a bad time - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

a bad time

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"a bad time" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 13 sonuç

İngilizce Türkçe
Colloquial
a bad time i. kötü bir zaman
a bad time i. uygunsuz bir zaman
a bad time i. münasebetsiz bir zaman
a bad time i. yersiz bir zaman
a bad time i. vakitsiz
a bad time i. yanlış bir zaman
a bad time i. sıkıntı
a bad time i. zorluk
a bad time i. sıkıcı bir durum
Idioms
a bad time i. sorun
a bad time i. dert
a bad time i. sıkıntı
a bad time i. gereksiz zorluk

"a bad time" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 32 sonuç

İngilizce Türkçe
General
have a bad time f. kötü zaman geçirmek
have a bad time f. çok sıkıntı çekmek
Idioms
give someone a bad time f. birine sıkıntı vermek
catch someone at a bad time f. birisini kötü bir zamanda yakalamak
catch someone at a bad time f. kötü bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time f. (birini) kötü bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time f. (birine) kötü bir zamanda denk gelmek
catch (one) at a bad time f. (birinin) kötü bir zamanına denk gelmek
catch (one) at a bad time f. (birini) zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
catch (one) at a bad time f. (birine) uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
catch (one) at a bad time f. (birini) meşgulken yakalamak
catch at a bad time f. kötü bir zamanda yakalamak
catch at a bad time f. kötü bir zamanda denk gelmek
catch at a bad time f. kötü bir zamanına denk gelmek
catch at a bad time f. zamansız/uygun olmayan bir zamanda yakalamak
catch at a bad time f. uygun olmayan bir zamanda denk gelmek
catch at a bad time f. meşgulken yakalamak
give (one) a bad time f. (birinin) canına okumak
give (one) a bad time f. (birini) yerin dibine sokmak
give (one) a bad time f. (biriyle) alay etmek/dalga geçmek
give (one) a bad time f. (birinin) burnundan getirmek
give somebody a bad time (of it) f. birine zorluk çıkarmak
give somebody a bad time (of it) f. birinin burnundan getirmek
give somebody a bad time (of it) f. birine çektirmek
give somebody a bad time (of it) f. birine sıkıntı vermek
have a bad time of it f. zor bir dönem yaşamak/geçirmek
have a bad time of it f. zorluk çekmek
have a bad time of it f. sıkıntı çekmek
have a bad time of it f. problem yaşamak
Speaking
you caught me at just a bad time expr. çok kötü bir anda yakaladınız beni
did I catch you at a bad time? expr. seni kötü bir zamanda mı yakaladım?
is this a bad time? expr. yanlış bir zamanda mı geldim?