|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
kapalı spor salonu |
indoor sports facility i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
kapalı spor salonu |
indoor sports hall i.
|
|
3 |
Yaygın Kullanım |
kapalı alan |
confined space i.
|
|
General |
|
4 |
Genel |
kapalı araba |
hardtop i.
|
|
5 |
Genel |
üstü kapalı yüzme havuzu |
natatorium i.
|
|
6 |
Genel |
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alınmış |
earwigged i.
|
|
|
7 |
Genel |
kapalı deniz |
inland sea i.
|
|
8 |
Genel |
kapalı stadyum |
covered stadium i.
|
|
9 |
Genel |
dışa kapalı yerleşim bölgesi |
enclave i.
|
|
10 |
Genel |
ucu kapalı soru |
closed end question i.
|
|
11 |
Genel |
kapalı tepkime kabı |
calandria i.
|
|
12 |
Genel |
basına kapalı toplantı |
closed-door meeting i.
|
|
13 |
Genel |
kapalı deniz |
epicontinental sea i.
|
|
14 |
Genel |
açık havada çalan müzik topluluklarına özgü ve çoğu zaman üstü kapalı platform |
bandstand i.
|
|
15 |
Genel |
devlet dairelerinin ve ticari işletmelerin de çoğunun kapalı olduğu gün |
public holiday i.
|
|
16 |
Genel |
lokomotif veya kamyon sürücüsünün oturduğu kapalı bölüm |
cab i.
|
|
17 |
Genel |
kapalı gişe |
sellout i.
|
|
18 |
Genel |
üstü kapalı tekerlekli sandalye |
bath chair i.
|
|
19 |
Genel |
kapalı tribün |
covered grandstand i.
|
|
20 |
Genel |
kapalı diplomasi |
closed diplomacy i.
|
|
21 |
Genel |
kapalı arazi avı |
canned hunt i.
|
|
22 |
Genel |
üstü kapalı (kötü) söz |
insinuation i.
|
|
23 |
Genel |
kapalı alan |
closed area i.
|
|
24 |
Genel |
üstü kapalı yolcu veya yük arabası |
caravan i.
|
|
25 |
Genel |
üstü kapalı, üç yanı açık ve evin bir cephesinde boydan boya uzanan balkon |
veranda i.
|
|
26 |
Genel |
kapalı kutu |
closed book i.
|
|
27 |
Genel |
üstü kapalı söz |
innuendo i.
|
|
28 |
Genel |
kapalı olarak |
equivocally i.
|
|
29 |
Genel |
üstü kapalı söyleme |
intimation i.
|
|
30 |
Genel |
kalın ve kapalı tava |
dutch oven i.
|
|
31 |
Genel |
üstü kapalı balkon |
piazza i.
|
|
32 |
Genel |
kapalı büğet |
lock i.
|
|
33 |
Genel |
kapalı oturum |
closed session i.
|
|
34 |
Genel |
kapalı geçit |
cloister i.
|
|
35 |
Genel |
üstü kapalı söz |
hint i.
|
|
36 |
Genel |
üstü kapalı ifade |
inexplicit expression i.
|
|
37 |
Genel |
kapalı duruşma |
closed hearing i.
|
|
38 |
Genel |
kapalı akım |
closed circuit i.
|
|
39 |
Genel |
kapalı çarşı |
covered market i.
|
|
40 |
Genel |
üstü kapalı söyleme |
insinuation i.
|
|
41 |
Genel |
kapalı kutu |
a dark horse i.
|
|
42 |
Genel |
kapalı alışveriş merkezi |
mall i.
|
|
43 |
Genel |
kapalı bisiklet park yeri |
bicycle shed i.
|
|
44 |
Genel |
kapalı uçlu soru |
closed ended question i.
|
|
45 |
Genel |
kapalı hece |
closed syllable i.
|
|
46 |
Genel |
sürücüyle yolcu arasında ayırıcı bölme bulunmayan kapalı araba |
saloon i.
|
|
47 |
Genel |
üstü kapalı söz ya da imalarla etki altına alma |
earwigging i.
|
|
48 |
Genel |
denize çıktıktan sonra açılmak üzere kaptana verilen kapalı zarf içindeki emir |
sealed orders i.
|
|
49 |
Genel |
kapalı vagon |
covered wagon i.
|
|
50 |
Genel |
kapalı çarşı |
mall i.
|
|
51 |
Genel |
kapalı kutu |
secretive i.
|
|
52 |
Genel |
üstü kapalı anlatma |
intimation i.
|
|
53 |
Genel |
kapalı araba |
brougham i.
|
|
54 |
Genel |
üstü kapalı söz |
insinuation i.
|
|
55 |
Genel |
havuz (kapalı) |
baths i.
|
|
56 |
Genel |
kapalı tenis kortu |
indoor tennis court i.
|
|
57 |
Genel |
arkası kapalı kamyon |
van i.
|
|
58 |
Genel |
eski üstü kapalı hafif gezinti arabası |
shandrydan i.
|
|
59 |
Genel |
kapalı gişe |
house full i.
|
|
60 |
Genel |
kapalı mekan |
indoor i.
|
|
61 |
Genel |
kapalı spor salonu |
xyst i.
|
|
62 |
Genel |
kapalı spor salonu |
gymnasium i.
|
|
63 |
Genel |
kapalı spor salonu |
gym i.
|
|
64 |
Genel |
açık ve kapalı raflar |
open and closed shelves i.
|
|
65 |
Genel |
üstü kapalı konuşan |
hinter i.
|
|
66 |
Genel |
kapalı havuz |
indoor pool i.
|
|
67 |
Genel |
kapalı yüzme havuzu |
indoor pool i.
|
|
68 |
Genel |
kapalı otopark |
parking garage i.
|
|
69 |
Genel |
kapalı ifade |
close expression i.
|
|
70 |
Genel |
rüzgara kapalı yer |
lees i.
|
|
71 |
Genel |
kapalı devre televizyon sistemi |
closed circuit television system i.
|
|
72 |
Genel |
kapalı devre tv sistemi |
closed circuit television system i.
|
|
73 |
Genel |
kapalı yalak |
closed bearing i.
|
|
74 |
Genel |
kapalı paten alanı |
covered skating rink i.
|
|
75 |
Genel |
kapalı yüzme havuzu |
covered swimming pool i.
|
|
76 |
Genel |
kapalı deniz |
enclosed sea i.
|
|
77 |
Genel |
kapalı mekan |
enclosed space i.
|
|
78 |
Genel |
kapalı kutu |
close-lipped i.
|
|
79 |
Genel |
kapalı devre televizyon |
closed-circuit television i.
|
|
80 |
Genel |
kapalı kutu |
close-tongued i.
|
|
81 |
Genel |
kapalı gişe |
sell-out i.
|
|
82 |
Genel |
üzeri kapalı otobüs durağı |
bus shelter i.
|
|
83 |
Genel |
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık |
stoop i.
|
|
84 |
Genel |
taşıtlara kapalı cadde |
mail i.
|
|
85 |
Genel |
kapalı durum |
off-position i.
|
|
86 |
Genel |
kapalı devre kamera sistemi |
closed circuit camera system (cctv) i.
|
|
87 |
Genel |
kapalı devre kamera sistemi |
closed circuit camera system i.
|
|
88 |
Genel |
kapalı kamyonet |
van i.
|
|
89 |
Genel |
kapalı hizmetler |
closed services i.
|
|
90 |
Genel |
çok katlı kapalı otopark |
multi story parking garage i.
|
|
91 |
Genel |
kapalı formül |
closed formula i.
|
|
92 |
Genel |
üstü kapalı tavsiye |
implicit recommendation i.
|
|
93 |
Genel |
kapalı devre kamera izleme sistemi |
closed circuit camera monitoring system i.
|
|
94 |
Genel |
kapalı toplum |
closed society i.
|
|
95 |
Genel |
kapalı elbise |
modest dress i.
|
|
96 |
Genel |
kapalı kayıt |
closed record i.
|
|
97 |
Genel |
kapalı gişe oynayan film/oyun |
box-office hit i.
|
|
98 |
Genel |
giriş izni gerektiren kapalı alan |
permit-required confined space i.
|
|
99 |
Genel |
kapalı çarşı |
covered bazaar i.
|
|
100 |
Genel |
kapalı hava |
overcast weather i.
|
|
101 |
Genel |
kapalı hava |
overcast i.
|
|
102 |
Genel |
kapalı alanlar |
closed spaces i.
|
|
103 |
Genel |
kapalı alanlar |
closed areas i.
|
|
104 |
Genel |
ibadethanelerin halka kapalı kısımları |
adytum i.
|
|
105 |
Genel |
(kapalı) at arabası |
clarence i.
|
|
106 |
Genel |
kapalı gişe oyun |
bumper house i.
|
|
107 |
Genel |
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham |
unspoken accusation i.
|
|
108 |
Genel |
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama |
unspoken accusation i.
|
|
109 |
Genel |
üstü kapalı/dile getirilmemiş suçlama |
veiled accusation i.
|
|
110 |
Genel |
üstü kapalı/dile getirilmemiş itham |
veiled accusation i.
|
|
111 |
Genel |
kapalı pazar yeri |
covered market i.
|
|
112 |
Genel |
kapalı/gizli olmama |
aletheia i.
|
|
113 |
Genel |
kapalı alan |
confined space i.
|
|
114 |
Genel |
kapalı alışveriş merkezi |
enclosed mall i.
|
|
115 |
Genel |
kapalı olma |
closedness i.
|
|
116 |
Genel |
çok katlı kapalı otopark |
multi storey car park i.
|
|
117 |
Genel |
üstü kapalı şekilde böbürlenme |
humblebrag i.
|
|
118 |
Genel |
(tutsakların tutulduğu) etrafı çitlerle çevrili kapalı alan |
compound i.
|
|
119 |
Genel |
kapalı otopark |
indoor parking i.
|
|
120 |
Genel |
kenarları açık üstü kapalı barınak |
ramada [southwestern us] i.
|
|
121 |
Genel |
kapalı gişe oynama |
capacity audience i.
|
|
122 |
Genel |
sıçanların spor amacıyla köpeklere öldürtüldüğü kapalı alan |
rat pit i.
|
|
123 |
Genel |
üstü kapalı büyük yolcu veya yük arabası, taşıt/araç katarı |
caravan i.
|
|
124 |
Genel |
karanlık ve kapalı yer |
cavern i.
|
|
125 |
Genel |
iki tekerlekli, üstü kapalı hafif bir gezinti arabası |
chariotee i.
|
|
126 |
Genel |
kapalı el |
nieve [dialect] i.
|
|
127 |
Genel |
kapalı yumruk içerisinde tutulabilecek miktar |
nieveful i.
|
|
128 |
Genel |
kapalı hava |
heavy cloud i.
|
|
129 |
Genel |
tartışmaya kapalı olma |
unanswerability i.
|
|
130 |
Genel |
kapalı koru |
undergrove i.
|
|
131 |
Genel |
üstü kapalı koru |
undergrove i.
|
|
132 |
Genel |
kapalı bahçe |
undergrove i.
|
|
133 |
Genel |
üstü kapalı bahçe |
undergrove i.
|
|
134 |
Genel |
üstü kapalı kavaklık |
undergrove i.
|
|
135 |
Genel |
üstü kapalı söyleme |
undernote i.
|
|
136 |
Genel |
üstü kapalı anlatma |
undernote i.
|
|
137 |
Genel |
uzlaşmaya kapalı zıtlaşma |
ungradable opposition i.
|
|
138 |
Genel |
arkası kapalı sahne |
bandshell i.
|
|
139 |
Genel |
kapalı araç park yeri |
barn i.
|
|
140 |
Genel |
üstü kapalı ifade |
equivocation i.
|
|
141 |
Genel |
üstü kapalı tartışma |
jesuitry i.
|
|
142 |
Genel |
kapalı çarşı |
mail [obsolete] i.
|
|
143 |
Genel |
üstü kapalı söyleme |
wind i.
|
|
144 |
Genel |
bir tür kapalı poker |
bluff i.
|
|
145 |
Genel |
bir tür kapalı poker |
straight poker i.
|
|
146 |
Genel |
amerikan tazısı gibi bazı köpeklere özgü uzun dar kapalı ayak |
harefoot i.
|
|
147 |
Genel |
bazı amerikan yerlileri tarafından kullanılan, içinde kişisel veya kabileye ait dini nesnelerin bulunduğu kapalı veya sarılı bohça |
medicine bundle i.
|
|
148 |
Genel |
özellikle on sekizinci yüzyılda kullanılan, üstü kapalı bir at arabası |
booby hutch i.
|
|
149 |
Genel |
ölçülü şekilde veya üstü kapalı konuşan kimse |
mincer i.
|
|
150 |
Genel |
sığır, at gibi hayvanları kapalı tutmak için kullanılan etrafı çevrili alan |
brake i.
|
|
151 |
Genel |
ilk turda kapalı olarak dağıtma (poker) |
hole i.
|
|
152 |
Genel |
sahibinin evinin bulunduğu kapalı arsa |
home lot i.
|
|
153 |
Genel |
içinde mağazaların olduğu genellikle cam tavanlı geçit veya kapalı alan |
galleria i.
|
|
154 |
Genel |
kapalı yumuşakça kabuğu arasındaki boşluk |
gape i.
|
|
155 |
Genel |
üstü kapalı, küçümseyici yorumlar |
veiled snide comments i.
|
|
156 |
Genel |
kapalı kutu olan kimse |
dark horse i.
|
|
157 |
Genel |
kapalı çene ile konuşan kimse |
dentiloquist i.
|
|
158 |
Genel |
kapalı çene ile konuşma |
dentiloquy i.
|
|
159 |
Genel |
tomrukçu kampında yemek pişirme ve uyuma alanları arasında yer alan ve genellikle depo olarak kullanılan üstü kapalı koridor |
dingle i.
|
|
160 |
Genel |
gereksiz yere üstü kapalı konuşma |
gibberish i.
|
|
161 |
Genel |
değerli eşyanın yerine genellikle kapalı zarfta değersiz bir şey konularak yapılan dolandırıcılık |
murphy game i.
|
|
162 |
Genel |
sekiz yarışmadan oluşup kapalı alanda düzenlenen bir erkek atletizm yarışması |
octathlon i.
|
|
163 |
Genel |
kapalı olma |
off i.
|
|
164 |
Genel |
evler arasındaki üstü kapalı dar geçit |
ope [dialect] [uk] i.
|
|
165 |
Genel |
geminin kapalı kısmının üstü |
overhead i.
|
|
166 |
Genel |
kapalı mekan aktiviteleri |
indoor activities i.
|
|
167 |
Genel |
kapalı alan aktiviteleri |
indoor activities i.
|
|
168 |
Genel |
üstü kapalı öne sürülen şey |
implicate i.
|
|
169 |
Genel |
üstü kapalı söylenen şey |
implication i.
|
|
170 |
Genel |
üstü kapalı söz |
imputation i.
|
|
171 |
Genel |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxford i.
|
|
172 |
Genel |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxford tie i.
|
|
173 |
Genel |
üst bölümde kapalı bağcığı bulunan bir ayakkabı türü |
oxfords i.
|
|
174 |
Genel |
etrafı kapalı veya çitlerle çevrili alan |
inclosure i.
|
|
175 |
Genel |
manastırın dışarıya kapalı bölümü |
inclosure i.
|
|
176 |
Genel |
üç tekerlekli üstü kapalı motosiklet |
auto rickshaw i.
|
|
177 |
Genel |
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan |
bell cot i.
|
|
178 |
Genel |
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan |
bell cote i.
|
|
179 |
Genel |
çanların yerleştirildiği üstü kapalı korunaklı alan |
bellcote i.
|
|
180 |
Genel |
(abd'de) genellikle taşlarla kaplı, üstü kapalı depolama çukuru |
cist i.
|
|
181 |
Genel |
kapalı alan |
cloister [obsolete] i.
|
|
182 |
Genel |
kapalı yer |
close i.
|
|
183 |
Genel |
kapalı alan |
closure [obsolete] i.
|
|
184 |
Genel |
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton |
concord i.
|
|
185 |
Genel |
arka kısmında bagaj bölümü olan, geniş ve kapalı bir tür fayton |
concord coach i.
|
|
186 |
Genel |
(hipodrom, stadyum) üstü kapalı seyirci bölümü |
covered stand i.
|
|
187 |
Genel |
kapalı bisiklet park yeri |
cycle shed i.
|
|
188 |
Genel |
(oda, baca, fırın) kapalı alandaki hava akımı |
draft i.
|
|
189 |
Genel |
bir şeyi kapalı tutan alet |
fastener i.
|
|
190 |
Genel |
üstü kapalı söz |
inuendo i.
|
|
191 |
Genel |
üstü kapalı olumsuz söz |
inuendo i.
|
|
192 |
Genel |
kapalı konserveleri yerleştiren kimse |
panner i.
|
|
193 |
Genel |
kapalı konserveleri yerleştiren kimse |
racker i.
|
|
194 |
Genel |
pan davul çalışılan kapalı alan |
panyard [caribbean] i.
|
|
195 |
Genel |
kapalı yol |
pend [scotland] i.
|
|
196 |
Genel |
kapalı pasaj |
pend [scotland] i.
|
|
197 |
Genel |
kapalı barınak |
pound covert i.
|
|
198 |
Genel |
başıboş hayvanların kapalı tutuldukları yer dağıtılarak salıverilmeleri |
pound-breach i.
|
|
199 |
Genel |
kapalı el |
fist i.
|
|
200 |
Genel |
tavlada altı kapalı noktadan oluşan blok |
prime i.
|
|
201 |
Genel |
trafiğe kapalı alan |
precinct i.
|
|
202 |
Genel |
trafiğe kapalı bölge |
precinct i.
|
|
203 |
Genel |
üstü kapalı söyleme |
scent i.
|
|
204 |
Genel |
atların eğitildiği etrafı kapalı alan |
school i.
|
|
205 |
Genel |
düz tabanlı kapalı ev terliği |
scuff i.
|
|
206 |
Genel |
düz tabanlı kapalı ev terliği |
scuffer i.
|
|
207 |
Genel |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme sistemi |
sealift i.
|
|
208 |
Genel |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletme |
sealift i.
|
|
209 |
Genel |
üstü kapalı hafif gezinti arabası |
shandry i.
|
|
210 |
Genel |
(hipodromda) bir dizi ahırın önünde uzanan üst kapalı yürüme yolu |
shedrow i.
|
|
211 |
Genel |
üstü kapalı sığınak |
shroud [obsolete] i.
|
|
212 |
Genel |
üstü kapalı barınak |
shroud [obsolete] i.
|
|
213 |
Genel |
üstü kapalı ihmal |
silence i.
|
|
214 |
Genel |
üstü kapalı şekilde gösterme |
subindication i.
|
|
215 |
Genel |
üstü kapalı söz |
subinsinuation i.
|
|
216 |
Genel |
üstü kapalı söz |
subintellection i.
|
|
217 |
Genel |
üstü kapalı söz |
subintelligence i.
|
|
218 |
Genel |
üstü kapalı söz |
subintelligitur i.
|
|
219 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
hint at f.
|
|
220 |
Genel |
kapalı olmak (makine/aygıt) |
be off f.
|
|
221 |
Genel |
üstü kapalı konuşmak |
riddle f.
|
|
222 |
Genel |
kapalı gişe oynamak |
play to a full house f.
|
|
223 |
Genel |
gemiyi kapalı bir kanal içinden geçirmek |
lock f.
|
|
224 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
intimate f.
|
|
225 |
Genel |
üstü kapalı bir şekilde eleştirmek |
snipe f.
|
|
226 |
Genel |
üstü kapalı anlatmak |
intimate f.
|
|
227 |
Genel |
kapalı gişe oynamak |
be a blockbuster f.
|
|
228 |
Genel |
kapalı olmak (elektrik/ışık) |
be off f.
|
|
229 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
allude f.
|
|
230 |
Genel |
üstü kapalı söylemek (kötü bir şeyi) |
insinuate f.
|
|
231 |
Genel |
kapalı anlamını keşfetmek |
read between the lines f.
|
|
232 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
hint f.
|
|
233 |
Genel |
kapalı olmak |
be up f.
|
|
234 |
Genel |
kapağı kapalı ve ağır ateşte pişirmek |
stew f.
|
|
235 |
Genel |
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek |
allude to f.
|
|
236 |
Genel |
bir yazıdaki kapalı anlamı keşfetmek |
read between the lines f.
|
|
237 |
Genel |
kapalı bir yerde tutmak |
coop up f.
|
|
238 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
insinuate f.
|
|
239 |
Genel |
kapalı konuma getirmek |
switch to off position f.
|
|
240 |
Genel |
borcundan dolayı kapalı olmak |
be disconnected due to nonpayment f.
|
|
241 |
Genel |
kapalı bir yerde durmak |
stay indoor f.
|
|
242 |
Genel |
kapalı bir yerde oturmak |
stay indoor f.
|
|
243 |
Genel |
telefonu kapalı tutmak |
keep the phone switched off f.
|
|
244 |
Genel |
bilinci kapalı olmak |
be unconscious f.
|
|
245 |
Genel |
telefonu kapalı olmak |
have one's phone turned off f.
|
|
246 |
Genel |
kapalı kalmak |
stay closed f.
|
|
247 |
Genel |
kapalı kalmak |
remain closed f.
|
|
248 |
Genel |
kapalı gişe oynamak |
have a sell-out f.
|
|
249 |
Genel |
kapalı yerde şemsiye açmak |
open an umbrella in the house f.
|
|
250 |
Genel |
kapalı yerde şemsiye açmak |
open an umbrella indoors f.
|
|
251 |
Genel |
üstü kapalı şekilde böbürlenmek |
humblebrag f.
|
|
252 |
Genel |
(evde/kapalı bir yerde) barındırmak |
tabernacle f.
|
|
253 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
enounce f.
|
|
254 |
Genel |
(üstü kapalı söyleneni) açıklamak |
unpack f.
|
|
255 |
Genel |
kapalı tutmak |
zip f.
|
|
256 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
worm f.
|
|
257 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
mint [scotland] f.
|
|
258 |
Genel |
üstü kapalı bir şekilde bahsetmek |
glance [obsolete] f.
|
|
259 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
incle [rare] f.
|
|
260 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
infer f.
|
|
261 |
Genel |
kapalı kalmak |
close f.
|
|
262 |
Genel |
kapalı yerde |
incloister f.
|
|
263 |
Genel |
(hayvanı) kapalı alana koymak |
paddock f.
|
|
264 |
Genel |
yarı kapalı gözlerle bakmak |
pink f.
|
|
265 |
Genel |
açık pozisyondan kapalı pozisyona getirmek |
fold f.
|
|
266 |
Genel |
kapalı vana sayesinde bir şeyi içeride tutmak |
gate f.
|
|
267 |
Genel |
(birlikleri veya ikmal maddelerini) kara veya hava yollarının kapalı olması gibi durumlarda deniz yoluyla nakletmek |
sealift f.
|
|
268 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
signify f.
|
|
269 |
Genel |
(yaklaşan trenin mürettebatına) ilerideki yol kapalı uyarısı vermek |
protect f.
|
|
270 |
Genel |
yoruma kapalı bilgi sağlamak |
spoon-feed f.
|
|
271 |
Genel |
(yoğunluğu belirtmek için) kapıyı kapalı tutmak |
sport [uk] f.
|
|
272 |
Genel |
üstü kapalı şekilde göstermek |
subindicate f.
|
|
273 |
Genel |
üstü kapalı söylemek |
subinduce f.
|
|
274 |
Genel |
üstü kapalı |
insinuating s.
|
|
275 |
Genel |
üstü kapalı |
implicit s.
|
|
276 |
Genel |
üstü kapalı |
obscure s.
|
|
277 |
Genel |
sımsıkı kapalı |
hermetic s.
|
|
278 |
Genel |
parmaklıkla kapalı |
barred s.
|
|
279 |
Genel |
basına kapalı |
closed s.
|
|
280 |
Genel |
kapalı (hava) |
overcast s.
|
|
281 |
Genel |
üstü kapalı |
covert s.
|
|
282 |
Genel |
gözü kapalı |
blindfolded s.
|
|
283 |
Genel |
kapalı (gök) |
heavy s.
|
|
284 |
Genel |
basına kapalı |
closed to the press s.
|
|
285 |
Genel |
üstü kapalı |
veiled s.
|
|
286 |
Genel |
dudakları kapalı |
tightlipped s.
|
|
287 |
Genel |
üstü kapalı söylenmiş |
alluded s.
|
|
288 |
Genel |
gelişime kapalı |
nonprogressive s.
|
|
289 |
Genel |
temyize kapalı |
inappellable s.
|
|
290 |
Genel |
halka kapalı |
non-public s.
|
|
291 |
Genel |
umuma kapalı |
non-public s.
|
|
292 |
Genel |
(telefon) kapalı |
on-hook s.
|
|
293 |
Genel |
kapalı (deniz) |
mediterranean s.
|
|
294 |
Genel |
(hava) kapalı |
muggy s.
|
|
295 |
Genel |
üstü kapalı |
vague s.
|
|
296 |
Genel |
dışa kapalı |
self-enclosed s.
|
|
297 |
Genel |
başı kapalı |
headscarfed s.
|
|
298 |
Genel |
başı kapalı |
turbaned s.
|
|
299 |
Genel |
tek tarafı kapalı |
blind-end s.
|
|
300 |
Genel |
tek tarafı kapalı |
blind-ended s.
|
|
301 |
Genel |
-e kapalı |
closed to s.
|
|
302 |
Genel |
üstü kapalı |
allusive s.
|
|
303 |
Genel |
tartışmaya kapalı |
not negotiable s.
|
|
304 |
Genel |
üstü kapalı |
subtle s.
|
|
305 |
Genel |
geçici olarak kapalı |
temporarily closed s.
|
|
306 |
Genel |
halka kapalı |
nonpublic s.
|
|
307 |
Genel |
umuma kapalı |
nonpublic s.
|
|
308 |
Genel |
ağzı kapalı |
reserved s.
|
|
309 |
Genel |
tartışmaya kapalı |
non-negotiable s.
|
|
310 |
Genel |
üstü kapalı |
tacit s.
|
|
311 |
Genel |
kapalı kutu |
cagey s.
|
|
312 |
Genel |
kapalı kutu |
cagy s.
|
|
313 |
Genel |
kapalı kapılar ardında |
backstage s.
|
|
314 |
Genel |
sıkıca kapalı |
nonbreathing s.
|
|
315 |
Genel |
tartışmaya kapalı |
nonnegotiable s.
|
|
316 |
Genel |
üstü kapalı |
top s.
|
|
317 |
Genel |
üstü kapalı |
allusory s.
|
|
318 |
Genel |
tartışmaya kapalı |
undebatable s.
|
|
319 |
Genel |
alttan kapalı |
undershut s.
|
|
320 |
Genel |
üstü kapalı olan |
equivocatory s.
|
|
321 |
Genel |
kısmen kapalı |
half-closed s.
|
|
322 |
Genel |
yarı kapalı |
half-closed s.
|
|
323 |
Genel |
yarı kapalı |
half-covered s.
|
|
324 |
Genel |
kısmen kapalı |
half-shut s.
|
|
325 |
Genel |
yarı kapalı |
half-shut s.
|
|
326 |
Genel |
üstü kapalı |
quidditative s.
|
|
327 |
Genel |
(tüp, çuval) tek yanı kapalı |
blind s.
|
|
328 |
Genel |
(pencere) güneşlikleri kapalı |
blinded s.
|
|
329 |
Genel |
(ağzı kapalı yiyecek kabı) içeriğinin bozulması nedeniyle şişmiş |
blown s.
|
|
330 |
Genel |
dış etkiye kapalı |
hermetic s.
|
|
331 |
Genel |
değişime kapalı |
hostile s.
|
|
332 |
Genel |
kapalı anahtardan akmasına izin verilen |
on s.
|
|
333 |
Genel |
sürekli olarak kapalı bir kanal devresinden oluşmayan |
open s.
|
|
334 |
Genel |
tartışmaya kapalı |
imperious s.
|
|
335 |
Genel |
üstü kapalı |
implicate s.
|
|
336 |
Genel |
üstü kapalı öne sürülen |
implicated s.
|
|
337 |
Genel |
kapalı görüş sunan |
distanceless s.
|
|
338 |
Genel |
üstü kapalı söylenen |
inferred s.
|
|
339 |
Genel |
üstü kapalı |
insinuant [obsolete] s.
|
|
340 |
Genel |
üstü kapalı |
insinuative s.
|
|
341 |
Genel |
üstü kapalı |
insinuatory s.
|
|
342 |
Genel |
içe kapalı |
closed s.
|
|
343 |
Genel |
(av sezonu) kapalı |
closed s.
|
|
344 |
Genel |
kepenkleri kapalı |
closed s.
|
|
345 |
Genel |
panjurları kapalı |
closed s.
|
|
346 |
Genel |
üstü kapalı |
closed s.
|
|
347 |
Genel |
trafiğe kapalı |
closed s.
|
|
348 |
Genel |
dışa kapalı |
closed s.
|
|
349 |
Genel |
kapalı ve kasvetli (hava) |
dour s.
|
|
350 |
Genel |
kapalı ve kasvetli (hava) |
drumly [scotland] s.
|
|
351 |
Genel |
kapalı ve kasvetli (hava) |
drumlie [scotland] s.
|
|
352 |
Genel |
yarı kapalı (göz) |
pink [dialect] s.
|
|
353 |
Genel |
kapalı mekanda çalışan |
inside s.
|
|
354 |
Genel |
içine kapalı |
inturned s.
|
|
355 |
Genel |
kapalı tencerede tutulan |
potted s.
|
|
356 |
Genel |
kapalı kavanozda saklanan |
potted s.
|
|
357 |
Genel |
kapalı kutuda muhafaza edilen |
potted s.
|
|
358 |
Genel |
üstü kapalı |
coded s.
|
|
359 |
Genel |
kapalı haldeyken katlanarak veya aşağı çekilerek açılabilen |
foldout s.
|
|
360 |
Genel |
üstü kapalı olasılıklar taşıyan |
pregnant s.
|
|
361 |
Genel |
üstü kapalı |
sidelong s.
|
|
362 |
Genel |
üstü kapalı |
sideways s.
|
|
363 |
Genel |
üstü kapalı |
sidewise s.
|
|
364 |
Genel |
kapalı akademik çevreye ait veya ilişkin |
ivy s.
|
|
365 |
Genel |
her yeri kapalı |
smothered s.
|
|
366 |
Genel |
tamamen kapalı |
smothered s.
|
|
367 |
Genel |
üstü kapalı |
snide s.
|
|
368 |
Genel |
üstü kapalı |
euphemistic s.
|
|
369 |
Genel |
kapalı zarf usulü ile |
by sealed tender zf.
|
|
370 |
Genel |
üstü kapalı olarak |
implicitly zf.
|
|
371 |
Genel |
üstü kapalı olarak |
insinuatingly zf.
|
|
372 |
Genel |
kapalı bir halde |
impenetrably zf.
|
|
373 |
Genel |
ucu kapalı sonlanan bir şekilde |
cecally zf.
|
|
374 |
Genel |
kapalı yer korkusuna ilişkin |
claustrophobically zf.
|
|
375 |
Genel |
kapalı kapılar ardında |
behind closed doors zf.
|
|
376 |
Genel |
üstü kapalı olarak |
tacitly zf.
|
|
377 |
Genel |
üstü kapalı olarak |
tacitely zf.
|
|
378 |
Genel |
resimli tarafı kapalı olarak (iskambil kâğıdı) |
facedown zf.
|
|
379 |
Genel |
kapalı yapıda/formda |
in closed form zf.
|
|
380 |
Genel |
tartışmaya kapalı bir şekilde |
undebatably zf.
|
|
381 |
Genel |
gözü kapalı |
blindingly zf.
|
|
382 |
Genel |
kapalı bir şekilde |
obscurely zf.
|
|
383 |
Genel |
tartışmaya kapalı biçimde |
imperiously zf.
|
|
384 |
Genel |
üstü kapalı bir şekilde |
impliedly zf.
|
|
385 |
Genel |
kapalı bir şekilde |
confusely zf.
|
|
Phrasals |
|
386 |
Öbek Fiiller |
üstü kapalı söylemek |
hint at f.
|
|
387 |
Öbek Fiiller |
kinayeli/üstü kapalı konuşmak |
mean (something) by (something) f.
|
|
388 |
Öbek Fiiller |
kinayeli/üstü kapalı konuşmak |
mean by something f.
|
|
389 |
Öbek Fiiller |
bir yerde kapalı kalmak |
close in f.
|
|
390 |
Öbek Fiiller |
kapalı bırakmak |
close in f.
|
|
391 |
Öbek Fiiller |
(birine veya bir şeye) kapalı olmak |
close to (someone or something) f.
|
|
392 |
Öbek Fiiller |
(kapalı bir yere) götürmek |
carry in (some place) f.
|
|
393 |
Öbek Fiiller |
(kapalı bir yere) götürmek |
carry into (some place) f.
|
|
394 |
Öbek Fiiller |
(kapalı bir yere) götürmek |
carry someone or something into some place f.
|
|
395 |
Öbek Fiiller |
(kapalı bir yere) götürmek |
carry someone or something in f.
|
|
396 |
Öbek Fiiller |
kapalı bir yere inmek |
descend into (something) f.
|
|
397 |
Öbek Fiiller |
kapalı bir yere inmek |
descend into something f.
|
|
398 |
Öbek Fiiller |
kapalı kalmak |
remain down f.
|
|
399 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi inik/kapalı tutmak |
keep something down f.
|
|
400 |
Öbek Fiiller |
inik/kapalı tutmak |
keep down f.
|
|
401 |
Öbek Fiiller |
kapalı tutmak |
keep off f.
|
|
402 |
Öbek Fiiller |
yağmurdan dolayı kapalı alanda olmak |
rain in f.
|
|
403 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek |
allude to someone or something f.
|
|
404 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden üstü kapalı bir şekilde bahsetmek |
allude to someone or something f.
|
|
405 |
Öbek Fiiller |
kapalı alanda yetiştirilen fidanları tarhlara dikmek |
bed out f.
|
|
406 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi kapalı bir yerde tutmak |
coop someone or something up f.
|
|
407 |
Öbek Fiiller |
kapalı bir yere inmek |
descend into f.
|
|
408 |
Öbek Fiiller |
üstü kapalı bir şey söylemek |
hint at something f.
|
|
409 |
Öbek Fiiller |
kapalı tutmak |
keep inside f.
|
|
410 |
Öbek Fiiller |
bilinci kapalı kalmak |
remain under (something) f.
|
|
Phrases |
|
411 |
İfadeler |
halka kapalı |
closed off to the public s.
|
|
412 |
İfadeler |
kapalı ve bulutlu |
dull and overcast expr.
|
|
413 |
İfadeler |
tatil sebebiyle kapalı |
closed for a holiday expr.
|
|
Proverb |
|
414 |
Atasözü |
bir kapı ya açık durmalı ya kapalı |
a door must be either shut or open
|
|
415 |
Atasözü |
çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın |
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it
|
|
416 |
Atasözü |
çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın |
if you keep your mouth shut, you won't put your foot in it
|
|
417 |
Atasözü |
çeneni kapalı tutarsan ağzından bir şey kaçırmazsın |
a fly will not get into a closed mouth
|
|
418 |
Atasözü |
çeneni kapalı tutarsan pot kırmazsın |
a fly will not get into a closed mouth
|
|
Colloquial |
|
419 |
Konuşma Dili |
gözü kapalı |
with one arm tied behind one's back i.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
kapalı sezon |
close season i.
|
|
421 |
Konuşma Dili |
kıyafetin kapalı haldeki kapama yerleri arasındaki boşluk |
gaposis i.
|
|
422 |
Konuşma Dili |
gözü kapalı yapmak |
be able to do something blindfold f.
|
|
423 |
Konuşma Dili |
kapalı anlamı bulmak |
read between the lines f.
|
|
424 |
Konuşma Dili |
telefonu kapalı olmak |
one's phone/fone be off f.
|
|
425 |
Konuşma Dili |
üstü kapalı ima etmek |
drop a hint f.
|
|
426 |
Konuşma Dili |
üstü kapalı olmak |
be above one's head f.
|
|
427 |
Konuşma Dili |
yağmurdan dolayı kapalı bir yerde kalmak |
be rained in f.
|
|
428 |
Konuşma Dili |
gözü kapalı desteklemek |
fan club f.
|
|
429 |
Konuşma Dili |
giriş çıkışa kapalı |
locked down s.
|
|
430 |
Konuşma Dili |
kapıları kapalı |
locked down s.
|
|
431 |
Konuşma Dili |
açık/kapalı şekilde koyulan |
face up s.
|
|
432 |
Konuşma Dili |
ön yüzü açık/kapalı şekilde koyulan |
face up s.
|
|
433 |
Konuşma Dili |
yağmurdan dolayı kapalı bir yerde kalmış |
rained in s.
|
|
434 |
Konuşma Dili |
düğmeleri kapalı |
buttoned-down [us] s.
|
|
435 |
Konuşma Dili |
değişime kapalı |
fixed in (one's) ways s.
|
|
436 |
Konuşma Dili |
kapalı kapılar ardında |
behind closed doors expr.
|
|
437 |
Konuşma Dili |
kapıyı kapalı tut |
keep the door shut expr.
|
|
438 |
Konuşma Dili |
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve hokey sopalarının "l" harfine benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı şekilde/dolaylı yoldan söylenmesi) |
h-h-double-hockey-sticks expr.
|
|
439 |
Konuşma Dili |
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve çift "l" harfi şeklinde üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) |
h-h-double-l expr.
|
|
440 |
Konuşma Dili |
cehennem (ingilizce "hell" kelimesinin ilk iki harfi ve kürdanın "l" harfi şekline benzemesinden yola çıkarak üstü kapalı/dolaylı olarak söylenmesi) |
h-e-double-toothpicks expr.
|
|
441 |
Konuşma Dili |
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi |
h-e-double-hockey-sticks expr.
|
|
442 |
Konuşma Dili |
hell kelimesinin üstü kapalı bir söyleniş biçimi |
h-e-double-l expr.
|
|
Idioms |
|
443 |
Deyim |
üstü kapalı konuşma |
a nudge and a wink i.
|
|
444 |
Deyim |
kapalı kutu gibi olan şey |
a riddle wrapped in an enigma i.
|
|
445 |
Deyim |
kapalı kutu gibi olan şey |
a riddle, wrapped in a mystery, inside an enigma i.
|
|
446 |
Deyim |
üstü kapalı teşvik |
a nudge and a wink i.
|
|
447 |
Deyim |
(bir şeyi) gözü kapalı sevme |
a sucker for (someone or something) i.
|
|
448 |
Deyim |
gözü kapalı sevme |
sucker for someone or something i.
|
|
449 |
Deyim |
kapalı kapı |
a closed door i.
|
|
450 |
Deyim |
kapalı kapı |
closed door i.
|
|
451 |
Deyim |
kapalı kutu |
wild card i.
|
|
452 |
Deyim |
kapalı kutu |
wild card i.
|
|
453 |
Deyim |
kapalı kitap |
a closed book i.
|
|
454 |
Deyim |
kapalı kutu |
a wild card i.
|
|
455 |
Deyim |
kapalı kutu |
a closed book i.
|
|
456 |
Deyim |
kapalı kapılar ardında gerçekleşen siyasi toplantı |
smoke-filled room i.
|
|
457 |
Deyim |
kapalı kutu |
a hard egg to crack i.
|
|
458 |
Deyim |
kapalı kutu |
tough egg (to crack) i.
|
|
459 |
Deyim |
kapalı kutu |
tough egg to crack i.
|
|
460 |
Deyim |
kapalı kutu |
tough nut to crack i.
|
|
461 |
Deyim |
kapalı kapılar ardında yapılan anlaşma |
back-room deal i.
|
|
462 |
Deyim |
(biri için) kapalı kutu |
a closed book (to somebody) i.
|
|
463 |
Deyim |
kapalı kutu |
a hard nut (to crack) i.
|
|
464 |
Deyim |
pokerde oyuncuya kapalı olarak dağıtılan/verilen kart |
hole card i.
|
|
465 |
Deyim |
gücü/nüfuzu/parası sayesinde kapalı kapıları açan kimse |
a mover and a shaker i.
|
|
466 |
Deyim |
kapalı kapıları açan kimse |
a mover and a shaker i.
|
|
467 |
Deyim |
gözü kapalı alışveriş |
a pig in a poke [old-fashioned] i.
|
|
468 |
Deyim |
kapalı kutu |
an unknown quantity i.
|
|
469 |
Deyim |
uzun süre kapalı bir yerde kalmak sonucu oluşan anksiyete/depresyon |
cabin fever i.
|
|
470 |
Deyim |
uzun süre kapalı bir yerde kalmaktan daralma/afakanlar basma |
cabin fever i.
|
|
471 |
Deyim |
tabutun kapağı kapalı olarak yapılan cenaze töreni |
closed-casket funeral i.
|
|
472 |
Deyim |
gelişmeye kapalı konu |
dead-end i.
|
|
473 |
Deyim |
(hava) bulutlu/kapalı olmak |
breed up a storm f.
|
|
474 |
Deyim |
bir şeyi gözü kapalı yapabilmek |
be able to (do something) in (one's) sleep f.
|
|
475 |
Deyim |
ağzını kapalı tutmak |
keep one's mouth trap shut f.
|
|
476 |
Deyim |
ağzını kapalı tutmak |
keep one's mouth shut f.
|
|
477 |
Deyim |
bir işi gözü kapalı yapabilmek |
be able to do something blindfolded f.
|
|
478 |
Deyim |
bir şeye gözü kapalı inanmak |
take something on faith f.
|
|
479 |
Deyim |
çenesini kapalı tutmak |
keep one's mouth shut f.
|
|
480 |
Deyim |
gözü kapalı bilmek |
see with half an eye f.
|
|
481 |
Deyim |
gözü kapalı atlamak/dalmak/girmek |
walk blindly into something f.
|
|
482 |
Deyim |
gözü kapalı yapabilmek |
do something with one's eyes shut f.
|
|
483 |
Deyim |
gözü kapalı girişmek |
go off the deep end f.
|
|
484 |
Deyim |
gözü kapalı yapabilmek |
do something with one's eyes closed f.
|
|
485 |
Deyim |
gözü kapalı satın almak |
buy a pig in a poke f.
|
|
486 |
Deyim |
gözü kapalı girişmek |
jump off the deep end f.
|
|
487 |
Deyim |
gözleri kapalı olsa da bilmek |
see with half an eye f.
|
|
488 |
Deyim |
gözü kapalı almak |
buy a pig in a poke f.
|
|
489 |
Deyim |
gözü kapalı yapabilmek |
be able to do something with one's eyes closed f.
|
|
490 |
Deyim |
gözleri kapalı yapabilmek |
be able to do something with one's eyes closed f.
|
|
491 |
Deyim |
gözü kapalı yapabilmek |
somebody could do something with their eyes shut f.
|
|
492 |
Deyim |
gözü kapalı inanmak |
fall for something hook line and sinker f.
|
|
493 |
Deyim |
gözü kapalı yapabilmek |
somebody could do something with their eyes closed f.
|
|
494 |
Deyim |
kapalı oynamak |
keep one's cards close to one's vest f.
|
|
495 |
Deyim |
kapalı oynamak |
hold one's cards close to one's chest f.
|
|
496 |
Deyim |
kapalı oynamak |
play one's cards close to one's chest f.
|
|
497 |
Deyim |
kapalı oynamak |
play one's cards close to one's vest f.
|
|
498 |
Deyim |
kapalı kutu olmak |
be a closed book f.
|
|
499 |
Deyim |
kapalı oynamak |
keep one's cards close to one's chest f.
|
|
500 |
Deyim |
kolayca/zorlanmadan/gözü kapalı yapmak |
could do something standing on your head f.
|
|