zorluk - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

zorluk



"zorluk" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 68 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
zorluk hardship i.
zorluk difficulty i.
zorluk challenge i.
General
zorluk hole i.
zorluk grueling i.
zorluk arduousness i.
zorluk knot i.
zorluk complication i.
zorluk severity i.
zorluk hobble i.
zorluk hassle i.
zorluk adversity i.
zorluk asperity i.
zorluk gaff i.
zorluk labor i.
zorluk fix i.
zorluk complexity i.
zorluk hardness i.
zorluk difficultness i.
zorluk gruelling i.
zorluk entanglement i.
zorluk uneasiness i.
zorluk rigour i.
zorluk rough i.
zorluk difficulty i.
zorluk rigor i.
zorluk tightness i.
zorluk toughness i.
zorluk strain i.
zorluk stumbling block i.
zorluk inconvenience i.
zorluk a thorn in the flesh i.
zorluk bother i.
zorluk trouble i.
zorluk labour i.
zorluk reconditeness i.
zorluk laboriousness i.
zorluk nodus i.
zorluk noyance [obsolete] i.
zorluk formidability i.
zorluk uneasiness [obsolete] i.
zorluk endurance i.
zorluk henner i.
zorluk rubber i.
zorluk implexion i.
zorluk fash i.
zorluk fashery [scotland] i.
zorluk fashiousness i.
Colloquial
zorluk jam i.
zorluk facer [uk] i.
zorluk a bad time i.
zorluk doo-doo i.
zorluk static i.
Idioms
zorluk a lion in the way [obsolete] i.
zorluk a hair in the butter i.
zorluk a bumpy ride i.
zorluk a rough ride i.
zorluk hot water i.
zorluk a devil of a time i.
zorluk a hard time i.
zorluk an uphill struggle i.
zorluk an uphill battle i.
zorluk an uphill task i.
zorluk fun and games i.
Trade/Economic
zorluk inconvenience i.
Slang
zorluk tight i.
zorluk mother i.
zorluk motherfucker i.

"zorluk" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 260 sonuç

Türkçe İngilizce
General
zorluk çıkarma durumu obstructiveness i.
safran örtü ile örtünen ve nefsine çoğu zaman ileri derecede zorluk çektiren hintli duacı sadhu i.
zorluk yaşatan ballbreaker i.
bir insana zorluk çektiren ballbreaker i.
zorluk derecesi degree of difficulty i.
zorluk derecesi difficulty level i.
zorluk derecesi level of difficulty i.
zorluk derecesi difficulty i.
maddi zorluk financial difficulty i.
karşılaşılan zorluk the challenges confronted i.
karşılaşılan zorluk the hardships encountered i.
karşılaşılan zorluk the difficulty encountered i.
zorluk görev laborious task i.
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) zimmer i.
kültürel zorluk cultural challenge i.
mücadeleyi heyecanlı kılan zorluk challenge i.
her zorluk ve engel thick and thin i.
zorluk ve sıkıntı yaratan durum tyrant i.
(sorun, zorluk) çözülemez olma unsolvability i.
(sorun, zorluk) çözümü mümkün olmama unsolvability i.
muhtemel zorluk kink i.
zorluk çıkaran kimse beleaguerer i.
beklenmedik zorluk joker i.
zorluk seviyesi difficulty level i.
zorluk seviyesi level of difficulty i.
zorluk çekme uneasiness i.
zorluk kaynağı blaze i.
çok zorluk çekme hard put i.
ekonomik zorluk economic hardship i.
öngörülemeyen zorluk booby trap i.
şaşırtıcı zorluk booby trap i.
aşırı zorluk hell i.
ani zorluk bump i.
zorluk çıkaran kimse obstructive i.
zorluk çıkaran şey obstructive i.
özellikle aksilik ve kazalardan kaynaklanan zorluk ve sıkıntı grief i.
istenmeyen külfetli zorluk oppressiveness i.
zorluk çıkarma difficulty i.
mali işlerde zorluk difficulty i.
halledilmemiş zorluk doubt i.
zorluk çıkaran kuruluş peck's bad boy i.
zorluk çıkaran kimse sticker i.
hafifletmek (hastalık/zorluk vb'ni) palliate f.
zorluk çekmek have difficulty f.
zorluk çıkarmak hamper f.
zorluk çıkarmak make difficulties f.
zorluk yaşamak have difficulty f.
zorluk çıkarmak demur f.
zorluk çıkarmak make it warm for somebody f.
zorluk çıkarmak push about f.
zorluk çekmek have difficulty in f.
bir kelimeyi söylemede zorluk çekmek jawbreak f.
zorluk çıkarmak rise difficulties f.
bir şeyi yapmada zorluk yaşamak have difficulty in f.
bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak have difficulty in doing something f.
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak lead someone a dance f.
zorluk yaşamak have a difficulty f.
zorluk aşmak overcome a difficulty f.
zorluk aşmak surmount a difficulty f.
zorluk aşmak get over a problem f.
zorluk aşmak overcome a problem f.
zorluk çıkarmak raise difficulties f.
zorluk getirmek put a strain f.
zorluk çıkarmak stonewall f.
anlamakta zorluk çekmek have difficulty in understanding f.
zorluk çıkarmak prove troublesome f.
zorluk göstermek present a challenge f.
ürkütücü bir zorluk olarak ortaya çıkmak be proving a daunting challenge f.
büyük zorluk çekmek suffer extreme hardship f.
(bir şeyi gerçekleştirmede) zorluk çıkarmak encomber [obsolete] f.
(zorluk, sorun) üstesinden gelmek hurdle f.
zorluk ve sıkıntılarla başını ağrıtmak grill f.
zorluk çıkarmak offend f.
(zorluk) ortadan kaldırmak conquer f.
(zorluk) azaltmak conquer f.
zorluk çıkarmak disoblige f.
zorluk çıkarmak fash [scotland] f.
maddi zorluk yaşamak scuffle f.
zorluk yaşamak stick f.
zorluk çıkaran awkward s.
zorluk çıkarıcı obstructive s.
karşılaşılan zorluk the difficulty faced s.
zorluk çıkaran unaccommodating s.
(kayak pisti) orta zorluk düzeyini gösteren mavi renkli blue s.
zorluk çeken hard-put s.
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan fair-weather s.
zorluk içinde hard-pushed s.
zorluk, tehlike veya korkutucu görünümle nitelenen rum s.
zorluk çıkaran infestive s.
zorluk yaratan sticky s.
zorluk karşısında under difficulties zf.
zorluk çıkaracak şekilde hard zf.
zorluk çekmeden cleanly zf.
zorluk anlamı veren ön ek dys- ök.
Phrasals
bir zorluk karşısında direnmek/tutunmak hold up to (something) f.
(bir şeyin/işin) altına girerek zorluk çekmek trouble (someone or oneself) with (something) f.
bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek walk into (something) f.
bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek walk into f.
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) f.
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek afflict (one) with (something) f.
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak brazen out f.
zorluk veya sıkıntı içinde yaşamaya devam etmek hold out f.
zorluk veya sıkıntıyla yaşamaya devam etmek hold up f.
(talep, zorluk karşısında) lazım geleni yapmak rise to f.
ile zorluk çıkarmak plague with f.
zorluk çekmeden ilerlemek rock along f.
(biriyle/bir şeyle) zorluk/problem yaşamak run up against (someone or something) f.
zorluk çekmeden/kolayca ilerlemek skate by f.
(bir şeyde) zorluk çekmek struggle for (something) f.
(bir şeyi) anlamakta zorlanmak/zorluk çekmek struggle with (something) f.
'-in altına girerek zorluk çekmek trouble with f.
Phrases
önümüzde daha çok zorluk var more challenges ahead expr.
zorluk üstüne zorlukla in travail upon travail expr.
Proverb
sıkıntı/zorluk/cefaya katlanmadan rahatlık olmaz there is no pleasure without pain
Colloquial
zorluk/güçlük blow i.
(zorluk anlamında) sancı birth pangs i.
tehlike/zorluk karşısında cesaretini kaybetmemek brave it out f.
tehlike/zorluk karşısında cesur olmak brave it out f.
zorluk çekmemek/yaşamamak have it easy f.
zorluk içinde yaşamak do it tough f.
bir şeyi zorluk çekmeden halletmek/yapmak walk it f.
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak brazen it out f.
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak brazen it out f.
zorluk yaratmak bring on f.
aşırı zorluk yaşamak drown f.
(bir şeyi) zorluk çekmeden bulmayı başarmak scare f.
hiç zorluk çekmeden with one arm tied behind one's back expr.
herhangi bir zorluk çekmeden hands down expr.
asıl zorluk şu ki here's the rub expr.
asıl zorluk şu ki that's the rub expr.
zorluk çıkarmayacak şekilde out of (one's) way expr.
Idioms
zorluk çıkarma run for (one's) money i.
zorluk çıkarma a run for one's money i.
muhtemel zorluk/sıkıntı a (small) cloud on the horizon i.
gereksiz zorluk a hard time i.
gereksiz zorluk a bad time i.
gereksiz zorluk a rough time i.
zorluk çıkarma a run for money i.
zorluk çıkarma a run for your money i.
bir dizi zorluk/sıkıntı can of worms i.
muhtemel zorluk/sıkıntı cloud on the horizon i.
yaklaşan zorluk/problem trouble brewing i.
doğacak/meydana gelecek sorun/tehlike/zorluk trouble brewing i.
zorluk içinde olmak be in a pickle f.
mali zorluk yaşamak be bleeding red ink f.
kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek beat (someone) hands down f.
kolayca/hiç zorluk çekmeden kazanmak beat (someone) hands down f.
kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek win (something) hands down f.
kolayca/hiç zorluk çekmeden kazanmak win (something) hands down f.
birine zorluk çıkarmak give someone flak f.
birine zorluk çıkarmak give somebody a rough time f.
bir şeyi yapmada psikolojik olarak zorluk çekmek have a mental block against something f.
bir şeyi yapmakta zorluk çekmek have a hard time doing something f.
bir şeyi yapmada psikolojik olarak zorluk çekmek get a mental block against something f.
bir zorluk çıkarmak put up a fuss f.
duymakta zorluk çekmek have a hard time hearing f.
zorluk içinde olmak be in a jam f.
zorluk aşmak cross a hurdle f.
zorluk aşmak clear a hurdle f.
(zorluk çıkarmadan) almak/geçmesine izin vermek let someone slide by f.
zorluk yaşamamak have an easy time of it f.
bir durumla ilgili hiç zorluk çekmemek have an easy time of it f.
tatsızlık/zorluk yaşamak go through/hit a sticky patch f.
zorluk/güçlük çekmek go through/hit a sticky patch f.
tatsızlık/zorluk yaşamak hit a sticky patch f.
zorluk/güçlük çekmek hit a sticky patch f.
birçok güçlük/zorluk yaşamak go through hell and high water [uk] f.
(birini) zorluk içine düşürmek put (one) through the mangle f.
(biriyle/bir şeyle) zorluk yaşamak run foul of (someone or something) f.
ile zorluk yaşamak run foul of f.
(birinin kendinden) kaynaklı bir sorun/zorluk olmak be (one's) (own) lookout [uk] f.
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak be (one's) (own) lookout [uk] f.
zorluk içine düşürülmek be put through the mangle f.
zorluk içinde olmak be up the pole [old-fashioned] [uk] f.
(birine) zorluk yaşatmak give (one) a rough ride f.
birine zorluk yaşatmak give somebody a rough ride f.
zorluk yaşamamak have an easy ride f.
(birine) zorluk yaşatmamak give (one) an easy ride f.
anlamakta (biraz) zorluk/sıkıntı çekmek be (a little) slow on the uptake f.
(duygu yoğunluğu sebebiyle) konuşmakta zorluk/güçlük çekmek be (all) choked up f.
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak be someone's (own) lookout [uk] f.
zorluk içine düşürülmek be put through the hoop f.
zorluk içine düşürülmek be put through the wringer f.
kendi kendine zorluk yaratmak/çıkartmak be your own worst enemy f.
(birini) kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek beat (one) hands down f.
(biriyle) zorluk yaşamak get a hard time (from someone) f.
birine zorluk çıkarmak give somebody a rough time (of it) f.
birine zorluk çıkarmak give somebody a hard time (of it) f.
birine zorluk çıkarmak give somebody a bad time (of it) f.
(birine) zorluk çıkarmak give (one) trouble f.
zorluk çekmek go through the mill f.
birine zorluk çektirmek put somebody through the mill f.
(biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak have a hard time with (someone or something) f.
zorluk çekmek have a hard time of it f.
zorluk çekmek have a rough time of it f.
zorluk çekmek have a bad time of it f.
birine zorluk çıkartmak make it hot for somebody f.
(birine bir şeyle) zorluk çıkarmak plague (one) with (something) f.
(birine/bir şeye) zorluk çıkarmak play hell with someone or something f.
birine/bir şeye zorluk çıkarmak play the devil with someone/something f.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the hoop f.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the hoops f.
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak put (one) through the wringer f.
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak screw (one's) courage to the sticking place f.
(zorluk, tehlike karşısında) cesur kalmak screw (one's) courage to the sticking place f.
(zorluk, tehlike karşısında) kararlılığını bozmamak screw (one's) courage to the sticking place f.
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak screw up (one's) courage to the sticking place f.
(zorluk, tehlike karşısında) cesur kalmak screw up (one's) courage to the sticking place f.
zorluk çekmek be put through the mill f.
(bir şeyi) hiç zorluk çekmeden kazanmak win (something) in a walk f.
duygularını göstermekte/ifade etmekte zorluk çeken emotional cripple s.
(bir şey yapmakta) zorluk çeken hard put (to do something) s.
(bir şey yapmakta) zorluk çeken hard pressed (to do something) s.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard put to do something s.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard put to it to do something s.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard pressed to do something s.
bir şey yapmakta zorluk çeken hard pushed to do something s.
karşımıza ne zorluk çıkarsa çıksın come hell or high water expr.
zorluk veya sıkıntıdan kurtulmuş in smooth water expr.
zorluk içinde olmak up the creek without a paddle expr.
zorluk içinde in hot water expr.
karşısında birçok zorluk/engel olma cards are stacked against expr.
karşımıza ne zorluk çıkarsa çıksın come hell and high water expr.
hiç zorluk çekmeden with (one's) eyes shut expr.
hiç zorluk çekmeden with an arm tied behind (one's) back expr.
zorluk çekmeden with your eyes shut (or closed) expr.
Trade/Economic
gereksiz yere katlanılan zorluk undue hardship i.
mali zorluk çekmek dip [uk] f.
ekonomik zorluk yaratmak squeeze f.
Law
bir kimseye özel haklarını kullanırken zorluk çıkaran kamu sıkıntısı mixed nuisance i.
zorluk çıkarmak lay an obstacle f.
Politics
küresel zorluk/sınama global challenge i.
Technical
ateşlemede zorluk ignition trouble i.
geçici çözüm olarak veya acil durumlarda zorluk gideren mekanik alet doctor i.
Telecom
eşsiz zorluk yetkilendirme tepkisi unique challenge authentication response i.
küresel zorluk global challenge i.
tek zorluk-tepki cevap işlemesi unique challenge- response procedure i.
Aeronautic
çevresel zorluk environmental stress i.
Medical
idrar yapmada zorluk difficult urination i.
idrar yapmada zorluk difficulty in urination i.
Psychology
hastanın duyduğu cümleyi tekrarlamakta zorluk çektiği konuşma yitimi associative aphasia i.
hastanın duyduğu cümleyi tekrarlamakta zorluk çektiği konuşma yitimi conduction aphasia i.
Pathology
idrar yapmaya başlamada zorluk çekme urinary hesitancy i.
yazı yazarken yaşanan fiziksel zorluk mogigraphy i.
Social Sciences
yürümekte zorluk çekip tekerlekli sandalyeye bağlı olmayan insanlar için tasarlanmış evler mobility housing i.
Linguistics
kolaylık-zorluk değeri facility value i.
madde zorluk saptaması calibration i.
Card
zorluk çıkarmayan el pianola i.
Music
artan zorluk derecesine göre düzenlenmiş müziksel etüt kitabı gradus i.
Archaic
zorluk çıkarmak mar f.
şüphe veya zorluk sebebiyle dava işlemlerini veya yargılamayı askıya almak demur f.
zorluk çektirmek stress f.
zorluk çıkarıcı oppilative s.
Slang
zorluk çıkaran sorunlu hasta gomer i.
zorluk derecesi hardcore i.
birçok zorluk hoops i.
sinir bozucu zorluk hang-up i.
(zorluk, güçlük) kaşkaval booger [us] i.
birine zorluk çıkarmak yank someone's chain f.
(birine) zorluk çıkarmak give (one) hell f.