a hard time - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a hard time



"a hard time" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 9 sonuç

İngilizce Türkçe
Idioms
a hard time i. zor zaman
a hard time i. sıkıntılı dönem
a hard time i. zorluk
a hard time i. mücadele
a hard time i. boğuşma
a hard time i. sorun
a hard time i. dert
a hard time i. sıkıntı
a hard time i. gereksiz zorluk

"a hard time" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 51 sonuç

İngilizce Türkçe
General
give somebody a hard time f. kök söktürmek
have a hard time making ends meet f. geçim sıkıntısı çekmek
(for a teacher) give a student hard time in school f. bir öğrenciye takmak
Idioms
give somebody a hard time f. birinin işini zorlaştırmak
give someone a hard time f. birine sıkıntı vermek
give someone a hard time f. birine rahatsızlık vermek
have a hard time doing something f. bir şeyi yapmakta zorluk çekmek
give someone a hard time f. birini rahatsız etmek
give someone a hard time f. birine sert davranmak ve güçlük çıkarmak
give someone a hard time f. birini eleştirmek
give somebody a hard time f. birine zor anlar yaşatmak
have a hard time doing something f. bir şeyi zar zor yapmak
have a hard time hearing f. duymakta zorluk çekmek
give someone a hard time f. üstüne varmak
give someone a hard time f. üzerine gitmek
have a hard time hearing f. zar zor duyabilmek
give someone a hard time f. üstüne gitmek
have a hard time f. zor durumda olmak
give someone a hard time f. üzerine varmak
give someone a hard time f. yaptığı bir şey yüzünden kendisini suçlu hissettirmek
get a hard time (from someone) f. (biriyle) zorluk yaşamak
get a hard time (from someone) f. (birinden) çekmek
get a hard time (from someone) f. (biriyle) sıkıntı yaşamak
get a hard time (from someone) f. (birinden) rahatsız olmak
give somebody a hard time (of it) f. birine zorluk çıkarmak
give somebody a hard time (of it) f. birinin burnundan getirmek
give somebody a hard time (of it) f. birine çektirmek
give somebody a hard time (of it) f. birine sıkıntı vermek
give (one) a hard time f. (biriyle) alay etmek
give (one) a hard time f. (birine) sataşmak
give (one) a hard time f. (biriyle) dalga geçmek
give (one) a hard time f. (birinin) üzerine gitmek/varmak
give (one) a hard time f. (birinin) burnundan getirmek
give (one) a hard time f. (birine) kök söktürmek
give (one) a hard time f. (birine) zor anlar yaşatmak
give a hard time f. kök söktürmek
give a hard time f. işini zorlaştırmak
give a hard time f. zor anlar yaşatmak
give a hard time f. rahatsız etmek
give a hard time f. sıkıntı vermek
give a hard time f. rahatsızlık vermek
give a hard time f. üstüne varmak
give a hard time f. üzerine gitmek
give a hard time f. burnundan getirmek
have a hard time with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) başı belada olmak
have a hard time with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili zorluk yaşamak/zor durumda olmak
have a hard time with (someone or something) f. (biriyle/bir şeyle) ilgili sıkıntı çekmek
have a hard time of it f. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have a hard time of it f. zorluk çekmek
have a hard time of it f. sıkıntı çekmek
have a hard time of it f. problem yaşamak