fiddle - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

fiddle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"fiddle" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 29 sonuç

İngilizce Türkçe
General
fiddle i. üçkağıt
fiddle i. dolandırıcılık
fiddle i. keman
fiddle i. katakulli
fiddle i. dalavere
fiddle i. korkuluk
fiddle f. keman çalmak
fiddle f. aylaklık etmek
fiddle f. üzerinde oynama yapmak
fiddle f. vaktini boşa harcamak
fiddle f. ayrıntılarla ilgilenmek
fiddle f. oyalanmak
fiddle f. dalavere yapmak
fiddle f. dolandırmak
fiddle f. parmak tıkırdatmak
fiddle f. gergin bir şekilde evirip çevirmek
fiddle f. beceriksizce onarmaya çalışmak
fiddle f. kurcalamak
fiddle f. karışmak
Colloquial
fiddle i. keman
fiddle f. aylaklık etmek
fiddle f. ayrıntılarla ilgilenmek
fiddle f. dalavere yapmak
fiddle f. keman çalmak
fiddle f. üzerinde oynama yapmak
fiddle f. vaktini boşa harcamak
Marine
fiddle i. masa yalpalığı
fiddle i. kötü havada masadakilerin kayıp düşmesini önlemek için masaya konan bariyer
Marine Biology
fiddle i. iğne

"fiddle" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 237 sonuç

İngilizce Türkçe
General
a face as long as a fiddle i. suratı iki karış
fiddle-faddle i. zırva
fiddle-faddle i. fasa fiso
fiddle-de-dee i. saçma
fiddle-faddle i. saçma sapan sözler
fiddle-de-dee i. boş laf
fiddle-de-dee i. zırva
fiddle-faddle i. saçmalık
fiddle head i. geminin pruvasındaki sarmal süs
fiddle head i. eğreltiotu gibi bitkilerin ucunda bulunan kıvrık kısım
scotch fiddle i. kaşıntı
scotch fiddle i. kaşınma
scotch fiddle i. uyuz
fiddle away f. zamanı boş geçirmek
fiddle away f. vakit öldürmek
fiddle around f. oyalanmak
fiddle with f. kurcalamak
fiddle with f. oynamak
play second fiddle f. ikinci derecede rol oynamak
fiddle about f. aylaklık etmek
fiddle around f. vakit geçirmek
fiddle about f. vaktini boşa harcamak
fiddle around f. aylaklık etmek
fiddle with f. ayarlarıyla oynamak
fiddle with f. ayarıyla oynamak
fiddle-faddle f. tembellik etmek
fiddle-faddle f. zamanını boşa harcamak
fiddle-faddle f. vakit öldürmek
fiddle shaped s. acayip şekilli
as fit as a fiddle s. bomba gibi
as fit as a fiddle s. herşeye hazır
as fit as a fiddle s. sağlığı yerinde
fit as a fiddle s. sapasağlam
as fit as a fiddle s. zinde ve neşeli
fit as a fiddle s. neşeli
as fit as a fiddle s. turp gibi sağlam
fit as a fiddle s. keyifli
fine as a fiddle s. çok güzel
fit as a fiddle s. demir gibi
as fit as a fiddle s. turp gibi
fiddle-footed s. telaşlı
fiddle-footed s. heyecanlı
fiddle-footed s. ürkek
fiddle-footed s. kaygılı
fiddle-footed s. aylaklık eden
fiddle-footed s. gezinen
fiddle-de-dee ünl. bu kadar önemseme !
fiddle-de-dee ünl. eeh yetti artık
Phrasals
fiddle around f. kurcalamak
fiddle around f. oyalanmak
fiddle around f. oyalamak
fiddle around f. oynamak
fiddle around f. vaktini boşa geçirmek
fiddle around f. vaktini boşa harcamak
fiddle around f. karıştırmak
fiddle around f. vakit öldürmek
fiddle around f. aylaklık etmek
fiddle with someone f. biriyle uğraşmak
fiddle away f. boşa harcamak
fiddle away f. israf etmek
fiddle (someone) out of (something) f. (birinden bir şey) araklamak
fiddle (someone) out of (something) f. (birinden bir şey) çarpmak
fiddle (someone) out of (something) f. (birinden bir şey) sızdırmak
fiddle (someone) out of (something) f. (birinin bir şeyini) dolandırmak
fiddle (someone) out of (something) f. (birinin bir şeyini) hile ile almak
fiddle (someone) out of (something) f. (birinin bir şeyini) söğüşlemek
fiddle (someone) out of (something) f. (birinin bir şeyini) üçkağıtla elinden almak
fiddle something away f. bir şeyi boşa harcamak/geçirmek
fiddle something away f. bir şeyi çarçur etmek
fiddle something away f. bir şeyi israf etmek
fiddle with someone or something f. birini/bir şeyi kurcalamak
fiddle with someone or something f. biriyle bir şeyle oynamak
fiddle with (something) f. (bir şeyi) kurcalamak
fiddle with (something) f. (bir şeyle) oynamak
fiddle with (something) f. (bir şeyi) tamir etmeye çalışmak
fiddle with (something) f. (bir şeyin) ayarlarıyla oynamak
fiddle about f. oyalanmak
fiddle about f. boşa vakit harcamak
fiddle around f. oyalanmak
fiddle around f. boşa vakit harcamak
fiddle away f. amaçsızca keman çalmak
fiddle with f. sinyali daha iyi alması veya yayması için elektrik cihazının pozisyonunu ayarlamak
Phrases
with a face as long as a fiddle expr. suratı iki karış
Proverb
there's many a good tune played on an old fiddle yaşlılar çok yetenekli olabilir
Colloquial
belly fiddle i. gitar
belly fiddle i. gitar için kullanılan bir söz
get played like a fiddle f. kerizlenmek
get played like a fiddle f. birinin parmağında oynatılmak
get played like a fiddle f. manipüle edilmek
get played like a fiddle f. oyuncak olmak
get played like a fiddle f. birinin elinde oyuncak olmak
get played like a fiddle f. biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
Idioms
fiddle-faddle i. ıvır zıvır
face as long as a fiddle i. suratı beş karış
second fiddle i. ast
second fiddle i. yan
second fiddle i. önemsiz
second fiddle i. tali
second fiddle i. alt
second fiddle i. -den sonra gelen
second fiddle i. -den aşağı kalan
second fiddle i. ikinci derecede
second fiddle i. tabi
second fiddle i. arka/ikinci planda
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince tüm neşesini yitirmek
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince kendini kapatmak
fiddle with someone f. biriyle uğraşmak
play second fiddle f. birinin altında olmak
play second fiddle to someone f. birisinin gölgesinde kalmak
fiddle around with something f. bir şeyi kurcalamak
fiddle about with something f. bir şeyle oynamak
fiddle with someone f. birine bulaşmak
fiddle about with something f. bir şeyi kurcalamak
fiddle around with something f. bir şeyle oynamak
play second fiddle f. daha aşağı düzeyde olmak
be as fit as a fiddle f. çok sağlıklı olmak
have more than one string to one's fiddle f. her alanda kabiliyeti olmak
play second fiddle f. geri planda kalmak
play second fiddle f. ikinci planda olmak
play second fiddle f. ikinci derecede olmak
be on the fiddle f. kazık atmak
fiddle while rome burns f. kılını bile kıpırdatmamak
have more than one string to one's fiddle f. on parmağında on marifet olmak
play second fiddle f. önemsiz işlerle uğraşmak
have more than one string to fiddle f. on parmağında on marifet olmak
play second fiddle f. önemsiz bir mevkide olmak
be on the fiddle f. kandırmak
be on the fiddle f. kazıklamak
be on the fiddle f. para kazanmak için yanlış yollara başvurmak
be as fit as a fiddle f. turp gibi olmak
fiddle around f. vakit öldürmek
fiddle about f. vakit öldürmek
hang up (one's) fiddle f. bir şeyden emekli olmak
hang up (one's) fiddle f. ununu eleyip eleğini asmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince pestili çıkmak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince hali kalmamak
hang up (one's) fiddle when (one) comes home f. eve gelince hiçbir şey yapacak hali kalmamak
have more than one string to fiddle f. birçok alanda yeteneği olmak
have more than one string to one's fiddle f. birçok alanda yeteneği olmak
play (someone) like a fiddle f. (birini) ustaca manipüle etmek
play (someone) like a fiddle f. (birini) işine geldiği gibi oynatmak
play (someone) like a fiddle f. (birini) parmağında oynatmak
play first fiddle f. baş rol oynamak
play first fiddle f. başı çekmek
play first fiddle f. baştaki kişi olmak
play first fiddle f. lider olmak
play first fiddle f. yöneten/kontrol eden kişi olmak
play first fiddle f. en yetkili/sorumlu kişi olmak
be played like a fiddle f. kerizlenmek
be played like a fiddle f. birinin parmağında oynatılmak
be played like a fiddle f. birinin elinde oyuncak olmak
be played like a fiddle f. manipüle edilmek
be played like a fiddle f. biri tarafından kendi çıkarlarına göre yönetilmek
hang up your fiddle f. ununu eleyip eleğini asmak
hang up your fiddle f. emekli olmak
hang up your fiddle f. işi bırakmak
hang up your fiddle when you come home [us] f. ailesinin yanındayken keyfi kaçmak
play second fiddle to f. -in gölgesinde kalmak
play second fiddle to f. -in astı olmak
play second fiddle to f. -in altında olmak
play second fiddle to f. -den geri planda kalmak
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle expr. beceriksiz
as fit as a fiddle expr. canlı
as fit as a fiddle expr. çok zinde
as fit as a fiddle expr. demir gibi
fit as a fiddle expr. kelle kulak yerinde
as fit as a fiddle expr. morali ve sağlığı çok iyi
couldn't hit a bull in the ass with a bass fiddle expr. sakar
as fit as a fiddle expr. sapasağlam
as fit as a fiddle expr. sağlıklı
as fit as a fiddle expr. taş gibi
as fit as a fiddle expr. turp gibi
fit as a fiddle expr. turp gibi
on the fiddle expr. kandıran
on the fiddle expr. kazıklayan
on the fiddle expr. kazık atan
on the fiddle expr. dolandıran
on the fiddle expr. hileyle para kazanan
Technical
fiddle bow i. küçük çark milini hareket ettiren yay
Furniture
fiddle-back i. sırt kısmı keman biçimli sandalye
Marine
fiddle block i. aynı düzlemde farklı çaplarda iki kasnağı olan palanga makarası
fiddle bow i. kemane baş
Marine Biology
fiddle shark i. rhinobatidae familyasına ait çeşitli vatoz balıklarına verilen ad
fiddle fish i. keler balığı
Zoology
fiddle-back spider i. keşiş örümceği
Botanic
fiddle-shaped s. ortası büzük ve uçları yuvarlak (yaprak şekli)
History
fiddle pattern i. sapları keman şeklinde olan çatal ve kaşık stili
Religious
fiddle-back i. (katolik kilisesi'nde) önü keman şeklinde olan kolsuz papaz cübbesi
Music
spike fiddle i. bir tür kemençe
spike fiddle i. gövdesi hindistan cevizi kabuğundan yapılan küçük yaylı bir çalgı
bass fiddle i. kontrbas
bull fiddle i. kontrabas
fiddle bow i. arşe
fiddle bow i. keman yayı
second fiddle i. yaylı çalgılar dörtlüsünde ikinci keman
second fiddle i. orkestradaki ikinci kemanlardan biri
second fiddle i. ikinci kemanın çaldığı bölüm
play the fiddle f. keman çalmak
Entomology
fiddle beetle (damaster blaptoides) i. japonya'ya özgü bir karafatma
Slang
fiddle-fart f. oyalanmak
fiddle-fart f. tembellik etmek
fiddle-fart f. boş işlerle uğraşmak
fiddle-fart f. faydasız işlerle uğraşmak
fiddle-fart f. aylaklık etmek
fiddle-fart f. kaytarmak
fiddle-fart f. savsaklamak
fiddle-fart f. boşa vakit harcamak/geçirmek
fiddle-fart f. ense yapmak
fiddle-fart f. yan çizmek
fiddle-fart f. sorumluluktan kaçmak
fiddle-fart f. boş boş oturmak
fiddle-fart f. aylak aylak oturmak
fiddle-fart f. vaktini boş yere harcamak
fiddle-fart f. oyalanmak
fiddle-fart f. tembellik etmek
fiddle-fart f. boş işlerle uğraşmak
fiddle-fart f. faydasız işlerle uğraşmak
fiddle-fart f. aylaklık etmek
fiddle-fart f. kaytarmak
fiddle-fart f. savsaklamak
fiddle-fart f. boşa vakit harcamak/geçirmek
fiddle-fart f. ense yapmak
fiddle-fart f. yan çizmek
fiddle-fart f. sorumluluktan kaçmak
fiddle-fart f. boş boş oturmak
fiddle-fart f. aylak aylak oturmak
fiddle-fart f. vaktini boş yere harcamak
fiddle-fart f. boşa vakit harcamak/geçirmek
fiddle-fart f. tembellik etmek
fiddle-fart f. aylaklık etmek
fiddle-fart f. oyalanmak
fiddle-fart f. sallanmak
fiddle-fart f. kaytarmak
fiddle-fart f. savsaklamak
fiddle-fart f. ayak sürümek
fiddle-fart f. boş işlerle uğraşmak