|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
baskın yapmak |
raid f.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
baskın çıkma |
euchring i.
|
|
3 |
Genel |
baskın karakter |
dominant i.
|
|
4 |
Genel |
geceleri baskın yapan çeteye mensup kişi |
night rider i.
|
|
5 |
Genel |
baskın (polis) |
bust i.
|
|
6 |
Genel |
sadomazohist baskın kadın |
dominatrix i.
|
|
7 |
Genel |
baskın kadın |
dominatrix i.
|
|
8 |
Genel |
geceleri baskın yapan çeteye mensup kişi |
nightrider i.
|
|
9 |
Genel |
baskın gengüdüm |
dominating strategy i.
|
|
10 |
Genel |
baskın strateji |
dominating strategy i.
|
|
11 |
Genel |
ani baskın (polis vb) |
no-knock raid i.
|
|
12 |
Genel |
kanlı baskın |
bloody assault i.
|
|
13 |
Genel |
sol beyni baskın insanlar |
left-brain dominant people i.
|
|
14 |
Genel |
sağ beyni baskın insanlar |
right-brain dominant people i.
|
|
15 |
Genel |
baskın kişilik |
dominant personality i.
|
|
16 |
Genel |
baskın/hakim yapı |
dominant structure i.
|
|
17 |
Genel |
şiddet içerikli soygun veya baskın |
blag i.
|
|
18 |
Genel |
baskın terim |
leading term i.
|
|
19 |
Genel |
baskın el |
dominant hand i.
|
|
20 |
Genel |
baskın karakter saldırganlığı |
dominance aggression i.
|
|
21 |
Genel |
sulu baskın |
deluge i.
|
|
22 |
Genel |
baskın konum |
dominant position i.
|
|
23 |
Genel |
(polis/askerin yaptığı) baskın |
raid i.
|
|
24 |
Genel |
baskın yapma |
raiding i.
|
|
|
25 |
Genel |
cinsel ilişkide baskın rolde olan kişi |
top i.
|
|
26 |
Genel |
hayvanlarda alfa/baskın erkeğin bir altındaki erkek |
beta male i.
|
|
27 |
Genel |
baskın kimse |
eight-hundred-pound gorilla i.
|
|
28 |
Genel |
ani baskın |
emboscata i.
|
|
29 |
Genel |
tek gözü baskın olma |
eyedness i.
|
|
30 |
Genel |
sadomazoşist bir ilişkide baskın tarafı oynayan kimse |
master i.
|
|
31 |
Genel |
baskın çıkan kimse |
queller i.
|
|
32 |
Genel |
bir hayvan grubundaki baskın erkek |
alpha male i.
|
|
33 |
Genel |
hayvan sürüsünde sosyal olarak baskın erkek |
alpha male i.
|
|
34 |
Genel |
baskın renkler arasında geçiş görevi gören renk alanı |
bridge i.
|
|
35 |
Genel |
büyükbaş hayvanları çalmak için yapılan baskın |
hership [obsolete] i.
|
|
36 |
Genel |
sadomazoşist baskın kadın |
mistress i.
|
|
37 |
Genel |
belirli alanda göze çarpan veya baskın kimse |
light i.
|
|
38 |
Genel |
üstünlüğü elde tutan baskın üye |
despot i.
|
|
39 |
Genel |
amerika'da geleneksel değerlerin baskın olduğu merkezi coğrafi bölge |
heartland i.
|
|
40 |
Genel |
baskın kimse |
overdog i.
|
|
41 |
Genel |
baskın ağırlık |
overpoise i.
|
|
42 |
Genel |
baskın gelen kimse |
overreacher i.
|
|
43 |
Genel |
baskın gelme |
override i.
|
|
44 |
Genel |
baskın gelme |
overruling i.
|
|
45 |
Genel |
baskın gelme |
overthrow i.
|
|
46 |
Genel |
genel olarak baskın olan durum, özellik, faaliyet biçimi veya davranış tarzı |
rule i.
|
|
47 |
Genel |
sağ el ve gözünü baskın kullanan kimse |
dextral i.
|
|
48 |
Genel |
baskın siyasi ve sosyal değerlere karşı çıkan kimse |
dissidents i.
|
|
49 |
Genel |
erkeğin sosyal ve ekonomik olarak baskın olduğu ilişki |
concubine i.
|
|
50 |
Genel |
baskın türlerin komünitedeki etkisi |
dominance i.
|
|
51 |
Genel |
baskın gelme |
dominance i.
|
|
52 |
Genel |
(bdsm ilişkide) baskın taraf |
dominant i.
|
|
53 |
Genel |
baskın kimse |
dominator i.
|
|
54 |
Genel |
baskın hava |
domineer i.
|
|
55 |
Genel |
baskın enerji |
domineer i.
|
|
56 |
Genel |
sürpriz baskın |
surprise raid i.
|
|
57 |
Genel |
baskın poligen etkisi |
potence i.
|
|
58 |
Genel |
baskın bir kişi veya grubun kontrolünde olan yer |
fiefdom i.
|
|
59 |
Genel |
baskın güç |
firepower i.
|
|
60 |
Genel |
baskın nitelik |
flavor i.
|
|
61 |
Genel |
baskın kimse |
predominant i.
|
|
62 |
Genel |
baskın organizma |
predominant i.
|
|
63 |
Genel |
baskın omurgalı hayvan |
predominant i.
|
|
64 |
Genel |
baskın güce tamamen boyun eğmiş kimse |
slave i.
|
|
65 |
Genel |
baskın yapmak |
make a foray f.
|
|
66 |
Genel |
baskın yapmak |
bob up f.
|
|
67 |
Genel |
baskın gelmek |
override f.
|
|
68 |
Genel |
baskın yaparak birini yakalamak |
take someone by surprise f.
|
|
69 |
Genel |
baskın çıkmak |
predominate over f.
|
|
70 |
Genel |
baskın çıkmak |
best f.
|
|
71 |
Genel |
baskın çıkmak |
get f.
|
|
72 |
Genel |
baskın yapmak |
attack f.
|
|
73 |
Genel |
baskın yapmak |
visit unexpectedly f.
|
|
74 |
Genel |
baskın yapmak |
take by surprise f.
|
|
75 |
Genel |
baskın yapmak |
descend f.
|
|
76 |
Genel |
baskın çıkmak |
override f.
|
|
77 |
Genel |
baskın yapmak |
assault f.
|
|
78 |
Genel |
baskın çıkmak |
surpass f.
|
|
79 |
Genel |
baskın yapmak |
swoop f.
|
|
80 |
Genel |
baskın çıkmak |
euchre f.
|
|
81 |
Genel |
baskın çıkmak |
preponderate f.
|
|
82 |
Genel |
baskın çıkmak |
talk down f.
|
|
83 |
Genel |
baskın yapmak |
bust f.
|
|
84 |
Genel |
baskın yapmak |
forage f.
|
|
85 |
Genel |
baskın yapmak (polis) |
bust f.
|
|
86 |
Genel |
bir yere baskın yapmak |
surprise f.
|
|
87 |
Genel |
baskın olmak |
predominate f.
|
|
88 |
Genel |
baskın yapmak |
swoop down f.
|
|
89 |
Genel |
baskın çıkmak |
trump f.
|
|
90 |
Genel |
baskın çıkmak |
extinguish f.
|
|
91 |
Genel |
baskın çıkmak |
preponderate over f.
|
|
92 |
Genel |
baskın çıkmak |
come off best f.
|
|
93 |
Genel |
baskın yapmak |
catch f.
|
|
94 |
Genel |
baskın düzenlemek |
make a foray f.
|
|
95 |
Genel |
baskın düzenlemek |
make a raid on f.
|
|
96 |
Genel |
baskın düzenlemek |
conduct a raid f.
|
|
97 |
Genel |
baskın düzenlemek |
make a surprise attack f.
|
|
98 |
Genel |
baskın düzenlemek |
carry out a raid f.
|
|
99 |
Genel |
baskın düzenlemek |
raid f.
|
|
100 |
Genel |
baskın düzenlemek |
make a sudden attack f.
|
|
101 |
Genel |
-den baskın çıkmak |
prevail against f.
|
|
102 |
Genel |
-den baskın çıkmak |
prevail over f.
|
|
103 |
Genel |
baskın yapmak |
surprise f.
|
|
104 |
Genel |
baskın olmak |
transcend f.
|
|
105 |
Genel |
baskın çıkmak |
transcend f.
|
|
106 |
Genel |
baskın olmak |
be dominant f.
|
|
107 |
Genel |
baskın düzenlemek |
launch raid f.
|
|
108 |
Genel |
baskın çıkmak |
prevail f.
|
|
109 |
Genel |
baskın gelmek |
prevail f.
|
|
110 |
Genel |
baskın çıkmak |
overpower f.
|
|
111 |
Genel |
(bir özelliği) baskın olarak üzerinde taşımak |
reek f.
|
|
112 |
Genel |
baskın çıkmak |
top f.
|
|
113 |
Genel |
baskın bir sosyal gruba kabul ettirmek |
mainstream f.
|
|
114 |
Genel |
baskın yapmak |
harry f.
|
|
115 |
Genel |
baskın yapmak |
deprehend [obsolete] f.
|
|
116 |
Genel |
(isteklere, itirazlara) karşı baskın çıkmak |
overbear f.
|
|
117 |
Genel |
baskın çıkmak |
overreach [obsolete] f.
|
|
118 |
Genel |
'-den baskın çıkmak |
overrule f.
|
|
119 |
Genel |
baskın gelmek |
overrun f.
|
|
120 |
Genel |
baskın çıkmak |
overrun f.
|
|
121 |
Genel |
baskın gelmek |
oversway f.
|
|
122 |
Genel |
konuşarak baskın gelmek |
overtalk f.
|
|
123 |
Genel |
baskın şekilde yansımak |
overwhelm f.
|
|
124 |
Genel |
baskın şekilde görünmek |
overwhelm f.
|
|
125 |
Genel |
birden baskın hale gelmek |
rush f.
|
|
126 |
Genel |
baskın gelmek |
own f.
|
|
127 |
Genel |
baskın bir tavırla belirlemek |
dictate f.
|
|
128 |
Genel |
baskın olmak |
domineer f.
|
|
129 |
Genel |
ganimet için baskın düzenlemek |
piqueer [obsolete] f.
|
|
130 |
Genel |
feminen özellikleri baskın hale getirmek |
feminize f.
|
|
131 |
Genel |
feminen özellikleri baskın hale getirmek |
feminise f.
|
|
132 |
Genel |
baskın yapmak |
inroad f.
|
|
133 |
Genel |
baskın yapmak |
invade f.
|
|
134 |
Genel |
baskın gelmek |
preponder [obsolete] f.
|
|
135 |
Genel |
baskın çıkmak |
surmount [obsolete] f.
|
|
136 |
Genel |
baskın gelen |
preponderant s.
|
|
137 |
Genel |
baskın çıkmış |
excelled s.
|
|
138 |
Genel |
baskın çıkmış |
euchred s.
|
|
139 |
Genel |
baskın görüş karşıtı |
counterhegemonic s.
|
|
140 |
Genel |
sol gözünü baskın kullanma eğiliminde olan |
left-eyed s.
|
|
141 |
Genel |
baskın yapılmış |
harried s.
|
|
142 |
Genel |
baskın olan tek bir temaya sahip |
monothematic s.
|
|
143 |
Genel |
görmede sol yerine sağ gözünü baskın kullanan |
right-eyed s.
|
|
144 |
Genel |
aşırı baskın |
overdominant s.
|
|
145 |
Genel |
fazla baskın gelen |
overruling s.
|
|
146 |
Genel |
baskın türe ait |
dominant s.
|
|
147 |
Genel |
baskın tür ile ilgili |
dominant s.
|
|
148 |
Genel |
ekolojik açıdan baskın gelen |
dominant s.
|
|
149 |
Genel |
(tür) baskın gelen |
dominant s.
|
|
150 |
Genel |
(görüş açısı) baskın olan |
dominating s.
|
|
151 |
Genel |
baskın elin ayasını öne doğru açarak yapılan |
forehand s.
|
|
152 |
Genel |
baskın olana ait veya ilgili |
orthodox s.
|
|
153 |
Genel |
bir şeyin baskın halini içeren |
orthodox s.
|
|
154 |
Genel |
kalıtsal yönden baskın |
prepotent s.
|
|
155 |
Genel |
baskın çıkan |
superordinate s.
|
|
156 |
Genel |
baskın olarak |
predominately zf.
|
|
157 |
Genel |
baskın bir şekilde |
irruptively zf.
|
|
158 |
Genel |
baskın bir şekilde |
preponderantly zf.
|
|
159 |
Genel |
baskın olarak |
dominantly zf.
|
|
160 |
Genel |
baskın çıkarak |
preponderatingly zf.
|
|
Phrasals |
|
161 |
Öbek Fiiller |
sesini yükselterek baskın çıkmak |
talk over f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
baskın yapmak |
knock off f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
baskın yapmak |
swoop in f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
baskın çıkmak |
mow down f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
baskın çıkmak |
talk down f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir konuda baskın olmak |
exceed someone or something in something f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyde) baskın çıkmak |
school (one) (in something) f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye bir şeyde baskın çıkmak |
surpass someone or something in something f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
baskın çıkmak |
work over f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(bir oranda) gölgede bırakmak daha baskın olmak |
exceed by f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(bir konuda) baskın olmak |
exceed in f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
yavaş yavaş baskın hale gelmek |
fade up f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
yavaş yavaş baskın hale getirmek |
fade up f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak |
prevail against (someone or something) f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
-de baskın çıkmak |
school in f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
'-de baskın çıkmak |
surpass in f.
|
|
Colloquial |
|
178 |
Konuşma Dili |
çok baskın nakarat kullanımı |
riffola i.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
sık tekrarlanan baskın müzikal geçişlerin kullanımı |
riffola i.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
en baskını/baskın olmak |
rule ok f.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
baskın çıkmak |
cap f.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
baskın çıkmak |
drown f.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
dördüncü çeyrekte biz baskın olacağız/olmalıyız |
the fourth quarter is ours expr.
|
|
Idioms |
|
184 |
Deyim |
tipik baskın ve saldırgan alfa erkek özelliklerine zıt özellikler gösteren erkek/adam |
beta male i.
|
|
185 |
Deyim |
baskın sözü geçen kimse |
800-pound gorilla i.
|
|
186 |
Deyim |
baskın çıkmak |
steal a march on f.
|
|
187 |
Deyim |
bir yerdeki baskın karakter olmak |
hold the stage f.
|
|
188 |
Deyim |
(birine/bir şeye) baskın çıkmak |
steal a march over (someone or something) f.
|
|
189 |
Deyim |
(birine/bir şeye) baskın çıkmak |
steal a march upon (someone or something) f.
|
|
190 |
Deyim |
(birine/bir şeye) baskın çıkmak |
steal the march over (someone or something) f.
|
|
191 |
Deyim |
(birine/bir şeye) baskın çıkmak |
steal the march upon (someone or something) f.
|
|
192 |
Deyim |
baskın çıkmak |
take to pieces f.
|
|
193 |
Deyim |
(birine) baskın gelmek |
put the boot to (one) f.
|
|
194 |
Deyim |
ortamdaki baskın unsur olmak |
hold the boards f.
|
|
195 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak |
steal a march on (someone or something) f.
|
|
196 |
Deyim |
(birinden/bir şeyden) baskın çıkmak |
steal the march on (someone or something) f.
|
|
197 |
Deyim |
baskın (aksan, diksiyon) |
you could cut it with a knife expr.
|
|
Trade/Economic |
|
198 |
Ticaret/Ekonomi |
ani baskın |
cold-calling i.
|
|
199 |
Ticaret/Ekonomi |
baskın menkul |
dominant asset i.
|
|
200 |
Ticaret/Ekonomi |
baskın firma |
dominant firm i.
|
|
201 |
Ticaret/Ekonomi |
erkek bireylerin baskın olduğu işletmelerde kadın çalışanların ilerlemesine olanak sağlamayan soyut bir engel |
glass ceiling effect i.
|
|
202 |
Ticaret/Ekonomi |
ani baskın yapmak |
cold-call f.
|
|
203 |
Ticaret/Ekonomi |
baskın yapmak |
raid f.
|
|
204 |
Ticaret/Ekonomi |
1980 ve 1990'larda baskın olan yatırım bankalarının oluşturduğu bir grup |
harm kısalt.
|
|
Law |
|
205 |
Hukuk |
geceleri atlar ve maskelerle baskın yapan çeteye mensup kimse |
night rider [usa] i.
|
|
206 |
Hukuk |
geceleri atlar ve maskelerle baskın yapan çeteye mensup kimse |
nightrider i.
|
|
207 |
Hukuk |
baskın gelen kimse |
overruler i.
|
|
208 |
Hukuk |
baskın biçiminde |
no-knock s.
|
|
Politics |
|
209 |
Siyasal |
baskın sınıf (rusça) |
nomenklatura i.
|
|
210 |
Siyasal |
japonya'da baskın olan yerel etnik grup |
yamato i.
|
|
211 |
Siyasal |
baskın lider |
hegemon i.
|
|
212 |
Siyasal |
baskın güç |
hegemon i.
|
|
213 |
Siyasal |
siyasi partinin baskın ve muhafazakar üyesi |
old guard i.
|
|
214 |
Siyasal |
belirli bir baskın sınıfın üyesi anlamı veren son ek |
-crat snk.
|
|
215 |
Siyasal |
belirli bir baskın sınıfın üyesi anlamı veren son ek |
-ocrat snk.
|
|
Technical |
|
216 |
Teknik |
baskın mod |
dominant mode i.
|
|
217 |
Teknik |
baskın dalga |
dominant wave i.
|
|
218 |
Teknik |
rengin baskın olan dalga boyu |
hue i.
|
|
Computer |
|
219 |
Bilgisayar |
baskın kapalı döngü kutupları |
dominant closed loop poles i.
|
|
Telecom |
|
220 |
Telekom |
baskın kapalı döngü kutupları |
dominant closed loop poles i.
|
|
Electric |
|
221 |
Elektrik |
baskın mod |
dominant mode i.
|
|
Architecture |
|
222 |
Mimarlık |
sivri kemerlerin baskın olduğu 13. yüzyıl ingilteresi'ne has bir mimari tarz |
lancet architecture i.
|
|
Construction |
|
223 |
İnşaat |
baskın olmak |
dominate f.
|
|
Lighting |
|
224 |
Aydınlatma |
baskın dalga boyu |
dominant wavelength i.
|
|
Dyeing |
|
225 |
Boyacılık |
nesnenin baskın rengi |
body color i.
|
|
Automotive |
|
226 |
Otomotiv |
baskın gelmek |
override f.
|
|
Marine |
|
227 |
Denizcilik |
baskın frekanslı rüzgar yönü |
most frequent wind direction i.
|
|
228 |
Denizcilik |
baskın dalgalar |
dominant waves i.
|
|
229 |
Denizcilik |
doğrusal olmama özelliği baskın dalgalar |
strongly nonlinear waves i.
|
|
230 |
Denizcilik |
kıyı bölgesindeki sürüklenmenin baskın yönü |
predominant direction of littoral drift i.
|
|
Medical |
|
231 |
Medikal |
otozomal baskın polikistik böbrek hastalığı |
adpkd (autosomal dominant polycystic kidney disease) i.
|
|
232 |
Medikal |
otozomal baskın aktarılan genetik hastalık |
an autosomal dominant inherited genetic disease i.
|
|
233 |
Medikal |
fibröz dokunun baskın gelmesi sonucu sertleşmiş kanserli ur |
schirrhus i.
|
|
234 |
Medikal |
fibröz dokunun baskın gelmesi sonucu sertleşmiş kanserli ur |
scirrhus i.
|
|
Anatomy |
|
235 |
Anatomi |
baskın elin işaret parmağı |
trigger finger i.
|
|
236 |
Anatomi |
beyninin sağ tarafı baskın olan |
right-brained s.
|
|
237 |
Anatomi |
davranışlarında duygu, yaratıcılık, sezgi, sözsüz iletişim ve muhakeme yetenekleri baskın olan |
right-brained s.
|
|
Psychology |
|
238 |
Psikoloji |
entelektüelliğin baskın olduğu utangaç ve çekingen kişiliğe sahip kimse |
cerebrotonic i.
|
|
239 |
Psikoloji |
baskın yetişkin |
dominant adult i.
|
|
240 |
Psikoloji |
baskın olmayan yarımküre |
non-dominant hemisphere i.
|
|
241 |
Psikoloji |
baskın kişilik |
dominant personality i.
|
|
242 |
Psikoloji |
baskın düşünce |
supervalent thought i.
|
|
243 |
Psikoloji |
otozomal baskın |
autosomal dominant i.
|
|
244 |
Psikoloji |
pasif ve baskın ebeveyn ikilisinin oluşturduğu sistem |
skew i.
|
|
245 |
Psikoloji |
entelektüelliğin baskın olduğu utangaç ve çekingen kişilik tipinde |
cerebrotonic s.
|
|
Physiology |
|
246 |
Fizyoloji |
tek eli baskın kullanabilme |
laterality i.
|
|
247 |
Fizyoloji |
baskın yarım küre |
dominant hemisphere i.
|
|
248 |
Fizyoloji |
baskın olmayan (organ, yapı) |
nondominant s.
|
|
Pathology |
|
249 |
Patoloji |
baskın mutant bir genin bir otozom üzerinde meydana getirdiği hastalık |
autosomal dominant disease i.
|
|
Statistics |
|
250 |
İstatistik |
baskın strateji |
dominating strategy i.
|
|
251 |
İstatistik |
tam baskın |
strictly dominated s.
|
|
Physics |
|
252 |
Fizik |
baskın karakter kanunu |
law of dominance i.
|
|
253 |
Fizik |
baskın dalga |
dominant wave i.
|
|
254 |
Fizik |
baskın kuvvet |
strong force i.
|
|
Chemistry |
|
255 |
Kimya |
baskın renk |
dominant color i.
|
|
Biology |
|
256 |
Biyoloji |
baskın tür |
dominant species i.
|
|
257 |
Biyoloji |
baskın gen |
dominant gene i.
|
|
258 |
Biyoloji |
x kromozomu üzerindeki baskın bir genin yavrulara etki ettiği kalıtsal model |
x-linked dominant inheritance i.
|
|
259 |
Biyoloji |
komensal veya simbiyotik çiftlerden daha büyük, güçlü veya baskın olanı |
host i.
|
|
260 |
Biyoloji |
baskın organizma |
dominant i.
|
|
261 |
Biyoloji |
(komünitede) baskın ögeleri belirleyen organizma |
dominant i.
|
|
262 |
Biyoloji |
baskın alel |
dominant allele i.
|
|
263 |
Biyoloji |
yarı baskın gen |
semidominant i.
|
|
264 |
Biyoloji |
baskın gen |
protogene i.
|
|
265 |
Biyoloji |
baskın faktör |
protogene i.
|
|
266 |
Biyoloji |
üç doz baskın gene sahip olan |
triplex s.
|
|
267 |
Biyoloji |
(aynı embriyoda diğer bölümlere kıyasla) daha baskın büyüyen |
dominant s.
|
|
268 |
Biyoloji |
belirli bir baskın genin tek bir örneğine sahip olan (ototetraploid) |
simplex s.
|
|
Marine Biology |
|
269 |
Deniz Biyolojisi |
baskın yıl sınıfı |
dominant year class i.
|
|
270 |
Deniz Biyolojisi |
yumurtlama yerine aniden hızla yaklaşarak yumurtaları döllemeye çalışan küçük, baskın olmayan erkek balık |
sneaky male i.
|
|
271 |
Deniz Biyolojisi |
baskın (tür) |
predominant s.
|
|
272 |
Deniz Biyolojisi |
baskın (tür) |
dominant s.
|
|
Astronomy |
|
273 |
Gökbilim |
karanlık enerjinin baskın olduğu çağ |
dark energy-dominated era i.
|
|
274 |
Gökbilim |
yörünge sisteminde baskın olan hareket yönünün tersine ait veya bu hareket yönü ile ilişkili |
retrograde s.
|
|
Astrology |
|
275 |
Astroloji |
bireyin doğum anındaki baskın gezegen |
hyleg i.
|
|
276 |
Astroloji |
baskın etkiye sahip gezegen |
lord i.
|
|
277 |
Astroloji |
baskın gezegen |
dominator [obsolete] i.
|
|
278 |
Astroloji |
baskın burç |
dominator [obsolete] i.
|
|
279 |
Astroloji |
baskın gelen |
dominant s.
|
|
Zoology |
|
280 |
Zooloji |
tek baskın erkek hayvanın bulunduğu dişi hayvan sürüsü |
harem i.
|
|
281 |
Zooloji |
sürüde sosyal olarak baskın |
alpha s.
|
|
Social Sciences |
|
282 |
Sosyal Bilimler |
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek |
regionalism i.
|
|
283 |
Sosyal Bilimler |
kültürdeki inanç ve davranışı yönlendirmede etkili olan baskın ideal veya ilke |
theme i.
|
|
284 |
Sosyal Bilimler |
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem |
microaggression i.
|
|
285 |
Sosyal Bilimler |
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem |
microaggression i.
|
|
286 |
Sosyal Bilimler |
tek bir unsurun baskın olduğu kültür |
monoculture i.
|
|
287 |
Sosyal Bilimler |
şirketlerin baskın ekonomik ve siyasi güce sahip olduğu toplum |
corpocracy i.
|
|
288 |
Sosyal Bilimler |
tarihsel olarak baskın bir cinsiyet veya etnik gruptan olduğu için önemi ve yetenekleri abartılmış olabilecek bir erkek |
dead white european male i.
|
|
289 |
Sosyal Bilimler |
tarihsel olarak baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için değeri ve yetenekleri abartılan erkek |
dead white male i.
|
|
290 |
Sosyal Bilimler |
toplumda tek bir baskın kültür yerine çok sayıda kültürü kapsamak gerektiğini ileri süren teoriye ait veya ilişkin |
multicultural s.
|
|
Literature |
|
291 |
Edebiyat |
18. yüzyıl ingiliz edebiyatının baskın üslubuyla ilgili |
neoclassical s.
|
|
Linguistics |
|
292 |
Dilbilim |
belli bir coğrafyada baskın olan dil özelliği |
regionalism i.
|
|
293 |
Dilbilim |
baskın dil |
dominant language i.
|
|
294 |
Dilbilim |
baskın şekilde nefes vererek çıkartılan ses |
aspirate i.
|
|
295 |
Dilbilim |
harfi baskın şekilde nefes vererek telaffuz etme |
aspiration i.
|
|
296 |
Dilbilim |
b harfinin baskın olduğu bir konuşma bozukluğu |
betacism i.
|
|
297 |
Dilbilim |
harfi baskın şekilde nefes vererek telaffuz etmek |
aspirate f.
|
|
298 |
Dilbilim |
baskın şekilde nefes vererek telaffuz edilen |
aspirate s.
|
|
299 |
Dilbilim |
baskın şekilde lehçeli |
broad s.
|
|
300 |
Dilbilim |
(dil) görece uzun sözcük yönünden baskın |
polysynthetic s.
|
|
History |
|
301 |
Tarih |
belirli bir iş veya alanda baskın kimse |
moghul i.
|
|
302 |
Tarih |
belirli bir iş veya alanda baskın kimse |
mughul i.
|
|
303 |
Tarih |
(güney afrika'da) örgütlü bir boer birliğinin yaptığı baskın |
commando i.
|
|
Religious |
|
304 |
Dini |
hindistan'a özgü bhakti sektlerinden birine katılımla karakterize olan baskın kült dini |
hinduism i.
|
|
305 |
Dini |
hristiyanlığın baskın olmadığı bölge |
heathendom [obsolete] i.
|
|
306 |
Dini |
(kilise ilahilerinde) temel baskın nota |
dominant i.
|
|
307 |
Dini |
baskın ses |
dominant i.
|
|
Environment |
|
308 |
Çevre |
orman sınırın altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanların tümü |
montane i.
|
|
309 |
Çevre |
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge |
mulga i.
|
|
310 |
Çevre |
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge |
mulga scrub i.
|
|
311 |
Çevre |
avustralya'da mulga bitkisinin baskın olarak yetiştiği kurak bölge |
mulga country i.
|
|
312 |
Çevre |
rekabet halindeki iki türden birinin diğerine baskın gelmesi |
competitive exclusion i.
|
|
313 |
Çevre |
ekolojik topluluktaki birden fazla baskın türün tekini barındıran komünite |
consociation i.
|
|
314 |
Çevre |
tek türü baskın olan doğal topluluk |
consocies i.
|
|
315 |
Çevre |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgeye ait veya ilişkin |
montane s.
|
|
316 |
Çevre |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgede yetişen |
montane s.
|
|
317 |
Çevre |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlara ait veya ilişkin |
montane s.
|
|
318 |
Çevre |
orman sınırının altındaki nemli ve serin yüksek yamaçlarla karakterize edilen ve yaprak dökmeyen büyük ağaçların baskın olduğu biyocoğrafi bölgedeki bitki ve hayvanlardan oluşan |
montane s.
|
|
Geography |
|
319 |
Coğrafya |
akarsu erozyonu sebebiyle çok sayıda parçaya ayrıldığı için eğimli arazileri düzlüklerine baskın olan (topografi) |
mature s.
|
|
Geology |
|
320 |
Jeoloji |
çakıl-baskın akarsu |
gravel-bed stream i.
|
|
Military |
|
321 |
Askeri |
kuzey hindistan'daki baskın hindu askeri kastının bir üyesi |
rajpoot i.
|
|
322 |
Askeri |
kuzey hindistan'daki baskın hindu askeri kastının bir üyesi |
rajput i.
|
|
323 |
Askeri |
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş amerikan askeri |
ranger i.
|
|
324 |
Askeri |
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş amerikan askerleri |
rangers i.
|
|
325 |
Askeri |
askeri mukabil baskın sistemi |
counter-surprise military system i.
|
|
326 |
Askeri |
ani baskın |
blitzkrieg i.
|
|
327 |
Askeri |
askeri hedeflere baskın |
countermilitary i.
|
|
328 |
Askeri |
baskın püskürtme kuvveti |
reflex force i.
|
|
329 |
Askeri |
baskın tarzında yayılma |
surprise development i.
|
|
330 |
Askeri |
baskın müfrezesi |
raiding party i.
|
|
331 |
Askeri |
baskın çıkarması |
surprise landing i.
|
|
332 |
Askeri |
baskın tarzında akın |
surprise raid i.
|
|
333 |
Askeri |
baskın taarruzu |
sneak attack i.
|
|
334 |
Askeri |
baskın indirmesi |
surprise landing i.
|
|
335 |
Askeri |
baskın raporu |
raid report i.
|
|
336 |
Askeri |
baskın birlikleri |
shock troops i.
|
|
337 |
Askeri |
baskın taarruzu |
surprise attack i.
|
|
338 |
Askeri |
hava baskın harekatı |
intruder operation i.
|
|
339 |
Askeri |
stratejik baskın |
counter-force i.
|
|
340 |
Askeri |
küçük gruplarla baskın taarruzu yapmak için yetiştirilmiş askerlerden oluşan abd ordusu |
united states army rangers i.
|
|
341 |
Askeri |
baskın tarzında |
surprise s.
|
|
Hunting |
|
342 |
Silah/Atıcılık |
ani baskın |
immediate assault i.
|
|
343 |
Silah/Atıcılık |
baskın metodu |
methods of entry i.
|
|
344 |
Silah/Atıcılık |
baskın tüfeği |
assault riffle i.
|
|
Sport |
|
345 |
Spor |
(kriket) vurucunun baskın taraftan yaptığı atış |
cut i.
|
|
346 |
Spor |
(kriket) baskın taraftan atış yapan oyuncu |
cut i.
|
|
347 |
Spor |
oyuncunun baskın el tarafına ait |
forehand s.
|
|
348 |
Spor |
oyuncunun baskın el tarafı ile ilişkili |
forehand s.
|
|
349 |
Spor |
oyuncunun baskın el tarafına ait |
forehanded s.
|
|
350 |
Spor |
oyuncunun baskın el tarafı ile ilişkili |
forehanded s.
|
|
Art |
|
351 |
Sanat |
sanat eserinin baskın tonu |
atmosphere i.
|
|
352 |
Sanat |
abartılı tiyatrallık içeren, olay örgüsünün karakter temsillerinin önüne geçtiği ve fiziksel hareketin baskın olduğu piyes |
melodrama i.
|
|
353 |
Sanat |
baskın tema |
motif i.
|
|
Music |
|
354 |
Müzik |
baskın davul ritimlerinin yer aldığı reggae müzik türü |
nyahbinghi i.
|
|
355 |
Müzik |
ibadet müziğinde baskın özellik |
repercussion i.
|
|
356 |
Müzik |
baskın ses |
pedal point i.
|
|
357 |
Müzik |
gamdaki baskın nota |
fifth i.
|
|
358 |
Müzik |
genellikle tonik veya baskın olan tek bir ton |
organ point i.
|
|
359 |
Müzik |
genellikle tonik veya baskın olan tek bir tondan üretilen tını |
organ stop i.
|
|
360 |
Müzik |
baskın (nota) |
dominant s.
|
|
361 |
Müzik |
baskın ve coşkulu bir tonda |
con bravura zf.
|
|
Archaic |
|
362 |
Eski Kullanım |
baskın mod |
disposition i.
|
|
363 |
Eski Kullanım |
baskın atmosfer |
disposition i.
|
|
364 |
Eski Kullanım |
savaşta baskın çıkmak |
oppress f.
|
|
Entomology |
|
365 |
Böcek Bilimi |
baskın kanatsız |
ergatoid s.
|
|
Slang |
|
366 |
Argo |
baskın veya etkileyici kimse |
mack daddy i.
|
|
367 |
Argo |
eşcinsel ilişkide baskın kişi |
top i.
|
|
368 |
Argo |
maskülen özellikleri baskın erkek |
red pill i.
|
|
369 |
Argo |
baskın erkek |
red pill i.
|
|
370 |
Argo |
diğerlerinden üstün/baskın olan şey |
butt-kicker i.
|
|
371 |
Argo |
(program veya seri) baskın tema |
override i.
|
|
372 |
Argo |
(birine) baskın gelmek |
kick ass on (one) f.
|
|
373 |
Argo |
birine baskın çıkmaya çalışmak |
kick-ass on someone f.
|
|
374 |
Argo |
tarihsel olarak baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için değeri ve yetenekleri abartılan erkek |
dwem (dead white european male) kısalt.
|
|
375 |
Argo |
baskın cinsiyete ve etnik gruba mensup olduğu için tarihsel değeri ve yetenekleri abartılan erkek |
dwm (dead white male) kısalt.
|
|
Modern Slang |
|
376 |
Modern Argo |
eşcinsel ilişkide baskın olan partner |
a top i.
|
|
Star Wars |
|
377 |
Star Wars |
klon baskın askeri |
clone shock trooper i.
|
|
378 |
Star Wars |
bonadan üstünde baskın |
raid above bonadan i.
|
|
379 |
Star Wars |
ghorman üstünde baskın |
raid above ghorman i.
|
|
380 |
Star Wars |
baskın askeri |
shock trooper i.
|
|