|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
yurt dışında |
abroad zf.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
davalının arazisinin yarısı ile çift hayvanları dışında tüm menkullerinin davacının yedine teslimi |
estate by elegit i.
|
|
3 |
Genel |
emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey |
fringe benefit i.
|
|
4 |
Genel |
bir grubun dışında olan kimse |
outsider i.
|
|
5 |
Genel |
seminer (üniversite dışında yapılan) |
workshop i.
|
|
6 |
Genel |
ünlü olmak dışında kaydedeğer herhangi bir meziyeti olmayan ünlü |
professional celebrity i.
|
|
7 |
Genel |
gerçek anlamı dışında kullanılan sözler |
cant i.
|
|
8 |
Genel |
iş dışında eğitim |
off the job training i.
|
|
9 |
Genel |
yerleşim yerleri dışında açık ve işlenmemiş arazi |
moor i.
|
|
10 |
Genel |
birinin asıl işi dışında yaptığı bir iş |
avocation i.
|
|
11 |
Genel |
maaş dışında verilen haklar |
fringe benefits i.
|
|
12 |
Genel |
şehrin dışında diğer evlerden uzakta olan mesken |
private house i.
|
|
13 |
Genel |
cumartesi ve pazar dışında herhangi bir gün |
weekday i.
|
|
14 |
Genel |
şehir dışında zenginlerin yaşadığı yerleşim yeri |
exurb i.
|
|
15 |
Genel |
yıldızsı gökcismi (galaksi dışında) |
quasar i.
|
|
16 |
Genel |
iş veya zorunluluk dışında bir sebeple seyahat eden kimse |
leisure traveller i.
|
|
17 |
Genel |
dışında bırakma |
exclusion i.
|
|
18 |
Genel |
ülkesi dışında yaşayan (kimse) |
nonresident i.
|
|
19 |
Genel |
dışında bırakma |
excepting i.
|
|
20 |
Genel |
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık |
stoop i.
|
|
21 |
Genel |
dışında bırakma |
exclusion from i.
|
|
22 |
Genel |
dışında bırakılma |
exclusion from i.
|
|
23 |
Genel |
sokak dışında park |
off street parking i.
|
|
24 |
Genel |
mahkeme dışında uzlaşma |
accord i.
|
|
25 |
Genel |
evin dışında olan tuvalet |
outhouse i.
|
|
26 |
Genel |
evin dışında olan tuvalet |
outside toilet i.
|
|
|
27 |
Genel |
evin dışında olan tuvalet |
backhouse i.
|
|
28 |
Genel |
normalin dışında hava şartları |
marginal weather i.
|
|
29 |
Genel |
mayo ve bikini giyince kasıklarda mayonun ve bikininin dışında kalan tüyler |
bikini line hair i.
|
|
30 |
Genel |
amacının dışında kullanma |
misemployment i.
|
|
31 |
Genel |
iş/görev dışında kullanma |
off-duty use i.
|
|
32 |
Genel |
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama |
pocket dialing i.
|
|
33 |
Genel |
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama |
pocket-calling i.
|
|
34 |
Genel |
ülkesi dışında yaşayan (kimse) |
non-resident i.
|
|
35 |
Genel |
anadili dışında başka bir dil öğrenen kimselerin başvurduğu sözlük |
learner's dictionary i.
|
|
36 |
Genel |
akıllı telefon dışında kalan temel fonksiyonlu cihaz |
feature phone i.
|
|
37 |
Genel |
resmin odak dışında kalan kısımlarına verilen bulanıklık efekti |
bokeh i.
|
|
38 |
Genel |
yurt dışında okumanın avantajları |
advantages of studying abroad i.
|
|
39 |
Genel |
bir kuruluşun ana sözleşmesinde belirtilen yasal adının dışında kullandığı bir başka isim |
assumed name i.
|
|
40 |
Genel |
sahne dışında seyircilerin duyması için yayılan ses |
noises off i.
|
|
41 |
Genel |
hızlı kar amacıyla yurt dışında geçici iş arayan kimse |
chancer [african] i.
|
|
42 |
Genel |
seyahat, yurt dışında eğitim veya araştırma için verilen burs |
traveling fellowship i.
|
|
43 |
Genel |
alışılmışın dışında |
avant–garde i.
|
|
44 |
Genel |
dışında tutulabilme |
excludability i.
|
|
45 |
Genel |
doğal koşullar dışında bitki yetiştirme yöntemi |
mangonism [obsolete] i.
|
|
46 |
Genel |
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası |
margin i.
|
|
47 |
Genel |
şömine veya ocak dışında yakılan ateş |
open fire i.
|
|
48 |
Genel |
görüş açısı dışında kalan taraf |
blind side i.
|
|
49 |
Genel |
özellikle klasik yunan oyunlarında görülen, sahne dışında gerçekleşmiş bir olayı iletmek üzere sahneye gelen karakter |
messenger i.
|
|
50 |
Genel |
göz merceği, objektif ve diğer çıkarılabilir optik parçaların dışında kalan gereç |
microscope stand i.
|
|
51 |
Genel |
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı |
middle i.
|
|
52 |
Genel |
sürenin sonu ve başı dışında kalan kısım |
midst i.
|
|
53 |
Genel |
abd dışında görev yapan federal hükümet çalışanlarına verilen ekstra tatil süresi |
home leave i.
|
|
54 |
Genel |
normalin dışında görünen şey |
monstrosity i.
|
|
55 |
Genel |
kulübenin dışında kalan mutfak |
but [scotland] i.
|
|
56 |
Genel |
bir grubun dışında olan kimse |
ring-in [australia/new zealand] i.
|
|
57 |
Genel |
kamp alanı yada karavan parkı dışında bir yerde çadır kurma |
wild camping i.
|
|
58 |
Genel |
standart çalışma saatlerinin dışında açık kalan dükkan |
dairy [new zealand] i.
|
|
59 |
Genel |
toplumsal normlar dışında davranış sergileyen insan grubu |
demi monde i.
|
|
60 |
Genel |
almanya dışında almanca konuşan kimse |
german i.
|
|
61 |
Genel |
(dükkan dışında) alkollü içki satma ruhsatı |
off-licence i.
|
|
62 |
Genel |
bar, gece kulubü dışında içilmek üzere içki satışı |
off-sales [uk] i.
|
|
63 |
Genel |
alışılmışın dışında inancı olan kimse |
opinionist i.
|
|
64 |
Genel |
yerel yönetimin dışında kalma |
opt-out i.
|
|
65 |
Genel |
yerel denetimin dışında kalan okul |
opt-out [uk] i.
|
|
66 |
Genel |
yerel denetimin dışında kalan hastane |
opt-out [uk] i.
|
|
67 |
Genel |
yerel yönetimin dışında kalma |
opt-out i.
|
|
68 |
Genel |
yerel denetimin dışında kalan okul |
opt-out [uk] i.
|
|
69 |
Genel |
yerel denetimin dışında kalan hastane |
opt-out [uk] i.
|
|
70 |
Genel |
grubun dışında bırakılma |
disfellowship i.
|
|
71 |
Genel |
okul dışında kazanılan bilgi |
street smarts i.
|
|
72 |
Genel |
bireyin prensip ve çıkarları dışında davranmak zorunda kalması |
false position i.
|
|
73 |
Genel |
alışılmışın dışında davranan kimse |
fantastic [obsolete] i.
|
|
74 |
Genel |
polonya dışında yaşayan polonya halkı |
polonia i.
|
|
75 |
Genel |
(genelde şehir dışında) alışveriş merkezi |
retail park [uk] i.
|
|
76 |
Genel |
ev dışında bitki yetiştirme kabı |
container garden i.
|
|
77 |
Genel |
(para dışında bir şeyi) uzun vadeli bir vizyona harcama |
investment i.
|
|
78 |
Genel |
belirli bir meslek mensupları veya özel becerilere sahip insanlar dışında kalan büyük insan topluluğu |
people i.
|
|
79 |
Genel |
(özellikle komünist ülkelerde) ayrıcalıklı sınıf dışında kalan sıradan halk |
people i.
|
|
80 |
Genel |
mahkumlar için cezaevi dışında gündüz eğitimi veren program |
day release [uk] i.
|
|
81 |
Genel |
asiller, din adamları, orta sınıf ve basın dışında kalan toplumsal grup |
fifth estate i.
|
|
82 |
Genel |
bina dışında yer alan yangın çıkış düzeneği |
fire escape i.
|
|
83 |
Genel |
raunttaki diğer atışların isabet ettiği alanların dışında kalan kısımdaki bir hedefi iyi vuran atış |
flyer i.
|
|
84 |
Genel |
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse |
outlier i.
|
|
85 |
Genel |
bölgenin dışında kalan konaklama yeri |
out-lodging i.
|
|
86 |
Genel |
(ingiltere'de) ortaçağ'da kasaba sınırları dışında yaşayan veya çalışan kimse |
outman i.
|
|
87 |
Genel |
alışılmış olanın dışında düşünme |
out-of-the-box thinking i.
|
|
88 |
Genel |
bireyin dışında gelişen şey |
outsetting i.
|
|
89 |
Genel |
iş yeri veya kurum dışında yapılan işler |
outwork i.
|
|
90 |
Genel |
(hedef tahtasında) beyaz halka dışında kalan bölüm |
petticoat i.
|
|
91 |
Genel |
yaşadığı evin dışında bir eve daha sahip olan kimse |
second-homer i.
|
|
92 |
Genel |
(resimde veya dramada) betimlenen gerçeklik dışında yansıtılan tasvir |
shadow [obsolete] i.
|
|
93 |
Genel |
alışılmışın dışında kalan fikir |
free thought i.
|
|
94 |
Genel |
doğanın olağan akışının dışında olma |
pretematuralism i.
|
|
95 |
Genel |
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık |
spill i.
|
|
96 |
Genel |
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık |
spill light i.
|
|
97 |
Genel |
(kanunlara aykırı şekilde) banliyö treni dışında gezinen kimse |
staffrider i.
|
|
98 |
Genel |
doğal habitatı dışında bulunan canlı |
stray i.
|
|
99 |
Genel |
mevsimi dışında görülen bitki |
stray i.
|
|
100 |
Genel |
orman kanunu dışında bırakmak |
disafforest f.
|
|
101 |
Genel |
dışında bırakmak |
exclude from f.
|
|
102 |
Genel |
dışında tutmak |
except f.
|
|
103 |
Genel |
dışında tutmak |
omit from f.
|
|
104 |
Genel |
dışında kalmak |
stay out of f.
|
|
105 |
Genel |
amacının dışında kullanmak |
misemploy f.
|
|
106 |
Genel |
yeteneğinin dışında olmak |
be incapable of f.
|
|
107 |
Genel |
dışında kalmak |
keep out f.
|
|
108 |
Genel |
orman kanunu dışında bırakmak |
disforest f.
|
|
109 |
Genel |
dışında tutmak |
exclude f.
|
|
110 |
Genel |
dışında tutmak |
leave out f.
|
|
111 |
Genel |
amaç dışında kullanmak |
misuse f.
|
|
112 |
Genel |
av mevsimi dışında avlanmak |
hunt out of season f.
|
|
113 |
Genel |
amacının dışında kullanmak |
misapply f.
|
|
114 |
Genel |
amacının dışında kullanmak |
misuse f.
|
|
115 |
Genel |
birinin kavrayışının dışında olmak |
be beyond someone's grasp f.
|
|
116 |
Genel |
ülke dışında evlenmek |
marry outside the country f.
|
|
117 |
Genel |
ülke dışında yaşamak |
live outside the country f.
|
|
118 |
Genel |
ülke dışında doğmak |
be born abroad f.
|
|
119 |
Genel |
dışında bulunmak |
be out of f.
|
|
120 |
Genel |
dışında durmak |
stand out of f.
|
|
121 |
Genel |
dışında olmak |
be out of f.
|
|
122 |
Genel |
dışında durmak |
stay out of f.
|
|
123 |
Genel |
kapsama dışında bırakmak |
leave it out of the coverage f.
|
|
124 |
Genel |
kapsama alanı dışında bırakmak |
leave it out of the coverage area f.
|
|
125 |
Genel |
kapsam dışında bırakmak |
leave it out of the scope f.
|
|
126 |
Genel |
kapsam dışında bırakmak |
exclude f.
|
|
127 |
Genel |
kapsamı dışında olmak |
lie outside the scope of something f.
|
|
128 |
Genel |
kapsamı dışında olmak |
lie beyond the scope of something f.
|
|
129 |
Genel |
amacı dışında kullanmak |
misuse f.
|
|
130 |
Genel |
amacı dışında kullanmak |
apply incorrectly f.
|
|
131 |
Genel |
amacı dışında kullanmak |
use for the wrong purposes f.
|
|
132 |
Genel |
amacı dışında kullanmak |
misapply f.
|
|
133 |
Genel |
şehir dışında olmak |
be out of the city f.
|
|
134 |
Genel |
tuvaletini ev dışında yapması için eğitmek |
house-train f.
|
|
135 |
Genel |
görüş alanının dışında çıkmak |
get out of sight f.
|
|
136 |
Genel |
görüş alanının dışında çıkmak |
get out of view f.
|
|
137 |
Genel |
görüş uzaklığının dışında kalmak |
get out of view f.
|
|
138 |
Genel |
görüş uzaklığının dışında kalmak |
get out of sight f.
|
|
139 |
Genel |
ses eriminin dışında kalmak |
get out of earshot f.
|
|
140 |
Genel |
bilgisi dışında olmak |
be over one's head f.
|
|
141 |
Genel |
yeteneği dışında olmak |
be over one's head f.
|
|
142 |
Genel |
dışında bırakmak |
exempt f.
|
|
143 |
Genel |
iş dışında insanlarla vakit geçirmekten hoşlanan |
people person f.
|
|
144 |
Genel |
ülke dışında yaşamak |
live abroad f.
|
|
145 |
Genel |
memleket dışında yaşamak |
live abroad f.
|
|
146 |
Genel |
kampüs dışında yaşamak |
live off campus f.
|
|
147 |
Genel |
kampüs dışında olmak |
be off campus f.
|
|
148 |
Genel |
dışında durmak |
stand outside (of) (something) f.
|
|
149 |
Genel |
yurt dışında doğmak |
be born abroad f.
|
|
150 |
Genel |
dışında bırakmak |
externalize f.
|
|
151 |
Genel |
dışında bırakmak |
externalise f.
|
|
152 |
Genel |
yurt dışında eğitim görmek |
study abroad f.
|
|
153 |
Genel |
yurt dışında okumak |
study abroad f.
|
|
154 |
Genel |
yurt dışında eğitim görmek |
study overseas f.
|
|
155 |
Genel |
yurt dışında okumak |
study overseas f.
|
|
156 |
Genel |
(bir şeyi) isteği dışında bırakmak |
disgorge f.
|
|
157 |
Genel |
(acil durumlarda) alışılmışın dışında kullanmak |
press f.
|
|
158 |
Genel |
dışında bırakmak |
shut out f.
|
|
159 |
Genel |
görüş alanının dışında kalmak |
sit on f.
|
|
160 |
Genel |
alışılmışın dışında düşünmek |
stray f.
|
|
161 |
Genel |
alışılmışın dışında sözler sarf etmek |
stray f.
|
|
162 |
Genel |
alışılmışın dışında olan |
novel s.
|
|
163 |
Genel |
maddesel evrenin dışında olan |
extramundane s.
|
|
164 |
Genel |
dünya dışında olan |
extramundane s.
|
|
165 |
Genel |
ders programı dışında kalan |
extracurricular s.
|
|
166 |
Genel |
samanyolunun dışında olan |
extragalactic s.
|
|
167 |
Genel |
alışılmışın dışında |
anomalous s.
|
|
168 |
Genel |
bilgi ve kabiliyeti dışında |
out of one's depth s.
|
|
169 |
Genel |
kozmosun dışında ve üstünde olan |
transcendent s.
|
|
170 |
Genel |
ev dışında |
abroad s.
|
|
171 |
Genel |
bilgi ve yeteneği dışında |
out of one's depth s.
|
|
172 |
Genel |
kök dışında |
extrabulbar s.
|
|
173 |
Genel |
kent dışında olan |
extramural s.
|
|
174 |
Genel |
şuur eşiği dışında |
extraliminal s.
|
|
175 |
Genel |
düzen dışında olan |
orderless s.
|
|
176 |
Genel |
alışılmışın dışında ve rahat |
rakish s.
|
|
177 |
Genel |
alışılagelmişin dışında |
eccentrical s.
|
|
178 |
Genel |
bulunulan memleketin kanunları dışında |
exterritorial s.
|
|
179 |
Genel |
ülke yasaları dışında olan |
extraterritorial s.
|
|
180 |
Genel |
konunun dışında |
beside the point s.
|
|
181 |
Genel |
ev dışında |
outdoor s.
|
|
182 |
Genel |
yoğun saatlerin dışında |
off-peak s.
|
|
183 |
Genel |
hazır edilmiş kayak pistleri dışında |
off-piste s.
|
|
184 |
Genel |
alışılmışın dışında |
deviant s.
|
|
185 |
Genel |
ders programının dışında |
extracurricular s.
|
|
186 |
Genel |
erimin dışında |
out of range s.
|
|
187 |
Genel |
alışılmışın dışında |
unorthodox s.
|
|
188 |
Genel |
kendi sınırları dışında |
extraterritorial s.
|
|
189 |
Genel |
şehir dışında |
extramural s.
|
|
190 |
Genel |
alışılmışın dışında iyi görünümlü/görünen |
unusually good-looking s.
|
|
191 |
Genel |
aklın dışında var olan |
extramental s.
|
|
192 |
Genel |
ağır suçlar dışında işten çıkarılma ihtimali olmayan, ömür boyu atanan |
tenured s.
|
|
193 |
Genel |
zihnin dışında etkilere neden olan |
transient s.
|
|
194 |
Genel |
zihnin dışında etkilere neden olan |
transeunt s.
|
|
195 |
Genel |
alışılmışın dışında |
out of one's way s.
|
|
196 |
Genel |
yolunun dışında |
out of one's way s.
|
|
197 |
Genel |
bir kimsenin faaliyet veya ilgi alanı dışında |
out of one's way [brit] s.
|
|
198 |
Genel |
yolunun dışında |
out of one's way [obsolete] s.
|
|
199 |
Genel |
kapsam dışında bırakılmamış |
unexcluded s.
|
|
200 |
Genel |
ülke dışında olan |
extraterritorial s.
|
|
201 |
Genel |
alışılmışın dışında |
epic s.
|
|
202 |
Genel |
yetki alanının dışında olan |
extraprovincial s.
|
|
203 |
Genel |
kamu denetiminin dışında olan |
quiet s.
|
|
204 |
Genel |
sürücülerin görüş açısı dışında kalan |
blind s.
|
|
205 |
Genel |
kişinin iradesi dışında olan |
heteronomous s.
|
|
206 |
Genel |
ahlak sınırları dışında |
horrific s.
|
|
207 |
Genel |
evdeki bir odanın dışında kalan |
but [scotland] s.
|
|
208 |
Genel |
yolun dışında |
by s.
|
|
209 |
Genel |
sınırların dışında kalan |
dehors s.
|
|
210 |
Genel |
bina dışında tüketilecek olan işçi satışına ilişkin |
off s.
|
|
211 |
Genel |
mesai dışında olan |
off-duty s.
|
|
212 |
Genel |
mesai saati dışında olan |
off-duty s.
|
|
213 |
Genel |
insanların bilgisi dışında var olan |
offscreen s.
|
|
214 |
Genel |
insanların bilgisi dışında gerçekleşen |
offscreen s.
|
|
215 |
Genel |
ekran dışında var olan |
offscreen s.
|
|
216 |
Genel |
ekran dışında gerçekleşen |
offscreen s.
|
|
217 |
Genel |
sezon dışında olan |
off-season s.
|
|
218 |
Genel |
yurt dışında olan |
offshore [new zealand] s.
|
|
219 |
Genel |
(kol saati) camı dışında kapağı olmayan |
open-faced s.
|
|
220 |
Genel |
şehrin dışında bulunan |
rurban s.
|
|
221 |
Genel |
şehrin dışında yaşayan |
rurban s.
|
|
222 |
Genel |
şehrin dışında kalan |
rurban s.
|
|
223 |
Genel |
kurumun dışında bırakılmış |
disincorporate s.
|
|
224 |
Genel |
alışılmışın dışında |
dotty s.
|
|
225 |
Genel |
belirli faaliyet sahası dışında gerçekleşen |
off-site s.
|
|
226 |
Genel |
alışılmışın dışında olan |
paradoxical s.
|
|
227 |
Genel |
kalıpların dışında olan |
paradoxical s.
|
|
228 |
Genel |
(sözcük, fikir) alışılmışın dışında |
pickwickian s.
|
|
229 |
Genel |
alışılmışın dışında |
fine-grained s.
|
|
230 |
Genel |
bölge dışında yer alan (özel mülk, nahiye) |
foreign s.
|
|
231 |
Genel |
bölgenin harekat alanı dışında kalan |
foreign s.
|
|
232 |
Genel |
bölgenin dışında yaşayan |
out-lodging s.
|
|
233 |
Genel |
bir şeyin dışında uzanan |
outlying s.
|
|
234 |
Genel |
bir şeyin dışında yer alan |
outlying s.
|
|
235 |
Genel |
belirlenen sınırların dışında olan |
out-of-bounds s.
|
|
236 |
Genel |
ders dışında yapılan |
outside s.
|
|
237 |
Genel |
radyo dışında yapılan |
outside [uk] s.
|
|
238 |
Genel |
televizyon stüdyosu dışında yapılan |
outside [uk] s.
|
|
239 |
Genel |
şehir merkezinin dışında bulunan |
outstate s.
|
|
240 |
Genel |
eyalet dışında yaşayan |
outstate s.
|
|
241 |
Genel |
ülke dışında yaşayan |
outstate s.
|
|
242 |
Genel |
görüş açısı dışında |
outtasight s.
|
|
243 |
Genel |
kabın dışında bulunan |
outward s.
|
|
244 |
Genel |
yüzeyin dışında bulunan |
outward s.
|
|
245 |
Genel |
alışılmışın dışında |
phantastic s.
|
|
246 |
Genel |
alışılmışın dışında |
phantastical s.
|
|
247 |
Genel |
normalin dışında |
subnatural s.
|
|
248 |
Genel |
dışında yörekent bulunan |
suburbed s.
|
|
249 |
Genel |
dışında banliyö yerleşimi bulunan |
suburbed s.
|
|
250 |
Genel |
alışılmışın dışında |
superordinary s.
|
|
251 |
Genel |
kent merkezinin dışında |
uptown zf.
|
|
252 |
Genel |
yurt dışında |
abroad zf.
|
|
253 |
Genel |
dışında hepsi |
all but zf.
|
|
254 |
Genel |
kasabanın dışında |
on the outskirts of town zf.
|
|
255 |
Genel |
şehir dışında |
downstate zf.
|
|
256 |
Genel |
bilgi ve yeteneği dışında |
beyond one's depth zf.
|
|
257 |
Genel |
alışılmışın dışında |
peculiarly zf.
|
|
258 |
Genel |
konu dışında |
far afield zf.
|
|
259 |
Genel |
insanın kavrayışı dışında |
over one's head zf.
|
|
260 |
Genel |
ev içinde ve dışında |
indoors and out zf.
|
|
261 |
Genel |
şehir dışında |
upstate zf.
|
|
262 |
Genel |
bunun dışında |
otherwise zf.
|
|
263 |
Genel |
bilgi ve kabiliyeti dışında |
beyond one's depth zf.
|
|
264 |
Genel |
şehir merkezinin dışında |
uptown zf.
|
|
265 |
Genel |
işyeri dışında |
out of office zf.
|
|
266 |
Genel |
isteği dışında |
under coercion zf.
|
|
267 |
Genel |
ofis dışında |
out of office zf.
|
|
268 |
Genel |
bunların dışında |
apart from these zf.
|
|
269 |
Genel |
mesai saati dışında |
out of working hours zf.
|
|
270 |
Genel |
mücbir sebepler dışında |
except the force majeure zf.
|
|
271 |
Genel |
sıra dışında |
out of turn zf.
|
|
272 |
Genel |
ülke dışında |
abroad zf.
|
|
273 |
Genel |
bilgisi dışında |
not within one's knowledge zf.
|
|
274 |
Genel |
şehir dışında |
out of town zf.
|
|
275 |
Genel |
sadece bir istisna dışında |
with one exception zf.
|
|
276 |
Genel |
mesai saatleri dışında |
out-of-hours zf.
|
|
277 |
Genel |
hücre dışında |
extracellularly zf.
|
|
278 |
Genel |
kapının dışında |
adoor [obsolete] zf.
|
|
279 |
Genel |
kapının dışında |
adoors [obsolete] zf.
|
|
280 |
Genel |
kanada'nın newfoundland kısmı dışında bir yerden |
from away [canada] zf.
|
|
281 |
Genel |
faaliyet veya ilgi alanı dışında |
out of the way [brit] zf.
|
|
282 |
Genel |
evin dışında |
withoutdoors zf.
|
|
283 |
Genel |
binanın dışında |
withoutdoors zf.
|
|
284 |
Genel |
grubun dışında |
withoutdoors zf.
|
|
285 |
Genel |
topluluğun dışında |
withoutdoors zf.
|
|
286 |
Genel |
tartışma organının dışında |
withoutdoors zf.
|
|
287 |
Genel |
mevcut toplantının dışında |
off-line zf.
|
|
288 |
Genel |
(sinema, televizyon) izleyicinin görüş alanı dışında |
offscreen zf.
|
|
289 |
Genel |
(sinema, televizyon) izleyicinin görüş alanı dışında |
off-screen zf.
|
|
290 |
Genel |
sezon dışında |
off-season zf.
|
|
291 |
Genel |
abd'nin dışında |
offshore zf.
|
|
292 |
Genel |
yön dışında |
impolarily [obsolete] zf.
|
|
293 |
Genel |
rota dışında |
impolarily [obsolete] zf.
|
|
294 |
Genel |
eksen ucu dışında |
impolarily [obsolete] zf.
|
|
295 |
Genel |
zihin dışında var olan bir şeyin içinde |
in re zf.
|
|
296 |
Genel |
zihin dışında var olan bir şeyin içinde |
in rebus zf.
|
|
297 |
Genel |
belirli faaliyet sahasının dışında gerçekleşen |
off site zf.
|
|
298 |
Genel |
dört istisna dışında |
fifth zf.
|
|
299 |
Genel |
sahanın dışında |
out-of-bounds zf.
|
|
300 |
Genel |
şehir dışında |
outstation zf.
|
|
301 |
Genel |
onun dışında |
otherwise zf.
|
|
302 |
Genel |
dışında bırakarak |
to the exclusion of ed.
|
|
303 |
Genel |
bunun dışında |
apart from that ed.
|
|
304 |
Genel |
bunların dışında |
other than ed.
|
|
305 |
Genel |
bunların dışında |
except ed.
|
|
306 |
Genel |
-in dışında |
besides ed.
|
|
307 |
Genel |
-nın dışında |
but that ed.
|
|
308 |
Genel |
-in dışında |
outside ed.
|
|
309 |
Genel |
-in dışında |
out of ed.
|
|
310 |
Genel |
-ın dışında |
on the exterior of ed.
|
|
311 |
Genel |
(güç, menzil) dışında |
beyond ed.
|
|
312 |
Genel |
sınıfın dışında |
without ed.
|
|
313 |
Genel |
topluluğun dışında |
without ed.
|
|
314 |
Genel |
üyeliğin dışında |
without ed.
|
|
315 |
Genel |
görev dışında |
off ed.
|
|
316 |
Genel |
dışında yer alan |
off ed.
|
|
317 |
Genel |
dışında gerçekleşen |
off ed.
|
|
318 |
Genel |
bir yerin dışında |
whence bağ.
|
|
Phrasals |
|
319 |
Öbek Fiiller |
dışında tutmak |
shut out f.
|
|
320 |
Öbek Fiiller |
birini zorla birşeyin dışında bırakmak/ekarte etmek |
muscle someone out f.
|
|
321 |
Öbek Fiiller |
birini zorla birşeyin dışında bırakmak/ekarte etmek |
muscle someone out of something f.
|
|
322 |
Öbek Fiiller |
dışında bırakmak |
leave out f.
|
|
323 |
Öbek Fiiller |
dışında tutulmak |
leave out of f.
|
|
324 |
Öbek Fiiller |
konu dışında tutmak |
leave aside f.
|
|
325 |
Öbek Fiiller |
(etkinliğin) dışında kalmak |
sit something out f.
|
|
326 |
Öbek Fiiller |
yurt dışında birine/bir şeye bir şey satmak |
export something to someone or something f.
|
|
327 |
Öbek Fiiller |
işi ilgili kişi veya şirket dışında başka birine vermek |
farm out f.
|
|
328 |
Öbek Fiiller |
birine normalde çalıştığı yerin dışında bir iş vermek |
farm something out f.
|
|
329 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi filtreleyerek bir şeyin dışında bırakmak |
filter out f.
|
|
330 |
Öbek Fiiller |
birini/bir şeyi konu dışında tutmak |
get around someone or something f.
|
|
331 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak |
hold (someone or something) out of (something) f.
|
|
332 |
Öbek Fiiller |
dışında saymak |
take out f.
|
|
333 |
Öbek Fiiller |
çalışma alanının dışında yaşamak/ikamet etmek |
live out f.
|
|
334 |
Öbek Fiiller |
iş yerinin dışında yaşamak/ikamet etmek |
live out f.
|
|
335 |
Öbek Fiiller |
çalıştığı evin dışında yaşamak |
live out f.
|
|
336 |
Öbek Fiiller |
hizmetçi/temizlikçi olarak çalıştığı evin dışında ikamet etmek |
live out f.
|
|
337 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin dışında bırakmak |
force out f.
|
|
338 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin dışında kalmak |
absent oneself from something f.
|
|
339 |
Öbek Fiiller |
evlatlık olarak yaşadığı yerin dışında bir yere gitmek |
adopt out f.
|
|
340 |
Öbek Fiiller |
yaşadığı yerin dışında bir yere evlatlık gitmek |
adopt out f.
|
|
341 |
Öbek Fiiller |
evlatlık olarak yaşadığı yerin dışında bir yere gitmek |
adopt out f.
|
|
342 |
Öbek Fiiller |
yaşadığı yerin dışında bir yere evlatlık gitmek |
adopt out f.
|
|
343 |
Öbek Fiiller |
(eski bir noel geleneği olarak) kapıyı kapatıp öğretmeni sınıfın/okulun dışında bırakmak |
bar out [obsolete] f.
|
|
344 |
Öbek Fiiller |
dışında tutmak |
box out f.
|
|
345 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyin) dışında tutmak |
close (one) out of (something) f.
|
|
346 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
cull (someone or something) out of (something) f.
|
|
347 |
Öbek Fiiller |
'-in dışında bırakmak |
cull out of f.
|
|
348 |
Öbek Fiiller |
(birini bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak |
deal (one) out of (something) f.
|
|
349 |
Öbek Fiiller |
dışında bırakmak/tutmak |
deal out f.
|
|
350 |
Öbek Fiiller |
dışında bırakmak/tutmak |
deal out of f.
|
|
351 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
exclude (someone or something) from (something) f.
|
|
352 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak |
exclude (someone or something) from (something) f.
|
|
353 |
Öbek Fiiller |
-in dışında bırakmak |
exclude from f.
|
|
354 |
Öbek Fiiller |
-in)dışında tutmak |
exclude from f.
|
|
355 |
Öbek Fiiller |
dışında kalmak/dışına düşmek |
fall outside f.
|
|
356 |
Öbek Fiiller |
(krikette) vurucunun saha dışında olduğu itirazında bulunmak |
go up for (something) f.
|
|
357 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dışında kalmak |
keep out (of something) f.
|
|
358 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) konunun dışında tutmak |
keep out (of something) f.
|
|
359 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
leave (someone or something) out of (something) f.
|
|
360 |
Öbek Fiiller |
(birini) zorla (bir şeyin/yerin) dışında bırakmak |
muscle (one) out (of something or some place) f.
|
|
361 |
Öbek Fiiller |
zorla dışında bırakmak |
muscle out of f.
|
|
362 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak |
omit (someone or something) from (something) f.
|
|
363 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dışında kalmak |
opt out (of something) f.
|
|
364 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dışında kalmayı tercih etmek |
opt out (of something) f.
|
|
365 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak |
preclude (someone or something) from (something) f.
|
|
366 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) dışında |
save for (someone or something) f.
|
|
367 |
Öbek Fiiller |
-in dışında bırakmak |
screen out of f.
|
|
368 |
Öbek Fiiller |
-in dışında kalmasını sağlamak |
screen out of f.
|
|
369 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin/bir yerin) dışında bırakmak |
screen out of (something or some place) f.
|
|
370 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin/bir yerin) dışında kalmasını sağlamak |
screen out of (something or some place) f.
|
|
371 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dışında/kapsamının ötesinde olanları görmek/algılamak |
see beyond (something) f.
|
|
372 |
Öbek Fiiller |
dışında durmak |
stand outside f.
|
|
373 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) dışında kalmak |
stay out (of something) f.
|
|
374 |
Öbek Fiiller |
bir şeyin bedelini para dışında bir yöntemle almak |
take (something) out in (something) f.
|
|
375 |
Öbek Fiiller |
yurt dışında öğretmenlik yapmak |
teach away f.
|
|
376 |
Öbek Fiiller |
kendi ülkesi dışında bir ülkede öğretmenlik yapmak |
teach away f.
|
|
377 |
Öbek Fiiller |
dışında kalmak istemek |
want out f.
|
|
Phrases |
|
378 |
İfadeler |
ofis veya ev dışında (bir yerde) |
out at (some place) s.
|
|
379 |
İfadeler |
(birinin veya bir şeyin) dışında |
with apologies to expr.
|
|
380 |
İfadeler |
dışında tutarak |
with apologies to expr.
|
|
381 |
İfadeler |
ya içindesin ya dışında |
you can't be a little bit pregnant expr.
|
|
382 |
İfadeler |
ya içindesin ya dışında |
you can't be half pregnant expr.
|
|
383 |
İfadeler |
(bir şey) dışında hiçbir şey (yapamamak) |
can but expr.
|
|
384 |
İfadeler |
alışılmışın dışında |
out of the way expr.
|
|
385 |
İfadeler |
alışılmışın dışında |
in no way out of the way expr.
|
|
386 |
İfadeler |
bunların dışında |
besides these expr.
|
|
387 |
İfadeler |
birkaç konu dışında |
except a few issues expr.
|
|
388 |
İfadeler |
bunlar dışında |
besides these expr.
|
|
389 |
İfadeler |
birkaç istisna dışında |
with a few exceptions expr.
|
|
390 |
İfadeler |
bunun dışında |
except this expr.
|
|
391 |
İfadeler |
belirtilenin dışında |
except as noted expr.
|
|
392 |
İfadeler |
dünyadaki bütün şeylerin dışında |
out of all the things in the world expr.
|
|
393 |
İfadeler |
duyma mesafesi dışında |
out of hearing expr.
|
|
394 |
İfadeler |
isteği dışında |
in opposition to one's desire expr.
|
|
395 |
İfadeler |
kanunun mecbur tuttuğu haller dışında |
except to the extent required by law expr.
|
|
396 |
İfadeler |
özel durumlar dışında |
except in special cases expr.
|
|
397 |
İfadeler |
mesai saatleri dışında |
out of office/working hours expr.
|
|
398 |
İfadeler |
özel durumlar dışında |
except special cases expr.
|
|
399 |
İfadeler |
özel durumlar dışında |
except for special cases expr.
|
|
400 |
İfadeler |
rızası dışında |
without one's consent expr.
|
|
401 |
İfadeler |
yukarıda tarif edilen şartlar dışında |
aside from the circumstances described above expr.
|
|
402 |
İfadeler |
-mesinin dışında |
except if expr.
|
|
403 |
İfadeler |
yukarıda tarif edilen şartlar dışında hariç |
aside from the circumstances described above expr.
|
|
404 |
İfadeler |
bir şeyin dışında |
out from something expr.
|
|
405 |
İfadeler |
bunun dışında |
other than that expr.
|
|
406 |
İfadeler |
alışılmışın/standardın dışında bir özelliğe sahip |
with a difference expr.
|
|
407 |
İfadeler |
standardın dışında |
with a difference expr.
|
|
408 |
İfadeler |
alışılmışın dışında |
with a difference expr.
|
|
409 |
İfadeler |
yasal yer dışında |
out of bounds expr.
|
|
410 |
İfadeler |
isteğin dışında |
against your will expr.
|
|
411 |
İfadeler |
isteğin dışında |
against your will expr.
|
|
412 |
İfadeler |
biri/bir şey dışında |
aside from someone or something expr.
|
|
413 |
İfadeler |
(biri/bir şey) dışında |
except for (someone or something) expr.
|
|
414 |
İfadeler |
bunlar dışında |
apart from these expr.
|
|
415 |
İfadeler |
bunların dışında |
apart from these expr.
|
|
Proverb |
|
416 |
Atasözü |
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar |
when the going gets weird, the weird turn pro
|
|
Colloquial |
|
417 |
Konuşma Dili |
alışılmışın dışında kişi |
odd bod i.
|
|
418 |
Konuşma Dili |
alışılmışın dışında kişi |
odd-bod i.
|
|
419 |
Konuşma Dili |
biçimsiz/alışılmışın dışında bir vücudu olan kimse |
odd-bod i.
|
|
420 |
Konuşma Dili |
faul çizgisinin dışında vurulan top |
foul ball i.
|
|
421 |
Konuşma Dili |
alışılmışın dışında |
epic i.
|
|
422 |
Konuşma Dili |
binanın dışında yer alan tuvalet |
kleinhuisie [south africa] i.
|
|
423 |
Konuşma Dili |
olağanın dışında bir şey |
a doozy i.
|
|
424 |
Konuşma Dili |
doğal ortamının dışında bulunan kimse |
horse marine i.
|
|
425 |
Konuşma Dili |
grubun dışında olan kimse |
ring in [australia/new zealand] i.
|
|
426 |
Konuşma Dili |
noel veya paskalya gibi dini bayramlar dışında dışında kiliseye gitmeyen hristiyan |
chreaster i.
|
|
427 |
Konuşma Dili |
önemsemeden olayın/tartışmanın dışında kalmak |
go high f.
|
|
428 |
Konuşma Dili |
her zamankinden farklı/alışılmışın dışında davranmak |
punt f.
|
|
429 |
Konuşma Dili |
tuvalet dışında bir yere tuvaletini yapmak |
have an accident f.
|
|
430 |
Konuşma Dili |
dışında kalmak |
be out of it f.
|
|
431 |
Konuşma Dili |
dışında tutmak |
include out f.
|
|
432 |
Konuşma Dili |
normların dışında |
far out s.
|
|
433 |
Konuşma Dili |
görüş açısı dışında |
out of sight s.
|
|
434 |
Konuşma Dili |
görüş sahası/alanı dışında |
out of sight s.
|
|
435 |
Konuşma Dili |
bir içinde bir dışında |
in and out expr.
|
|
436 |
Konuşma Dili |
konu dışında |
beside the point expr.
|
|
437 |
Konuşma Dili |
kontrol dışında |
beyond control expr.
|
|
438 |
Konuşma Dili |
bilginin/anlayışının dışında |
beyond your ken [old-fashioned] expr.
|
|
439 |
Konuşma Dili |
bilginin/anlayışının dışında |
outside your ken [old-fashioned] expr.
|
|
440 |
Konuşma Dili |
verilmek istenen izlenimin/mesajın dışında |
off message expr.
|
|
441 |
Konuşma Dili |
yolunun dışında |
out of your way expr.
|
|
442 |
Konuşma Dili |
rotanın dışında |
out of your way expr.
|
|
443 |
Konuşma Dili |
geçeğin yerlerin dışında |
out of your way expr.
|
|
444 |
Konuşma Dili |
(bir şeyin) dışında |
other than (something) expr.
|
|
445 |
Konuşma Dili |
'-in dışında |
out from expr.
|
|
446 |
Konuşma Dili |
bir şey yapmak dışında |
short of something/of doing something expr.
|
|
Idioms |
|
447 |
Deyim |
alışılmışın dışında bir teklif |
a modest proposal i.
|
|
448 |
Deyim |
oturdukları yerin dışında çalışıp eve sadece yatmaya gelen insanlardan oluşan topluluk |
bedroom community i.
|
|
449 |
Deyim |
normal yollar dışında yarışmaya katılım hakkı verilen kişi veya takım |
wild card i.
|
|
450 |
Deyim |
alışılmışın dışında bir isim |
a name to conjure with [uk] i.
|
|
451 |
Deyim |
alışılmışın dışında kimse/şey |
a rare bird i.
|
|
452 |
Deyim |
alışılagelmişin dışında bir şey |
a real doozy i.
|
|
453 |
Deyim |
içi dışında kimse |
an open book i.
|
|
454 |
Deyim |
içi dışında kimse |
an open book i.
|
|
455 |
Deyim |
bir kuruluşun sözleşmesinde belirtilen resmi adının dışında kullandığı başka bir isim |
an assumed name i.
|
|
456 |
Deyim |
kendi işi dışında bir işten kazanılan para |
bit on the side i.
|
|
457 |
Deyim |
maddi değerinin dışında bir değeri olmayan yazı/kitap |
pot boiler i.
|
|
458 |
Deyim |
koloni dışında yaşayan/bir koloniye dahil olmayan arı |
solitary wasp i.
|
|
459 |
Deyim |
kalıpların dışında düşünmek |
think out of/outside the box f.
|
|
460 |
Deyim |
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
be well out of (something) f.
|
|
461 |
Deyim |
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak |
be well out of f.
|
|
462 |
Deyim |
mesleğini işi dışında (da) uygulamak |
wear (one's particular profession's) hat f.
|
|
463 |
Deyim |
alışılmışın dışında davranmak |
color outside the lines f.
|
|
464 |
Deyim |
(bir konunun birinin) alanı dışında olmak |
be above (one's) pay grade f.
|
|
465 |
Deyim |
(bir konunun birinin) alanı dışında olmak |
be above (one's) paycheck f.
|
|
466 |
Deyim |
alışılmışın dışında bir şey yapmak |
go off the beaten track f.
|
|
467 |
Deyim |
bağlam/kapsam dışında bırakmak |
take something out of context f.
|
|
468 |
Deyim |
bağlam/kapsam dışında bırakmak |
lift something out of context f.
|
|
469 |
Deyim |
bir olayın/tartışmanın dışında kalmak |
stay above the fray f.
|
|
470 |
Deyim |
bir şeyin dışında kalmak/dışına düşmek |
fall outside something f.
|
|
471 |
Deyim |
bir olayın/tartışmanın dışında kalmak |
remain above the fray f.
|
|
472 |
Deyim |
duyma erimi dışında olmak |
be out of earshot of f.
|
|
473 |
Deyim |
devre dışı/dışında kalmak |
be out of the loop f.
|
|
474 |
Deyim |
duyma menzili dışında olmak |
be out of earshot of f.
|
|
475 |
Deyim |
görüş açısının dışında kalmak |
go out of view f.
|
|
476 |
Deyim |
görüş açısının dışında kalmak |
go out of sight f.
|
|
477 |
Deyim |
grubun dışında bırakmak |
send to coventry f.
|
|
478 |
Deyim |
insanın gücü dışında olmak |
be in the lap of the gods f.
|
|
479 |
Deyim |
kalıpların dışında düşünmek |
think outside the box f.
|
|
480 |
Deyim |
kendi dışında hissetmek |
feel out of things f.
|
|
481 |
Deyim |
konunun dışında olmak |
be out of the picture f.
|
|
482 |
Deyim |
mesai dışında olmak |
be off the clock f.
|
|
483 |
Deyim |
kendi dışında hissetmek |
feel out of it f.
|
|
484 |
Deyim |
(bir süre) olayların dışında kalmak |
be out of the swim of things f.
|
|
485 |
Deyim |
çok küçük hatalar dışında hata yapmamaya çalışmak |
err on the right side f.
|
|
486 |
Deyim |
gözden kaçan küçük şeyler dışında hata yapmamaya çalışmak |
err on the right side f.
|
|
487 |
Deyim |
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek |
wear (one's particular profession's) hat f.
|
|
488 |
Deyim |
içi dışında olmak |
speak as (one) finds f.
|
|
489 |
Deyim |
günlük işler dışında acil durumlara koşturmak |
put out a fire f.
|
|
490 |
Deyim |
günlük işler dışında acil durumlara koşturmak |
put out the fire f.
|
|
491 |
Deyim |
sistemin dışına çıkmak/dışında yaşamak |
live off the grid f.
|
|
492 |
Deyim |
içi dışında olmak |
pin (one's) heart on (one's) sleeve f.
|
|
493 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek |
march out of step (with someone or something) f.
|
|
494 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek |
march out of time (with someone or something) f.
|
|
495 |
Deyim |
toplumsal normların dışında hareket etmek |
march to (one's) own beat f.
|
|
496 |
Deyim |
standartların dışında hareket etmek |
march to (one's) own beat f.
|
|
497 |
Deyim |
toplumsal normların dışında hareket etmek |
march to (the beat of) a different drum f.
|
|
498 |
Deyim |
standartların dışında hareket etmek |
march to (the beat of) a different drum f.
|
|
499 |
Deyim |
kabul edilebilir sınırların dışında/ötesinde olmak |
be off the reservation f.
|
|
500 |
Deyim |
alışılmışın dışında olmak |
be out of the way f.
|
|