Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
fiddle
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"fiddle"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 29 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
fiddle
i.
üçkağıt
2
Genel
fiddle
i.
dolandırıcılık
3
Genel
fiddle
i.
keman
4
Genel
fiddle
i.
katakulli
5
Genel
fiddle
i.
dalavere
6
Genel
fiddle
i.
korkuluk
7
Genel
fiddle
f.
keman çalmak
8
Genel
fiddle
f.
aylaklık etmek
9
Genel
fiddle
f.
üzerinde oynama yapmak
10
Genel
fiddle
f.
vaktini boşa harcamak
11
Genel
fiddle
f.
ayrıntılarla ilgilenmek
12
Genel
fiddle
f.
oyalanmak
13
Genel
fiddle
f.
dalavere yapmak
14
Genel
fiddle
f.
dolandırmak
15
Genel
fiddle
f.
parmak tıkırdatmak
16
Genel
fiddle
f.
gergin bir şekilde evirip çevirmek
17
Genel
fiddle
f.
beceriksizce onarmaya çalışmak
18
Genel
fiddle
f.
kurcalamak
19
Genel
fiddle
f.
karışmak
Colloquial
20
Konuşma Dili
fiddle
i.
keman
21
Konuşma Dili
fiddle
f.
aylaklık etmek
22
Konuşma Dili
fiddle
f.
ayrıntılarla ilgilenmek
23
Konuşma Dili
fiddle
f.
dalavere yapmak
24
Konuşma Dili
fiddle
f.
keman çalmak
25
Konuşma Dili
fiddle
f.
üzerinde oynama yapmak
26
Konuşma Dili
fiddle
f.
vaktini boşa harcamak
Marine
27
Denizcilik
fiddle
i.
masa yalpalığı
28
Denizcilik
fiddle
i.
kötü havada masadakilerin kayıp düşmesini önlemek için masaya konan bariyer
Marine Biology
29
Deniz Biyolojisi
fiddle
i.
iğne
"fiddle"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 237 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
a face as long as a fiddle
i.
suratı iki karış
2
Genel
fiddle-faddle
i.
zırva
3
Genel
fiddle-faddle
i.
fasa fiso
4
Genel
fiddle-de-dee
i.
saçma
5
Genel
fiddle-faddle
i.
saçma sapan sözler
6
Genel
fiddle-de-dee
i.
boş laf
7
Genel
fiddle-de-dee
i.
zırva
8
Genel
fiddle-faddle
i.
saçmalık
9
Genel
fiddle head
i.
geminin pruvasındaki sarmal süs
10
Genel
fiddle head
i.
eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım
11
Genel
scotch fiddle
i.
kaşıntı
12
Genel
scotch fiddle
i.
kaşınma
13
Genel
scotch fiddle
i.
uyuz
14
Genel
fiddle away
f.
zamanı boş geçirmek
15
Genel
fiddle away
f.
vakit öldürmek
16
Genel
fiddle around
f.
oyalanmak
17
Genel
fiddle with
f.
kurcalamak
18
Genel
fiddle with
f.
oynamak
19
Genel
play second fiddle
f.
ikinci derecede rol oynamak
20
Genel
fiddle about
f.
aylaklık etmek
21
Genel
fiddle around
f.
vakit geçirmek
22
Genel
fiddle about
f.
vaktini boşa harcamak
23
Genel
fiddle around
f.
aylaklık etmek
24
Genel
fiddle with
f.
ayarlarıyla oynamak
25
Genel
fiddle with
f.
ayarıyla oynamak
26
Genel
fiddle-faddle
f.
tembellik etmek
27
Genel
fiddle-faddle
f.
zamanını boşa harcamak
28
Genel
fiddle-faddle
f.
vakit öldürmek
29
Genel
fiddle shaped
s.
acayip şekilli
30
Genel
as fit as a fiddle
s.
bomba gibi
31
Genel
as fit as a fiddle
s.
herşeye hazır
32
Genel
as fit as a fiddle
s.
sağlığı yerinde
33
Genel
fit as a fiddle
s.
sapasağlam
34
Genel
as fit as a fiddle
s.
zinde ve neşeli
35
Genel
fit as a fiddle
s.
neşeli
36
Genel
as fit as a fiddle
s.
turp gibi sağlam
37
Genel
fit as a fiddle
s.
keyifli
38
Genel
fine as a fiddle
s.
çok güzel
39
Genel
fit as a fiddle
s.
demir gibi
40
Genel
as fit as a fiddle
s.
turp gibi
41
Genel
fiddle-footed
s.
telaşlı
42
Genel
fiddle-footed
s.
heyecanlı
43
Genel
fiddle-footed
s.
ürkek
44
Genel
fiddle-footed
s.
kaygılı
45
Genel
fiddle-footed
s.
aylaklık eden
46
Genel
fiddle-footed
s.
gezinen
47
Genel
fiddle-de-dee
ünl.
bu kadar önemseme !
48
Genel
fiddle-de-dee
ünl.
eeh yetti artık
Phrasals
49
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
kurcalamak
50
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
oyalanmak
51
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
oyalamak
52
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
oynamak
53
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
vaktini boşa geçirmek
54
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
vaktini boşa harcamak
55
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
karıştırmak
56
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
vakit öldürmek
57
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
aylaklık etmek
58
Öbek Fiiller
fiddle with someone
f.
biriyle uğraşmak
59
Öbek Fiiller
fiddle away
f.
boşa harcamak
60
Öbek Fiiller
fiddle away
f.
israf etmek
61
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinden bir şey) araklamak
62
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinden bir şey) çarpmak
63
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinden bir şey) sızdırmak
64
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinin bir şeyini) dolandırmak
65
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinin bir şeyini) hile ile almak
66
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinin bir şeyini) söğüşlemek
67
Öbek Fiiller
fiddle (someone) out of (something)
f.
(birinin bir şeyini) üçkağıtla elinden almak
68
Öbek Fiiller
fiddle something away
f.
bir şeyi boşa harcamak/geçirmek
69
Öbek Fiiller
fiddle something away
f.
bir şeyi çarçur etmek
70
Öbek Fiiller
fiddle something away
f.
bir şeyi israf etmek
71
Öbek Fiiller
fiddle with someone or something
f.
birini/bir şeyi kurcalamak
72
Öbek Fiiller
fiddle with someone or something
f.
biriyle bir şeyle oynamak
73
Öbek Fiiller
fiddle with (something)
f.
(bir şeyi) kurcalamak
74
Öbek Fiiller
fiddle with (something)
f.
(bir şeyle) oynamak
75
Öbek Fiiller
fiddle with (something)
f.
(bir şeyi) tamir etmeye çalışmak
76
Öbek Fiiller
fiddle with (something)
f.
(bir şeyin) ayarlarıyla oynamak
77
Öbek Fiiller
fiddle about
f.
oyalanmak
78
Öbek Fiiller
fiddle about
f.
boşa vakit harcamak
79
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
oyalanmak
80
Öbek Fiiller
fiddle around
f.
boşa vakit harcamak
81
Öbek Fiiller
fiddle away
f.
amaçsızca keman çalmak
82
Öbek Fiiller
fiddle with
f.
sinyali daha iyi alması veya yayması için elektrik cihazının pozisyonunu ayarlamak
Phrases
83
İfadeler
with a face as long as a fiddle
expr.
suratı iki karış
Proverb
84
Atasözü
there's many a good tune played on an old fiddle
yaşlılar çok yetenekli olabilir
Colloquial
85
Konuşma Dili
belly fiddle
i.
gitar
86
Konuşma Dili
belly fiddle
i.
gitar için kullanılan bir söz
87
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
kerizlenmek
88
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
birinin parmağında oynatılmak
89
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
manipüle edilmek
90
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
oyuncak olmak
91
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
birinin elinde oyuncak olmak
92
Konuşma Dili
get played like a fiddle
f.
biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
Idioms
93
Deyim
fiddle-faddle
i.
ıvır zıvır
94
Deyim
face as long as a fiddle
i.
suratı beş karış
95
Deyim
second fiddle
i.
ast
96
Deyim
second fiddle
i.
yan
97
Deyim
second fiddle
i.
önemsiz
98
Deyim
second fiddle
i.
tali
99
Deyim
second fiddle
i.
alt
100
Deyim
second fiddle
i.
-den sonra gelen
101
Deyim
second fiddle
i.
-den aşağı kalan
102
Deyim
second fiddle
i.
ikinci derecede
103
Deyim
second fiddle
i.
tabi
104
Deyim
second fiddle
i.
arka/ikinci planda
105
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
eve gelince tüm neşesini yitirmek
106
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
107
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
eve gelince kendini kapatmak
108
Deyim
fiddle with someone
f.
biriyle uğraşmak
109
Deyim
play second fiddle
f.
birinin altında olmak
110
Deyim
play second fiddle to someone
f.
birisinin gölgesinde kalmak
111
Deyim
fiddle around with something
f.
bir şeyi kurcalamak
112
Deyim
fiddle about with something
f.
bir şeyle oynamak
113
Deyim
fiddle with someone
f.
birine bulaşmak
114
Deyim
fiddle about with something
f.
bir şeyi kurcalamak
115
Deyim
fiddle around with something
f.
bir şeyle oynamak
116
Deyim
play second fiddle
f.
daha aşağı düzeyde olmak
117
Deyim
be as fit as a fiddle
f.
çok sağlıklı olmak
118
Deyim
have more than one string to one's fiddle
f.
her alanda kabiliyeti olmak
119
Deyim
play second fiddle
f.
geri planda kalmak
120
Deyim
play second fiddle
f.
ikinci planda olmak
121
Deyim
play second fiddle
f.
ikinci derecede olmak
122
Deyim
be on the fiddle
f.
kazık atmak
123
Deyim
fiddle while rome burns
f.
kılını bile kıpırdatmamak
124
Deyim
have more than one string to one's fiddle
f.
on parmağında on marifet olmak
125
Deyim
play second fiddle
f.
önemsiz işlerle uğraşmak
126
Deyim
have more than one string to fiddle
f.
on parmağında on marifet olmak
127
Deyim
play second fiddle
f.
önemsiz bir mevkide olmak
128
Deyim
be on the fiddle
f.
kandırmak
129
Deyim
be on the fiddle
f.
kazıklamak
130
Deyim
be on the fiddle
f.
para kazanmak için yanlış yollara başvurmak
131
Deyim
be as fit as a fiddle
f.
turp gibi olmak
132
Deyim
fiddle around
f.
vakit öldürmek
133
Deyim
fiddle about
f.
vakit öldürmek
134
Deyim
hang up (one's) fiddle
f.
bir şeyden emekli olmak
135
Deyim
hang up (one's) fiddle
f.
ununu eleyip eleğini asmak
136
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
eve gelince pestili çıkmak
137
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
eve gelince hali kalmamak
138
Deyim
hang up (one's) fiddle when (one) comes home
f.
eve gelince hiçbir şey yapacak hali kalmamak
139
Deyim
have more than one string to fiddle
f.
birçok alanda yeteneği olmak
140
Deyim
have more than one string to one's fiddle
f.
birçok alanda yeteneği olmak
141
Deyim
play (someone) like a fiddle
f.
(birini) ustaca manipüle etmek
142
Deyim
play (someone) like a fiddle
f.
(birini) işine geldiği gibi oynatmak
143
Deyim
play (someone) like a fiddle
f.
(birini) parmağında oynatmak
144
Deyim
play first fiddle
f.
baş rol oynamak
145
Deyim
play first fiddle
f.
başı çekmek
146
Deyim
play first fiddle
f.
baştaki kişi olmak
147
Deyim
play first fiddle
f.
lider olmak
148
Deyim
play first fiddle
f.
yöneten/kontrol eden kişi olmak
149
Deyim
play first fiddle
f.
en yetkili/sorumlu kişi olmak
150
Deyim
be played like a fiddle
f.
kerizlenmek
151
Deyim
be played like a fiddle
f.
birinin parmağında oynatılmak
152
Deyim
be played like a fiddle
f.
birinin elinde oyuncak olmak
153
Deyim
be played like a fiddle
f.
manipüle edilmek
154
Deyim
be played like a fiddle
f.
biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
155
Deyim
hang up your fiddle
f.
ununu eleyip eleğini asmak
156
Deyim
hang up your fiddle
f.
emekli olmak
157
Deyim
hang up your fiddle
f.
işi bırakmak
158
Deyim
hang up your fiddle when you come home [us]
f.
ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
159
Deyim
play second fiddle to
f.
-in gölgesinde kalmak
160
Deyim
play second fiddle to
f.
-in astı olmak
161
Deyim
play second fiddle to
f.
-in altında olmak
162
Deyim
play second fiddle to
f.
-den geri planda kalmak
163
Deyim
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle
expr.
beceriksiz
164
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
canlı
165
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
çok zinde
166
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
demir gibi
167
Deyim
fit as a fiddle
expr.
kelle kulak yerinde
168
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
morali ve sağlığı çok iyi
169
Deyim
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle
expr.
sakar
170
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
sapasağlam
171
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
sağlıklı
172
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
taş gibi
173
Deyim
as fit as a fiddle
expr.
turp gibi
174
Deyim
fit as a fiddle
expr.
turp gibi
175
Deyim
on the fiddle
expr.
kandıran
176
Deyim
on the fiddle
expr.
kazıklayan
177
Deyim
on the fiddle
expr.
kazık atan
178
Deyim
on the fiddle
expr.
dolandıran
179
Deyim
on the fiddle
expr.
hileyle para kazanan
Technical
180
Teknik
fiddle bow
i.
küçük çark milini hareket ettiren yay
Furniture
181
Mobilya
fiddle-back
i.
sırt kısmı keman biçimli sandalye
Marine
182
Denizcilik
fiddle block
i.
aynı düzlemde farklı çaplarda iki kasnağı olan palanga makarası
183
Denizcilik
fiddle bow
i.
kemane baş
Marine Biology
184
Deniz Biyolojisi
fiddle shark
i.
rhinobatidae familyasına ait çeşitli vatoz balıklarına verilen ad
185
Deniz Biyolojisi
fiddle fish
i.
keler balığı
Zoology
186
Zooloji
fiddle-back spider
i.
keşiş örümceği
Botanic
187
Botanik
fiddle-shaped
s.
ortası büzük ve uçları yuvarlak (yaprak şekli)
History
188
Tarih
fiddle pattern
i.
sapları keman şeklinde olan çatal ve kaşık stili
Religious
189
Dini
fiddle-back
i.
(katolik kilisesi'nde) önü keman şeklinde olan kolsuz papaz cübbesi
Music
190
Müzik
spike fiddle
i.
bir tür kemençe
191
Müzik
spike fiddle
i.
gövdesi hindistan cevizi kabuğundan yapılan küçük yaylı bir çalgı
192
Müzik
bass fiddle
i.
kontrbas
193
Müzik
bull fiddle
i.
kontrabas
194
Müzik
fiddle bow
i.
arşe
195
Müzik
fiddle bow
i.
keman yayı
196
Müzik
second fiddle
i.
yaylı çalgılar dörtlüsünde ikinci keman
197
Müzik
second fiddle
i.
orkestradaki ikinci kemanlardan biri
198
Müzik
second fiddle
i.
ikinci kemanın çaldığı bölüm
199
Müzik
play the fiddle
f.
keman çalmak
Entomology
200
Böcek Bilimi
fiddle beetle (damaster blaptoides)
i.
japonya'ya özgü bir karafatma
Slang
201
Argo
fiddle-fart
f.
oyalanmak
202
Argo
fiddle-fart
f.
tembellik etmek
203
Argo
fiddle-fart
f.
boş işlerle uğraşmak
204
Argo
fiddle-fart
f.
faydasız işlerle uğraşmak
205
Argo
fiddle-fart
f.
aylaklık etmek
206
Argo
fiddle-fart
f.
kaytarmak
207
Argo
fiddle-fart
f.
savsaklamak
208
Argo
fiddle-fart
f.
boşa vakit harcamak/geçirmek
209
Argo
fiddle-fart
f.
ense yapmak
210
Argo
fiddle-fart
f.
yan çizmek
211
Argo
fiddle-fart
f.
sorumluluktan kaçmak
212
Argo
fiddle-fart
f.
boş boş oturmak
213
Argo
fiddle-fart
f.
aylak aylak oturmak
214
Argo
fiddle-fart
f.
vaktini boş yere harcamak
215
Argo
fiddle-fart
f.
oyalanmak
216
Argo
fiddle-fart
f.
tembellik etmek
217
Argo
fiddle-fart
f.
boş işlerle uğraşmak
218
Argo
fiddle-fart
f.
faydasız işlerle uğraşmak
219
Argo
fiddle-fart
f.
aylaklık etmek
220
Argo
fiddle-fart
f.
kaytarmak
221
Argo
fiddle-fart
f.
savsaklamak
222
Argo
fiddle-fart
f.
boşa vakit harcamak/geçirmek
223
Argo
fiddle-fart
f.
ense yapmak
224
Argo
fiddle-fart
f.
yan çizmek
225
Argo
fiddle-fart
f.
sorumluluktan kaçmak
226
Argo
fiddle-fart
f.
boş boş oturmak
227
Argo
fiddle-fart
f.
aylak aylak oturmak
228
Argo
fiddle-fart
f.
vaktini boş yere harcamak
229
Argo
fiddle-fart
f.
boşa vakit harcamak/geçirmek
230
Argo
fiddle-fart
f.
tembellik etmek
231
Argo
fiddle-fart
f.
aylaklık etmek
232
Argo
fiddle-fart
f.
oyalanmak
233
Argo
fiddle-fart
f.
sallanmak
234
Argo
fiddle-fart
f.
kaytarmak
235
Argo
fiddle-fart
f.
savsaklamak
236
Argo
fiddle-fart
f.
ayak sürümek
237
Argo
fiddle-fart
f.
boş işlerle uğraşmak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of fiddle
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy