Geçmiş

neredeyse

"neredeyse" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 75 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	neredeyse	almost zf.
2	Yaygın Kullanım	neredeyse	nearly zf.
General
3	Genel	neredeyse	virtual s.
4	Genel	neredeyse	all but zf.
5	Genel	neredeyse	almost zf.
6	Genel	neredeyse	about zf.
7	Genel	neredeyse	before long zf.
8	Genel	neredeyse	next zf.
9	Genel	neredeyse	near zf.
10	Genel	neredeyse	just zf.
11	Genel	neredeyse	good zf.
12	Genel	neredeyse	at any moment zf.
13	Genel	neredeyse	scarcely zf.
14	Genel	neredeyse	as good as zf.
15	Genel	neredeyse	long before zf.
16	Genel	neredeyse	soon zf.
17	Genel	neredeyse	virtually zf.
18	Genel	neredeyse	well-nigh zf.
19	Genel	neredeyse	practically zf.
20	Genel	neredeyse	most zf.
21	Genel	neredeyse	pretty well zf.
22	Genel	neredeyse	pretty much zf.
23	Genel	neredeyse	nigh zf.
24	Genel	neredeyse	thereaway [dialect] zf.
25	Genel	neredeyse	amaist [scottish] zf.
26	Genel	neredeyse	fairly [us] zf.
27	Genel	neredeyse	borderline zf.
28	Genel	neredeyse	momently zf.
29	Genel	neredeyse	morally zf.
30	Genel	neredeyse	mos zf.
31	Genel	neredeyse	mostly [scotland] zf.
32	Genel	neredeyse	gain zf.
33	Genel	neredeyse	much zf.
34	Genel	neredeyse	muchwhat zf.
35	Genel	neredeyse	feckly zf.
36	Genel	neredeyse	pushing zf.
37	Genel	neredeyse	within an ace of ed.
38	Genel	neredeyse	close onto ed.
Phrases
39	İfadeler	neredeyse	close to zf.
40	İfadeler	neredeyse	close to zf.
41	İfadeler	neredeyse	close on zf.
42	İfadeler	neredeyse	not far off expr.
43	İfadeler	neredeyse	not far off expr.
44	İfadeler	neredeyse	not far out expr.
45	İfadeler	neredeyse	not far wrong expr.
Colloquial
46	Konuşma Dili	neredeyse	rising zf.
47	Konuşma Dili	neredeyse	just this side of something expr.
48	Konuşma Dili	neredeyse	on the point of expr.
49	Konuşma Dili	neredeyse	more or less expr.
50	Konuşma Dili	neredeyse	near enough [uk] expr.
51	Konuşma Dili	neredeyse	at about expr.
52	Konuşma Dili	neredeyse	at around expr.
53	Konuşma Dili	neredeyse	give or take expr.
54	Konuşma Dili	neredeyse	plus-minus expr.
55	Konuşma Dili	neredeyse	plus or minus expr.
56	Konuşma Dili	neredeyse	(at) any moment (now) expr.
57	Konuşma Dili	neredeyse	(at) any minute (now) expr.
58	Konuşma Dili	neredeyse	any minute now expr.
59	Konuşma Dili	neredeyse	any minute now expr.
60	Konuşma Dili	neredeyse	any minute/moment expr.
61	Konuşma Dili	neredeyse	(at) any minute/moment (now) expr.
62	Konuşma Dili	neredeyse	any moment expr.
63	Konuşma Dili	neredeyse	any moment now expr.
64	Konuşma Dili	neredeyse	any second expr.
65	Konuşma Dili	neredeyse	like to [obsolete] [us] expr.
Idioms
66	Deyim	neredeyse	a hair's breadth i.
67	Deyim	neredeyse	all but zf.
68	Deyim	neredeyse	mighty nigh expr.
69	Deyim	neredeyse	might nigh expr.
Technical
70	Teknik	neredeyse	nearly expr.
Textile
71	Tekstil	neredeyse	about expr.
Archaic
72	Eski Kullanım	neredeyse	nigh s.
73	Eski Kullanım	neredeyse	nighly zf.
74	Eski Kullanım	neredeyse	anear zf.
75	Eski Kullanım	neredeyse	had like expr.

"neredeyse" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 487 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
General
1	Genel	neredeyse kontrolden çıkmak üzere ve çok yayılmış olan salgın hastalık	pandemic i.
2	Genel	toplumun neredeyse yarısı	nearly half of society i.
3	Genel	öğrencilerin neredeyse yarısı	nearly half of the students i.
4	Genel	bir ağacın büyümesinin yavaşladığı veya neredeyse durma noktasına geldiği ve kereste olarak ticari değerini kaybetmeye başladığı evre	overmature i.
5	Genel	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcının odunuyla yapılan bir kamış	blackthorn i.
6	Genel	neredeyse kare prizma şeklindeki önemli parça	block i.
7	Genel	belirli bir açıdan diğerine neredeyse eşit olan kimse	rival i.
8	Genel	belirli bir açıdan diğerine neredeyse eşit olan şey	rival i.
9	Genel	istihkam yüzüne neredeyse paralel uzun siper hattı	parallel i.
10	Genel	maden işletmeciliğinde faydalanılan neredeyse yatay olan düz yüzey	seat i.
11	Genel	film ve edebiyatta idealize edilmiş, neredeyse kusursuz erkek karakter	gary sue i.
12	Genel	neredeyse zil takıp oynamak	have a fit f.
13	Genel	neredeyse düşmek	half-fall f.
14	Genel	neredeyse unutmak	nearly forget f.
15	Genel	neredeyse unutmak	almost forget f.
16	Genel	neredeyse/yaklaşık (bir şeyle) aynı/benzer olmak	come close f.
17	Genel	(bir şeyi) neredeyse yapacak olmak	come close f.
18	Genel	neredeyse ağlamak	almost cry f.
19	Genel	neredeyse ağlamak	about to cry f.
20	Genel	neredeyse ağlamak	be close to tears f.
21	Genel	(liman veya kanal) neredeyse kara ile çevirmek	landlock f.
22	Genel	neredeyse hiç anlamamak	hardly understand f.
23	Genel	neredeyse geçmek	crowd f.
24	Genel	neredeyse tanrılaştırmak	semideify f.
25	Genel	neredeyse bütünü	almost whole s.
26	Genel	neredeyse tamamı	almost whole s.
27	Genel	neredeyse her	most every s.
28	Genel	neredeyse her	almost every s.
29	Genel	neredeyse alakasız	tangent s.
30	Genel	neredeyse kör	near-blind s.
31	Genel	neredeyse tam tersi	almost exact opposite s.
32	Genel	neredeyse tam zıttı	almost exact opposite s.
33	Genel	neredeyse çıplak	barish s.
34	Genel	neredeyse yok olan	evanescent s.
35	Genel	neredeyse ölmüş	half-drowned s.
36	Genel	neredeyse boğulmuş	half-drowned s.
37	Genel	neredeyse unutulmuş	half-forgotten s.
38	Genel	neredeyse hiç hava geçirmeyecek kadar sıkı	windtight s.
39	Genel	neredeyse kurt büyüklüğünde olan	wolf-sized s.
40	Genel	neredeyse kara ile çevrili olan	midland s.
41	Genel	neredeyse gürültülü	loudish s.
42	Genel	neredeyse alçak	lowish s.
43	Genel	neredeyse saf	rich s.
44	Genel	neredeyse kör	gravel-blind s.
45	Genel	neredeyse karara bağlanmış	good s.
46	Genel	neredeyse eşit	close s.
47	Genel	neredeyse hiç değişmeyen	conservative s.
48	Genel	neredeyse kurabiye boyutunda olan	cookie-sized s.
49	Genel	neredeyse yassı olan	flattish s.
50	Genel	biçim olarak neredeyse farksız olan	plesiomorphous s.
51	Genel	neredeyse hemen sağlanan	short-term s.
52	Genel	neredeyse aynı olan	siamese s.
53	Genel	neredeyse altmış eden	sixtyish s.
54	Genel	neredeyse pürüzsüz	smoothish s.
55	Genel	neredeyse sert	solidish s.
56	Genel	neredeyse hiç değişmemiş	virtually unchanged s.
57	Genel	neredeyse küre şeklinde olan	spheroidic s.
58	Genel	neredeyse sabit	strictish s.
59	Genel	neredeyse aynı	strictish s.
60	Genel	neredeyse katı	strictish s.
61	Genel	neredeyse sert	strictish s.
62	Genel	neredeyse pürüzlü	subgranular s.
63	Genel	neredeyse dairesel	suborbicular s.
64	Genel	neredeyse dairesel	suborbiculate s.
65	Genel	neredeyse dairesel	suborbiculated s.
66	Genel	neredeyse paralel	subparallel s.
67	Genel	neredeyse beş açılı	subpentangular s.
68	Genel	neredeyse beşgen	subpentangular s.
69	Genel	neredeyse kavrayabilen	subprehensile s.
70	Genel	neredeyse sarabilen	subprehensile s.
71	Genel	neredeyse beş parçalı	subquinquefid s.
72	Genel	neredeyse orantılı	subrational s.
73	Genel	neredeyse yuvarlak	subspherical s.
74	Genel	neredeyse hepsi	subtotal s.
75	Genel	neredeyse bütün	subtotal s.
76	Genel	neredeyse üçgen olan	subtriangular s.
77	Genel	neredeyse üç yüzlü olan	subtrihedral s.
78	Genel	neredeyse temiz	superclean s.
79	Genel	her neredeyse	wheresoever zf.
80	Genel	neredeyse kesin	in all likelihood zf.
81	Genel	neredeyse hiç	hardly zf.
82	Genel	neredeyse hepsi	almost all zf.
83	Genel	neredeyse tamamı	almost all zf.
84	Genel	neredeyse her zaman	almost always zf.
85	Genel	neredeyse hep	almost always zf.
86	Genel	neredeyse bir asırdır	for almost a century zf.
87	Genel	neredeyse bir yüzyıldır	for almost a century zf.
88	Genel	neredeyse her yer	almost everywhere zf.
89	Genel	neredeyse hiç	hardly ever zf.
90	Genel	neredeyse tamamen	almost wholly zf.
91	Genel	neredeyse 3 yıl önce	almost 3 years ago zf.
92	Genel	neredeyse on yıldır	for nearly a decade zf.
93	Genel	neredeyse hiç	not zf.
94	Genel	her neredeyse	wherso zf.
95	Genel	neredeyse yolun yarısında anlamı veren ön ek	midway ed.
96	Genel	neredeyse hiçbir şey	almost nothing zm.
97	Genel	neredeyse anlamına gelen bir ünlem	oh ünl.
98	Genel	neredeyse anlamı veren ön ek	by- ök.
99	Genel	neredeyse anlamına gelen ön ek	par- ök.
100	Genel	neredeyse anlamına gelen ön ek	pen- ök.
101	Genel	neredeyse anlamına gelen ön ek	pene- ök.
Phrasals
102	Öbek Fiiller	neredeyse aynı olmak	border on (something) f.
103	Öbek Fiiller	neredeyse aynı olmak	border upon (something) f.
104	Öbek Fiiller	neredeyse aynı olmak	border on something f.
105	Öbek Fiiller	neredeyse aynı olmak	border upon something f.
106	Öbek Fiiller	neredeyse durdurmak	draw up f.
107	Öbek Fiiller	neredeyse bir şey olmak	verge upon something f.
108	Öbek Fiiller	neredeyse bir şey olmak	verge on something f.
109	Öbek Fiiller	sıcaktan neredeyse erimek	melt in f.
110	Öbek Fiiller	bir şeyden neredeyse ölmek	perish with something f.
111	Öbek Fiiller	bir şeyden neredeyse can vermek	perish with something f.
112	Öbek Fiiller	neredeyse (bir şey) olmak	border on f.
113	Öbek Fiiller	neredeyse (bir şey) olmak	border upon f.
114	Öbek Fiiller	birini neredeyse ağlatmak	choke someone up f.
115	Öbek Fiiller	neredeyse (bir şey) olmak	get on for (something) f.
116	Öbek Fiiller	'-den neredeyse ölmek	perish with f.
Phrases
117	İfadeler	(bir şeyin) neredeyse tamamı	the best part of (something) i.
118	İfadeler	(bir şeyin) neredeyse tümü	the best part of (something) i.
119	İfadeler	(bir şeyin) neredeyse tamamı	the better/best part of something i.
120	İfadeler	(bir şeyin) neredeyse tümü	the better/best part of something i.
121	İfadeler	neredeyse aynısı	as to be expr.
122	İfadeler	neredeyse hiç fark olmama	there's little to choose between (two people or things) expr.
123	İfadeler	neredeyse aynı/eşit olma	there's little to choose between (two people or things) expr.
124	İfadeler	neredeyse hiç fark olmama	there's not much to choose between (two people or things) expr.
125	İfadeler	neredeyse aynı/eşit olma	there's not much to choose between (two people or things) expr.
126	İfadeler	neredeyse imkansız	next to impossible expr.
127	İfadeler	neredeyse hiç	little to no expr.
128	İfadeler	neredeyse hepsi	nearly all of (them) expr.
129	İfadeler	londralıların neredeyse beşte biri	almost one in five londoners expr.
130	İfadeler	neredeyse hiç biri	hardly any of (them) expr.
131	İfadeler	neredeyse hiç	hardly any expr.
132	İfadeler	neredeyse hiç	next to nothing expr.
133	İfadeler	neredeyse demekle olmaz	almost doesn't count expr.
134	İfadeler	neredeyse hiç	rarely ever expr.
135	İfadeler	neredeyse doğru	not far off expr.
136	İfadeler	neredeyse doğru	not far out expr.
137	İfadeler	neredeyse doğru	not far wrong expr.
Proverb
138	Atasözü	sevdiklerin neredeyse yuvan/vatanın orasıdır	home is where the heart is
Colloquial
139	Konuşma Dili	neredeyse hezimetle, felaketle veya başarısızlıkla neticelenecek olan şey	near thing i.
140	Konuşma Dili	akşam yemeği neredeyse hazır	dinner's almost ready i.
141	Konuşma Dili	neredeyse her şey	almost everything i.
142	Konuşma Dili	neredeyse bedava fiyatlar	cutthroat prices i.
143	Konuşma Dili	neredeyse hiçbir şey değil	mote in the eye i.
144	Konuşma Dili	neredeyse bir felaket	a near disaster i.
145	Konuşma Dili	neredeyse imkansız	borderline impossible i.
146	Konuşma Dili	neredeyse gelmek	be upon f.
147	Konuşma Dili	neredeyse çalışmamak	be done for f.
148	Konuşma Dili	neredeyse tükenmek/bitmek	be light on f.
149	Konuşma Dili	(bir şeyi) neredeyse bitirmek/tüketmek	be down to (something) f.
150	Konuşma Dili	neredeyse (bir yaşa, zamana) gelmek	be going on (for) (something) [uk] f.
151	Konuşma Dili	neredeyse bir yaşa, zamana gelmek	be going on something f.
152	Konuşma Dili	neredeyse bir yaşa, zamana, belli bir sayıya gelmek	be going on (for) something [uk] f.
153	Konuşma Dili	neredeyse aynı olmak	be much of a muchness f.
154	Konuşma Dili	birbirinden neredeyse farksız olmak	be much of a muchness f.
155	Konuşma Dili	neredeyse (bir yaşta) olmak	be pushing (an age) f.
156	Konuşma Dili	neredeyse 40, 50 yaşında olmak	be pushing 40, 50 f.
157	Konuşma Dili	neredeyse (bir şey) olmak	be getting on for (something) f.
158	Konuşma Dili	neredeyse (bir zaman) olmak	be getting on toward (a time) f.
159	Konuşma Dili	(uyuşturucuyla) neredeyse kendinden geçmiş	numbed out s.
160	Konuşma Dili	(uyuşturucunun etkisiyle) neredeyse felç olmuş	numbed out s.
161	Konuşma Dili	neredeyse aynı	spitten s.
162	Konuşma Dili	neredeyse tamamen	almost completely zf.
163	Konuşma Dili	neredeyse tamamen	pretty well zf.
164	Konuşma Dili	neredeyse tamamen	pretty much zf.
165	Konuşma Dili	geçen ay neredeyse her gün yağmur yağdı	last month it rained almost every day expr.
166	Konuşma Dili	neredeyse hiç	nowhere near expr.
167	Konuşma Dili	neredeyse tamamı	in large part expr.
168	Konuşma Dili	neredeyse hiç	once in a blue moon expr.
169	Konuşma Dili	neredeyse hiç	almost never expr.
170	Konuşma Dili	neredeyse olacaktı	close but no cigar expr.
171	Konuşma Dili	neredeyse tamamı	in good part expr.
172	Konuşma Dili	neredeyse her gün	almost every day expr.
173	Konuşma Dili	neredeyse tamamen	as near as dammit expr.
174	Konuşma Dili	neredeyse tamamen	as near as dammit (or damn it) expr.
175	Konuşma Dili	neredeyse bedava	it’s a bargain expr.
176	Konuşma Dili	neredeyse demek tamam demek değildir	almost doesn't count expr.
177	Konuşma Dili	neredeyse sayılmaz	almost doesn't count expr.
178	Konuşma Dili	neredeyse eşit/aynı	not much in it [uk] expr.
179	Konuşma Dili	neredeyse eşit	nothing in it expr.
180	Konuşma Dili	neredeyse aynı durumda/eşit konumda	nothing in it expr.
181	Konuşma Dili	neredeyse eşit	(there's) nothing in it expr.
182	Konuşma Dili	neredeyse aynı durumda/eşit konumda	(there's) nothing in it expr.
183	Konuşma Dili	neredeyse bir şey	little short of something expr.
184	Konuşma Dili	neredeyse bir şey	nothing short of something expr.
185	Konuşma Dili	neredeyse hiçbir şey	nothing much expr.
186	Konuşma Dili	neredeyse tamamen (birine) benzer	is (someone) all over expr.
187	Konuşma Dili	neredeyse gitti	be as good as gone expr.
188	Konuşma Dili	(biri) neredeyse (birini) canlı canlı yiyecekti	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
189	Konuşma Dili	(biri birini) neredeyse çiğ çiğ yedi	(one) did everything (one) could 'cept eat (someone) expr.
190	Konuşma Dili	neredeyse kanacaktım	(you) could have fooled me expr.
191	Konuşma Dili	neredeyse kanacaktım	(you) coulda fooled me expr.
192	Konuşma Dili	neredeyse (bir şey)	as good as (something) expr.
193	Konuşma Dili	neredeyse …	as good as... expr.
194	Konuşma Dili	neredeyse aynısı	as much expr.
195	Konuşma Dili	neredeyse tamamı	best part of expr.
196	Konuşma Dili	neredeyse tümü	best part of expr.
197	Konuşma Dili	neredeyse aynı	much of a muchness expr.
198	Konuşma Dili	neredeyse kanacaktım	could have fooled me expr.
199	Konuşma Dili	neredeyse (bir saat, sayı, yaş ) olmak	be getting on for… [uk] expr.
200	Konuşma Dili	neredeyse (bir şey)	give or take (something) expr.
201	Konuşma Dili	küçük bir/neredeyse bir (bir şey)	quite the little (something) expr.
202	Konuşma Dili	neredeyse …	this side of expr.
203	Konuşma Dili	neredeyse hiç	virtually no expr.
204	Konuşma Dili	henüz neredeyse hiç bir şey bitmemiş	far from over expr.
205	Konuşma Dili	çok şükür neredeyse cuma oldu	tgiaf (thank god it's almost friday) expr.
Idioms
206	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's and none [australia] i.
207	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's hope [australia] i.
208	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's [australia] i.
209	Deyim	neredeyse aynısı	first cousin i.
210	Deyim	(neredeyse) dünyanın yedi harikasıyla birlikte sayılabilecek kadar değerli	eighth wonder i.
211	Deyim	neredeyse sıfır şans	buckley's i.
212	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's i.
213	Deyim	neredeyse sıfır şans	buckley's and nunn i.
214	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's and nunn i.
215	Deyim	neredeyse imkansız olma	buckley's and nunn i.
216	Deyim	neredeyse sıfır ihtimal	buckley's and nunn i.
217	Deyim	neredeyse sıfır şans	buckley's and nunn's i.
218	Deyim	neredeyse hiç/pek şansı olmama	buckley's and nunn's i.
219	Deyim	neredeyse imkansız olma	buckley's and nunn's i.
220	Deyim	neredeyse sıfır ihtimal	buckley's and nunn's i.
221	Deyim	neredeyse bitirmek	break the heart of f.
222	Deyim	az daha/neredeyse (bir şey) yapacak olmak	be within a whisker of (something) f.
223	Deyim	neredeyse birbirine girmek	come close to blows f.
224	Deyim	neredeyse sil baştan yapmak	alter beyond (all) recognition f.
225	Deyim	neredeyse sil baştan yapmak	change beyond (all) recognition f.
226	Deyim	neredeyse sil baştan yapmak	alter beyond (all) recognition f.
227	Deyim	neredeyse sil baştan yapmak	change out of (all) recognition f.
228	Deyim	neredeyse sil baştan yapmak	alter out of (all) recognition f.
229	Deyim	birşeyi neredeyse yok saymak	give something short shrift f.
230	Deyim	birini çok/neredeyse ölene kadar gıdıklamak	tickle someone to death f.
231	Deyim	bir şeyi neredeyse yapacak olmak	come within a whisker of something f.
232	Deyim	neredeyse yok saymak	give short shrift to somebody f.
233	Deyim	neredeyse yapmak	come within an inch of doing something f.
234	Deyim	sevinçten neredeyse kalbi durmak	be thrilled to pieces f.
235	Deyim	sevinçten neredeyse kalbi durmak	be thrilled to bits f.
236	Deyim	(şaşkınlığından vb) neredeyse koltuktan düşmek	nearly fall off one's chair f.
237	Deyim	(neredeyse) bir asır/asırlarca sürmek	go on for ages f.
238	Deyim	(neredeyse) ağlayacak noktaya/hale gelmek	be close to tears f.
239	Deyim	(sevinçten/heyecandan) neredeyse kalbi durmak	have one's heart stand still f.
240	Deyim	(neredeyse) bir asır/asırlarca sürmek	go on for an age f.
241	Deyim	(birine) neredeyse kalp krizi geçirtmek	give (one) heart failure f.
242	Deyim	(birinin) neredeyse kalbinin durmasına neden olmak	give (one) heart failure f.
243	Deyim	neredeyse kalp krizi geçirmek	have heart failure f.
244	Deyim	neredeyse kalp krizinden gitmek	have heart failure f.
245	Deyim	neredeyse kalbi durmak	have heart failure f.
246	Deyim	birine neredeyse kalp krizi geçirtmek	give someone heart failure f.
247	Deyim	birinin neredeyse kalbinin durmasına neden olmak	give someone heart failure f.
248	Deyim	neredeyse kalp krizi geçirmek	give someone heart failure f.
249	Deyim	neredeyse kalbi durmak	give someone heart failure f.
250	Deyim	neredeyse bayılmak	get the vapors f.
251	Deyim	neredeyse baygınlık geçirmek	get the vapors f.
252	Deyim	organize etmesi/düzenlemesi neredeyse imkansız olmak	be like herding cats f.
253	Deyim	bir araya getirmesi neredeyse imkansız olmak	be like herding cats f.
254	Deyim	olması/problem yaratması neredeyse kesin olmak	be looking (one) in the face f.
255	Deyim	birini neredeyse öldürecek olmak	look fit to kill f.
256	Deyim	(şaşkınlıktan, korkudan) neredeyse koltuktan/sandalyeden düşmek	nearly fall out of (one's) chair f.
257	Deyim	(şaşkınlıktan, korkudan) neredeyse oturduğu yerden düşmek	nearly fall out of (one's) chair f.
258	Deyim	neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek	be within sight f.
259	Deyim	neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek	be in sight f.
260	Deyim	neredeyse yenilmiş olmak	be dead on (one's) feet f.
261	Deyim	neredeyse imkansız olmak	be near to impossible f.
262	Deyim	hedefe neredeyse ulaşmış olmak	be close to the mark f.
263	Deyim	hemen hemen/neredeyse doğru olmak	be close to the mark f.
264	Deyim	neredeyse/hemen hemen doğru olmak	be close to/near the mark f.
265	Deyim	hedefe neredeyse ulaşmış olmak	be close to/near the mark f.
266	Deyim	neredeyse gerçek olmak	be in sight f.
267	Deyim	neredeyse gerçek olmak	be within sight f.
268	Deyim	neredeyse bir şey yapmak	be on the point of doing something f.
269	Deyim	(birinin) neredeyse aynısı olmak	be the dead spit of (someone) [uk] f.
270	Deyim	'-in neredeyse aynısı olmak	be the spit of f.
271	Deyim	'-in neredeyse aynısı olmak	be the dead spit of f.
272	Deyim	neredeyse aynısı olmak	be the spit of f.
273	Deyim	(birinin) neredeyse aynısı olmak	be the spit of (one) f.
274	Deyim	(birinin) neredeyse aynısı olmak	be the spitten image of (one) [old-fashioned] f.
275	Deyim	(birinin) neredeyse aynısı olmak	be the spitting image of (one) f.
276	Deyim	bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak	be within a whisker of something/of doing something f.
277	Deyim	bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak	come within a whisker of something/of doing something f.
278	Deyim	gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak	can hardly hear (oneself) think f.
279	Deyim	gürültüden neredeyse kendi sesini bile duyamamak	can't hear yourself think f.
280	Deyim	neredeyse yapmak	come within an inch of doing f.
281	Deyim	(birine) neredeyse (bir şey) yaptırmak	drive (one) over the edge f.
282	Deyim	neredeyse yok saymak	give short shrift f.
283	Deyim	birini/bir şeyi neredeyse yok saymak	give somebody/something short shrift f.
284	Deyim	neredeyse hiç şansı/umudu olmamak	have buckley's f.
285	Deyim	neredeyse hiç şansı/umudu olmamak	have buckley's (chance) [australia/new zealand] f.
286	Deyim	neredeyse kalbi durmak	have heart stand still f.
287	Deyim	(biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi bilmek	know (someone or something) inside out f.
288	Deyim	(biri/bir şey) hakkında her şeyi/neredeyse her şeyi sular seller gibi bilmek	know (someone or something) inside out f.
289	Deyim	bir şeyi neredeyse hiç anlamamak	make little of something f.
290	Deyim	neredeyse hiç (bir şeyi) olmamak	not have two to rub together f.
291	Deyim	çok/neredeyse ölene kadar gıdıklamak	tickle to death f.
292	Deyim	neredeyse hiç	a blind bit of (something) s.
293	Deyim	neredeyse bitti/tamam	(as) good as finished s.
294	Deyim	neredeyse hiç önemi olmayan	of little consequence s.
295	Deyim	neredeyse görünmeyecek kadar yüksek	higher than gilderoy's kite s.
296	Deyim	neredeyse bedava	cheap at half the price s.
297	Deyim	neredeyse imkansız	near to impossible s.
298	Deyim	sevinçten neredeyse kalbi durmuş	thrilled to bits s.
299	Deyim	neredeyse aynı	as near as dammit zf.
300	Deyim	neredeyse aynı	as near as damn it zf.
301	Deyim	şansı neredeyse	as the wind blows expr.
302	Deyim	neredeyse kesin	all lombard street to a china orange expr.
303	Deyim	neredeyse kesin	almost a certainty expr.
304	Deyim	neredeyse seslenme mesafesinde	within hailing distance expr.
305	Deyim	neredeyse imkansız	all but impossible expr.
306	Deyim	neredeyse çiğ çiğ yedi	did everything he could 'cept eat us expr.
307	Deyim	neredeyse seslenme mesafesinde	within calling distance expr.
308	Deyim	neredeyse seslenme mesafesinde	within shouting distance expr.
309	Deyim	sonucu artık belli olacak biçimde neredeyse bitmiş	it's all over bar the shouting expr.
310	Deyim	sonucu artık belli olacak biçimde neredeyse bitmiş	all over bar the shouting expr.
311	Deyim	sonucu artık belli olacak biçimde neredeyse bitmiş	all over but the shouting expr.
312	Deyim	neredeyse (bir şey yapmak)	within an ace of (doing) (something) expr.
313	Deyim	organize etmesi/düzenlemesi neredeyse imkansız	like herding cats expr.
314	Deyim	bir araya getirmesi neredeyse imkansız	like herding cats expr.
315	Deyim	(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar yoğun	you could cut (something) with a knife expr.
316	Deyim	(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar belirgin	you could cut (something) with a knife expr.
317	Deyim	neredeyse imkansız	as a pig loves marjoram expr.
318	Deyim	neredeyse hiç	nowhere near expr.
319	Deyim	neredeyse hiç	not anywhere near expr.
320	Deyim	neredeyse herkes kadar iyi	as good as the next person expr.
321	Deyim	neredeyse herkes kadar güzel	as good as the next person expr.
322	Deyim	neredeyse herkes kadar iyi	as well as the next person expr.
323	Deyim	neredeyse herkes kadar güzel	as well as the next person expr.
324	Deyim	(biri) neredeyse (bir şeyi yapıyor)	(one) is about to (do something) expr.
325	Deyim	neredeyse (bir şey yapacak)	about to (do something) expr.
326	Deyim	neredeyse yapacak	about to do expr.
327	Deyim	neredeyse olacaktı	nice try but no cigar expr.
328	Deyim	(birinin/bir şeyin) hiç/neredeyse hiç şansı yok	the odds are against (someone or something) expr.
329	Deyim	(birinin/bir şeyin) bir şey yapmada hiç/neredeyse hiç şansı yok	the odds are against something/somebody doing something expr.
330	Deyim	(birinin/bir şeyin) hiç/neredeyse hiç şansı yok	the odds are stacked against (someone or something) expr.
331	Deyim	(neredeyse) geldi	(almost) upon you expr.
332	Deyim	(neredeyse) gelip çattı	(almost) upon you expr.
333	Deyim	neredeyse bir şey	within an ace of something expr.
334	Deyim	neredeyse (bir şey)	within an inch of (something) expr.
335	Deyim	neredeyse bir şey/bir şey yapmış	within an inch of something/of doing something expr.
Speaking
336	Konuşma	bu neredeyse bir ay önceydi	that was almost a month ago expr.
337	Konuşma	neredeyse küçük dilimi yutacaktım!	you could have knocked me down with a feather! expr.
338	Konuşma	neredeyse ölüyordum	I almost died expr.
339	Konuşma	neredeyse unutuyordum	I almost forgot expr.
340	Konuşma	neredeyse geldik	we're almost there expr.
341	Konuşma	neredeyse ölene kadar dayak yedi	he was almost beaten to death expr.
342	Konuşma	neredeyse kırmızıda geçiyordun	you almost ran the light expr.
343	Konuşma	neredeyse hazırım	I am almost ready expr.
344	Konuşma	neredeyse hazırım	I am nearly ready expr.
345	Konuşma	neredeyse gitme zamanı	it's almost time to go expr.
346	Konuşma	neredeyse ölümün eşiğinden döndün	you came very close to dying yourself expr.
347	Konuşma	neredeyse hazırız	we're nearly ready expr.
348	Konuşma	neredeyse aynılar	they're almost identical expr.
349	Konuşma	neredeyse küçük dilimi yutacaktım!	you could have knocked me over with a feather! expr.
350	Konuşma	neredeyse kanacaktım	you could have fooled me expr.
351	Konuşma	neredeyse unutuyordum	I nearly forgot expr.
352	Konuşma	seni neredeyse tanıyamıyordum	I almost didn't recognize you expr.
353	Konuşma	yemek neredeyse hazır	dinner's almost ready expr.
354	Konuşma	neredeyse hiç tartışmayız	we hardly ever argue expr.
355	Konuşma	neredeyse geceydi	it is was nearly night expr.
Trade/Economic
356	Ticaret/Ekonomi	satıcının müşteri adaylarına göstermek için kullandığı ve indirimli fiyattan sattığı neredeyse yeni olan ürün (araba, çamaşır makinesi)	demonstration model i.
Politics
357	Siyasal	amerikan seçimlerinde demokrat ve cumhuriyetçi partilere neredeyse yarı yarıya oy çıkaran eyalet	purple state i.
Technical
358	Teknik	neredeyse tüm demiri çıkarılmış bakır matı	white metal i.
359	Teknik	neredeyse bitmiş iş	finished work i.
360	Teknik	çevrelenmiş bir alandaki tüm yanıcı malzemelerin neredeyse aynı anda tutuşması	flashover i.
361	Teknik	neredeyse kesilemeyecek kadar küçük elmas	rose i.
362	Teknik	kabaca dövülerek neredeyse son şekli verilmiş parça	shape i.
Informatics
363	Bilişim	neredeyse insan	almost human s.
Electric
364	Elektrik	neredeyse statik olmayacak şekilde monte edilmiş bir çift manyetik iğne	astatic pair i.
Mechanic
365	Mekanik	neredeyse sürtünmesiz bir tür basit mekanizma	rolamite i.
Textile
366	Tekstil	dikiş yeri neredeyse görünmeyecek şekilde dikmek	renter f.
Architecture
367	Mimarlık	neredeyse yuvarlak kesiti olan trabzan	mopstick i.
368	Mimarlık	neredeyse yuvarlak kesiti olan trabzan	mopstick rail i.
369	Mimarlık	neredeyse düz inşa edilmiş mansart veya kırık çatı üstü	deck i.
Marine
370	Denizcilik	(yelken seyri) rüzgar neredeyse bordada	broad s.
Mining
371	Maden	neredeyse yatay olarak uzanan veya çok hafif bir eğimi olan cevher katmanı	manto i.
372	Maden	neredeyse yatay olarak uzanan veya çok hafif bir eğimi olan cevher katmanı	blanket deposit i.
373	Maden	cevherin neredeyse dikey bir cepheden kırıldığı madencilik şekli	breasting i.
374	Maden	cevherin neredeyse dikey bir cepheden kırıldığı madencilik şekli	breast stoping i.
Anatomy
375	Anatomi	duyu organlarını neredeyse tamamen çevreleyen kıkırdaksı veya kemiksi kavite	sense capsule i.
Dentistry
376	Diş Hekimliği	kökü pulpa boşluğunu neredeyse kapatarak daha fazla büyümesini önleyen (diş)	rooted s.
Physiology
377	Fizyoloji	kalbin sistol ve diyastolü arasında geçen neredeyse ölçülemeyen zaman	peridiastole [obsolete] i.
Pathology
378	Patoloji	neredeyse sağır olan	deafish s.
Food Engineering
379	Gıda	oda sıcaklığında neredeyse katı halde kalan yağ	butter i.
380	Gıda	neredeyse kaynayana kadar ısıtılmış süt	scalded milk i.
Physics
381	Fizik	fermiyonların negatif enerjisinin kuantum durumlarının neredeyse tam sürekliliğinde boşluk	hole i.
382	Fizik	neredeyse tam (vakum)	hard s.
Chemistry
383	Kimya	genellikle beyaz veya neredeyse beyaz renkte olup asitlerle köpüren doğal çinko karbonat	hemimorphite i.
384	Kimya	farklı kimyasal bileşikler arasındaki kristal formların neredeyse benzer olması	homoeomorphism i.
385	Kimya	böcek kovucu olarak kullanılan berrak, neredeyse kokusuz bir sıvı	picaridin i.
386	Kimya	neredeyse asidik	semiacid s.
Biology
387	Biyoloji	organizmanın neredeyse tamamen susuz hale gelmesi sonucu meydana gelen uyku hali	anhydrobiosis i.
388	Biyoloji	vücut bölümlerinde tekrarlayan ve neredeyse döngüsel olan değişim	fluctuation i.
389	Biyoloji	neredeyse sabit sıcaklıkta kalan	homeothermous s.
390	Biyoloji	neredeyse şeffaf	hyaline s.
Marine Biology
391	Deniz Biyolojisi	neredeyse dik duran ağızları ve dikenli yüzgeçleri olan bir tropikal deniz balığı familyası	antennariidae i.
392	Deniz Biyolojisi	neredeyse dik duran ağızları ve dikenli yüzgeçleri olan bir tropikal deniz balığı familyası	family antennariidae i.
393	Deniz Biyolojisi	neredeyse gözü olmayan bir kedibalığı türü	blind cat (gronias nigrolabris) i.
394	Deniz Biyolojisi	atlantik okyanusu'na özgü, ağzı neredeyse dikey olan büyük ve yılan balığına benzer bir dip balığı	ghostfish i.
395	Deniz Biyolojisi	atlantik okyanusu'na özgü, ağzı neredeyse dikey olan büyük ve yılan balığına benzer bir dip balığı	cryptacanthodes maculatus i.
396	Deniz Biyolojisi	atlantik okyanusu'na özgü, ağzı neredeyse dikey olan büyük ve yılan balığına benzer bir dip balığı	wrymouth i.
397	Deniz Biyolojisi	gövdesi neredeyse tamamen kemikli parçalarla kaplanmış olan balıkların dahil olduğu bir takım	thoracostei i.
Astronomy
398	Gökbilim	iki gök cismi arasındaki açısal uzaklığın tam veya neredeyse 180 derece olduğu dizilim	opposite [obsolete] i.
399	Gökbilim	güneş'ten bakıldığında bir dış gezegenin veya ay'ın dünya ile aynı hizada olup dünya'ya neredeyse en yakın konumunda bulunması	opposition i.
Zoology
400	Zooloji	artikulatlarla neredeyse eşdeğer olan bir omurgasız grubu	annulosa i.
401	Zooloji	kuzey amerika'nın kuzeyinde bulunan, kışın neredeyse tamamen beyaz olan büyük bir kutup tavşanı	arctic hare (lepus arcticus) i.
402	Zooloji	kuzey amerika'nın kuzeyinde bulunan, kışın neredeyse tamamen beyaz olan büyük bir kutup tavşanı	polar hare i.
403	Zooloji	neredeyse tüm kuşların ve birçok sürüngenin gözlerinde bulunan, tarak dişlerini andıran pigmentli vasküler bir zar	marsupium i.
Botanic
404	Botanik	kaliforniya-oregon bölgesinde yetişen, sapı neredeyse yapraksız, kırmızı çiçekli bir bitki	red clintonia (clintonia andrewsiana) i.
405	Botanik	kaliforniya-oregon bölgesinde yetişen, sapı neredeyse yapraksız, kırmızı çiçekli bir bitki	andrew's clintonia i.
406	Botanik	ince ve neredeyse yapraksız, kırmızımsı-kahverengi renkli sapı olan bir orkide	texas purple spike (hexalectris warnockii) i.
407	Botanik	tüylü yaprakları ve büyük beyaz çiçekleri olan, neredeyse sapsız bodur bir bitki	stemless daisy (townsendia exscapa) i.
408	Botanik	tüylü yaprakları ve büyük beyaz çiçekleri olan, neredeyse sapsız bodur bir bitki	easter daisy i.
409	Botanik	kırmızımsı ve etli tohum veren, efedra cinsi eklemli ve neredeyse yapraksız çöl çalısı	joint fir i.
410	Botanik	morumsu etli ve dışı neredeyse siyah olan büyük, tatlı meyveli bir kiraz	blackheart i.
411	Botanik	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcı	blackthorn i.
412	Botanik	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcı	crataegus calpodendron i.
413	Botanik	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcı	crataegus tomentosa i.
414	Botanik	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcı	pear haw i.
415	Botanik	armut şeklinde meyveleri olan, neredeyse dikensiz bir amerikan alıcı	pear hawthorn i.
416	Botanik	açık renkli veya neredeyse beyaz oduna sahip çeşitli ağaçlar	whitewood i.
417	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	hydrocharidaceae i.
418	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	family hydrocharidaceae i.
419	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	family hydrocharitaceae i.
420	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	frogbit family i.
421	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	frog's-bit family i.
422	Botanik	neredeyse sapsız ve sucul bir tatlısu bitki familyası	hydrocharitaceae i.
423	Botanik	parkinsonia cinsine özgü dikenli ve neredeyse yapraksız bir ağaç	paloverde i.
424	Botanik	güney abd'de yetişen ve neredeyse sapsız olan yelpaze palmiyelerini içeren bir cins	serenoa i.
425	Botanik	yaprağın sapı neredeyse tamamen saran alt kısmı	sheath i.
426	Botanik	neredeyse bitki köküne veya yaprağın orta damarına uzanan üç tüysü daldan oluşan	tripinnatisect s.
427	Botanik	alt dudağın dibindeki çıkıntı ile neredeyse kapalı durumda gelen iki dudaklı çiçek tacında borumsu açıklık bulunan	masked s.
428	Botanik	çiçeklerin bir yerde toplanıp tamamen veya neredeyse uzantısız olduğu çiçeklenme türüne ilişkin	condensed s.
429	Botanik	neredeyse dairesel (yaprak)	orbiculated s.
430	Botanik	gruplar veya kitleler halinde büyümeye meyilli olup neredeyse saf bir meşcere oluşturan (orman ağacı)	social s.
Literature
431	Edebiyat	geçici modadan istifade edilerek yayınlanan, neredeyse hiçbir edebi değeri ya da içeriği olmayan kitap	nonbook i.
432	Edebiyat	film ve edebiyatta idealize edilmiş, neredeyse kusursuz kadın karakter	mary sue i.
History
433	Tarih	milattan önce hindistan'ın neredeyse tamamında hüküm sürmüş bir hanedan	maurya i.
Archaeology
434	Arkeoloji	(paleontolojide) neredeyse tümüyle denizlalelerinin iskelet katmanlarından oluşmuş bir tortul kayaç	rhodocrinite i.
435	Arkeoloji	(amerikan arkeolojisinde) neredeyse aynı özellikleri taşıyan buluntuları içeren bir grup bileşenin oluşturduğu bir sınıflandırma birimi	focus i.
Philosophy
436	Felsefe	evrenin tümüyle veya neredeyse pasif olan elementi	matter i.
Environment
437	Çevre	iucn tarafından tehlike altında, neredeyse tehlike altında ya da yetersiz veri olarak sınıflandırılmış türler	species of global conservation concern, i.e. classified as globally threatened, near threatened or data deficient in the IUCN Red List i.
Geography
438	Coğrafya	bölgenin erozyon nedeniyle neredeyse taban seviyesine indirgenmesi	topographic old age i.
439	Coğrafya	neredeyse yatağından taşan akarsu	banker [australia] i.
Meteorology
440	Meteoroloji	şiddetli rüzgar veya zarın görüşü neredeyse sıfıra düşürdüğü hava durumu	whiteout i.
Geology
441	Jeoloji	neredeyse tamamen plajiyoklaz feldispattan oluşan magmatik bir kayaç	anorthosite i.
442	Jeoloji	neredeyse tamamen deniz zambaklarının iskelet katmanlarından oluşmuş tortul kayaçlara verilen ad	encrinite i.
443	Jeoloji	paris havzasında bulunup neredeyse tamamen çok odacıklı mikroskopik kabuklardan oluşan inşaat taşı	miliolite limestone i.
444	Jeoloji	buzulun içinde yer alan ve erime sularla oyulup içine kaya molozu dolmuş neredeyse silindir biçimindeki dikey şaft	moulin i.
445	Jeoloji	(bazı amfibollerde) neredeyse paralel ince sütunlardan oluşan bir tür mineral agrega yapısı	columnar structure i.
446	Jeoloji	tümü neredeyse aynı eğimde olan tortul kayaç tabakasında genellikle erozyon nedeniyle kırılma	disconformity i.
447	Jeoloji	eksenel düzlemi neredeyse yatay olan (kaya kıvrımı)	recumbent s.
448	Jeoloji	neredeyse periyodik	quasi-periodic s.
449	Jeoloji	neredeyse eşit miktarda koyu ve açık renk mineral içeren (volkanik kayaç)	mesocratic s.
Military
450	Askeri	birliklerin genel muharebe hattına neredeyse dik çizgi oluşturacak şekilde düzenlenmesi	crotchet i.
451	Askeri	orijinal veya orijinale yakın kalitede görüntülerin neredeyse gerçek zamanlı olarak elektronik aktarımında kullanılan ekipman ve prosedürler	primary imagery dissemination i.
Hunting
452	Silah/Atıcılık	yarı otomatik tüfeklerin neredeyse tam otomatik tüfeklerle aynı hızda atış yapabilmesine olanak sağlayan aparat	bump stock i.
453	Silah/Atıcılık	yarı otomatik tüfeklerin neredeyse tam otomatik tüfeklerle aynı hızda atış yapabilmesine olanak sağlayan aparat	bump fire stock i.
Sport
454	Spor	neredeyse her türlü kavga tekniğinin serbest olduğu bir dövüş sporu	total fighting i.
455	Spor	(bilardoda) ıstakayı neredeyse dik şekilde tutup beyaz topa vurarak beyaz topun başka bir top etrafında döndükten sonra hedef topa çarpması şeklinde yapılan atış	masse shot i.
456	Spor	bilardo topuna hedeflenen topa çarptıktan sonra neredeyse duracak şekilde vurma	drag [uk] i.
457	Spor	neredeyse temas yokken gerçekleşen abartılı düşüş	flop i.
458	Spor	(güreşte) hamleyi yapana bir puan kazandıran neredeyse tuş etme hareketi	predicament i.
459	Spor	neredeyse gol olacak vuruş	shot on goal i.
Wagering
460	Bahisçilik	at yarışında tüyocunun kazanan attan neredeyse emin olduğu seçim	nap [uk] i.
461	Bahisçilik	neredeyse kesin sonuç	short odds i.
Music
462	Müzik	klarnette neredeyse kesintisiz perde değişikliği yapan bir dizi nota	glissando i.
Photography
463	Fotoğrafçılık	orijinaliyle neredeyse aynı tonlarda olan (ardıl görüntü)	homochromatic s.
Archaic
464	Eski Kullanım	her neredeyse	whereso zf.
Ornithology
465	Kuşbilim	neredeyse tüm türleri avustralya'da yaşayan, çiçeklerdeki nektar ve böceklerle beslenebilmesi için farklılaşmış dili bulunan ardıçkuşlarından oluşan bir familya	meliphagidae i.
466	Kuşbilim	neredeyse tüm türleri avustralya'da yaşayan, çiçeklerdeki nektar ve böceklerle beslenebilmesi için farklılaşmış dili bulunan ardıçkuşlarından oluşan bir familya	family meliphagidae i.
Reptiles
467	Sürüngenler	sauropterygia üst takımıyla neredeyse eş kapsamlı olan bir deniz sürüngenleri takımı	plesiosauria i.
Slang
468	Argo	neredeyse imkansız bir şey	rocking horse manure [australia] i.
469	Argo	neredeyse imkansız bir şey	rocking-horse manure [australia] i.
470	Argo	neredeyse altına sıçmak	be touching cotton f.
471	Argo	neredeyse hiçbir şey yapmak	couldn't (do something) to save (one's) life f.
472	Argo	(bir şeyi) neredeyse hiç yapmamak	couldn't (do something) to save (one's) life f.
473	Argo	neredeyse altına sıçacak/yapacak olmak	prairie dog f.
474	Argo	neredeyse sarhoş	half-sprung s.
475	Argo	neredeyse sarhoş	half-stewed s.
476	Argo	neredeyse imkansız	(as) rare as rocking horse crap s.
477	Argo	neredeyse imkansız	(as) rare as rocking horse manure s.
478	Argo	neredeyse imkansız	(as) rare as rocking horse poo s.
479	Argo	neredeyse imkansız	(as) rare as rocking horse shit s.
480	Argo	neredeyse hiç	a fat lot zf.
481	Argo	neredeyse hiç	fat lot zf.
482	Argo	neredeyse hiçbir şey	dick all expr.
Modern Slang
483	Modern Argo	neredeyse her şey	almost anything i.
484	Modern Argo	neredeyse tamamen vegan beslenen kimse	almost vegan i.
485	Modern Argo	geğirip neredeyse kusmak	burf f.
486	Modern Argo	neredeyse yolu yarılamış	almost halfway there s.
487	Modern Argo	yolun neredeyse yarısına gelmiş	almost halfway there s.