şiddetli - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

şiddetli



"şiddetli" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 145 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
şiddetli acute s.
şiddetli severe s.
şiddetli violent s.
General
şiddetli goriness i.
şiddetli poignant s.
şiddetli keen s.
şiddetli exquisite s.
şiddetli rude s.
şiddetli gusty s.
şiddetli hard s.
şiddetli towering s.
şiddetli deep s.
şiddetli intense s.
şiddetli tempestuous s.
şiddetli harsh s.
şiddetli stinging s.
şiddetli virulent s.
şiddetli stormy s.
şiddetli rigorous s.
şiddetli torrential s.
şiddetli round s.
şiddetli sharp s.
şiddetli impetuous s.
şiddetli high s.
şiddetli stern s.
şiddetli sore s.
şiddetli driving s.
şiddetli spanking s.
şiddetli excruciating s.
şiddetli extreme s.
şiddetli passionate s.
şiddetli stark s.
şiddetli strong s.
şiddetli rigid s.
şiddetli vehement s.
şiddetli intensive s.
şiddetli vicious s.
şiddetli splitting s.
şiddetli burning s.
şiddetli drastic s.
şiddetli furious s.
şiddetli ferocious s.
şiddetli heavy s.
şiddetli profound s.
şiddetli bitter s.
şiddetli slashing s.
şiddetli frenetic s.
şiddetli flash s.
şiddetli smart s.
şiddetli sweeping s.
şiddetli forceful s.
şiddetli boisterous s.
şiddetli strict s.
şiddetli trenchant s.
şiddetli hot s.
şiddetli intemperate s.
şiddetli flaming s.
şiddetli bad s.
şiddetli fierce s.
şiddetli violent s.
şiddetli severest s.
şiddetli severer s.
şiddetli thunderous s.
şiddetli dire s.
şiddetli stiff s.
şiddetli wild s.
şiddetli blistering s.
şiddetli fiercest s.
şiddetli astringent s.
şiddetli brutal s.
şiddetli consuming s.
şiddetli tearing s.
şiddetli acharné s.
şiddetli rabious s.
şiddetli adstringent s.
şiddetli afflictive s.
şiddetli agonising s.
şiddetli ranty s.
şiddetli terrible s.
şiddetli tiger-footed s.
şiddetli animose [obsolete] s.
şiddetli unsparring s.
şiddetli untemperate s.
şiddetli extended s.
şiddetli violous s.
şiddetli boistous s.
şiddetli hard-edged s.
şiddetli hardhanded s.
şiddetli hardrock s.
şiddetli wroth s.
şiddetli hash [dialect] s.
şiddetli breme [obsolete] s.
şiddetli bruising s.
şiddetli gothic s.
şiddetli great s.
şiddetli grievous s.
şiddetli grill s.
şiddetli hefty s.
şiddetli roarming [dialect] s.
şiddetli roily s.
şiddetli roisterly s.
şiddetli round s.
şiddetli royal s.
şiddetli devilish s.
şiddetli inexorable s.
şiddetli combustious [obsolete] s.
şiddetli salt s.
şiddetli searing s.
şiddetli seething s.
şiddetli foul s.
şiddetli foul s.
şiddetli sledgehammer s.
şiddetli spreathed [dialect] s.
şiddetli strengthy s.
şiddetli super s.
şiddetli superhot s.
şiddetli vehemently zf.
Colloquial
şiddetli like billyo zf.
şiddetli like billy-oh zf.
şiddetli like billyo zf.
şiddetli like billy-o zf.
Idioms
şiddetli bone-crunching s.
şiddetli bone-crunching s.
Law
şiddetli grave s.
Technical
şiddetli turbulent s.
şiddetli violent s.
şiddetli severe s.
şiddetli stringent s.
Marine
şiddetli stern s.
Zoology
şiddetli homoeothermal s.
şiddetli homoiothermal s.
Linguistics
şiddetli strong s.
Geography
şiddetli torrent s.
şiddetli torrentuous s.
Meteorology
şiddetli nimbose s.
Latin
şiddetli atrox s.
şiddetli atrox s.
Archaic
şiddetli wood s.
şiddetli dure s.
şiddetli oragious [obsolete] s.
şiddetli frenetical s.
şiddetli strengthful s.
Slang
şiddetli aggro s.
şiddetli like buggery [uk] expr.
British Slang
şiddetli chronic s.

"şiddetli" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ani ve şiddetli rüzgar squall i.
General
şiddetli tropik fırtına typhoon i.
şiddetli kötüleme vituperation i.
şiddetli geçimsizlik severe conflict i.
en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) brunt i.
şiddetli rekabet tug of war i.
şiddetli hücum onslaught i.
şiddetli tavsiye exhortation i.
şiddetli arzu appetency i.
güçlü ve şiddetli dalga roust i.
şiddetli rüzgar strong wind i.
şiddetli ve ani çekiş jerk i.
şiddetli yağmur driving rain i.
şiddetli tartışma donnybrook i.
şiddetli ve ani yağmur waterspout i.
şiddetli akıntı shoot i.
şiddetli arzu craving i.
kısa süren şiddetli rüzgar scud i.
şiddetli yağma pelt i.
şiddetli rüzgar fresh breeze i.
şiddetli yağmur deluge i.
şiddetli darbe bash i.
birden saplanan şiddetli sancı twinge i.
şiddetli yağmur downpour i.
şiddetli nabız feverish pulse i.
kısa ve şiddetli yağış flurry i.
şiddetli rüzgar gale i.
şiddetli araştırma ve gezme arzusu wanderlust i.
şiddetli rüzgar blast i.
şiddetli sarsıntı concussion i.
şiddetli ve sert rüzgar tempest i.
şiddetli acı agony i.
uğultu (şiddetli rüzgarın çıkardığı) bluster i.
ekvatorun 40* ile 50* arasındaki kuzey ve güney enlemlerinde şiddetli rüzgarların görüldüğü bölgeler roaring forties i.
şiddetli arzu urge i.
şiddetli istek thirst i.
şiddetli bir şekilde azarlama lambasting i.
çok şiddetli arzu lust i.
şiddetli saldırı onslaught i.
şiddetli geçimsizlik irreconcilable difference i.
şiddetli nöbet paroxysm i.
şiddetli yağmur heavy rain i.
şiddetli yağmur heavy rainfall i.
şiddetli fırtına tropical storm i.
ani ve şiddetli ağrı pang i.
şiddetli karın ağrısı cramp i.
şiddetli sancı throe i.
sudan'da görülen şiddetli kum fırtınası haboob i.
şiddetli çarpışma smash up i.
şiddetli bir alkış a thunderous applause i.
şiddetli gürültü deafening noise i.
şiddetli gürültü loud noise i.
şiddetli ışık harsh light i.
şiddetli hava akımı blast i.
şiddetli ağrı acute pain i.
şiddetli istek anxiety i.
şiddetli vuruş bang i.
şiddetli sağanak thunder squall i.
şiddetli sağanak thundersquall i.
şiddetli yağmur torrential rain i.
şiddetli yağmur lashing rain i.
şiddetli yağmur pouring rain i.
şiddetli protesto a vehement protest i.
şiddetli ağız kavgası a knock-down drag-out fight i.
şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma high-conflict divorce i.
şiddetli duygu emotion i.
şiddetli istek urge i.
şiddetli saldırılar violent attacks i.
şiddetli fırtına fierce storm i.
şiddetli fırtına severe storm i.
şiddetli fırtına ferocious storm i.
şiddetli fırtına violent storm i.
şiddetli bulantı ve kusma severe nausea and vomiting i.
şiddetli/ağır/sert hava şartları extreme weather conditions i.
şiddetli geçimsizlik irreconcilable differences i.
şiddetli çatışma violent conflict i.
şiddetli çekişme violent conflict i.
şiddetli yanık severe burn i.
şiddetli cinsel istek concupiscence i.
şiddetli saldırı fierce attack i.
şiddetli şefkat fierce compassion i.
şiddetli hırs burning ambition i.
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü tapmer i.
şiddetli tavsiye adhortation i.
çok şiddetli sağanak yağmur cataract i.
(bir şeyin) en şiddetli noktası teeth i.
şiddetli olma terribleness i.
şiddetli istek thirstiness i.
şiddetli istek hungriness i.
en şiddetli an throes i.
ani ve şiddetli kriz tumult i.
şiddetli fırtına violent storm i.
şiddetli ızdırap agony i.
şiddetli bir saldırıya maruz bırakma banging i.
şiddetli bir şekilde çıkışma upbraiding i.
(japonya'da) şiddetli amerikan karşıtlığı kenbei i.
arka arkaya tekmelerle yapılan şiddetli bir saldırı kicking i.
şiddetli ağrı excruciation i.
bir uç organdan, sinapstan veya merkezden geçen eşzamanlı veya ardışık şiddetli sinir uyarıları volley i.
şiddetli rüzgarın taşıdığı şey blast i.
şiddetli fakat geçici sevda mash i.
şiddetli darbe whap i.
şiddetli darbe whop i.
çok hızlı ve şiddetli hareket eden şey wildfire i.
şiddetli fırtına blow i.
şiddetli azarlama blowing up i.
şiddetli azarlama blowing-up i.
sert ve şiddetli kavga maul i.
şiddetli azarlama hell i.
şiddetli ve heyecanlı aktivite hell i.
şiddetli ve heyecanlı etkinlik hell i.
çok şiddetli savaşan kimse hell-kite i.
çok şiddetli savaşan kimse hell-rooster i.
kısa süreli şiddetli hastalık brash [scotland] i.
şiddetli egzersiz sonucu nefes nefese kalma breathing i.
şiddetli hareket breenge i.
şiddetli hareket breinge i.
şiddetli şok buffet i.
şiddetli sarsıntı buffet i.
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz high sea i.
şiddetli ruhsal çöküntü dönemi hump [uk] i.
insanların yüksek sesli rock müzik eşliğinde kendilerini çılgınca ve şiddetli bir şekilde oradan oraya savurdukları bir dans şekli mosh i.
afyon gibi uyuşturucular için şiddetli istek duyma yen i.
şiddetli dayak lounder i.
şiddetli düşüş mucker i.
şiddetli başarısızlık mucker i.
şiddetli çöküş mucker i.
avustralya'da görülen şiddetli fırtına burster i.
şiddetli spazm gird i.
ani ve şiddetli ağrı gird i.
şiddetli kınama riot act i.
şiddetli çekişme clash i.
şiddetli çatışma clash i.
şiddetli meydan okuma clash i.
şiddetli değişimin kökeni ground zero i.
şiddetli yağış gulch [dialect] [uk] i.
şiddetli dayak once-over i.
şiddetli taşkın onslaught i.
şiddetli haykırış roar i.
şiddetli bağırış roar i.
şiddetli eleştiri roast i.
şiddetli iniş çıkışlar veya dalgalanmalar ile karakterize süreç roller coaster i.
şiddetli ihtiras ruff [obsolete] i.
hakaret veya saygısızlığın yarattığı şiddetli öfke ruffled feathers i.
şiddetli basınç implosion i.
şiddetli tazyik implosion i.
ani ve şiddetli kargaşa incident [uk] i.
şiddetli tepki verme eğilimi instability i.
şiddetli kriz combustion i.
şiddetli cinsel istek concupy i.
şiddetli şok concussation i.
şiddetli çalkantı concussation i.
şiddetli muamele dole [obsolete] i.
şiddetli yağmur douse i.
şiddetli yağmur dowse i.
ani ve şiddetli rüzgar drow i.
şiddetli gıda yokluğu famine i.
hastalığın en şiddetli dönemi climax i.
şiddetli ruhsal bozukluk feeling i.
şiddetli darbe paddywhack [obsolete] i.
şiddetli saldırı saliaunce [obsolete] i.
kum taşıyan şiddetli rüzgar sandblast i.
şiddetli ve ani nöbet convulsion i.
şiddetli cezalarıyla bilinen bir ispanyol tarikatının üyesi disciplinant i.
iki grup arasındaki şiddetli anlaşmazlık divide i.
şiddetli yanıt firestorm i.
şiddetli partizanlık flag waving i.
şiddetli partizanlık flag-waving i.
şiddetli tutku flame i.
şiddetli istek duyan kimse flame i.
ani ve şiddetli kriz flaw [obsolete] i.
şiddetli yağış flood i.
şiddetli ve boğuk ses flump i.
aleni ve şiddetli tartışma paroxysm [obsolete] i.
aleni ve şiddetli anlaşmazlık paroxysm [obsolete] i.
şiddetli ve ani darbe plump i.
(yağmur) şiddetli yağış plunge i.
şiddetli duygu değişimlerinin yaşandığı durum rollercoaster i.
tutkulu, şiddetli ve genellikle öfke içeren bir duygunun sergilenmesi scene i.
şiddetli saldırı siserara [dialect] i.
şiddetli saldırı siserary [dialect] i.
şiddetli top mermisi patlaması crump i.
şiddetli olma freneticism i.
mani kaynaklı meydana gelen şiddetli ve ani nöbet frenzy i.
ani ve şiddetli rüzgar fret [obsolete] i.
şiddetli çiseleme skew [dialect] [uk] i.
şiddetli çarpma slam i.
şiddetli azarlama slap down i.
(yelken) havada asılıyken şiddetli şekilde sarsılma veya dalgalanma slatting i.
şiddetli patlama sling i.
şiddetli yağmurların geniş bir yarığı aşındırması ile oluşan ve genellikle su bulundurmayan derin hendek sluit [africa] i.
şiddetli dayak beatdown i.
şiddetli fırtına maelstrom i.
şiddetli esmek storm f.
şiddetli bir şekilde hücum etmek storm f.
şiddetli bir şekilde azarlamak lambast f.
çarpa çarpa şiddetli ve gürültülü bir şekilde koşmak crash f.
şiddetli bir şekilde hücum ederek bir yeri fethetmek storm f.
şiddetli olmak rage f.
şiddetli esmek rush f.
baskının en şiddetli kısmını çekmek bear the brunt of f.
şiddetli bir şekilde fışkırtmak spew out f.
şiddetli azarlamak dress down f.
-e karşı şiddetli ilgi duymak take an eager interest in f.
şiddetli eleştiri almak be severely criticized f.
şiddetli yağmur yağmak pour with rain f.
(yağmur) şiddetli yağmak pour with rain f.
yağmur şiddetli yağmak rain come down hard f.
şiddetli bir biçimde sarsmak zing f.
şiddetli veya telaşlı bir eylemde bulunmak whack (up) f.
şiddetli veya telaşlı bir hareket yapmak whack (up) f.
şiddetli sözlü saldırıda bulunmak blister f.
(şiddetli rüzgar, kar) elektrik tellerini sarsmak gallop f.
şiddetli saldırıya uğramak rip f.
inletecek kadar şiddetli acı yaşamak groan f.
şiddetli şekilde düşmek gulch [dialect] [uk] f.
şiddetli şekilde rahatsız etmek murder f.
şiddetli itirazlarla karşı karşıya gelmek oppose [obsolete] f.
şiddetli esmek overblow f.
şiddetli şekilde alt etmek overlay [obsolete] f.
şiddetli patlama veya gürültüyle şaşırtmak blast f.
bir şeye şiddetli arzu duymak fiend f.
şiddetli ve boğuk bir sesle yerleştirmek flump f.
şiddetli şekilde düşmek flump down f.
daha şiddetli esmek outstorm f.
şiddetli protestolar yapmak scream f.
şiddetli patlamak crump f.
ceza olarak şiddetli acı çekmek smart f.
daha şiddetli hale gelmek smarten f.
gürültülü ve şiddetli biçimde burundan solumak snuff f.
(bağlayarak) fırtınaya veya şiddetli hücumlara karşı dirençli hale getirmek snug f.
şiddetli şekilde dövmek soak f.
şiddetli (deprem/kalp krizi vb) massive s.
ince şiddetli keen s.
çok şiddetli tedavi uygulanarak gelişimi durdurulmuş jugulated s.
daha şiddetli waxier s.
şiddetli (rüzgar/darbe) strong s.
şiddetli derecede acımasız wrothful s.
çok şiddetli splitting s.
çok şiddetli yağan (yağmur) torrential s.
şiddetli (söz) intemperate s.
şiddetli (rüzgar) spanking s.
şiddetli (sancı) sharp s.
en şiddetli waxiest s.
şiddetli (duygu) strong s.
şiddetli tartışmalara yol açabilen (konu) explosive s.
şiddetli (rüzgar) rough s.
şiddetli (fırtına vb) gustful s.
hakkında şiddetli tartışmalar yapılan (konu) explosive s.
en şiddetli sharpest s.
şiddetli (eleştiri vb) blistering s.
şiddetli (ağrı) excruciating s.
şiddetli bir şekilde yıkıcı cataclysmal s.
şiddetli bir şekilde yıkıcı cataclysmic s.
daha az şiddetli hale getirilmiş tempered s.
şiddetli bir haykırışla söylenen yelled s.
şiddetli bir haykırışla söylenen shouted s.
aşırı şiddetli knockdown-dragout s.
ani veya şiddetli patlamalarla karakterize olan vesuvian s.
kışın şiddetli hava koşulları nedeniyle tahrip olmuş winter-beaten s.
kışın şiddetli hava koşullarından etkilenmiş winter-beaten s.
şiddetli ve gürültülü esen blusterous s.
çok şiddetli bold s.
çok şiddetli hellacious s.
şiddetli algılar yaratan mind-expanding s.
oldukça şiddetli high-voltage s.
şiddetli olmayan moderate s.
şiddetli yırtılma sesine benzer rending s.
şiddetli ve aralıksız yağmurdan sonra çamurlaşmış (at yarışı pisti) muddy s.
şiddetli yırtılma sesine benzer ripping s.
(acı) çok şiddetli grinding s.
ani ve şiddetli griping s.
şiddetli olmayan gustless s.
aşırı şiddetli overacute s.
fazla şiddetli overviolent s.
şiddetli cinsel istek ile ilişkili concupiscential [obsolete] s.
eylem veya duygu açısından şiddetli fierce s.
şiddetli yağış görülen pluviose s.
düzenli ve şiddetli yağış alan pluviose s.
şiddetli yağmura ait pluvious s.
şiddetli yağmur ile ilişkili pluvious s.
şiddetli açlık duyan sharp-set s.
şiddetli yorgunluk sebebiyle karnının altındaki kas telleri büzülmüş olan sinew-shrunk s.
gürültülü ve şiddetli slam-bang s.
şiddetin ve özellikle şiddetli ölümün sansasyonel tasviri ile nitelenen snuff s.
şiddetli ve agresif yöntemler içeren spiky s.
şiddetli esen gusty s.
şiddetli (rüzgar) keen s.
şiddetli bir şekilde stringently zf.
şiddetli bir şekilde bigly zf.
şiddetli bir şekilde consumingly zf.
şiddetli bir şekilde burningly zf.
şiddetli bir şekilde excruciatingly zf.
şiddetli bir halde with a vengeance zf.
şiddetli bir şekilde frenetically zf.
şiddetli biçimde intensely zf.
şiddetli bir şekilde gustily zf.
şiddetli bir biçimde virulently zf.
şiddetli bir biçimde severely zf.
aşırı derecede öfkeli/şiddetli biçimde rabidly zf.
şiddetli biçimde rabidly zf.
şiddetli bir şekilde toweringly zf.
şiddetli bir biçimde violently zf.
şiddetli bir şekilde agonizingly zf.
çok şiddetli durumlarda in severe cases zf.
şiddetli bir şekilde enlargedly zf.
şiddetli bir şekilde untemperately zf.
şiddetli bir şekilde mainly [obsolete] zf.
ani ve şiddetli bir faaliyette olacak şekilde off zf.
(yağmur, yağış) çok şiddetli in sheets zf.
şiddetli bir şekilde flamingly zf.
şiddetli bir biçimde shrewdly zf.
şiddetli bir çarpmayla slam zf.
kar çok şiddetli the snow is very heavy expr.
Phrasals
yanından şiddetli/çok hızlı bir şekilde geçmek whip by f.
çekmek/saldırmak (şiddetli bir şekilde) tear at f.
(birini) sürekli veya şiddetli azarlamak set at f.
(birini veya bir şeyi) devamlı veya şiddetli eleştirmek set at f.
(birini) şiddetli eleştirmek whale away at (someone) f.
(birini) şiddetli eleştirmek whale into (someone) f.
(birini) şiddetli eleştirmek whale on (someone) f.
(organizasyonu, etkinliği) şiddetli rüzgar nedeniyle iptal etmek wind off f.
yoğun/şiddetli mücadele vermek battle out f.
yoğun/şiddetli bir savaş vermek battle out f.
şiddetli bir şekilde sarsılmak bucket about [uk] f.
şiddetli veya gürültülü bir şekilde ortaya çıkmak burst forth f.
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak lash down on (someone or something) f.
Colloquial
uzun ve şiddetli konuşma earbash i.
şiddetli tartışma bloodletting i.
engel olunamayan çok yüksek sesli ve şiddetli hapşırık juggersnot i.
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik blowout i.
şiddetli münakaşa blowout i.
şiddetli kavga blowout i.
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik blowout i.
şiddetli anksiyete horror i.
şiddetli ve kontrol edilemeyen gülme patlamaları hysterics i.
şiddetli baş ağrısı pounding headache i.
uzun ve şiddetli bir şekilde konuşmak earbash f.
acil ve şiddetli bir şekilde cezalandırmak short sharp shock f.
şiddetli yağmur yağmak chuck it down f.
şiddetli dayak atmak womp f.
şiddetli yağmur yağıyor it's chucking it down [uk] expr.
Idioms
şiddetli yağan, taşkın veya sel halinde şey niagara i.
büyük bir/şiddetli arzu burning desire i.
büyük bir/şiddetli istek burning desire i.
çok şiddetli savaş a pitched battle i.
şiddetli mücadele a pitched battle i.
şiddetli bir patlama quite the blast i.
şiddetli baş ağrısı splitting headache i.
şiddetli yangın five-alarm fire i.
şiddetli yangın three-alarm fire i.
şiddetli arzu/istek yearning desire i.
aşırı şiddetli kavga knock-down-drag-out i.
aşırı şiddetli tartışma knock-down-drag-out i.
aşırı şiddetli kavga/mücadele knockdown drag-out fight i.
kafasına şiddetli bir darbe almak/yemek get (one's) bell rung f.
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek get (one's) bell rung f.
kafasına şiddetli bir darbe almak/yemek ring (one's) bell f.
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek ring (one's) bell f.
en ağır/zor/şiddetli kısmına katlanmak bear the brunt of something f.
saldırının en şiddetli kısmını yaşamak take the brunt of something f.
şiddetli yağmur yağmak pour with rain f.
saldırının en şiddetli kısmını yaşamak bear the brunt of something f.
yoğun/şiddetli biçimde eleştirmek be in full cry f.
şiddetli olmak (ses) part (one's) hair f.
çok şiddetli yağmur yağmak rain like a cow pissing on a flat rock f.
şiddetli bir yarış içine girmek cut one another's throats f.
şiddetli yağmur yağmak be chucking (it) down [uk] f.
şiddetli yağmur yağmak pour rain f.
şiddetli şekilde horlamak saw wood f.
şiddetli ve ani bir hücum yaparak (birini/bir şeyi/bir yeri) almak take (someone, something, or some place) by storm f.
şiddetli ve ani bir hücumla (birini/bir şeyi/bir yeri) ele geçirmek take (someone, something, or some place) by storm f.
şiddetli ve ardı arkası kesilmeyen (çekişme) cat-and-dog s.
aşırı şiddetli knock-down-and-drag-out s.
muharebenin en şiddetli yerinde in the thick of the battle expr.
mücadelenin en şiddetli zamanında in the thick of the fight expr.
şiddetli husumet içerisinde at daggers drawn [uk/australia] expr.
yoğun/şiddetli biçimde eleştiren in full cry expr.
şiddetli akmakta in spate [uk] expr.
şiddetli akmakta in (full) spate [uk] expr.
aşırı şiddetli (kavga/tartışma) knock-down drag-out expr.
Trade/Economic
şiddetli enflasyon virulent inflation i.
şiddetli engellilik ödeneği severe disablement allowance i.
şiddetli durgunluk depression i.
şiddetli talep strong demand i.
toplam talep veya toplam arzdaki şiddetli değişme shocks i.
ani ve şiddetli artış spike i.
Law
şiddetli geçimsizlik incompatibility of temperament i.
şiddetli anlaşmazlık incompatibility of temperament i.
korkunç, şiddetli ve pornografik film video nasty [uk] i.
Politics
şiddetli sosyal gerginlik dönemi convulsion i.
Insurance
şiddetli fırtına tempest i.
Media
şiddetli eleştiri a demolition job [uk] i.
Technical
hafif ve şiddetli kütle darbesi soft and heavy body impact i.
şiddetli yağmur torrent i.
şiddetli sağanak thunder squall i.
şiddetli geri itme backlash i.
şiddetli karıştırma vigorous stirring i.
şiddetli yağış heavy rainfall i.
yüksek şiddetli karbon high intensity carbon i.
manyetik fırtınaların şiddetli aşamalarında görülen ciddi radyo sinyali kaybı blackout i.
daha şiddetli yapmak intensify f.
şiddetli biçimde çarpmak rap f.
Construction
hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure i.
Marine
ani ve şiddetli fırtına squall i.
çok şiddetli afet extreme-severity disaster i.
çok şiddetli felaket durumunda yapılacak mali destek yasaları laws for special financial support for extreme severity disaster i.
dayanıklı kumaştan yapılan ve şiddetli fırtınalarda kullanılan yelken storm spinnaker i.
şiddetli kar yağışı heavy snowfall i.
şiddetli fırtına severe storm i.
şiddetli çalkantı turbulence i.
şiddetli yağışlı tayfun typhoon with heavy precipitation i.
yerel şiddetli yağış local severe rainfall i.
şiddetli fırtına living gale i.
şiddetli rüzgarlar guns i.
şiddetli rüzgar pirie i.
(geminin) şiddetli bir biçimde bir şeye çarpmasını engellemek fend off a boat f.
şiddetli rüzgarda yelkenleri açarak gitmek crack on f.
suya çok şiddetli çarpmak pitchpole f.
Medical
şiddetli veya tedavi edilemez zihinsel bozukluk acromania i.
şiddetli, akut fiziksel yaralanmaların tedavisinde uzmanlaşmış doktor traumatologist i.
şiddetli, akut fiziksel yaralanmaların tedavisinde uzmanlaşmış sağlık uzmanı traumatologist i.
şiddetli zihinsel, duygusal stres veya fiziksel yaralanmadan etkilenen bireylerde travmanın tedavisi traumatology i.
bebeklerde şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olan bulaşıcı ve yaygın bir virüs respiratory syncytial virus i.
hafif şiddetli klinik bulgular mild clinical findings i.
hastalığın en şiddetli dönemi fastigium i.
imiquimoda bağlı şiddetli genital ülserasyon severe genital ulceration induced by imiquimod i.
migren ve migrene bağlı şiddetli başağrısı tedavisinde kullanılan bir ilaç triptan i.
orta şiddetli bel ve bacak ağrısı mild low-back and leg pain i.
periorbital ve frontotemporal yerleşimli şiddetli ağrı periorbital and frontotemporal severe pain i.
prematür ve şiddetli ateroskleroz gelişimi development of premature and severe atherosclerosis i.
şiddetli ağrı twinge i.
şiddetli hemoptizi severe hemoptysis i.
şiddetli ağrı throe i.
şiddetli beyin hasarı severe brain damage i.
şiddetli karın ağrısı ve kusma severe abdominal pain and vomiting i.
şiddetli ağrı throes i.
şiddetli toksisite bulgusu severe toxicity sign i.
şiddetli acı anguish i.
şiddetli ağrı violent pang i.
şiddetli sancı throe i.
şiddetli ve ani nöbet paroxysm i.
şiddetli bel ağrısı severe low back pain i.
şiddetli kas seğirmesi trepidation i.
şiddetli titreme severe shivering i.
şiddetli hipotansiyon severe hypotension i.
şiddetli nonalkolik steatohepatit severe non-alcoholic steatohepatitis i.
şiddetli preeklamptik ve normotensif gebe severe pre-eclamptic and normotensive patient i.
şiddetli eklem ve adale ağrıları veren ateşli ve bulaşıcı hastalık dengue i.
şiddetli sancı sharp ache i.
şiddetli hiperfosfatemi ve hiperürisemi severe hyperphosphatemia and hyperuricemia i.
şiddetli böbrek tutulumu severe renal involvement i.
şiddetli ağrı grip i.
şiddetli baş dönmesi severe dizziness i.
şiddetli sancı violent pang i.
şiddetli sıtma jungle fever i.
şiddetli lezyonlar severe lesions i.
şiddetli göğüs ve skapüler bölge ağrısı severe pain in the chest and scapula i.
şiddetli toksisite belirtisi severe toxicity sign i.
şiddetli sancı grip i.
şiddetli göz yaşartıcı severe lachrymator i.
şiddetli metabolik dekompansasyon severe metabolic decompensation i.
şiddetli sancı twinge i.
şiddetli metabolik asidoz severe metabolic acidosis i.
şiddetli ağrı intense pain i.
şiddetli baş ağrısı severe headache i.
şiddetli lokal deri reaksiyonları severe local skin reactions i.
şiddetli böbrek tutulumu severe kidney involvement i.
şiddetli ağrı sharp ache i.
şiddetli kaşıntı ve eritemli reaksiyon severely pruritic and erythematous reaction i.
şiddetli sancı acute pain i.
şiddetli klinik seyir gösteren enfeksiyon infection with severe clinical manifestation i.
şiddetli geç diskinezi severe tardive dyskinesia i.
şiddetli acı sharp ache i.
şiddetli kronik obstrüktif akciğer hastalığı hasta patient with severely chronic obstructive lung disease i.
şiddetli hiperbilirübinemi severe hyperbilirubinemia i.
topuk altındaki fasya bağ dokusunun zedelenmesi sonrası şiddetli topuk ağrıları ile karakterize bir rahatsızlık plantar fasciitis i.
uzun süreli tedavi edilmemiş şiddetli/ağır hipotiroid long-standing severe untreated hypothyroidism i.
çok şiddetli tedavilerle hastalığı durdurmaya çalışma jugulation i.
şiddetli açlık hissi boulimia i.
hamileliğin genellikle ilk üç ayında görülen şiddetli ve inatçı kusma hyperemesis gravidarum i.
aşırı şiddetli olma hyperacuteness i.
akciğerlerin veya boğazın veya kulakların veya idrar yollarının şiddetli enfeksiyonu için kullanılan bir ilaç markası rocephin® i.
şiddetli uykusuzluğu tedavi etmek ve anesteziye yardımcı olmak için kullanılan bir benzodiazepin flunitrazepan i.
epilepsi nöbetinin şiddetli formu gelastic i.
(hastalığı) çok şiddetli tedavilerle hastalığı yavaşlatmak jugulate [rare] f.
şiddetli derecede kabız olmak obstipate f.
bağırsak tıkanmasıyla şiddetli kabızlığa neden olmak obstipate f.
aşırı şiddetli hyperacute s.
hızlı ve şiddetli etki eden (hastalık) deadly s.
Psychology
şiddetli kaygı severe anxiety i.
annelerini kaybeden ve yerini tutacak uygun birini bulamayan bebeklerde meydana gelen şiddetli depresyon anaclitic depression i.
düşük şiddetli mani hypomania i.
şiddetli duygu patlamaları ve duyusal ve motor işlev bozuklukları ile karakterize bir ruhsal bozukluk hysterical neurosis i.
Mental Health
şiddetli kişilik bölünmesi ile karakterize bir şizofreni türü disorganized type schizophrenia i.
şiddetli kişilik bölünmesi ile karakterize bir şizofreni türü hebephrenic schizophrenia i.
Dentistry
dişlerdeki şiddetli mobilite ve kırmızı şiş dişeti şikayeti complaint of severe mobility of the teeth with the red and swollen gingiva i.
Physiology
rahimde şiddetli kasılma ve servikal dilatasyon ile karakterize edilen doğum süreci transition i.
şiddetli sinir hastalığı face-ache i.
şiddetli tepki vermeyen inirritable s.