keen - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

keen

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"keen" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 67 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
keen s. hevesli
keen s. keskin
General
keen i. akıllılık
keen i. düşkünlük
keen i. matem türküsü
keen i. ağıt
keen f. ağıt yakmak
keen f. düşkün olmak
keen s. ince şiddetli
keen s. sert
keen s. akıllı
keen s. güçlü
keen s. kuvvetli
keen s. zeki
keen s. uygun
keen s. acı
keen s. şahane
keen s. büyük
keen s. kılağılı
keen s. keskin
keen s. doymak bilmez (iştah)
keen s. canlı
keen s. zorlu
keen s. meraklı
keen s. gözü açık
keen s. düşkün
keen s. harika
keen s. şiddetli
keen s. ucuz
keen s. sivri
keen s. keskin (göz/zeka)
keen s. ince
keen s. yoğun
keen s. kıyasıya (rekabet)
keen s. sivri uçlu
keen s. keskin kokulu
keen s. iyi kesebilen
keen s. nüfuz edici
keen s. keskin kenarlı
keen s. çok hassas
keen s. delici
keen s. keskin (bıçak gibi)
keen s. sivri ucu olan
keen s. keskin kenarı olan
keen s. kesici
keen s. istekli
keen s. gayretli
keen s. uzman
keen s. coşkulu
keen s. sıkı
keen s. jilet gibi keskin
keen s. şiddetli (rüzgar)
keen s. hesaplı
Technical
keen i. keskin kokulu
keen i. nüfuz edici
keen s. çok hassas
keen s. delici
keen s. iyi kesebilen
keen s. keskin (bıçak gibi)
keen s. keskin kenarlı
keen s. kesici
keen s. keskin kenarı olan
keen s. sivri uçlu
keen s. sivri ucu olan
Slang
keen s. iyi
keen s. on numara (müthiş)
keen s. mükemmel

"keen" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 105 sonuç

İngilizce Türkçe
General
keen edge i. ağız
keen participation i. yoğun katılım
keen sense of smell i. keskin koku alma özelliği
keen sense i. keskin duyu
keen sense of smell i. keskin koku alma duyusu
keen intelligence i. keskin zeka
keen intuition i. keskin sezgi
be keen on f. meraklı olmak
be keen on f. düşkün olmak
be keen on f. hevesli olmak
as keen as mustard s. gayretli
keen on s. meraklı
keen sighted s. gözü keskin
keen and active s. çakı gibi
as keen as mustard s. aşırı düşkün
keen on s. düşkün
keen-witted s. zeki
keen-edged s. keskin
keen-edged s. keskin ağızlı
keen-sighted s. gözleri keskin
keen-sighted s. keskin gözlü
keen-eyed s. keskin bakışlı
keen-eyed s. keskin gözlü
Proverb
treat them mean keep them keen ilgi gösterme ilgi duysun
treat them mean keep them keen seversen üzülürsün üzersen sevilirsin
Colloquial
keen-sighted s. keskin gözlü
keen-sighted s. keskin bakışlı
peachy keen expr. çok iyi (nasılsın sorusuna cevaben)
Idioms
be keen about f. (bir şey için) çok heyecanlanmak
be keen about f. (bir şey için) çok heyecanlı olmak
be keen about f. (bir şey için) heyecan yapmak/sabırsızlanmak
be keen about f. dört gözle beklemek
be keen about f. sabırsızlıkla/merakla beklemek
be keen about f. iple çekmek
be keen about f. çok ilgisini çekmek
be keen about f. çok ilgilenmek
be keen about f. bir şey hakkında heyecanlı olmak
be keen about f. hevesli/istekli olmak
be keen about f. (bir şeye) meraklı olmak
be keen about f. bir şeye ilgisi olmak
be keen about f. (bir şey konusunda) heyecanlı olmak
be keen about f. hevesli/meraklı/istekli olmak
have a keen interest in something f. bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
be mad keen (on someone or something) f. (bir şeye) deli gibi meraklı olmak
be mad keen (on someone or something) f. (birine veya bir şeye) aşırı düşkün olmak
be mad keen (on someone or something) f. (bir şeye) çok hevesli olmak
be mad keen (on someone or something) f. (birine veya bir şeye) deli gibi ilgi duymak
be as keen as mustard [uk/australia] f. çok gayretli olmak
be as keen as mustard [uk/australia] f. çok hevesli olmak
be as keen as mustard [uk/australia] f. çok istekli olmak
be keen about (someone or something) f. (biri/bir şey) için çok heyecanlanmak
be keen about (someone or something) f. (biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak
be keen about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dört gözle beklemek
be keen about (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla beklemek
be keen about (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında çok heyecanlı olmak
be keen about (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak
be keen on (someone or something) f. (biri/bir şey) için çok heyecanlanmak
be keen on (someone or something) f. (biri/bir şey) için çok heyecanlı olmak
be keen on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) dört gözle beklemek
be keen on (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla beklemek
be keen on (someone or something) f. (biri/bir şey) hakkında çok heyecanlı olmak
be keen on (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli olmak
be keen on (someone or something) f. (birine/bir şeye) çok ilgi duymak
be keen on (someone or something) f. (birine/bir şeye) düşkün olmak
be mad keen f. deli gibi meraklı olmak
be mad keen f. aşırı düşkün olmak
be mad keen f. çok hevesli olmak
be mad keen f. deli gibi ilgi duymak
have a keen interest in f. aşırı/çok ilgi duymak
keen about (someone or something) s. (biri/bir şey) için çok heyecanlı
keen about (someone or something) s. (birini/bir şeyi) dört gözle bekleyen
keen about (someone or something) s. (birini/bir şeyi) sabırsızlıkla/merakla bekleyen
keen about (someone or something) s. (biri/bir şey) hakkında çok heyecanlı
keen about (someone or something) s. (biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli
keen as mustard s. çok istekli
keen as mustard s. çok gayretli
keen as mustard s. çok hevesli
keen as mustard s. çok coşkulu
keen on (someone or something) s. (birine/bir şeye) düşkün
keen on (someone or something) s. (birine/bir şeye) meraklı
keen on (someone or something) s. (biri/bir şey) için çok heyecanlı
keen on (someone or something) s. (biri/bir şey) için sabırsızlanan
keen on (someone or something) s. (biriyle/bir şeyle) ilgili çok hevesli
keen on (someone or something) s. (biriyle/bir şeyle) çok ilgili
keen on doing s. yapmaya meraklı
keen on doing s. yapmak için çok heyecanlı
keen on doing s. yapmak için sabırsızlanan
keen on doing s. yapmaya çok hevesli
keen on doing s. yapmakla çok ilgili
keen on doing something s. bir şey yapmaya meraklı
keen on doing something s. bir şey yapmak için çok heyecanlı
keen on doing something s. bir şey yapmak için sabırsızlanan
keen on doing something s. bir şey yapmaya çok hevesli
keen on doing something s. bir şey yapmakla çok ilgili
outside one’s keen expr. aklına sığmaz
as keen as mustard expr. çok istekli
as keen as mustard expr. çok coşkulu
as keen as mustard expr. çok hevesli
outside one’s keen expr. akılalmaz
Trade/Economic
keen competition environment i. aşırı rekabet ortamı
keen competition i. aşırı rekabet
keen competition i. yoğun rekabet
Technical
keen edged s. bilenmiş
keen edged s. keskin ağızlı
British Slang
mad keen s. aşırı istekli