat yemek
be concerned about f. merak etmek
be unable to stand f. yüreği kaldıramamak
be within the bounds of possibility f. imkan dahilinde olmak
be the master of one's own destiny f. kendi kaderini tayin etmek
be too tired to go on f. şişmek
be surrounded by f. etrafı çevrili olmak
be talked out f. söyleyecek sözü kalmamak
be contaminated with verdigris f. bakır çalmak
be stopped up f. tıkanmak
be located on the land of f. alan üstünde kurulu olmak
be annoyed f. keyfi kaçmak
be connected f. münasebette bulunmak
be steeped f. demlenmek
be different from f. farklılık göstermek
be a law unto oneself f. kafasına göre hareket etmek
be in labor f. doğurmakta olmak
be enough f. çıkışmak
be none the worse f. bir şey yüzünden daha beter durumda olmamak
be in on f. bilmek
be noncommittal f. rengini belli etmemek
be back on amicable terms f. yeniden dostane ilişkiler kurmak
be saved for f. saklanmak
be insufficient f. az gelmek
be under the weather f. kendini kötü hissetmek
be shattered f. sarsılmak
be recognized f. tanınmak
be wide open f. belermek
be destitute f. açlıktan nefesi kokmak
be smitten with f. yakalanmak
be in vogue f. moda olmak
be at odds f. aralarında anlaşmazlık olmak
be out f. dışarıda olmak
be prone to f. meyilli olmak
be mentioned f. geçmek
be deserving of f. layık olmak
be helpful f. faydalı olmak
be tardy f. gecikmek
be in bad with f. arası iyi olmamak
be designed to f. uygun olmak
be out f. yanmak
pretend to be f. ayağına yatmak
be malevolent towards f. kötü niyetli olmak
be preoccupied with one's own troubles f. kendi derdine düşmek
be under pressure f. manevi baskı altında olmak
be demanded f. talep görmek
be famished f. karnı zil çalmak
be offended with f. zoruna gitmek
be enthused f. coşturulmak
be robbed f. çarpılmak
be enamored of f. bayılmak
be determined f. azimli olmak
be in good working order f. iyi işler durumda olmak
be in control of one's own destiny f. kendi kaderini tayin etmek
be assassinated f. suikaste uğramak
be active f. faaliyette olmak
be exempt f. muaf tutmak
be solicitous about f. ilgi göstermek
be careless f. dikkatsizlik etmek
be a party to f. katılmak
be in the way f. ayak altında olmak
be very interested in something f. yakından ilgilenmek
be influenced f. müteessir olmak
be in on f. haberi olmak
be obsessed by f. aklına takılmak
be unconcerned with f. kayıtsız kalmak
be mixed up in f. karışmak
be on guard f. tetikte olmak
be up against f. mücadele etmek
be unable to hide something f. açık vermek
be accustomed to f. alışagelmek
be centrally located f. şehrin merkezinde bulunmak
be lucky f. talihi yaver gitmek
be the death of f. ölümüne neden olmak
be scared to death f. ödü kopmak
be naughty f. yaramazlık etmek
be in sight f. ufukta olmak
be in need of f. gereksinim duymak
be mixed up f. şaşırmak
be amazed f. hayrete düşmek
be a mother to f. analık etmek
be sharpened f. keskinleşmek
be all in a fluster f. çırpınmak
be dressed in tatters f. birinin üstü başı yırtık pırtık olmak
be tied to someone's apron strings f. birisinin sözünden çıkmamak
be defective f. ayıplı olmak
be taken with f. kapılmak
be scheduled f. tarifeye göre belirli bir zamanda olmak
be attacked by rabies f. kudurmak
be sorry f. esef etmek
be surrounded f. çevrelenmek
be sorry f. eseflenmek
be emptied f. boşaltılmak
be burnished f. cilalı olmak
be stuck on f. vurulmak
be relieved f. içi rahat etmek
be as good as one's promise f. sözünü tutmak
be found exaggerated f. abartılı bulunmak
be put into service f. hizmete girmek
be related to f. ilgili olmak
be under discussion f. görüşülmekte olmak
be offended f. incinmek
be posted abroad f. yabancı bir ülkeye iş için gönderilmek
be on something's trail f. bir şeyi aramak
be a sufferer from f. çekmek
be inserted f. sokulmak
be parallel with f. benzemek
be an instrument f. alet olmak
be affected by the evil eye f. nazar değmek
be overdrawn f. hesabından fazla para çekmiş olmak
be distinguished f. seçilmek
be caught short of f. yanında yeterli miktarda olmamak
be dislocated f. kemik çıkmak (kemik)
be dressed f. yontulmak
be loath to do something f. bir şeyi yapmaktan çekinmek
be ruined f. hayatı kaymak
be loosed f. boşanmak
be on edge f. sinirleri gergin olmak
be recovered from f. iyileşmek
be unable to f. aciz olmak
be willing to pay f. gözden çıkarmak
be utterly inconceivable f. akla hayale sığmamak
be proud of f. ile iftihar etmek
be fortunate f. şanslı olmak
be on call f. nöbete kalmak
not to be able to believe one's eyes f. gözlerine inanamamak
be impressed f. hayran kalmak
be in the limelight f. ilgi odağı olmak
be in a fright f. korku içinde olmak
be convinced f. kani olmak
be unemployed f. boş oturmak
be outnumbered f. az kalmak
be influential f. etkili olmak
be beyond one's ken f. birinin hiç bilmediği bir şey olmak
be on heat f. kösnülmek
be sorry for f. yerinmek
be out of one's mind f. kafadan kontak olmak
be relegated f. küme düşürülmek
be hopping mad f. sinirinden kudurmak
be exhausted f. cansız düşmek
be reduced f. küçülmek
be mentioned f. adı geçmek
be shocked f. kanı donmak
be in high spirits f. neşesi yerinde olmak
be shackled by f. tutsağı olmak
be comforted f. avunmak
be destroyed f. yıktırılmak
be petrified with astonishment f. donup kalmak
be hurt f. kırılmak
be forgiven f. affolunmak
be tied to f. bağlı olmak
be rude f. terbiyesini bozmak
be in rapport with f. anlaşmak
be good at f. belirli bir şeyi iyi yapmak
be a burden f. yük olmak
be left open f. açık kalmak
be overdue f. vadesi geçmek
be raided f. baskına uğramak
be eaten up with pride f. kendini devaynasında görmek
be touched f. etkilenmek
be of age f. yaşı kemale ermek
be in with f. ile arkadaş olmak
not to be able to get married f. evde kalmak (evlenmemiş)
be taken in f. dolaba girmek
be adequate f. ihtiyacı karşılamak
be acquainted with f. bilmek
be approved f. olur almak
be confused f. allak bullak olmak
be hand in glove f. canciğer olmak
be caught unawares f. gafil avlanmak
be excluded f. hariç olmak
be in two minds f. bocalamak
be broken into small pieces f. ufalanmak
be discharged f. deşarj olmak
be minting it f. çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak
be careless f. gaflet göstermek
be overjoyed f. çok sevinmek