|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bir bitkinin kış nedeniyle ölmesi |
winterkill i.
|
|
2 |
Genel |
hareket nedeniyle hava akımı oluşan yüzey |
periptery i.
|
|
3 |
Genel |
özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali |
white out i.
|
|
4 |
Genel |
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi |
repatriation i.
|
|
5 |
Genel |
görevi nedeniyle kendini birşey sanan memur |
panjandrum i.
|
|
6 |
Genel |
arıza nedeniyle elektrik kesintisi |
power failure i.
|
|
7 |
Genel |
mevsimlerin değişimi nedeniyle paganlar ve cadılar tarafından yapılan sekiz festivalden biri |
sabbat i.
|
|
8 |
Genel |
tornado veya hortum nedeniyle suyun kabarması ve yukarı çekilmesi |
waterspout i.
|
|
9 |
Genel |
kayıp (ölüm nedeniyle) |
bereavement i.
|
|
10 |
Genel |
ebeveyn ya da onların ebeveyninin ingiltere'de doğmuşlukları nedeniyle orada yaşama hakkı |
patriality i.
|
|
11 |
Genel |
bir bitkinin kış nedeniyle ölümü |
winterkilling i.
|
|
12 |
Genel |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
shotgun marriage i.
|
|
13 |
Genel |
hukuku ihlal nedeniyle verilen ceza |
sanction i.
|
|
14 |
Genel |
ölüm nedeniyle kayıp |
bereavement i.
|
|
15 |
Genel |
şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma |
high-conflict divorce i.
|
|
16 |
Genel |
sel nedeniyle kara veya demiryolunda meydana gelen çöküntü |
wash-out i.
|
|
17 |
Genel |
trafik tıkanıklığı nedeniyle oluşan kuyruk |
tailbacks i.
|
|
18 |
Genel |
parası veya toplumdaki konumu nedeniyle yaşlı bir adamla evlendirilen genç kadın |
trophy wife i.
|
|
19 |
Genel |
çevirinin aşırı edebi kullanımlar nedeniyle dilbilgisi kurallarına uymayacak hale gelmesi |
translationese i.
|
|
20 |
Genel |
çevirinin aşırı edebi kullanımlar nedeniyle dilbilgisi kurallarına uymayacak hale gelmesi |
translatese i.
|
|
21 |
Genel |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
a shotgun wedding i.
|
|
22 |
Genel |
düşünce farklılığı nedeniyle ana gruptan ayrılan grup |
splinter group i.
|
|
23 |
Genel |
trafiğin sıkışması nedeniyle oluşan araç kuyruğu |
tailback i.
|
|
24 |
Genel |
öfke veya hastalık nedeniyle ani patlama veya kriz |
access i.
|
|
25 |
Genel |
özellikle dini veya siyasi inançları veya ırkları nedeniyle insanlara acımasızca davranan kişi veya grup |
persecutor i.
|
|
26 |
Genel |
ciltte sürtünme nedeniyle meydana gelen tahriş |
chafing i.
|
|
27 |
Genel |
kontrast nedeniyle belirginlik veya canlılık |
relief i.
|
|
28 |
Genel |
istifa, emeklilik veya ölüm nedeniyle personel veya üyen kademeli olarak azalması |
natural wastage i.
|
|
29 |
Genel |
farmakolojik etkileri nedeniyle endojen olarak üretilen bir interferon formu |
alpha-interferon i.
|
|
|
30 |
Genel |
fazla maske kullanımı nedeniyle yüzde oluşan sivilce |
maskne i.
|
|
31 |
Genel |
bir suç nedeniyle hüküm giymiş veya ihtar almış genç kimse |
young offender i.
|
|
32 |
Genel |
(yalnızlık nedeniyle) üzgünlük |
lonesomeness i.
|
|
33 |
Genel |
suyun, suyu önleyici bir yapının altına girmesi nedeniyle toprakta yüzey toprağında oluşan bozulma |
bile [dialect] i.
|
|
34 |
Genel |
havadaki bir şey nedeniyle büzüşme |
blastment i.
|
|
35 |
Genel |
deneyim, yargı gücü ve bilgeliği nedeniyle saygı duyulan kadın |
wise woman i.
|
|
36 |
Genel |
mantarlar nedeniyle oluşan yumuşak, sulu sebze veya meyve küfü |
leak i.
|
|
37 |
Genel |
gözetim ve hukuk sistemlerinin eksikliği nedeniyle genel düzeni bozan davranışların sergilendiği yer veya durum |
wild west i.
|
|
38 |
Genel |
üzerindeki ağaçların rüzgar nedeniyle devrildiği arazi |
windfall i.
|
|
39 |
Genel |
rüzgar nedeniyle devrilme |
windfall i.
|
|
40 |
Genel |
rüzgar nedeniyle yıkılmış olma |
windfall i.
|
|
41 |
Genel |
suyun set gibi bir yapının altına girmesi nedeniyle toprak yüzeyinde meydana gelen hareket |
boil i.
|
|
42 |
Genel |
aşırı kaygı veya suçluluk nedeniyle elleri ovuşturma |
handwringing i.
|
|
43 |
Genel |
aşırı kaygı veya suçluluk nedeniyle elleri ovuşturma |
hand-wringing i.
|
|
44 |
Genel |
aşınma veya erozyon nedeniyle aşınmış nokta |
worn spot i.
|
|
45 |
Genel |
işleme nedeniyle aşınmış arazi |
worn land i.
|
|
46 |
Genel |
hayranlığı nedeniyle bir şahsın biyografisini yazan kimse |
boswell i.
|
|
47 |
Genel |
güçlü rüzgarlar nedeniyle çok şiddetli ve tehlikeli hale gelmiş deniz |
high sea i.
|
|
48 |
Genel |
büyük önemi nedeniyle aranan nesne |
holy grail i.
|
|
49 |
Genel |
bacak kısalığı nedeniyle ayaktaki yüksekliği oturma yüksekliğine göre daha kısa olan kimse |
hypomorph i.
|
|
50 |
Genel |
aşınma nedeniyle malzemelerin sertleşmesi veya renginin solması |
burning i.
|
|
51 |
Genel |
olağanüstülüğü nedeniyle dikkate değer şey |
must i.
|
|
52 |
Genel |
yetersiz aydınlatma nedeniyle belirsiz olma |
obscureness i.
|
|
53 |
Genel |
yetersiz aydınlatma nedeniyle kesin olmama |
obscureness i.
|
|
54 |
Genel |
aşırı gerginlik nedeniyle potansiyelini gerçekleştiremeyen kimse |
choker i.
|
|
55 |
Genel |
bakteri, mantar veya kimyasal etki nedeniyle çürüme |
decaying i.
|
|
56 |
Genel |
(kar veya artan masraf nedeniyle) aynı mülkün karşılıklı anlaşma yolu ile birinden diğerine devredilmesi |
demise and redemise i.
|
|
57 |
Genel |
yaşı ve tarihsel önemi nedeniyle değer verilen bina veya kurum |
grande dame i.
|
|
58 |
Genel |
uzun gelişim süreci nedeniyle büyük veya etkileyici olan şey |
grandfather i.
|
|
59 |
Genel |
(eskiden) moda nedeniyle kadınların kambur duruşu |
grecian bend i.
|
|
60 |
Genel |
resmi yetki kullanması sonucu zarar gören kimselere karşı sorumluluk nedeniyle bir kamu görevlisine tanınan kişisel dokunulmazlık |
official immunity i.
|
|
61 |
Genel |
eğimi nedeniyle açı yapan şey |
inclined i.
|
|
62 |
Genel |
ahşap mantarları nedeniyle ahşapta oluşan renk bozulması |
spalting i.
|
|
63 |
Genel |
(yaş nedeniyle) hafızası zayıflayan kimse |
doater i.
|
|
64 |
Genel |
(yaş nedeniyle) hafızası zayıflayan kimse |
doter i.
|
|
65 |
Genel |
(uygunsuz davranış nedeniyle) kendi toplumundan dışlanma |
coventry i.
|
|
66 |
Genel |
yaşlanma nedeniyle beceride zayıflık |
crack i.
|
|
67 |
Genel |
yoksunluk veya ihtiyaç nedeniyle hareket etme |
drive i.
|
|
68 |
Genel |
iş nedeniyle sürekli seyahat edenler |
itineracy i.
|
|
69 |
Genel |
geleneksellik nedeniyle orijinal olmama |
conventionality i.
|
|
70 |
Genel |
dini sanrılar nedeniyle konvülsiyon geçiren kimse |
convulsionary i.
|
|
71 |
Genel |
adres sorunu nedeniyle teslim ve iade edilemeyen posta |
dead mail i.
|
|
72 |
Genel |
(kilo nedeniyle) şişme |
fleshment i.
|
|
73 |
Genel |
hastalığı nedeniyle dışarı çıkamayan kimse |
shut-in i.
|
|
74 |
Genel |
yatalak hastada statik pozisyon ve sıkışma nedeniyle dolaşım sorunu yaşanabilen bölge |
pressure point i.
|
|
75 |
Genel |
yelkenlinin rüzgar nedeniyle yön değiştirmesi |
tack i.
|
|
76 |
Genel |
park cezası nedeniyle gelen mahkeme celbi |
sticker i.
|
|
77 |
Genel |
hava muhalefeti nedeniyle mahsur kalma |
stress of weather i.
|
|
78 |
Genel |
hava şartları nedeniyle kısıtlanma |
stress of weather i.
|
|
79 |
Genel |
ısı, nem ve güneş nedeniyle bitki dokularında yaralanma |
sunscald i.
|
|
80 |
Genel |
(ağaç veya dallarında) yetersiz ışık nedeniyle büyümeme |
suppression i.
|
|
81 |
Genel |
sinmek (korku vb nedeniyle) |
cower f.
|
|
82 |
Genel |
hastalık nedeniyle işe gelmemiş olmak |
be off sick f.
|
|
83 |
Genel |
evde kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) |
be laid up with f.
|
|
84 |
Genel |
yağmur nedeniyle solmak |
weather f.
|
|
85 |
Genel |
yatakta kalmak zorunda olmak (hastalık vb nedeniyle) |
be laid up with f.
|
|
86 |
Genel |
yaşlılık nedeniyle titremek |
dodder f.
|
|
87 |
Genel |
bir kaza ya da hastalık nedeniyle ölmek |
die of something f.
|
|
88 |
Genel |
cinayetlerle bağlantısı nedeniyle aranmak |
be sought in connection to the killings f.
|
|
89 |
Genel |
yüzünü buruşturmak (korku/acı nedeniyle) vücudunda bir yer seğirmek |
flinch f.
|
|
90 |
Genel |
hava nedeniyle rengi solmak |
weather f.
|
|
91 |
Genel |
hava nedeniyle rengi atmak |
weather f.
|
|
92 |
Genel |
(kağıt) hatalı kalenderleme nedeniyle normalden daha koyu hale gelmek |
blacken f.
|
|
93 |
Genel |
atletik başarı nedeniyle okul arması kazanmak |
letter f.
|
|
94 |
Genel |
hazırlıksızlık nedeniyle başarısız olmak |
halfcock f.
|
|
95 |
Genel |
hazırlıksızlık nedeniyle başarısız olmak |
half-cock f.
|
|
96 |
Genel |
(düşük kalite nedeniyle) kötü olmak |
blow f.
|
|
97 |
Genel |
dikkatsizlik nedeniyle kaybetmek |
blunder (away) f.
|
|
98 |
Genel |
düşüncesizlik nedeniyle kaybetmek |
blunder (away) f.
|
|
99 |
Genel |
(yeni boya) özellikle nem nedeniyle donuklaşmak |
blush f.
|
|
100 |
Genel |
darboğaz nedeniyle engellenmek |
bottleneck f.
|
|
101 |
Genel |
(ses) özellikle duygusal gerginlik nedeniyle aniden değişmek |
break f.
|
|
102 |
Genel |
(hareket nedeniyle) nefessiz kalmak |
breathe f.
|
|
103 |
Genel |
alıştırma eksikliği nedeniyle gerilemek |
molder f.
|
|
104 |
Genel |
egzersiz eksikliği nedeniyle kötüleşmek |
molder f.
|
|
105 |
Genel |
açlık nedeniyle bir şey yapmak zorunda kalmak |
hunger f.
|
|
106 |
Genel |
(fırtına nedeniyle) sığınmak |
hunker f.
|
|
107 |
Genel |
bağlılık nedeniyle sunmak |
give f.
|
|
108 |
Genel |
ani hızlanma veya fren nedeniyle tekerlek içinde dönmek |
gerbil f.
|
|
109 |
Genel |
hata veya şanssızlık nedeniyle başarısız olmak |
gutser f.
|
|
110 |
Genel |
damlama nedeniyle nem kaybetmek |
guttate f.
|
|
111 |
Genel |
liyakat nedeniyle almak |
command f.
|
|
112 |
Genel |
(siyasi, ekonomik) baskı nedeniyle gitmeye zorlamak |
drive f.
|
|
113 |
Genel |
(kilo nedeniyle) şişmek |
flesh f.
|
|
114 |
Genel |
yasal zorunluluk nedeniyle akıl hastanesine yatırmak |
section [uk] f.
|
|
115 |
Genel |
(grev nedeniyle) çalışmaya ara vermek |
strike f.
|
|
116 |
Genel |
(grev nedeniyle) işi bırakmak |
strike f.
|
|
117 |
Genel |
(grev nedeniyle) işi askıya almak |
strike f.
|
|
118 |
Genel |
yaşı nedeniyle elemek |
superannuate f.
|
|
119 |
Genel |
kış nedeniyle ölmüş bitki |
winterkilled s.
|
|
120 |
Genel |
don nedeniyle mahvolmuş |
frostbitten s.
|
|
121 |
Genel |
evde hapis olan (hastalık vb nedeniyle) |
housebound s.
|
|
122 |
Genel |
sürtünme nedeniyle yaralı |
chafed s.
|
|
123 |
Genel |
uzun süreli kullanımı nedeniyle kabul gören |
time-honored s.
|
|
124 |
Genel |
(basınç nedeniyle) çökebilir |
yieldable s.
|
|
125 |
Genel |
yıpranma nedeniyle |
attritional s.
|
|
126 |
Genel |
fırtına nedeniyle harabeye dönmüş |
storm-racked s.
|
|
127 |
Genel |
kabuğunun çok sıkı veya yapışık olması nedeniyle gelişmeyen |
barkbound s.
|
|
128 |
Genel |
tenha (yalnızlık nedeniyle) üzgün |
lonesome s.
|
|
129 |
Genel |
patlayıcı, şimşek veya rüzgar nedeniyle yarılmış veya yaralanmış |
blasted s.
|
|
130 |
Genel |
kışın şiddetli hava koşulları nedeniyle tahrip olmuş |
winter-beaten s.
|
|
131 |
Genel |
(korku veya endişe nedeniyle) dudakları beyazlamış |
white-lipped s.
|
|
132 |
Genel |
kabuslar veya anlamsız korkular nedeniyle tükenmiş |
hag-ridden s.
|
|
133 |
Genel |
rüzgar nedeniyle düşen (şey) |
windfallen s.
|
|
134 |
Genel |
(ağzı kapalı yiyecek kabı) içeriğinin bozulması nedeniyle şişmiş |
blown s.
|
|
135 |
Genel |
patlama nedeniyle parçalanmış |
blown s.
|
|
136 |
Genel |
yıkım veya patlama nedeniyle zarar görmüş |
blown-up s.
|
|
137 |
Genel |
fakirlik nedeniyle aba giyen |
woolen [obsolete] s.
|
|
138 |
Genel |
büyük partiküller nedeniyle işlemesi zor |
harsh s.
|
|
139 |
Genel |
(boşanma nedeniyle) yıkılmış |
broken s.
|
|
140 |
Genel |
(boşanma nedeniyle) dağılmış |
broken s.
|
|
141 |
Genel |
hastalık nedeniyle (bir yere) bağlı olan |
homebound s.
|
|
142 |
Genel |
(zar) ağırlık fazlalığı nedeniyle dengesiz |
loaded s.
|
|
143 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) yavaş |
lumbering s.
|
|
144 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) zahmetli |
lumbering s.
|
|
145 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) yorucu |
lumbering s.
|
|
146 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) yavaş |
lumberly s.
|
|
147 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) zahmetli |
lumberly s.
|
|
148 |
Genel |
(ağırlık nedeniyle) yorucu |
lumberly s.
|
|
149 |
Genel |
yangın nedeniyle yok olmuş |
burned-over s.
|
|
150 |
Genel |
yangın nedeniyle ağır hasar almış |
burned-over s.
|
|
151 |
Genel |
(özellikle dikenli olması nedeniyle) pıtrak gibi |
burrlike s.
|
|
152 |
Genel |
gerilim nedeniyle kırılmış |
burst s.
|
|
153 |
Genel |
gerilim nedeniyle kırılmış |
bursted s.
|
|
154 |
Genel |
(çamur, kum, kil nedeniyle) ilerlemesi zor |
heavy s.
|
|
155 |
Genel |
kart dizisindeki aralık nedeniyle kesintiye uğrayan veya eksik |
open s.
|
|
156 |
Genel |
dili veya içeriği nedeniyle okunamayan |
illegible s.
|
|
157 |
Genel |
… nedeniyle meydana gelen |
incidental (upon) s.
|
|
158 |
Genel |
internet paylaşımı nedeniyle işten atılmış |
dooced s.
|
|
159 |
Genel |
(kan, serum) hasta özellikleri nedeniyle nakle uygun olmayan |
incompatible s.
|
|
160 |
Genel |
parazit nedeniyle gelişen |
parasitical s.
|
|
161 |
Genel |
(dövüş horozu) özellikle bacakları felç bırakan bir sırt yarası nedeniyle felç kalmış |
coupled s.
|
|
162 |
Genel |
kalitesizlik nedeniyle ıskartaya ayrılan |
cull s.
|
|
163 |
Genel |
yorumlama nedeniyle yapılan |
interpretive s.
|
|
164 |
Genel |
itaatsizlik nedeniyle cezalandırılmış |
disciplined s.
|
|
165 |
Genel |
bakteri veya mantar kontaminasyonu nedeniyle jelatinimsi hale gelen |
ropey s.
|
|
166 |
Genel |
deniz hareketleri nedeniyle oluşmuş |
sea s.
|
|
167 |
Genel |
deniz hareketleri nedeniyle şekillenmiş |
sea s.
|
|
168 |
Genel |
(olgunlaşma nedeniyle) yumuşamış |
squashy s.
|
|
169 |
Genel |
(yıldız etkisi nedeniyle) talihsiz |
starred s.
|
|
170 |
Genel |
(yıldız etkisi nedeniyle) bahtsız |
starred s.
|
|
171 |
Genel |
(yıldız etkisi nedeniyle) şanssız |
starred s.
|
|
172 |
Genel |
(sıkışma nedeniyle) yapışık gibi görünen |
strangulate s.
|
|
173 |
Genel |
stres nedeniyle gelişen |
stress-related s.
|
|
174 |
Genel |
nadir olması nedeniyle |
because of its rarity zf.
|
|
175 |
Genel |
iş nedeniyle |
with business purposes zf.
|
|
176 |
Genel |
kayıp nedeniyle |
due to loss zf.
|
|
177 |
Genel |
kayıp nedeniyle |
due to a loss zf.
|
|
178 |
Genel |
kayıp nedeniyle |
because of loss zf.
|
|
179 |
Genel |
iptali nedeniyle |
due to the cancellation zf.
|
|
180 |
Genel |
güvenlik nedeniyle |
for security reasons zf.
|
|
181 |
Genel |
hangisi nedeniyle |
whereupon [obsolete] zf.
|
|
182 |
Genel |
olasılığı nedeniyle |
in case ed.
|
|
183 |
Genel |
hangisi nedeniyle |
whereby zm.
|
|
184 |
Genel |
olması nedeniyle |
on the grounds that bağ.
|
|
185 |
Genel |
hangisi nedeniyle |
wherethrough bağ.
|
|
Phrasals |
|
186 |
Öbek Fiiller |
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) |
rain out f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
yağmur nedeniyle ertelemek veya iptal etmek (maç, oyun, açık hava etkinliği vb. gibi) |
rain off f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
nedeniyle olmak |
grow out of f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) nedeniyle ihmal etmek |
place behind (someone or something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şey) nedeniyle göz ardı etmek |
place behind (someone or something) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) nedeniyle gereken önemi vermemek |
place behind (someone or something) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şey) nedeniyle gereken ilgiyi göstermemek |
place behind (someone or something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
yangın nedeniyle bulunduğu yeri terk etmek zorunda kalmak |
burn (one) out of (something) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
yangın nedeniyle bulunduğu yeri terk etmek zorunda bıraktırmak |
burn someone out of something f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
yangın nedeniyle bulunduğu yeri terk etmek zorunda bıraktırmak |
burn someone out f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
hastalık nedeniyle işten bir süreliğine izin almak |
book off f.
|
|
197 |
Öbek Fiiller |
nedeniyle hastalanmak |
come down with f.
|
|
198 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle çok sevinmek |
exult over (something) f.
|
|
199 |
Öbek Fiiller |
(korku, tiksinme nedeniyle) yüzünde renk kalmamak |
blanch at (something) f.
|
|
200 |
Öbek Fiiller |
(bir şey nedeniyle) kaçmak |
run at (someone or something) f.
|
|
201 |
Öbek Fiiller |
(bir şey nedeniyle) suratını ekşitmek |
wince at (something) f.
|
|
202 |
Öbek Fiiller |
(aldığı darbe nedeniyle) geriye doğru sendelemek |
reel back (from something) f.
|
|
203 |
Öbek Fiiller |
(bir haber nedeniyle) beyninden vurulmuşa dönmek |
reel back (from something) f.
|
|
204 |
Öbek Fiiller |
(bir haber nedeniyle) aklı durmak |
reel back (from something) f.
|
|
205 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle yumruk atmak |
punch out of (something) f.
|
|
206 |
Öbek Fiiller |
olumsuz hava koşulları nedeniyle ulaşılmaz hale gelmek |
weather in f.
|
|
207 |
Öbek Fiiller |
olumsuz hava koşulları nedeniyle ertelenmek/iptal edilmek |
weather out f.
|
|
208 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle piyasa aniden yükselmek |
surge off (of) (something) f.
|
|
209 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle aniden borsanın değeri artmak |
surge off (of) (something) f.
|
|
210 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle aniden hissenin fiyatı artmak |
surge off (of) (something) f.
|
|
211 |
Öbek Fiiller |
(kar veya sis nedeniyle) görüşü kaybetmek |
white out f.
|
|
212 |
Öbek Fiiller |
(kar veya sis nedeniyle) görüşe sahip olmamak |
white out f.
|
|
213 |
Öbek Fiiller |
(organizasyonu, etkinliği) şiddetli rüzgar nedeniyle iptal etmek |
wind off f.
|
|
214 |
Öbek Fiiller |
bir şey nedeniyle olmak |
arise from something f.
|
|
215 |
Öbek Fiiller |
bir şey nedeniyle olmak |
arise out of something f.
|
|
216 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle olmak |
arise out of (something) f.
|
|
217 |
Öbek Fiiller |
yangın nedeniyle birini bulunduğu yeri (işini/evini) terk etmek zorunda bırakmak |
burn someone out of something f.
|
|
218 |
Öbek Fiiller |
yangın nedeniyle bulunduğu yeri (işini/evini) terk etmek zorunda bırakmak |
burn out of f.
|
|
219 |
Öbek Fiiller |
(bitki) fazla su verilmesi nedeniyle büyüyememek |
dampen off f.
|
|
220 |
Öbek Fiiller |
(özellikle geçici hafıza kaybı nedeniyle) kafası karışmak |
go up f.
|
|
221 |
Öbek Fiiller |
nedeniyle ölmek |
perish from f.
|
|
222 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle ölmek |
perish from (something) f.
|
|
223 |
Öbek Fiiller |
nedeniyle yumruk atmak |
punch out of f.
|
|
224 |
Öbek Fiiller |
nedeniyle huzuru kaçmak |
put off by f.
|
|
225 |
Öbek Fiiller |
için/nedeniyle seyahate çıkmak |
travel for f.
|
|
226 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için/nedeniyle seyahate çıkmak |
travel for (something) f.
|
|
227 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle uyanmak |
wake (up) to (something) f.
|
|
228 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) nedeniyle uyanmak |
waken to (something) f.
|
|
Phrases |
|
229 |
İfadeler |
bulunduğu konum nedeniyle |
by its location expr.
|
|
230 |
İfadeler |
ekonomik güçlükler nedeniyle |
due to the economic difficulties expr.
|
|
231 |
İfadeler |
iç savaş nedeniyle |
because of civil war expr.
|
|
232 |
İfadeler |
küçümsenmeyecek/azımsanmayacak ölçüde...nedeniyle |
due in no small part to expr.
|
|
233 |
İfadeler |
sadece bu gerçek nedeniyle |
eo ipso (by that fact alone) expr.
|
|
234 |
İfadeler |
sağlık nedeniyle |
due to health reasons expr.
|
|
235 |
İfadeler |
sağlık nedeniyle |
because of health reasons expr.
|
|
236 |
İfadeler |
tadilat nedeniyle kapalıyız |
closed for renovations expr.
|
|
237 |
İfadeler |
(bir şey) nedeniyle |
out of consideration of (something) expr.
|
|
238 |
İfadeler |
(birine/bir şeye) bağlılığı nedeniyle |
out of sympathy with (someone or something) expr.
|
|
239 |
İfadeler |
(bir şey) nedeniyle |
as a result of (something) expr.
|
|
240 |
İfadeler |
(biri/bir şey) nedeniyle |
due to (someone or something) expr.
|
|
241 |
İfadeler |
(bir şey) nedeniyle |
in virtue of (something) expr.
|
|
242 |
İfadeler |
(biri/bir şey) nedeniyle |
on account of (someone or something) expr.
|
|
Colloquial |
|
243 |
Konuşma Dili |
açlık nedeniyle aşırı sinirli olan kimse |
hangry i.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
yorgunluk/uykusuzluk nedeniyle göz altında oluşan morluk(lar) |
coon eye(s) i.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
uyuşturucu nedeniyle görülen kötü halüsinasyonlar |
bad trip i.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
eşi spor ya da hobi nedeniyle sık sık bir yere giden kadın |
widow i.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
tıbbi tedaviye ihtiyacı olmayıp güven duymak için veya duygusal sorunlar nedeniyle doktora giden kimseler |
worried well i.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
gerginlik nedeniyle mide bölgesinde karıncalanma |
butterflies i.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
içinde çözünmüş kalsiyum sülfat nedeniyle tadı bozulmuş kuyu suyu |
gyp water i.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
fazladan rezervasyon nedeniyle (birinin) uçak biletini açığa almak |
bump f.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
(temaslı sporlarda karın bölgesine alınan sert bir darbe nedeniyle) bir süre nefes alamamak |
get the wind knocked out of f.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
(temaslı sporlarda karın bölgesine alınan sert bir darbe nedeniyle) bir süre nefes alamamak |
get winded f.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
(bir hastalık nedeniyle) ölmek üzere olmak |
be dying of (something) f.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle ertelenmek |
be rained off f.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle iptal edilmek |
be rained off f.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle geciktirilmek |
be rained off f.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle ertelenmek |
be rained out f.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle iptal edilmek |
be rained out f.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle geciktirilmek |
be rained out f.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
kar nedeniyle ertelenmek |
be snowed out f.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
kar nedeniyle iptal edilmek |
be snowed out f.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
kar nedeniyle geciktirilmek |
be snowed out f.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
(bir şey) nedeniyle olmak |
be down to something f.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
(gebelik nedeniyle) karnı belli olmak |
show f.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
(yoksulluktan gelme nedeniyle) aşırı hırslı |
hungry s.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
(bir şey) nedeniyle kafası güzel/sarhoş |
hepped up on (something) s.
|
|
267 |
Konuşma Dili |
ailesi veya ilişkileri nedeniyle ünlü olan kişi |
famous for being famous expr.
|
|
268 |
Konuşma Dili |
(biri/bir şey) nedeniyle |
in (someone's or something's) name expr.
|
|
269 |
Konuşma Dili |
yağmur nedeniyle ertelendi/gecikti/iptal edildi |
rain stopped play [uk/ireland] expr.
|
|
270 |
Konuşma Dili |
yağmur/yağış nedeniyle sekteye uğradı |
rain stopped play [uk/ireland] expr.
|
|
271 |
Konuşma Dili |
biri/bir şey nedeniyle |
thanks to somebody/something expr.
|
|
Idioms |
|
272 |
Deyim |
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi |
rain-off i.
|
|
273 |
Deyim |
(yağmur nedeniyle) etkinliğin iptal edilmesi |
rainout i.
|
|
274 |
Deyim |
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik |
rain-off i.
|
|
275 |
Deyim |
yağmur nedeniyle iptal edilen etkinlik |
rainout i.
|
|
276 |
Deyim |
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik |
rain-off i.
|
|
277 |
Deyim |
yağmur nedeniyle iptal edilmiş etkinlik |
rainout i.
|
|
278 |
Deyim |
imla hatası nedeniyle reddedilme |
death by spell check i.
|
|
279 |
Deyim |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
a shotgun marriage i.
|
|
280 |
Deyim |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
shotgun wedding i.
|
|
281 |
Deyim |
yorgunluk/uykusuzluk nedeniyle göz altında oluşan morluk |
raccoon eyes i.
|
|
282 |
Deyim |
yorgunluk/uykusuzluk nedeniyle göz altında oluşan morluklar |
raccoon eyes i.
|
|
283 |
Deyim |
yorgunluk/uykusuzluk nedeniyle göz altında oluşan morluk |
raccoon eye i.
|
|
284 |
Deyim |
yorgunluk/uykusuzluk nedeniyle göz altında oluşan morluklar |
raccoon eye i.
|
|
285 |
Deyim |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
a shotgun wedding [old-fashioned] i.
|
|
286 |
Deyim |
hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik |
a shotgun marriage [old-fashioned] i.
|
|
287 |
Deyim |
tutucu politik görüşleri nedeniyle gazetelere katılmadığı konularda sinirini/şikayetini belirten mektuplar gönderen kimse |
disgusted of tunbridge wells [uk] i.
|
|
288 |
Deyim |
(bir şey nedeniyle) duygulanmak |
be touched with (something) f.
|
|
289 |
Deyim |
bir hastalık nedeniyle yataklara düşmek |
be down with (something) f.
|
|
290 |
Deyim |
bir hastalık nedeniyle yataklara/yatağa düşmek |
be down with f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir şey) nedeniyle (birine) sıkıntı vermek/rahatsızlık vermek |
burden someone or something with someone or something f.
|
|
292 |
Deyim |
(bir şey) nedeniyle (birine) zahmet vermek/zahmet çektirmek |
burden someone or something with someone or something f.
|
|
293 |
Deyim |
(bir şey nedeniyle) kirlenmek/bozulmak |
be tainted by (something) f.
|
|
294 |
Deyim |
(bir şey nedeniyle) sağlık için tehlikeli hale gelmek |
be tainted by (something) f.
|
|
295 |
Deyim |
(biriyle/bir grupla olan) ilişkisi/bağlantısı nedeniyle lanetlemek |
damn by association f.
|
|
296 |
Deyim |
(biri/bir şey) nedeniyle huzuru kaçmak |
put off by someone or something f.
|
|
297 |
Deyim |
yetkili makamlarca verilen karar nedeniyle işi bırakmak |
cease and desist f.
|
|
298 |
Deyim |
(hastalık/sakatlık nedeniyle) yatağa bağlanmak |
lay up f.
|
|
299 |
Deyim |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn (one's) corn [uk] f.
|
|
300 |
Deyim |
(birinin) yaptığı iyi/başarılı bir iş nedeniyle kendisine harcanan parayı hak etmek |
earn your corn [uk] f.
|
|
301 |
Deyim |
(bir şey nedeniyle) mahvolmak |
be tainted by (something) f.
|
|
302 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the rolls f.
|
|
303 |
Deyim |
sahtekarlık/görevi kötüye kullanma nedeniyle hukuki görevinden atılmak |
strike someone off the roll f.
|
|
304 |
Deyim |
özellikle ihmal veya suiistimal nedeniyle azarlamak |
bring to account f.
|
|
305 |
Deyim |
(temaslı sporlarda karın bölgesine alınan sert bir darbe nedeniyle) bir süre nefes alamamak |
get the wind knocked out of (one) f.
|
|
306 |
Deyim |
sağlık nedeniyle çıkarılmak |
medical out [us] f.
|
|
307 |
Deyim |
sağlık nedeniyle çıkarmak |
medical out [us] f.
|
|
308 |
Deyim |
(özellikle uzun süreli stres nedeniyle) tükenmiş |
burned-out s.
|
|
309 |
Deyim |
(özellikle uzun süreli stres nedeniyle) yıpranmış |
burned-out s.
|
|
310 |
Deyim |
çapraşık işler içinde/arasında/nedeniyle |
between the jigs and the reels zf.
|
|
311 |
Deyim |
içinden çıkılması zor/güç bir durum/hal nedeniyle |
between the jigs and the reels zf.
|
|
312 |
Deyim |
tam bir kaos içinde/nedeniyle |
between the jigs and the reels zf.
|
|
313 |
Deyim |
açık yürekliliği nedeniyle çevresindeki kişilerin rahatsız olduğu kişi |
skunk at the picnic expr.
|
|
314 |
Deyim |
genelde avustralya'nın kırsal kesimlerinde bir işi veya sabit bir adresi olmadan, eğlence amaçlı ya da ekonomik koşullar nedeniyle seyahat etmek |
on the wallaby (track) expr.
|
|
315 |
Deyim |
(bir şey) nedeniyle |
by virtue of (something) expr.
|
|
316 |
Deyim |
bir şey nedeniyle |
by/in virtue of something expr.
|
|
317 |
Deyim |
bir şey nedeniyle |
by virtue of something expr.
|
|
Formal |
|
318 |
Resmi |
(britanya parlamentosunda) askeriye mensubu olması nedeniyle seçkin |
gallant s.
|
|
Trade/Economic |
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
ailesinden ayrılıp yalnız yaşadıktan sonra ekonomik sıkıntılar nedeniyle ailesinin yanına geri dönen genç grup |
boomerang generation i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
birleşme nedeniyle hisse senetlerinin değiştirilmesi |
conversion of securities in the merger i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
bir fabrikanın bakım ve onarım nedeniyle işlemediği dönem |
down period i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
devamsızlıklar nedeniyle yitirilen zamanı telafi etmek maksadıyla normal çalışma programı dışında yapılan iş |
make up work i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik kriz nedeniyle işletme faaliyetlerinin en düşük düzeye inmesi |
bust i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
hile nedeniyle satış sözleşmesinin feshi |
redhibition i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
işte kaza nedeniyle kaybedilen zamanın tümü |
accident severity i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
iş kazası veya iş kaynaklı rahatsızlık nedeniyle verilen ücretli izin |
workers' compensation leave i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
iştirakler ve bağlı ortaklıklarda içsel kaynaklardan yapılan sermaye artırımı nedeniyle elde edilen bedelsiz hisse senedi tutarları |
amount of non-paid up shares received from participations and subsidiaries due to capital increase realised from internal resources i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
İlgili ülkeden çıkış nedeniyle elde edilen kazançlar üzerinden ödenecek vergi |
exit tax i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
kiracının (charterer) yükleme veya boşaltma gecikmesi nedeniyle armatöre ödemesi gereken tazminat |
demurrage i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
maluliyet nedeniyle emeklilik |
disability retirement i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
liman vb'nin grev nedeniyle hizmet verememe durumu |
strikebound i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
sakatlık nedeniyle emeklilik |
disability retirement i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacak |
bad debt i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
zaman aşımı nedeniyle tahsili mümkün olmayan alacaklar |
bad debts i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
(tatil nedeniyle) işyerinin kapanması |
vacation shutdown i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli koşullara uygunluk nedeniyle müşterisi olunmaya değer ticari işletmelerin listesi |
white list i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli koşullara uygunluk nedeniyle müşterisi olunmaya değer ticari işletmelerin listesi |
whitelist i.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
kayıp veya gider nedeniyle kazancın düşürülmesi |
write-off i.
|
|
339 |
Ticaret/Ekonomi |
kayıp veya gider nedeniyle bir mülkün değerinin düşürülmesi |
write-off i.
|
|
340 |
Ticaret/Ekonomi |
maddi sıkıntılar nedeniyle daha az önemli faturaları ödemeyi erteleme |
load-shedding i.
|
|
341 |
Ticaret/Ekonomi |
fon tahsis edilen fakat acil durum operasyonu nedeniyle yükümlü olunmayacak maliyetler |
offset costs i.
|
|
342 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin vergi nedeniyle yurtdışında faaliyet göstermesi |
offshoring i.
|
|
343 |
Ticaret/Ekonomi |
kalitesizlik nedeniyle satıcıya iade |
comeback i.
|
|
344 |
Ticaret/Ekonomi |
kısa süreli iyileşme ardından düşük talep nedeniyle ikinci bir düşüş dalgasının yaşandığı durgunluk |
double dip i.
|
|
345 |
Ticaret/Ekonomi |
teşvikler nedeniyle ödenmeyen verginin, ödenmiş gibi yabancı ülkede ödenecek vergiden mahsubu |
tax sparing i.
|
|
346 |
Ticaret/Ekonomi |
kıtlık veya fiyat artışı söylentileri nedeniyle normalden erken veya fazla ürün satın alma |
panic buying i.
|
|
347 |
Ticaret/Ekonomi |
yatırımcının kaynakları taahhüdünden önce çekmesi nedeniyle doğan ceza |
penalty i.
|
|
348 |
Ticaret/Ekonomi |
mali koşullara bağlı oluşu nedeniyle ekonominin mevcut durumunu yansıtan istatistiksel gösterge |
coincident i.
|
|
349 |
Ticaret/Ekonomi |
mali koşullara bağlı oluşu nedeniyle ekonominin mevcut durumunu yansıtan istatistiksel gösterge |
coincident indicator i.
|
|
350 |
Ticaret/Ekonomi |
ticari işlemden çok erken çıkılması nedeniyle kaybedilen para |
deadwood i.
|
|
351 |
Ticaret/Ekonomi |
grev nedeniyle işsiz kalmak |
be unemployed due to a strike f.
|
|
352 |
Ticaret/Ekonomi |
yükümlülük nedeniyle vermek |
render f.
|
|
353 |
Ticaret/Ekonomi |
(ürünün hatalı olması veya satıcının adını olumsuz etkilemesi nedeniyle) tüketicileri satın almamaya teşvik etmek |
demarket f.
|
|
354 |
Ticaret/Ekonomi |
tüm yatırımlar için geçerli olmayıp belirli bir yatırımın belirli tahvilleri nedeniyle ortaya çıkan (yatırım riski) |
nonsystemic s.
|
|
355 |
Ticaret/Ekonomi |
grev nedeniyle hizmet veremeyen |
strikebound s.
|
|
356 |
Ticaret/Ekonomi |
grev nedeniyle felç olmuş |
strikebound s.
|
|
357 |
Ticaret/Ekonomi |
grev nedeniyle sekteye uğramış |
strikebound s.
|
|
358 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi yükü nedeniyle yatırım fonlarını değiştiremeyen |
locked in s.
|
|
359 |
Ticaret/Ekonomi |
(gayrimenkul) haciz nedeniyle satılık |
distressed s.
|
|
360 |
Ticaret/Ekonomi |
birleşme nedeniyle |
by virtue of the merger expr.
|
|
361 |
Ticaret/Ekonomi |
varlık yokluğu nedeniyle |
due to lack of assets expr.
|
|
Law |
|
362 |
Hukuk |
tarafgirlik nedeniyle jüri üyesinin reddedilmesi |
challenge to the favor i.
|
|
363 |
Hukuk |
anlaşma nedeniyle itiraz hakkının düşmesi |
estoppel by agreement i.
|
|
364 |
Hukuk |
aynı fiil nedeniyle birden fazla ceza yargılaması yapılmaması |
double jeopardy i.
|
|
365 |
Hukuk |
alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı kişide birleşmesi nedeniyle borcun ortadan kalkması |
confusion of debts i.
|
|
366 |
Hukuk |
anlaşma nedeniyle itiraz hakkının düşmesi |
estoppel by convention i.
|
|
367 |
Hukuk |
akıl hastalığı nedeniyle hacir altında bulunan kimselerin mallarının idare edilmesi için görevlendirilmiş vesayet memuru |
master in lunacy i.
|
|
368 |
Hukuk |
bir mahkeme kararının temyize götürülmesi neticesinde haciz kararının askıya alınması nedeniyle davayı kazanan tarafın uğradığı zarar ve ziyan |
intervening damages and costs i.
|
|
369 |
Hukuk |
bir tanığın taraf tuttuğu, taraflardan birine düşmanlığı, davada kişisel ilişkisi veya kötü şöhret sahibi olması nedeniyle ifadesinin gerçeğe aykırı olduğunu iddia etme |
impeachment of a witness i.
|
|
370 |
Hukuk |
davacının mahkemeye gelmemesi nedeniyle davanın düşmesi |
compulsory nonsuit i.
|
|
371 |
Hukuk |
dikkatsizlik nedeniyle ölüme sebebiyet verme |
negligent homicide i.
|
|
372 |
Hukuk |
gasp nedeniyle dava edilen |
deforceor i.
|
|
373 |
Hukuk |
görevi ihmal nedeniyle kanuni müeyyideye maruz kalan kimse |
cessor i.
|
|
374 |
Hukuk |
görevi kötüye kullanma nedeniyle hazırlanmış ithamname |
articles of impeachment i.
|
|
375 |
Hukuk |
hile nedeniyle satış sözleşmesinin feshi |
redhibition i.
|
|
376 |
Hukuk |
haksız doğum (sağlık çalışanlarının yetersiz bilgilendirmesi nedeniyle engelli çocuk sahibi olan ailenin bu konuda açtığı dava) |
wrongful birth i.
|
|
377 |
Hukuk |
işledikleri ağır cürümler nedeniyle mahkum olmuş kişilerin seçme hakkından mahrum bırakılması |
felony disenfranchisement i.
|
|
378 |
Hukuk |
ihmal nedeniyle bir başkasının ölümüne neden olma |
negligent homicide i.
|
|
379 |
Hukuk |
kan dökme nedeniyle verilen para cezası |
bloodwit i.
|
|
380 |
Hukuk |
kan dökme nedeniyle verilen para cezası |
bloodwite i.
|
|
381 |
Hukuk |
kiracının ihmal nedeniyle kiralanan mülke zarar vermesi |
passive waste i.
|
|
382 |
Hukuk |
kocanın kusuru nedeniyle ayrı yaşamak zorunda kalan eşinin açtığı nafaka davası |
action for separate maintenance i.
|
|
383 |
Hukuk |
sanığın daha önceden de aynı suç nedeniyle mahkum olduğunu gösteren defi |
plea of autrefois convict i.
|
|
384 |
Hukuk |
sanığın daha önceden aynı suç nedeniyle masum bulunduğunu gösteren defi |
plea of autrefois acquit i.
|
|
385 |
Hukuk |
sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle açılan zarar ziyan davası |
action of assumpsit i.
|
|
386 |
Hukuk |
sözleşmenin ihlal edilmesi nedeniyle açılan zarar ziyan davası |
assumpsit i.
|
|
387 |
Hukuk |
tarafgirlik nedeniyle jüri üyesinin reddedilmesi |
challenge for favor i.
|
|
388 |
Hukuk |
üzerindeki tarih veya eskiliği nedeniyle gerçek kabul edilen herhangi bir tanıklığa gerek duyulmayan kanıt niteliğindeki belge |
ancient document i.
|
|
389 |
Hukuk |
zaman aşımı nedeniyle yasal hakkın yitirilmesi |
acquiescence i.
|
|
390 |
Hukuk |
mahkemeye itaatsizlik nedeniyle tutuklanma |
attachment i.
|
|
391 |
Hukuk |
yargıç veya mahkemenin davayı özel bir şekilde değerlendirmesi nedeniyle hükmün gecikme süresi |
avizandum i.
|
|
392 |
Hukuk |
mallarına kira veya hizmet nedeniyle el konulup aynı nedenle malları haciz edilen bir kimsenin zararlarını tazmin için verilen bir mahkeme emri |
writ of recaption i.
|
|
393 |
Hukuk |
mala verilen zarar nedeniyle ödenen tazminat |
bote i.
|
|
394 |
Hukuk |
(abd ticari marka yasasında) ticari ismin genel ad oluşu nedeniyle kaydedilemez olması |
genericness [us] i.
|
|
395 |
Hukuk |
açık artırmada en yüksek teklifi verenin daha iyi bir teklifte bulunamaması nedeniyle satışın bir sonraki en yüksek teklif yapana devri |
devolution [scotland] i.
|
|
396 |
Hukuk |
kira süresinin sonunda ihmal nedeniyle mülkün bakımsız kalması |
dilapidation i.
|
|
397 |
Hukuk |
karısına kalan mirastan çocukların doğumu nedeniyle faydalandığı halde karısı ölene dek mülkiyet üzerinde işlem hakkı olmayan koca |
initiate tenant by courtesy i.
|
|
398 |
Hukuk |
davacının uygun şekilde devam etmemesi nedeniyle davanın sona erdirilmesi |
discontinuance i.
|
|
399 |
Hukuk |
kamuya mal oluşu nedeniyle yalnızca aleyhine kanıt sunulması halinde dava açılabilen kimse |
public figure i.
|
|
400 |
Hukuk |
sözleşmenin ihlali nedeniyle açılan zarar ziyan davasında sanığın her zaman talebi karşılamaya hazır olduğunu iddia ettiği savunma türü |
semper paratus i.
|
|
401 |
Hukuk |
(gereğinin yapılması nedeniyle) sözleşmenin feshi |
solution i.
|
|
402 |
Hukuk |
yasal işlemde taraflardan alacağı para miktarının bir kısmını, birtakım yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle alıkoymak |
recoup f.
|
|
403 |
Hukuk |
ihlal nedeniyle dava açmak |
bring an action for an infringement f.
|
|
404 |
Hukuk |
vasiyetin konusunu oluşturan şeyin artık mevcut olmaması nedeniyle vasiyeti iptal etmek |
adeem f.
|
|
405 |
Hukuk |
(mevcut veya muhtemel hata nedeniyle) yargıyı durdurmak |
arrest judgment f.
|
|
406 |
Hukuk |
(birini) serserilik nedeniyle tutuklamak |
vag f.
|
|
407 |
Hukuk |
ölüm, boşanma veya anlaşmazlık nedeniyle ayrılmak |
break f.
|
|
408 |
Hukuk |
(birinin kargosuna kaçakçılık nedeniyle) hak kaybı yaşatmak |
infect f.
|
|
409 |
Hukuk |
(birinin kargosunu kaçakçılık nedeniyle) elinden almak |
infect f.
|
|
410 |
Hukuk |
(birinin malını kaçakçılık nedeniyle) elinden almak |
infect f.
|
|
411 |
Hukuk |
(akıl hastalığı nedeniyle) kazai usullere uyarak karar vermek |
cognosce [scotland] f.
|
|
412 |
Hukuk |
hile nedeniyle satış sözleşmesinin feshi ile ilgili |
redhibitory s.
|
|
413 |
Hukuk |
gasp nedeniyle dava edilen |
deforciant s.
|
|
414 |
Hukuk |
yasal bir engel nedeniyle başvuru veya kanun yolları kapanmış |
barred s.
|
|
415 |
Hukuk |
(ilgili kimse ile yakın akrabalık nedeniyle) dava dışı bırakılma |
conjunct s.
|
|
Politics |
|
416 |
Siyasal |
duke dükü'nün ingiliz tahtına roma katolikliği nedeniyle aday olamamasına karşı çıkan |
tory i.
|
|
417 |
Siyasal |
savaş nedeniyle sıkışıp kalmış mülteciler |
war stranded refugee i.
|
|
418 |
Siyasal |
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi |
united society of believers in christ's second appearing i.
|
|
419 |
Siyasal |
mensuplarının evlenmediği, ibadet sırasında yaptıkları dans nedeniyle shakers (sallanan insanlar) adını alan bir hristiyan mezhebi |
shakers i.
|
|
420 |
Siyasal |
siyasi amaçlarla seçim bölgelerinin sınırlarının değiştirilmesi nedeniyle büyüklüğü değişen bir ilçe |
gerrymander i.
|
|
421 |
Siyasal |
19. yüzyıldaki bir italyan partisinin komşu bölgeleri italyan nüfusları nedeniyle ilhak etme politikası |
irredentism i.
|
|
422 |
Siyasal |
(19. yüzyılda) komşu bölgeleri italyan nüfusları nedeniyle ilhak politikası güden italyan partisinin üyesi |
irredentist i.
|
|
423 |
Siyasal |
vali kolonideki kamu hizmeti nedeniyle aday gösterdiği için ingiltere'ye bağlı yasama meclisinde hizmet eden |
official s.
|
|
Industry |
|
424 |
Sanayi |
istifa, emeklilik veya ölüm nedeniyle işgücünde azalma |
attrition i.
|
|
425 |
Sanayi |
yasalar gereği iş nedeniyle yaralanan veya sakatlanan bir çalışana yapılan ödemeler |
worker's compensation i.
|
|
426 |
Sanayi |
uzun süre çırpma ve su emmesi nedeniyle kağıt liflerinde oluşan fiziksel değişim |
hydration i.
|
|
427 |
Sanayi |
borcu nedeniyle maaşsız çalışma yükümlüsü |
bonded s.
|
|
Insurance |
|
428 |
Sigortacılık |
savaş gibi durumlar nedeniyle geminin veya emtianın tuzağa düşürülmesi |
trapping risks i.
|
|
429 |
Sigortacılık |
varış limanının buzlanma nedeniyle malın boşaltılmasına elverişli olmaması dolayısıyla geminin en yakın bir diğer limanda malı boşaltabilmesi için yön değiştirmesine izin veren hüküm |
ice deviation clause i.
|
|
430 |
Sigortacılık |
iş kazası veya hastalığı nedeniyle engellilere ödenen primsiz yardım ödemesi |
disablement benefit [uk] i.
|
|
Advertising |
|
431 |
Reklam |
önden aşırı tanıtım yapılması nedeniyle yeni ürünlere olan ilgiyi yitirme |
forelash i.
|
|
Technical |
|
432 |
Teknik |
arz sıkıntısının bakım işlerini durdurması nedeniyle sistem ve ekipmanın atanmış görevlerini yerine getiremediğini ifade eden terim |
not mission capable, supply i.
|
|
433 |
Teknik |
arıza nedeniyle dikey yer değiştirme miktarı |
throw i.
|
|
434 |
Teknik |
arıza nedeniyle durdurma |
fault shutdown i.
|
|
435 |
Teknik |
bir maddenin içindeki moleküllerin durumu ve hareketleri nedeniyle sahip olunan yığılmış ısı enerjisi |
internal energy i.
|
|
436 |
Teknik |
beyan akımı nedeniyle sıcaklık artışı |
temperature rise due to rated current i.
|
|
437 |
Teknik |
erozyon nedeniyle kayaların aşınması |
degradation i.
|
|
438 |
Teknik |
geri akış nedeniyle oluşan su kirliliğini |
pollution by backflow i.
|
|
439 |
Teknik |
içindeki suyun genişlemesi nedeniyle ısıtılan kristallerin kırılması |
decrepitation i.
|
|
440 |
Teknik |
kızgın bir metalin katlanması nedeniyle oluşan yüzey bozukluğu |
lap i.
|
|
441 |
Teknik |
kaynama ile giderilen çözünmüş kalsiyum ve magnezyum bikarbonat gibi tuzların varlığı nedeniyle suyun sertliği |
hardness temporary i.
|
|
442 |
Teknik |
kaynama ile giderilemeyen çözünmüş kalsiyum ve magnezyum kiorürler gibi tuzların varlığı nedeniyle suyun sertliği |
hardness permanent i.
|
|
443 |
Teknik |
kırılma nedeniyle oluşan hasar |
breakage i.
|
|
444 |
Teknik |
motorlardaki silindir çaplarının zamanla aşınma nedeniyle bozulması |
out-of-roundness i.
|
|
445 |
Teknik |
sabit bir manyetik alan nedeniyle bir iletkenin direncinin artması |
magneto resistance i.
|
|
446 |
Teknik |
metal banyosunun gaz çıkışı nedeniyle kaynıyormuş gibi göründüğü aşama |
boil i.
|
|
447 |
Teknik |
hoparlörün kötü tasarımı ve yetersiz sönümlemesi nedeniyle bas notaların düzgün çıkmaması |
hangover i.
|
|
448 |
Teknik |
kalıp arızası nedeniyle döküm yüzeyinde oluşan çöküntü veya kusur |
buckle i.
|
|
449 |
Teknik |
savaş uçağında arıza nedeniyle ateşlenemeyen silahlar |
hung weapons i.
|
|
450 |
Teknik |
(roket, uydu) hava direnci nedeniyle ısınıp buharlaşma |
burnup i.
|
|
451 |
Teknik |
(roket, uydu) hava direnci nedeniyle ısınıp buharlaşma |
burnup i.
|
|
452 |
Teknik |
balon zarfının bazen iç donanım gerilimi nedeniyle bölündüğü bölümlerden her biri |
lobe i.
|
|
453 |
Teknik |
sıkıştırıcı zıt yönlü doğrusal kuvvetler nedeniyle elastik cismin bir tarafındaki kısalmadan kaynaklı stres |
compression i.
|
|
454 |
Teknik |
(kurutma, yeniden paketleme nedeniyle) ağırlık kaybı için alıcıya ödenen para miktarı |
draft i.
|
|
455 |
Teknik |
güç kesildikten sonra eylemsizlik nedeniyle makine hareketinin devam etmesi |
drift i.
|
|
456 |
Teknik |
elektrik arkının ses nedeniyle değişimlerinin bir dizi fotoğrafını çeken bir cihaz |
photographone i.
|
|
457 |
Teknik |
yüksek yoğunluğu nedeniyle seyreltilmiş uranyumdan elde edilen metal alaşım |
staballoy i.
|
|
458 |
Teknik |
ısı nedeniyle tahrip olmak |
burnisher f.
|
|
459 |
Teknik |
kaynama nedeniyle buharlaşmak |
boil away f.
|
|
460 |
Teknik |
rüzgarsızlık nedeniyle hareketsiz kalmak (yelkenli) |
becalm f.
|
|
461 |
Teknik |
parçalarının sıkışması nedeniyle çalışmaz hale gelmek |
jam f.
|
|
462 |
Teknik |
sürekli kullanım nedeniyle kullanılmaz hale gelmek |
wear cut f.
|
|
463 |
Teknik |
(kötü ve aşırı çalıştırma nedeniyle) bozulmak |
blow f.
|
|
464 |
Teknik |
(pozisyonu nedeniyle normal akım dağılımına müdahale eden bir nesne) elektrokaplamada tek tip birikintiyi önlemek |
shadow f.
|
|
465 |
Teknik |
(hareketli parça) sıkışma nedeniyle tutukluk yapmak |
freeze f.
|
|
466 |
Teknik |
kötü hava nedeniyle rötar yapmış (gemi veya uçak) |
weather-bound s.
|
|
467 |
Teknik |
yapıdaki bir değişiklik nedeniyle bir faz geçişini tanımlayan |
morphotropic s.
|
|
468 |
Teknik |
(vakum tüpü) içinde biriken gaz nedeniyle bozulmuş |
gassy s.
|
|
Computer |
|
469 |
Bilgisayar |
hata nedeniyle çıkış |
exit due to error i.
|
|
470 |
Bilgisayar |
bir dalın var olması nedeniyle kontrolü başka bir talimat dizisine bırakmak |
branch f.
|
|
Informatics |
|
471 |
Bilişim |
programdaki kötü kod nedeniyle meydana gelen hata |
software error i.
|
|
472 |
Bilişim |
programdaki kötü kod nedeniyle meydana gelen hata |
programming error i.
|
|
Telecom |
|
473 |
Telekom |
gelen radyo sinyalinde ses aralığının devre kusurları nedeniyle azalması |
compression i.
|
|
Electric |
|
474 |
Elektrik |
elektrik devresinde arıza nedeniyle oluşan anormal ve tehlikeli akım |
fault current i.
|
|
475 |
Elektrik |
elektrik devresinde arıza nedeniyle oluşan anormal ve tehlikeli akım |
short-circuit current i.
|
|
476 |
Elektrik |
(sigorta, valf ) aşırı akım nedeniyle yanmak |
blow f.
|
|
Mechanic |
|
477 |
Mekanik |
hareket etmekte olan cıvatanın itici güçten daha büyük direnç nedeniyle durması |
refusal i.
|
|
Textile |
|
478 |
Tekstil |
iplikte çok fazla bükülme nedeniyle oluşmuş zayıf nokta |
twit i.
|
|
479 |
Tekstil |
kusurlu olması nedeniyle kabul edilmeyen kumaş |
cobbler i.
|
|
Construction |
|
480 |
İnşaat |
rutubet nedeniyle en büyük boyutsal değişimlerin ölçülmesi |
measurement of extremes of dimensional variations due to moisture content i.
|
|
481 |
İnşaat |
su toplanması nedeniyle oluşan yüke dayanım |
resistance to load due to water accumulation i.
|
|
Woodworking |
|
482 |
Ağaç İşleri |
ahşabın böceklenme nedeniyle ufalanması |
powder post i.
|
|
Dyeing |
|
483 |
Boyacılık |
(boya) çok fazla uygulama nedeniyle akmak |
curtain f.
|
|
Automotive |
|
484 |
Otomotiv |
uygun vitesin seçilememesi nedeniyle motorun çekişten düşmesi |
lug i.
|
|
Transportation |
|
485 |
Ulaştırma |
denizde meydana gelen hasar nedeniyle ortaya çıkan gemi veya yük kaybı |
average i.
|
|
486 |
Ulaştırma |
taşınan mallardaki farklılık nedeniyle doğan ücret farkı |
differential rate i.
|
|
Traffic |
|
487 |
Trafik |
madde etkisi altında araç kullanımı nedeniyle tutuklama |
dui i.
|
|
Aeronautic |
|
488 |
Havacılık |
ağırlık nedeniyle dönüş |
gravity turn i.
|
|
489 |
Havacılık |
yüksek irtifada hava basıncı yetersizliği nedeniyle baş gösteren hastalık |
altitude sickness i.
|
|
490 |
Havacılık |
hacim değişimi nedeniyle aerostata hava giriş çıkışı |
breathing i.
|
|
491 |
Havacılık |
(roket, jet motoru) yakıt bitmesi veya kapanma nedeniyle durma |
burnout i.
|
|
492 |
Havacılık |
(roket, jet motoru) yakıt bitmesi veya kapanma nedeniyle durma noktası |
burnout i.
|
|
493 |
Havacılık |
aşırı hız nedeniyle sert bir şekilde inip tekrar kalkmak |
bounce f.
|
|
Marine |
|
494 |
Denizcilik |
bir yelkenlinin ters rüzgarlar nedeniyle işleyemez hale gelmesi |
windbound i.
|
|
495 |
Denizcilik |
geminin denizde sallanması nedeniyle hissedilen mide bulantısı |
sea sickness i.
|
|
496 |
Denizcilik |
hava nedeniyle çimentonun bozulması |
weathering of cement i.
|
|
497 |
Denizcilik |
limanın tıkanması nedeniyle geçici olarak fazla alınan navlun |
surcharge i.
|
|
498 |
Denizcilik |
rüzgar nedeniyle kabarma |
wind setup i.
|
|
499 |
Denizcilik |
bir yelkenli geminin diğerine göre (rüzgar nedeniyle) avantajlı konumu |
weather gauge [obsolete] i.
|
|
500 |
Denizcilik |
langmuir sirkülasyonu nedeniyle deniz yüzeyinde meydana gelen tabaka |
windrow i.
|
|