|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
his (deride) |
cutaneous sensation i.
|
|
2 |
Genel |
his hüzmesi |
bundle of his i.
|
|
3 |
Genel |
sezgisel his |
intuitive sense i.
|
|
4 |
Genel |
his dünyası |
feelings i.
|
|
5 |
Genel |
belirli bir his |
vibe i.
|
|
6 |
Genel |
ortak his |
fellow feeling i.
|
|
7 |
Genel |
papaz efendi (irlanda'da his/your/their ile kullanılan bir unvan) |
reverence i.
|
|
|
8 |
Genel |
altıncı his |
clairvoyance i.
|
|
9 |
Genel |
his hüzmesi |
his bundle i.
|
|
10 |
Genel |
sahte his |
pseudoesthesia i.
|
|
11 |
Genel |
altıncı his |
extra sensory perception i.
|
|
12 |
Genel |
aniden ve şiddetle belirme (bir his) |
surge i.
|
|
13 |
Genel |
his (bir şeyin dokununca uyandırdığı) |
feel i.
|
|
14 |
Genel |
altıncı his |
sixth sense i.
|
|
15 |
Genel |
altıncı his |
extrasensory perception i.
|
|
16 |
Genel |
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma |
impending sense of doom i.
|
|
17 |
Genel |
irade ve his yitimi |
catalepsy i.
|
|
18 |
Genel |
irade ve his yitimi |
catalepsis i.
|
|
19 |
Genel |
içinden gelen his |
gut instinct i.
|
|
20 |
Genel |
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma |
sense of impending doom i.
|
|
21 |
Genel |
sekiz his (hislerle ilgili budizm'de kullanılan sınıflandırma) |
eight consciousnesses i.
|
|
22 |
Genel |
6. his |
6th sense i.
|
|
23 |
Genel |
6.his |
6th sense i.
|
|
24 |
Genel |
altıncı his |
telegnosis i.
|
|
25 |
Genel |
altında yatan his |
undersense i.
|
|
26 |
Genel |
doğru his |
eupathy i.
|
|
27 |
Genel |
(fikir, his) somut nesne olarak sunma |
objectification i.
|
|
28 |
Genel |
koku duyusuyla algılanan his |
odor i.
|
|
29 |
Genel |
enerjik his |
rush i.
|
|
30 |
Genel |
iç karartıcı his |
dismality i.
|
|
31 |
Genel |
fiziksel his |
feeling i.
|
|
32 |
Genel |
ortak his |
coherence [obsolete] i.
|
|
33 |
Genel |
doğru olanın yapıldığına dair his |
conviction i.
|
|
34 |
Genel |
önceki his |
presensation [obsolete] i.
|
|
35 |
Genel |
his oluşturan en zayıf uyartıyı kullanarak ölçülen duyarlılık derecesi |
sensitivity i.
|
|
36 |
Genel |
tensel his |
skin sensation i.
|
|
37 |
Genel |
sabunsu bir his veren yumuşak ve kompakt bir talk çeşidi |
soaprock i.
|
|
38 |
Genel |
sabunsu bir his veren yumuşak ve kompakt bir talk çeşidi |
soap-rock i.
|
|
39 |
Genel |
ortaya çıkmak (bir his) |
spring f.
|
|
40 |
Genel |
uyandırmak (his) |
revive f.
|
|
41 |
Genel |
birdenbire içini kaplamak (bir his vb) |
surge up f.
|
|
42 |
Genel |
beslemek (belirli bir his) |
bear f.
|
|
43 |
Genel |
his uyandırmak |
arouse a feeling of f.
|
|
44 |
Genel |
his kaybına uğramak |
lose sensation f.
|
|
45 |
Genel |
his kaybı yaşamak |
lose sensation f.
|
|
46 |
Genel |
(his, düşünce) uyandırmak |
awaken f.
|
|
47 |
Genel |
(his) duymak |
get f.
|
|
|
48 |
Genel |
his uyandırıcı |
evocatory s.
|
|
49 |
Genel |
çok kuvvetli (his) |
uncontainable s.
|
|
50 |
Genel |
iğrenç bir his veren |
grizzly s.
|
|
51 |
Genel |
koku duyusuyla algılanan his |
odour s.
|
|
52 |
Genel |
(his) paylaşılan |
feeling [obsolete] s.
|
|
53 |
Genel |
his uyandırmayan |
insensuous s.
|
|
54 |
Genel |
his uyandıran |
sensific s.
|
|
55 |
Genel |
his oluşturan |
sensigenous s.
|
|
56 |
Genel |
his uyandıran |
sensigenous s.
|
|
Phrasals |
|
57 |
Öbek Fiiller |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over someone f.
|
|
58 |
Öbek Fiiller |
(birine bir duygu/his) göndermek |
go out to (someone) f.
|
|
59 |
Öbek Fiiller |
içinde (bir his) uyandırmak |
strike (something) into f.
|
|
60 |
Öbek Fiiller |
içinde bir his uyandırmak |
strike into f.
|
|
61 |
Öbek Fiiller |
(birinde) kötü/hoş olmayan bir his yaratmak |
jar on (one) f.
|
|
62 |
Öbek Fiiller |
bir his, düşünce her zaman biriyle olmak |
carry (something) with (one) f.
|
|
63 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir his) basmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
64 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir his) sarmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
(birinin) içini bir his doldurmak |
flow over (someone) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor something against someone or something f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor (something) toward (someone or something) f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
karşı bir his beslemek/duymak |
harbor against f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
bir his kaplamak |
wash over f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir grubu) bir his kaplamak/sarmak |
wash over (someone or something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir gruba) bir his çökmek |
wash over (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
73 |
İfadeler |
… olduğundaki his |
that feel when expr.
|
|
74 |
İfadeler |
... olduğundaki o his |
that feel when expr.
|
|
75 |
İfadeler |
hemen hemen herkesin bildiği bir his |
that feel when expr.
|
|
76 |
İfadeler |
… olduğundaki his |
that feeling when expr.
|
|
77 |
İfadeler |
... olduğundaki o his |
that feeling when expr.
|
|
78 |
İfadeler |
hemen hemen herkesin bildiği bir his |
that feeling when expr.
|
|
Colloquial |
|
79 |
Konuşma Dili |
tuhaf bir his |
funny feeling i.
|
|
80 |
Konuşma Dili |
acayip bir his |
funny feeling i.
|
|
81 |
Konuşma Dili |
garip bir his |
funny feeling i.
|
|
82 |
Konuşma Dili |
hakkında belirli bir his içinde olmak |
feel somehow about f.
|
|
83 |
Konuşma Dili |
(his) soğumak |
congeal f.
|
|
84 |
Konuşma Dili |
his uyandırmak |
give off vibes f.
|
|
85 |
Konuşma Dili |
his duymak |
get vibes f.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
his uyandırmak |
give off a vibe f.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
… olduğundaki his |
tfw (that feel when) expr.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
... olduğundaki o his |
tfw (that feel when) expr.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
… olduğundaki his |
tfw (that feeling when) expr.
|
|
90 |
Konuşma Dili |
... olduğundaki o his |
tfw (that feeling when) expr.
|
|
Idioms |
|
91 |
Deyim |
altıncı his |
second sight i.
|
|
92 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında bir his |
a feeling about (someone or something) i.
|
|
93 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dair bir his/sezgi |
a feeling about (someone or something) i.
|
|
94 |
Deyim |
bir his |
a gut feeling i.
|
|
95 |
Deyim |
içinde kötü bir his olma |
a sinking feeling i.
|
|
96 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
97 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
a sinking feeling i.
|
|
98 |
Deyim |
kötü bir şey olacağına dair bir/o his |
a sinking feeling i.
|
|
99 |
Deyim |
kötü bir his/o kötü his |
that sinking feeling i.
|
|
100 |
Deyim |
kötü bir şey olacağına dair bir/o his |
that sinking feeling i.
|
|
101 |
Deyim |
altıncı his |
a sixth sense i.
|
|
102 |
Deyim |
içindeki kötü his |
a sinking feeling i.
|
|
103 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
104 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
a sinking feeling i.
|
|
105 |
Deyim |
içindeki kötü his |
that sinking feeling i.
|
|
106 |
Deyim |
kötü bir his |
that sinking feeling i.
|
|
107 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
that sinking feeling i.
|
|
108 |
Deyim |
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his |
the feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
109 |
Deyim |
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his |
the feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
110 |
Deyim |
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his |
a feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
111 |
Deyim |
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his |
a feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
112 |
Deyim |
(bir duruma) dair bir his |
feeling (that something is the case) i.
|
|
113 |
Deyim |
(bir şey olacağına) dair bir his |
feeling (that something is the case) i.
|
|
114 |
Deyim |
(bir duruma) dair bir his |
a feeling about something i.
|
|
115 |
Deyim |
(bir şey olacağına) dair bir his |
a feeling about something i.
|
|
116 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
117 |
Deyim |
kötü his |
bad feeling i.
|
|
118 |
Deyim |
kötü his |
bad feeling i.
|
|
119 |
Deyim |
(biri veya bir konu hakkında) belirli bir his içinde olmak |
feel (some emotion) about (someone or something) f.
|
|
120 |
Deyim |
biri veya bir konu hakkında belirli bir his içinde olmak |
feel somehow about someone or something f.
|
|
121 |
Deyim |
bir his kaplamak |
wash over someone f.
|
|
122 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch that something is the case f.
|
|
123 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch about something f.
|
|
124 |
Deyim |
(birinde bir his) uyandırmak |
pique (one's) (emotion) f.
|
|
125 |
Deyim |
içinde bir his olmak |
have the feeling f.
|
|
126 |
Deyim |
içinde bir şeyin doğru olduğuna dair his olmak |
get/have the feeling (that...) f.
|
|
127 |
Deyim |
içinde bir şeye dair bir his olmak |
get/have the feeling (that...) f.
|
|
128 |
Deyim |
(duygu, his) ezip geçmek |
walk all over f.
|
|
129 |
Deyim |
(duygu, his) hiçe saymak |
walk all over f.
|
|
130 |
Deyim |
içinde (bir şeye dair) bir his olmak |
have a sneaking suspicion f.
|
|
131 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
get that sinking feeling f.
|
|
132 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
have that sinking feeling f.
|
|
133 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
get a sinking feeling f.
|
|
134 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
have a sinking feeling f.
|
|
135 |
Deyim |
içinde bir his olmak |
get/have the feeling f.
|
|
136 |
Deyim |
içinde bir şeye dair bir his olmak |
get/have the feeling f.
|
|
137 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch (about someone or something) f.
|
|
138 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch that is the case f.
|
|
Speaking |
|
139 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what does it feel like? expr.
|
|
140 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
how does that feel? expr.
|
|
141 |
Konuşma |
bu sefer içimde iyi bir his var |
I got a good feeling this time expr.
|
|
142 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what's that like? expr.
|
|
143 |
Konuşma |
içimde bir his var |
I have a feeling expr.
|
|
144 |
Konuşma |
içime kötü bir his doğuyor |
something feels off expr.
|
|
145 |
Konuşma |
içimde bir his var |
I have a feeling that expr.
|
|
146 |
Konuşma |
içimde (şöyle ... olacakmış gibi) bir his var |
I just have this feeling expr.
|
|
147 |
Konuşma |
içimde kötü bir his var |
I have a very bad feeling about it expr.
|
|
148 |
Konuşma |
yalnızlığın nasıl bir his olduğunu bilirim |
I know how it feels to be alone expr.
|
|
Computer |
|
149 |
Bilgisayar |
görünüm ve his |
look and feel i.
|
|
150 |
Bilgisayar |
his simgeleri |
emoticons i.
|
|
Medical |
|
151 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
tactual sensation i.
|
|
152 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
tactile sensation i.
|
|
153 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
touch sensation i.
|
|
154 |
Medikal |
his yitimi |
catalepsy i.
|
|
155 |
Medikal |
his kaybı |
sensation loss i.
|
|
156 |
Medikal |
his demeti |
his bundle i.
|
|
157 |
Medikal |
kas faaliyetinden gelen his |
kinesthesia i.
|
|
158 |
Medikal |
narkotik ilaçla oluşturulan his kaybı |
narcoanesthesia i.
|
|
Psychology |
|
159 |
Psikoloji |
altıncı his |
extrasensory perception i.
|
|
160 |
Psikoloji |
öznel his |
subjective sensation i.
|
|
161 |
Psikoloji |
vestibüler his |
vestibular sense i.
|
|
162 |
Psikoloji |
yalancı his |
pseudoesthesia i.
|
|
163 |
Psikoloji |
içe dönük, sezgisel, his odaklı ve yargılayıcı |
introverted, intuitive, feeling, and judging (infj) i.
|
|
164 |
Psikoloji |
altıncı his |
cryptesthesia [us] i.
|
|
165 |
Psikoloji |
altıncı his |
cryptaesthesia [uk] i.
|
|
166 |
Psikoloji |
altıncı his ile ilgili |
extrasensory s.
|
|
Physiology |
|
167 |
Fizyoloji |
idrarın boşaltılmasına benzer bir his |
vesical tenesmus i.
|
|
168 |
Fizyoloji |
burundaki koku alma reseptörleri gaz halindeki belirli kimyasallarla uyarıldığında ortaya çıkan his |
olfactory sensation i.
|
|
Pathology |
|
169 |
Patoloji |
genellikle zehirli veya tiksindirici maddelerin tetiklediği mide bulantısından kaynaklanan his kaybı |
nausea anesthesia i.
|
|
170 |
Patoloji |
beyindeki kanama veya tıkanıklık nedeniyle his ve hareket kaybı |
bloodstroke i.
|
|
171 |
Patoloji |
vücutta hissedilen olağandışı his |
dysthesia i.
|
|
172 |
Patoloji |
vücutta nahoş his |
dysthesia i.
|
|
173 |
Patoloji |
vücutta hissedilen olağandışı his |
dysthetic s.
|
|
174 |
Patoloji |
vücutta nahoş his |
dysthetic s.
|
|
Dermatology |
|
175 |
Dermatoloji |
derideki bir alana uygulanan kuvvet sonucu algılanan his |
pressure sensation i.
|
|
Biology |
|
176 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
touch perception i.
|
|
177 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
tactility i.
|
|
178 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
skin perceptiveness i.
|
|
Social Sciences |
|
179 |
Sosyal Bilimler |
ortak his |
ubuntu [south african] i.
|
|
Linguistics |
|
180 |
Dilbilim |
birleşik his |
synesthesia i.
|
|
181 |
Dilbilim |
birleşik his |
synaesthesia i.
|
|
Religious |
|
182 |
Dini |
altıncı his |
deuteroscopy i.
|
|
Geology |
|
183 |
Jeoloji |
pürüzsüz, yağlı bir his veren ve dile yapışan bir tür kil |
rock soap i.
|
|
Military |
|
184 |
Askeri |
his yanılgısı |
vertigo i.
|
|
Archaic |
|
185 |
Eski Kullanım |
keyifli his |
joyance i.
|
|
Slang |
|
186 |
Argo |
alkol,uyuşturucu kullanılan gecenin sabahındaki his |
hanging i.
|
|
187 |
Argo |
iyi bir duygu/his |
kick i.
|
|
188 |
Argo |
derinden gelen his |
gut i.
|
|
189 |
Argo |
çok güzel bir şeye bakınca gelen his |
eyegasm i.
|
|
190 |
Argo |
lsd almış birinin yüzündeki yağlı/vıcık vıcık his gibi |
mungy s.
|
|
191 |
Argo |
içimde kötü bir his var |
my spider-sense is tingling expr.
|
|
192 |
Argo |
içimde kötü bir his var |
my spidey-sense is tingling expr.
|
|
Modern Slang |
|
193 |
Modern Argo |
içimde kötü bir his |
a bad taste in my mouth i.
|
|
194 |
Modern Argo |
kişinin kendi içinde yaşadığı tuhaf bir his/an |
acid moment i.
|
|
195 |
Modern Argo |
kişinin gerçeklik algısıyla oynayan tuhaf bir an/his |
acid moment i.
|
|