tam

"tam" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	tam i.	iskoç beresi
2	Genel	tam i.	tepesi geniş üstten püskülleri olan bir tür iskoç beresi
3	Genel	tam i.	iskoçya'ya özgü yünlü bir bere

"tam" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 218 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	tam	complete s.
You guys have my complete support. Sizler benim tam desteğimi aldınız. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	tam	full s.
The companies operating in the domain of port services must enjoy full equality of treatment. Liman hizmetleri alanında faaliyet gösteren şirketler tam bir eşit muameleden yararlanmalıdır. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	tam	exact s.
I shall enquire about the services in the exact course of events. Olayların tam seyri içinde hizmetler hakkında bilgi alacağım. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	tam	absolute s.
It is an absolute disgrace. Bu tam bir rezalet. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	tam	whole s.
The Commission devotes a whole page to everything it can do. Komisyon, yapabileceği her şeye tam bir sayfa ayırmıştır. More Sentences
6	Yaygın Kullanım	tam	overall zf.
We reject it overall for the simple reason that we reject the very principle of enlargement. Genişleme ilkesini reddetmemiz gibi basit bir nedenden ötürü raporun tamamını reddediyoruz. More Sentences
General
7	Genel	tam	clear s.
The text does not make clear the requirement for there to be complete and transparent reform of all Members' expenses. Metin, tüm Üyelerin harcamalarında tam ve şeffaf bir reform yapılması gerekliliğini açıkça ortaya koymamaktadır. More Sentences
8	Genel	tam	sheer s.
It would be sheer folly to believe a Council of 25 members could ever reach unanimous agreement. Yirmi beş üyeden oluşan bir Konseyin oy birliğiyle bir anlaşmaya varabileceğine inanmak tam anlamıyla ahmaklık olur. More Sentences
9	Genel	tam	true s.
He is a true advocate for European film. Kendisi tam anlamıyla bir Avrupa sineması savunucusudur. More Sentences
10	Genel	tam	straight s.
It came down to a straight competition between Hill and Rodman. Hill ve Rodman arasında tam bir rekabet vardı. More Sentences
11	Genel	tam	quite s.
I am afraid this report quite deliberately sends the opposite signal. Korkarım ki bu rapor kasıtlı olarak tam tersi bir sinyal göndermektedir. More Sentences
12	Genel	tam	round s.
We believe it is the other way round. Biz bunun tam tersi olduğuna inanıyoruz. More Sentences
13	Genel	tam	correct s.
Since my watch was broken, I didn't know the correct time. Saatim bozuk olduğu için, saati tam bilmiyordum. More Sentences
14	Genel	tam	very s.
Very much the opposite in fact. Aslında tam tersi. More Sentences
15	Genel	tam	literal s.
He explained the literal meaning of the phrase. O, ifadenin tam anlamını açıkladı. More Sentences
16	Genel	tam	utter s.
This is an utter tragedy and completely unsustainable. Bu tam bir trajedi ve tamamen sürdürülemez. More Sentences
17	Genel	tam	right s.
Right at that moment, however, the gas ran out and there could be no more cooking. Ancak tam o anda gaz bitti ve daha fazla yemek pişirilemedi. More Sentences
18	Genel	tam	perfect s.
It was a perfect fit. Tam oturdu. More Sentences
19	Genel	tam	thorough s.
He has been thorough and consistent and has applied himself. Tam ve tutarlı davrandı ve kendini uyguladı. More Sentences
20	Genel	tam	entire s.
There will be an entire chapter on science, society and the citizens. Bilim, toplum ve vatandaşlarla ilgili tam bir bölüm olacak. More Sentences
21	Genel	tam	strict s.
I am not a fan of Juventus in the strictest sense of the term; I only watch some games. Ben tam anlamıyla bir Juventus taraftarı sayılmam; sadece bazı maçları izliyorum. More Sentences
22	Genel	tam	precise s.
It is for this precise reason that we need a legal framework that provides legal certainty. İşte tam da bu nedenle yasal kesinlik sağlayan bir yasal çerçeveye ihtiyacımız var. More Sentences
23	Genel	tam	out-and-out s.
Tom is an out-and-out liar. Tom tam bir yalancı. More Sentences
24	Genel	tam	particular s.
Tom wasn't here on that particular day. Tom tam da o gün burada değildi. More Sentences
25	Genel	tam	extreme s.
Tom is an extreme discount hunter. Tom tam bir Donanımhaber ölücüsü. More Sentences
26	Genel	tam	every s.
I have every confidence in you. Size güvenim tam. More Sentences
27	Genel	tam	profound s.
He suffered profound hearing loss after the explosion. Patlamanın sonrasında tam işitme kaybı yaşamıştır. More Sentences
28	Genel	tam	fully zf.
It was stated that the new Member States will participate fully in the Intergovernmental Conference. Yeni Üye Devletlerin Hükümetlerarası Konferansa tam katılım sağlayacakları ifade edildi. More Sentences
29	Genel	tam	to the minute zf.
The plane landed at 6 o'clock to the minute. Uçak tam altıda indi. More Sentences
30	Genel	tam	completely zf.
Clearly, enlargement will entail short-term costs, but I am completely convinced that we shall see financial gains. Açıkçası, genişleme kısa vadeli maliyetler getirecek, ancak mali kazançlar göreceğimize inancım tamdır. More Sentences
31	Genel	tam	stark zf.
Does this not stand in stark contradiction to the guideline on employability? Bu durum, istihdam edilebilirlikle ilgili kılavuz ilkelerle tam bir çelişki oluşturmuyor mu? More Sentences
32	Genel	tam	every bit zf.
He is every bit a gentleman. Tam bir centilmen. More Sentences
33	Genel	tam	sharp zf.
Be at the station at 11 o'clock sharp. Tam 11:00'de istasyonda olun. More Sentences
34	Genel	tam	precisely zf.
This is precisely where the principle of gender solidarity should come into play. İşte tam da bu noktada toplumsal cinsiyet dayanışması ilkesi devreye girmelidir. More Sentences
35	Genel	tam	exactly zf.
The movie starts at exactly 8 o'clock. Film saat tam 8'de başlıyor. More Sentences
36	Genel	tam	literally zf.
These countries are literally being destroyed by your prohibitionist drugs policy. Bu ülkeler sizin yasakçı uyuşturucu politikanız yüzünden tam anlamıyla yok ediliyor. More Sentences
37	Genel	tam	so zf.
It's so typical of you - storming out in the middle of an argument. Tartışmanın ortasında fırlayıp çıkmak da tam senlik bir hareket. More Sentences
Trade/Economic
38	Ticaret/Ekonomi	tam	total s.
The British countryside is at the moment in total crisis. İngiliz kırsalı şu anda tam bir kriz içerisindedir. More Sentences
Technical
39	Teknik	tam	absolute s.
It is a disgrace, an absolute disgrace! Bu bir rezalet, tam anlamıyla bir rezalet! More Sentences
40	Teknik	tam	thorough s.
It all starts with a thorough commitment to your marriage and one another. Her şey evliliğinize ve birbirinize tam bir bağlılık ile başlar. More Sentences
41	Teknik	tam	whole s.
We need to ensure the introduction of a 100% whole baggage screening process at all airports in Europe. Avrupa'daki tüm havaalanlarında %100 tam bagaj tarama sürecinin başlatılmasını sağlamalıyız. More Sentences
42	Teknik	tam	precise s.
If so, what precise steps does it intend to take? Eğer öyleyse, tam olarak hangi adımları atmayı düşünüyorsunuz? More Sentences
43	Teknik	tam	entire s.
I walked an entire ten miles. Tam 10 mil yürüdüm. More Sentences
Computer
44	Bilgisayar	tam	complete s.
Here is a complete list of CDs I own. İşte elimdeki CD'lerin tam listesi. More Sentences
Music
45	Müzik	tam	perfect i.
Tom got a perfect grade in chemistry. Tom kimya dersinden tam not aldı. More Sentences
General
46	Genel	tam	full complement i.
47	Genel	tam	entierty [obsolete] i.
48	Genel	tam	essential i.
49	Genel	tam	solidum i.
50	Genel	tam	downright s.
51	Genel	tam	ingrain s.
52	Genel	tam	rightdown s.
53	Genel	tam	unabridged s.
54	Genel	tam	square s.
55	Genel	tam	intimate s.
56	Genel	tam	due s.
57	Genel	tam	ingrained s.
58	Genel	tam	precision s.
59	Genel	tam	refined s.
60	Genel	tam	unambiguous s.
61	Genel	tam	thoroughpaced s.
62	Genel	tam	proper s.
63	Genel	tam	rank s.
64	Genel	tam	mathematical s.
65	Genel	tam	the very s.
66	Genel	tam	superb s.
67	Genel	tam	thoroughbred s.
68	Genel	tam	definitive s.
69	Genel	tam	trueborn s.
70	Genel	tam	blank s.
71	Genel	tam	consummate s.
72	Genel	tam	prompt s.
73	Genel	tam	flat s.
74	Genel	tam	unreserved s.
75	Genel	tam	unerring s.
76	Genel	tam	unqualified s.
77	Genel	tam	quintessential s.
78	Genel	tam	sound s.
79	Genel	tam	prize s.
80	Genel	tam	implicit s.
81	Genel	tam	accomplished s.
82	Genel	tam	unalloyed s.
83	Genel	tam	factual s.
84	Genel	tam	unmitigated s.
85	Genel	tam	engrained s.
86	Genel	tam	unobstructed s.
87	Genel	tam	positive s.
88	Genel	tam	express s.
89	Genel	tam	orthodox s.
90	Genel	tam	simple s.
91	Genel	tam	plumb s.
92	Genel	tam	slick s.
93	Genel	tam	outright s.
94	Genel	tam	thoroughgoing s.
95	Genel	tam	verbatim s.
96	Genel	tam	solid s.
97	Genel	tam	slipt s.
98	Genel	tam	plenary s.
99	Genel	tam	just s.
100	Genel	tam	accurate s.
101	Genel	tam	veritable s.
102	Genel	tam	full frontal s.
103	Genel	tam	definite s.
104	Genel	tam	intact s.
105	Genel	tam	integrate s.
106	Genel	tam	all-out s.
107	Genel	tam	full-fledged s.
108	Genel	tam	spot-on s.
109	Genel	tam	self-contain s.
110	Genel	tam	through-going s.
111	Genel	tam	grand s.
112	Genel	tam	undivided s.
113	Genel	tam	unrelieved s.
114	Genel	tam	abject s.
115	Genel	tam	thorow [obsolete] s.
116	Genel	tam	throughgaun [scottish] s.
117	Genel	tam	truebred s.
118	Genel	tam	unallayed s.
119	Genel	tam	unbroken s.
120	Genel	tam	uncut s.
121	Genel	tam	eminent s.
122	Genel	tam	unfractionated s.
123	Genel	tam	unqualifiedly s.
124	Genel	tam	veriest s.
125	Genel	tam	exclusive s.
126	Genel	tam	made-up [obsolete] s.
127	Genel	tam	blank s.
128	Genel	tam	wire-to-wire s.
129	Genel	tam	hail [scotland] s.
130	Genel	tam	hale [dialect] s.
131	Genel	tam	quight [obsolete] s.
132	Genel	tam	blinking s.
133	Genel	tam	blue s.
134	Genel	tam	mere [obsolete] s.
135	Genel	tam	hollow s.
136	Genel	tam	honest s.
137	Genel	tam	replete s.
138	Genel	tam	lump s.
139	Genel	tam	globular s.
140	Genel	tam	right-out [uk] s.
141	Genel	tam	choate s.
142	Genel	tam	delicate s.
143	Genel	tam	gross s.
144	Genel	tam	one s.
145	Genel	tam	onefold s.
146	Genel	tam	overprecise s.
147	Genel	tam	run [scotland] s.
148	Genel	tam	imprescriptible s.
149	Genel	tam	ingrained s.
150	Genel	tam	good s.
151	Genel	tam	circular [obsolete] s.
152	Genel	tam	close s.
153	Genel	tam	crashing s.
154	Genel	tam	pieceless s.
155	Genel	tam	pang [scotland] s.
156	Genel	tam	plein s.
157	Genel	tam	dead s.
158	Genel	tam	dead s.
159	Genel	tam	deadly s.
160	Genel	tam	deadly s.
161	Genel	tam	orbicular s.
162	Genel	tam	plenal s.
163	Genel	tam	plene s.
164	Genel	tam	plenitudinary s.
165	Genel	tam	pley s.
166	Genel	tam	precisive s.
167	Genel	tam	press [obsolete] s.
168	Genel	tam	pucca s.
169	Genel	tam	fou s.
170	Genel	tam	from a to z zf.
171	Genel	tam	even zf.
172	Genel	tam	at the time zf.
173	Genel	tam	in full zf.
174	Genel	tam	as well zf.
175	Genel	tam	on the beam zf.
176	Genel	tam	dead zf.
177	Genel	tam	plunk zf.
178	Genel	tam	bang zf.
179	Genel	tam	to a t zf.
180	Genel	tam	to the core zf.
181	Genel	tam	desperately zf.
182	Genel	tam	out and out zf.
183	Genel	tam	bang-on zf.
184	Genel	tam	smack-dab zf.
185	Genel	tam	slap-bang zf.
186	Genel	tam	bang on zf.
187	Genel	tam	plonk zf.
188	Genel	tam	slap bang zf.
189	Genel	tam	staring zf.
190	Genel	tam	prompt zf.
191	Genel	tam	bang on ünl.
192	Genel	tam	cpl (complete) kısalt.
Phrases
193	İfadeler	tam	hool (whole) expr.
Colloquial
194	Konuşma Dili	tam	blithering i.
195	Konuşma Dili	tam	full–on s.
196	Konuşma Dili	tam	thoro s.
197	Konuşma Dili	tam	big fat s.
198	Konuşma Dili	tam	big fat s.
199	Konuşma Dili	tam	goddam s.
200	Konuşma Dili	tam	precious s.
201	Konuşma Dili	tam	slap-dab expr.
Idioms
202	Deyim	tam	on-target s.
203	Deyim	tam	right royal [uk] s.
204	Deyim	tam	to a tee expr.
205	Deyim	tam	dyed-in the wool expr.
206	Deyim	tam	accompli expr.
207	Deyim	tam	smack-bang expr.
Trade/Economic
208	Ticaret/Ekonomi	tam	accurate s.
209	Ticaret/Ekonomi	tam	just zf.
Technical
210	Teknik	tam	intact s.
211	Teknik	tam	integral s.
212	Teknik	tam	accurate s.
Computer
213	Bilgisayar	tam	literal s.
Music
214	Müzik	tam	pieno s.
Archaic
215	Eski Kullanım	tam	thorough-stitch s.
216	Eski Kullanım	tam	undefied s.
217	Eski Kullanım	tam	germane s.
218	Eski Kullanım	tam	groundly s.

"tam" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	tam üye	full member i.
As full members of society, they should be able to play a part in the way it functions. Toplumun tam üyeleri olarak, Parlamentonun işleyişinde rol oynayabilmelidirler. More Sentences
2	Genel	tam kapasitede	at full capacity i.
I have no doubt that while we are here splitting hairs, Korean shipyards will be working at full capacity. Biz burada kılı kırk yararken Kore tersanelerinin tam kapasite çalışacağından hiç şüphem yok. More Sentences
3	Genel	tam zıttı	total opposite i.
They're total opposites. Onlar tam zıtlar. More Sentences
4	Genel	tam tersi	exact opposite i.
There is even a tendency to blatantly do the exact opposite from what politicians prescribe. Hatta politikacıların öngördüğünün tam tersini yapma eğilimi bile var. More Sentences
5	Genel	tam tarih	exact date i.
I need to know the exact date and time. Tam tarih ve saati bilmem gerekiyor. More Sentences
6	Genel	tam katılım	full participation i.
I would certainly have welcomed full participation by parliamentarians until the end of the summit. Zirvenin sonuna kadar parlamenterlerin tam katılımını kesinlikle memnuniyetle karşılardım. More Sentences
7	Genel	tam yetki	full power i.
I have to say that the Council acted irresponsibly when it conferred full powers on the IAS board. Konsey'in IAS kuruluna tam yetki vererek sorumsuzca davrandığını söylemek zorundayım. More Sentences
8	Genel	tam tutulma	total eclipse i.
A total eclipse is only visible from a narrow strip (about 150 km wide) of the Earth's surface at any one time. Tam tutulma, herhangi bir zamanda Dünya yüzeyinin yalnızca dar bir şeridinden (yaklaşık 150 km genişliğinde) görülebilir. More Sentences
9	Genel	tam istihdam	full employment i.
Full employment in engineering and in technical and managerial occupations has increased. Mühendislik ile teknik ve yönetici mesleklerde tam istihdam artmıştır. More Sentences
10	Genel	tam kadro	complement i.
The company has taken its full complement of interns this year. Şirket bu yıl tam kadro stajyer aldı. More Sentences
11	Genel	tam üyelik	full membership i.
Furthermore, it has been laid down that a solution must not hinder or delay Lithuania's full membership of Schengen. Ayrıca, çözümün Litvanya'nın Schengen'e tam üyeliğini engellememesi veya geciktirmemesi gerektiği belirtilmiştir. More Sentences
12	Genel	tam zıttı	exact opposite i.
Sami is the exact opposite of Layla. Sami, Layla'nın tam zıttıdır. More Sentences
13	Genel	tam bilgi	full information i.
Providing full information means that consumers have choice. Tam bilgi sağlanması, tüketicilerin seçenek sahibi olması anlamına gelir. More Sentences
14	Genel	tam sorumluluk	full responsibility i.
Still on HACCP, this system is the full responsibility of the food business operators. Hala HACCP konusunda, bu sistem gıda işletmecilerinin tam sorumluluğundadır. More Sentences
15	Genel	tam destek	full support i.
The President-in-Office has our full support where the defence of democracy and the rule of law in Europe are concerned. Dönem Başkanı, Avrupa'da demokrasi ve hukukun üstünlüğünün savunulması konusunda tam desteğimize sahiptir. More Sentences
16	Genel	tam destek	total support i.
The proposal now under consideration deserves my total support. Şu anda değerlendirilmekte olan teklif benim tam desteğimi hak ediyor. More Sentences
17	Genel	tam zamanı	high time i.
It is high time something was done. Bir şeyler yapmanın tam zamanı. More Sentences
18	Genel	tam bir yabancı	perfect stranger i.
Tom is a perfect stranger to me. Tom benim için tam bir yabancı. More Sentences
19	Genel	tam muafiyet	total exemption i.
The ceramics industry is concerned about the effects of the packaging directive and is seeking total exemption. Seramik endüstrisi ambalaj direktifinin etkileri konusunda endişe duyuyor ve tam muafiyet istiyor. More Sentences
20	Genel	tam bir deneyim	quite an experience i.
It was quite an experience. Tam bir deneyimdi. More Sentences
21	Genel	tam bir yalancı	compulsive liar i.
He was a compulsive liar. O tam bir yalancıydı. More Sentences
22	Genel	tam gün	full time i.
We both work full time. İkimiz de tam gün çalışıyoruz. More Sentences
23	Genel	tam yol ileri	full speed ahead i.
Full speed ahead! Tam yol ileri! More Sentences
24	Genel	tam boy maket	mock-up i.
The architect presented a mock-up of the building. Mimar, binanın tam boy maketini sergiledi. More Sentences
25	Genel	tam buğday ekmeği	whole wheat bread i.
If you eat a spoonful of sugar or a small piece of whole wheat bread, it seems that the bread would be less detrimental. Bir kaşık şeker ya da küçük bir parça tam buğday ekmeği yerseniz, ekmek daha az zararlı olacak gibi görünüyor. More Sentences
26	Genel	tam tahıl	whole grain i.
For example, whole grains are rich in the mineral magnesium. Örneğin, tam tahıllar mineral magnezyum açısından zengindir. More Sentences
27	Genel	tam yıl	full year i.
The earliest point in time would be after two full years of operation. En erken zaman dilimi iki tam yıl faaliyet gösterdikten sonra olacaktır. More Sentences
28	Genel	tam potansiyel	full potential i.
Are you sure you are aware of our full potential? Tam potansiyelimizin farkında olduğunuzdan emin misiniz? More Sentences
29	Genel	tam liste	complete list i.
Check our website for a complete list of our available banking methods. Mevcut bankacılık yöntemlerimizin tam listesi için web sitemizi inceleyin. More Sentences
30	Genel	tam zamanlı iş	full-time job i.
It's my full-time job. Bu benim tam zamanlı işim. More Sentences
31	Genel	tam olarak belirtmek	specify exactly f.
I should like to specify exactly what I accept. Neyi kabul ettiğimi tam olarak belirtmek isterim. More Sentences
32	Genel	tam oturmak	fit f.
His tuxedo fitted him perfectly. Smokini üzerine tam oturmuştu. More Sentences
33	Genel	tam anlamıyla	unmitigated s.
The CFP has been an unmitigated environmental disaster. OBP, tam anlamıyla bir çevre felaketi olmuştur. More Sentences
34	Genel	tam zamanlı	fulltime s.
Tom and Mary are both full-time students. Tom da Mary de tam zamanlı öğrenciler. More Sentences
35	Genel	tam (anlamıyla)	typical s.
The idea is typical of him. Tam ondan beklenecek bir fikir. More Sentences
36	Genel	tam otomatik	fully automatic s.
Fully automatic story generation remains an unsolved problem for computer scientists. Tam otomatik hikaye üretimi bilgisayar bilimcileri için çözülmemiş bir problem olmaya devam ediyor. More Sentences
Common Usage
37	Yaygın Kullanım	tam sayı	integer i.
38	Yaygın Kullanım	tam kan sayımı	complete blood cell count i.
General
39	Genel	tam ilki	the very first i.
40	Genel	kilise prensip veya usullerine tam bağlılık	ecclesiasticum i.
41	Genel	tam kadro	full complement i.
42	Genel	tam yenilgi	checkmate i.
43	Genel	tam kan	full blood i.
44	Genel	kişinin bulunduğu noktadan daire çapıyla yeryüzünün tam karşı tarafı	antipod i.
45	Genel	tam sayı programlama	integer programming i.
46	Genel	tam öğle vakti	high noon i.
47	Genel	tam bir uyum	total harmony i.
48	Genel	tam eşdeğerlik	full equivalence i.
49	Genel	tam gölge (güneş tutulması)	umbra i.
50	Genel	tam uyum	total harmony i.
51	Genel	tam asimilasyon	total assimilation i.
52	Genel	tam anlayış	entire understanding i.
53	Genel	tam maliyet modeli	full cost model i.
54	Genel	yerkürenin tam tersindeki yer	antipodes i.
55	Genel	tam isabet	bull's eye i.
56	Genel	tam yetki	plenary authority i.
57	Genel	tam doğru olmama	inexactness i.
58	Genel	tam hızla koşma	sprint i.
59	Genel	tam yetki	implicit power i.
60	Genel	tam mesai	full time i.
61	Genel	tam tersi	total opposite i.
62	Genel	tam bir hafta	a full week i.
63	Genel	seyahatte, tam tarifeye tabi olmayan yaşça küçük kişi	child i.
64	Genel	tam olmayan parça	fragment i.
65	Genel	tam eşitlik	parity i.
66	Genel	tam sarışınlara göre bir yer	real blonds paradise i.
67	Genel	tam bilet	full fare i.
68	Genel	tam daire	perfect circle i.
69	Genel	tam yetki	full authority i.
70	Genel	tam isim	whole name i.
71	Genel	tam şey	integral i.
72	Genel	tam uzam	gamut i.
73	Genel	tam güven	implicit trust i.
74	Genel	tam pansiyon	bed and board i.
75	Genel	tam bilgi	gen i.
76	Genel	tam bir bela	a positive nuisance i.
77	Genel	tam sayfa resim	plate i.
78	Genel	tam ölçü	full measure i.
79	Genel	tam aksi	the direct opposite i.
80	Genel	tam pansiyon	room and board i.
81	Genel	tam istihdam politikaları	full employment policies i.
82	Genel	tam donanımlılık	totipotency i.
83	Genel	tam bağımsızlık	full independence i.
84	Genel	tam nota	semibreve i.
85	Genel	tam ölçek	full scale i.
86	Genel	eski düzeni tam anlamıyla yıkmadan, buna ek olarak yapıcı yenilikler getirmek isteyen	reformist i.
87	Genel	tam merkez	dead center i.
88	Genel	tam pansiyon	american plan i.
89	Genel	tam orta	dead center i.
90	Genel	tam on dakika	ten minutes by the clock i.
91	Genel	tam katları kadar kromozom içerme durumu	euploidy i.
92	Genel	tam bir gizlilik	strict secrecy i.
93	Genel	tam kesir	proper fraction i.
94	Genel	yukarı enlemlerde havanın tam olarak kararmadığı gecelere verilen isim	white night i.
95	Genel	tam lagün özelliği	true lagoon feature i.
96	Genel	tam eşdeğerlik	complete equivalence i.
97	Genel	tam yetkili kişi	plenipotentiary i.
98	Genel	tam oluş	fullness i.
99	Genel	tam teçhizat	panoply i.
100	Genel	tam olarak nüfuz etme	interpenetration i.
101	Genel	tam adres	full address i.
102	Genel	tam bilet	ticket at full fare i.
103	Genel	tam renk	exact color i.
104	Genel	tam altın	full gold coin i.
105	Genel	üye tam sayısı	total member number i.
106	Genel	tam alan	full range i.
107	Genel	tam sorumluluk	complete liability i.
108	Genel	tam birleşme	full sexual intercourse i.
109	Genel	tam destek	complete support i.
110	Genel	tam dikkat	complete attention i.
111	Genel	tam dikkat	close attention i.
112	Genel	tam konsantrasyon	full concentration i.
113	Genel	tam tanımlanmamış	nebulation i.
114	Genel	tam performans	full performance i.
115	Genel	tam güç	full force i.
116	Genel	tam burslu öğrenci	full scholarship student i.
117	Genel	tam bağlılık	full commitment i.
118	Genel	tam katılım	total involvement i.
119	Genel	tam adama	full commitment i.
120	Genel	tam bağlılık	complete dedication i.
121	Genel	tam uyum	perfect match i.
122	Genel	tam ayar	accurate adjustment i.
123	Genel	tam dikkat	absolute attention i.
124	Genel	tam olarak anlama	clear understanding i.
125	Genel	tam bir yalancı	habitual liar i.
126	Genel	tam bir yalancı	pathological liar i.
127	Genel	tam bir yalancı	chronic liar i.
128	Genel	tam takım	complement i.
129	Genel	tam benzeri	counterpart i.
130	Genel	tam güneş ışığı	full sunlight i.
131	Genel	tam sözcük	fullword i.
132	Genel	tam yükle çalışma	full load operation i.
133	Genel	tam çizgi	full line i.
134	Genel	tam yük hızı	full load speed i.
135	Genel	tam yük	full load i.
136	Genel	tam dalga	all-wave i.
137	Genel	tam zamanlı sistemler	just-in-time systems i.
138	Genel	tam gün	full-time i.
139	Genel	tam sayfa reklam	full-page advertisement i.
140	Genel	tam gün anaokulu	full-day kindergarten i.
141	Genel	tam yük	full-load i.
142	Genel	tam zamanlı sistemler	just-in-time-systems i.
143	Genel	tam oluşmamış toprak	immature soil i.
144	Genel	tam yetki	free hand i.
145	Genel	tam yetki	blank check i.
146	Genel	tam yetki	free rein i.
147	Genel	tam çözüm	complete solution i.
148	Genel	tam hız	full blast i.
149	Genel	tam ortası	happy mean i.
150	Genel	tam cinsel birleşme	full sexual intercourse i.
151	Genel	tam metin	the full text i.
152	Genel	tam ifşa	full disclosure i.
153	Genel	tam otomatik çamaşır makinesi	fully automatic washing machine i.
154	Genel	tam tersi durum	the exact opposite situation i.
155	Genel	tam katılım	full attendance i.
156	Genel	tam miktarı	the absolute amount of i.
157	Genel	tam boy model	mock-up i.
158	Genel	tam öğün	full meal i.
159	Genel	tam yorgunluk	utter exhaustion i.
160	Genel	birşeyin tam ortası	dead center i.
161	Genel	tam farkındalık	full awareness i.
162	Genel	tam çözüm	full solution i.
163	Genel	tam çözüm	entire solution i.
164	Genel	tam tarif	literal description i.
165	Genel	tam adama/adanma	total dedication i.
166	Genel	tam bir fiyasko	a total fiasco i.
167	Genel	tam bir fiyasko	a total flop i.
168	Genel	tam bir fiyasko	a total washout i.
169	Genel	tam muadil	perfect substitute i.
170	Genel	tam dönüşüm	full transformation i.
171	Genel	tam dönüşüm	complete transformation i.
172	Genel	tam deste	a complete deck i.
173	Genel	tam deste	a full deck i.
174	Genel	tam sayfa reklamlar	full-page ads i.
175	Genel	tam kadro	full team i.
176	Genel	mutlak/tam dakiklik	absolute punctuality i.
177	Genel	tam performans	complete performance i.
178	Genel	harfi harfine/tam suret/kopya	verbatim transcript i.
179	Genel	harfi harfine/tam suret/kopya	exact copy i.
180	Genel	harfi harfine/tam suret/kopya	verbatim copy i.
181	Genel	-in tamamen/büsbütün/tam anlamıyla sıkıcılığı	the sheer boredom of i.
182	Genel	tam pansiyon konaklama	american plan i.
183	Genel	çiçeğin tam olarak açtığı dönem	anthesis i.
184	Genel	tam sayılı kesir	mixed fraction i.
185	Genel	tam boy model	mockup i.
186	Genel	tam boy maket	mockup i.
187	Genel	tam bilet	adult ticket i.
188	Genel	tam cinsel münasebet	full carnal knowledge i.
189	Genel	tam başlık	full title i.
190	Genel	(mafyada) tam üye	made man i.
191	Genel	(mafyaya) tam/asli üye yapılmış kişi	made man i.
192	Genel	bir cins tam buğday unu	graham flour i.
193	Genel	tam ünvan	full title i.
194	Genel	tam isim/ad	full title i.
195	Genel	(dağcılık) tam kazık düğümü	hitch knot i.
196	Genel	tam egemenlik	full sovereignty i.
197	Genel	tam öğün	square meal i.
198	Genel	tam eşleme	exact match i.
199	Genel	tam cevap	full answer i.
200	Genel	tam yanıt	complete response i.
201	Genel	tam yanıt	full response i.
202	Genel	uygulamaların tam kimliği	exact identity of applications i.
203	Genel	tam örnek	prime example i.
204	Genel	tam bir örneği	prime example i.
205	Genel	tam teşekküllü hastane	full-fledged hospital i.
206	Genel	bir (tam) sayının 1 eksiği	preceding number i.
207	Genel	bir (tam) sayının 1 sayı önce geleni	preceding number i.
208	Genel	tam gelişme süresi	acme i.
209	Genel	tam bağımsız şey	absolute i.
210	Genel	tam çerçeve	full frame i.
211	Genel	(bir şeyin) tam tersi	the reverse i.
212	Genel	tam sandviç	whole sandwich i.
213	Genel	tam bir kayıp	a complete waste i.
214	Genel	çift tam sayı	even integer i.
215	Genel	tam metin	full text i.
216	Genel	tam olma	entireness i.
217	Genel	tam gelişmemiş olma	undergrowth i.
218	Genel	tam doyuma ulaşma	engorgement i.
219	Genel	tam olmama	unsolidity i.
220	Genel	tam olma	utterness i.
221	Genel	bir ipin silindir etrafında tam tur dönüşü	lap i.
222	Genel	tam gelişme	maturity i.
223	Genel	tam kapanma	full lockdown i.
224	Genel	tam zaman	bit [scotland] i.
225	Genel	yumurtası veya spermi tam gelişmemiş genç ve yağlı ringa balığı	matie i.
226	Genel	bahiste yarım veya tam açılış	leg i.
227	Genel	bir işi tam yapan kimse	whole-hogger i.
228	Genel	tam ayar	hair i.
229	Genel	tam olarak doğru olmayan şey	half-lie i.
230	Genel	tam olarak büyümemiş kimse	halfling i.
231	Genel	tam tanımlanmamış şey	blob i.
232	Genel	tam pişmiş yumurta	hard-cooked egg i.
233	Genel	1 mayıs kutlamaları kapsamında yürütülen spor faaliyetlerinin yapıldığı açık alanın tam ortasına konulan, çiçeklerle kaplanmış uzun sırık	may pole i.
234	Genel	tam ortadaki kısım	midmost i.
235	Genel	tam kontrol	hold i.
236	Genel	yayı okla tam olarak germek için gereken ağırlık	bow weight i.
237	Genel	yuvadan ayrılmış olup tam olarak uçamayan yavru kuş	brancher i.
238	Genel	tam kapasite	brim i.
239	Genel	tam kavrama	hold i.
240	Genel	tam anlama	hold i.
241	Genel	değerini tam olarak anlayamama	misappreciation i.
242	Genel	tam karşıdaki çeyrek	right-about (to) i.
243	Genel	tam kopya	chinese copy i.
244	Genel	dünya'nın birbirinin tam zıttı olan yüzlerinde yaşanan iki deniz kabarması olayından herhangi biri	direct tide i.
245	Genel	tam bir dinlenme halinden sonra tekrar başlangıç yapma	getaway i.
246	Genel	kemikleri henüz tam olgunlaşmamış genç ve narin kimse	gristle [obsolete] i.
247	Genel	tam büyüme	growth i.
248	Genel	tam kafiye	identical rhyme i.
249	Genel	dörder çiftten oluşan gruplarla yapılan bir dansta kişinin tam karşısındaki dansçı	opposite i.
250	Genel	tam gelişmemişlik	rudimentariness i.
251	Genel	(sağlık, servet, onur, umut) tam hasara veya ciddi bozulmaya sebep olan şey	ruination i.
252	Genel	tam eşleşme	exact match i.
253	Genel	sayıları her zaman tam tutulan pers kraliyet muhafızları	immortals i.
254	Genel	tam girme	impenetration i.
255	Genel	tam öğrenme	omniscience i.
256	Genel	tam bilgi	omniscience i.
257	Genel	tam öğrenme	omnisciency i.
258	Genel	tam bilgi	omnisciency i.
259	Genel	tam birine göre olan şey	oyster i.
260	Genel	tam liste	compendium i.
261	Genel	(sarkaç) tam salınım	diadrom [obsolete] i.
262	Genel	tam uzlaşma	diapason [obsolete] i.
263	Genel	tam anlaşma	diapason [obsolete] i.
264	Genel	topluluk veya kuruluşun tam katılım haklarından mahrum bırakma	disenfranchisement i.
265	Genel	topluluk veya kuruluşun tam katılım haklarından mahrum bırakma	disenfranchisement i.
266	Genel	tam benzeşim eksikliği	inadequation [obsolete] i.
267	Genel	tam arada kalan şey	in-betweener i.
268	Genel	tam doğru olmama	inexactitude i.
269	Genel	çift haneli tam sayı	double digit i.
270	Genel	büyük idari bölümler arasında sahibi tam bilinmeyen arazi şeridi	gore i.
271	Genel	tam öğün	gorge i.
272	Genel	tam saati gösteren saat vuruşu	clock [obsolete] i.
273	Genel	bilgisi tam olan kimse	comprehensor i.
274	Genel	tam olmayan şey	inaccuracy i.
275	Genel	tam zıt	counterpole i.
276	Genel	tam derleme	pandect i.
277	Genel	tam görüş alanı sağlayan bölge	panopticon i.
278	Genel	tam inceleme	panorama i.
279	Genel	tam ölçü	satiety [obsolete] i.
280	Genel	gök cismi etrafında bir tam tur dönüşü tamamlamak için geçen süre	orbit period i.
281	Genel	tam üyelik	plenum i.
282	Genel	tam sayı	precision i.
283	Genel	tam basamak sayısı	precision i.
284	Genel	tam kol	pudding sleeve i.
285	Genel	tam zamanı	pudding time i.
286	Genel	parçaların veya yüzeylerin birbirine tam teması	seat i.
287	Genel	tam şeffaf olmama	semipellucidity i.
288	Genel	tam ortasında bir "y" tasviri yer alan arma	shakefork i.
289	Genel	üzerine tam oturma	side overlap i.
290	Genel	kıyafetin tam oturması	sit i.
291	Genel	tam erişim	freedom i.
292	Genel	tam yetki	freehand i.
293	Genel	tam yetki	free-hand i.
294	Genel	ilk tam sürüm	preview version i.
295	Genel	kafaya tam oturan kask	skullcap i.
296	Genel	tam ve mutlak hakimiyet	beck i.
297	Genel	tam hareket açıklığı	stride i.
298	Genel	tam adamak (kendini vb)	be fully dedicated f.
299	Genel	birbirine tam anlamıyla uymak (renk vb)	match well together f.
300	Genel	motoru birdenbire tam gazla çalıştırmak	gun f.
301	Genel	tam not vermek	give something the thumbs up f.
302	Genel	tam not almak	get the thumbs up f.
303	Genel	bir işi tam yapmak	go the whole hog f.
304	Genel	tam anlamıyla uymak	fit well with f.
305	Genel	tam yetki vermek	give a free hand f.
306	Genel	bir şeyi tam istenilen şekilde yapmak	get something right f.
307	Genel	tam serbestlik vermek	give a free hand f.
308	Genel	tam puan vermek	give somebody the thumbs up f.
309	Genel	tam not almak	receive thumbs up f.
310	Genel	tam gelmek	fit well f.
311	Genel	tam anlamıyla ifade etmek	not to put too fine a point on it f.
312	Genel	tam oturmak	sit f.
313	Genel	tam tersini söylemek	say the exact opposite f.
314	Genel	tam gaz vermek	floor f.
315	Genel	tam olarak bilmemek	not to be sure f.
316	Genel	tam salahiyet vermek	give a free hand f.
317	Genel	durumu tam anlayamamak	get something wrong f.
318	Genel	tam not vermek	give somebody the thumbs up f.
319	Genel	durumu tam anlayamamak	get it wrong f.
320	Genel	arabayı birdenbire tam gaz sürmek	gun f.
321	Genel	tam hızla koşmak	sprint f.
322	Genel	tam kapasiteyle çalışmak	work at peak capacity f.
323	Genel	tam yerini saptamak	pinpoint f.
324	Genel	tam yerine denk gelmek	fall f.
325	Genel	tam adamına düşmek	find the very man f.
326	Genel	kendinin tam olarak nerede bulunduğunu saptamak	orient oneself f.
327	Genel	tam olarak yazmak	write out f.
328	Genel	tam öğrenmek	master f.
329	Genel	tam müşteri memnuniyeti sağlamak	ensure absolute customer satisfaction f.
330	Genel	tam müşteri memnuniyeti sağlamak	ensure complete customer satisfaction f.
331	Genel	tam yetki vermek	entrust with full authority f.
332	Genel	tam yetki vermek	delegate full authority f.
333	Genel	tam yetki vermek	give extensive authority f.
334	Genel	tam olarak kullanmamak	underutilise f.
335	Genel	tam olarak kullanmamak	underutilize f.
336	Genel	tam bir anlayışsızlık göstermek	show a total lack of comprehension f.
337	Genel	tam olarak belirtmek	indicate clearly f.
338	Genel	tam olarak belirtmek	specify precisely f.
339	Genel	tam olarak belirtmek	specify fully f.
340	Genel	tam olarak belirtmek	pin something down f.
341	Genel	tam olarak anlamak	gain a clear understanding f.
342	Genel	tam kapasiteyle çalışmak	work in full capacity f.
343	Genel	tam kapasite ile çalışmak	work in full capacity f.
344	Genel	tam kapasite ile çalışmak	run in full capacity f.
345	Genel	tam kapasiteyle çalışmak	run in full capacity f.
346	Genel	tam kapasiteyle çalışmak	operate in full capacity f.
347	Genel	tam kapasite ile çalışmak	operate in full capacity f.
348	Genel	tam bilmemek	not know exactly f.
349	Genel	tam adamına çatmak	meet one's match f.
350	Genel	tam olarak anlayamamak	not quite understand f.
351	Genel	tam sürücü kilidi açacağı sırada arabanın kapısını açma girişiminde bulunmak	pre-pull f.
352	Genel	tam anlamıyla örtüşmek	well-suit f.
353	Genel	birdenbire tam gaz çalıştırmak	gun f.
354	Genel	birisini gördüğüne tam olarak sevinmemek	be not exactly overjoyed to see someone f.
355	Genel	motoru avarada tam gazla çalıştırmak	race an engine f.
356	Genel	tam doyuma ulaştırmak	satiate f.
357	Genel	tam bilgi vermek	give exact information f.
358	Genel	tam anlamıyla memnun etmek	give full satisfaction f.
359	Genel	tam bir dönüş yapmak	come full circle f.
360	Genel	tam bir kopyası olmak	bear a striking resemblance to f.
361	Genel	tam yetki vermek	give full authorization f.
362	Genel	bir dile tam anlamıyla hakim olmak	have a full command of a language f.
363	Genel	birşeye güveni tam olmak	have absolute confidence in something f.
364	Genel	birşeye güveni tam olmak	have full confidence in something f.
365	Genel	birşeye güveni tam olmak	have total confidence in something f.
366	Genel	birşeye güveni tam olmak	have complete confidence in something f.
367	Genel	vücuduna tam oturmak	close-fit f.
368	Genel	vücuda tam oturmak	be close-bodied f.
369	Genel	vücuda tam oturmak	close-fit f.
370	Genel	tam olarak açıklamak	set out in full f.
371	Genel	tam bir trajedi gibi görünmek	seem like such a tragedy f.
372	Genel	tam desteyle oynamak	play with a full deck f.
373	Genel	tam kapanmak	close all the way f.
374	Genel	tam anlamıyla birinci sınıf bir skandal olmak	have all the makings of a first-class scandal f.
375	Genel	-e tam bir tezat teşkil etmek	stand in stark contrast to f.
376	Genel	tam tersi bir durumu olmak	have a reverse situation f.
377	Genel	tam tersi bir duruma sahip olmak	have a reverse situation f.
378	Genel	(elbise) birine tam uymak	fit someone exactly f.
379	Genel	tam alarma geçmek	go on full alert f.
380	Genel	tam bilmemek	not know for sure f.
381	Genel	iki noktanın tam ortasında olmak	be halfway between f.
382	Genel	haklarını tam olarak vermek	give full credit f.
383	Genel	(iyi bilinmeyen bir şeyin) tam bir tanımlamasını yapmak	reconstruct f.
384	Genel	tam teşhis edememek	underdiagnose f.
385	Genel	tam gelişmemek	abort f.
386	Genel	tam olgunlaşmamak	abort f.
387	Genel	kendini tam anlamıyla vermek	absorb f.
388	Genel	tam isabet ettirmek	nail f.
389	Genel	tam yerini saptamak	nail f.
390	Genel	tam zamanında yakalamak	nick f.
391	Genel	tam bir tur atmak	swing round the circle f.
392	Genel	tam bir tur attırmak	swing round the circle f.
393	Genel	tam yetkiyle yönetmek	wield the scepter f.
394	Genel	tam kapasiteyle akmak	be in full flood f.
395	Genel	tam kapasiteyle uygulamak	extend f.
396	Genel	tam olarak anlamak	have a firm understanding f.
397	Genel	(aroma, tat) kendini tam olarak göstermek	bloom f.
398	Genel	tam oturmak	hang f.
399	Genel	değerini tam olarak anlayamamak	misappreciate f.
400	Genel	tam olarak uygulamak	give f.
401	Genel	tam olarak ortaya sunmak	delineate f.
402	Genel	tam girmek	impenetrate f.
403	Genel	tam oturmak	chock (in) f.
404	Genel	tam sabitlenmek	chock (in) f.
405	Genel	tam oturmak	chock (into) f.
406	Genel	tam sabitlenmek	chock (into) f.
407	Genel	(bir şeyin) tam boyut ve şeklini kararlaştırmak	develop f.
408	Genel	tam kapasite doldurmak	pang [scotland] f.
409	Genel	(ışık) tam geçirgen olmayan bir şeyden geçmek	filter f.
410	Genel	tam olarak ayarlamak	fine-tune f.
411	Genel	tam tamına verememek	scant f.
412	Genel	bir yere tam oturmak	seat f.
413	Genel	tam potansiyelini ortaya çıkarmak	self-actualize f.
414	Genel	tam potansiyelini ortaya çıkarmak	self-actualise f.
415	Genel	aracı tam gaz sürmek	drive at full throttle f.
416	Genel	tam gelişmemiş	rudimental s.
417	Genel	tam cümle ile ifade edilen	periodic s.
418	Genel	tam teçhizatlı	in full fig s.
419	Genel	tam kurulu silah	at full cock s.
420	Genel	tam zamanında olan	seasonable s.
421	Genel	tam donanımlı	full equipped s.
422	Genel	tam gerçekleşmemiş	unconsummate s.
423	Genel	tam vaktinde	seasonable s.
424	Genel	tam kurulu (silah)	at full cock s.
425	Genel	tam zamanında gelen	heaven-sent s.
426	Genel	tam tanımlanmamış	ill defined s.
427	Genel	tam yetkisi olan	plenipotentiary s.
428	Genel	tam yetkili	fully entitled s.
429	Genel	tam veya her şey dahil	comprehensive s.
430	Genel	tam zamanında olan	pat s.
431	Genel	tam olmayan	short s.
432	Genel	tam doğru olmayan	inexact s.
433	Genel	tam zamanında olan	opportune s.
434	Genel	tam gelişmemiş	rudimentary s.
435	Genel	tam zamanında yapılan	seasonable s.
436	Genel	tam cümle ile ifade edilen	periodical s.
437	Genel	tam vaktinde yetişen	providential s.
438	Genel	tam vakti gelmiş	ripe s.
439	Genel	tam yerinde	seasonable s.
440	Genel	tam faaliyette	in a full swing s.
441	Genel	tam olmayan	partial s.
442	Genel	tam yerinde ve zamanında yapılan	seasonable s.
443	Genel	tam teçhizatlı	panoplied s.
444	Genel	tam kararında pişmiş	done to a turn s.
445	Genel	tam ortadaki	midmost s.
446	Genel	tam bu anda	this very moment s.
447	Genel	tam yetkili	plenipotentiary s.
448	Genel	daha tam	sheerer s.
449	Genel	tam mükellef	fully responsible s.
450	Genel	tam mükellef	fully accountable s.
451	Genel	tam mükellef	legally obligated s.
452	Genel	tam mükellef	fully amenable s.
453	Genel	tam kucaklanacak	huggable s.
454	Genel	tam sarılmalık	huggable s.
455	Genel	harfi harfine tam olmayan	nonfactual s.
456	Genel	tam ve eksiksiz	whole and complete s.
457	Genel	tam bağımsız	fully independent s.
458	Genel	tam eğitilmemiş	poorly trained s.
459	Genel	tam gelişmiş	fully developed s.
460	Genel	tam zıt tarafta olan	antipodean s.
461	Genel	tam oluşmamış	inchoate s.
462	Genel	tam dengeli	perfectly balanced s.
463	Genel	tam boy	full length s.
464	Genel	tam gelişmiş	full-blown s.
465	Genel	tam gelişmiş	full-grown s.
466	Genel	tam olarak yetkilendirilmiş	duly-authorized s.
467	Genel	tam boy	full-length s.
468	Genel	tam kurulu	fully-installed s.
469	Genel	tam uyumlu	full-compatible s.
470	Genel	tam yetkili	duly-authorized s.
471	Genel	tam tanımlanmamış	ill-defined s.
472	Genel	tam olarak açıklanmamış	ill-defined s.
473	Genel	tam bir	full-blooded s.
474	Genel	tam boy (portre)	full-length s.
475	Genel	tam birleşmiş	fully-converged s.
476	Genel	tam möbleli	fully-furnished s.
477	Genel	tam ölçekli	full-scale s.
478	Genel	tam olarak uymayan	off-key s.
479	Genel	tam tamına uyan	well-suited s.
480	Genel	tam belirgin renkli olmayan	off-white s.
481	Genel	tam vaktinde	timely s.
482	Genel	tam pişmiş	well done s.
483	Genel	tam pişmiş	well-done s.
484	Genel	tam gelişmemiş	vestigial s.
485	Genel	tam doğru	precise s.
486	Genel	vücuda tam oturmuş	close-bodied s.
487	Genel	tam tanımlanamamış	underrecognized s.
488	Genel	tam tanımlanamamış	underrecognised s.
489	Genel	tam zamanlı olmayan	non-full-time s.
490	Genel	tam teçhizatlı	well-armed s.
491	Genel	henüz tam gelişmemiş	in the gristle s.
492	Genel	tam anlamıyla/tam bir	royal s.
493	Genel	tam tedavi edilememiş	undertreated s.
494	Genel	tam tıkalı	fully blocked s.
495	Genel	ölçü olarak tam (şiir)	acatalectic s.
496	Genel	tam tersi	antipodean s.
497	Genel	tam ayarında	standard s.
498	Genel	tam tahıl	wholegrain s.
499	Genel	tam/tamamen camlı	fully glazed s.
500	Genel	tam ehliyetli	fully competent s.