|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
yöneltmek (birini bir karara) |
sway f.
|
|
2 |
Genel |
doğuya yöneltmek |
orientate f.
|
|
3 |
Genel |
eleştiri yöneltmek |
criticize f.
|
|
4 |
Genel |
soru yöneltmek |
pose question f.
|
|
5 |
Genel |
soru yöneltmek |
pose a question f.
|
|
6 |
Genel |
hedefe yöneltmek |
bring to a destination f.
|
|
7 |
Genel |
yöneltmek (bir kimseyi bir şey yapmaya) |
prompt to f.
|
|
8 |
Genel |
söz yöneltmek |
address f.
|
|
9 |
Genel |
başka tarafa yöneltmek |
turn away f.
|
|
10 |
Genel |
yöneltmek (sözü birine) |
mean for f.
|
|
11 |
Genel |
birine davetkar bir bakış yöneltmek |
give someone the glad eye f.
|
|
12 |
Genel |
birine bir söz yöneltmek |
address a remark to f.
|
|
13 |
Genel |
birine soru yöneltmek |
put to f.
|
|
14 |
Genel |
suça yöneltmek |
make someone turn into crime f.
|
|
15 |
Genel |
eleştiriler yöneltmek |
direct criticism at someone f.
|
|
16 |
Genel |
dikkatini yöneltmek |
direct one's attention f.
|
|
17 |
Genel |
eleştiri yöneltmek |
express criticism f.
|
|
18 |
Genel |
eleştiri yöneltmek |
direct criticism f.
|
|
19 |
Genel |
suçlama yöneltmek |
accuse f.
|
|
20 |
Genel |
birine soru yöneltmek |
put question f.
|
|
21 |
Genel |
soru yöneltmek |
put question f.
|
|
22 |
Genel |
birisine soru yöneltmek |
put question f.
|
|
23 |
Genel |
-e doğru yöneltmek |
head towards f.
|
|
24 |
Genel |
hedefe doğru yöneltmek |
level f.
|
|
25 |
Genel |
doğuya yöneltmek |
orient f.
|
|
26 |
Genel |
silah yöneltmek |
aim a weapon f.
|
|
27 |
Genel |
silahı bir şahsa yöneltmek |
aim a weapon f.
|
|
28 |
Genel |
soru yöneltmek |
address question f.
|
|
29 |
Genel |
birine soru yöneltmek |
address question f.
|
|
30 |
Genel |
birisine soru yöneltmek |
address question f.
|
|
31 |
Genel |
tekrar yöneltmek |
relay f.
|
|
32 |
Genel |
bir şeyin rotasını bir yere doğru yöneltmek |
head something at something f.
|
|
33 |
Genel |
dikkatini (başka) bir şeye çevirmek/yöneltmek |
turn one's attention to something f.
|
|
34 |
Genel |
değişik alanlara yöneltmek |
diversify f.
|
|
|
35 |
Genel |
eleştiri yöneltmek |
criticise f.
|
|
36 |
Genel |
sözlü olarak yöneltmek |
throw f.
|
|
37 |
Genel |
başka tarafa yöneltmek |
turn f.
|
|
38 |
Genel |
doğuya yöneltmek |
east f.
|
|
39 |
Genel |
(yayın/sinyal) yöneltmek |
beam f.
|
|
40 |
Genel |
(bakışlarını) yöneltmek |
level f.
|
|
41 |
Genel |
adımlarını yöneltmek |
bend f.
|
|
42 |
Genel |
dikkatini yöneltmek |
bend f.
|
|
43 |
Genel |
dışarıya yöneltmek |
exteriorize f.
|
|
44 |
Genel |
dışarıya yöneltmek |
exteriorise f.
|
|
45 |
Genel |
-e yorumlarını iletmek/yöneltmek |
address comments or remarks to f.
|
|
46 |
Genel |
yanlış yöneltmek |
misorient f.
|
|
47 |
Genel |
konsantrasyonu yöneltmek |
occupy f.
|
|
48 |
Genel |
(soru, yorum, eleştiri) yöneltmek |
lob f.
|
|
49 |
Genel |
ortak bir merkeze yöneltmek |
concenter f.
|
|
50 |
Genel |
ortak merkeze yöneltmek |
concentre f.
|
|
51 |
Genel |
(kendini) yöneltmek |
orientate [uk] f.
|
|
Phrasals |
|
52 |
Öbek Fiiller |
eleştiri oklarını yöneltmek |
point at f.
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
(gemiyi) kıyıya yöneltmek |
set in f.
|
|
54 |
Öbek Fiiller |
bakışını yöneltmek |
bore into (someone or something) f.
|
|
55 |
Öbek Fiiller |
bakışını yöneltmek |
bore into f.
|
|
56 |
Öbek Fiiller |
dışa doğru yöneltmek |
turn out f.
|
|
57 |
Öbek Fiiller |
(birini ya da bir şeyi bir yere) yöneltmek |
conduct (someone or something) into (some place) f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
birini bir şeye ya da bir yere yöneltmek |
conduct someone into something f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
arabayı, tekneyi, uçağı vs. bir yere doğru yöneltmek |
steer toward something f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
(birine bir konuda) soru sormak/soru yöneltmek |
question (one) about (something) f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
birine bir konuda soru yöneltmek |
question someone about someone or something f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi birine veya birilerine) yöneltmek/doğrultmak |
address (something) to (one) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
başka yöne yöneltmek |
divert to f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
-e doğru yöneltmek |
head toward f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
(birine) ağır eleştiriler yöneltmek |
dump on (someone or something) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine veya bir şeye yöneltmek |
direct something at someone or something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
birini veya bir şeyi birine veya bir yere yöneltmek |
head someone or something at someone or something f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(bir konuyu incelenmesi/karar verilmesi için birine) yeniden yöneltmek |
refer back to (someone or something) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi birine) yöneltmek |
go out to (someone) f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(duygularını/hislerini birine) yöneltmek |
go out to (someone) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yöneltmek |
train on (someone or something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
görüş hattını bir şeye yöneltmek |
zero in f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
-e yöneltmek |
zero in f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
görüş hattını (bir şeye) yöneltmek |
zero in on (something) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi panikle bir şeye yöneltmek |
stampede someone or something into something f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(birine ya da bir şeye) eleştiri okları yöneltmek |
level (something) against (someone or something) f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
bakışlarını yöneltmek |
turn to f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye iğneleyici eleştiriler yöneltmek |
snipe at someone or something f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye saldıran küçük eleştiriler yöneltmek |
snipe at someone or something f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine/bir şeye yöneltmek |
aim something at someone or something f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yöneltmek |
aim at (someone or something) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine/bir şeye yöneltmek |
aim something at someone or something f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yöneltmek |
aim at (someone or something) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(birini/kendini bir şey yapmaya) yöneltmek |
bring (someone or oneself) to (do something) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
birini bir şey yapmaya yöneltmek |
bring someone to do something f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(eleştiri, suçlama) yöneltmek |
cast about f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
(eleştiri, suçlama) yöneltmek |
cast around f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir şey) yöneltmek |
channel (something) in (something) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye bir şey) yöneltmek |
channel (something) into (something) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
-e yöneltmek |
channel in f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(zıtlık yoluyla) dikkati yöneltmek |
bring out f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
içeri yöneltmek |
conduct in f.
|
|
93 |
Öbek Fiiller |
içeri yöneltmek |
conduct into f.
|
|
94 |
Öbek Fiiller |
dışarı yöneltmek |
conduct out f.
|
|
95 |
Öbek Fiiller |
'-den dışarı yöneltmek |
conduct out of f.
|
|
96 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeye) yöneltmek |
destine (someone) for (something) f.
|
|
97 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi birine yöneltmek |
direct something to someone f.
|
|
98 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi birine/bir şeye) yöneltmek |
direct (something) to (someone or something) f.
|
|
99 |
Öbek Fiiller |
-e yöneltmek |
direct against f.
|
|
100 |
Öbek Fiiller |
-e yöneltmek |
direct at f.
|
|
101 |
Öbek Fiiller |
-e yöneltmek |
drive to f.
|
|
102 |
Öbek Fiiller |
'-e yöneltmek |
fix on f.
|
|
103 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin odak noktasını birine/bir şeye yöneltmek |
focus something on someone or something f.
|
|
104 |
Öbek Fiiller |
odak noktasını (birine/bir şeye) yöneltmek |
focus on (someone or something) f.
|
|
105 |
Öbek Fiiller |
bakışlarını (birine/bir şeye) yöneltmek |
glance back at (someone or something) f.
|
|
106 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi dışarı yöneltmek |
head something out f.
|
|
107 |
Öbek Fiiller |
tekrar (bir yere) doğru yöneltmek/gitmek |
lead back f.
|
|
108 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) yöneltmek |
point to (someone or something) f.
|
|
109 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeye) yöneltmek |
predispose (someone or something) to (something) f.
|
|
110 |
Öbek Fiiller |
hakkında soru sormak/soru yöneltmek |
question about f.
|
|
111 |
Öbek Fiiller |
direksiyonu/rotayı (bir şeye) yöneltmek |
steer for (something) f.
|
|
112 |
Öbek Fiiller |
direksiyonu/rotayı (bir şeye) yöneltmek |
steer into (something) f.
|
|
113 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yöneltmek |
steer into (something) f.
|
|
114 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) zorla (birine/bir şeye) yöneltmek |
thrust (someone or something) on (someone or something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) doğru yöneltmek |
turn toward (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
116 |
İfadeler |
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek |
put it to somebody that... f.
|
|
117 |
İfadeler |
karşı çıkıp çıkmayacağını görmek için birine bir iddia yöneltmek |
put it to somebody that... f.
|
|
Colloquial |
|
118 |
Konuşma Dili |
ne yapacağını görmek için (birine) bir suçlama yöneltmek |
put it to (one) f.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
ne yapacağını görmek için birine bir suçlama yöneltmek |
put it to someone f.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
yapmaya yöneltmek |
drive to do f.
|
|
Idioms |
|
121 |
Deyim |
dikkatini yöneltmek |
turn one's mind to f.
|
|
122 |
Deyim |
yorumlarını iletmek/yöneltmek |
address (one's) comments to (someone or something) f.
|
|
123 |
Deyim |
yorumlarını iletmek/yöneltmek |
address (one's) remarks to (someone or something) f.
|
|
124 |
Deyim |
yorumlarını iletmek/yöneltmek |
address comments or remarks to someone f.
|
|
125 |
Deyim |
tüm ilgisini birine yöneltmek |
draw a bead on f.
|
|
126 |
Deyim |
yorumları belli bir kişiye yöneltmek |
address remarks to someone f.
|
|
127 |
Deyim |
yorumları belli bir kişiye yöneltmek |
address comments to someone f.
|
|
128 |
Deyim |
(birine/bir şeye) ağır eleştiriler yöneltmek |
do a demolition job on (someone or something) f.
|
|
129 |
Deyim |
dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek |
direct (one's) attention to (someone or something) f.
|
|
130 |
Deyim |
birine/bir şeye karşı bir şey yöneltmek |
direct something against someone or something f.
|
|
131 |
Deyim |
birine/bir şeye karşı olumsuz bir şey yöneltmek |
direct something against someone or something f.
|
|
132 |
Deyim |
birine/bir şeye karşı eleştiri yöneltmek |
direct something against someone or something f.
|
|
133 |
Deyim |
birine/bir şeye bir şey yöneltmek |
direct something at someone or something f.
|
|
134 |
Deyim |
birine/bir şeye olumsuz bir şey yöneltmek |
direct something at someone or something f.
|
|
135 |
Deyim |
birine/bir şeye bir şey yöneltmek |
direct something to(ward) someone or something f.
|
|
136 |
Deyim |
(birine/bir şeye) ağır eleştiri yöneltmek |
do a hatchet job on (someone or something) f.
|
|
137 |
Deyim |
dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek |
take a bead on (someone or something) f.
|
|
138 |
Deyim |
dikkati başka yere yöneltmek |
put up a smoke screen f.
|
|
139 |
Deyim |
sözlerini (birine/bir şeye) yöneltmek |
address (oneself) to (someone or something) f.
|
|
140 |
Deyim |
(bir şeyin üstüne) silah doğrultmak/yöneltmek |
bring something to bear (on something) f.
|
|
141 |
Deyim |
yapmaya yöneltmek |
bring to do f.
|
|
142 |
Deyim |
-e yöneltmek |
destine for f.
|
|
143 |
Deyim |
birinin dikkatini (birine/bir şeye) yöneltmek |
direct someone's attention to someone or something f.
|
|
144 |
Deyim |
-e ağır eleştiri yöneltmek |
do a hatchet job on f.
|
|
145 |
Deyim |
birinin dikkatini birine/bir şeye yöneltmek |
draw someone's attention to someone or something f.
|
|
146 |
Deyim |
birinin ilgisini birine/bir şeye çekmek/yöneltmek |
draw someone's attention to someone or something f.
|
|
147 |
Deyim |
dikkatleri/dikkati (kendinin/birinin/bir şeyin) üstüne yöneltmek |
draw attention to (oneself, someone, or something) f.
|
|
148 |
Deyim |
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek |
draw fire away from (someone or something) f.
|
|
149 |
Deyim |
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek |
draw (someone's) fire (away) from (someone, something, or an animal) f.
|
|
150 |
Deyim |
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek |
draw (someone's) fire away f.
|
|
151 |
Deyim |
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek |
draw fire from (someone or something) f.
|
|
152 |
Deyim |
tanığa yönlendirici bir soru yöneltmek |
lead a witness f.
|
|
153 |
Deyim |
tanığa yönlendirici bir soru yöneltmek |
lead the witness f.
|
|
154 |
Deyim |
dikkatini (bir şeye) yöneltmek |
turn (one's) mind to (something) f.
|
|
Trade/Economic |
|
155 |
Ticaret/Ekonomi |
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek |
externalize f.
|
|
156 |
Ticaret/Ekonomi |
(kar, masraf) dışarıya yöneltmek |
externalise f.
|
|
Law |
|
157 |
Hukuk |
silah yöneltmek |
draw a gun f.
|
|
Technical |
|
158 |
Teknik |
uçakları yöneltmek için kullanılan radar sinyali |
racan i.
|
|
159 |
Teknik |
doğru kanala yöneltmek |
enchannel f.
|
|
Automotive |
|
160 |
Otomotiv |
hareketini yöneltmek |
drive f.
|
|
Marine |
|
161 |
Denizcilik |
gemiyi yöneltmek |
conn f.
|
|
162 |
Denizcilik |
gemiyi yöneltmek |
con f.
|
|
Linguistics |
|
163 |
Dilbilim |
söylev sırasında bir şahsa söz yöneltmek |
apostrophise f.
|
|
164 |
Dilbilim |
söylev sırasında bir şahsa söz yöneltmek |
apostrophize f.
|
|
Military |
|
165 |
Askeri |
askerleri başka tarafa yöneltmek |
turn f.
|
|
166 |
Askeri |
silahı tekrar yöneltmek için verilen komut |
relay expr.
|
|