|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
zorluk çıkarma durumu |
obstructiveness i.
|
|
2 |
Genel |
safran örtü ile örtünen ve nefsine çoğu zaman ileri derecede zorluk çektiren hintli duacı |
sadhu i.
|
|
3 |
Genel |
zorluk yaşatan |
ballbreaker i.
|
|
4 |
Genel |
bir insana zorluk çektiren |
ballbreaker i.
|
|
5 |
Genel |
zorluk derecesi |
degree of difficulty i.
|
|
6 |
Genel |
zorluk derecesi |
difficulty level i.
|
|
7 |
Genel |
zorluk derecesi |
level of difficulty i.
|
|
8 |
Genel |
zorluk derecesi |
difficulty i.
|
|
9 |
Genel |
maddi zorluk |
financial difficulty i.
|
|
10 |
Genel |
karşılaşılan zorluk |
the challenges confronted i.
|
|
11 |
Genel |
karşılaşılan zorluk |
the hardships encountered i.
|
|
12 |
Genel |
karşılaşılan zorluk |
the difficulty encountered i.
|
|
|
13 |
Genel |
zorluk görev |
laborious task i.
|
|
14 |
Genel |
yürümekte zorluk çeken kimselere yardım etmek amacıyla üretilen dört ayaklı bir yürüme desteği sistemi (ticari marka) |
zimmer i.
|
|
15 |
Genel |
kültürel zorluk |
cultural challenge i.
|
|
16 |
Genel |
mücadeleyi heyecanlı kılan zorluk |
challenge i.
|
|
17 |
Genel |
her zorluk ve engel |
thick and thin i.
|
|
18 |
Genel |
zorluk ve sıkıntı yaratan durum |
tyrant i.
|
|
19 |
Genel |
(sorun, zorluk) çözülemez olma |
unsolvability i.
|
|
20 |
Genel |
(sorun, zorluk) çözümü mümkün olmama |
unsolvability i.
|
|
21 |
Genel |
muhtemel zorluk |
kink i.
|
|
22 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
beleaguerer i.
|
|
23 |
Genel |
beklenmedik zorluk |
joker i.
|
|
24 |
Genel |
zorluk seviyesi |
difficulty level i.
|
|
25 |
Genel |
zorluk seviyesi |
level of difficulty i.
|
|
26 |
Genel |
zorluk çekme |
uneasiness i.
|
|
27 |
Genel |
zorluk kaynağı |
blaze i.
|
|
28 |
Genel |
çok zorluk çekme |
hard put i.
|
|
29 |
Genel |
ekonomik zorluk |
economic hardship i.
|
|
30 |
Genel |
öngörülemeyen zorluk |
booby trap i.
|
|
31 |
Genel |
şaşırtıcı zorluk |
booby trap i.
|
|
32 |
Genel |
aşırı zorluk |
hell i.
|
|
33 |
Genel |
ani zorluk |
bump i.
|
|
34 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
obstructive i.
|
|
35 |
Genel |
zorluk çıkaran şey |
obstructive i.
|
|
36 |
Genel |
özellikle aksilik ve kazalardan kaynaklanan zorluk ve sıkıntı |
grief i.
|
|
37 |
Genel |
istenmeyen külfetli zorluk |
oppressiveness i.
|
|
38 |
Genel |
zorluk çıkarma |
difficulty i.
|
|
39 |
Genel |
mali işlerde zorluk |
difficulty i.
|
|
40 |
Genel |
halledilmemiş zorluk |
doubt i.
|
|
41 |
Genel |
zorluk çıkaran kuruluş |
peck's bad boy i.
|
|
42 |
Genel |
zorluk çıkaran kimse |
sticker i.
|
|
43 |
Genel |
hafifletmek (hastalık/zorluk vb'ni) |
palliate f.
|
|
44 |
Genel |
zorluk çekmek |
have difficulty f.
|
|
45 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
hamper f.
|
|
46 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
make difficulties f.
|
|
47 |
Genel |
zorluk yaşamak |
have difficulty f.
|
|
48 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
demur f.
|
|
49 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
make it warm for somebody f.
|
|
50 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
push about f.
|
|
51 |
Genel |
zorluk çekmek |
have difficulty in f.
|
|
52 |
Genel |
bir kelimeyi söylemede zorluk çekmek |
jawbreak f.
|
|
53 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
rise difficulties f.
|
|
54 |
Genel |
bir şeyi yapmada zorluk yaşamak |
have difficulty in f.
|
|
55 |
Genel |
bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak |
have difficulty in doing something f.
|
|
56 |
Genel |
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak |
lead someone a dance f.
|
|
57 |
Genel |
zorluk yaşamak |
have a difficulty f.
|
|
58 |
Genel |
zorluk aşmak |
overcome a difficulty f.
|
|
59 |
Genel |
zorluk aşmak |
surmount a difficulty f.
|
|
60 |
Genel |
zorluk aşmak |
get over a problem f.
|
|
61 |
Genel |
zorluk aşmak |
overcome a problem f.
|
|
62 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
raise difficulties f.
|
|
63 |
Genel |
zorluk getirmek |
put a strain f.
|
|
64 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
stonewall f.
|
|
65 |
Genel |
anlamakta zorluk çekmek |
have difficulty in understanding f.
|
|
66 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
prove troublesome f.
|
|
67 |
Genel |
zorluk göstermek |
present a challenge f.
|
|
68 |
Genel |
ürkütücü bir zorluk olarak ortaya çıkmak |
be proving a daunting challenge f.
|
|
69 |
Genel |
büyük zorluk çekmek |
suffer extreme hardship f.
|
|
70 |
Genel |
(bir şeyi gerçekleştirmede) zorluk çıkarmak |
encomber [obsolete] f.
|
|
71 |
Genel |
(zorluk, sorun) üstesinden gelmek |
hurdle f.
|
|
72 |
Genel |
zorluk ve sıkıntılarla başını ağrıtmak |
grill f.
|
|
73 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
offend f.
|
|
74 |
Genel |
(zorluk) ortadan kaldırmak |
conquer f.
|
|
75 |
Genel |
(zorluk) azaltmak |
conquer f.
|
|
76 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
disoblige f.
|
|
77 |
Genel |
zorluk çıkarmak |
fash [scotland] f.
|
|
78 |
Genel |
maddi zorluk yaşamak |
scuffle f.
|
|
79 |
Genel |
zorluk yaşamak |
stick f.
|
|
80 |
Genel |
zorluk çıkaran |
awkward s.
|
|
81 |
Genel |
zorluk çıkarıcı |
obstructive s.
|
|
82 |
Genel |
karşılaşılan zorluk |
the difficulty faced s.
|
|
83 |
Genel |
zorluk çıkaran |
unaccommodating s.
|
|
84 |
Genel |
(kayak pisti) orta zorluk düzeyini gösteren mavi renkli |
blue s.
|
|
85 |
Genel |
zorluk çeken |
hard-put s.
|
|
86 |
Genel |
yalnızca bolluk zamanındayken ve zorluk veya tehlike yokken faal, etkili, elverişli veya sadık olan |
fair-weather s.
|
|
87 |
Genel |
zorluk içinde |
hard-pushed s.
|
|
88 |
Genel |
zorluk, tehlike veya korkutucu görünümle nitelenen |
rum s.
|
|
89 |
Genel |
zorluk çıkaran |
infestive s.
|
|
90 |
Genel |
zorluk yaratan |
sticky s.
|
|
91 |
Genel |
zorluk karşısında |
under difficulties zf.
|
|
92 |
Genel |
zorluk çıkaracak şekilde |
hard zf.
|
|
93 |
Genel |
zorluk çekmeden |
cleanly zf.
|
|
94 |
Genel |
zorluk anlamı veren ön ek |
dys- ök.
|
|
Phrasals |
|
95 |
Öbek Fiiller |
bir zorluk karşısında direnmek/tutunmak |
hold up to (something) f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin/işin) altına girerek zorluk çekmek |
trouble (someone or oneself) with (something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek |
walk into (something) f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
bir işe, pozisyona, role elini kolunu sallayarak/zorluk çekmeden girmek |
walk into f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek |
afflict (one) with (something) f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir zorluk yaşatmak/vermek |
afflict (one) with (something) f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak |
brazen out f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
zorluk veya sıkıntı içinde yaşamaya devam etmek |
hold out f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
zorluk veya sıkıntıyla yaşamaya devam etmek |
hold up f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
(talep, zorluk karşısında) lazım geleni yapmak |
rise to f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
ile zorluk çıkarmak |
plague with f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
zorluk çekmeden ilerlemek |
rock along f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) zorluk/problem yaşamak |
run up against (someone or something) f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
zorluk çekmeden/kolayca ilerlemek |
skate by f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyde) zorluk çekmek |
struggle for (something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) anlamakta zorlanmak/zorluk çekmek |
struggle with (something) f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
'-in altına girerek zorluk çekmek |
trouble with f.
|
|
Phrases |
|
112 |
İfadeler |
önümüzde daha çok zorluk var |
more challenges ahead expr.
|
|
113 |
İfadeler |
zorluk üstüne zorlukla |
in travail upon travail expr.
|
|
Proverb |
|
114 |
Atasözü |
sıkıntı/zorluk/cefaya katlanmadan rahatlık olmaz |
there is no pleasure without pain
|
|
Colloquial |
|
115 |
Konuşma Dili |
zorluk/güçlük |
blow i.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
(zorluk anlamında) sancı |
birth pangs i.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
tehlike/zorluk karşısında cesaretini kaybetmemek |
brave it out f.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
tehlike/zorluk karşısında cesur olmak |
brave it out f.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
zorluk çekmemek/yaşamamak |
have it easy f.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
zorluk içinde yaşamak |
do it tough f.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
bir şeyi zorluk çekmeden halletmek/yapmak |
walk it f.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak |
brazen it out f.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
(tehlike/zorluk) karşısında cesur olmak |
brazen it out f.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
zorluk yaratmak |
bring on f.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
aşırı zorluk yaşamak |
drown f.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi) zorluk çekmeden bulmayı başarmak |
scare f.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
hiç zorluk çekmeden |
with one arm tied behind one's back expr.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
herhangi bir zorluk çekmeden |
hands down expr.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
asıl zorluk şu ki |
here's the rub expr.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
asıl zorluk şu ki |
that's the rub expr.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
zorluk çıkarmayacak şekilde |
out of (one's) way expr.
|
|
Idioms |
|
132 |
Deyim |
zorluk çıkarma |
run for (one's) money i.
|
|
133 |
Deyim |
zorluk çıkarma |
a run for one's money i.
|
|
134 |
Deyim |
muhtemel zorluk/sıkıntı |
a (small) cloud on the horizon i.
|
|
135 |
Deyim |
gereksiz zorluk |
a hard time i.
|
|
136 |
Deyim |
gereksiz zorluk |
a bad time i.
|
|
137 |
Deyim |
gereksiz zorluk |
a rough time i.
|
|
138 |
Deyim |
zorluk çıkarma |
a run for money i.
|
|
139 |
Deyim |
zorluk çıkarma |
a run for your money i.
|
|
140 |
Deyim |
bir dizi zorluk/sıkıntı |
can of worms i.
|
|
141 |
Deyim |
muhtemel zorluk/sıkıntı |
cloud on the horizon i.
|
|
142 |
Deyim |
yaklaşan zorluk/problem |
trouble brewing i.
|
|
143 |
Deyim |
doğacak/meydana gelecek sorun/tehlike/zorluk |
trouble brewing i.
|
|
144 |
Deyim |
zorluk içinde olmak |
be in a pickle f.
|
|
145 |
Deyim |
mali zorluk yaşamak |
be bleeding red ink f.
|
|
146 |
Deyim |
kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek |
beat (someone) hands down f.
|
|
147 |
Deyim |
kolayca/hiç zorluk çekmeden kazanmak |
beat (someone) hands down f.
|
|
148 |
Deyim |
kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek |
win (something) hands down f.
|
|
149 |
Deyim |
kolayca/hiç zorluk çekmeden kazanmak |
win (something) hands down f.
|
|
150 |
Deyim |
birine zorluk çıkarmak |
give someone flak f.
|
|
151 |
Deyim |
birine zorluk çıkarmak |
give somebody a rough time f.
|
|
152 |
Deyim |
bir şeyi yapmada psikolojik olarak zorluk çekmek |
have a mental block against something f.
|
|
153 |
Deyim |
bir şeyi yapmakta zorluk çekmek |
have a hard time doing something f.
|
|
154 |
Deyim |
bir şeyi yapmada psikolojik olarak zorluk çekmek |
get a mental block against something f.
|
|
155 |
Deyim |
bir zorluk çıkarmak |
put up a fuss f.
|
|
156 |
Deyim |
duymakta zorluk çekmek |
have a hard time hearing f.
|
|
157 |
Deyim |
zorluk içinde olmak |
be in a jam f.
|
|
158 |
Deyim |
zorluk aşmak |
cross a hurdle f.
|
|
159 |
Deyim |
zorluk aşmak |
clear a hurdle f.
|
|
160 |
Deyim |
(zorluk çıkarmadan) almak/geçmesine izin vermek |
let someone slide by f.
|
|
161 |
Deyim |
zorluk yaşamamak |
have an easy time of it f.
|
|
162 |
Deyim |
bir durumla ilgili hiç zorluk çekmemek |
have an easy time of it f.
|
|
163 |
Deyim |
tatsızlık/zorluk yaşamak |
go through/hit a sticky patch f.
|
|
164 |
Deyim |
zorluk/güçlük çekmek |
go through/hit a sticky patch f.
|
|
165 |
Deyim |
tatsızlık/zorluk yaşamak |
hit a sticky patch f.
|
|
166 |
Deyim |
zorluk/güçlük çekmek |
hit a sticky patch f.
|
|
167 |
Deyim |
birçok güçlük/zorluk yaşamak |
go through hell and high water [uk] f.
|
|
168 |
Deyim |
(birini) zorluk içine düşürmek |
put (one) through the mangle f.
|
|
169 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) zorluk yaşamak |
run foul of (someone or something) f.
|
|
170 |
Deyim |
ile zorluk yaşamak |
run foul of f.
|
|
171 |
Deyim |
(birinin kendinden) kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be (one's) (own) lookout [uk] f.
|
|
172 |
Deyim |
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be (one's) (own) lookout [uk] f.
|
|
173 |
Deyim |
zorluk içine düşürülmek |
be put through the mangle f.
|
|
174 |
Deyim |
zorluk içinde olmak |
be up the pole [old-fashioned] [uk] f.
|
|
175 |
Deyim |
(birine) zorluk yaşatmak |
give (one) a rough ride f.
|
|
176 |
Deyim |
birine zorluk yaşatmak |
give somebody a rough ride f.
|
|
177 |
Deyim |
zorluk yaşamamak |
have an easy ride f.
|
|
178 |
Deyim |
(birine) zorluk yaşatmamak |
give (one) an easy ride f.
|
|
179 |
Deyim |
anlamakta (biraz) zorluk/sıkıntı çekmek |
be (a little) slow on the uptake f.
|
|
180 |
Deyim |
(duygu yoğunluğu sebebiyle) konuşmakta zorluk/güçlük çekmek |
be (all) choked up f.
|
|
181 |
Deyim |
birinin kendinden kaynaklı bir sorun/zorluk olmak |
be someone's (own) lookout [uk] f.
|
|
182 |
Deyim |
zorluk içine düşürülmek |
be put through the hoop f.
|
|
183 |
Deyim |
zorluk içine düşürülmek |
be put through the wringer f.
|
|
184 |
Deyim |
kendi kendine zorluk yaratmak/çıkartmak |
be your own worst enemy f.
|
|
185 |
Deyim |
(birini) kolayca/hiç zorluk çekmeden yenmek |
beat (one) hands down f.
|
|
186 |
Deyim |
(biriyle) zorluk yaşamak |
get a hard time (from someone) f.
|
|
187 |
Deyim |
birine zorluk çıkarmak |
give somebody a rough time (of it) f.
|
|
188 |
Deyim |
birine zorluk çıkarmak |
give somebody a hard time (of it) f.
|
|
189 |
Deyim |
birine zorluk çıkarmak |
give somebody a bad time (of it) f.
|
|
190 |
Deyim |
(birine) zorluk çıkarmak |
give (one) trouble f.
|
|
191 |
Deyim |
zorluk çekmek |
go through the mill f.
|
|
192 |
Deyim |
birine zorluk çektirmek |
put somebody through the mill f.
|
|
193 |
Deyim |
(biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak |
have a hard time with (someone or something) f.
|
|
194 |
Deyim |
zorluk çekmek |
have a hard time of it f.
|
|
195 |
Deyim |
zorluk çekmek |
have a rough time of it f.
|
|
196 |
Deyim |
zorluk çekmek |
have a bad time of it f.
|
|
197 |
Deyim |
birine zorluk çıkartmak |
make it hot for somebody f.
|
|
198 |
Deyim |
(birine bir şeyle) zorluk çıkarmak |
plague (one) with (something) f.
|
|
199 |
Deyim |
(birine/bir şeye) zorluk çıkarmak |
play hell with someone or something f.
|
|
200 |
Deyim |
birine/bir şeye zorluk çıkarmak |
play the devil with someone/something f.
|
|
201 |
Deyim |
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak |
put (one) through the hoop f.
|
|
202 |
Deyim |
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak |
put (one) through the hoops f.
|
|
203 |
Deyim |
(birine) zorluk yaratmak/yaşatmak |
put (one) through the wringer f.
|
|
204 |
Deyim |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw (one's) courage to the sticking place f.
|
|
205 |
Deyim |
(zorluk, tehlike karşısında) cesur kalmak |
screw (one's) courage to the sticking place f.
|
|
206 |
Deyim |
(zorluk, tehlike karşısında) kararlılığını bozmamak |
screw (one's) courage to the sticking place f.
|
|
207 |
Deyim |
(zorluk, tehlike karşısında) cesaretini korumak |
screw up (one's) courage to the sticking place f.
|
|
208 |
Deyim |
(zorluk, tehlike karşısında) cesur kalmak |
screw up (one's) courage to the sticking place f.
|
|
209 |
Deyim |
zorluk çekmek |
be put through the mill f.
|
|
210 |
Deyim |
(bir şeyi) hiç zorluk çekmeden kazanmak |
win (something) in a walk f.
|
|
211 |
Deyim |
duygularını göstermekte/ifade etmekte zorluk çeken |
emotional cripple s.
|
|
212 |
Deyim |
(bir şey yapmakta) zorluk çeken |
hard put (to do something) s.
|
|
213 |
Deyim |
(bir şey yapmakta) zorluk çeken |
hard pressed (to do something) s.
|
|
214 |
Deyim |
bir şey yapmakta zorluk çeken |
hard put to do something s.
|
|
215 |
Deyim |
bir şey yapmakta zorluk çeken |
hard put to it to do something s.
|
|
216 |
Deyim |
bir şey yapmakta zorluk çeken |
hard pressed to do something s.
|
|
217 |
Deyim |
bir şey yapmakta zorluk çeken |
hard pushed to do something s.
|
|
218 |
Deyim |
karşımıza ne zorluk çıkarsa çıksın |
come hell or high water expr.
|
|
219 |
Deyim |
zorluk veya sıkıntıdan kurtulmuş |
in smooth water expr.
|
|
220 |
Deyim |
zorluk içinde olmak |
up the creek without a paddle expr.
|
|
221 |
Deyim |
zorluk içinde |
in hot water expr.
|
|
222 |
Deyim |
karşısında birçok zorluk/engel olma |
cards are stacked against expr.
|
|
223 |
Deyim |
karşımıza ne zorluk çıkarsa çıksın |
come hell and high water expr.
|
|
224 |
Deyim |
hiç zorluk çekmeden |
with (one's) eyes shut expr.
|
|
225 |
Deyim |
hiç zorluk çekmeden |
with an arm tied behind (one's) back expr.
|
|
226 |
Deyim |
zorluk çekmeden |
with your eyes shut (or closed) expr.
|
|
Trade/Economic |
|
227 |
Ticaret/Ekonomi |
gereksiz yere katlanılan zorluk |
undue hardship i.
|
|
228 |
Ticaret/Ekonomi |
mali zorluk çekmek |
dip [uk] f.
|
|
229 |
Ticaret/Ekonomi |
ekonomik zorluk yaratmak |
squeeze f.
|
|
Law |
|
230 |
Hukuk |
bir kimseye özel haklarını kullanırken zorluk çıkaran kamu sıkıntısı |
mixed nuisance i.
|
|
231 |
Hukuk |
zorluk çıkarmak |
lay an obstacle f.
|
|
Politics |
|
232 |
Siyasal |
küresel zorluk/sınama |
global challenge i.
|
|
Technical |
|
233 |
Teknik |
ateşlemede zorluk |
ignition trouble i.
|
|
234 |
Teknik |
geçici çözüm olarak veya acil durumlarda zorluk gideren mekanik alet |
doctor i.
|
|
Telecom |
|
235 |
Telekom |
eşsiz zorluk yetkilendirme tepkisi |
unique challenge authentication response i.
|
|
236 |
Telekom |
küresel zorluk |
global challenge i.
|
|
237 |
Telekom |
tek zorluk-tepki cevap işlemesi |
unique challenge- response procedure i.
|
|
Aeronautic |
|
238 |
Havacılık |
çevresel zorluk |
environmental stress i.
|
|
Medical |
|
239 |
Medikal |
idrar yapmada zorluk |
difficult urination i.
|
|
240 |
Medikal |
idrar yapmada zorluk |
difficulty in urination i.
|
|
Psychology |
|
241 |
Psikoloji |
hastanın duyduğu cümleyi tekrarlamakta zorluk çektiği konuşma yitimi |
associative aphasia i.
|
|
242 |
Psikoloji |
hastanın duyduğu cümleyi tekrarlamakta zorluk çektiği konuşma yitimi |
conduction aphasia i.
|
|
Pathology |
|
243 |
Patoloji |
idrar yapmaya başlamada zorluk çekme |
urinary hesitancy i.
|
|
244 |
Patoloji |
yazı yazarken yaşanan fiziksel zorluk |
mogigraphy i.
|
|
Social Sciences |
|
245 |
Sosyal Bilimler |
yürümekte zorluk çekip tekerlekli sandalyeye bağlı olmayan insanlar için tasarlanmış evler |
mobility housing i.
|
|
Linguistics |
|
246 |
Dilbilim |
kolaylık-zorluk değeri |
facility value i.
|
|
247 |
Dilbilim |
madde zorluk saptaması |
calibration i.
|
|
Card |
|
248 |
İskambil |
zorluk çıkarmayan el |
pianola i.
|
|
Music |
|
249 |
Müzik |
artan zorluk derecesine göre düzenlenmiş müziksel etüt kitabı |
gradus i.
|
|
Archaic |
|
250 |
Eski Kullanım |
zorluk çıkarmak |
mar f.
|
|
251 |
Eski Kullanım |
şüphe veya zorluk sebebiyle dava işlemlerini veya yargılamayı askıya almak |
demur f.
|
|
252 |
Eski Kullanım |
zorluk çektirmek |
stress f.
|
|
253 |
Eski Kullanım |
zorluk çıkarıcı |
oppilative s.
|
|
Slang |
|
254 |
Argo |
zorluk çıkaran sorunlu hasta |
gomer i.
|
|
255 |
Argo |
zorluk derecesi |
hardcore i.
|
|
256 |
Argo |
birçok zorluk |
hoops i.
|
|
257 |
Argo |
sinir bozucu zorluk |
hang-up i.
|
|
258 |
Argo |
(zorluk, güçlük) kaşkaval |
booger [us] i.
|
|
259 |
Argo |
birine zorluk çıkarmak |
yank someone's chain f.
|
|
260 |
Argo |
(birine) zorluk çıkarmak |
give (one) hell f.
|
|