somebody's - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

somebody's

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"somebody's" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 2 sonuç

İngilizce Türkçe
General
somebody's zm. birisinin
somebody's zm. birinin

"somebody's" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
get in somebody's hair f. rahat vermemek
get in somebody's hair f. rahat bırakmamak
get in somebody's hair f. başının dibinden ayrılmamak
General
the extent of somebody's hipline i. basen
settle somebody's account f. hesabını görmek
get on somebody's nerves f. sinirine dokunmak
put somebody's mind at rest f. yüreğine su serpmek
spare somebody's life f. canını bağışlamak
ruffle somebody's temper f. canını sıkmak
hurt somebody's feelings f. rencide etmek
tarnish somebody's name f. adını lekelemek
make somebody's blood boil f. tepesini attırmak
make somebody's blood boil f. afyonunu patlatmak
follow somebody's advice f. tavsiyeye uymak
ruffle somebody's temper f. sinirlendirmek
overcome somebody's stubborness f. inadını kırmak
lick somebody's boots f. eteklemek
hurt somebody's feelings being sarcastic f. iğnelemek
fall at somebody's feet f. dizlerine kapanmak
pull the wool over somebody's eyes f. dalgaya getirmek
put a spoke in somebody's wheel f. engel olmak
tarnish somebody's name f. adını kirletmek
sing somebody's praise f. övmek
get to somebody's head f. başına vurmak
meet somebody's requirements f. gereksinimini karşılamak
be in somebody's employ f. hizmetinde olmak
win somebody's approval f. takdirini kazanmak
turn somebody's head f. başını döndürmek
take somebody's pulse f. nabzına bakmak
put somebody's nose out of joint f. gözden düşürmek
arouse somebody's interest f. ilgisini uyandırmak
dig somebody's grave f. çukurunu kazmak
take somebody's advice f. tavsiye almak
live at somebody's expense f. parasını yemek
protect somebody's interests f. başkalarının çıkarlarını gözetmek
tread on somebody's corns f. dalına basmak
be at somebody's beck and call f. kul köle olmak
ruffle somebody's feelings f. kırmak
whisper in somebody's ear f. kulağına söylemek
twist somebody's arm f. ağzından girip burnundan çıkmak
escape from somebody's clutches f. pençesinden kurtulmak
undermine somebody's position f. ayağının altına karpuz kabuğu koymak
break somebody's heart f. kalbini kırmak
tan somebody's hide f. kemiklerini kırmak
hang on somebody's lips f. ağzının içine bakmak
ruffle somebody's temper f. kızdırmak
tweak somebody's cheek f. makaslamak
lick somebody's arse f. köpeklenmek
ask somebody's opinion f. fikrini almak
bolster somebody's morale f. moral vermek
be on somebody's wavelength f. frekansları tutmak
go to somebody's head f. başını döndürmek
pare somebody's claws f. etkisizleştirmek
win somebody's confidence f. güvenini kazanmak
damage somebody's reputation f. itibarıyla oynamak
distract somebody's attention f. oyalamak
make somebody's blood boil f. tepesinin tasını attırmak
lick somebody's arse f. götünü yalamak
set somebody's mind at rest f. yüreğine su serpmek
cut somebody's throat f. boğazlamak
drum something into somebody's head f. kafasına sokmak
call somebody's attention f. dikkatini çekmek
receive somebody's blessing f. duasını almak
put up with somebody's whims f. nazını çekmek
breathe down somebody's neck f. başına dikilmek
hang on somebody's words f. ağzının içine bakmak
be overjoyed at somebody's misfortune f. kınalar yakmak
throw dust in somebody's eyes f. gözünü boyamak
put somebody's mind at ease f. yüreğine su serpmek
black somebody's eye f. morartmak
inquire after somebody's health f. halini sormak
pare somebody's claws f. zararsız hale getirmek
break up somebody's marriage f. yuvasını yıkmak
blow somebody's brains out f. beynini dağıtmak
offend somebody's feelings f. gücüne gitmek
take somebody's life f. öldürmek
find favour in somebody's eyes f. gözüne girmek
put somebody's nose out of joint f. kırmak
win favour in somebody's eyes f. teveccühünü kazanmak
follow in somebody's footsteps f. izinden yürümek
lick somebody's arse f. el etek öpmek
tread on somebody's corns f. incitmek
go to somebody's head f. çarpmak
warm the cockles of somebody's heart f. mutlu etmek
lick somebody's boots f. dalkavukluk etmek
take somebody's temperature f. ateşini ölçmek
arouse somebody's appetite f. imrendirmek
set somebody's mind at rest f. rahatlatmak
come to somebody's rescue f. yardımına koşmak
forgive somebody's offence f. suçunu bağışlamak
turn somebody's head f. sarhoş etmek
submit for somebody's information f. bilgisine sunmak
air somebody's dirty laundry in public f. ipliğini pazara çıkarmak
take the bread out of somebody's mouth f. ekmeğine mani olmak
lick somebody's boots f. etek öpmek
take somebody's time f. vaktini almak
inquire after somebody's health f. hal hatır sormak
wait for somebody's words f. ağzına bakmak
come to somebody's rescue f. imdadına yetişmek
get on somebody's nerves f. sinirlerini bozmak
attract somebody's attention into consideration f. nazarı dikkatini çekmek
be somebody's pawn f. maşası olmak
waste somebody's time f. oyalamak
want somebody's love f. aşkını istemek
play into somebody's hands f. ekmeğine yağ sürmek
be putty in somebody's hands f. elinde oyuncak olmak
pull somebody's ears f. kulağını çekmek
be on somebody's wavelength f. frekansları uymak
be on somebody's wavelength f. frekansı uymak
measure somebody's blood pressure f. tansiyonunu ölçmek
tan somebody's hide f. pataklamak
destroy somebody's hopes f. umudunu kırmak
take somebody's place f. yerine geçmek
rub somebody's nose in it f. başına kakınç etmek
lay something at somebody's door f. suçu üzerine atmak
put somebody's nose out of joint f. ayağını kaydırmak
sit on somebody's lap f. kucağına oturmak
take the words out of somebody's mouth f. lafı ağzından almak
play with somebody's pride f. gururuyla oynamak
tan somebody's hide f. marizlemek
safeguard somebody's interests f. başkalarının çıkarlarını gözetmek
test somebody's knowledge f. imtihana çekmek
break in on somebody's conversation f. lafını kesmek
be somebody's doing f. başının altından çıkmak
get on somebody's nerves on purpose f. zıt gitmek
show up somebody's lies f. yalanını çıkarmak
ruffle somebody's temper f. gıcık etmek
air somebody's dirty linen in public f. ipliğini pazara çıkarmak
sing somebody's praise f. göklere çıkarmak
clutch somebody's throat f. boğazına sarılmak
tan somebody's hide f. komalık etmek
flatter somebody's pride f. gururunu okşamak
put a price on somebody's head f. başına ödül koymak
put somebody's nose out of joint f. burnunu sürtmek
box somebody's ears f. tokat atmak
tread on somebody's toes f. incitmek
tread on somebody's corns f. gücendirmek
live at somebody's expense f. sırtından geçinmek
tie somebody's hands f. elini kolunu bağlamak
take somebody's breath away f. nefesini kesmek
ram something down somebody's throat f. zorla kabul ettirmek
loosen somebody's tongue f. dilini çözmek
lick somebody's boots f. yaltaklanmak
hang on somebody's words f. ağzı açık dinlemek
win somebody's favour f. gözüne girmek
make somebody's hair stand on end f. tüylerini ürpertmek
enter into somebody's service f. emrine girmek
be on somebody's wavelength f. frekansı tutmak
wash somebody's dirty linen in public f. ipliğini pazara çıkarmak
destroy somebody's family f. ocağını söndürmek
ruin somebody's family f. ocağına incir dikmek
lick somebody's boots f. çanak yalamak
warm the cockles of somebody's heart f. sevindirmek
get on somebody's tits f. uyuz etmek
change somebody's mind f. fikrini değiştirmek
talk somebody's head off f. kafasını şişirmek
take somebody's arm f. koluna girmek
pull at somebody's heartstrings f. suistimal etmek
hurt somebody's feelings f. horlamak
grease somebody's palm f. rüşvet vermek
offend somebody's feelings f. ağır gelmek
stand by somebody's side f. tarafını tutmak
hurt somebody's pride f. onuruna dokunmak
take somebody's blood pressure f. tansiyonunu ölçmek
get in somebody's way f. ayak altında dolaşmak
hurt somebody's feelings f. hor görmek
teach somebody's lesson f. burnunu sürtmek
need somebody's help f. birine işi düşmek
enter somebody’s service f. birinin hizmetine girmek
enter to somebody’s debit f. birinin hesabına borç geçirmek
tread on somebody's corns f. bamteline basmak
come under somebody's influence f. nüfuzu altına girmek
cross somebody's hand f. rüşvet vermek
cross somebody's path f. işini bozmak
cross somebody's path f. yolunu kesmek
force somebody's hand f. zorla yaptırmak
get somebody's dander up f. sinirlendirmek
dog somebody's steps f. peşine takılmak
come to somebody's aid f. yardımına koşmak
follow in somebody's wake f. izinden gitmek
beat something into somebody's head f. kafasına sokmak
be on somebody's side f. tarafını tutmak
get in somebody's hair f. rahatsız etmek
dance to somebody's pipe f. suyuna gitmek
dance to somebody's tune f. suyuna gitmek
clip somebody's wings f. elini kolunu bağlamak
attract somebody's attention f. ilgisini çekmek
follow in somebody's wake f. izlemek
be in somebody's road f. engel olmak
dust somebody's jacket f. tozunu almak
get somebody's shirt out f. sinirlendirmek
get somebody's dander up f. öfkelendirmek
come to somebody's attention f. dikkatini çekmek
follow in somebody's wake f. takip etmek
jangle somebody's nerves f. sinirlendirmek
have somebody's testimony for f. ifadesini almak
satisfy somebody's curiosity f. merakını gidermek
arouse somebody's curiosity f. meraklandırmak
arouse somebody's curiosity f. merakını uyandırmak
hang on somebody's lips f. can kulağıyla dinlemek
tan somebody's hide f. eşek sudan gelinceye kadar dövmek
pull the wool over somebody's eyes f. göz boyamak
pull the wool over somebody's eyes f. gözünü boyamak
strengthen somebody's hand f. birine yürek vermek
strengthen somebody's authority f. birinin yetkisini kuvvetlendirmek
place dependence on somebody's words f. bel bağlamak
take somebody's pulse f. nabzını ölçmek
take somebody's testimony f. ifadesini almak (polis)
dog somebody's steps f. adım adım izlemek
jar every bone in somebody's body f. iliklerine kadar işlemek
break every bone in somebody's body f. birinin bütün kemiklerini kırmak
pick somebody's pocket f. birine yankesicilik yapmak
encroach up somebody's prerogatives f. birinin imtiyazlarına tecavüz etmek
gain somebody's trust f. güvenini kazanmak
gain somebody's trust f. güven uyandırmak
dally with somebody/somebody’s affections f. gönül eğlemek
pick somebody's pocket f. yankesicilik yapmak
be hot on somebody's trail f. ensesinde olmak
be hard on somebody's trail f. ensesinde olmak
(not) harm a hair of somebody's head f. birinin kılına bile dokunmamak
put out a cigarette on somebody's flesh f. üzerinde sigara söndürmek
warm the cockles of somebody's heart f. birinin gönlünü hoş etmek
make somebody's heart bleed f. birinin yüreğini sızlatmak
ridicule somebody's showing-off f. fiyakasını bozmak
get out of somebody's sight f. gözünün önünden uzaklaşmak
get out of somebody's sight f. gözünün önünden çekilmek
submit for somebody's information f. bilgilerine sunmak
submit for somebody's information f. bilgilerine arz etmek
know somebody's worth f. kıymet bilmek
stain somebody's name f. birinin adını lekelemek
be somebody's choice f. tercihine kalmak
be up to somebody's choice f. tercihine kalmak
do somebody's job f. birinin işini yapmak
follow in somebody's footsteps f. ayak izinden gitmek
know somebody’s value f. kıymetini bilmek
know somebody’s value f. değerini bilmek
know somebody’s value f. kıymet bilmek
hold a gun to somebody's head f. birinin kafasına tabanca dayamak
put a gun to somebody's head f. birinin kafasına tabanca dayamak
place dependence on somebody's words f. birinin sözüne/vaadine güvenmek/bel bağlamak
take the wind out of somebody's sails f. gücünü kesmek
take the wind out of somebody's sails f. şişinmesini önlemek
take the wind out of somebody's sails f. şişinmesinin önüne geçmek
take somebody's statement f. ifadesini almak
take somebody's statement f. ifadesine başvurmak
not know somebody’s value f. kıymet bilmemek
rub salt in somebody's wound f. yaraya tuz basmak
in somebody's book zf. birinin inançlarına göre
under somebody's eyes zf. birinin gözü önünde
to somebody's face zf. yüzüne karşı
in somebody's room zf. birinin yerine
in somebody's book zf. birinin düşüncesine göre
in somebody's praise zf. övücü
beyond somebody's wildest dreams zf. rüyalarda bile gerçekleşmeyecek
beyond somebody's wildest dreams zf. rüyalarda bile gerçek olmayacak
Phrasals
eat somebody's lunch [us] f. başka bir şirketin işini/pazar payını almak/götürmek
eat somebody's lunch [us] f. birinin payını almak
Phrases
in somebody's eyes expr. birinin gözünden
at somebody’s instigation expr. isteğiyle
at somebody’s instigation expr. talebiyle
at somebody’s instigation expr. tavsiyesiyle
at/on somebody’s suggestion expr. (birinin) tavsiyesi/önerisi üzerine
at/on somebody’s suggestion expr. (birinin) tavsiyesiyle/önerisiyle
at/on somebody’s suggestion expr. (biri) önerdiği için
at/on somebody’s suggestion expr. (biri) tavsiye ettiği için
at somebody's convenience expr. uygun bir zamanında/yerde
at somebody's convenience expr. müsait olduğu bir zamanda/yerde
at somebody's discretion expr. birinin kararıyla
at somebody's discretion expr. birinin isteği/kararı üzerine
at somebody's discretion expr. birinin isteğine/kararına bağlı olarak
at somebody's expense expr. biri tarafından ödemeli
at somebody's expense expr. birinin bütçesinden
at somebody's expense expr. birinin ödemesiyle
at somebody's expense expr. birinin sırtından
at somebody's expense expr. birinin cebinden
at somebody's expense expr. birinin hesabından
at somebody's expense expr. biri tarafından karşılanan
at somebody's expense expr. birinin üzülmesi pahasına
at somebody's expense expr. birinin utanması/rezil olması pahasına
at somebody's expense expr. birini küçük düşürerek
at somebody's expense expr. birini aptal durumuna düşürerek
at your/somebody's disposal expr. emrinde
at your/somebody's disposal expr. hizmetinde
at your/somebody's disposal expr. emrine amade
in somebody's behalf [us] expr. biri yararına
in somebody's behalf [us] expr. birine yardım olarak
in somebody's/something's honour expr. biri/bir şey onuruna
in somebody's/something's honour expr. biri/bir şey şerefine
in somebody's presence expr. birinin huzurunda
in somebody's presence expr. birinin önünde
in somebody's presence expr. biri varken
in somebody's presence expr. birinin gözü önünde
in somebody's/something's name expr. birinin/bir şeyin yetkisiyle
in somebody's/something's name expr. birini/bir şeyi temsilen
in somebody's/something's name expr. biri/bir şey namına
in (somebody's) hearing expr. (birinin) işitebileceği yakınlıkta
in (somebody's) hearing expr. (birinin) işitme/duyma mesafesinde
within (somebody's) hearing expr. (birinin) işitebileceği yakınlıkta
within (somebody's) hearing expr. (birinin) işitme/duyma mesafesinde
on somebody's behalf expr. biri adına
on somebody's behalf expr. birini namına
on somebody's behalf expr. birini temsilen
on somebody's behalf expr. biri için
on somebody's behalf expr. biri yüzünden
on somebody's behalf expr. biri yararına
on somebody's behalf expr. birine yardım için
Colloquial
one's value in somebody's eyes i. birisinin (birinin) gözündeki değeri
somebody’s (little) game i. birinin (küçük) oyunları/oyunu
somebody’s (little) game i. birinin hilesi
somebody’s (little) game i. birinin dümeni
somebody’s (little) game i. birinin üçkağıdı
somebody’s (little) game i. birinin numarası
somebody’s (little) game i. birinin planı
somebody’s (little) game i. birinin niyeti
somebody’s (little) game i. (küçük) oyunların/oyunun
somebody’s (little) game i. hilen
somebody’s (little) game i. dümenin
somebody’s (little) game i. üçkağıdın
somebody’s (little) game i. numaran
somebody’s (little) game i. planın
somebody’s (little) game i. niyetin
somebody's number two i. ikinci adamı
somebody's number two i. ikinci en önemli kişisi
settle somebody's hash f. susturmak
have somebody's name written all over it f. biçilmiş kaftan olmak
save somebody's bacon f. birinin kıçını kurtarmak
save somebody's bacon f. birinin imdadına yetişmek
save somebody's bacon f. birinin yardımına yetişmek
save somebody's bacon f. birinin yardımına koşmak
save somebody's bacon f. birine yardım etmek
be at somebody's command f. birinin emrinde olmak
be at somebody's command f. birinin hizmetinde olmak
be at somebody's command f. birinin komutasında olmak
be at somebody's command f. birinin emrine amade olmak
be at somebody's service f. birinin emrinde olmak
be at somebody's service f. birinin hizmetinde olmak
be at somebody's service f. birinin yardımına hazır olmak
be before somebody's time f. biri doğmadan, başlamadan önce olmak
be before somebody's time f. birinin zamanından önce olmak
be before somebody's time f. birinin hatırlayabileceği zaman diliminden önce olmak
be before somebody's time f. biri hatırlamaz
be somebody's style f. birinin tarzı olmak
be somebody's style f. birine göre olmak
be somebody's style f. birinin hoşlandığı bir şey olmak
be somebody's type f. birinin tipi olmak
get somebody’s meaning f. birinin demek istediğini anlamak
get somebody’s meaning f. birinin ne kastettiğini anlamak
get somebody’s meaning f. birinin ne ima ettiğini anlamak
get somebody’s meaning f. birinin anlatmak istediğini anlamak
your/somebody’s knees are knocking expr. dizlerinin bağı çözülmüş
your/somebody’s knees are knocking expr. (korkudan) dizlerin titriyor
your/somebody’s knees are knocking expr. (korkudan) elin ayağın titriyor
somebody's face doesn't fit expr. bu iş ona uygun değil
in somebody's eyes expr. birisinin gözünde
somebody's in there expr. içeride biri var
somebody's face is a picture expr. ne hissettiğini/düşündüğünü yüzünden okuyabilirsin
somebody's face doesn't fit expr. o oraya yakışmaz
to somebody's face expr. yüzüne
in somebody’s day/time expr. birinin döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en parlak döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en başarılı döneminde
in somebody’s day/time expr. birinin en ünlü döneminde
in somebody’s day/time expr. geçmişte
in somebody’s day/time expr. birinin zamanında
in somebody’s day/time expr. eski günlerde
in somebody’s day/time expr. birinin gençlik yıllarında
in somebody’s day/time expr. biri gençken
in somebody’s day/time expr. biri hayattayken
in somebody’s trust expr. birinin sorumluluğunda/sorumluluğuna
in somebody’s trust expr. birinin korumasında/korumasına
in somebody’s trust expr. birine emanet
on somebody’s tail expr. birinin peşinde
on somebody’s tail expr. birinin kuyruğunda/ensesinde
on somebody’s tail expr. birini yakın takipte
at your/somebody's pleasure expr. senin/birinin isteğine göre
at your/somebody's pleasure expr. sen/biri istediği zaman
at your/somebody's pleasure expr. senin/birinin keyfine göre
in somebody's way expr. birinin yolunda engel
in somebody's way expr. birinin yolunu kapatmış
Idioms
a sword of damocles hangs over somebody's head i. başının üstünde demokles'in kılıcının sallanması
somebody's bottom drawer i. birisinin çeyizi
somebody's stamping/stomping ground i. birinin uğrak mekanı
somebody's right-hand man/woman i. birinin sağ kolu
somebody's stamping/stomping ground i. çok sık gidilen yer
the answer to somebody's prayers i. dualarına cevap
the answer to somebody's prayers i. dualarının karşılığı
somebody's best bet i. en iyi yol
somebody's best bet i. en çıkar yol
somebody's beauty sleep i. güzellik uykusu
dollar signs in somebody's eyes i. gözünü para bürümesi
a feather in somebody's cap i. iftihar edilecek başarı
a feather in somebody's cap i. koltukları kabartan başarı
a feather in somebody's cap i. medari iftihar
a feather in somebody's cap i. övünülecek başarı
a monkey on somebody's back i. sırtındaki yük
a monkey on somebody's back i. (birinin) sırtındaki kambur
a chink in somebody's armor i. zayıf nokta
a chink in somebody's armour i. zaaf
a chink in somebody's armor i. zaaf
somebody's party piece i. (birinin) marifeti/komik/sıra dışı becerisi
a chink in somebody's armour i. zayıf nokta
the bottom drops/falls out of somebody’s world i. dünyanın sonu
the bottom drops/falls out of somebody’s world i. dünyanın başına yıkılması
the bottom drops/falls out of somebody’s world i. tüm umudunu/amacını/motivasyonunu/güvenini yitirme
the bottom drops/falls out of somebody’s world i. yaşam amacını kaybetme
the bottom drops/falls out of somebody’s world i. dibe vurma
a figment of somebody’s imagination i. birinin hayal ürünü
a figment of somebody’s imagination i. birinin hayal mahsulü
a load/weight off somebody's mind i. kafası rahatlama
a load/weight off somebody's mind i. kafasını boşaltma
a load/weight off somebody's mind i. kafasındaki yükten kurtulma
a load/weight off somebody's mind i. içi rahatlama
a millstone around somebody's neck i. birine ayak bağı
a millstone around somebody's neck i. birini aşağı çeken şey
a millstone around somebody's neck i. birinin sırtında/omzunda yük
a millstone around somebody's neck i. birinin önünde büyük/ciddi bir engel
a millstone round somebody's neck i. birine ayak bağı
a millstone round somebody's neck i. birini aşağı çeken şey
a millstone round somebody's neck i. birinin sırtında/omzunda yük
a millstone round somebody's neck i. birinin önünde büyük/ciddi bir engel
a nail in somebody's/something's coffin i. düşene vurulan darbe
a nail in somebody's/something's coffin i. birinin/bir şeyin sonunu getiren şey
a nail in somebody's/something's coffin i. birinin/bir şeyin tabutuna çivi çakma
a nail in somebody's/something's coffin i. birinin/bir şeyin başarısızlığını/yıkımını perçinleyen şey
a nail in somebody's/something's coffin i. birinin/bir şeyin başarısızlığına/yıkımına katkıda bulunan şey
a nail in somebody's/something's coffin i. birine/bir şeye zarar veren bir şey
a shot across somebody's bows i. uyarı atışı
somebody’s blind spot i. birinin kör noktası
somebody’s blind spot i. biri için muamma
somebody’s blind spot i. birinin hiç anlamadığı bir şey
somebody’s way of life i. birinin yaşam tarzı
somebody’s way of life i. birinin yaşam şekli
somebody’s way of life i. birinin hayat tarzı
somebody’s way of life i. birinin yaşam biçimi
somebody's achilles' heel i. birinin zaafı
somebody's achilles' heel i. birinin zayıf noktası
somebody's achilles' heel i. birinin aşil topuğu
the bane of somebody's life i. birinin başının belası
the bane of somebody's life i. birinin başının derdi
the bane of somebody's life i. baş belası
the bane of somebody's life i. başının derdi
the bane of somebody's existence i. birinin başının belası
the bane of somebody's existence i. birinin başının derdi
the bane of somebody's existence i. baş belası
the bane of somebody's existence i. başının derdi
somebody's eagle eye i. birinin dikkatli gözü
somebody's eagle eye i. birinin keskin gözü
the bane of somebody's life i. birinin başının derdi
the bane of somebody's life i. birinin başının belası
the bane of somebody's existence i. birinin başının derdi
the bane of somebody's existence i. birinin başının belası
somebody's favourite son i. doğduğu yerde/memleketinde popüler olan sanatçı, politikacı, oyuncu
somebody's favourite son i. memleketinin gözdesi sanatçı, politikacı, oyuncu
somebody's scene i. birinin tarzı
somebody's scene i. birine göre
the way to somebody's heart i. birinin kalbine giden yol
the way to somebody's heart i. birini mutlu/memnun etmenin yolu
somebody's scheme of things i. birinin düzeni
somebody's scheme of things i. birinin genel gidişatı
be (not) somebody’s scene f. tarzı olmamak
send a shiver up/down somebody’s spine f. tüylerini ürpertmek
be (not) somebody’s scene f. kendini rahatsız hissetmek
send a shiver up/down somebody’s spine f. tüylerini diken diken etmek
be (not) somebody’s scene f. ona göre olmamak
send a shiver up/down somebody’s spine f. içini ürpertmek
be (not) somebody’s scene f. hiç ona göre olmamak
send a shiver up/down somebody’s spine f. aklını uçurmak
send a shiver up/down somebody’s spine f. ödünü koparmak
send a shiver up/down somebody’s spine f. soğuk ter döktürmek
send a shiver up/down somebody’s spine f. korkudan ürpertmek
be on somebody’s ˈside f. (birinin) arkasında olmak
be on somebody’s ˈside f. (birinin) yanında olmak
be on somebody’s ˈside f. (birinin) tarafında olmak
be on somebody’s ˈside f. (birine) arka olmak
be on somebody’s ˈside f. (birine) arka çıkmak
be on somebody’s ˈside f. (birine) arka vermek
be on somebody’s ˈside f. (birine) taraf olmak
be on somebody’s ˈside f. (birine) destek çıkmak
be on somebody’s ˈside f. (birinden) tarafa olmak
be on somebody’s ˈside f. (birini) desteklemek
be after for somebody’s blood f. intikam almaya çalışmak
be after for somebody’s blood f. kan gütmek
be after for somebody’s blood f. intikam aramak
be after for somebody’s blood f. kellesini istemek
be after for somebody’s blood f. intikam peşinde olmak
be out for somebody’s blood f. intikam almaya çalışmak
be out for somebody’s blood f. kan gütmek
be out for somebody’s blood f. intikam aramak
be out for somebody’s blood f. kellesini istemek
be out for somebody’s blood f. intikam peşinde olmak
build up somebody’s hopes f. ümit vadetmek
build up somebody’s hopes f. umut vermek
build up somebody’s hopes f. umut vadetmek
build up somebody’s hopes f. ümitlendirmek
build up somebody’s hopes f. umutlandırmak
build up somebody’s hopes f. ümitlenmesine/umutlanmasına yol açmak
build up somebody’s hopes f. beklenti yaratmak/oluşturmak
build up somebody’s hopes f. heyecanla beklemesine yol açmak
raise somebody’s hopes f. ümit vadetmek
raise somebody’s hopes f. umut vermek