go!

"go!" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 1 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	go! expr.	başla

"go!" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	yatmak
I know you probably don't want to go to sleep right now, but you should. Şu anda muhtemelen yatmak istemediğini biliyorum ama yatmalısın. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	go to bed f.	yatmak
I took three tablets of a cold medicine before going to bed. Yatmadan önce üç tablet soğuk algınlığı ilacı aldım. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	go crazy f.	çıldırmak
The audience went crazy. Seyirci çıldırdı. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	go mad f.	çıldırmak
The world's going mad. Dünya çıldırıyor. More Sentences
5	Yaygın Kullanım	go down f.	inmek
Let's go down the stairs slowly. Merdivenlerden yavaşça inelim. More Sentences
6	Yaygın Kullanım	go out f.	çıkmak
Public tenders have gone out. Kamu ihalelerine çıkıldı. More Sentences
7	Yaygın Kullanım	go f.	hareket etmek
We should not go along with the US missile defence system. ABD'nin füze savunma sistemiyle birlikte hareket etmemeliyiz. More Sentences
8	Yaygın Kullanım	go f.	gitmek
Unfortunately, the proposed framework decision does not go far enough in this direction. Ne yazık ki, önerilen çerçeve karar bu yönde yeterince ileri gitmemektedir. More Sentences
9	Yaygın Kullanım	go mad f.	delirmek
For a moment there, I thought he had gone mad. Bir an için onun delirmiş olduğunu düşündüm. More Sentences
10	Yaygın Kullanım	go on f.	devam etmek
We go on to identify a number of important points. Bir dizi önemli noktayı tespit etmeye devam ediyoruz. More Sentences
11	Yaygın Kullanım	go beyond f.	aşmak
The Commission cannot accept amendments that introduce policy statements that go beyond the scope of this proposal. Komisyon, bu teklifin kapsamını aşan politika açıklamaları getiren değişiklikleri kabul edemez. More Sentences
12	Yaygın Kullanım	go into f.	girmek
It is true that we have not gone into the details. Detaylara girmediğimiz doğrudur. More Sentences
13	Yaygın Kullanım	go bankrupt f.	iflas etmek
It must be possible for companies which go bankrupt to be given another chance. İflas eden şirketlere bir şans daha verilmesi mümkün olmalıdır. More Sentences
14	Yaygın Kullanım	go to bed f.	yatmaya gitmek
Tom was tired, so he went to bed early. Tom yorgundu, bu yüzden erken yatmaya gitti. More Sentences
15	Yaygın Kullanım	go to bed f.	uyumaya gitmek
My mother was so tired that she went to bed early. Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti. More Sentences
16	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	uyumaya gitmek
Everyone went to sleep. Herkes uyumaya gitti. More Sentences
17	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	yatmaya gitmek
Tom waited for Mary to go to sleep. Tom Mary'nin yatmaya gitmesini bekledi. More Sentences
18	Yaygın Kullanım	go better f.	iyiye gitmek
Everything went better than I had expected. Her şey umduğumdan daha iyi gitti. More Sentences
19	Yaygın Kullanım	go crazy f.	delirmek
I didn't go crazy. Delirmedim. More Sentences
20	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	uyumak
Be a good kid and go to sleep. Şimdi akıllı bir kız ol ve uyu. More Sentences
General
21	Genel	go i.	gayret
Go for it! Haydi gayret! More Sentences
22	Genel	go off i.	çalar saatin çalması
Yesterday the alarm clock didn't go off and Kurt didn't wake up. Dün çalar saat çalmadı ve Kurt uyanmadı. More Sentences
23	Genel	go i.	sefer
To stage major events to reach as many people as possible in one go? Tek seferde mümkün olduğunca çok insana ulaşmak için büyük etkinlikler düzenlemek mi? More Sentences
24	Genel	go (of pain) i.	ağrının geçmesi
The pain finally went away. Sonunda ağrı geçti. More Sentences
25	Genel	go-between i.	aracı
I was the go-between. Ben aracıydım. More Sentences
26	Genel	merry-go-round i.	atlıkarınca
The merry-go-round rotates clockwise. Atlıkarınca saat yönünde dönüyor. More Sentences
27	Genel	go i.	şans
If I had a choice, I'd go home now. Seçme şansım olsaydı, şimdi eve giderdim. More Sentences
28	Genel	go out f.	dışarı gitmek
Be sure to turn out the light when you go out of the room. Odadan dışarı gittiğinizde ışığı söndürdüğünüzden emin olun. More Sentences
29	Genel	go in f.	içeri girmek
That is the explanation for going in and destroying villages and all the Palestinian structures. İçeri girip köyleri ve Filistinlilere ait tüm yapıları yıkmanın açıklaması budur. More Sentences
30	Genel	go far away f.	uzağa gitmek
Tom went far away. Tom çok uzaklara gitti. More Sentences
31	Genel	go to town f.	şehre gitmek
He'll go to town. O şehre gidecek. More Sentences
32	Genel	(blood pressure) go up f.	tansiyonu yükselmek
Your blood pressure may go up in the winter. Kışın tansiyonun yükselebilir. More Sentences
33	Genel	go forward f.	ileri gitmek
The car was going forward. Araba ileri gidiyordu. More Sentences
34	Genel	go after f.	peşinden gitmek
Thirty years of murderous assault and still he goes after the remnants of those unfortunate people. Otuz yıl süren ölümcül saldırı ve hala o talihsiz insanlardan geriye kalanların peşinden gidiyor. More Sentences
35	Genel	go to bed f.	yatmaya gitmek
Having done the lessons, he immediately went to bed. Dersleri yaptıktan sonra o hemen yatmaya gitti. More Sentences
36	Genel	go f.	göstermek (saat belirli bir zamanı)
My report would, I am sure, go some way to reassuring people. Raporum eminim ki insanları rahatlatmak için bir yol gösterecektir. More Sentences
37	Genel	go for f.	hoşlanmak
I don't go for men of his type. Onun tipindeki erkeklerden hoşlanmam. More Sentences
38	Genel	go out with f.	ile dışarı çık
Tom changed his mind about going out with Mary and stayed home. Tom Mary ile dışarı çıkma fikrini değiştirdi ve evde kaldı. More Sentences
39	Genel	go adrift f.	akıntıya kapılmak
The mast broke and our ship went adrift. Gemi direği kırıldı ve gemimiz akıntıya kapılıp gitti. More Sentences
40	Genel	go over f.	gözden geçirmek
We should, however, go over a number of points of assessment with each other. Bununla birlikte birbirimizle bazı değerlendirme noktalarını gözden geçirmeliyiz. More Sentences
41	Genel	go shopping f.	alışverişe çıkmak
When they go shopping, they want answers to questions concerning ethical, ecological and social matters. Tüketiciler alışverişe çıktıklarında etik, ekolojik ve sosyal konularla ilgili sorulara cevap ararlar. More Sentences
42	Genel	go into detail f.	detaya girmek
Tom didn't want to go into details. Tom detaylara girmek istemedi. More Sentences
43	Genel	go bad f.	kötü gitmek
Maybe it was a black market deal that went bad. Belki de kötü giden bir kara piyasa anlaşmasıydı. More Sentences
44	Genel	go bald f.	kel olmak
Tom has already gone bald. Tom zaten kel oldu. More Sentences
45	Genel	go without f.	vazgeçmek
We must go without luxuries. Lüksten vazgeçmeliyiz. More Sentences
46	Genel	go back f.	dönmek
Let us go back briefly to the core of the matter, however. Yine de kısaca konunun özüne dönelim. More Sentences
47	Genel	go against f.	aykırı olmak
Anything that goes against EU law must be prohibited. AB yasalarına aykırı olan her şey yasaklanmalıdır. More Sentences
48	Genel	go bad f.	çürümek
The meat's gone bad. Et çürüdü. More Sentences
49	Genel	go off f.	bozulmak
However, in order to prevent vegetables, fruit and cereal products from going off, we can irradiate them. Bununla birlikte, sebze, meyve ve tahıl ürünlerinin bozulmasını önlemek için onları ışınlayabiliriz. More Sentences
50	Genel	go along with f.	kabul etmek
Last but not least, we can go along with what has been negotiated. Son olarak müzakere edilenleri kabul edebiliriz. More Sentences
51	Genel	go jogging f.	jogging yapmak
I didn't go jogging yesterday. Dün jogging yapmadım. More Sentences
52	Genel	go through with f.	gerçekleştirmek
You must go through with your plan. Planını gerçekleştirmelisin. More Sentences
53	Genel	go out f.	sokağa çıkmak
He went out into the street and saw his friend's body. Sokağa çıktı ve arkadaşının cesedini gördü. More Sentences
54	Genel	go for f.	almaya gitmek
I'm going for help. Yardım almaya gidiyorum. More Sentences
55	Genel	go away f.	yaylanmak
Tom wanted Mary to go away. Tom Mary'nin yaylanmasını istedi. More Sentences
56	Genel	go f.	uçup gitmek (zaman)
Where did the time go? Zaman nereye uçup gitti? More Sentences
57	Genel	go in f.	girmek
As we planned, we'll go in first. Planladığımız gibi ilk biz gireceğiz. More Sentences
58	Genel	go with f.	çıkmak
Tom has been going with Mary for almost three years now. Tom şu anda neredeyse üç yıldır Mary ile birlikte çıkıyor. More Sentences
59	Genel	go nuts f.	çıldırmak
The world has gone nuts. Dünya çıldırmış. More Sentences
60	Genel	go about f.	başlamak
Now I must go about my work. Şimdi işime başlamalıyım. More Sentences
61	Genel	go down f.	batmak
The sun has already gone down. Güneş zaten battı. More Sentences
62	Genel	go up f.	yukarı gitmek
I went up the stairs and went to bed. Ben merdivenlerden yukarı gittim ve yatmaya gittim. More Sentences
63	Genel	go f.	durmak
He can't go without wine for even a day. Bir gün bile şarapsız duramaz. More Sentences
64	Genel	have a go f.	denemek
We have had a go with sugar, but the EU's export subsidy did not give us a chance. Şekeri denedik ama AB'nin ihracat sübvansiyonu bize bir şans vermedi. More Sentences
65	Genel	go on f.	olmak
Is what is going on here in plenary 'As You Like It'? Burada genel kurulda olup bitenler 'Beğendiğiniz Gibi' mi? More Sentences
66	Genel	go through f.	yapmak
Give me one good reason why I should go through with this. Bunu yapmam için bana iyi bir neden söyle. More Sentences
67	Genel	go along f.	eşlik etmek
I will go along with you as far as the station. İstasyona kadar sana eşlik edeceğim. More Sentences
68	Genel	go on f.	ilerlemek
Well, this is as far as we go on these. Bu konuda ancak bu kadar ilerleyebildik. More Sentences
69	Genel	go ahead f.	ilerlemek
I believe that the only way to stop the Americans going ahead unilaterally is by means of such a united approach. Amerikalıların tek taraflı olarak ilerlemesini durdurmanın tek yolunun böyle bir birleşik yaklaşım olduğuna inanıyorum. More Sentences
70	Genel	go after f.	peşinde koşmak
He is always going after fame. O her zaman şöhret peşinde koşuyor. More Sentences
71	Genel	go aboard f.	binmek
He went aboard the plane. Uçağa bindi. More Sentences
72	Genel	go to ruin f.	mahvolmak
If Tom shows up, it's going to ruin Mary's day. Eğer Tom gelirse, Mary'nin günü mahvolur. More Sentences
73	Genel	go back f.	geri dönmek
People are going back to eating meat, and are again buying it cheaply. İnsanlar et yemeye geri dönüyor ve eti yine ucuza satın alıyor. More Sentences
74	Genel	go down f.	aşağı inmek
I shall go down at once and explain everything. Hemen aşağı inip her şeyi açıklayacağım. More Sentences
75	Genel	go up f.	yükselmek
The unemployment rate went up to 5% because of the recession. İşsizlik oranı durgunluktan dolayı %5'e yükseldi. More Sentences
76	Genel	go off f.	çıkmak
I'm going to go off on a trip this evening. Bu akşam bir yolculuğa çıkacağım. More Sentences
77	Genel	go to sleep f.	uyuşmak
My left foot has gone to sleep. Benim sol ayağım uyuştu. More Sentences
78	Genel	go along with f.	desteklemek
He will go along with your plan. O, planınızı destekleyecek. More Sentences
79	Genel	go out f.	geçmek
Short skirts have already gone out of fashion. Kısa eteklerin modası çoktan geçti. More Sentences
80	Genel	go f.	dayanmak
The camel can go a long time without water and food. Deve su ve yiyecek olmadan uzun süre dayanabilir. More Sentences
81	Genel	go f.	kaybolmak
Aya's been gone since the bugs showed up. Aya, bu böceklerin ortaya çıkmasından sonra kayboldu. More Sentences
82	Genel	go up f.	yukarıya gitmek
It's time to go up. Yukarıya gitme zamanı. More Sentences
83	Genel	go out f.	kesilmek
Animals suffer as a result, and the call must now go out for animals to be slaughtered at the nearest abattoir. Sonuç olarak hayvanlar acı çekmektedir ve artık hayvanların en yakın mezbahada kesilmesi için çağrı yapılmalıdır. More Sentences
84	Genel	go through f.	gözden geçirmek
I would like to ask whether they would like to go through their own amendment list one more time. Kendi değişiklik listelerini bir kez daha gözden geçirmek isteyip istemediklerini sormak istiyorum. More Sentences
85	Genel	go f.	yok olmak
I wish my problems would all go away. Keşke tüm sorunlarım yok olsa. More Sentences
86	Genel	go through f.	katlanmak
I will go through that trouble again. Bu zahmete tekrar katlanacağım. More Sentences
87	Genel	go downhill f.	kötüye gitmek
It went downhill. İşler kötüye gitti. More Sentences
88	Genel	go away f.	basıp gitmek
Tom wanted Mary to go away. Tom Mary'nin basıp gitmesini istedi. More Sentences
89	Genel	go to visit f.	ziyarete gitmek
Tom went to visit a friend. Tom bir arkadaşını ziyarete gitti. More Sentences
90	Genel	go blind f.	kör olmak
I'm afraid of going blind. Kör olmaktan korkuyorum. More Sentences
91	Genel	go well f.	iyi gitmek
We therefore hope things will go well, but we have major doubts. Bu nedenle işlerin iyi gideceğini umuyoruz, ancak büyük şüphelerimiz var. More Sentences
92	Genel	go off f.	patlamak
The gun went off, and I headed out fast. Silah patladı ve çabucak dışarı çıktım. More Sentences
93	Genel	go about f.	dolaşmak
He went about with a bag. Bir çanta ile dolaştı. More Sentences
94	Genel	go into f.	incelemek
I have gone into labelling in great depth and also got to grips with its practical implementation. Etiketleme konusunu derinlemesine inceledim ve pratik uygulamasını da ele aldım. More Sentences
95	Genel	go f.	uyumak
This hat goes together with the dress. Bu şapka elbiseye uyuyor. More Sentences
96	Genel	go to war f.	savaşa girmek
Man decides to go to war; and man can put a stop to war. Savaşa girmeye insan karar verir; ve insan savaşı durdurabilir. More Sentences
97	Genel	go too far f.	çok ileri gitmek
There is one point, however, where the Commission proposal goes too far. Ancak Komisyon teklifinin çok ileri gittiği bir nokta var. More Sentences
98	Genel	go together f.	birbirine uymak
Your jacket and tie don't go together. Ceketin ve kravatın birbirine uymuyor. More Sentences
99	Genel	go on foot f.	yaya gitmek
I prefer going on foot to going by bus. Yaya gitmeyi otobüsle gitmeye tercih ederim. More Sentences
100	Genel	go with f.	gitmek
He went with a friend to meet a supposed gay man. Bir arkadaşıyla birlikte sözde eşcinsel bir adamla buluşmaya gitmiş. More Sentences
101	Genel	go on f.	sürmek
The suffering of this country has gone on long enough. Bu ülkenin çektiği acılar yeterince uzun sürdü. More Sentences
102	Genel	go far f.	uzaklaşmak
We had not gone far before we were caught in a shower. Sağanağa yakalandığımızda pek uzaklaşmamıştık. More Sentences
103	Genel	go swimming f.	yüzmeye gitmek
We would often go swimming in the river. Sık sık nehirde yüzmeye giderdik. More Sentences
104	Genel	go beyond f.	ötesine geçmek
Secondly, we must not forget that shipping goes beyond national and European borders. İkinci olarak deniz taşımacılığının ulusal ve Avrupa sınırlarının ötesine geçtiğini unutmamalıyız. More Sentences
105	Genel	go f.	uzanmak
It must be said that this history goes back a long way to 1997. Bu geçmişin 1997'ye kadar uzandığı söylenmelidir. More Sentences
106	Genel	go off f.	çalmaya başlamak
All of a sudden, the fire alarm went off. Birdenbire yangın alarmı çalmaya başladı. More Sentences
107	Genel	go for f.	geçerli olmak
The same goes for monitoring, where it is only sensible to take account of the particular circumstances that apply. Aynı şey, yalnızca geçerli olan özel koşulların dikkate alınmasının mantıklı olduğu izleme için de geçerlidir. More Sentences
108	Genel	go together f.	gitmek
We're not planning to go together. Beraber gitmeyi düşünmüyoruz. More Sentences
109	Genel	go to f.	uzanmak
My concerns go to the heart of the US system. Endişelerim ABD sisteminin kalbine kadar uzanıyor. More Sentences
110	Genel	go for f.	sevmek
Women seem to go for Tom. Kadınlar Tom'u seviyor gibi görünüyor. More Sentences
111	Genel	go on f.	davranmaya devam etmek (belirli bir şekilde)
In this world, it's difficult to go on behaving like a human being. Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur. More Sentences
112	Genel	go on f.	gitmek
When Europe's leaders go on state visits, they take weighty political baggage with them. Avrupa'nın liderleri devlet ziyaretlerine giderken yanlarında ağır siyasi yükler de götürüyorlar. More Sentences
Common Usage
113	Yaygın Kullanım	go to the toilet f.	tuvalete gitmek
114	Yaygın Kullanım	go out for a walk f.	yürüyüşe çıkmak
115	Yaygın Kullanım	let oneself go f.	coşmak
116	Yaygın Kullanım	go mad f.	kudurmak
117	Yaygın Kullanım	go gray f.	ağarmak
118	Yaygın Kullanım	go worse f.	kötüleşmek
119	Yaygın Kullanım	go to bed f.	uyumak üzere uzanmak
120	Yaygın Kullanım	go to bed f.	yatağa yatmak
121	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	uyumak üzere uzanmak
122	Yaygın Kullanım	go to sleep f.	yatağa yatmak
123	Yaygın Kullanım	go on a walk f.	yürüyüşe çıkmak
General
124	Genel	go i.	teşebbüs
125	Genel	go cart i.	çocuk arabası
126	Genel	go i.	tutulma
127	Genel	go off i.	yiyeceklerin bozulması
128	Genel	load and go i.	yükle ve yürüt
129	Genel	go i.	güdü
130	Genel	making something go with i.	yakıştırma
131	Genel	go i.	sıra
132	Genel	go getter i.	becerikli kişi
133	Genel	go in i.	güneş veya ayın bulutla örtülmesi
134	Genel	go i.	gidiş
135	Genel	letting go i.	salıverme
136	Genel	go i.	hamle
137	Genel	go i.	enerji
138	Genel	go i.	deneme
139	Genel	go i.	girişim
140	Genel	go i.	moda
141	Genel	go i.	bardak
142	Genel	go i.	müsaade
143	Genel	go i.	kuvvet
144	Genel	go i.	gitme
145	Genel	go i.	başarı
146	Genel	go bad cop on someone i.	kötü polis oyunu oynayarak bilgi alma taktiği
147	Genel	go i.	sınama
148	Genel	go-off i.	başlangıç
149	Genel	go-slow i.	işi yavaşlatma grevi
150	Genel	go-kart i.	gokart
151	Genel	get-up-and-go i.	itici güç
152	Genel	go-kart i.	çocuk arabası
153	Genel	go-slow i.	işi yavaşlatma
154	Genel	go-cart i.	yarış arabası
155	Genel	go-no-go i.	git gitme
156	Genel	go-getter i.	gayretli ve tuttuğunu koparan kimse
157	Genel	go-off i.	başlama
158	Genel	get-up-and-go i.	enerji
159	Genel	go-getter i.	tuttuğunu koparan kişi
160	Genel	go-cart i.	bebek arabası
161	Genel	go-getter i.	kariyeri hızla yükselen kimse
162	Genel	go-kart i.	küçük yarış arabası
163	Genel	go-getter i.	azimli kişi
164	Genel	go-between i.	çöpçatan
165	Genel	go-devil i.	boru açıcısı
166	Genel	go-between i.	arabulucu
167	Genel	go-cart i.	oyuncak bebek arabası
168	Genel	no-go area i.	yetkili olmayanların girmelerinin yasak olduğu alan
169	Genel	the go-ahead i.	müsaade
170	Genel	sentry-go i.	nöbet
171	Genel	the go-ahead i.	izin
172	Genel	go-cart i.	el arabası
173	Genel	go-cart i.	çocuk arabası
174	Genel	go-cart i.	sebzeci arabası
175	Genel	go-cart i.	çekçek
176	Genel	go fish i.	bir kağıt oyunu
177	Genel	pay-as-you-go phone i.	kontörlü hat
178	Genel	permission to go abroad i.	yurtdışı izni
179	Genel	permission to go abroad i.	yurtdışına gidiş izni
180	Genel	permission to go abroad i.	yurtdışına çıkış izni
181	Genel	go fish i.	bir kart oyunu
182	Genel	go cup i.	(içeceğini alıp götürebilmen için kullanılan) plastik bardak
183	Genel	go-cup i.	(içeceğini alıp götürebilmen için kullanılan) plastik bardak
184	Genel	to-go cup i.	(içeceğini alıp götürebilmen için kullanılan) plastik bardak
185	Genel	go-go-dancer i.	striptizci
186	Genel	go-go-dancer i.	aç aç dansçısı
187	Genel	go-fast boat i.	sürat teknesi
188	Genel	go-between i.	elçi
189	Genel	hide-and-go-seek i.	saklambaç
190	Genel	the first person to go to space i.	uzaya giden ilk kişi
191	Genel	the first person to go to space i.	uzaya giden ilk insan
192	Genel	a-go-go i.	gece klubü
193	Genel	go live i.	canlıya geçiş
194	Genel	go-cart i.	bebek yürüteci
195	Genel	go-cart i.	yürüteç
196	Genel	go bag i.	deprem çantası
197	Genel	go bag i.	acil durum çantası
198	Genel	grab and go i.	al ve götür
199	Genel	merry-go-round i.	hareketli ve hızlı tur
200	Genel	merry-go-round i.	fırıl fırıl dönme
201	Genel	merry-go-round i.	sonu gelmeyen arayış
202	Genel	merry-go-round i.	sonu bir yere varmayan koşturmaca
203	Genel	hide and go seek i.	saklambaç oynama
204	Genel	go i.	hadise
205	Genel	go i.	olay
206	Genel	go i.	tesadüf
207	Genel	go i.	fırsat
208	Genel	go i.	hastalık nöbeti
209	Genel	go i.	pazarlık
210	Genel	go i.	ticaret
211	Genel	go i.	maç
212	Genel	go i.	yarışma
213	Genel	go i.	devam etme izni
214	Genel	go i.	oyun tahtasında oynana bir tür japon oyunu
215	Genel	go i.	başlangıç noktası
216	Genel	go i.	hareketin süresi
217	Genel	go-about i.	serseri
218	Genel	go-about i.	aylak kimse
219	Genel	go board i.	go oyunu tahtası
220	Genel	go game i.	bir tür tahta oyunu
221	Genel	go no-go i.	bileşenin çalışabilirlik durumu
222	Genel	go no-go i.	sistemin çalışabilirlik durumu
223	Genel	go no-go i.	karar anı
224	Genel	go-ahead i.	enerji
225	Genel	go-ahead i.	ruh
226	Genel	go-ahead i.	atılganlık
227	Genel	go-ahead i.	enerjik kimse
228	Genel	go-ahead i.	girişimken kimse
229	Genel	go-ahead i.	yeşil ışık
230	Genel	go-ahead i.	devam etme izni
231	Genel	go-ahead i.	(özellikle hawai ve kaliforniya'da) bir tür sandalet
232	Genel	go-between i.	uzlaştırıcı
233	Genel	go-between i.	bağlantı linki
234	Genel	go-between i.	köprü
235	Genel	go-between i.	farklı iki gruba ait kimse
236	Genel	go-between i.	simsar
237	Genel	go-between i.	tellal
238	Genel	go-by i.	görmezden gelme
239	Genel	go-by i.	başından savma
240	Genel	go-cart [us] i.	at arabası
241	Genel	go-devil i.	işçi ve malzeme taşımak için kullanılan küçük araba
242	Genel	go-devil i.	çocuk kızağı
243	Genel	go-devil [us] i.	aşırı derecede hızlı makine
244	Genel	go-devil [us] i.	çok etkili alet
245	Genel	go-getting i.	saldırganlık
246	Genel	go-getting i.	girişkenlik
247	Genel	get-go i.	en baş
248	Genel	get-go i.	başlangıç
249	Genel	git-go i.	en baş
250	Genel	git-go i.	başlangıç
251	Genel	get-up-and-go i.	girişimcilik ve kararlılık
252	Genel	get-up-and-go i.	cesaret
253	Genel	go-round i.	argüman
254	Genel	go-round i.	tartışma
255	Genel	go-round i.	sav
256	Genel	go-round i.	çatışmayla sonuçlanan hengameli buluşma
257	Genel	go-round i.	kararsız veya kaçamaklı tavır
258	Genel	go-see i.	model seçiminde müşterinin modelle yüz yüze yaptığı iş mülakatı
259	Genel	go i.	tek seferde ele alınan miktar
260	Genel	go i.	şevk
261	Genel	go i.	seyahat etmek
262	Genel	go f.	işlemek (makine)
263	Genel	go on f.	dayanmak
264	Genel	go through f.	onaylanmak (bir kanun tasarısı vb)
265	Genel	go down with something f.	yakalanmak
266	Genel	go to school f.	üniversiteye devam etmek
267	Genel	go forth f.	çıkmak
268	Genel	go f.	azalmak
269	Genel	go f.	çıkarmak (belirli bir ses)
270	Genel	go f.	zaman uçup gitmek
271	Genel	go into splinters f.	parçalanmak
272	Genel	go soldiering f.	asker olmak
273	Genel	go for f.	seçmek
274	Genel	go f.	yıkılmak
275	Genel	go against f.	aleyhinde olmak (sonuç)
276	Genel	go up in flames f.	tamamıyla yanmak
277	Genel	go f.	sönmek
278	Genel	go unheeded f.	ihmal edilmek
279	Genel	go into action f.	faaliyete başlamak
280	Genel	go too far f.	çok olmak
281	Genel	go sour f.	kötüye gitmek
282	Genel	go limp f.	gevşemek
283	Genel	go regularly f.	gidip gelmek
284	Genel	go to the dogs f.	rezil olmak
285	Genel	cause to go away f.	savuşturmak
286	Genel	go from bad to worse f.	kötüyken daha kötü olmak
287	Genel	go against one's principles f.	prensiplerinin dışına çıkmak
288	Genel	go for a walk f.	gezinmek
289	Genel	go to seed f.	kuvvetten düşmek
290	Genel	go f.	kesilmek
291	Genel	go in for f.	bir şeyin meraklısı olmak
292	Genel	go slumming f.	fakir semtleri hayır için dolaşmak
293	Genel	go off one's head f.	oynatmak
294	Genel	go back on one's promise f.	sözünden dönmek
295	Genel	go for a ride f.	gezmeye gitmek
296	Genel	go off f.	ateş almak
297	Genel	go into one's shell f.	susup insanlarla konuşmamak
298	Genel	go up in smoke f.	tamamıyla yanmak
299	Genel	go out f.	demode olmak
300	Genel	go on f.	yanmaya başlamak (ışıklar/kalorifer)
301	Genel	have one's business go bad f.	arpalamak
302	Genel	go away f.	defolmak
303	Genel	go into f.	girmek (araştırmaya)
304	Genel	go f.	haline gelmek
305	Genel	go through f.	muayene etmek
306	Genel	go through f.	zor bir durumu atlatmak
307	Genel	go to ground f.	araziye uymak
308	Genel	go down f.	inmek (fiyatlar)
309	Genel	go back f.	gerisin geriye gitmek
310	Genel	go down f.	düşmek (seviye/kalite)
311	Genel	go around with somebody f.	peşinde dolaşmak
312	Genel	go against the grain f.	birinin tabiatına aykırı olmak
313	Genel	go to school f.	eğitim görmek
314	Genel	go well together f.	uyuşmak
315	Genel	go on a spree f.	felekten bir gün çalmak
316	Genel	go on f.	yerine geçmek
317	Genel	go hog wild f.	çılgınca davranmak
318	Genel	go on f.	geçmek (zaman)
319	Genel	have a go at f.	denemek
320	Genel	go red f.	kırmızılaşmak
321	Genel	go at something f.	sarılmak
322	Genel	go on the rampage f.	kasıp kavurmak
323	Genel	let go f.	laçka etmek
324	Genel	go f.	olmak (şiir/tekerleme vb'nin sözleri/müziğin nağmesi belirli bir biçimde)
325	Genel	go over f.	kontrol etmek
326	Genel	go the whole hog f.	bir işi tamamıyla yapmak
327	Genel	go to hell f.	cehennemin dibine gitmek
328	Genel	go easy on f.	kıyak geçmek
329	Genel	go out f.	çekilmek (deniz)
330	Genel	go by the board f.	kaçmak (fırsat)
331	Genel	go to town f.	hızlı çalışmak
332	Genel	go over f.	tekrarlamak
333	Genel	go into division f.	ikiye ayrılmak
334	Genel	go by a name f.	adıyla tanınmak
335	Genel	go abroad f.	dışarı gitmek
336	Genel	go bathing f.	yüzmeye gitmek
337	Genel	go off the deep end f.	ayranı kabarmak
338	Genel	let oneself go f.	kendini bırakıp coşmak
339	Genel	let go f.	gevşemek
340	Genel	go by the board f.	iyi şeyler yok olmak
341	Genel	go into f.	girmek (tartışmaya)
342	Genel	go for a stroll f.	gezinmek
343	Genel	go astray f.	kötü yola düşmek
344	Genel	go for a stroll f.	gezinti yapmak
345	Genel	go f.	sarmak
346	Genel	go on a honeymoon f.	balayına çıkmak
347	Genel	go one's way f.	bildiğini okumak
348	Genel	go on the black market f.	karaborsaya düşmek
349	Genel	go back on someone f.	birine ihanet etmek
350	Genel	go the long way around f.	dolaşmak
351	Genel	go to school on foot f.	okula yürüyerek gitmek
352	Genel	go for a jaunt f.	dolaşmak
353	Genel	go down f.	karşılanmak
354	Genel	go round with f.	takılmak
355	Genel	go splinters f.	dağılmak
356	Genel	go through f.	yoklamak (cepleri)
357	Genel	let oneself go f.	rahatlamak
358	Genel	go wrong f.	arıza yapmak
359	Genel	go to sugar f.	bal vb şekerlenmek
360	Genel	go faster f.	süratlenmek
361	Genel	go out f.	grev yapmak
362	Genel	go for f.	sataşmak
363	Genel	go down in history f.	tarihe geçmek
364	Genel	go off f.	çalışmamak
365	Genel	go off the air f.	tv yayına son vermek
366	Genel	go about a task f.	bir işi ele almak
367	Genel	go someone one better f.	birini geçmek
368	Genel	go with f.	ile flört etmek
369	Genel	go over something with a fine comb f.	ince eleyip sık dokumak
370	Genel	go mad from jealousy f.	çatlamak
371	Genel	go through pain f.	acıyı yaşamak
372	Genel	go mad f.	cinnet getirmek
373	Genel	go to polls f.	sandığa gitmek (oy kullanmak amacıyla)
374	Genel	go mushrooming f.	mantara çıkmak
375	Genel	go for nothing f.	ziyan olmak
376	Genel	go bad f.	eprimek
377	Genel	go one's way f.	kafasının dikine gitmek
378	Genel	go under f.	bozulmak
379	Genel	go the way of all flesh f.	ölmek
380	Genel	go in with someone on f.	bir şeyde biriyle ortak olmak
381	Genel	go sour f.	eprimek
382	Genel	go f.	yaraşmak
383	Genel	go f.	belirli bir durumda kalmak
384	Genel	go one's way f.	kendi yoluna gitmek
385	Genel	go to rack and ruin f.	mahvolmak
386	Genel	go to great lengths f.	her çareyi kullanmak
387	Genel	go bail for somebody f.	kefil olmak
388	Genel	go through f.	sunmak
389	Genel	go on f.	ileri gitmek
390	Genel	go around with f.	ile birlikte olmak
391	Genel	go into retirement f.	işten çekilmeyi araştırmak
392	Genel	go up hill and down dale f.	dere tepe düz gitmek
393	Genel	go like clockwork f.	tıkırında gitmek
394	Genel	let go f.	koyvermek
395	Genel	go downhill f.	çaptan düşmek
396	Genel	go over f.	tekrar anlatmak
397	Genel	go shares with f.	bölüşmek
398	Genel	go on f.	gitmek (para)
399	Genel	go on a training course f.	staj görmek
400	Genel	go on f.	olagelmek
401	Genel	go back and forth f.	ileri geri gitmek
402	Genel	go for a jaunt f.	gezinti yapmak
403	Genel	go to seed f.	çaptan düşmek
404	Genel	go back to square one f.	sıfırdan başlamak
405	Genel	go one's own way f.	bildiğinden şaşmamak
406	Genel	go well f.	yaver gitmek
407	Genel	go over something with a fine tooth comb   f.	ince eleyip sık dokumak
408	Genel	go very often f.	aşındırmak
409	Genel	go boating f.	sandalla gezmek
410	Genel	go to bed with f.	koynuna girmek
411	Genel	go the pace f.	bolluk içinde yaşamak
412	Genel	go off the rails f.	kaçırmak
413	Genel	go off f.	infilak etmek
414	Genel	go broke f.	züğürtleşmek
415	Genel	go after f.	kovalamak
416	Genel	go by a vehicle f.	vasıta ile gitmek
417	Genel	go to see f.	bir amaç için bir yere gitmek
418	Genel	go f.	erişmek
419	Genel	go up to someone f.	birinin yanına gitmek
420	Genel	go into f.	tutulmak
421	Genel	let oneself go f.	kendini bırakmak
422	Genel	go on for f.	yaklaşmak
423	Genel	go into one's shell f.	kabuğuna çekilmek
424	Genel	go through the mill f.	feleğin çemberinden geçmek
425	Genel	go through a crisis f.	buhran geçirmek
426	Genel	go over to f.	uzanmak
427	Genel	go for the first time f.	ayak atmak
428	Genel	go f.	gezinmek
429	Genel	go shares with f.	ile paylaşmak
430	Genel	go back on f.	inkar etmek
431	Genel	go to bed early f.	erken yatmak
432	Genel	go grey f.	ak düşmek
433	Genel	go bust f.	top atmak
434	Genel	go in for f.	yarışmada yer almak
435	Genel	go through f.	geçmek (tasarı/teklif vb meclisten)
436	Genel	go to court f.	mahkemeye düşmek
437	Genel	go into rapture f.	heyecan duymak
438	Genel	go slow f.	ağırdan almak
439	Genel	go to all lengths f.	her çareye başvurmak
440	Genel	go for an outing f.	gezinti yapmak
441	Genel	go on shanks's pony f.	tabanvayla gitmek
442	Genel	go with something f.	uymak
443	Genel	go down f.	hastalanmak
444	Genel	go around with f.	ile arkadaş olmak
445	Genel	go with f.	flört etmek
446	Genel	go up in smoke f.	yanıp kül olmak
447	Genel	go for a walk in the moonlight f.	mehtaba çıkmak
448	Genel	go on about f.	bıktıracak kadar konuşmak
449	Genel	go like clockwork f.	yolunda gitmek
450	Genel	go round f.	kurcalamak
451	Genel	go through the motions f.	bir işi keyif almadan yapmak
452	Genel	go up f.	patlamak
453	Genel	go straight f.	ahlaklı bir şekilde yaşamak
454	Genel	go ahead with f.	işbirliği yapmak
455	Genel	go to ruin f.	harap olmak
456	Genel	go f.	sayılmak
457	Genel	go too far f.	fazla olmak
458	Genel	go astray f.	kötü yola sapmak (insan)
459	Genel	go to pieces f.	dağılmak
460	Genel	go f.	yutulmak
461	Genel	go to bed f.	gece uykusuna yatmak üzere yatmak
462	Genel	go to pieces f.	bir olay karşısında kendini tutamayıp ağlamaya başlamak
463	Genel	go a long way towards f.	bir şeye çok katkıda bulunmak
464	Genel	go into rapture f.	hevesli olmak
465	Genel	go to excess f.	ifrata varmak
466	Genel	go to the toilet f.	hacetini yapmak
467	Genel	go out of order f.	arızalanmak
468	Genel	go all the way f.	son haddine varmak
469	Genel	go f.	olmak (hayat/işler herhangi bir durumda)
470	Genel	go bad f.	berbat olmak
471	Genel	go to any length f.	her çareye başvurmak
472	Genel	go about f.	ele almak
473	Genel	go out f.	eğlenmek için dışarı çıkıp insanlarla buluşmak
474	Genel	go f.	tükenmek
475	Genel	go to any length f.	her çareyi kullanmak
476	Genel	go with f.	eşlik etmek
477	Genel	go to great expense f.	bir şeyi yapmak için çok masraf etmek
478	Genel	go ashore f.	karaya gitmek
479	Genel	go on the stage f.	tiyatrocu olmak
480	Genel	go around f.	çok kişiye bulaşmak (hastalık)
481	Genel	go f.	iddiaya girmek
482	Genel	go like hot cakes f.	peynir ekmek gibi gitmek
483	Genel	go in for f.	ilerlemek için bir kariyer seçmek
484	Genel	go into action f.	faaliyete geçmek
485	Genel	go for f.	saldırmak
486	Genel	go astray f.	sürüden çıkıp kendi başına gitmek (hayvan)
487	Genel	go crazy f.	üşütmek
488	Genel	go counter to f.	aykırı düşmek
489	Genel	go into the discard f.	unutulmak
490	Genel	go to see f.	ile görüşmeye gitmek
491	Genel	go sour f.	turşu olmak
492	Genel	go shares with f.	ile üleşmek
493	Genel	go out with f.	ile gezmek
494	Genel	go into shock f.	şoka girmek
495	Genel	go away by oneself f.	başını alıp gitmek
496	Genel	go through f.	zor bir zamanı geçirmek
497	Genel	go for f.	gayret etmek
498	Genel	go boating f.	kayıkla gezmek
499	Genel	let oneself go f.	kendini koyvermek
500	Genel	go out of tune f.	akordu bozulmak