|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
ani ve şiddetli rüzgar |
squall i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
şiddetli tropik fırtına |
typhoon i.
|
|
3 |
Genel |
şiddetli kötüleme |
vituperation i.
|
|
4 |
Genel |
şiddetli geçimsizlik |
severe conflict i.
|
|
5 |
Genel |
en şiddetli kısım (saldırı/azarlama/baskı vb'nin) |
brunt i.
|
|
6 |
Genel |
şiddetli rekabet |
tug of war i.
|
|
7 |
Genel |
şiddetli hücum |
onslaught i.
|
|
8 |
Genel |
şiddetli tavsiye |
exhortation i.
|
|
9 |
Genel |
şiddetli arzu |
appetency i.
|
|
10 |
Genel |
güçlü ve şiddetli dalga |
roust i.
|
|
11 |
Genel |
şiddetli rüzgar |
strong wind i.
|
|
12 |
Genel |
şiddetli ve ani çekiş |
jerk i.
|
|
13 |
Genel |
şiddetli yağmur |
driving rain i.
|
|
14 |
Genel |
şiddetli tartışma |
donnybrook i.
|
|
15 |
Genel |
şiddetli ve ani yağmur |
waterspout i.
|
|
16 |
Genel |
şiddetli akıntı |
shoot i.
|
|
17 |
Genel |
şiddetli arzu |
craving i.
|
|
18 |
Genel |
kısa süren şiddetli rüzgar |
scud i.
|
|
19 |
Genel |
şiddetli yağma |
pelt i.
|
|
20 |
Genel |
şiddetli rüzgar |
fresh breeze i.
|
|
21 |
Genel |
şiddetli yağmur |
deluge i.
|
|
22 |
Genel |
şiddetli darbe |
bash i.
|
|
23 |
Genel |
birden saplanan şiddetli sancı |
twinge i.
|
|
24 |
Genel |
şiddetli yağmur |
downpour i.
|
|
25 |
Genel |
şiddetli nabız |
feverish pulse i.
|
|
26 |
Genel |
kısa ve şiddetli yağış |
flurry i.
|
|
27 |
Genel |
şiddetli rüzgar |
gale i.
|
|
28 |
Genel |
şiddetli araştırma ve gezme arzusu |
wanderlust i.
|
|
29 |
Genel |
şiddetli rüzgar |
blast i.
|
|
30 |
Genel |
şiddetli sarsıntı |
concussion i.
|
|
31 |
Genel |
şiddetli ve sert rüzgar |
tempest i.
|
|
32 |
Genel |
şiddetli acı |
agony i.
|
|
33 |
Genel |
uğultu (şiddetli rüzgarın çıkardığı) |
bluster i.
|
|
34 |
Genel |
ekvatorun 40* ile 50* arasındaki kuzey ve güney enlemlerinde şiddetli rüzgarların görüldüğü bölgeler |
roaring forties i.
|
|
35 |
Genel |
şiddetli arzu |
urge i.
|
|
36 |
Genel |
şiddetli istek |
thirst i.
|
|
37 |
Genel |
şiddetli bir şekilde azarlama |
lambasting i.
|
|
38 |
Genel |
çok şiddetli arzu |
lust i.
|
|
39 |
Genel |
şiddetli saldırı |
onslaught i.
|
|
40 |
Genel |
şiddetli geçimsizlik |
irreconcilable difference i.
|
|
41 |
Genel |
şiddetli nöbet |
paroxysm i.
|
|
42 |
Genel |
şiddetli yağmur |
heavy rain i.
|
|
43 |
Genel |
şiddetli yağmur |
heavy rainfall i.
|
|
44 |
Genel |
şiddetli fırtına |
tropical storm i.
|
|
45 |
Genel |
ani ve şiddetli ağrı |
pang i.
|
|
46 |
Genel |
şiddetli karın ağrısı |
cramp i.
|
|
47 |
Genel |
şiddetli sancı |
throe i.
|
|
48 |
Genel |
sudan'da görülen şiddetli kum fırtınası |
haboob i.
|
|
49 |
Genel |
şiddetli çarpışma |
smash up i.
|
|
50 |
Genel |
şiddetli bir alkış |
a thunderous applause i.
|
|
51 |
Genel |
şiddetli gürültü |
deafening noise i.
|
|
52 |
Genel |
şiddetli gürültü |
loud noise i.
|
|
53 |
Genel |
şiddetli ışık |
harsh light i.
|
|
54 |
Genel |
şiddetli hava akımı |
blast i.
|
|
55 |
Genel |
şiddetli ağrı |
acute pain i.
|
|
56 |
Genel |
şiddetli istek |
anxiety i.
|
|
57 |
Genel |
şiddetli vuruş |
bang i.
|
|
58 |
Genel |
şiddetli sağanak |
thunder squall i.
|
|
59 |
Genel |
şiddetli sağanak |
thundersquall i.
|
|
60 |
Genel |
şiddetli yağmur |
torrential rain i.
|
|
61 |
Genel |
şiddetli yağmur |
lashing rain i.
|
|
62 |
Genel |
şiddetli yağmur |
pouring rain i.
|
|
63 |
Genel |
şiddetli protesto |
a vehement protest i.
|
|
64 |
Genel |
şiddetli ağız kavgası |
a knock-down drag-out fight i.
|
|
65 |
Genel |
şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma |
high-conflict divorce i.
|
|
66 |
Genel |
şiddetli duygu |
emotion i.
|
|
67 |
Genel |
şiddetli istek |
urge i.
|
|
68 |
Genel |
şiddetli saldırılar |
violent attacks i.
|
|
69 |
Genel |
şiddetli fırtına |
fierce storm i.
|
|
70 |
Genel |
şiddetli fırtına |
severe storm i.
|
|
71 |
Genel |
şiddetli fırtına |
ferocious storm i.
|
|
72 |
Genel |
şiddetli fırtına |
violent storm i.
|
|
73 |
Genel |
şiddetli bulantı ve kusma |
severe nausea and vomiting i.
|
|
74 |
Genel |
şiddetli/ağır/sert hava şartları |
extreme weather conditions i.
|
|
75 |
Genel |
şiddetli geçimsizlik |
irreconcilable differences i.
|
|
76 |
Genel |
şiddetli çatışma |
violent conflict i.
|
|
77 |
Genel |
şiddetli çekişme |
violent conflict i.
|
|
78 |
Genel |
şiddetli yanık |
severe burn i.
|
|
79 |
Genel |
şiddetli cinsel istek |
concupiscence i.
|
|
80 |
Genel |
şiddetli saldırı |
fierce attack i.
|
|
81 |
Genel |
şiddetli şefkat |
fierce compassion i.
|
|
82 |
Genel |
şiddetli hırs |
burning ambition i.
|
|
83 |
Genel |
atom bombasında patlayan malzemenin genişlemesini geciktiren, ve daha şiddetli bir patlamayı mümkün kılan bir nötron reflektörü |
tapmer i.
|
|
84 |
Genel |
şiddetli tavsiye |
adhortation i.
|
|
85 |
Genel |
çok şiddetli sağanak yağmur |
cataract i.
|
|
86 |
Genel |
(bir şeyin) en şiddetli noktası |
teeth i.
|
|
87 |
Genel |
şiddetli olma |
terribleness i.
|
|
88 |
Genel |
şiddetli istek |
thirstiness i.
|
|
89 |
Genel |
şiddetli istek |
hungriness i.
|
|
90 |
Genel |
en şiddetli an |
throes i.
|
|
91 |
Genel |
ani ve şiddetli kriz |
tumult i.
|
|
92 |
Genel |
şiddetli fırtına |
violent storm i.
|
|
93 |
Genel |
şiddetli ızdırap |
agony i.
|
|
94 |
Genel |
şiddetli bir saldırıya maruz bırakma |
banging i.
|
|
95 |
Genel |
şiddetli bir şekilde çıkışma |
upbraiding i.
|
|
96 |
Genel |
(japonya'da) şiddetli amerikan karşıtlığı |
kenbei i.
|
|
97 |
Genel |
arka arkaya tekmelerle yapılan şiddetli bir saldırı |
kicking i.
|
|
98 |
Genel |
şiddetli ağrı |
excruciation i.
|
|
99 |
Genel |
bir uç organdan, sinapstan veya merkezden geçen eşzamanlı veya ardışık şiddetli sinir uyarıları |
volley i.
|
|
100 |
Genel |
şiddetli rüzgarın taşıdığı şey |
blast i.
|
|
101 |
Genel |
şiddetli fakat geçici sevda |
mash i.
|
|
102 |
Genel |
şiddetli darbe |
whap i.
|
|
103 |
Genel |
şiddetli darbe |
whop i.
|
|
104 |
Genel |
çok hızlı ve şiddetli hareket eden şey |
wildfire i.
|
|
105 |
Genel |
şiddetli fırtına |
blow i.
|
|
106 |
Genel |
şiddetli azarlama |
blowing up i.
|
|
107 |
Genel |
şiddetli azarlama |
blowing-up i.
|
|
108 |
Genel |
sert ve şiddetli kavga |
maul i.
|
|
109 |
Genel |
şiddetli azarlama |
hell i.
|
|
110 |
Genel |
şiddetli ve heyecanlı aktivite |
hell i.
|
|
111 |
Genel |
şiddetli ve heyecanlı etkinlik |
hell i.
|
|
112 |
Genel |
çok şiddetli savaşan kimse |
hell-kite i.
|
|
113 |
Genel |
çok şiddetli savaşan kimse |
hell-rooster i.
|
|
114 |
Genel |
kısa süreli şiddetli hastalık |
brash [scotland] i.
|
|
115 |
Genel |
şiddetli egzersiz sonucu nefes nefese kalma |
breathing i.
|
|
116 |
Genel |
şiddetli hareket |
breenge i.
|
|
117 |
Genel |
şiddetli hareket |
breinge i.
|
|
118 |
Genel |
şiddetli şok |
buffet i.
|
|
119 |
Genel |
şiddetli sarsıntı |
buffet i.
|
|
120 |
Genel |
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz |
high sea i.
|
|
121 |
Genel |
şiddetli ruhsal çöküntü dönemi |
hump [uk] i.
|
|
122 |
Genel |
insanların yüksek sesli rock müzik eşliğinde kendilerini çılgınca ve şiddetli bir şekilde oradan oraya savurdukları bir dans şekli |
mosh i.
|
|
123 |
Genel |
afyon gibi uyuşturucular için şiddetli istek duyma |
yen i.
|
|
124 |
Genel |
şiddetli dayak |
lounder i.
|
|
125 |
Genel |
şiddetli düşüş |
mucker i.
|
|
126 |
Genel |
şiddetli başarısızlık |
mucker i.
|
|
127 |
Genel |
şiddetli çöküş |
mucker i.
|
|
128 |
Genel |
avustralya'da görülen şiddetli fırtına |
burster i.
|
|
129 |
Genel |
şiddetli spazm |
gird i.
|
|
130 |
Genel |
ani ve şiddetli ağrı |
gird i.
|
|
131 |
Genel |
şiddetli kınama |
riot act i.
|
|
132 |
Genel |
şiddetli çekişme |
clash i.
|
|
133 |
Genel |
şiddetli çatışma |
clash i.
|
|
134 |
Genel |
şiddetli meydan okuma |
clash i.
|
|
135 |
Genel |
şiddetli değişimin kökeni |
ground zero i.
|
|
136 |
Genel |
şiddetli yağış |
gulch [dialect] [uk] i.
|
|
137 |
Genel |
şiddetli dayak |
once-over i.
|
|
138 |
Genel |
şiddetli taşkın |
onslaught i.
|
|
139 |
Genel |
şiddetli haykırış |
roar i.
|
|
140 |
Genel |
şiddetli bağırış |
roar i.
|
|
141 |
Genel |
şiddetli eleştiri |
roast i.
|
|
142 |
Genel |
şiddetli iniş çıkışlar veya dalgalanmalar ile karakterize süreç |
roller coaster i.
|
|
143 |
Genel |
şiddetli ihtiras |
ruff [obsolete] i.
|
|
144 |
Genel |
hakaret veya saygısızlığın yarattığı şiddetli öfke |
ruffled feathers i.
|
|
145 |
Genel |
şiddetli basınç |
implosion i.
|
|
146 |
Genel |
şiddetli tazyik |
implosion i.
|
|
147 |
Genel |
ani ve şiddetli kargaşa |
incident [uk] i.
|
|
148 |
Genel |
şiddetli tepki verme eğilimi |
instability i.
|
|
149 |
Genel |
şiddetli kriz |
combustion i.
|
|
150 |
Genel |
şiddetli cinsel istek |
concupy i.
|
|
151 |
Genel |
şiddetli şok |
concussation i.
|
|
152 |
Genel |
şiddetli çalkantı |
concussation i.
|
|
153 |
Genel |
şiddetli muamele |
dole [obsolete] i.
|
|
154 |
Genel |
şiddetli yağmur |
douse i.
|
|
155 |
Genel |
şiddetli yağmur |
dowse i.
|
|
156 |
Genel |
ani ve şiddetli rüzgar |
drow i.
|
|
157 |
Genel |
şiddetli gıda yokluğu |
famine i.
|
|
158 |
Genel |
hastalığın en şiddetli dönemi |
climax i.
|
|
159 |
Genel |
şiddetli ruhsal bozukluk |
feeling i.
|
|
160 |
Genel |
şiddetli darbe |
paddywhack [obsolete] i.
|
|
161 |
Genel |
şiddetli saldırı |
saliaunce [obsolete] i.
|
|
162 |
Genel |
kum taşıyan şiddetli rüzgar |
sandblast i.
|
|
163 |
Genel |
şiddetli ve ani nöbet |
convulsion i.
|
|
164 |
Genel |
şiddetli cezalarıyla bilinen bir ispanyol tarikatının üyesi |
disciplinant i.
|
|
165 |
Genel |
iki grup arasındaki şiddetli anlaşmazlık |
divide i.
|
|
166 |
Genel |
şiddetli yanıt |
firestorm i.
|
|
167 |
Genel |
şiddetli partizanlık |
flag waving i.
|
|
168 |
Genel |
şiddetli partizanlık |
flag-waving i.
|
|
169 |
Genel |
şiddetli tutku |
flame i.
|
|
170 |
Genel |
şiddetli istek duyan kimse |
flame i.
|
|
171 |
Genel |
ani ve şiddetli kriz |
flaw [obsolete] i.
|
|
172 |
Genel |
şiddetli yağış |
flood i.
|
|
173 |
Genel |
şiddetli ve boğuk ses |
flump i.
|
|
174 |
Genel |
aleni ve şiddetli tartışma |
paroxysm [obsolete] i.
|
|
175 |
Genel |
aleni ve şiddetli anlaşmazlık |
paroxysm [obsolete] i.
|
|
176 |
Genel |
şiddetli ve ani darbe |
plump i.
|
|
177 |
Genel |
(yağmur) şiddetli yağış |
plunge i.
|
|
178 |
Genel |
şiddetli duygu değişimlerinin yaşandığı durum |
rollercoaster i.
|
|
179 |
Genel |
tutkulu, şiddetli ve genellikle öfke içeren bir duygunun sergilenmesi |
scene i.
|
|
180 |
Genel |
şiddetli saldırı |
siserara [dialect] i.
|
|
181 |
Genel |
şiddetli saldırı |
siserary [dialect] i.
|
|
182 |
Genel |
şiddetli top mermisi patlaması |
crump i.
|
|
183 |
Genel |
şiddetli olma |
freneticism i.
|
|
184 |
Genel |
mani kaynaklı meydana gelen şiddetli ve ani nöbet |
frenzy i.
|
|
185 |
Genel |
ani ve şiddetli rüzgar |
fret [obsolete] i.
|
|
186 |
Genel |
şiddetli çiseleme |
skew [dialect] [uk] i.
|
|
187 |
Genel |
şiddetli çarpma |
slam i.
|
|
188 |
Genel |
şiddetli azarlama |
slap down i.
|
|
189 |
Genel |
(yelken) havada asılıyken şiddetli şekilde sarsılma veya dalgalanma |
slatting i.
|
|
190 |
Genel |
şiddetli patlama |
sling i.
|
|
191 |
Genel |
şiddetli yağmurların geniş bir yarığı aşındırması ile oluşan ve genellikle su bulundurmayan derin hendek |
sluit [africa] i.
|
|
192 |
Genel |
şiddetli dayak |
beatdown i.
|
|
193 |
Genel |
şiddetli fırtına |
maelstrom i.
|
|
194 |
Genel |
şiddetli esmek |
storm f.
|
|
195 |
Genel |
şiddetli bir şekilde hücum etmek |
storm f.
|
|
196 |
Genel |
şiddetli bir şekilde azarlamak |
lambast f.
|
|
197 |
Genel |
çarpa çarpa şiddetli ve gürültülü bir şekilde koşmak |
crash f.
|
|
198 |
Genel |
şiddetli bir şekilde hücum ederek bir yeri fethetmek |
storm f.
|
|
199 |
Genel |
şiddetli olmak |
rage f.
|
|
200 |
Genel |
şiddetli esmek |
rush f.
|
|
201 |
Genel |
baskının en şiddetli kısmını çekmek |
bear the brunt of f.
|
|
202 |
Genel |
şiddetli bir şekilde fışkırtmak |
spew out f.
|
|
203 |
Genel |
şiddetli azarlamak |
dress down f.
|
|
204 |
Genel |
-e karşı şiddetli ilgi duymak |
take an eager interest in f.
|
|
205 |
Genel |
şiddetli eleştiri almak |
be severely criticized f.
|
|
206 |
Genel |
şiddetli yağmur yağmak |
pour with rain f.
|
|
207 |
Genel |
(yağmur) şiddetli yağmak |
pour with rain f.
|
|
208 |
Genel |
yağmur şiddetli yağmak |
rain come down hard f.
|
|
209 |
Genel |
şiddetli bir biçimde sarsmak |
zing f.
|
|
210 |
Genel |
şiddetli veya telaşlı bir eylemde bulunmak |
whack (up) f.
|
|
211 |
Genel |
şiddetli veya telaşlı bir hareket yapmak |
whack (up) f.
|
|
212 |
Genel |
şiddetli sözlü saldırıda bulunmak |
blister f.
|
|
213 |
Genel |
(şiddetli rüzgar, kar) elektrik tellerini sarsmak |
gallop f.
|
|
214 |
Genel |
şiddetli saldırıya uğramak |
rip f.
|
|
215 |
Genel |
inletecek kadar şiddetli acı yaşamak |
groan f.
|
|
216 |
Genel |
şiddetli şekilde düşmek |
gulch [dialect] [uk] f.
|
|
217 |
Genel |
şiddetli şekilde rahatsız etmek |
murder f.
|
|
218 |
Genel |
şiddetli itirazlarla karşı karşıya gelmek |
oppose [obsolete] f.
|
|
219 |
Genel |
şiddetli esmek |
overblow f.
|
|
220 |
Genel |
şiddetli şekilde alt etmek |
overlay [obsolete] f.
|
|
221 |
Genel |
şiddetli patlama veya gürültüyle şaşırtmak |
blast f.
|
|
222 |
Genel |
bir şeye şiddetli arzu duymak |
fiend f.
|
|
223 |
Genel |
şiddetli ve boğuk bir sesle yerleştirmek |
flump f.
|
|
224 |
Genel |
şiddetli şekilde düşmek |
flump down f.
|
|
225 |
Genel |
daha şiddetli esmek |
outstorm f.
|
|
226 |
Genel |
şiddetli protestolar yapmak |
scream f.
|
|
227 |
Genel |
şiddetli patlamak |
crump f.
|
|
228 |
Genel |
ceza olarak şiddetli acı çekmek |
smart f.
|
|
229 |
Genel |
daha şiddetli hale gelmek |
smarten f.
|
|
230 |
Genel |
gürültülü ve şiddetli biçimde burundan solumak |
snuff f.
|
|
231 |
Genel |
(bağlayarak) fırtınaya veya şiddetli hücumlara karşı dirençli hale getirmek |
snug f.
|
|
232 |
Genel |
şiddetli şekilde dövmek |
soak f.
|
|
233 |
Genel |
şiddetli (deprem/kalp krizi vb) |
massive s.
|
|
234 |
Genel |
ince şiddetli |
keen s.
|
|
235 |
Genel |
çok şiddetli tedavi uygulanarak gelişimi durdurulmuş |
jugulated s.
|
|
236 |
Genel |
daha şiddetli |
waxier s.
|
|
237 |
Genel |
şiddetli (rüzgar/darbe) |
strong s.
|
|
238 |
Genel |
şiddetli derecede acımasız |
wrothful s.
|
|
239 |
Genel |
çok şiddetli |
splitting s.
|
|
240 |
Genel |
çok şiddetli yağan (yağmur) |
torrential s.
|
|
241 |
Genel |
şiddetli (söz) |
intemperate s.
|
|
242 |
Genel |
şiddetli (rüzgar) |
spanking s.
|
|
243 |
Genel |
şiddetli (sancı) |
sharp s.
|
|
244 |
Genel |
en şiddetli |
waxiest s.
|
|
245 |
Genel |
şiddetli (duygu) |
strong s.
|
|
246 |
Genel |
şiddetli tartışmalara yol açabilen (konu) |
explosive s.
|
|
247 |
Genel |
şiddetli (rüzgar) |
rough s.
|
|
248 |
Genel |
şiddetli (fırtına vb) |
gustful s.
|
|
249 |
Genel |
hakkında şiddetli tartışmalar yapılan (konu) |
explosive s.
|
|
250 |
Genel |
en şiddetli |
sharpest s.
|
|
251 |
Genel |
şiddetli (eleştiri vb) |
blistering s.
|
|
252 |
Genel |
şiddetli (ağrı) |
excruciating s.
|
|
253 |
Genel |
şiddetli bir şekilde yıkıcı |
cataclysmal s.
|
|
254 |
Genel |
şiddetli bir şekilde yıkıcı |
cataclysmic s.
|
|
255 |
Genel |
daha az şiddetli hale getirilmiş |
tempered s.
|
|
256 |
Genel |
şiddetli bir haykırışla söylenen |
yelled s.
|
|
257 |
Genel |
şiddetli bir haykırışla söylenen |
shouted s.
|
|
258 |
Genel |
aşırı şiddetli |
knockdown-dragout s.
|
|
259 |
Genel |
ani veya şiddetli patlamalarla karakterize olan |
vesuvian s.
|
|
260 |
Genel |
kışın şiddetli hava koşulları nedeniyle tahrip olmuş |
winter-beaten s.
|
|
261 |
Genel |
kışın şiddetli hava koşullarından etkilenmiş |
winter-beaten s.
|
|
262 |
Genel |
şiddetli ve gürültülü esen |
blusterous s.
|
|
263 |
Genel |
çok şiddetli |
bold s.
|
|
264 |
Genel |
çok şiddetli |
hellacious s.
|
|
265 |
Genel |
şiddetli algılar yaratan |
mind-expanding s.
|
|
266 |
Genel |
oldukça şiddetli |
high-voltage s.
|
|
267 |
Genel |
şiddetli olmayan |
moderate s.
|
|
268 |
Genel |
şiddetli yırtılma sesine benzer |
rending s.
|
|
269 |
Genel |
şiddetli ve aralıksız yağmurdan sonra çamurlaşmış (at yarışı pisti) |
muddy s.
|
|
270 |
Genel |
şiddetli yırtılma sesine benzer |
ripping s.
|
|
271 |
Genel |
(acı) çok şiddetli |
grinding s.
|
|
272 |
Genel |
ani ve şiddetli |
griping s.
|
|
273 |
Genel |
şiddetli olmayan |
gustless s.
|
|
274 |
Genel |
aşırı şiddetli |
overacute s.
|
|
275 |
Genel |
fazla şiddetli |
overviolent s.
|
|
276 |
Genel |
şiddetli cinsel istek ile ilişkili |
concupiscential [obsolete] s.
|
|
277 |
Genel |
eylem veya duygu açısından şiddetli |
fierce s.
|
|
278 |
Genel |
şiddetli yağış görülen |
pluviose s.
|
|
279 |
Genel |
düzenli ve şiddetli yağış alan |
pluviose s.
|
|
280 |
Genel |
şiddetli yağmura ait |
pluvious s.
|
|
281 |
Genel |
şiddetli yağmur ile ilişkili |
pluvious s.
|
|
282 |
Genel |
şiddetli açlık duyan |
sharp-set s.
|
|
283 |
Genel |
şiddetli yorgunluk sebebiyle karnının altındaki kas telleri büzülmüş olan |
sinew-shrunk s.
|
|
284 |
Genel |
gürültülü ve şiddetli |
slam-bang s.
|
|
285 |
Genel |
şiddetin ve özellikle şiddetli ölümün sansasyonel tasviri ile nitelenen |
snuff s.
|
|
286 |
Genel |
şiddetli ve agresif yöntemler içeren |
spiky s.
|
|
287 |
Genel |
şiddetli esen |
gusty s.
|
|
288 |
Genel |
şiddetli (rüzgar) |
keen s.
|
|
289 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
stringently zf.
|
|
290 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
bigly zf.
|
|
291 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
consumingly zf.
|
|
292 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
burningly zf.
|
|
293 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
excruciatingly zf.
|
|
294 |
Genel |
şiddetli bir halde |
with a vengeance zf.
|
|
295 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
frenetically zf.
|
|
296 |
Genel |
şiddetli biçimde |
intensely zf.
|
|
297 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
gustily zf.
|
|
298 |
Genel |
şiddetli bir biçimde |
virulently zf.
|
|
299 |
Genel |
şiddetli bir biçimde |
severely zf.
|
|
300 |
Genel |
aşırı derecede öfkeli/şiddetli biçimde |
rabidly zf.
|
|
301 |
Genel |
şiddetli biçimde |
rabidly zf.
|
|
302 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
toweringly zf.
|
|
303 |
Genel |
şiddetli bir biçimde |
violently zf.
|
|
304 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
agonizingly zf.
|
|
305 |
Genel |
çok şiddetli durumlarda |
in severe cases zf.
|
|
306 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
enlargedly zf.
|
|
307 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
untemperately zf.
|
|
308 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
mainly [obsolete] zf.
|
|
309 |
Genel |
ani ve şiddetli bir faaliyette olacak şekilde |
off zf.
|
|
310 |
Genel |
(yağmur, yağış) çok şiddetli |
in sheets zf.
|
|
311 |
Genel |
şiddetli bir şekilde |
flamingly zf.
|
|
312 |
Genel |
şiddetli bir biçimde |
shrewdly zf.
|
|
313 |
Genel |
şiddetli bir çarpmayla |
slam zf.
|
|
314 |
Genel |
kar çok şiddetli |
the snow is very heavy expr.
|
|
Phrasals |
|
315 |
Öbek Fiiller |
yanından şiddetli/çok hızlı bir şekilde geçmek |
whip by f.
|
|
316 |
Öbek Fiiller |
çekmek/saldırmak (şiddetli bir şekilde) |
tear at f.
|
|
317 |
Öbek Fiiller |
(birini) sürekli veya şiddetli azarlamak |
set at f.
|
|
318 |
Öbek Fiiller |
(birini veya bir şeyi) devamlı veya şiddetli eleştirmek |
set at f.
|
|
319 |
Öbek Fiiller |
(birini) şiddetli eleştirmek |
whale away at (someone) f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
(birini) şiddetli eleştirmek |
whale into (someone) f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
(birini) şiddetli eleştirmek |
whale on (someone) f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
(organizasyonu, etkinliği) şiddetli rüzgar nedeniyle iptal etmek |
wind off f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
yoğun/şiddetli mücadele vermek |
battle out f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
yoğun/şiddetli bir savaş vermek |
battle out f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
şiddetli bir şekilde sarsılmak |
bucket about [uk] f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
şiddetli veya gürültülü bir şekilde ortaya çıkmak |
burst forth f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) üzerine şiddetli yağmur yağmak |
lash down on (someone or something) f.
|
|
Colloquial |
|
328 |
Konuşma Dili |
uzun ve şiddetli konuşma |
earbash i.
|
|
329 |
Konuşma Dili |
şiddetli tartışma |
bloodletting i.
|
|
330 |
Konuşma Dili |
engel olunamayan çok yüksek sesli ve şiddetli hapşırık |
juggersnot i.
|
|
331 |
Konuşma Dili |
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik |
blowout i.
|
|
332 |
Konuşma Dili |
şiddetli münakaşa |
blowout i.
|
|
333 |
Konuşma Dili |
şiddetli kavga |
blowout i.
|
|
334 |
Konuşma Dili |
şiddetli anlaşmazlık/geçimsizlik |
blowout i.
|
|
335 |
Konuşma Dili |
şiddetli anksiyete |
horror i.
|
|
336 |
Konuşma Dili |
şiddetli ve kontrol edilemeyen gülme patlamaları |
hysterics i.
|
|
337 |
Konuşma Dili |
şiddetli baş ağrısı |
pounding headache i.
|
|
338 |
Konuşma Dili |
uzun ve şiddetli bir şekilde konuşmak |
earbash f.
|
|
339 |
Konuşma Dili |
acil ve şiddetli bir şekilde cezalandırmak |
short sharp shock f.
|
|
340 |
Konuşma Dili |
şiddetli yağmur yağmak |
chuck it down f.
|
|
341 |
Konuşma Dili |
şiddetli dayak atmak |
womp f.
|
|
342 |
Konuşma Dili |
şiddetli yağmur yağıyor |
it's chucking it down [uk] expr.
|
|
Idioms |
|
343 |
Deyim |
şiddetli yağan, taşkın veya sel halinde şey |
niagara i.
|
|
344 |
Deyim |
büyük bir/şiddetli arzu |
burning desire i.
|
|
345 |
Deyim |
büyük bir/şiddetli istek |
burning desire i.
|
|
346 |
Deyim |
çok şiddetli savaş |
a pitched battle i.
|
|
347 |
Deyim |
şiddetli mücadele |
a pitched battle i.
|
|
348 |
Deyim |
şiddetli bir patlama |
quite the blast i.
|
|
349 |
Deyim |
şiddetli baş ağrısı |
splitting headache i.
|
|
350 |
Deyim |
şiddetli yangın |
five-alarm fire i.
|
|
351 |
Deyim |
şiddetli yangın |
three-alarm fire i.
|
|
352 |
Deyim |
şiddetli arzu/istek |
yearning desire i.
|
|
353 |
Deyim |
aşırı şiddetli kavga |
knock-down-drag-out i.
|
|
354 |
Deyim |
aşırı şiddetli tartışma |
knock-down-drag-out i.
|
|
355 |
Deyim |
aşırı şiddetli kavga/mücadele |
knockdown drag-out fight i.
|
|
356 |
Deyim |
kafasına şiddetli bir darbe almak/yemek |
get (one's) bell rung f.
|
|
357 |
Deyim |
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek |
get (one's) bell rung f.
|
|
358 |
Deyim |
kafasına şiddetli bir darbe almak/yemek |
ring (one's) bell f.
|
|
359 |
Deyim |
kendinden geçecek/yere yığılacak kadar şiddetli bir yumruk yemek |
ring (one's) bell f.
|
|
360 |
Deyim |
en ağır/zor/şiddetli kısmına katlanmak |
bear the brunt of something f.
|
|
361 |
Deyim |
saldırının en şiddetli kısmını yaşamak |
take the brunt of something f.
|
|
362 |
Deyim |
şiddetli yağmur yağmak |
pour with rain f.
|
|
363 |
Deyim |
saldırının en şiddetli kısmını yaşamak |
bear the brunt of something f.
|
|
364 |
Deyim |
yoğun/şiddetli biçimde eleştirmek |
be in full cry f.
|
|
365 |
Deyim |
şiddetli olmak (ses) |
part (one's) hair f.
|
|
366 |
Deyim |
çok şiddetli yağmur yağmak |
rain like a cow pissing on a flat rock f.
|
|
367 |
Deyim |
şiddetli bir yarış içine girmek |
cut one another's throats f.
|
|
368 |
Deyim |
şiddetli yağmur yağmak |
be chucking (it) down [uk] f.
|
|
369 |
Deyim |
şiddetli yağmur yağmak |
pour rain f.
|
|
370 |
Deyim |
şiddetli şekilde horlamak |
saw wood f.
|
|
371 |
Deyim |
şiddetli ve ani bir hücum yaparak (birini/bir şeyi/bir yeri) almak |
take (someone, something, or some place) by storm f.
|
|
372 |
Deyim |
şiddetli ve ani bir hücumla (birini/bir şeyi/bir yeri) ele geçirmek |
take (someone, something, or some place) by storm f.
|
|
373 |
Deyim |
şiddetli ve ardı arkası kesilmeyen (çekişme) |
cat-and-dog s.
|
|
374 |
Deyim |
aşırı şiddetli |
knock-down-and-drag-out s.
|
|
375 |
Deyim |
muharebenin en şiddetli yerinde |
in the thick of the battle expr.
|
|
376 |
Deyim |
mücadelenin en şiddetli zamanında |
in the thick of the fight expr.
|
|
377 |
Deyim |
şiddetli husumet içerisinde |
at daggers drawn [uk/australia] expr.
|
|
378 |
Deyim |
yoğun/şiddetli biçimde eleştiren |
in full cry expr.
|
|
379 |
Deyim |
şiddetli akmakta |
in spate [uk] expr.
|
|
380 |
Deyim |
şiddetli akmakta |
in (full) spate [uk] expr.
|
|
381 |
Deyim |
aşırı şiddetli (kavga/tartışma) |
knock-down drag-out expr.
|
|
Trade/Economic |
|
382 |
Ticaret/Ekonomi |
şiddetli enflasyon |
virulent inflation i.
|
|
383 |
Ticaret/Ekonomi |
şiddetli engellilik ödeneği |
severe disablement allowance i.
|
|
384 |
Ticaret/Ekonomi |
şiddetli durgunluk |
depression i.
|
|
385 |
Ticaret/Ekonomi |
şiddetli talep |
strong demand i.
|
|
386 |
Ticaret/Ekonomi |
toplam talep veya toplam arzdaki şiddetli değişme |
shocks i.
|
|
387 |
Ticaret/Ekonomi |
ani ve şiddetli artış |
spike i.
|
|
Law |
|
388 |
Hukuk |
şiddetli geçimsizlik |
incompatibility of temperament i.
|
|
389 |
Hukuk |
şiddetli anlaşmazlık |
incompatibility of temperament i.
|
|
390 |
Hukuk |
korkunç, şiddetli ve pornografik film |
video nasty [uk] i.
|
|
Politics |
|
391 |
Siyasal |
şiddetli sosyal gerginlik dönemi |
convulsion i.
|
|
Insurance |
|
392 |
Sigortacılık |
şiddetli fırtına |
tempest i.
|
|
Media |
|
393 |
Medya |
şiddetli eleştiri |
a demolition job [uk] i.
|
|
Technical |
|
394 |
Teknik |
hafif ve şiddetli kütle darbesi |
soft and heavy body impact i.
|
|
395 |
Teknik |
şiddetli yağmur |
torrent i.
|
|
396 |
Teknik |
şiddetli sağanak |
thunder squall i.
|
|
397 |
Teknik |
şiddetli geri itme |
backlash i.
|
|
398 |
Teknik |
şiddetli karıştırma |
vigorous stirring i.
|
|
399 |
Teknik |
şiddetli yağış |
heavy rainfall i.
|
|
400 |
Teknik |
yüksek şiddetli karbon |
high intensity carbon i.
|
|
401 |
Teknik |
manyetik fırtınaların şiddetli aşamalarında görülen ciddi radyo sinyali kaybı |
blackout i.
|
|
402 |
Teknik |
daha şiddetli yapmak |
intensify f.
|
|
403 |
Teknik |
şiddetli biçimde çarpmak |
rap f.
|
|
Construction |
|
404 |
İnşaat |
hava basıncı altında şiddetli yağmura bütün dış duvar sistemlerinin dayanımının belirlenmesi |
determination of the resistance of external wall systems to driving rain under pulsating air pressure i.
|
|
Marine |
|
405 |
Denizcilik |
ani ve şiddetli fırtına |
squall i.
|
|
406 |
Denizcilik |
çok şiddetli afet |
extreme-severity disaster i.
|
|
407 |
Denizcilik |
çok şiddetli felaket durumunda yapılacak mali destek yasaları |
laws for special financial support for extreme severity disaster i.
|
|
408 |
Denizcilik |
dayanıklı kumaştan yapılan ve şiddetli fırtınalarda kullanılan yelken |
storm spinnaker i.
|
|
409 |
Denizcilik |
şiddetli kar yağışı |
heavy snowfall i.
|
|
410 |
Denizcilik |
şiddetli fırtına |
severe storm i.
|
|
411 |
Denizcilik |
şiddetli çalkantı |
turbulence i.
|
|
412 |
Denizcilik |
şiddetli yağışlı tayfun |
typhoon with heavy precipitation i.
|
|
413 |
Denizcilik |
yerel şiddetli yağış |
local severe rainfall i.
|
|
414 |
Denizcilik |
şiddetli fırtına |
living gale i.
|
|
415 |
Denizcilik |
şiddetli rüzgarlar |
guns i.
|
|
416 |
Denizcilik |
şiddetli rüzgar |
pirie i.
|
|
417 |
Denizcilik |
(geminin) şiddetli bir biçimde bir şeye çarpmasını engellemek |
fend off a boat f.
|
|
418 |
Denizcilik |
şiddetli rüzgarda yelkenleri açarak gitmek |
crack on f.
|
|
419 |
Denizcilik |
suya çok şiddetli çarpmak |
pitchpole f.
|
|
Medical |
|
420 |
Medikal |
şiddetli veya tedavi edilemez zihinsel bozukluk |
acromania i.
|
|
421 |
Medikal |
şiddetli, akut fiziksel yaralanmaların tedavisinde uzmanlaşmış doktor |
traumatologist i.
|
|
422 |
Medikal |
şiddetli, akut fiziksel yaralanmaların tedavisinde uzmanlaşmış sağlık uzmanı |
traumatologist i.
|
|
423 |
Medikal |
şiddetli zihinsel, duygusal stres veya fiziksel yaralanmadan etkilenen bireylerde travmanın tedavisi |
traumatology i.
|
|
424 |
Medikal |
bebeklerde şiddetli solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olan bulaşıcı ve yaygın bir virüs |
respiratory syncytial virus i.
|
|
425 |
Medikal |
hafif şiddetli klinik bulgular |
mild clinical findings i.
|
|
426 |
Medikal |
hastalığın en şiddetli dönemi |
fastigium i.
|
|
427 |
Medikal |
imiquimoda bağlı şiddetli genital ülserasyon |
severe genital ulceration induced by imiquimod i.
|
|
428 |
Medikal |
migren ve migrene bağlı şiddetli başağrısı tedavisinde kullanılan bir ilaç |
triptan i.
|
|
429 |
Medikal |
orta şiddetli bel ve bacak ağrısı |
mild low-back and leg pain i.
|
|
430 |
Medikal |
periorbital ve frontotemporal yerleşimli şiddetli ağrı |
periorbital and frontotemporal severe pain i.
|
|
431 |
Medikal |
prematür ve şiddetli ateroskleroz gelişimi |
development of premature and severe atherosclerosis i.
|
|
432 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
twinge i.
|
|
433 |
Medikal |
şiddetli hemoptizi |
severe hemoptysis i.
|
|
434 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
throe i.
|
|
435 |
Medikal |
şiddetli beyin hasarı |
severe brain damage i.
|
|
436 |
Medikal |
şiddetli karın ağrısı ve kusma |
severe abdominal pain and vomiting i.
|
|
437 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
throes i.
|
|
438 |
Medikal |
şiddetli toksisite bulgusu |
severe toxicity sign i.
|
|
439 |
Medikal |
şiddetli acı |
anguish i.
|
|
440 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
violent pang i.
|
|
441 |
Medikal |
şiddetli sancı |
throe i.
|
|
442 |
Medikal |
şiddetli ve ani nöbet |
paroxysm i.
|
|
443 |
Medikal |
şiddetli bel ağrısı |
severe low back pain i.
|
|
444 |
Medikal |
şiddetli kas seğirmesi |
trepidation i.
|
|
445 |
Medikal |
şiddetli titreme |
severe shivering i.
|
|
446 |
Medikal |
şiddetli hipotansiyon |
severe hypotension i.
|
|
447 |
Medikal |
şiddetli nonalkolik steatohepatit |
severe non-alcoholic steatohepatitis i.
|
|
448 |
Medikal |
şiddetli preeklamptik ve normotensif gebe |
severe pre-eclamptic and normotensive patient i.
|
|
449 |
Medikal |
şiddetli eklem ve adale ağrıları veren ateşli ve bulaşıcı hastalık |
dengue i.
|
|
450 |
Medikal |
şiddetli sancı |
sharp ache i.
|
|
451 |
Medikal |
şiddetli hiperfosfatemi ve hiperürisemi |
severe hyperphosphatemia and hyperuricemia i.
|
|
452 |
Medikal |
şiddetli böbrek tutulumu |
severe renal involvement i.
|
|
453 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
grip i.
|
|
454 |
Medikal |
şiddetli baş dönmesi |
severe dizziness i.
|
|
455 |
Medikal |
şiddetli sancı |
violent pang i.
|
|
456 |
Medikal |
şiddetli sıtma |
jungle fever i.
|
|
457 |
Medikal |
şiddetli lezyonlar |
severe lesions i.
|
|
458 |
Medikal |
şiddetli göğüs ve skapüler bölge ağrısı |
severe pain in the chest and scapula i.
|
|
459 |
Medikal |
şiddetli toksisite belirtisi |
severe toxicity sign i.
|
|
460 |
Medikal |
şiddetli sancı |
grip i.
|
|
461 |
Medikal |
şiddetli göz yaşartıcı |
severe lachrymator i.
|
|
462 |
Medikal |
şiddetli metabolik dekompansasyon |
severe metabolic decompensation i.
|
|
463 |
Medikal |
şiddetli sancı |
twinge i.
|
|
464 |
Medikal |
şiddetli metabolik asidoz |
severe metabolic acidosis i.
|
|
465 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
intense pain i.
|
|
466 |
Medikal |
şiddetli baş ağrısı |
severe headache i.
|
|
467 |
Medikal |
şiddetli lokal deri reaksiyonları |
severe local skin reactions i.
|
|
468 |
Medikal |
şiddetli böbrek tutulumu |
severe kidney involvement i.
|
|
469 |
Medikal |
şiddetli ağrı |
sharp ache i.
|
|
470 |
Medikal |
şiddetli kaşıntı ve eritemli reaksiyon |
severely pruritic and erythematous reaction i.
|
|
471 |
Medikal |
şiddetli sancı |
acute pain i.
|
|
472 |
Medikal |
şiddetli klinik seyir gösteren enfeksiyon |
infection with severe clinical manifestation i.
|
|
473 |
Medikal |
şiddetli geç diskinezi |
severe tardive dyskinesia i.
|
|
474 |
Medikal |
şiddetli acı |
sharp ache i.
|
|
475 |
Medikal |
şiddetli kronik obstrüktif akciğer hastalığı hasta |
patient with severely chronic obstructive lung disease i.
|
|
476 |
Medikal |
şiddetli hiperbilirübinemi |
severe hyperbilirubinemia i.
|
|
477 |
Medikal |
topuk altındaki fasya bağ dokusunun zedelenmesi sonrası şiddetli topuk ağrıları ile karakterize bir rahatsızlık |
plantar fasciitis i.
|
|
478 |
Medikal |
uzun süreli tedavi edilmemiş şiddetli/ağır hipotiroid |
long-standing severe untreated hypothyroidism i.
|
|
479 |
Medikal |
çok şiddetli tedavilerle hastalığı durdurmaya çalışma |
jugulation i.
|
|
480 |
Medikal |
şiddetli açlık hissi |
boulimia i.
|
|
481 |
Medikal |
hamileliğin genellikle ilk üç ayında görülen şiddetli ve inatçı kusma |
hyperemesis gravidarum i.
|
|
482 |
Medikal |
aşırı şiddetli olma |
hyperacuteness i.
|
|
483 |
Medikal |
akciğerlerin veya boğazın veya kulakların veya idrar yollarının şiddetli enfeksiyonu için kullanılan bir ilaç markası |
rocephin® i.
|
|
484 |
Medikal |
şiddetli uykusuzluğu tedavi etmek ve anesteziye yardımcı olmak için kullanılan bir benzodiazepin |
flunitrazepan i.
|
|
485 |
Medikal |
epilepsi nöbetinin şiddetli formu |
gelastic i.
|
|
486 |
Medikal |
(hastalığı) çok şiddetli tedavilerle hastalığı yavaşlatmak |
jugulate [rare] f.
|
|
487 |
Medikal |
şiddetli derecede kabız olmak |
obstipate f.
|
|
488 |
Medikal |
bağırsak tıkanmasıyla şiddetli kabızlığa neden olmak |
obstipate f.
|
|
489 |
Medikal |
aşırı şiddetli |
hyperacute s.
|
|
490 |
Medikal |
hızlı ve şiddetli etki eden (hastalık) |
deadly s.
|
|
Psychology |
|
491 |
Psikoloji |
şiddetli kaygı |
severe anxiety i.
|
|
492 |
Psikoloji |
annelerini kaybeden ve yerini tutacak uygun birini bulamayan bebeklerde meydana gelen şiddetli depresyon |
anaclitic depression i.
|
|
493 |
Psikoloji |
düşük şiddetli mani |
hypomania i.
|
|
494 |
Psikoloji |
şiddetli duygu patlamaları ve duyusal ve motor işlev bozuklukları ile karakterize bir ruhsal bozukluk |
hysterical neurosis i.
|
|
Mental Health |
|
495 |
Ruhbilim |
şiddetli kişilik bölünmesi ile karakterize bir şizofreni türü |
disorganized type schizophrenia i.
|
|
496 |
Ruhbilim |
şiddetli kişilik bölünmesi ile karakterize bir şizofreni türü |
hebephrenic schizophrenia i.
|
|
Dentistry |
|
497 |
Diş Hekimliği |
dişlerdeki şiddetli mobilite ve kırmızı şiş dişeti şikayeti |
complaint of severe mobility of the teeth with the red and swollen gingiva i.
|
|
Physiology |
|
498 |
Fizyoloji |
rahimde şiddetli kasılma ve servikal dilatasyon ile karakterize edilen doğum süreci |
transition i.
|
|
499 |
Fizyoloji |
şiddetli sinir hastalığı |
face-ache i.
|
|
500 |
Fizyoloji |
şiddetli tepki vermeyen |
inirritable s.
|
|