|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
dik yamaç |
steep slope i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
dik dik bakmak |
stare f.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
dik kayalık |
escarpment i.
|
|
4 |
Genel |
uçurtmanın dik çıtası |
spine i.
|
|
5 |
Genel |
dik ve kayalık uçurum |
crag i.
|
|
6 |
Genel |
ayakta dik duruş pozisyonu |
upright position i.
|
|
7 |
Genel |
dik yaka |
neckband i.
|
|
8 |
Genel |
dik yüzey |
vertical surface i.
|
|
9 |
Genel |
dik açılı yansıma |
specular reflection i.
|
|
10 |
Genel |
dik ve kayalık tepe |
tor i.
|
|
11 |
Genel |
uçurtmalarda ortaya dik olarak gelen çıta |
cross spar i.
|
|
|
12 |
Genel |
bir yolun başka bir yola dik açıyla katılması |
t junction i.
|
|
13 |
Genel |
dik başlılık |
headiness i.
|
|
14 |
Genel |
dik kafalılık |
stubbornness i.
|
|
15 |
Genel |
dik kafalılık |
stiffness i.
|
|
16 |
Genel |
dik dik bakan kimse |
gazer i.
|
|
17 |
Genel |
dik duran şey |
upright i.
|
|
18 |
Genel |
dik sap üzerinde yetiştirilen bitki |
standard i.
|
|
19 |
Genel |
kenarları dik, derin vadi ya da koyak |
canyon i.
|
|
20 |
Genel |
ayakta dik duruş pozisyonu |
erect position i.
|
|
21 |
Genel |
dik yamaçlarla çevrili vadi |
cove i.
|
|
22 |
Genel |
dik kafalılık |
opinionatedness i.
|
|
23 |
Genel |
dik veya sivri kayalık |
crag i.
|
|
24 |
Genel |
bir kayalığın dik yüzü |
cliff i.
|
|
25 |
Genel |
dik destek |
standard i.
|
|
26 |
Genel |
dik kuyruk |
vertical tail i.
|
|
27 |
Genel |
dik başlılık |
opinionatedness i.
|
|
28 |
Genel |
dik başlılık |
obstinacy i.
|
|
29 |
Genel |
sokakların birbiriyle dik açısıyla kesiştiği sokak planı |
gridiron pattern i.
|
|
30 |
Genel |
dik pozisyon |
upright position i.
|
|
31 |
Genel |
bitkiyi dik tutan çubuk |
stake i.
|
|
32 |
Genel |
dik dik bakma |
gazing i.
|
|
33 |
Genel |
dik kafalılık |
opinionativeness i.
|
|
34 |
Genel |
dik oturuş pozisyonu |
erect sitting position i.
|
|
35 |
Genel |
dik başlılık |
opinionativeness i.
|
|
36 |
Genel |
dik bakış |
gaze i.
|
|
37 |
Genel |
dik yaka (giyside) |
neckband i.
|
|
38 |
Genel |
dik kafalılık |
obstinateness i.
|
|
39 |
Genel |
dik saç |
fell i.
|
|
40 |
Genel |
dik ve derin uçurum |
precipice i.
|
|
41 |
Genel |
kapı veya pencerenin dik yanı veya kenar pervazı |
jamb i.
|
|
42 |
Genel |
dik yokuş |
steep i.
|
|
43 |
Genel |
yüzeye dik gerilim |
normal stress i.
|
|
44 |
Genel |
dik kafalılık |
wrongheadedness i.
|
|
45 |
Genel |
yassı ve yanları dik tepe |
mesa i.
|
|
46 |
Genel |
dik doğru |
vertical line i.
|
|
47 |
Genel |
dik meyil |
steep slope i.
|
|
48 |
Genel |
dik kafalı |
hardhead i.
|
|
49 |
Genel |
dik yamaç |
precipitous slope i.
|
|
50 |
Genel |
dik yamaç |
sheer slope i.
|
|
51 |
Genel |
dik kanat |
ell i.
|
|
52 |
Genel |
suyuna dik kenar |
end grain i.
|
|
53 |
Genel |
dik iniş |
drop-off i.
|
|
54 |
Genel |
göğüsleri alttan destekleyerek dik ve yukarda görünmelerini sağlayan sütyen |
push-up bra i.
|
|
55 |
Genel |
dik ve sarp araziler |
steep-lands i.
|
|
56 |
Genel |
dik açı |
right angle i.
|
|
57 |
Genel |
dik meyil |
steep gradient i.
|
|
58 |
Genel |
dik başlılık |
intractability i.
|
|
59 |
Genel |
dik başlılık |
refractoriness i.
|
|
60 |
Genel |
dik başlılık |
recalcitrancy i.
|
|
61 |
Genel |
dik başlılık |
recalcitrance i.
|
|
62 |
Genel |
dik tepe |
steep hill i.
|
|
63 |
Genel |
dik bayır |
steep incline i.
|
|
64 |
Genel |
dik bayır |
steep slope i.
|
|
65 |
Genel |
saçmalığın dik alası |
absolute nonsense i.
|
|
66 |
Genel |
dik başlılık |
unmanageableness i.
|
|
67 |
Genel |
dik ağaçlı yamaç |
steep wooded slope i.
|
|
68 |
Genel |
bir kayalığın/uçurumun dik yüzü |
cliff face i.
|
|
69 |
Genel |
bir kayalığın/uçurumun dik yüzü |
cliff-face i.
|
|
70 |
Genel |
dik yamaç |
sheer drop i.
|
|
71 |
Genel |
dik başlılık |
adamancy i.
|
|
72 |
Genel |
dik mesafe |
vertical distance i.
|
|
73 |
Genel |
dik duruş/dik yürüyüş |
upright gait i.
|
|
74 |
Genel |
cep telefonunun kılıfında telefonun dik durmasını sağlayan ince bölme |
standee i.
|
|
75 |
Genel |
dik durabilirlik |
standability i.
|
|
76 |
Genel |
dik çivi |
caltrop i.
|
|
77 |
Genel |
dik başlılık |
adamance i.
|
|
78 |
Genel |
dik kafalı kimse |
recalcitrant i.
|
|
79 |
Genel |
dik kafalı olma |
recalcitration i.
|
|
80 |
Genel |
inatçılık, dik kafalılık, itaatsizlik |
recalcitration i.
|
|
81 |
Genel |
dik başlı kimse |
recusant i.
|
|
82 |
Genel |
çok dik yokuş |
toboggan i.
|
|
83 |
Genel |
dik yamaç |
edge i.
|
|
84 |
Genel |
(bir şeyi) dik tutan araç |
underpinning i.
|
|
85 |
Genel |
dik açı |
vertical angle i.
|
|
86 |
Genel |
dik uzanma |
uprightness i.
|
|
87 |
Genel |
(sürerken dik duruş için) pedalları koltuğun altında olma |
uprightness i.
|
|
88 |
Genel |
dik kayalık |
escarpment i.
|
|
89 |
Genel |
bitişik yüzeylerle dik açı oluşturmayan yüzey |
bevel i.
|
|
90 |
Genel |
dik kafalı kimse |
wronghead i.
|
|
91 |
Genel |
dik kafalılık |
wrong-headedness i.
|
|
92 |
Genel |
dik kafalılık |
wrongheadedness i.
|
|
93 |
Genel |
dik duran dikdörtgen şeklinde hanedan arması işareti |
billet i.
|
|
94 |
Genel |
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad |
june 21 i.
|
|
95 |
Genel |
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad |
midsummer i.
|
|
96 |
Genel |
güneş ışınlarının yengeç dönencesine dik açıyla geldiği güne verilen ad |
summer solstice i.
|
|
97 |
Genel |
ağaçlı dik yamaç |
hanger i.
|
|
98 |
Genel |
dik kafalı kimseler |
hardheads i.
|
|
99 |
Genel |
üzerinde dik yerleştirilmiş bir taş levhanın yükseldiği sembol yapı |
mearstone [obsolete] i.
|
|
100 |
Genel |
tek tarafı dik olan sekili geniş yamaç |
mesa i.
|
|
101 |
Genel |
dik ön kenarı ve kavisli arka kenarı olan testere dişi |
mill tooth i.
|
|
102 |
Genel |
başı yukarıda ve vücudu dik balık figürü |
hauriant i.
|
|
103 |
Genel |
dik başlı kimse |
hellbender i.
|
|
104 |
Genel |
dik bir tepeye çıkan yol |
borstal [dialect] [uk] i.
|
|
105 |
Genel |
dik bir tepeye çıkan yol |
borstall [dialect] [uk] i.
|
|
106 |
Genel |
iki büyük dik taş ve bir kapak taşından oluşan tarih öncesi bir mezar |
bowing stone i.
|
|
107 |
Genel |
dik duruş |
brace i.
|
|
108 |
Genel |
dik yol |
brae [scotland] i.
|
|
109 |
Genel |
dik yol |
bray [dialect] [scotland] i.
|
|
110 |
Genel |
çok dik |
breakneck i.
|
|
111 |
Genel |
dik duran ağaçların çaplarının ölçüldüğü yükseklik |
breastheight i.
|
|
112 |
Genel |
dik yokuş |
brow [dialect] [uk] i.
|
|
113 |
Genel |
saçın fırça gibi dik durduğu kısa saç kesimi |
brush cut i.
|
|
114 |
Genel |
(bayrağın) direğe asıldığı dik kısmı |
hoist i.
|
|
115 |
Genel |
çapraz yapılı dik bir çerçeveden oluşan yapı |
gallows i.
|
|
116 |
Genel |
dik dik bakma |
glaring i.
|
|
117 |
Genel |
dik dik bakma |
glout [obsolete] i.
|
|
118 |
Genel |
dik kafalılık |
obduracy i.
|
|
119 |
Genel |
dik kafalılık |
obfirmation [obsolete] i.
|
|
120 |
Genel |
dik kafalılık |
obstination i.
|
|
121 |
Genel |
yarığa dik açıda olan ve yarıktan daha az göze çarpan kaya yarılma yönü |
grain i.
|
|
122 |
Genel |
(krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon |
guard i.
|
|
123 |
Genel |
düzensiz arazinin alanını hesaplamak için ölçümde ana hatta dik ölçülen kısa mesafe |
offset i.
|
|
124 |
Genel |
hattan dik açılarla ölçülen kısa mesafe |
offset i.
|
|
125 |
Genel |
dik kafalı kimse |
opinative i.
|
|
126 |
Genel |
dik kafalı kimse |
opiniaster [obsolete] i.
|
|
127 |
Genel |
dik kafalı kimse |
opiniator i.
|
|
128 |
Genel |
dik kafalı kimse |
opiniatre [obsolete] i.
|
|
129 |
Genel |
dik kafalılık |
opiniatrety [obsolete] i.
|
|
130 |
Genel |
tüyü dik kesen şerit |
bar i.
|
|
131 |
Genel |
kanyonun dik ve dar bölümü |
gorge i.
|
|
132 |
Genel |
dik kaya |
craig [scotland] i.
|
|
133 |
Genel |
dik yamaç |
drop i.
|
|
134 |
Genel |
fistolu dik yaka |
pickadilly i.
|
|
135 |
Genel |
sert dik yaka desteği |
pickadilly i.
|
|
136 |
Genel |
fistolu dik yaka |
pickadil i.
|
|
137 |
Genel |
sert dik yaka desteği |
pickadil i.
|
|
138 |
Genel |
elektrik tellerini dik tutan direk |
pike pole i.
|
|
139 |
Genel |
arkadan düğmeli dik ve beyaz yaka |
reversed collar i.
|
|
140 |
Genel |
dik kafalı kimse |
intractable i.
|
|
141 |
Genel |
göz ile nesne arasında görüş hattına dik duran düzlem |
plan i.
|
|
142 |
Genel |
dik duran bağlı ekin demetleri |
shock i.
|
|
143 |
Genel |
dik dik bakış |
fisheye i.
|
|
144 |
Genel |
tepedeki saçların kısa kesilip dik durmalarının sağlandığı, tepeden düz görünen bir saç stili |
flat top i.
|
|
145 |
Genel |
(oşinografi) dalganın tepe noktasından dik çizilen hayali çizgi |
orthogonal i.
|
|
146 |
Genel |
dik konumda duran eşya |
prick [obsolete] i.
|
|
147 |
Genel |
dik durması için muma yapıştırılan sivri uç |
pricket i.
|
|
148 |
Genel |
tüfeğin elde dik durma pozisyonu |
present i.
|
|
149 |
Genel |
dik uçurum |
scaur i.
|
|
150 |
Genel |
dik başlılık |
self-willedness i.
|
|
151 |
Genel |
kuruması için ekinleri dik yığınlar haline getiren kimse |
shocker i.
|
|
152 |
Genel |
(kerestecilikte) dik yamaçlı kanyon ve vadileri geçmek için iki ağaç arasına gevşek şekilde çekilen çelik halat |
slackline i.
|
|
153 |
Genel |
dik yokuş |
sprunt i.
|
|
154 |
Genel |
kollar dik şekilde yerde tutulurken bacakların toplanıp serbest bırakıldığı bir hareket |
squat thrust i.
|
|
155 |
Genel |
katlanmış yakanın dik kısmı |
stand i.
|
|
156 |
Genel |
dik duran şey |
stander i.
|
|
157 |
Genel |
dik duran şey |
stand-up i.
|
|
158 |
Genel |
dik dik bakan kimse |
starer i.
|
|
159 |
Genel |
dik duran şey |
stickup i.
|
|
160 |
Genel |
dik yaka |
stickup i.
|
|
161 |
Genel |
kuyruğu dik tutma |
stiff upper lip i.
|
|
162 |
Genel |
(haçta yer alan) dik kiriş |
stipes i.
|
|
163 |
Genel |
taşlı dik kayalık yamaç |
scree i.
|
|
164 |
Genel |
dik durmak |
posture f.
|
|
165 |
Genel |
başını dik tutmak |
hold one's head high f.
|
|
166 |
Genel |
dik durmak |
stand erect f.
|
|
167 |
Genel |
dik dik bakmak |
gaze at f.
|
|
168 |
Genel |
dik dik bakmak |
stare f.
|
|
169 |
Genel |
başını dik tutmak |
save face f.
|
|
170 |
Genel |
dik tutmak |
hold straight f.
|
|
171 |
Genel |
dik dik bakmak |
glower f.
|
|
172 |
Genel |
dik oturmak |
sit up f.
|
|
173 |
Genel |
dik durmak |
stand upright f.
|
|
174 |
Genel |
el ve ayakların hafif hareketiyle su içinde dik durmak |
tread water f.
|
|
175 |
Genel |
dik dik bakmak |
gaze f.
|
|
176 |
Genel |
dik bir duruma gelmek |
straighten up f.
|
|
177 |
Genel |
dik dik bakmak |
fix f.
|
|
178 |
Genel |
dik bir tepeden hızla kaymak |
schuss f.
|
|
179 |
Genel |
dik tutmak (baş) |
poise f.
|
|
180 |
Genel |
dik dik bakmak |
stare at f.
|
|
181 |
Genel |
dik dik bakmak |
glare f.
|
|
182 |
Genel |
dik dik bakmak |
glower at f.
|
|
183 |
Genel |
dik tutmak |
square f.
|
|
184 |
Genel |
dik konuma getirmek |
right f.
|
|
185 |
Genel |
dik dik bakmak |
glare at f.
|
|
186 |
Genel |
dik dik bakmak |
gaze on f.
|
|
187 |
Genel |
dik oturmak |
sit up straight f.
|
|
188 |
Genel |
dik durmak |
crane f.
|
|
189 |
Genel |
dik kesmek |
cut vertically f.
|
|
190 |
Genel |
başı dik durmak |
hold one's head high f.
|
|
191 |
Genel |
saçlarını dik dik yapmak |
get one's hair spiky f.
|
|
192 |
Genel |
saçlarını dik dik yapmak |
get one's hair standing up f.
|
|
193 |
Genel |
saçlarını dik dik yapmak |
wear a spiky hair f.
|
|
194 |
Genel |
dik durmak |
stick up f.
|
|
195 |
Genel |
başını dik tutmak |
hold one's head up high f.
|
|
196 |
Genel |
dik bir şekilde düşmek |
fall steeply f.
|
|
197 |
Genel |
dik durmak |
take a tough stance f.
|
|
198 |
Genel |
bitkilerin dik saplarını (keserek) çıplak bırakmak |
breast up a hedge f.
|
|
199 |
Genel |
dik dik bakmak |
eyeball f.
|
|
200 |
Genel |
dik açı yapmak |
jackknife f.
|
|
201 |
Genel |
dik dik bakmak |
gloar [obsolete] f.
|
|
202 |
Genel |
dik pozisyona geri dönmek |
righten f.
|
|
203 |
Genel |
dik dik bakmak |
ogle f.
|
|
204 |
Genel |
fikrini dik kafalı şekilde öne sürmek |
opinionate f.
|
|
205 |
Genel |
at yelesini dik kalacak şekilde kesmek |
roach f.
|
|
206 |
Genel |
baykuş gibi dik dik bakmak |
owl [dialect] f.
|
|
207 |
Genel |
dik dik bakarak yıldırmak |
outstare f.
|
|
208 |
Genel |
dik şekilde asmak |
plumb f.
|
|
209 |
Genel |
dik inmek |
plumb f.
|
|
210 |
Genel |
dik olmak |
plumb f.
|
|
211 |
Genel |
dik bir şekilde düşmek |
precipitate f.
|
|
212 |
Genel |
(sereni) dik açıya getirmek |
square by the lifts and braces f.
|
|
213 |
Genel |
dik yerleştirmek |
stand up f.
|
|
214 |
Genel |
dik dik bakmak |
stare out f.
|
|
215 |
Genel |
dik açılı |
square s.
|
|
216 |
Genel |
dik (saç) |
rough s.
|
|
217 |
Genel |
dik kayalı |
craggy s.
|
|
218 |
Genel |
dik kafalı |
fractious s.
|
|
219 |
Genel |
dik kafalı |
heady s.
|
|
220 |
Genel |
dik başlı |
froward s.
|
|
221 |
Genel |
dik kafalı |
obstinate s.
|
|
222 |
Genel |
dik kafalı |
headstrong s.
|
|
223 |
Genel |
dik başlı |
obdurate s.
|
|
224 |
Genel |
belli olmayacak bir şekilde dik |
finedraw s.
|
|
225 |
Genel |
daha dik |
steeper s.
|
|
226 |
Genel |
dik başlı |
wayward s.
|
|
227 |
Genel |
dik açılı |
rectangular s.
|
|
228 |
Genel |
dik başlı |
bullheaded s.
|
|
229 |
Genel |
dik (açı) |
right s.
|
|
230 |
Genel |
en dik başlı |
deafest s.
|
|
231 |
Genel |
dik dallara sahip olan (bitki vb) |
fastigiate s.
|
|
232 |
Genel |
iki dik açılı |
birectangular s.
|
|
233 |
Genel |
dik kafalı |
bulkheaded s.
|
|
234 |
Genel |
dik başlı |
obstinate s.
|
|
235 |
Genel |
en dik |
steepest s.
|
|
236 |
Genel |
dik başlı |
stubborn s.
|
|
237 |
Genel |
dik başlı |
refractory s.
|
|
238 |
Genel |
dik kafalı |
opinionated s.
|
|
239 |
Genel |
dik başlı |
deaf s.
|
|
240 |
Genel |
dik kafalı |
unsubmissive s.
|
|
241 |
Genel |
dik başlı |
contrary s.
|
|
242 |
Genel |
dik kafalı |
self opinionated s.
|
|
243 |
Genel |
dik kafalı |
intractable s.
|
|
244 |
Genel |
daha dik başlı |
deafer s.
|
|
245 |
Genel |
kadar dik |
as stiff as s.
|
|
246 |
Genel |
dik kafalı |
spiky s.
|
|
247 |
Genel |
dik kafalı |
strongheaded s.
|
|
248 |
Genel |
dik uzanan |
upright s.
|
|
249 |
Genel |
dik duran |
standing s.
|
|
250 |
Genel |
dik kafalı |
rigid s.
|
|
251 |
Genel |
dik kafalı |
pigheaded s.
|
|
252 |
Genel |
dik kafalı |
stubborn s.
|
|
253 |
Genel |
dik kafalı |
dogged s.
|
|
254 |
Genel |
dik açılı |
normal s.
|
|
255 |
Genel |
dik kayalı |
cragged s.
|
|
256 |
Genel |
dik (yüzey vb) |
steeper s.
|
|
257 |
Genel |
dik başlı |
headstrong s.
|
|
258 |
Genel |
dik açılı |
right s.
|
|
259 |
Genel |
kısmen dik |
semierect s.
|
|
260 |
Genel |
daha dik |
sheerer s.
|
|
261 |
Genel |
dik kafalı |
recalcitrant s.
|
|
262 |
Genel |
dik başlı |
awkward s.
|
|
263 |
Genel |
çok dik |
abrupt s.
|
|
264 |
Genel |
dik başlı |
adamant s.
|
|
265 |
Genel |
dik başlı |
hard-headed s.
|
|
266 |
Genel |
dik kafalı |
stiff-necked s.
|
|
267 |
Genel |
dik kafalı |
self-opinionated s.
|
|
268 |
Genel |
dik başlı |
pig-headed s.
|
|
269 |
Genel |
dik başlı |
stiff-necked s.
|
|
270 |
Genel |
dik kafalı |
pig-headed s.
|
|
271 |
Genel |
dik ve pütürlü |
craggy s.
|
|
272 |
Genel |
(yokuş) dik |
rapid s.
|
|
273 |
Genel |
dik yokuşlu |
declivitous s.
|
|
274 |
Genel |
oldukça dik |
quite steep s.
|
|
275 |
Genel |
dik kafalı |
opinionate s.
|
|
276 |
Genel |
dik kafalı |
angular s.
|
|
277 |
Genel |
dik dik bakan |
agaze s.
|
|
278 |
Genel |
dik başlı |
refractary [obsolete] s.
|
|
279 |
Genel |
dik kafalı |
testif [obsolete] s.
|
|
280 |
Genel |
dik kafalı |
thraward s.
|
|
281 |
Genel |
dik kafalı |
thrawart [scottish] s.
|
|
282 |
Genel |
dik kafalı |
tough-minded s.
|
|
283 |
Genel |
dik eğimli |
steeply-sloping s.
|
|
284 |
Genel |
dik kafalı |
undocile s.
|
|
285 |
Genel |
dik olmayan |
unerect s.
|
|
286 |
Genel |
dik durmayan |
unerect s.
|
|
287 |
Genel |
dik uzanmayan |
unerect s.
|
|
288 |
Genel |
dik dik bakılmayan |
ungazed s.
|
|
289 |
Genel |
dik dik bakmayan |
ungazing s.
|
|
290 |
Genel |
dik kafalı |
entêté s.
|
|
291 |
Genel |
dik kafalı |
unpliable s.
|
|
292 |
Genel |
dik kafalı |
unpliant s.
|
|
293 |
Genel |
dik pozisyona getirilebilir |
erectile s.
|
|
294 |
Genel |
birbirine dik uzanan |
quartering s.
|
|
295 |
Genel |
dik kafalı |
wronghead s.
|
|
296 |
Genel |
dik kafalı |
willsome s.
|
|
297 |
Genel |
önü geniş ve dik olan |
bluff s.
|
|
298 |
Genel |
dik kafalı |
hardheaded s.
|
|
299 |
Genel |
dik başlı |
militant s.
|
|
300 |
Genel |
başı dik |
heads up s.
|
|
301 |
Genel |
başı dik |
heads-up s.
|
|
302 |
Genel |
dik bir şekilde ileriye atılan |
gadarene s.
|
|
303 |
Genel |
dik saçlı |
burr-headed s.
|
|
304 |
Genel |
gözleri parlak ve kuyruğu dik |
bushy-tailed s.
|
|
305 |
Genel |
dik kafalı |
obdure s.
|
|
306 |
Genel |
(göz) dik dik bakan |
goggle s.
|
|
307 |
Genel |
dik dik bakan |
goggled s.
|
|
308 |
Genel |
yüzeye dik açıyla hareket eden |
direct [obsolete] s.
|
|
309 |
Genel |
yüzeye dik olarak uzanan |
direct [obsolete] s.
|
|
310 |
Genel |
(eğim) dik veya ani olmayan |
gradual s.
|
|
311 |
Genel |
dik yerleştirilen |
longitudinal s.
|
|
312 |
Genel |
dik kafalı |
opinative s.
|
|
313 |
Genel |
dik kafalı |
opiniaster s.
|
|
314 |
Genel |
dik kafalı |
opiniastrous [obsolete] s.
|
|
315 |
Genel |
dik kafalı |
opiniated s.
|
|
316 |
Genel |
dik kafalı |
opiniative s.
|
|
317 |
Genel |
dik kafalı |
opiniatre s.
|
|
318 |
Genel |
dik kafalı |
opinionative s.
|
|
319 |
Genel |
aşırı dik başlı |
overopinionated s.
|
|
320 |
Genel |
çok dik |
downsteepy s.
|
|
321 |
Genel |
dik kafalı |
constipated s.
|
|
322 |
Genel |
(arma figürü) dik olmayan |
couch s.
|
|
323 |
Genel |
(arma figürü) dik olmayan |
couché s.
|
|
324 |
Genel |
(arma figürü) dik olmayan |
couched s.
|
|
325 |
Genel |
(hanedan armalarında) dik çizgilerle farklı renkte eşit parçalara ayrılmış |
counter-paly s.
|
|
326 |
Genel |
dik başlı |
inveterate s.
|
|
327 |
Genel |
dik eğimli |
pendant s.
|
|
328 |
Genel |
dik eğimli |
pendent s.
|
|
329 |
Genel |
dik kafalı |
foreright [dialect] s.
|
|
330 |
Genel |
dik açılı |
orthometric s.
|
|
331 |
Genel |
birbirine dik olan iki veya üç düzlemde simetrik özelliklere (kuvvet, sertlik, elastiklik) sahip olan |
orthotropic s.
|
|
332 |
Genel |
(kulaklar) dik duran |
prick s.
|
|
333 |
Genel |
çok dik |
precipitate s.
|
|
334 |
Genel |
dik kenarlı |
precipitous s.
|
|
335 |
Genel |
dik kayalıklı |
precipitous s.
|
|
336 |
Genel |
dik (sayı, harf) |
roman s.
|
|
337 |
Genel |
dik açılı |
on the square s.
|
|
338 |
Genel |
(yaka) dik duran |
stand-up s.
|
|
339 |
Genel |
(tepe, dağ, yamaç) dik |
stey [scotland] s.
|
|
340 |
Genel |
başı dik |
stiff s.
|
|
341 |
Genel |
dik kuyruklu |
stiff-tailed s.
|
|
342 |
Genel |
dik duran |
upstanding s.
|
|
343 |
Genel |
dik olarak |
endways zf.
|
|
344 |
Genel |
dik kafalıca |
headily zf.
|
|
345 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
spikily zf.
|
|
346 |
Genel |
dik başlı olma hali |
stubbornly zf.
|
|
347 |
Genel |
dik olarak |
upright zf.
|
|
348 |
Genel |
dik açılı |
at right angles zf.
|
|
349 |
Genel |
dik bir şekilde |
steeply zf.
|
|
350 |
Genel |
dik bir şekilde |
erectly zf.
|
|
351 |
Genel |
dik olarak |
vertically zf.
|
|
352 |
Genel |
dik kafalı şekilde |
wrongheadedly zf.
|
|
353 |
Genel |
dik olarak |
endwise zf.
|
|
354 |
Genel |
dik kafalılıkla |
mullishly zf.
|
|
355 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
fractiously zf.
|
|
356 |
Genel |
dik başlı bir şekilde |
frowardly zf.
|
|
357 |
Genel |
dik bir şekilde |
straightly zf.
|
|
358 |
Genel |
dik bir biçimde |
precipitously zf.
|
|
359 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
recalcitrantly zf.
|
|
360 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
opinionatedly zf.
|
|
361 |
Genel |
dik dik |
angularly zf.
|
|
362 |
Genel |
dik başlı bir şekilde |
bullheadedly zf.
|
|
363 |
Genel |
dik olarak |
straight zf.
|
|
364 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
intractably zf.
|
|
365 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
unsubmissively zf.
|
|
366 |
Genel |
dik olarak |
perpendicularly zf.
|
|
367 |
Genel |
dik şekilde |
in an upright manner zf.
|
|
368 |
Genel |
dik şekilde |
perpendicularly zf.
|
|
369 |
Genel |
dik şekilde |
vertically zf.
|
|
370 |
Genel |
dik şekilde |
uprightly zf.
|
|
371 |
Genel |
dik kafalı şekilde |
wrong-headedly zf.
|
|
372 |
Genel |
başı dik |
with his head held high zf.
|
|
373 |
Genel |
dik başlılıkla |
refractorily zf.
|
|
374 |
Genel |
dik kafalı bir şekilde |
unpliably zf.
|
|
375 |
Genel |
dik dik bakarak |
gloweringly zf.
|
|
376 |
Genel |
dik durarak |
offhand zf.
|
|
377 |
Genel |
dik durarak |
off-hand zf.
|
|
378 |
Genel |
dik açıda |
square zf.
|
|
379 |
Genel |
dik anlamı veren ön ek |
ortho- ök.
|
|
380 |
Genel |
dik duruş anlamına gelen bir ön ek |
stasi- ök.
|
|
381 |
Genel |
dik postür anlamına gelen bir ön ek |
stasi- ök.
|
|
Phrasals |
|
382 |
Öbek Fiiller |
yatakta dik bir şekilde oturmak |
sit up f.
|
|
383 |
Öbek Fiiller |
(kendini) dik tutmak |
draw up f.
|
|
384 |
Öbek Fiiller |
(dik bir yere) tırmanmaya uğraşmak |
toil up something f.
|
|
385 |
Öbek Fiiller |
dik bir duruş takınmak |
draw up f.
|
|
386 |
Öbek Fiiller |
dik bir duruş takınmak |
draw up f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
dik durmak |
stick up f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
dik durmak |
stick up f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
dik dik yapmak |
slick up f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
peer out at (someone or something) f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
glare at (someone or something) f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
dik dik bakmak |
glare down f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
'-e dik dik bakmak |
glare down on f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
glare down on (someone or something) f.
|
|
395 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
peer at (someone or something) f.
|
|
396 |
Öbek Fiiller |
'-e dik dik bakmak |
peer out at f.
|
|
397 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için yüzeyine dik çizikler atmak |
score for (something) f.
|
|
398 |
Öbek Fiiller |
(dışarıdaki birine/bir şeye) dik dik bakmak |
stare out at (someone or something) f.
|
|
399 |
Öbek Fiiller |
dik konuma getirmek |
place upright f.
|
|
Phrases |
|
400 |
İfadeler |
di̇k şeki̇lde taşıyınız |
carry upright expr.
|
|
401 |
İfadeler |
dik olarak |
on end expr.
|
|
Proverb |
|
402 |
Atasözü |
boş çuval dik durmaz |
an empty sack cannot stand upright
|
|
Colloquial |
|
403 |
Konuşma Dili |
başı dik |
up high s.
|
|
404 |
Konuşma Dili |
başını dik tut |
keep your head up expr.
|
|
405 |
Konuşma Dili |
başını dik tut! |
keep your chin up! expr.
|
|
406 |
Konuşma Dili |
kafaya dik! |
drink up! exclam.
|
|
Idioms |
|
407 |
Deyim |
gıcık ötesi/gıcığın dik alası |
a royal pain i.
|
|
408 |
Deyim |
gıcık ötesi/gıcığın dik alası |
royal pain i.
|
|
409 |
Deyim |
gıcık ötesi/gıcığın dik alası |
a royal pain i.
|
|
410 |
Deyim |
saçmalığın dik alası |
a load of baloney i.
|
|
411 |
Deyim |
saçmalığın dik alası |
a load of bunk i.
|
|
412 |
Deyim |
saçmalığın daniskası/dik alası |
a lot of bunk [uk] i.
|
|
413 |
Deyim |
kilise dik kulaklıları |
autem prickear [obsolete] i.
|
|
414 |
Deyim |
aralıksız dik dik bakmak |
fasten one's eyes upon f.
|
|
415 |
Deyim |
dik, kambur vs. yürümek |
carry (oneself) f.
|
|
416 |
Deyim |
dik, kambur vs. durarak hareket etmek |
carry (oneself) f.
|
|
417 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold one's head up f.
|
|
418 |
Deyim |
başı dik olmak |
walk tall f.
|
|
419 |
Deyim |
başını dik tutmak |
keep one's chin up f.
|
|
420 |
Deyim |
başını dik tutmak |
walk tall f.
|
|
421 |
Deyim |
dik durmak |
stand/walk tall f.
|
|
422 |
Deyim |
dik dik bakmak |
look someone in the face f.
|
|
423 |
Deyim |
dik dik bakmak |
rivet the eyes on f.
|
|
424 |
Deyim |
dik dik bakmak |
look straight in the eye f.
|
|
425 |
Deyim |
dik dik bakmak |
look in the face f.
|
|
426 |
Deyim |
dik dik bakmak |
look right in the eye f.
|
|
427 |
Deyim |
dik dik bakmak |
stare someone in the face f.
|
|
428 |
Deyim |
dik dik bakmak |
have one's beady eye on someone f.
|
|
429 |
Deyim |
dik dik bakmak |
stare daggers at f.
|
|
430 |
Deyim |
dik dik bakmak |
look daggers at f.
|
|
431 |
Deyim |
dik dik bakmak |
shoot daggers at f.
|
|
432 |
Deyim |
gözünün içine dik dik bakmak |
look right in the eye f.
|
|
433 |
Deyim |
gözünün içine dik dik bakmak |
look straight in the eye f.
|
|
434 |
Deyim |
dik durmak |
draw (oneself) up f.
|
|
435 |
Deyim |
tamamen dik durmak |
draw (oneself) up (to something) f.
|
|
436 |
Deyim |
dik durmak |
draw (oneself) up (to something) f.
|
|
437 |
Deyim |
dik durmak |
draw (oneself) up to (one's) full height f.
|
|
438 |
Deyim |
dik durmak |
draw yourself up/rise to your full height f.
|
|
439 |
Deyim |
birine dik dik bakmak |
fix somebody with a look/stare f.
|
|
440 |
Deyim |
dik durmak |
rise to (one's) full height f.
|
|
441 |
Deyim |
başını dik tutmak |
rise to (one's) full height f.
|
|
442 |
Deyim |
başını dik tutmak |
be tall in one's saddle f.
|
|
443 |
Deyim |
başını dik tutmak |
be tall in the saddle f.
|
|
444 |
Deyim |
başı dik olmak/kalmak |
ride tall in the saddle f.
|
|
445 |
Deyim |
başı dik olmak/kalmak |
ride tall in one's saddle f.
|
|
446 |
Deyim |
başı dik olmak/kalmak |
sit tall in the saddle f.
|
|
447 |
Deyim |
başı dik olmak/kalmak |
sit tall in one's saddle f.
|
|
448 |
Deyim |
dik durmak |
sit tall in the saddle f.
|
|
449 |
Deyim |
dik durmak |
sit tall in one's saddle f.
|
|
450 |
Deyim |
dik kafalı olmak |
have a thick head f.
|
|
451 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold up one's head f.
|
|
452 |
Deyim |
dik bir yerden geçerken treni ikiye bölmek |
double the hill f.
|
|
453 |
Deyim |
kuyruğu dik tutmak |
put (one's) tail up f.
|
|
454 |
Deyim |
(bir şey) karşısında dik durmak |
take (something) on the nose f.
|
|
455 |
Deyim |
birini dik tutmak |
keep someone up f.
|
|
456 |
Deyim |
başı dik olmak |
be tall in the saddle f.
|
|
457 |
Deyim |
başı dik olmak |
be tall in one's saddle f.
|
|
458 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
glower at (someone or something) f.
|
|
459 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
have (one's) beady eye on (someone or something) f.
|
|
460 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dik dik bakmak |
have a beady eye on (someone or something) f.
|
|
461 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold head up f.
|
|
462 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold your head high f.
|
|
463 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold your head (up) high f.
|
|
464 |
Deyim |
başını dik tutmak |
hold your head up f.
|
|
465 |
Deyim |
başını dik tutmak |
keep chin up f.
|
|
466 |
Deyim |
dik kafalı |
bullheaded s.
|
|
467 |
Deyim |
dik kafalı |
hard-edged s.
|
|
468 |
Deyim |
dik kafalı |
hardedged s.
|
|
469 |
Deyim |
çok dik |
plenty rugged s.
|
|
470 |
Deyim |
dik durarak |
to (one's) full height zf.
|
|
471 |
Deyim |
başı dik |
with head held high expr.
|
|
472 |
Deyim |
dik dur |
square your shoulders expr.
|
|
473 |
Deyim |
omuzlarını dik tut |
square your shoulders expr.
|
|
474 |
Deyim |
kuyruğu dik tutarak |
with (one's) tail up expr.
|
|
475 |
Deyim |
kuyruğu dik tutarak |
with your tail up expr.
|
|
476 |
Deyim |
başını dik tut |
hold your head high expr.
|
|
477 |
Deyim |
başını dik tut |
hold your head (up) high expr.
|
|
478 |
Deyim |
başını dik tut |
hold your head up expr.
|
|
479 |
Deyim |
başı dik |
with (one's) head held high expr.
|
|
Speaking |
|
480 |
Konuşma |
dik dur! |
straighten your back! expr.
|
|
481 |
Konuşma |
dik dur! |
stand tall! expr.
|
|
Industry |
|
482 |
Sanayi |
kağıt yapımında hamur akışını yavaşlatıp ağır ve düzensiz parçacıkları eleyen dik bölmeli tekne |
riffler i.
|
|
Tourism |
|
483 |
Turizm |
avrupa'da pist dışı dar, kısa ve dik kayak parkuru |
chute i.
|
|
Technical |
|
484 |
Teknik |
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela |
timber bar i.
|
|
485 |
Teknik |
kare profilli, bir ucu dik piramit şeklinde olan bir tür manivela |
bridge bar i.
|
|
486 |
Teknik |
ivme hareket doğrultusuna dik olduğunda ivmelenme kuvvetinin ivmeye oranı |
transverse mass i.
|
|
487 |
Teknik |
dalgaya dik bir şekilde ileri ve geri hareket eden titreşim |
transverse vibration i.
|
|
488 |
Teknik |
akıma dik denetim yapısı |
normal control structure i.
|
|
489 |
Teknik |
akıma dik kontrol yapısı |
normal control structure i.
|
|
490 |
Teknik |
bagaj dik kafesi |
luggage-rack grid i.
|
|
491 |
Teknik |
bir kısmı yassı ve bir kısmı dik çatı |
french roof i.
|
|
492 |
Teknik |
cnc dik işleme merkezi |
cnc vertical processing center i.
|
|
493 |
Teknik |
dik açı |
right angle i.
|
|
494 |
Teknik |
dik açı |
straight angle i.
|
|
495 |
Teknik |
dik şev |
escarpment i.
|
|
496 |
Teknik |
dik açılı tahrik |
angle drive i.
|
|
497 |
Teknik |
dik değirmen |
vertical mill i.
|
|
498 |
Teknik |
dik açı |
steep angle i.
|
|
499 |
Teknik |
dik koni |
right cone i.
|
|
500 |
Teknik |
dik açılı sistem |
cartesian coordinates i.
|
|