Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bela
"bela"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 64 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
bela
trouble
i.
2
Yaygın Kullanım
bela
calamity
i.
General
3
Genel
bela
trouble
i.
4
Genel
bela
predicament
i.
5
Genel
bela
rock
i.
6
Genel
bela
tribulation
i.
7
Genel
bela
scourge
i.
8
Genel
bela
misadventure
i.
9
Genel
bela
annoyance
i.
10
Genel
bela
ill
i.
11
Genel
bela
misfortune
i.
12
Genel
bela
evilness
i.
13
Genel
bela
affliction
i.
14
Genel
bela
bore
i.
15
Genel
bela
damnation
i.
16
Genel
bela
disaster
i.
17
Genel
bela
destruction
i.
18
Genel
bela
plague
i.
19
Genel
bela
evil
i.
20
Genel
bela
eviler
i.
21
Genel
bela
calamity
i.
22
Genel
bela
pest
i.
23
Genel
bela
nuisance
i.
24
Genel
bela
curse
i.
25
Genel
bela
tangle
i.
26
Genel
bela
nation [dialect]
i.
27
Genel
bela
evil
i.
28
Genel
bela
darnation
i.
29
Genel
bela
dere
i.
30
Genel
bela
rubber
i.
31
Genel
bela
deuce [obsolete]
i.
32
Genel
bela
diseasefulness [obsolete]
i.
33
Genel
bela
disventure [obsolete]
i.
34
Genel
bela
doom
i.
35
Genel
bela
dutch (in)
i.
36
Genel
bela
schtook
i.
37
Genel
bela
schtuck
i.
38
Genel
bela
sond
i.
39
Genel
bela
sore
i.
40
Genel
bela
darned
s.
Colloquial
41
Konuşma Dili
bela
a hornet's nest
i.
42
Konuşma Dili
bela
hornets' nest
i.
43
Konuşma Dili
bela
doo-doo
i.
Idioms
44
Deyim
bela
pretty pickle
i.
45
Deyim
bela
a devil of a nuisance
i.
46
Deyim
bela
the devil of a nuisance
i.
47
Deyim
bela
hot water
i.
48
Deyim
bela
hot water
i.
49
Deyim
bela
a burr under (one's) saddle
i.
50
Deyim
bela
a burr under your saddle [us]
i.
51
Deyim
bela
a burr in your saddle [us]
i.
52
Deyim
bela
a tight spot
i.
53
Deyim
bela
blight on the land
i.
54
Deyim
bela
a burr under your saddle
i.
55
Deyim
bela
a burr in your saddle
i.
56
Deyim
bela
damocles' sword
i.
57
Deyim
bela
a burr in (one's) saddle
f.
Automotive
58
Otomotiv
bela
mess
i.
Archaic
59
Eski Kullanım
bela
unfortune
i.
60
Eski Kullanım
bela
bale
i.
61
Eski Kullanım
bela
wrack
i.
Slang
62
Argo
bela
shitstorm
i.
63
Argo
bela
jam
i.
British Slang
64
İngiliz Argosu
bela
deep shit
i.
"bela"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 207 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
güç bela
scarcely
zf.
General
2
Genel
başına bela olma
scourging
i.
3
Genel
püsküllü bela
pest
i.
4
Genel
bela okuma
execrating
i.
5
Genel
tatlı bela
sweet curse
i.
6
Genel
insanın başına bela olan şey
pest
i.
7
Genel
püsküllü bela
a great nuisance
i.
8
Genel
bela okuyan
execrator
i.
9
Genel
tam bir bela
a positive nuisance
i.
10
Genel
(tanrıdan gelen) bela/felaket
visitation
i.
11
Genel
bela belirtisi
sign of trouble
i.
12
Genel
bela olma
annoying
i.
13
Genel
bela okuyan kimse
damner
i.
14
Genel
bela getiren kimse
scourge
i.
15
Genel
başına bela olmak
scourge
f.
16
Genel
bela okumak
darn
f.
17
Genel
bela okumak
damn
f.
18
Genel
bela olmak
pester
f.
19
Genel
bela olmak
plague
f.
20
Genel
başına bela olmak
hector about
f.
21
Genel
bela okumak
curse
f.
22
Genel
başına bela olmak
afflict
f.
23
Genel
başına bela olmak
hector around
f.
24
Genel
başına bela olmak
cause trouble to
f.
25
Genel
bela aramak
look for trouble
f.
26
Genel
başına bela olmak
trouble
f.
27
Genel
başına bela olmak
worry
f.
28
Genel
bela çıkarmak
make trouble
f.
29
Genel
başına bela gelmek
get in trouble
f.
30
Genel
başına bela gelmek
get into hot water
f.
31
Genel
başa bela olmak
make a nuisance of oneself
f.
32
Genel
zor bela başarıya ulaşmak
muddle through
f.
33
Genel
sorun/bela demek
be bad news
f.
34
Genel
başına iş açmak/bela olmak
raise the dickens (with someone or something)
f.
35
Genel
başa bela olmak
annoy
f.
36
Genel
(sıkıntı/der/bela) savuşturmak
abate
f.
37
Genel
başına bela olmak
bedevil
f.
38
Genel
bela okumak
belch
f.
39
Genel
güç bela yürümek
billow
f.
40
Genel
başına bela olmak
hassle
f.
41
Genel
başına bela olmak
gnaw
f.
42
Genel
bela okumak
dampne [obsolete]
f.
43
Genel
bela okumak
ding
f.
44
Genel
başa bela olmak
gripe
f.
45
Genel
(bela ile) kasvetlendirmek
overshadow
f.
46
Genel
başına bela olmak
distrouble [obsolete]
f.
47
Genel
bela okumak
condemn
f.
48
Genel
güç bela ilerlemek
climb (along)
f.
49
Genel
bela okunmuş
execrated
s.
50
Genel
başa bela olan
gripy
s.
51
Genel
başa bela olan
nuisance
s.
52
Genel
bela okunan
inexecrable
s.
53
Genel
güç bela
hardly
zf.
54
Genel
zor bela
hardly
zf.
55
Genel
güç bela
with great difficulty
zf.
56
Genel
güç bela
scarcely
zf.
57
Genel
bela okuyarak
execrably
zf.
58
Genel
zor bela
with great difficulty
zf.
59
Genel
zor bela
just barely
zf.
60
Genel
güç bela
just
zf.
61
Genel
güç bela
laboriously
zf.
62
Genel
bela gibi
confoundedly
zf.
63
Genel
güç bela
uneth
zf.
64
Genel
güç bela
uphill
zf.
65
Genel
güç bela
jimp
zf.
66
Genel
güç bela
jimply
zf.
67
Genel
güç bela
onethe
zf.
68
Genel
güç bela
scant [dialect]
zf.
69
Genel
güç bela
scasely
zf.
70
Genel
güç bela
streite
zf.
Phrasals
71
Öbek Fiiller
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze by
f.
72
Öbek Fiiller
yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek
squeeze by
f.
73
Öbek Fiiller
(bir işi) zor bela/zar zor yapmayı başarmak
squeeze by
f.
74
Öbek Fiiller
yanından sıkışarak/zor bela/zar zor geçmek
squeeze by (someone or something)
f.
75
Öbek Fiiller
yanına sıkışarak/zor bela/zar zor girmek
squeeze by (someone or something)
f.
76
Öbek Fiiller
rahatsız etmek/başına bela olmak
pester (one) about (someone or something)
f.
77
Öbek Fiiller
başa bela olmak
bugger around
f.
78
Öbek Fiiller
başa bela açmak
bugger around
f.
79
Öbek Fiiller
güç bela atlatmak
scrape through
f.
80
Öbek Fiiller
güç bela kazanmak
scrape through
f.
81
Öbek Fiiller
birine bir şey yüzünden bela okumak
curse someone for something
f.
82
Öbek Fiiller
başında bir dert/bela olmak
curse with (something)
f.
83
Öbek Fiiller
güç bela bir yerden geçirmek
work through
f.
84
Öbek Fiiller
bir şeylerin arasından güç bela ilerlemek
work through
f.
85
Öbek Fiiller
(bir şeyden/yerden) güç bela çıkmak
worm out of (something or some place)
f.
86
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına dert/bela etmek
afflict (one) with (someone)
f.
87
Öbek Fiiller
(birini birinin) başına dert/bela etmek
afflict (one) with (someone)
f.
88
Öbek Fiiller
(birinin) sonradan başına bela olmak
catch up with (someone)
f.
89
Öbek Fiiller
güç bela bulmak
hunt down
f.
90
Öbek Fiiller
birinin/bir şeyin başına (bir bela) sarmak
enmesh someone or something in something
f.
91
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak
ensnare (someone or something) in (something)
f.
92
Öbek Fiiller
(birinin/bir şeyin) başına (bir bela) sarmak
entangle (someone or something) in (something)
f.
93
Öbek Fiiller
başına bela olmamak
keep out (of something)
f.
94
Öbek Fiiller
başına bela etmemek
keep out (of something)
f.
95
Öbek Fiiller
(bir konuda) musallat/başına bela olmak
pester about
f.
96
Öbek Fiiller
(birini/bir şeyi birinin) başına bela etmek/sarmak
saddle (one) with (someone or something)
f.
Phrases
97
İfadeler
bir şeyi zar zor/güç bela yapmak
be as much as somebody can/could do (not) to do something
f.
Proverb
98
Atasözü
bela tek gelmez
misfortunes never come singly
Colloquial
99
Konuşma Dili
(iş için) püsküllü bela
bad boy
i.
100
Konuşma Dili
bela mıknatısı
trouble magnet
i.
101
Konuşma Dili
başa bela
a pain in the neck
i.
102
Konuşma Dili
püsküllü bela
pain in the neck
i.
103
Konuşma Dili
başa bela iş
gig
i.
104
Konuşma Dili
bela aramak
ask for trouble/it
f.
105
Konuşma Dili
bela aramak
be asking for trouble
f.
106
Konuşma Dili
bela aramak
be asking for it
f.
107
Konuşma Dili
bela aramak
be looking for trouble
f.
108
Konuşma Dili
güç bela
uphill
zf.
109
Konuşma Dili
bela bir şekilde beni bulur
trouble has a way of finding me
expr.
Idioms
110
Deyim
bela arama
asking for trouble
i.
111
Deyim
bela/felaket/musibet
a blight on the land
i.
112
Deyim
sorun/bela
bad news
i.
113
Deyim
tanrının yolladığı bela
act of god
i.
114
Deyim
beklenen büyük bela
the deuce to pay
i.
115
Deyim
ödülden çok bela
monkey's allowance
i.
116
Deyim
bir sürü bela/sorun
a hornets' nest
i.
117
Deyim
tam bir bela
a rotten egg
i.
118
Deyim
ayaklı bela
a walking disaster
i.
119
Deyim
başa bela mülk
a white elephant
i.
120
Deyim
çifte bela
double-trouble
i.
121
Deyim
büyük bela
double-trouble
i.
122
Deyim
ciddi bela
devil to pay
i.
123
Deyim
musallat/başına bela olunmak
be hounded (by someone or something)
f.
124
Deyim
başına bela/dert/iş açmak
bring (something) (down) about (one's) ears
f.
125
Deyim
başına bela/dert/iş açmak
bring something (down) about your ears
f.
126
Deyim
başına bela olmak
become thorn in someone's side
f.
127
Deyim
başına bela olmak
become thorn in someone's flesh
f.
128
Deyim
bela aramak
itch for trouble
f.
129
Deyim
bela aramak
ask for trouble
f.
130
Deyim
bela aramak
be asking for trouble
f.
131
Deyim
başına bela almamak
let sleeping dogs lie
f.
132
Deyim
bela/felaket manasına/anlamına gelmek
spell trouble
f.
133
Deyim
başına bela olmak
hang over one's head
f.
134
Deyim
başına bela olmak
be a thorn in someone's side
f.
135
Deyim
bela aramak
look for trouble
f.
136
Deyim
bela aramak
ride for a fall
f.
137
Deyim
başına bela olmak
be thorn in someone's flesh
f.
138
Deyim
felaket/bela/musibet getirmek
spell trouble
f.
139
Deyim
zor bela geçinmek
scrape by
f.
140
Deyim
(bir şeyi) zaten güç bela (yapmak)
as much as (one) could do (not) (to do something)
f.
141
Deyim
başına bela aramak
store up trouble for (oneself)
f.
142
Deyim
artık (birine) bela olmamak
be out of (one's) hair
f.
143
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
get (one's) head above water
f.
144
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
get one's head above water and have one's head above water
f.
145
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
have (one's) head above water
f.
146
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
keep (one's) head above water
f.
147
Deyim
(birine) bela okumak
put the whammy on (one)
f.
148
Deyim
(birinin) başına bela olmak
be a thorn in (one's) flesh
f.
149
Deyim
(birinin) başına bela olmak
be a thorn in (one's) side
f.
150
Deyim
başına bela olmak
be a thorn in your flesh/side
f.
151
Deyim
başına bela olmak
be hanging over (one's) head
f.
152
Deyim
başına bela olmak
be hanging over your head
f.
153
Deyim
başına bela olmak
be hanging over you
f.
154
Deyim
(birini) beklemek (sürpriz, bela)
be in store (for somebody)
f.
155
Deyim
(birini) beklemek (sürpriz, bela)
be in store (for one)
f.
156
Deyim
(birinin) başına bela olmak
become a thorn in (one's) flesh
f.
157
Deyim
(birinin) başına bela olmak
become a thorn in (one's) side
f.
158
Deyim
başına bela açmak/almak
burn your fingers
f.
159
Deyim
başına bela açmak/almak
get your fingers burned
f.
160
Deyim
başına bela açmak/almak
get your fingers burnt
f.
161
Deyim
başına dert/bela almak
buy trouble
f.
162
Deyim
fısıldayarak (birine/bir şeye) bela okumak
curse (someone or something) under (one's) breath
f.
163
Deyim
fısıldayarak (birine) bela okumak
curse (someone) under (one's) breath
f.
164
Deyim
bir şeyi güç bela yapmak
do something by the skin of your teeth
f.
165
Deyim
başına bela açmak/almak
get fingers burned
f.
166
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
get head above water
f.
167
Deyim
güç bela kötü bir durumdan yakayı sıyırmaya çalışmak
have head above water
f.
168
Deyim
başına bela olmak
get on top of (one)
f.
169
Deyim
birinin başına bela olmak
give someone grief
f.
170
Deyim
başa bela olmak
make a nuisance of yourself
f.
171
Deyim
başına bela olmak
raise the dickens
f.
172
Deyim
başına bela aramak
store up trouble for yourself
f.
173
Deyim
bela okumaya bile değmez
not worth a cress
s.
174
Deyim
bela okumaya bile değmez
not worth a curse
s.
175
Deyim
bela okumaya bile değmez
not worth a kers
s.
176
Deyim
güç bela olan
hard-pressed
s.
177
Deyim
başa bela olacak şey
the fat is in the fire
expr.
178
Deyim
güç bela
by the skin of one's teeth
expr.
179
Deyim
güç bela
with a heavy heart
expr.
180
Deyim
zor bela
with a heavy heart
expr.
181
Deyim
bela arayan
on the prod [us]
expr.
182
Deyim
güç bela
by the skin of teeth
expr.
183
Deyim
güç bela
by the skin of your teeth
expr.
184
Deyim
güç bela
by your fingertips
expr.
185
Deyim
güç bela
skin of your teeth
expr.
Speaking
186
Konuşma
başımızda ciddi bir bela var
we're in some real shit
expr.
187
Konuşma
nasıl bir bela?
what kind of trouble?
expr.
Slang
188
Argo
tam bir bela
real bitch
i.
189
Argo
başa bela
a pain in the ass
i.
190
Argo
büyük bela
serious shit
i.
191
Argo
bela müfreze
goon-platoon
i.
192
Argo
başa bela
pain-in-the-arse [uk]
i.
193
Argo
başa bela
pain-in-the-ass [us]
i.
194
Argo
başa bela
pain-in-the-butt
i.
195
Argo
başa bela
pain-in-the-neck
i.
196
Argo
başa bela
pain-in-the-rear
i.
197
Argo
bela olmak
be a pain in the arse
f.
198
Argo
bela aramak
be cruising for a bruising
f.
199
Argo
bela olmak
be a pain in the ass
f.
200
Argo
başa bela olmak
be a pain in the pooper
f.
201
Argo
bela olmak
be a pain in the backside
f.
202
Argo
bela olmak
be a pain in the butt
f.
203
Argo
bela aramak
cruisin' for a bruisin'
f.
204
Argo
başa bela olmak
be a pain in the neck
f.
205
Argo
bela okumak
dog [dialect]
f.
British Slang
206
İngiliz Argosu
yürüyen bela
walking disaster
i.
Modern Slang
207
Modern Argo
herkesin başına bela olan kimse
a boil on the ass of society
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bela
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy