Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
jam
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"jam"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 100 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
jam
i.
sıkışıklık
2
Yaygın Kullanım
jam
i.
reçel
3
Yaygın Kullanım
jam
f.
kıstırmak
4
Yaygın Kullanım
jam
f.
sıkıştırmak
5
Yaygın Kullanım
jam
f.
sıkışmak
General
6
Genel
jam
i.
kilitlenme
7
Genel
jam
i.
kenetlenme
8
Genel
jam
i.
tıkanıklık
9
Genel
jam
i.
marmelat
10
Genel
jam
i.
sıkıştırılma
11
Genel
jam
i.
basit şey
12
Genel
jam
i.
çocuk oyuncağı
13
Genel
jam
i.
yığılışma
14
Genel
jam
i.
(radyo) parazit
15
Genel
jam
i.
izdiham
16
Genel
jam
i.
kolay şey
17
Genel
jam
i.
kalabalık
18
Genel
jam
i.
trafik sıkışıklığı
19
Genel
jam
i.
sıkıştırma
20
Genel
jam
i.
sıkışma
21
Genel
jam
f.
sıkıştırarak bir geçidi doldurmak
22
Genel
jam
f.
ezmek
23
Genel
jam
f.
basmak
24
Genel
jam
f.
sıkmak
25
Genel
jam
f.
aynı dalga boyunda sinyal göndererek yayını anlaşılmaz hale getirmek
26
Genel
jam
f.
parazit yapmak
27
Genel
jam
f.
kenetlenmek
28
Genel
jam
f.
tıkmak
29
Genel
jam
f.
hareketsiz kalmak
30
Genel
jam
f.
kilitlemek
31
Genel
jam
f.
durdurmak
32
Genel
jam
f.
tıkıştırmak
33
Genel
jam
f.
yayını bozmak
34
Genel
jam
f.
hıncahınç doldurmak
35
Genel
jam
f.
takılmak
36
Genel
jam
f.
kenetlemek
37
Genel
jam
f.
kırmak
38
Genel
jam
f.
radyo parazit yapmak
39
Genel
jam
f.
itmek
40
Genel
jam
f.
kilitlenmek
41
Genel
jam
f.
dürtmek
42
Genel
jam
f.
tıkamak
43
Genel
jam
f.
tıka basa doldurmak
44
Genel
jam
f.
boğmak
45
Genel
jam
f.
(radyo mesajını) bozmak
46
Genel
jam
f.
bastırmak
47
Genel
jam
f.
tutukluk yapmak
48
Genel
jam
f.
aniden harekete geçmek
49
Genel
jam
f.
düzensiz hale getirmek
50
Genel
jam
f.
ucunu bir yere sıkıştırarak parmağı yaralamak
Colloquial
51
Konuşma Dili
jam
i.
içinden çıkılamaz sorun
52
Konuşma Dili
jam
i.
çıkmaz durum
53
Konuşma Dili
jam
i.
zorluk
54
Konuşma Dili
jam
i.
müşkül durum
Technical
55
Teknik
jam
i.
bereleme
56
Teknik
jam
i.
ezme
57
Teknik
jam
i.
kart sıkışması
58
Teknik
jam
i.
sıkıştırma
59
Teknik
jam
i.
bir tür çocuk cüppesi
60
Teknik
jam
f.
aynı dalga boyunda sinyal göndererek yayını anlaşılmaz yapmak
61
Teknik
jam
f.
sıkıştırmak
62
Teknik
jam
f.
parçalarının sıkışması nedeniyle çalışmaz hale gelmek
63
Teknik
jam
f.
sınırlı bir hacme sıkıştırmak
64
Teknik
jam
f.
radyo mesajını bozmak
65
Teknik
jam
f.
sınırlı bir hacime sıkıştırmak
66
Teknik
jam
f.
sinyal boğmak
67
Teknik
jam
f.
tutukluk yapmak
68
Teknik
jam
f.
tıkamak
Computer
69
Bilgisayar
jam
i.
kart sıkışması
70
Bilgisayar
jam
i.
sıkışma
71
Bilgisayar
jam
i.
istemci ya da sunucu ortamları için bir uygulama geliştirme sistemi
72
Bilgisayar
jam
f.
sıkışmak
Marine
73
Denizcilik
jam
f.
gemiyi yelkenlerinin yarısı geriye dönecek şekilde rüzgara yaklaştırmak
Food Engineering
74
Gıda
jam
i.
reçel
Gastronomy
75
Mutfak
jam
i.
reçel
Tobacco
76
Tütün
jam
i.
tıkanma
Hunting
77
Silah/Atıcılık
jam
i.
tutukluk
Sport
78
Spor
jam
i.
puan kazanılabilen oyun
79
Spor
jam
i.
ekstremitenin dar yerlere sıkıştırılmasını gerektiren kaya tırmanma manevrası
Basketball
80
Basketbol
jam
i.
smaç
Baseball
81
Beysbol
jam
i.
atıcı veya savunma takımı için zor olan durum
82
Beysbol
jam
f.
sopanın kalın kısmıyla vurmasını önlemek için (vurucuya) iç atış atmak
Music
83
Müzik
jam
f.
doğaçlama caz gösterisine katılmak
84
Müzik
jam
f.
doğaçlama çalmak
Abbreviation
85
Kısaltma
jam
i.
james
Slang
86
Argo
jam
i.
şarkı
87
Argo
jam
i.
arzu edilen şey
88
Argo
jam
i.
cazip şey
89
Argo
jam
i.
bela
90
Argo
jam
i.
dert
91
Argo
jam
i.
smaç
92
Argo
jam
i.
birinin tercihi
93
Argo
jam
i.
birinin keyif aldığı şey
94
Argo
jam
i.
biri için önemli olan/birinin önemsediği şey
95
Argo
jam
i.
birinin ilgi alanı
96
Argo
jam
f.
birlikte müzik yapmak
97
Argo
jam
f.
birlikte müzik çalmak
98
Argo
jam
f.
gitmek
99
Argo
jam
f.
çıkmak
100
Argo
jam
f.
smaç basmak
"jam"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 314 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
traffic jam
i.
trafik sıkışıklığı
2
Genel
rose jam
i.
gül reçeli
3
Genel
rose jam
i.
gülbeşeker
4
Genel
traffic jam
i.
trafik tıkanıklığı
5
Genel
ice jam
i.
buz yığılması
6
Genel
a jar of jam
i.
bir kavanoz reçel
7
Genel
jam jar
i.
reçel kavanozu
8
Genel
quince jam
i.
ayva reçeli
9
Genel
pearl jam
i.
amerikalı bir rock grubu
10
Genel
log jam
i.
kördüğüm
11
Genel
log jam
i.
tıkanma
12
Genel
log jam
i.
tıkanıklık
13
Genel
log jam
i.
tomrukların neden olduğu tıkanıklık
14
Genel
log jam
i.
tomrukların nehir akışını tıkaması
15
Genel
log jam
i.
sıkışıklık
16
Genel
log jam
i.
sıkışma
17
Genel
log jam
i.
tıkanıklık
18
Genel
blackberry jam
i.
böğürtlen reçeli
19
Genel
jam up
i.
sıkışıklık
20
Genel
jam up
i.
keşmekeş
21
Genel
jam-up
i.
sıkışıklık
22
Genel
jam-up
i.
keşmekeş
23
Genel
jam-up
i.
tıkanıklık
24
Genel
log jam
i.
kalabalık
25
Genel
log jam
i.
yığılma
26
Genel
be in a jam
f.
başı dertte olmak
27
Genel
jam in
f.
takılmak
28
Genel
jam in
f.
sıkıştırmak
29
Genel
jam in
f.
sıkışmak
30
Genel
jam in
f.
kıstırmak
31
Genel
jam the lines
f.
telefonları kitlemek
32
Genel
jam the phone lines
f.
telefonları kitlemek
33
Genel
jam on the brakes
f.
frene kuvvetle basıvermek
34
Genel
in a jam
f.
başı dertte olmak
35
Genel
get somebody out of a jam
f.
kurtarmak
36
Genel
the traffic jam to break up
f.
trafik açılmak
37
Genel
be in a bit of a jam
f.
sıkıntıda olmak
38
Genel
be in a bit of a jam
f.
darda olmak
39
Genel
be in a bit of a jam
f.
zorda olmak
40
Genel
jam one's hand in the door
f.
elini kapıya sıkıştırmak
41
Genel
jam one's finger in the door
f.
parmağını kapıya sıkıştırmak
42
Genel
jam the finger in the door
f.
parmağı kapıya sıkıştırmak
43
Genel
point jam
f.
dar frekans bandını sıkıştırmak
44
Genel
point jam
f.
frekans bandını daraltmak
45
Genel
jam-packed
s.
tıka basa dolu
46
Genel
jam-packed
s.
dopdolu
47
Genel
jam-packed
s.
tıklım tıklım dolu
48
Genel
jam-packed
s.
tıklım tıklım
49
Genel
jam-packed
s.
hıncahınç dolu
50
Genel
jam-packed
s.
ağzına kadar dolu
51
Genel
jam-packed
s.
tıka basa dolu
52
Genel
jam-full
s.
kalabalık
53
Genel
jam-full
s.
tıka basa dolu
54
Genel
jam-full
s.
ağzına kadar dolu
55
Genel
jam-full
s.
tam kapasite dolu
56
Genel
jam (jamaica)
kısalt.
jamaika
57
Genel
jam. (jamaica)
kısalt.
jamaika
58
Genel
jam.(james)
kısalt.
james
Phrasals
59
Öbek Fiiller
jam something in
f.
bir şeyi bir şeyin içine tıkıştırmak
60
Öbek Fiiller
jam something up
f.
bir şeyi sıkıştırmak/tıkamak
61
Öbek Fiiller
jam something into something
f.
bir şeyi bir şeyin içine tıkıştırmak
62
Öbek Fiiller
jam with someone
f.
birileriyle doğaçlama yapmak
63
Öbek Fiiller
jam into
f.
daracık yere tıkıştırmak
64
Öbek Fiiller
jam in
f.
daracık yere tıkıştırmak
65
Öbek Fiiller
jam into
f.
küçücük yere sıkıştırmak
66
Öbek Fiiller
jam in
f.
kıstırmak
67
Öbek Fiiller
jam in
f.
küçücük yere sıkıştırmak
68
Öbek Fiiller
jam into
f.
kıstırmak
69
Öbek Fiiller
jam into
f.
sıkışmak
70
Öbek Fiiller
jam in
f.
sıkıştırmak
71
Öbek Fiiller
jam into
f.
sıkıştırmak
72
Öbek Fiiller
jam into
f.
sıkışıp kalmak
73
Öbek Fiiller
jam in
f.
sıkışmak
74
Öbek Fiiller
jam in
f.
sıkışıp kalmak
75
Öbek Fiiller
jam in
f.
tıkıştırmak
76
Öbek Fiiller
jam into
f.
tıkıştırmak
77
Öbek Fiiller
jam something up with something
f.
-ile tıkamak
78
Öbek Fiiller
jam together
f.
bir araya tıkıştırmak/sıkıştırmak
79
Öbek Fiiller
jam together
f.
sıkışık bir şekilde yerleştirmek
80
Öbek Fiiller
jam together
f.
üst üste yerleştirmek
81
Öbek Fiiller
jam together
f.
yan yana/üst üste tıkmak
82
Öbek Fiiller
jam together
f.
gelişigüzel koymak/tıkmak
83
Öbek Fiiller
jam together
f.
rastgele koymak/tıkmak
84
Öbek Fiiller
jam together
f.
zorla bir araya getirmek
85
Öbek Fiiller
jam together
f.
zorla birleştirmek
86
Öbek Fiiller
jam together
f.
zorla kenetlemek
87
Öbek Fiiller
jam together
f.
aceleyle/apar topar bir araya getirmek
88
Öbek Fiiller
jam together
f.
balık istifi gibi sıkıştırmak
89
Öbek Fiiller
jam together
f.
herkesi sığıştırmak
90
Öbek Fiiller
jam together
f.
herkesi bir yere sıkıştırmak
91
Öbek Fiiller
jam together
f.
kısa bir süreye sıkıştırmak
92
Öbek Fiiller
jam together
f.
kısa bir zamana sığdırmak
93
Öbek Fiiller
jam together
f.
birlikte doğaçlama müzik yapmak
94
Öbek Fiiller
jam someone or something together
f.
birilerini/bir şeyleri bir araya sıkıştırmak
95
Öbek Fiiller
jam someone or something together
f.
birilerini/bir şeyleri sıkışık bir şekilde yerleştirmek
96
Öbek Fiiller
jam someone or something together
f.
birilerini/bir şeyleri bir yere tıkmak
97
Öbek Fiiller
jam someone or something together
f.
birilerini/bir şeyleri üst üste/yan yana yığmak
98
Öbek Fiiller
jam someone or something together
f.
birilerini/bir şeyleri bir araya yığmak
99
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri bir araya tıkıştırmak/sıkıştırmak
100
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri sıkışık bir şekilde yerleştirmek
101
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri üst üste yerleştirmek
102
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri yan yana/üst üste tıkmak
103
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri gelişigüzel koymak/tıkmak
104
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri rastgele koymak/tıkmak
105
Öbek Fiiller
jam something together
f.
bir şeyleri gelişigüzel bir araya toplamak
106
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
(bir şeyle) tıkamak
107
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
(bir şeyle) doldurmak
108
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
ağzına kadar (bir şeyle) doldurmak
109
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
kısa bir zaman dilimine (bir çok şey) sığdırmak
110
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
kısa bir zaman dilimi için (bir çok şey) planlamak
111
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
kısa bir zaman dilimine (bir çok şey) doldurmak
112
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
kısa bir zaman dilimini (bir şeyle) doldurmak
113
Öbek Fiiller
jam with someone
f.
biriyle birlikte müzik yapmak
114
Öbek Fiiller
jam with someone
f.
biriyle doğaçlama müzik yapmak
115
Öbek Fiiller
jam with someone
f.
biriyle doğaçlama bir şeyler çalmak
116
Öbek Fiiller
jam someone or something (into something)
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sıkıştırmak
117
Öbek Fiiller
jam someone or something (into something)
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) tıkıştırmak
118
Öbek Fiiller
jam someone or something (into something)
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sığıştırmak
119
Öbek Fiiller
jam someone or something in
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sıkıştırmak
120
Öbek Fiiller
jam someone or something in
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) tıkıştırmak
121
Öbek Fiiller
jam someone or something in
f.
birini/bir şeyi (bir şeyin içine) sığıştırmak
122
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeyin) içine sığışmak/tıkışmak
123
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeyin) içine doluşmak
124
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeyin) içine sığıştırmak/tıkıştırmak
125
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeyin) içine doluşturmak
126
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeye) sıkıştırmak
127
Öbek Fiiller
jam into (something)
f.
(bir şeyin) arasına sıkıştırmak
128
Öbek Fiiller
jam up
f.
tıkamak
129
Öbek Fiiller
jam up
f.
hızlıca yukarı kaldırmak/itmek
130
Öbek Fiiller
jam up
f.
tıkanmasına sebep olmak
131
Öbek Fiiller
jam something up something
f.
bir şeyi (yukarıdaki) bir şeye itmek/sokmak
132
Öbek Fiiller
jam with
f.
ile doğaçlama yapmak
133
Öbek Fiiller
jam with
f.
ile doldurmak
134
Öbek Fiiller
jam with
f.
ile tıkamak
135
Öbek Fiiller
jam with
f.
ile birlikte müzik yapmak
136
Öbek Fiiller
jam with
f.
ile doğaçlama bir şeyler çalmak
137
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
(bir şeyle) tıka basa doldurmak
138
Öbek Fiiller
jam with (something)
f.
(bir şeyle) ağzına kadar doldurmak
Phrases
139
İfadeler
what more do you want - jam on it?
expr.
buldun da bunama
Colloquial
140
Konuşma Dili
jam [uk]
i.
şans
141
Konuşma Dili
jam session
i.
doğaçlama tartışma
142
Konuşma Dili
jam-pack
f.
tıka basa doldurmak
143
Konuşma Dili
jam-pack
f.
ağzına kadar doldurmak
144
Konuşma Dili
hit a traffic jam
f.
trafiğe takılmak
145
Konuşma Dili
jam-packed
s.
içi bir şey dolu
146
Konuşma Dili
jam-packed
s.
programı dopdolu
147
Konuşma Dili
jam-packed
s.
her anı/dakikası dolu
148
Konuşma Dili
jam-packed
s.
her anı/dakikası dopdolu
Idioms
149
Deyim
jam tomorrow
i.
asla gerçekleşmeyecek vaat/söz
150
Deyim
jam tomorrow
i.
beklenti
151
Deyim
money for jam
i.
beleş para
152
Deyim
one's jam
i.
birine göre olan şey
153
Deyim
money for jam
i.
havadan gelen para
154
Deyim
money for jam
i.
kolay yapılan iş/meslek
155
Deyim
money for jam
i.
kolay kazanılan para
156
Deyim
money for jam
i.
kolay para
157
Deyim
jam session
i.
müzik gösterisi/seansı
158
Deyim
jam tomorrow
i.
söz verilen şey
159
Deyim
jam tomorrow
i.
vaat
160
Deyim
jam tomorrow
i.
vadedilen ancak gerçekleşmeyecek olan söz
161
Deyim
one's jam
i.
(bir kişinin) favori parçası/şarkısı
162
Deyim
jam sandwich [uk]
i.
ekmek arası reçel
163
Deyim
jam sandwich [uk]
i.
reçelli sandviç
164
Deyim
get into (a bit of) a jam
f.
başı belaya girmek
165
Deyim
get into (a bit of) a jam
f.
dara düşmek
166
Deyim
get into (a bit of) a jam
f.
sıkıntıya girmek
167
Deyim
get into (a bit of) a jam
f.
dara düşmek
168
Deyim
get someone out of a jam
f.
birini bir sorundan/sıkıntıdan kurtarmak
169
Deyim
get someone out of a jam
f.
birini dertten/sıkıntıdan kurtarmak
170
Deyim
get out of a jam
f.
dertten/sıkıntıdan kurtulmak
171
Deyim
be in a jam
f.
darda olmak
172
Deyim
get into a jam
f.
dara düşmek
173
Deyim
get into a jam
f.
darda olmak
174
Deyim
be in a jam
f.
dar boğazda olmak
175
Deyim
get into a jam
f.
dar boğaza girmek
176
Deyim
be in a jam
f.
dara düşmek
177
Deyim
find oneself in a jam
f.
dara düşmek
178
Deyim
find oneself in a jam
f.
darda olmak
179
Deyim
get in a jam
f.
dara düşmek
180
Deyim
get in a jam
f.
darda olmak
181
Deyim
get in a jam
f.
dar boğaza girmek
182
Deyim
jam the brakes on
f.
frenlere asılmak
183
Deyim
jam the brakes on
f.
frene asılmak
184
Deyim
be in a jam
f.
güç durumda olmak
185
Deyim
be in a jam
f.
güçlük içinde olmak
186
Deyim
be in a jam
f.
işler arap saçına dönmek
187
Deyim
be in a jam
f.
karışıklık içinde olmak
188
Deyim
be in a jam
f.
parasız kalmak
189
Deyim
be in a jam
f.
sıkıntıda olmak
190
Deyim
get into a jam
f.
parasız kalmak
191
Deyim
find oneself in a jam
f.
parasız kalmak
192
Deyim
get into a jam
f.
(parasal) sıkıntıya düşmek
193
Deyim
be in a jam
f.
zorluk içinde olmak
194
Deyim
get into a jam
f.
zor duruma düşmek
195
Deyim
be in a jam
f.
zor durumda olmak
196
Deyim
find oneself in a jam
f.
(parasal) sıkıntıya düşmek
197
Deyim
be in a jam
f.
zorda olmak
198
Deyim
get in a jam
f.
zor duruma düşmek
199
Deyim
be in a jam
f.
(parasal) sıkıntıya düşmek
200
Deyim
jam (something) down (someone's) throat
f.
birine zorla bir şey yutturmak
201
Deyim
jam (something) down (someone's) throat
f.
zorla yedirmek
202
Deyim
jam (something) down (someone's) throat
f.
birine bir şeyi dayatmak
203
Deyim
jam (something) down (someone's) throat
f.
gırtlağına basmak
204
Deyim
jam (something) down (someone's) throat
f.
birine baskı yapmak
205
Deyim
have jam on it
f.
ekstra neşelenmek
206
Deyim
be money for jam [uk]
f.
kolay para olmak
207
Deyim
be money for jam [uk]
f.
beleş para olmak
208
Deyim
be money for jam [uk]
f.
kolay kazanılan para olmak
209
Deyim
be money for jam [uk]
f.
havadan gelen para olmak
210
Deyim
get into (bit of) a jam
f.
başı belaya girmek
211
Deyim
get into (bit of) a jam
f.
dara düşmek
212
Deyim
jam on the brake
f.
frene kuvvetle basıvermek
213
Deyim
jam on the brake
f.
frene asılmak
214
Deyim
jam-packed
s.
ağzına kadar dolu
215
Deyim
jam-packed
s.
balık istifi
216
Deyim
jam-packed
s.
hıncahınç
217
Deyim
in a jam
expr.
darda
218
Deyim
into a jam
expr.
darda
219
Deyim
do you want jam on it?
expr.
daha ne istiyorsun?
220
Deyim
into a jam
expr.
sıkıntıda
221
Deyim
in a jam
expr.
sıkıntıda
222
Deyim
in a jam
expr.
zorda
223
Deyim
into a jam
expr.
zorda
224
Deyim
into (a bit of) a jam
expr.
başını belaya
225
Deyim
into (a bit of) a jam
expr.
dara
226
Deyim
into (a bit of) a jam
expr.
sıkıntıya
227
Deyim
into (a bit of) a jam
expr.
zor duruma
Speaking
228
Konuşma
what more do you want-jam on it
expr.
buldun bunama
229
Konuşma
what more do you want-jam on it
expr.
bulmuş da bunuyorsun
230
Konuşma
what more do you want-jam on it
expr.
buldun da bunuyorsun
231
Konuşma
what more do you want-jam on it
expr.
sen de bulmuşsun bulandırıyorsun
Tourism
232
Turizm
bear jam
i.
yol kenarında ayı izleyen turistlerin yarattığı trafik sıkışıklığı
Technical
233
Teknik
ice jam
i.
buz boğazı
234
Teknik
dislocation jam
i.
dislokasyon sıkışıklığı
235
Teknik
card jam
i.
kart sıkışması
236
Teknik
jam-nut mounted receptacle
i.
kilit somunu takılı mahfaza
237
Teknik
jam nut
i.
kontra somun
238
Teknik
jam nut
i.
sıkıştırma somunu
239
Teknik
jam weld
i.
kaynaklanmış küt birleşme
240
Teknik
spot jam
f.
tek frekansı karıştırmak
241
Teknik
spot jam
f.
tek frekansta parazit yapmak
Computer
242
Bilgisayar
document jam
i.
belge sıkışması
243
Bilgisayar
paper jam
i.
kağıt sıkıştırma
244
Bilgisayar
card jam
i.
kart sıkışması
245
Bilgisayar
paper-jam led
i.
kağıt-sıkıştı ışığı
246
Bilgisayar
paper jam
i.
kağıt sıkışması
247
Bilgisayar
postscript jam recovery
i.
postscript sıkışıklık kurtarma
248
Bilgisayar
jam recovery
i.
sıkışıklık kurtarma
249
Bilgisayar
tray paper jam
i.
tepsi kağıt sıkışması
250
Bilgisayar
paper jam
expr.
kağıt sıkıştı
Informatics
251
Bilişim
paper jam
i.
kağıt sıkışması
Mechanic
252
Mekanik
jam nut
i.
sıkıştırma somunu
Radio
253
Radyo
blanket jam
f.
geniş frekans paraziti oluşturmak
Textile
254
Tekstil
jam short
i.
diz üstü şotu
Automotive
255
Otomotiv
traffic jam assist
i.
trafik sıkışıklığı desteği
256
Otomotiv
jam on the brakes
f.
frene asılmak
Traffic
257
Trafik
traffic jam
i.
trafik sıkışıklığı
258
Trafik
traffic jam
i.
trafik keşmekeşi
259
Trafik
jam density
i.
trafik sıkışıklığı yoğunluğu
260
Trafik
traffic jam
i.
trafik tıkanıklığı
261
Trafik
be stuck in traffic jam
f.
trafiğe yakalanmak
262
Trafik
get caught in traffic jam
f.
trafiğe yakalanmak
263
Trafik
be caught in a traffic jam
f.
trafiğe yakalanmak
Food Engineering
264
Gıda
low energy jam
i.
düşük enerjili reçel
Gastronomy
265
Mutfak
quince jam
i.
ayva reçeli
266
Mutfak
raspberry jam
i.
ahududu reçeli
267
Mutfak
bergamot jam
i.
bergamot reçeli
268
Mutfak
strawberry jam
i.
çilek reçeli
269
Mutfak
plum jam
i.
erik reçeli
270
Mutfak
peanut butter and jam sandwich
i.
fıstık ezmeli ve reçelli sandviç
271
Mutfak
rose jam
i.
gül reçeli
272
Mutfak
figs jam
i.
incir reçel
273
Mutfak
figs jam
i.
incir reçeli
274
Mutfak
fig jam
i.
incir reçeli
275
Mutfak
apricot jam
i.
kayısı reçeli
276
Mutfak
jam pancakes
i.
krep
277
Mutfak
orange jam
i.
portakal reçeli
278
Mutfak
aubergine jam
i.
patlıcan reçeli
279
Mutfak
jam roll
i.
reçelli rulo pasta
280
Mutfak
peach jam
i.
şeftali reçeli
281
Mutfak
citrus jam
i.
turunç reçeli
282
Mutfak
morello-cherry jam
i.
vişne reçeli
283
Mutfak
sour cherry jam
i.
vişne reçeli
Tobacco
284
Tütün
bundle jam detector
i.
demet sıkışma detektörü
285
Tütün
infeed jam
i.
karton yok
286
Tütün
pack jam at exit disc
i.
paket çıkış çarkında sıkışma
287
Tütün
rolling plate jam
i.
sarma tablasında sıkışma
288
Tütün
third wheel jam detector
i.
üçüncü çark sıkışma detektörü
Meteorology
289
Meteoroloji
ice jam
i.
buz yığılması
Military
290
Askeri
jam signal
i.
uyarı sinyali
291
Askeri
barrage jam
f.
sinyali frekans aralığının tamamını kapsayacak şekilde karıştırmak
Basketball
292
Basketbol
reverse jam
i.
ters smaç
Music
293
Müzik
jam session
i.
cazcıların bir araya gelip doğaçlama çaldığı caz müziği
Ottoman Turkish
294
Osmanlıca
jam-packed filled to the brim
expr.
lebaleb
Slang
295
Argo
clam jam
i.
arkadaşının seks yapmasını engelleyen tip
296
Argo
jammy jam
i.
pijama partisi
297
Argo
jam session
i.
o anda gelişen bir tartışma
298
Argo
toe jam
i.
ayak parmaklarının arasında birikmiş kir
299
Argo
no jam
expr.
eğlenceli olmayan
300
Argo
no jam
expr.
komik olmayan
301
Argo
jam up
expr.
müthiş
British Slang
302
İngiliz Argosu
jam jar
i.
araba
303
İngiliz Argosu
jam week
i.
adet dönemi
304
İngiliz Argosu
jam week
i.
adet görülen hafta
305
İngiliz Argosu
jam roll
i.
aptal
306
İngiliz Argosu
toe-jam
i.
ayak parmaklarının arasında birikmiş kir
307
İngiliz Argosu
jam roll
i.
geri zekalı
308
İngiliz Argosu
jam roll (rhyming slang on arsehole)
i.
göt
309
İngiliz Argosu
jam roll (rhyming slang on arsehole)
i.
göt deliği
310
İngiliz Argosu
jam roll
i.
mankafa
311
İngiliz Argosu
jam sandwich
i.
polis arabası
312
İngiliz Argosu
jam week
i.
regl dönemi
313
İngiliz Argosu
jam roll
i.
salak
314
İngiliz Argosu
jam rag
i.
tampon
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of jam
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy