Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
bear
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"bear"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 156 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
bear
i.
ayı
2
Yaygın Kullanım
bear
f.
dayanmak
3
Yaygın Kullanım
bear
f.
katlanmak
4
Yaygın Kullanım
bear
f.
taşımak
5
Yaygın Kullanım
bear
f.
(ürün/meyve) vermek
6
Yaygın Kullanım
bear
f.
(birine bir duygu) beslemek
General
7
Genel
bear
i.
koca oğlan
8
Genel
bear
i.
spekülatör
9
Genel
bear
i.
borsada büyük oynayarak fiyatları etkileyen kimse
10
Genel
bear
i.
kaba adam
11
Genel
bear
i.
hanzo
12
Genel
bear
i.
kıro
13
Genel
bear
i.
kaba saba tip
14
Genel
bear
i.
maganda
15
Genel
bear
i.
ayıcık
16
Genel
bear
i.
oyuncak ayı
17
Genel
bear
i.
özel yeteneği olan kimse
18
Genel
bear
i.
parlayan yıldız
19
Genel
bear
f.
çekmek
20
Genel
bear
f.
yürümek (belirli bir şekilde)
21
Genel
bear
f.
beslemek (belirli bir his)
22
Genel
bear
f.
kaldırmak
23
Genel
bear
f.
sapmak
24
Genel
bear
f.
sineye çekmek
25
Genel
bear
f.
hazmetmek
26
Genel
bear
f.
gitmek (belirli bir yöne doğru)
27
Genel
bear
f.
dönmek
28
Genel
bear
f.
vermek (meyve)
29
Genel
bear
f.
dünyaya getirmek
30
Genel
bear
f.
gelmek
31
Genel
bear
f.
spekülasyon yapmak
32
Genel
bear
f.
götürmek
33
Genel
bear
f.
yönelmek
34
Genel
bear
f.
değmek
35
Genel
bear
f.
getirmek
36
Genel
bear
f.
borsa fiyatlarını düşürmek
37
Genel
bear
f.
kin gütmek
38
Genel
bear
f.
beslemek
39
Genel
bear
f.
üzerinde bulunmak
40
Genel
bear
f.
durmak (belirli bir şekilde)
41
Genel
bear
f.
davranmak (belirli bir şekilde)
42
Genel
bear
f.
üstlenmek
43
Genel
bear
f.
tahammül etmek
44
Genel
bear
f.
doğurmak
45
Genel
bear
f.
vermek
46
Genel
bear
f.
kuvvet uygulamak
47
Genel
bear
f.
basmak
48
Genel
bear
f.
-e gelmek
49
Genel
bear
f.
dişini sıkmak
50
Genel
bear
f.
katlanmak (birisine)
51
Genel
bear
f.
tutmak
52
Genel
bear
f.
gütmek
53
Genel
bear
f.
yaymak
54
Genel
bear
f.
nakletmek
55
Genel
bear
f.
haiz olmak
56
Genel
bear
f.
yapmak/etmek
57
Genel
bear
f.
(benzerlik) göstermek
58
Genel
bear
f.
yüklenmek
59
Genel
bear
f.
kullanmak
60
Genel
bear
f.
yürütmek
61
Genel
bear
f.
yöneltmek
62
Genel
bear
f.
(belirli bir istikamette) gitmek
63
Genel
bear
f.
bulunmak
64
Genel
bear
f.
yer almak
65
Genel
bear
f.
değmek
66
Genel
bear
f.
uygun olmak
67
Genel
bear
f.
sağlamak
68
Genel
bear
f.
bahşetmek
69
Genel
bear
f.
göze almak
70
Genel
bear
f.
kabul etmek
71
Genel
bear
f.
sürdürmek
72
Genel
bear
f.
iletmek
73
Genel
bear
f.
hak çerçevesinde sahip olmak
74
Genel
bear
f.
bulundurmak
75
Genel
bear
f.
sürmek
76
Genel
bear
f.
itmek
77
Genel
bear
f.
(kendini) taşımak
78
Genel
bear
f.
(kap, sıvı) almak
79
Genel
bear
f.
(başını) belirli şekilde tutmak
80
Genel
bear
f.
görünür bir özellik olarak taşımak
81
Genel
bear
f.
arma olarak kullanmak
82
Genel
bear
f.
üzerinde açıkça göstermek
83
Genel
bear
f.
listede bulundurmak
84
Genel
bear
f.
kayıtlı olarak içeriğinde bulundurmak
85
Genel
bear
f.
yol açmak
86
Genel
bear
f.
neden olmak
87
Genel
bear
f.
kızıştırmak
88
Genel
bear
f.
rolü taşımak
89
Genel
bear
f.
kuvvetle iterek sürüklemek
90
Genel
bear
f.
konumlanmak
91
Genel
bear
f.
konumlandırılmak
92
Genel
bear
f.
alakalı olmak
93
Genel
bear
f.
geçerlilik taşımak
94
Genel
bear
f.
etki sahibi olmak
95
Genel
bear
f.
yürürlüğe koymak
96
Genel
bear
f.
harekete geçirmek
97
Genel
bear
f.
yakışık almak
98
Genel
bear
f.
münasip olmak
99
Genel
bear
f.
(mesaj) getirip anlatmak
100
Genel
bear
f.
baskıcı olmak
101
Genel
bear
f.
ağırlığını koymak
102
Genel
bear
f.
güç yetirmek
103
Genel
bear
f.
(bir şey) olmak
104
Genel
bear
f.
tedarik etmek
105
Genel
bear
f.
(hak, güç) kullanmak
106
Genel
bear
f.
uygulamak
107
Genel
bear
f.
(bir ilişki veya orana) sahip olmak
108
Genel
bear
f.
korelatif olarak sergilemek
109
Genel
bear
f.
karşılamak
110
Genel
bear
f.
(iz vb.) taşımak
111
Genel
bear
f.
(çocuk) doğurmak
112
Genel
bear
f.
(duygu) tutmak
113
Genel
bear
f.
(isim, ad) taşımak
114
Genel
bear
f.
(rüzgar, su vb.) -ile taşınmak
115
Genel
bear
f.
ile çıkagelmek
Irregular Verb
116
Irregular Verb
bear
f.
bore - born/borne
Colloquial
117
Konuşma Dili
bear
i.
yük
118
Konuşma Dili
bear
i.
çetin/zorlu iş/görev
119
Konuşma Dili
bear
i.
angarya
120
Konuşma Dili
bear
i.
külfet
121
Konuşma Dili
bear
i.
sıkıntılı iş/görev
122
Konuşma Dili
bear
i.
problem yaratan iş/görev
123
Konuşma Dili
bear
i.
zor bir iş/görev
124
Konuşma Dili
bear
i.
rusya
125
Konuşma Dili
bear
i.
iskambilde nadiren blöf yapan oyuncu
Trade/Economic
126
Ticaret/Ekonomi
bear
i.
açıkçı
127
Ticaret/Ekonomi
bear
i.
borsada satıcı spekülatör
128
Ticaret/Ekonomi
bear
i.
borsada fiyatların düşeceğini tahmin ederek menkul değer satan kimse
129
Ticaret/Ekonomi
bear
i.
hisselerin düşeceğini önceden tahmin edip hisseleri elinden çıkaran kişi
130
Ticaret/Ekonomi
bear
i.
spekülatör
131
Ticaret/Ekonomi
bear
s.
açıkçı
132
Ticaret/Ekonomi
bear
s.
durgun
133
Ticaret/Ekonomi
bear
s.
fiyatların düştüğü (piyasa)
Technical
134
Teknik
bear
f.
taşımak
Construction
135
İnşaat
bear
f.
gerilmeye dayanmak
Dyeing
136
Boyacılık
bear
i.
hafif kahverengimsi bir gri tonu
Transportation
137
Ulaştırma
bear
f.
taşıma aracıyla aktarmak
Marine
138
Denizcilik
bear
i.
kumtaşı
Zoology
139
Zooloji
bear
i.
ayı benzeri hayvan
140
Zooloji
bear
i.
izcilikte bir derece
Geography
141
Coğrafya
bear
i.
abd'de büyük tuz gölü'ne akan bir nehir
142
Coğrafya
bear
i.
alaska'nın güneyinde bir dağ
Archaic
143
Eski Kullanım
bear
f.
gibi görünmek
144
Eski Kullanım
bear
f.
der gibi durmak
145
Eski Kullanım
bear
f.
anlamında olmak
Engineering
146
Engineering
bear
i.
portatif zımba
Slang
147
Argo
bear
i.
polis
148
Argo
bear
i.
aynasız
149
Argo
bear
i.
otoyol polisi
150
Argo
bear
i.
çirkin/kötü görünümlü kadın
151
Argo
bear
i.
gudubet kadın
152
Argo
bear
i.
tipsiz kadın
153
Argo
bear
i.
kokoroz
154
Argo
bear
i.
çok kıllı eşcinsel erkek
155
Argo
bear
i.
kilolu kıllı eşcinsel erkek
British Slang
156
İngiliz Argosu
bear
i.
geniş kıllı erkek
"bear"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
great bear
i.
büyükayı
General
2
Genel
ice bear
i.
kutup ayısı
3
Genel
grizzly bear
i.
boz ayı
4
Genel
grizzly bear
i.
korkunçayı (kuzey amerika'ya özgü)
5
Genel
polar bear
i.
kutup ayısı
6
Genel
little bear
i.
küçükayı
7
Genel
brown bear
i.
bozayı
8
Genel
woolly bear caterpillar
i.
tüylü tırtıl
9
Genel
the little bear
i.
küçükayı
10
Genel
average age of women who bear their first child
i.
çocuk doğurma ortalama yaşı
11
Genel
ant bear
i.
karıncayiyen
12
Genel
bear garden
i.
ayı köpek kavgası gösterilerinin düzenlendiği yer
13
Genel
bear keeper
i.
ayıcı
14
Genel
woolly bear
i.
tüylü tırtıl
15
Genel
american black bear
i.
amerikan siyah ayısı
16
Genel
brown bear
i.
boz ayı
17
Genel
growl of a bear
i.
ayı homurtusu
18
Genel
the greater bear
i.
büyükayı
19
Genel
the great bear
i.
büyükayı
20
Genel
koala bear
i.
koala
21
Genel
polar bear
i.
kutupayısı
22
Genel
panda bear
i.
panda
23
Genel
black bear
i.
kara ayı
24
Genel
asiatic black bear
i.
asya siyah ayısı
25
Genel
teddy bear
i.
oyuncak ayı
26
Genel
pole bear
i.
kutup ayısı
27
Genel
great bear
i.
büyükayı
28
Genel
bear hug
i.
sıkı sarılma
29
Genel
bear hug
i.
kaba kucaklama
30
Genel
bear hug
i.
sert kucaklama
31
Genel
bear hug
i.
ayı gibi sarılma
32
Genel
bear baiting
i.
bağlı haldeki ayıya köpek saldırtma gösterisi
33
Genel
bear trap
i.
ayı kapanı
34
Genel
polar bear plunge
i.
buz gibi suya dalış/atlayış etkinliği
35
Genel
cave bear
i.
mağara ayısı
36
Genel
yogi bear
i.
ayı yogi
37
Genel
teddy bear
i.
ayıcık
38
Genel
gummi bear
i.
şeker ayıcığı
39
Genel
gummi bear
i.
ayı şeklinde jöleden şekerleme
40
Genel
baby bear
i.
ayı yavrusu
41
Genel
baby bear
i.
yavru ayı
42
Genel
bug-bear
i.
gulyabani
43
Genel
bug-bear
i.
öcü
44
Genel
bear attack
i.
ayı saldırısı
45
Genel
bear cave
i.
ayı ini
46
Genel
grizzly bear
i.
birinci dünya savaşı döneminde popüler olan bir dans
47
Genel
average age of women who bear their first child
i.
ilk çocuğun doğurulduğu ortalama yaş
48
Genel
average age of women who bear their first child
i.
ortalama ilk çocuğu doğurma yaşı
49
Genel
gummy bear
i.
jöleli ayıcık
50
Genel
gummy bear
i.
jelibon ayı
51
Genel
bear cub
i.
yavru ayı
52
Genel
bear cub
i.
ayı yavrusu
53
Genel
bear [obsolete]
i.
açığa satılan hisse senedi veya emtia
54
Genel
bear [scotland]
i.
arpa
55
Genel
bear cat
i.
güçlü kuvvetli insan
56
Genel
bear cat
i.
vurdu mu deviren iri yarı tip
57
Genel
bear leader
i.
ayı oynatan kimse
58
Genel
bear leader
i.
genç bir erkeği seyahatlerinde peşinde dolaştıran tip
59
Genel
bear paw
i.
bir tür ufak ve yuvarlak kar ayakkabısı
60
Genel
bear-baiting
i.
zincirlenmiş ayıyı köpeklerle dövüştürme etkinliği
61
Genel
bear-paw
i.
bir tür ufak ve yuvarlak kar ayakkabısı
62
Genel
bear-pit
i.
kaotik sahne
63
Genel
bear-pit
i.
kargaşalı ortam
64
Genel
bear down on
f.
yaklaşmak
65
Genel
bear witness to an age
f.
bir çağa tanıklık yapmak
66
Genel
bear a hand
f.
yardım etmek
67
Genel
bear a grudge
f.
kin gütmek
68
Genel
bear a grudge against
f.
kin beslemek
69
Genel
bear in mind
f.
akıldan çıkarmamak
70
Genel
bear in mind
f.
hatırda tutmak
71
Genel
bear hard on
f.
yük olmak
72
Genel
bear the consequences
f.
sonuçlarına katlanmak
73
Genel
bear a torch
f.
ışık tutmak
74
Genel
bear witness to an age
f.
bir çağa tanıklık etmek
75
Genel
bear up
f.
yardım etmek
76
Genel
bear down
f.
yenmek
77
Genel
bear the consequence
f.
sonucuna katlanmak
78
Genel
grin and bear it
f.
bağrına taş basmak
79
Genel
bear oneself
f.
davranmak
80
Genel
bear one's sorrow without complaining
f.
acısını bağrına basmak
81
Genel
bear no responsibility for
f.
sorumlusu olmamak
82
Genel
bear fruit
f.
meyve vermek
83
Genel
grin and bear it
f.
ağız kokusu çekmek
84
Genel
bear out
f.
desteklemek
85
Genel
bear on
f.
ile ilgisi olmak
86
Genel
bear in mind
f.
unutmamak
87
Genel
bear the expense of
f.
masrafı çekmek
88
Genel
bear fruit
f.
yemiş vermek
89
Genel
bear sorrow without complaining
f.
acısını içine gömmek
90
Genel
bear up
f.
destek olmak
91
Genel
bear a hand
f.
yardım eli uzatmak
92
Genel
bear against
f.
bastırmak
93
Genel
bear in mind
f.
dikkate almak
94
Genel
bear up
f.
cesareti elden bırakmamak
95
Genel
bear resemblance to
f.
benzemek
96
Genel
bear with
f.
çekmek
97
Genel
bear witness
f.
şahitlik etmek
98
Genel
bear away
f.
götürmek
99
Genel
bear the bell
f.
kazanmak
100
Genel
bear up against
f.
dayanmak
101
Genel
bear the blame
f.
kabahati üzerine almak
102
Genel
bear the blame for
f.
suçunu üzerine almak
103
Genel
bear the brunt of
f.
kabak başına patlamak
104
Genel
bear witness to
f.
bir şeye delalet etmek
105
Genel
bear out
f.
tasdik etmek
106
Genel
bear with
f.
dayanmak
107
Genel
bring pressure to bear on
f.
zorlamak
108
Genel
bear up
f.
dayanmak
109
Genel
bear against
f.
baskı yapmak
110
Genel
bear in mind
f.
zihinde tutmak
111
Genel
bear arms
f.
asker olmak
112
Genel
bear away
f.
taşımak
113
Genel
bear in mind
f.
akılda tutmak
114
Genel
bring something to bear on
f.
bir şeyi uygulatmak
115
Genel
bear witness to
f.
tanıklık etmek
116
Genel
bear in mind
f.
aklında tutmak
117
Genel
bear against
f.
karşı koymak
118
Genel
bear down on
f.
fazla bastırmak
119
Genel
bear in mind
f.
göz önünde tutmak
120
Genel
bear against
f.
sıkıştırmak
121
Genel
bear upon
f.
ilgilendirmek
122
Genel
bear out
f.
yardım etmek
123
Genel
bear tales
f.
dedikodu yapmak
124
Genel
bear in mind
f.
hatırlamak
125
Genel
bear a grudge
f.
kin beslemek
126
Genel
bear the bell
f.
yenmek
127
Genel
bear up
f.
neşelenmek
128
Genel
bear out
f.
onaylamak
129
Genel
bear upon
f.
ateş etmek
130
Genel
bear the brunt of
f.
saldırının en ağır kısmını çekmek
131
Genel
bear witness
f.
tanıklık etmek
132
Genel
bear arms
f.
askerlik yapmak
133
Genel
bear upon
f.
ile ilgisi olmak
134
Genel
grin and bear it
f.
katlanmak
135
Genel
bear in mind
f.
göz önünde bulundurmak
136
Genel
bear down on
f.
sıkıştırmak (azarlayarak/ısrarla)
137
Genel
bear away to leeward
f.
boca etmek
138
Genel
grit one's teeth and bear it
f.
dişini sıkmak
139
Genel
bear with
f.
sabır göstermek
140
Genel
bear out
f.
doğrulamak
141
Genel
bear on
f.
etkisi olmak
142
Genel
bear testimony to
f.
ifade vermek
143
Genel
bear on
f.
ilgilenmek
144
Genel
bear the brunt of
f.
baskının en şiddetli kısmını çekmek
145
Genel
bear down on
f.
üstüne gelmek
146
Genel
bear in mind
f.
hesaba katmak
147
Genel
bear on
f.
ilgisi olmak
148
Genel
bear the penalty of
f.
cezasını çekmek
149
Genel
bring pressure to bear on
f.
sıkıştırmak
150
Genel
bear on
f.
ilgilendirmek
151
Genel
bear up
f.
dayanabilmek
152
Genel
bear witness (to an age)
f.
tanıklık etmek (bir çağa vb)
153
Genel
bear the palm
f.
zafer kazanmak
154
Genel
bear down
f.
gayret etmek
155
Genel
bear down on
f.
büyük çaba harcamak
156
Genel
bear upon
f.
ilgisi olmak
157
Genel
bear no relation to
f.
ile ilgisi olmamak
158
Genel
bear fruit
f.
meyvesini vermek
159
Genel
bear upon
f.
topa tutmak
160
Genel
bear upon
f.
bağıntılamak
161
Genel
bear on
f.
ateş etmek
162
Genel
bear witness
f.
tanık olmak
163
Genel
bear somebody out
f.
desteklemek
164
Genel
bear somebody out
f.
yardım etmek
165
Genel
bear a grudge against
f.
kuyruk acısı olmak
166
Genel
bear a grudge against
f.
kin duymak
167
Genel
cannot bear the consequences of
f.
göze alamamak
168
Genel
bear on
f.
topa tutmak
169
Genel
bear sorrow without complaining
f.
acısını bağrına basmak
170
Genel
bear on
f.
ilgili olmak
171
Genel
bear in upon somebody
f.
dank etmek
172
Genel
bear a child
f.
doğum yapmak
173
Genel
bear meaning
f.
anlam taşımak
174
Genel
bear one's signature
f.
imzasını taşımak
175
Genel
bear the same meaning
f.
aynı anlamı taşımak
176
Genel
not bear
f.
katlanamamak
177
Genel
be unable to bear up under difficulties
f.
sıkıntıya gelememek
178
Genel
bear responsibility
f.
sorumluluk taşımak
179
Genel
bear the expense
f.
masrafını karşılamak
180
Genel
bear the expenses
f.
giderleri karşılamak
181
Genel
not bear any more
f.
tahammülü kalmamak
182
Genel
bear in mind
f.
gözönünde bulundurmak
183
Genel
bear return
f.
getirisi olmak
184
Genel
bear profit
f.
getirisi olmak
185
Genel
bear upon
f.
etkisi olmak
186
Genel
bear a child
f.
çocuk dünyaya getirmek
187
Genel
bear a child
f.
karnında çocuk taşımak
188
Genel
bring something to bear
f.
etkilemek
189
Genel
bring something to bear
f.
tesir etmek
190
Genel
bring something to bear
f.
baskı yapmak
191
Genel
bear signature
f.
imza taşımak
192
Genel
bear a resentment
f.
kin duymak
193
Genel
bear somebody a grudge
f.
kin gütmek
194
Genel
bear somebody a grudge
f.
kin beslemek
195
Genel
bear somebody a grudge
f.
kin duymak
196
Genel
bear a resentment
f.
garezi olmak
197
Genel
bear a resentment
f.
kin beslemek
198
Genel
bear somebody a grudge
f.
garezi olmak
199
Genel
bear a resentment
f.
kin gütmek
200
Genel
bear upon
f.
ile ilgili olmak
201
Genel
bear upon
f.
üstüne basmak
202
Genel
bear down
f.
ezmek
203
Genel
bear down
f.
güç kullanmak
204
Genel
bear something in mind
f.
akılda tutmak
205
Genel
bear down
f.
bastırmak
206
Genel
bear testimony to
f.
şahitlik yapmak
207
Genel
bear the stamp of
f.
iz taşımak
208
Genel
bear the expenses
f.
masrafları üstlenmek
209
Genel
bear hostility
f.
düşmanlık beslemek
210
Genel
bear enmity
f.
düşmanlık beslemek
211
Genel
bear a grudge
f.
düşmanlık beslemek
212
Genel
bear down on
f.
-e doğru ilerlemek
213
Genel
bear down on
f.
-e doğru gelmek
214
Genel
bear down on
f.
-i çok etkilemek
215
Genel
bear no resemblance to
f.
-e hiç benzememek
216
Genel
bear the blame for
f.
-in töhmeti altında kalmak
217
Genel
bear watching
f.
-in izlenmesi gerekmek
218
Genel
bear down on
f.
-e ilerlemek
219
Genel
bear a loss
f.
zarara tahammül etmek
220
Genel
bear down upon
f.
bir başka tekneye doğru yol almak
221
Genel
bear down on
f.
bir başka tekneye doğru yol almak
222
Genel
bear a striking resemblance to
f.
şaşırtıcı derecede benzemek
223
Genel
bear a striking resemblance to
f.
bire bir benzemek
224
Genel
bear a striking resemblance to
f.
tam bir kopyası olmak
225
Genel
bear the name
f.
adını taşımak
226
Genel
bear the name
f.
ismini taşımak
227
Genel
bear qualification
f.
nitelik taşımak
228
Genel
bear one's baby
f.
birinin çocuğuna hamile olmak
229
Genel
bear one's baby
f.
bebeğini taşımak
230
Genel
bear one's baby
f.
birinin bebeğine hamile olmak
231
Genel
bear one's baby
f.
çocuğunu taşımak
232
Genel
bear in mind
f.
aklına yazmak
233
Genel
bear the expense of
f.
masrafı üstlenmek
234
Genel
bear the expense of
f.
masraf üstlenmek
235
Genel
bear in mind
f.
aklına kazımak
236
Genel
bear tremendous responsibility
f.
büyük sorumluluk taşımak
237
Genel
bear trace
f.
iz taşımak
238
Genel
bear trace
f.
izini taşımak
239
Genel
bear the traces of
f.
izlerini taşımak
240
Genel
bear the trace
f.
izini taşımak
241
Genel
bear the trace
f.
izi taşımak
242
Genel
bear trace
f.
izi taşımak
243
Genel
bear testimony
f.
ifade vermek
244
Genel
bear interest
f.
faiz getirmek
245
Genel
bear testimony
f.
tanıklık etmek
246
Genel
bear a message
f.
mesajı iletmek
247
Genel
bear a message
f.
mesaj iletmek
248
Genel
bear comparison with
f.
mukayese götürmek
249
Genel
bear the cost
f.
maliyeti karşılamak
250
Genel
bear the cost
f.
maliyeti üstlenmek
251
Genel
bear the cost
f.
masrafı karşılamak
252
Genel
bear the cost
f.
masrafı üstlenmek
253
Genel
bear grudge
f.
garez beslemek
254
Genel
bear the pain
f.
ağrıya dayanmak
255
Genel
bear the pain
f.
acıya dayanmak
256
Genel
bear down on something
f.
bir şeyin üzerine bastırmak
257
Genel
bear down too hard
f.
bir şeyin üzerine sertçe bastırmak
258
Genel
bear something out
f.
(bir görüşü/argümanı vb.) desteklemek
259
Genel
shoot a bear
f.
ayı vurmak
260
Genel
bear in mind
f.
derpiş etmek
261
Genel
bear no risk
f.
risk taşımamak
262
Genel
bear no risk
f.
risk altında olmamak
263
Genel
bear no apparent relationship to
f.
ile açık/bilinen/görünen bir ilişkisi/akrabalığı olmamak
264
Genel
bear false witness against someone
f.
yalancı şahitlik etmek
265
Genel
bear fruit
f.
fayda vermek
266
Genel
bear the cost
f.
maliyete katlanmak
267
Genel
play with teddy bear
f.
ayıcıkla oynamak
268
Genel
bear a slight resemblance
f.
hafif bir benzerlik taşımak
269
Genel
bear a striking similarity
f.
aşırı derecede benzerlik göstermek
270
Genel
bear a loss
f.
zararı telafi etmek
271
Genel
bear date
f.
(bir mektuba, vs.) tarih atmak
272
Genel
bear comparison with
f.
karşılaştırmaya değmek
273
Genel
bear company
f.
birine eşlik etmek
274
Genel
bear company
f.
(sevgili olarak) görüşmek
275
Genel
bear company
f.
(sevgili olarak) birlikte takılmak
276
Genel
bear company
f.
(sevgili olarak) ilişkide olmak
277
Genel
bear [obsolete]
f.
kazanmak
278
Genel
bear [obsolete]
f.
üstün gelmek
279
Genel
bear [obsolete]
f.
geçerli olmak
280
Genel
bear [obsolete]
f.
ikna edici olmak
281
Genel
bear hug
f.
kocaman sarılmak
282
Genel
bear hug
f.
sıkıca kucaklamak
283
Genel
bear-hug
f.
kocaman kucaklanmak
284
Genel
beyond all bear
s.
katlanılmaz
285
Genel
beyond all bear
s.
dayanılmaz
286
Genel
teddy-bear-like
s.
oyuncak ayı gibi
287
Genel
bear-sized
s.
ayı gibi kocaman
288
Genel
bear-sized
s.
ayı boyutunda
289
Genel
gummy bear
i.
şeker ayıcığı
290
Genel
gummy bear
i.
ayı şeklinde jöleden şekerleme
Phrasals
291
Öbek Fiiller
bear down
i.
üzerinde durmak
292
Öbek Fiiller
bear down
i.
üzerinde yoğunlaşmak
293
Öbek Fiiller
bear down
i.
özel önem göstermek
294
Öbek Fiiller
bear down
i.
ağırlaştırmak
295
Öbek Fiiller
bear down
i.
dibe sürüklemek
296
Öbek Fiiller
bear down
i.
yelken açmak
297
Öbek Fiiller
bear down
i.
(gemiler) birbirine doğru yelken açmak
298
Öbek Fiiller
bear down upon
i.
ağır şekilde yüklenmek
299
Öbek Fiiller
bear down upon
i.
sıkıntı vermek
300
Öbek Fiiller
bear down upon
i.
yük olmak
301
Öbek Fiiller
bear down upon
i.
talepleriyle bıktırmak
302
Öbek Fiiller
bear against
f.
saldırmak için yaklaşmak
303
Öbek Fiiller
bear back
f.
geri çekilmek
304
Öbek Fiiller
bear down
f.
bastırmak
305
Öbek Fiiller
bear off
f.
engellemek
306
Öbek Fiiller
bear up
f.
desteklemek
307
Öbek Fiiller
bear up to
f.
yönelmek
308
Öbek Fiiller
bear with
f.
cezalandırmaktan vazgeçmek
309
Öbek Fiiller
bear up to
f.
(bir yöne) doğru hareket etmek
310
Öbek Fiiller
bear against
f.
el koymak için yaklaşmak
311
Öbek Fiiller
bear down
f.
ezmek
312
Öbek Fiiller
bear off
f.
yaklaşmasını engellemek
313
Öbek Fiiller
bear off
f.
(tavlada) mars yapmak
314
Öbek Fiiller
bear down
f.
aşağıya doğru bastırmak
315
Öbek Fiiller
bear down
f.
çökertmek
316
Öbek Fiiller
bear down
f.
alaşağı etmek
317
Öbek Fiiller
bear out
f.
arka çıkmak
318
Öbek Fiiller
bear upon
f.
bağlantısı olmak
319
Öbek Fiiller
bear upon
f.
bağlantı kurmak
320
Öbek Fiiller
bear on
f.
bağlantısı olmak
321
Öbek Fiiller
bear up
f.
başa çıkmak
322
Öbek Fiiller
bear a resemblance to
f.
benzerlik göstermek
323
Öbek Fiiller
bear a resemblance to
f.
benzerlik taşımak
324
Öbek Fiiller
bear on
f.
bağlantı kurmak
325
Öbek Fiiller
bear a resemblance to
f.
benzemek
326
Öbek Fiiller
bear with
f.
dayanmak
327
Öbek Fiiller
bear out
f.
desteklemek
328
Öbek Fiiller
bear up
f.
dayanmak
329
Öbek Fiiller
bear with
f.
hoşgörülü olmak
330
Öbek Fiiller
bear up
f.
göğüs germek
331
Öbek Fiiller
bear on
f.
ilişki kurmak
332
Öbek Fiiller
bear on
f.
ilişkisi olmak
333
Öbek Fiiller
bear upon
f.
ilişkisi olmak
334
Öbek Fiiller
bear upon
f.
ilişki kurmak
335
Öbek Fiiller
bear off
f.
kapıp kaçırmak
336
Öbek Fiiller
bear off
f.
kapıp götürmek
337
Öbek Fiiller
bear up
f.
katlanmak
338
Öbek Fiiller
bear with
f.
katlanmak
339
Öbek Fiiller
bear out
f.
kanıtlamak
340
Öbek Fiiller
bear with
f.
sabırla dinlemek
341
Öbek Fiiller
bear with
f.
sabretmek
342
Öbek Fiiller
bear away
f.
yönünü değiştirmek
343
Öbek Fiiller
bear off
f.
yönünü değiştirmek
344
Öbek Fiiller
bear off (of something)
f.
(yoldan/kavşaktan) dönmek
345
Öbek Fiiller
bear off
f.
alıp götürmek
346
Öbek Fiiller
bear off
f.
uzağa götürmek
347
Öbek Fiiller
bear off
f.
tekneyi rüzgarın yönünden uzaklaştırmak
348
Öbek Fiiller
bear off
f.
tekneyi bir engelden uzaklaştırmak
349
Öbek Fiiller
bear off
f.
tekneyi bir tehlikeden uzaklaştırmak
350
Öbek Fiiller
bear off
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçınmak
351
Öbek Fiiller
bear off
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçmak
352
Öbek Fiiller
bear off
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden uzaklaşmak
353
Öbek Fiiller
bear off from (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) uzağa götürmek
354
Öbek Fiiller
bear off from (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) alıp götürmek
355
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
tekneyi (bir şeyin) yönünden uzaklaştırmak
356
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
tekneyi (bir şeyden) uzaklaştırmak
357
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
tekneyi bir engelden uzaklaştırmak
358
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
tekneyi bir tehlikeden uzaklaştırmak
359
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçınmak
360
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden kaçmak
361
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
teknenin önündeki bir engelden/tehlikeden uzaklaşmak
362
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(denizcilikte bir şeyden) uzaklaşmak
363
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(denizcilikte bir şeyden) açılmak
364
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(tavlada) mars etmek
365
Öbek Fiiller
bear upon (something)
f.
(bir şeye) etki etmek
366
Öbek Fiiller
bear upon (something)
f.
(bir şeyi) etkilemek
367
Öbek Fiiller
bear upon (something)
f.
(bir şeye) tesir etmek
368
Öbek Fiiller
bear upon (something)
f.
(bir şeyi) bozmak
369
Öbek Fiiller
bear on (something)
f.
(bir şeye) etki etmek
370
Öbek Fiiller
bear on (something)
f.
(bir şeyi) etkilemek
371
Öbek Fiiller
bear on (something)
f.
(bir şeye) tesir etmek
372
Öbek Fiiller
bear on (something)
f.
(bir şeyi) bozmak
373
Öbek Fiiller
bear upon something
f.
bir şeyi ilgilendirmek
374
Öbek Fiiller
bear upon something
f.
bir şeyle ilgisi olmak
375
Öbek Fiiller
bear upon something
f.
bir şeyle alakası olmak
376
Öbek Fiiller
bear upon something
f.
bir şeyle ilgili olmak
377
Öbek Fiiller
bear on something
f.
bir şeyi ilgilendirmek
378
Öbek Fiiller
bear on something
f.
bir şeyle ilgisi olmak
379
Öbek Fiiller
bear on something
f.
bir şeyle alakası olmak
380
Öbek Fiiller
bear on something
f.
bir şeyle ilgili olmak
381
Öbek Fiiller
bear down
f.
aşağı götürmek
382
Öbek Fiiller
bear down
f.
aşağı taşımak
383
Öbek Fiiller
bear down
f.
aşağı doğru sürüklemek
384
Öbek Fiiller
bear down
f.
üstüne düşmek
385
Öbek Fiiller
bear down
f.
büyük çaba göstermek
386
Öbek Fiiller
bear down
f.
tamamen konsantre olmak
387
Öbek Fiiller
bear down
f.
dikkatle üzerine eğilmek
388
Öbek Fiiller
bear down
f.
rüzgarla gelmek
389
Öbek Fiiller
bear down
f.
rüzgarla ilerlemek
390
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) abanmak
391
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) iyice bastırmak
392
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sıkıca bastırmak
393
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üstüne üstüne gelmek
394
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) sıkıştırmak
395
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) üstüne yürümek
396
Öbek Fiiller
bear down on (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) yaklaşmak
397
Öbek Fiiller
bear down on (something)
f.
(bir şeyin) üstüne düşmek
398
Öbek Fiiller
bear down on (something)
f.
(bir şey için) büyük çaba göstermek
399
Öbek Fiiller
bear down on (something)
f.
(bir şeye) tamamen konsantre olmak
400
Öbek Fiiller
bear down on (something)
f.
(bir şeyin) dikkatle üzerine eğilmek
401
Öbek Fiiller
bear down on (something)
f.
(bir şeye) büyük gayret göstermek
402
Öbek Fiiller
bear in
f.
tavlada taşı kendi tarafına getirmek/toplamak
403
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(bir şeye) yönelmek
404
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(tekne, gemi vb.) (bir şeye) doğru yol almak
405
Öbek Fiiller
bear in with (something)
f.
(bir şeye) doğru seyretmek
406
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyi, tekneyi) (bir şeyden) uzağa/başka tarafa yönlendirmek
407
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyi, tekneyi) bir engelden uzağa/başka tarafa yönlendirmek
408
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden uzağa/başka tarafa yönlendirmek
409
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden/engelden uzak tutmak
410
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyi, tekneyi) bir tehlikeden uzaklaştırmak
411
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(gemiyle, tekneyle) bir şeyden uzaklaşmak
412
Öbek Fiiller
bear off from (something)
f.
(tavlada taşların bulunduğu durumdan) mars yapmak
413
Öbek Fiiller
bear up
f.
kaldırmak
414
Öbek Fiiller
bear up
f.
taşımak
415
Öbek Fiiller
bear up
f.
tutmak
416
Öbek Fiiller
bear up
f.
sabretmek
417
Öbek Fiiller
bear up
f.
ayakta kalmak
418
Öbek Fiiller
bear up
f.
metanetli olmak
419
Öbek Fiiller
bear up
f.
metanetini korumak
420
Öbek Fiiller
bear up
f.
ayakta tutmak
421
Öbek Fiiller
bear someone or something up
f.
birini/bir şeyi taşımak
422
Öbek Fiiller
bear someone or something up
f.
birine/bir şeye dayanmak
423
Öbek Fiiller
bear someone or something up
f.
birini/bir şeyi kaldırmak
424
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
destek olmak
425
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
cesaret vermek
426
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
desteklemek
427
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
destek vermek
428
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
yüreklendirmek
429
Öbek Fiiller
bear someone up
f.
teşvik etmek
430
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin altında) dayanmak
431
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin) altında) ayakta kalmak
432
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin) altında sağlam durmak/kalmak
433
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyi) taşıyabilmek
434
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin ağırlığı altında) dayanmak/sağlam kalmak
435
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin ağırlığını) taşımak
436
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin baskısına) dayanmak
437
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin yükünü) taşıyabilmek
438
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin yükü/baskısı altında) sağlam kalmak
439
Öbek Fiiller
bear up (under something)
f.
(bir şeyin baskısına/yüküne) göğüs germek
440
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dayanmak
441
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sabretmek
442
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sabır göstermek
443
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) çekmek
444
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) sabır göstermek
445
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) mazur görmek
446
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) katlanmak
447
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) beklemek
448
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) müsamaha göstermek
449
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) anlayış göstermek
450
Öbek Fiiller
bear with (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) zaman tanımak
451
Öbek Fiiller
bear down
f.
(gemi) rüzgar yönünden yaklaşmak
452
Öbek Fiiller
bear down on
f.
(başka bir gemiye) rüzgar yönünden yaklaşmak
453
Öbek Fiiller
bear down upon
f.
baskı yapmak
454
Öbek Fiiller
bear down upon
f.
üzerine yüklenmek
455
Öbek Fiiller
bear down upon
f.
(birine) yaklaşmaya çabalamak
456
Öbek Fiiller
bear down upon
f.
(bir şeye) hızlıca yaklaşmak
457
Öbek Fiiller
bear on
f.
yük olmak
458
Öbek Fiiller
bear on
f.
sıkıntı vermek
459
Öbek Fiiller
bear on
f.
ağır gelmek
460
Öbek Fiiller
bear on
f.
tamamlamaya zorlamak
461
Öbek Fiiller
bear on
f.
(mecazen) iteklemek
462
Öbek Fiiller
bear on
f.
sürdürmek
463
Öbek Fiiller
bear on
f.
aynen kalmasını sağlamak
464
Öbek Fiiller
bear on
f.
nesilden nesle taşımak
465
Öbek Fiiller
bear up
f.
geçerliliğini kanıtlamak
466
Öbek Fiiller
bear up
f.
doğrulamak
467
Öbek Fiiller
bear up
f.
atın başını şahmerdanla kontrol etmek
468
Öbek Fiiller
bear up
f.
ayak uydurmak
469
Öbek Fiiller
bear up for
f.
rüzgar rotasında ilerlemek
470
Öbek Fiiller
bear up for
f.
rüzgara karşı yelken açmak
Phrases
471
İfadeler
bear in mind that
expr.
unutmamak gerekir ki
472
İfadeler
than the average bear
expr.
ortalama birinden veya bir şeyden daha
Proverb
473
Atasözü
hungry bear doesn't dance
aç ayı oynamaz
Colloquial
474
Konuşma Dili
a bear in the air
i.
polis helikopteri
475
Konuşma Dili
a bear in the air
i.
uçakta veya helikopterdeki polis
476
Konuşma Dili
bear in the air
i.
polis helikopteri
477
Konuşma Dili
bear in the air
i.
uçakta veya helikopterdeki polis
478
Konuşma Dili
bear trap
i.
polis kapanı
479
Konuşma Dili
bear trap
i.
hız kapanı
480
Konuşma Dili
bear trap
i.
(polis) pusuya yatma/pusuda bekleme
481
Konuşma Dili
lady bear
i.
anne ayı/kedi
482
Konuşma Dili
lady bear
i.
anaç tavuk
483
Konuşma Dili
lady bear [dated]
i.
kadın polis
484
Konuşma Dili
mama bear
i.
anne ayı/kedi
485
Konuşma Dili
mama bear
i.
anaç tavuk
486
Konuşma Dili
mama bear
i.
kadın polis
487
Konuşma Dili
bear claw
i.
ayı pençesi
488
Konuşma Dili
bear garden
i.
dingonun ahırı
489
Konuşma Dili
he-bear
i.
erkek ayı
490
Konuşma Dili
bear state
i.
arkansas eyaleti
491
Konuşma Dili
bear in mind
expr.
aklında bulunsun
492
Konuşma Dili
like a bear with a sore head
expr.
aksi
493
Konuşma Dili
like a bear garden
expr.
darmadağınık yer
494
Konuşma Dili
like a bear garden
expr.
denetimsiz
495
Konuşma Dili
like a bear with a sore head
expr.
huysuz
496
Konuşma Dili
like a bear with a sore head
expr.
huzursuz
497
Konuşma Dili
bear with me here
expr.
fazla üstüme gelme
498
Konuşma Dili
bear with me here
expr.
fazla yüklenme bana
499
Konuşma Dili
like a bear garden
expr.
gürültülü yer
500
Konuşma Dili
like a bear garden
expr.
kargaşa dolu
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of bear
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy