|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
havaya doğru vurulmuş top |
lob i.
|
|
2 |
Genel |
havaya atılmış top |
lob i.
|
|
3 |
Genel |
havaya yükselme |
levitation i.
|
|
4 |
Genel |
kayak yaparken kişinin havaya zıplaması |
taking air i.
|
|
5 |
Genel |
havaya atma |
toss i.
|
|
6 |
Genel |
havaya atılan hedef |
skeet i.
|
|
7 |
Genel |
cephe (havaya ait) |
front i.
|
|
8 |
Genel |
havaya atma |
tossing i.
|
|
9 |
Genel |
havaya uçma |
blasting i.
|
|
10 |
Genel |
havaya uçma |
blowing up i.
|
|
11 |
Genel |
havaya uçurma |
blowing up i.
|
|
12 |
Genel |
sirklerde gülle ile havaya fırlatılan sihirbaz adam |
cannon man i.
|
|
13 |
Genel |
havaya atılan hedefi vurma |
skeet shooting i.
|
|
14 |
Genel |
farklı havaya alışma |
acclimatation i.
|
|
15 |
Genel |
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
table tilting i.
|
|
16 |
Genel |
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
table tipping i.
|
|
|
17 |
Genel |
ruh çağırma seansında masanın havaya kaldırılması |
table turning i.
|
|
18 |
Genel |
balonla havaya yükselme |
balloonry i.
|
|
19 |
Genel |
havaya fırlatan kimse |
tosser i.
|
|
20 |
Genel |
bir tür kumar oyununda madeni paraları havaya atmak için kullanılan küçük bir tahta |
kip [australia] i.
|
|
21 |
Genel |
havaya kaldırma |
levitation i.
|
|
22 |
Genel |
sürücünün pedalı kullanmadan bisikletin ön tekerleğini havaya kaldırdığı bir teknik |
manual i.
|
|
23 |
Genel |
havaya atılan hedefi vuracak kimsenin hedefin serbest bırakılması için verdiği talimat |
mark i.
|
|
24 |
Genel |
yüksek patlama sesi ile havaya saçılan çeşitli küçük havai fişeklerden oluşan piroteknik parça |
mine i.
|
|
25 |
Genel |
bir şeyi sinirle havaya savuran kimse |
brandisher i.
|
|
26 |
Genel |
(su, parfüm, ilaç) havaya püskürtülmüş küçük sıvı damlaları |
mist i.
|
|
27 |
Genel |
barut patlamasıyla çekici havaya uçan bir tür şahmerdan |
gunpowder pile driver i.
|
|
28 |
Genel |
(taşı elinde) havaya atma |
chuckie [scotland] i.
|
|
29 |
Genel |
dinamitle havaya uçurma |
dynamiting i.
|
|
30 |
Genel |
havaya yapılan atış |
pelter i.
|
|
31 |
Genel |
(bazı oyunlarda) havaya atılan ufak nesne |
pitcher i.
|
|
32 |
Genel |
mat veya alet üzerinden havaya balıklama atlayıp öne yuvarlanma |
dive i.
|
|
33 |
Genel |
havaya fırlatılan nesnenin izlediği rota |
fly i.
|
|
34 |
Genel |
dört kişilik takımlar halinde oynanan atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vurma oyunu |
scoot i.
|
|
35 |
Genel |
havaya uçurma |
sufflation i.
|
|
36 |
Genel |
topları havaya atıp tutmak |
juggle f.
|
|
|
37 |
Genel |
hafifçe havaya yayılmak |
tinge with f.
|
|
38 |
Genel |
havaya savurmak |
waste f.
|
|
39 |
Genel |
havaya uçmak |
blow up f.
|
|
40 |
Genel |
kötü havaya karşı dayanıklık göstermek |
weather f.
|
|
41 |
Genel |
havaya uçmak |
go up in smoke f.
|
|
42 |
Genel |
kokusu hafifçe havaya yayılmak |
tinge with f.
|
|
43 |
Genel |
havaya alışmak |
acclimatize f.
|
|
44 |
Genel |
dinamitle havaya uçurmak |
dynamite f.
|
|
45 |
Genel |
havaya kalkmak |
levitate f.
|
|
46 |
Genel |
havaya alıştırmak |
acclimate f.
|
|
47 |
Genel |
havaya uçurmak |
blow up f.
|
|
48 |
Genel |
topu havaya vurmak |
lob f.
|
|
49 |
Genel |
havaya atmak |
lob f.
|
|
50 |
Genel |
havaya uçurmak |
blast f.
|
|
51 |
Genel |
havaya doğru vurmak |
lob f.
|
|
52 |
Genel |
beyin gücü ile havaya yükselmek |
levitate f.
|
|
53 |
Genel |
havaya uçmak |
explode f.
|
|
54 |
Genel |
havaya atmak |
sky f.
|
|
55 |
Genel |
rüyada havaya yükselmek |
levitate f.
|
|
56 |
Genel |
havaya gitmek |
go up in smoke f.
|
|
57 |
Genel |
hafifçe havaya yayılmak (koku vs) |
tinge with f.
|
|
58 |
Genel |
havaya uçurmak |
explode f.
|
|
59 |
Genel |
havaya atmak |
send up f.
|
|
60 |
Genel |
havaya kaldırmak |
levitate f.
|
|
61 |
Genel |
külahını havaya atmak |
be beside oneself with joy f.
|
|
62 |
Genel |
havaya savurmak (samandan ayırmak için tahıl tanelerini) |
winnow f.
|
|
63 |
Genel |
havaya uçurmak |
blow something up f.
|
|
64 |
Genel |
havaya kaldırmak |
put up f.
|
|
65 |
Genel |
havaya kaldırmak |
throw up f.
|
|
66 |
Genel |
açık havaya çıkmak |
go outdoors f.
|
|
67 |
Genel |
açık havaya çıkmak |
get outdoors f.
|
|
68 |
Genel |
yazı tura için havaya para atmak |
flip up f.
|
|
69 |
Genel |
havaya ateş etmek |
fire the gun into the air f.
|
|
70 |
Genel |
(samandan ayırmak için) (tahıl tanelerini) havaya savurmak |
winnow f.
|
|
71 |
Genel |
havaya girmek |
get pumped up about something f.
|
|
72 |
Genel |
havaya girmek |
put on airs f.
|
|
73 |
Genel |
havaya uçurmak |
blow f.
|
|
74 |
Genel |
ağzını havaya açmak |
be left empty-handed f.
|
|
75 |
Genel |
ağzını havaya açmak |
left empty-handed f.
|
|
76 |
Genel |
temiz havaya çıkmak |
go out for fresh air f.
|
|
|
77 |
Genel |
havaya ateş etmek |
fire one’s gun up in the air f.
|
|
78 |
Genel |
havaya alışmak |
acclimatise f.
|
|
79 |
Genel |
havaya sokmak |
get f.
|
|
80 |
Genel |
basınçla havaya karışan ince sıvı tanecikleri haline getirmek |
nebulise f.
|
|
81 |
Genel |
basınçla havaya karışan ince sıvı tanecikleri haline getirmek |
nebulize f.
|
|
82 |
Genel |
havaya atmak |
toss in the air f.
|
|
83 |
Genel |
havaya atıp çevirmek |
twitch f.
|
|
84 |
Genel |
havaya asmak |
uphang f.
|
|
85 |
Genel |
havaya atmak |
upshoot f.
|
|
86 |
Genel |
serin havaya maruz bırakmak |
vent f.
|
|
87 |
Genel |
(ceza olarak) battaniyeyle havaya fırlatmak |
blanket f.
|
|
88 |
Genel |
(birini) battaniyeyle havaya fırlatmak |
blanket f.
|
|
89 |
Genel |
havaya fırlatmak |
blast f.
|
|
90 |
Genel |
havaya sıçramak |
leap f.
|
|
91 |
Genel |
halatla havaya kaldırmak |
hoise [dialect] f.
|
|
92 |
Genel |
aşırı sert havaya maruz kalmak |
overweather [obsolete] f.
|
|
93 |
Genel |
havaya yükselmek |
loft f.
|
|
94 |
Genel |
ön tekerlekleri havaya kaldırmak |
pop f.
|
|
95 |
Genel |
(krepi) havaya atıp döndürmek |
flap f.
|
|
96 |
Genel |
havaya kaldırmak |
fly f.
|
|
97 |
Genel |
havaya uçurmak |
fly f.
|
|
98 |
Genel |
(parayı) havaya fırlatmak |
sky f.
|
|
99 |
Genel |
(kireci) havaya maruz bırakıp en azından bir kısmını karbonata dönüştürerek değişime uğratmak |
slack f.
|
|
100 |
Genel |
sertçe havaya fırlatmak |
spanghew [dialect] [uk] f.
|
|
101 |
Genel |
sertçe havaya atmak |
spanghew [dialect] [uk] f.
|
|
102 |
Genel |
(kurbağayı) sopanın ucu ile havaya fırlatmak |
spanghew [dialect] [uk] f.
|
|
103 |
Genel |
(saç) havaya kalkmak |
stare f.
|
|
104 |
Genel |
havaya uçurmak |
sufflate f.
|
|
105 |
Genel |
havaya salmak |
disgorge f.
|
|
106 |
Genel |
her havaya elverişli |
all weather s.
|
|
107 |
Genel |
havaya kalkık |
retrousse s.
|
|
108 |
Genel |
kurşuni (fırtınaya gebe bir havaya özgü) |
sullen s.
|
|
109 |
Genel |
az rüzgarlı veya rüzgarsız anlamında (havaya) |
calm s.
|
|
110 |
Genel |
havaya atılan |
tossing s.
|
|
111 |
Genel |
genç bir havaya sahip |
youthful s.
|
|
112 |
Genel |
havadan havaya |
air-to-air s.
|
|
113 |
Genel |
her havaya elverişli |
all-weather s.
|
|
114 |
Genel |
her çeşit havaya dayanıklı |
weather proof s.
|
|
115 |
Genel |
havaya maruz kaldığından rengi atmış |
weathered s.
|
|
116 |
Genel |
havaya maruz kalarak zarar görmüş |
weathered s.
|
|
117 |
Genel |
havaya maruz kalarak eskimiş |
weathered s.
|
|
118 |
Genel |
farklı havaya alışmış |
acclimated s.
|
|
119 |
Genel |
havaya alıştırılabilir |
acclimatable s.
|
|
120 |
Genel |
havaya girmiş |
tipsy s.
|
|
121 |
Genel |
havaya kaldırılmış |
elevate [obsolete] s.
|
|
122 |
Genel |
havaya girmiş |
bepuffed s.
|
|
123 |
Genel |
havaya maruz kalarak tabaklanmış |
weatherworn s.
|
|
124 |
Genel |
havaya maruz kalarak sertleşmiş |
weatherworn s.
|
|
125 |
Genel |
havaya kaldırılmış |
high-raised s.
|
|
126 |
Genel |
iyi havaya uygun |
fair-weather s.
|
|
127 |
Genel |
açık havaya özgü |
open-air s.
|
|
128 |
Genel |
açık havaya özgü |
open-air s.
|
|
129 |
Genel |
havaya maruz kaldığında kuruyup sertleşebilen |
drying s.
|
|
130 |
Genel |
soğuk havaya duyarlı |
nesh [uk] s.
|
|
131 |
Genel |
açık havaya uygun |
out-of-door s.
|
|
132 |
Genel |
ufalanıp havaya karıştığı için sağlık açısından risk oluşturan (zehir) |
friable s.
|
|
133 |
Genel |
havaya doğru |
skywards zf.
|
|
134 |
Genel |
havaya doğru |
airward zf.
|
|
135 |
Genel |
havaya ilişkin |
weather-wise zf.
|
|
136 |
Genel |
havaya doğru |
sky-high zf.
|
|
Phrasals |
|
137 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
blow off f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
havaya savurmak |
blow off f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
havaya uçmak |
blow off f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
blow up f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
bomb (someone or something) out f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
bomb someone out f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
bomb something out f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
bomb out f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
havaya uçmak |
go up f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
havaya atmak |
toss something up f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
havaya atmak/fırlatmak |
toss up f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
havaya kalkmak |
stick up f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi havaya kaldırmak |
stick something up f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
havaya kaldırmak |
stick up f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
havaya dikmek |
stick up f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
havaya savurarak tahılı samandan ayırmak/ayıklamak |
winnow from (something) f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
blast off f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
havaya uçurmak |
blast off f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
hepsini alıp havaya kaldırmak |
sweep up f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
samanı tahıldan ayırmak için havaya savurmak |
winnow away f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
havaya dikmek |
slick up f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
birini yukarı/havaya kaldırmak |
boost someone up f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) dolayı sevinçten havaya uçmak |
rejoice at (something) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden) dolayı sevinçten havaya uçmak |
rejoice over (something) f.
|
|
Colloquial |
|
161 |
Konuşma Dili |
tekrar havaya girmek |
get back in the groove again f.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
yeniden havaya girmek |
get back in the groove again f.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
havaya saçmak/savurmak |
blow it all f.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
temiz havaya çıkmak |
get some air f.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
havaya uçmuş |
blown away s.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
açık havaya özgü |
woodsy s.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
havaya uçurulmuş |
bombed out s.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
ellerini havaya kaldır |
hands up! expr.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
ellerinizi havaya kaldırın |
hands up! expr.
|
|
Idioms |
|
170 |
Deyim |
havaya konuşma |
a waste of breath i.
|
|
171 |
Deyim |
rüzgara/havaya göre yön değiştirme |
a change of tack i.
|
|
172 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow (something) sky-high f.
|
|
173 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow sky-high f.
|
|
174 |
Deyim |
boş/boşa/havaya konuşmak |
be whistling in the wind f.
|
|
175 |
Deyim |
kasvetli bir havaya boğmak |
cast a pall upon f.
|
|
176 |
Deyim |
havaya sıçramak |
catch air f.
|
|
177 |
Deyim |
havaya uçurarak öldürmek |
blow somebody to kingdom come f.
|
|
178 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow somebody to kingdom come f.
|
|
179 |
Deyim |
havaya uçurarak öldürmek |
blast somebody to kingdom come f.
|
|
180 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow someone or something to kingdom come f.
|
|
181 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blast somebody to kingdom come f.
|
|
182 |
Deyim |
havaya uçmak |
let loose f.
|
|
183 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow something sky-high f.
|
|
184 |
Deyim |
söyledikleri havaya gitmek |
fall on deaf ears f.
|
|
185 |
Deyim |
sevinçten havaya uçmak |
be walking on air f.
|
|
186 |
Deyim |
sevinçten havaya uçmak |
be floating on air f.
|
|
187 |
Deyim |
ayaklarını havaya kaldırıp dinlendirmek |
kick (one's) feet up f.
|
|
188 |
Deyim |
ayaklarını havaya kaldırıp dinlendirmek |
kick up (one's) feet f.
|
|
189 |
Deyim |
elini havaya kaldırmadan beşlik çakmak |
low five f.
|
|
190 |
Deyim |
havaya uçmak |
go kablooey f.
|
|
191 |
Deyim |
havaya girmek |
be in a groove f.
|
|
192 |
Deyim |
havaya girmek |
be in the groove f.
|
|
193 |
Deyim |
(balina) kuyruğunu havaya dikerek dalmak |
turn flukes f.
|
|
194 |
Deyim |
havaya sıçramak |
catch air f.
|
|
195 |
Deyim |
havaya sıçramak |
catch big air f.
|
|
196 |
Deyim |
külahını havaya atmak |
be beside oneself f.
|
|
197 |
Deyim |
(birini) vurarak/havaya uçurarak öldürmek |
blast (someone) to kingdom come f.
|
|
198 |
Deyim |
(birini) havaya uçurmak |
blast (someone) to kingdom come f.
|
|
199 |
Deyim |
(bir şeyi) havaya uçurmak |
blast (something) to kingdom come f.
|
|
200 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow sky-high f.
|
|
201 |
Deyim |
birini/bir şeyi havaya uçurmak |
blow somebody/something sky-high f.
|
|
202 |
Deyim |
birini/bir şeyi havaya uçurmak |
blow someone/something to kingdom come f.
|
|
203 |
Deyim |
birini/bir şeyi havaya uçurmak |
blow someone/something from here to kingdom come f.
|
|
204 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow to kingdom come f.
|
|
205 |
Deyim |
havaya uçmak |
blow to smithereens [cliché] f.
|
|
206 |
Deyim |
havaya uçurmak |
blow, send, somebody to kingdom come f.
|
|
207 |
Deyim |
havaya uçurup öldürmek |
blow, send, somebody to kingdom come f.
|
|
208 |
Deyim |
(bir şeyi) kasvetli bir havaya boğmak |
cast a pall upon (something) f.
|
|
209 |
Deyim |
(bir yeri) kasvetli bir havaya boğmak |
cast a shadow over (some place) f.
|
|
210 |
Deyim |
havasına/havaya girmek |
enter into the spirit f.
|
|
211 |
Deyim |
havaya ateş etmek |
fire (one's) pistol in the air f.
|
|
212 |
Deyim |
havaya girmek |
get into stride f.
|
|
213 |
Deyim |
havaya fırlamak |
go flying f.
|
|
214 |
Deyim |
ellerini havaya kaldırmak |
put (one's) hands up f.
|
|
215 |
Deyim |
ellerini havaya kaldırmak |
put your hands up f.
|
|
216 |
Deyim |
havaya saçmak |
send flying f.
|
|
217 |
Deyim |
inanamaz bir şekilde kollarını havaya kaldırmak |
throw (one's) arms up in frustration f.
|
|
218 |
Deyim |
yakında havaya karışacak |
it will soon blow over expr.
|
|
219 |
Deyim |
havaya kalkmış |
at the high port expr.
|
|
Politics |
|
220 |
Siyasal |
havadan havaya tehdit |
air to air threat i.
|
|
Technical |
|
221 |
Teknik |
havaya maruz kalarak sönmüş kireç |
air-slacked lime i.
|
|
222 |
Teknik |
havaya şahlanma |
underdraught i.
|
|
223 |
Teknik |
havadan havaya ısı eşanjörü |
air-to-air heat exchanger i.
|
|
224 |
Teknik |
havadan havaya füze |
air-to-air missile i.
|
|
225 |
Teknik |
havaya kalkma |
levitation i.
|
|
226 |
Teknik |
havaya yönelim |
aerotropism i.
|
|
227 |
Teknik |
havaya nazaran sürat |
airspeed i.
|
|
228 |
Teknik |
havaya doygun buhar basıncı |
air saturated vapour pressure i.
|
|
229 |
Teknik |
havaya salma işlemi |
atmospheric exhaust operation i.
|
|
230 |
Teknik |
havadan-havaya ısı kazanımı cihazı |
air-to-air heat recovery device i.
|
|
231 |
Teknik |
havaya karşı dayanıklılık |
pneumatic resistance i.
|
|
232 |
Teknik |
havadan havaya haberleşme |
air-to-air communication i.
|
|
233 |
Teknik |
havadan havaya haberleşme |
air to air communication i.
|
|
234 |
Teknik |
havaya yükseltme |
levitation i.
|
|
235 |
Teknik |
kötü havaya karşı korunmalı |
snug i.
|
|
236 |
Teknik |
yerden havaya atılan füze |
surface-to-air missile i.
|
|
237 |
Teknik |
tokmağı iple çekilerek havaya kaldırılan basit formlu bir kazık çakıcı |
ringing engine i.
|
|
238 |
Teknik |
solüsyonu havaya sıkan alet |
graduator i.
|
|
239 |
Teknik |
(kesona girmeden önce) hava hücresinde basınçlı havaya maruz kalma |
compression i.
|
|
240 |
Teknik |
havaya maruz kalarak sönmek |
air-slake f.
|
|
241 |
Teknik |
dinamitle havaya uçurmak |
dynamit f.
|
|
242 |
Teknik |
(topu) havaya atmak |
wing f.
|
|
243 |
Teknik |
(topu) havaya fırlatmak |
wing f.
|
|
244 |
Teknik |
(kireci) havaya maruz bırakıp değişime uğratmak |
slake f.
|
|
245 |
Teknik |
havaya maruz kalarak sönmek |
slake f.
|
|
246 |
Teknik |
havaya maruz kalarak sönmüş |
air-slacked s.
|
|
247 |
Teknik |
havaya karışabilen |
aerosolisable s.
|
|
248 |
Teknik |
havaya karşı korunaklı |
weatherproof s.
|
|
249 |
Teknik |
havaya karışabilen |
aerosolizable s.
|
|
250 |
Teknik |
havaya ilişkin |
aerial s.
|
|
251 |
Teknik |
havaya ait |
aerial s.
|
|
252 |
Teknik |
havaya dayanıklı |
weatherproof s.
|
|
253 |
Teknik |
havaya ilişkin |
atmospheric s.
|
|
254 |
Teknik |
havadan havaya |
air to air s.
|
|
255 |
Teknik |
yerden havaya |
surface-to-air s.
|
|
256 |
Teknik |
havaya yükselme ile ilişkili |
levitational s.
|
|
257 |
Teknik |
havaya kaldırma ile ilişkili |
levitational s.
|
|
Computer |
|
258 |
Bilgisayar |
havaya vurma golf sopası |
loft wedge i.
|
|
259 |
Bilgisayar |
yerden havaya güdümlü füze |
ground air guided missile i.
|
|
Telecom |
|
260 |
Telekom |
havadan havaya |
air-to-air s.
|
|
Textile |
|
261 |
Tekstil |
havaya dayanıklı |
weather proof s.
|
|
Construction |
|
262 |
İnşaat |
havaya kaldırma |
levitation i.
|
|
263 |
İnşaat |
soğuk havaya karşı ek pencere |
storm window i.
|
|
264 |
İnşaat |
havaya maruz kalarak sönmüş |
air-slacked s.
|
|
Automotive |
|
265 |
Otomotiv |
burnu havaya kalkma |
nose-up i.
|
|
266 |
Otomotiv |
havadan-havaya ara soğutucu |
air-to-air intercooler i.
|
|
267 |
Otomotiv |
ön tekerleklerin havaya kalkması |
wheelie i.
|
|
Aeronautic |
|
268 |
Havacılık |
bir uçağın havaya nispetle hızı |
airspeed i.
|
|
269 |
Havacılık |
havaya ait ilaç |
aviation medicine i.
|
|
270 |
Havacılık |
havadan havaya roket |
air to air rocket i.
|
|
271 |
Havacılık |
havadan havaya güdümlü mermi |
air-to-air guided missile i.
|
|
272 |
Havacılık |
havadan havaya füze |
air-to-air missile i.
|
|
273 |
Havacılık |
havadan havaya atış talimi için uçakla çekilen silindirik bez hedef |
drogue i.
|
|
274 |
Havacılık |
havadan havaya |
air to air s.
|
|
Marine |
|
275 |
Denizcilik |
denizden havaya fırlatılan füze |
underwater-to-air missle i.
|
|
Food Engineering |
|
276 |
Gıda |
havaya, ışığa veya neme maruz kaldığında veya bakteri etkisiyle katı ve sıvı yağların oksidasyonu |
rancidification i.
|
|
Biology |
|
277 |
Biyoloji |
havaya karıştırma |
aerosolization i.
|
|
Zoology |
|
278 |
Zooloji |
havaya yükselebilen bir örümcek türü |
ballooning spider i.
|
|
279 |
Zooloji |
hafifçe havaya atlamasıyla bilinen bir güney afrika ceylanı |
antidorcas euchore i.
|
|
280 |
Zooloji |
hafifçe havaya atlamasıyla bilinen bir güney afrika ceylanı |
springbuck (antidorcas marsupialis) i.
|
|
281 |
Zooloji |
hafifçe havaya atlamasıyla bilinen bir güney afrika ceylanı |
springbok i.
|
|
282 |
Zooloji |
havaya yükselebilen bir örümcek türü |
gossamer spider i.
|
|
283 |
Zooloji |
havaya yükselebilen örümcek |
flying spider i.
|
|
Botanic |
|
284 |
Botanik |
aynı salkımda hem erkek hem dişi çiçekleri olan, erkek çiçeğe dokunulduğunda havaya polen püskürten orkide türü |
jumping orchid (catasetum macrocarpum) i.
|
|
285 |
Botanik |
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı |
east indian fig tree (ficus bengalensis) i.
|
|
286 |
Botanik |
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı |
banian i.
|
|
287 |
Botanik |
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı |
banian tree i.
|
|
288 |
Botanik |
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı |
banyan fig i.
|
|
289 |
Botanik |
kökleri havaya doğru büyüyerek gövde gibi görünen doğu hindistan ağacı |
indian banyan i.
|
|
290 |
Botanik |
avustralya ve tazmanya'ya özgü, soğuk havaya dayanıklı yaprak dökmeyen bir eğrelti |
man fern i.
|
|
291 |
Botanik |
avustralya ve tazmanya'ya özgü, soğuk havaya dayanıklı yaprak dökmeyen bir eğrelti |
soft tree fern i.
|
|
292 |
Botanik |
avustralya ve tazmanya'ya özgü, soğuk havaya dayanıklı yaprak dökmeyen bir eğrelti |
old–man fern i.
|
|
293 |
Botanik |
avustralya ve tazmanya'ya özgü, soğuk havaya dayanıklı yaprak dökmeyen bir eğrelti |
dicksonia antarctica i.
|
|
294 |
Botanik |
bitkileri yavaş yavaş soğuk havaya maruz bırakma |
hardening i.
|
|
History |
|
295 |
Tarih |
havaya boş atış yapmak |
delope f.
|
|
296 |
Tarih |
havaya kalkık (arma figürü) |
erect s.
|
|
Philosophy |
|
297 |
Felsefe |
transendental meditasyonda lotus pozisyonundayken havaya sıçrama |
yogic flying i.
|
|
Meteorology |
|
298 |
Meteoroloji |
genellikle büyük su kitlelerinin üzerinde görülen nemli havaya ait |
maritime s.
|
|
Geology |
|
299 |
Jeoloji |
gaz ve külün silsile halinde birkaç mil havaya yükseldiği volkanik patlama |
plinian eruption i.
|
|
Military |
|
300 |
Askeri |
havadan havaya güdümlü füze |
air-to-air guided missile i.
|
|
301 |
Askeri |
harekat alanındaki havadan havaya füze |
theater missile i.
|
|
302 |
Askeri |
denizden havaya |
ship-to-air i.
|
|
303 |
Askeri |
denizden havaya |
sea-to-air i.
|
|
304 |
Askeri |
denizden havaya füze |
sea-to-air missile i.
|
|
305 |
Askeri |
denizden havaya füze |
ship-to-air missile i.
|
|
306 |
Askeri |
havadan havaya füze |
air to air missile i.
|
|
307 |
Askeri |
havadan havaya atış |
air-to-air firing i.
|
|
308 |
Askeri |
havadan havaya füze |
air-to-air missile i.
|
|
309 |
Askeri |
havadan havaya atış menzili |
air-to-air gunnery range i.
|
|
310 |
Askeri |
havadan havaya roket |
air-to-air rocket i.
|
|
311 |
Askeri |
karadan havaya füze |
surface to air missile i.
|
|
312 |
Askeri |
karadan havaya füze |
ground to air missile i.
|
|
313 |
Askeri |
karadan havaya almaç-göndermeç |
ground-to-air receiver/transmitter i.
|
|
314 |
Askeri |
karadan havaya füze |
ground-to-air missile i.
|
|
315 |
Askeri |
karadan havaya füze |
surface-to-air missile i.
|
|
316 |
Askeri |
satıhtan havaya füze harekat merkezi |
surface-to-air missile operation centre i.
|
|
317 |
Askeri |
satıhtan havaya füze |
surface-to-air missile i.
|
|
318 |
Askeri |
satıhtan havaya füze kapsamı |
surface-to-air missile envelope i.
|
|
319 |
Askeri |
satıhtan havaya füze tesisi |
surface-to-air installation i.
|
|
320 |
Askeri |
satıhtan havaya füze mevzii |
surface-to-air missile site i.
|
|
321 |
Askeri |
sualtından havaya atılan füze |
underwater-to-air missile i.
|
|
322 |
Askeri |
yerden havaya güdümlü füze |
ground air guided missile i.
|
|
323 |
Askeri |
(havaya vb yapılan) uyarı atışı |
warning shot i.
|
|
324 |
Askeri |
yerden havaya füze savunma sistemi |
roland i.
|
|
325 |
Askeri |
yerden havaya |
ground-to air i.
|
|
326 |
Askeri |
yerden havaya füze |
surface-to-air missile i.
|
|
327 |
Askeri |
(havaya açılan) uyarı ateşi |
warning shot i.
|
|
328 |
Askeri |
omuzdan ateşlemeli yerden havaya atılan füze |
manpad i.
|
|
329 |
Askeri |
silahın kama gövdesinin yanlışlıkla havaya uçurulması |
deculassement i.
|
|
330 |
Askeri |
abd menşeli bir havadan havaya füze türü |
sidewinder i.
|
|
331 |
Askeri |
(abd donanmasına ait) radarlı karadan havaya füze |
standard i.
|
|
332 |
Askeri |
karadan havaya füze |
surface-to-air guided missile i.
|
|
333 |
Askeri |
satıhtan havaya füze |
surface-to-air guided missile i.
|
|
334 |
Askeri |
karadan havaya füze üssü |
surface-to-air missile installation i.
|
|
335 |
Askeri |
satıhtan havaya füze üssü |
surface-to-air missile installation i.
|
|
336 |
Askeri |
karadan havaya füze sistemi |
surface-to-air missile system i.
|
|
337 |
Askeri |
satıhtan havaya füze sistemi |
surface-to-air missile system i.
|
|
338 |
Askeri |
karadan havaya füze |
surface-to-air weapon i.
|
|
339 |
Askeri |
karadan havaya güdümlü silah |
surface-to-air weapon i.
|
|
340 |
Askeri |
satıhtan havaya füze |
surface-to-air weapon i.
|
|
341 |
Askeri |
gemiden havaya |
ship-to-air s.
|
|
342 |
Askeri |
karadan havaya |
ground-to air s.
|
|
343 |
Askeri |
karadan havaya |
ground-air s.
|
|
344 |
Askeri |
karadan havaya (füze) |
surface-to-air s.
|
|
345 |
Askeri |
satıhtan havaya (füze) |
surface-to-air s.
|
|
346 |
Askeri |
karadan havaya doğru |
surface-to-air zf.
|
|
347 |
Askeri |
satıhtan havaya doğru |
surface-to-air zf.
|
|
348 |
Askeri |
karadan havaya füze |
sam (surface-to-air missile) kısalt.
|
|
Hunting |
|
349 |
Silah/Atıcılık |
atış poligonunda havaya hedef atmaya yarayan cihaz |
trap i.
|
|
350 |
Silah/Atıcılık |
atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vurma |
trap shooting i.
|
|
351 |
Silah/Atıcılık |
atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vuran kimse |
trapshooter i.
|
|
352 |
Silah/Atıcılık |
atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vurma yarışması |
trap shoot i.
|
|
353 |
Silah/Atıcılık |
atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vuran atıcı |
trap shot i.
|
|
354 |
Silah/Atıcılık |
havaya atılan hedef |
clay pigeon i.
|
|
355 |
Silah/Atıcılık |
havaya atılan kil hedefe yapılan atış |
trap-skeet i.
|
|
Sport |
|
356 |
Spor |
atış poligonunda havaya fırlatılan hedefleri vurma |
trapshooting i.
|
|
357 |
Spor |
topu havaya kaldırarak yapılan bilek vuruşu |
flip shot i.
|
|
358 |
Spor |
(kriket) topun yere çarpıp sonra havaya yükseldiği vuruş |
bum ball i.
|
|
359 |
Spor |
(kriket) topun yere çarpıp sonra havaya yükseldiği vuruş |
bump ball i.
|
|
360 |
Spor |
kaykay gibi spor dallarında tahtanın bir ucunun havaya kaldırılması şeklinde yapılan manevra |
manual i.
|
|
361 |
Spor |
güreşte rakibini havaya kaldırıp yere atma hareketi |
body slam i.
|
|
362 |
Spor |
güreşte rakibini havaya kaldırıp yere atma hareketi |
body-slam i.
|
|
363 |
Spor |
akrobat ve dansçıların ellerini birleştirip havaya kaldırarak yaptıkları kemer veya çatı benzeri figür |
bridge i.
|
|
364 |
Spor |
(güreşte) oyuncunun rakibini havaya kaldırıp yana salladığı ve kalçasıyla sırtının üzerine devirdiği atış |
hipe i.
|
|
365 |
Spor |
havaya zıplayan top |
chop i.
|
|
366 |
Spor |
(kar kayağı) kayakçının önce öndeki ardından arkadaki ayağını havaya kaldırdığı manevra |
ollie i.
|
|
367 |
Spor |
(ödüllü dövüşte) galibiyet sembolü olarak havaya kaldırılan yumruk |
duke i.
|
|
368 |
Spor |
havaya atılan hedef |
pigeon i.
|
|
369 |
Spor |
havaya dikilen top |
pop i.
|
|
370 |
Spor |
havaya dikilen top |
pop-fly i.
|
|
371 |
Spor |
(krikette) topun bacaktan havaya doğru hareketi |
outswing i.
|
|
372 |
Spor |
(krikette) bacaktan havaya doğru atılan top |
outswinger i.
|
|
373 |
Spor |
(krikette) topu havaya doğru atan vurucu |
outswinger i.
|
|
374 |
Spor |
(krikette) kaleye doğru fırlatılmış olup vurucu tarafından havaya atılan top |
skyer i.
|
|
375 |
Spor |
havaya fırlatmak |
toss f.
|
|
376 |
Spor |
(güreş) rakibi havaya kaldırıp yere atmak |
body-slam f.
|
|
377 |
Spor |
(güreşte) rakibi havaya kaldırıp yana sallayarak kalçayla sırtının üzerine atmak |
hipe f.
|
|
378 |
Spor |
(golf topunu) havaya doğru atmak |
loft f.
|
|
379 |
Spor |
(engeli) havaya atarak ortadan kaldırmak |
loft f.
|
|
380 |
Spor |
bowling topunu havaya atmak |
loft f.
|
|
381 |
Spor |
(kayak veya kar kayağında) kaykayı havaya kaldırmak |
ollie f.
|
|
382 |
Spor |
(havaya yükselmiş) topa vurmak |
sky f.
|
|
Basketball |
|
383 |
Basketbol |
havaya giden sayı |
airball i.
|
|
384 |
Basketbol |
havaya giden top |
airball i.
|
|
385 |
Basketbol |
havaya giden şut |
airball i.
|
|
386 |
Basketbol |
havaya giden sayı |
air ball i.
|
|
387 |
Basketbol |
havaya giden top |
air ball i.
|
|
388 |
Basketbol |
havaya giden şut |
air ball i.
|
|
389 |
Basketbol |
havaya giden sayı |
airball i.
|
|
390 |
Basketbol |
havaya giden top |
airball i.
|
|
391 |
Basketbol |
havaya giden şut |
airball i.
|
|
392 |
Basketbol |
havaya giden sayı |
air ball i.
|
|
393 |
Basketbol |
havaya giden top |
air ball i.
|
|
394 |
Basketbol |
havaya giden şut |
air ball i.
|
|
Baseball |
|
395 |
Beysbol |
havaya dikilen top |
pop fly i.
|
|
Music |
|
396 |
Müzik |
tek kolu tüfek gibi havaya kaldırırken başı diğer kola gömerek yapılan bir dans hareketi |
dab i.
|
|
Archaic |
|
397 |
Eski Kullanım |
diken gibi havaya kalkmış |
horrent s.
|
|
Ornithology |
|
398 |
Kuşbilim |
(şahini) açık havaya başlığı olmadan salmak |
weather f.
|
|
Slang |
|
399 |
Argo |
sürüş esnasında ön tekerleğin havaya kaldırıldığı bir bisiklet numarası |
mono [uk/australia] i.
|
|
400 |
Argo |
sürüş esnasında ön tekerleğin havaya kaldırıldığı bir motosiklet numarası |
mono [uk/australia] i.
|
|
401 |
Argo |
havaya sokan şarkı |
banger i.
|
|
402 |
Argo |
havaya uçurmak |
send (someone or something) to kingdom come f.
|
|
403 |
Argo |
(bir şeyi yapmak için) havaya girmek |
be in the groove f.
|
|
404 |
Argo |
(bir şeyi yapmak için) havaya girmek |
get in the groove f.
|
|
405 |
Argo |
havaya girmek |
get it on f.
|
|
406 |
Argo |
havaya girmek |
get it on (with somebody) f.
|
|
407 |
Argo |
havaya girmek |
get off on f.
|
|
408 |
Argo |
havaya girmiş |
in the groove s.
|
|
Modern Slang |
|
409 |
Modern Argo |
uzaktan/havaya atılan yumruklar |
air daps i.
|
|
410 |
Modern Argo |
havaya doğru yumruğunu sallama |
air punch i.
|
|
411 |
Modern Argo |
havaya yumruk sallama |
air punch i.
|
|