dışında - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

dışında



"dışında" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 54 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
dışında off zf.
dışında except ed.
dışında out of ed.
dışında apart from ed.
dışında outside of ed.
General
dışında exception i.
dışında exclusive s.
dışında above zf.
dışında short zf.
dışında with the exception zf.
dışında aff zf.
dışında overmore [obsolete] zf.
dışında besides ed.
dışında short of ed.
dışında barring ed.
dışında beyond ed.
dışında beside ed.
dışında without the exception of ed.
dışında other than during ed.
dışında on the outside of ed.
dışında exclusive of ed.
dışında short of something ed.
dışında without ed.
dışında excepting ed.
dışında saving ed.
dışında save ed.
dışında not including ed.
dışında outside ed.
dışında excluding ed.
dışında out ed.
dışında outta (out of) ed.
dışında other than ed.
dışında aside from ed.
dışında with the exception of ed.
dışında bar [uk] ed.
dışında excepted ed.
dışında with ed.
dışında on [dialect] [uk/scotland] ed.
dışında only [dialect] ed.
dışında outgate [dialect] ed.
dışında outside ed.
dışında outtaken [obsolete] ed.
dışında outwith [scotland] ed.
dışında against ed.
dışında except that bağ.
dışında exc (except) kısalt.
Colloquial
dışında outta ed.
dışında give or take expr.
Trade/Economic
dışında ex ed.
Law
dışında dehors ed.
Technical
dışında except for expr.
Latin
dışında sine expr.
Archaic
dışında outtake ed.
dışında over ed.

"dışında" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yurt dışında abroad zf.
General
davalının arazisinin yarısı ile çift hayvanları dışında tüm menkullerinin davacının yedine teslimi estate by elegit i.
emeklilik sigortası gibi işçiye ücreti dışında sağlanan herhangi bir şey fringe benefit i.
bir grubun dışında olan kimse outsider i.
seminer (üniversite dışında yapılan) workshop i.
ünlü olmak dışında kaydedeğer herhangi bir meziyeti olmayan ünlü professional celebrity i.
gerçek anlamı dışında kullanılan sözler cant i.
iş dışında eğitim off the job training i.
yerleşim yerleri dışında açık ve işlenmemiş arazi moor i.
birinin asıl işi dışında yaptığı bir iş avocation i.
maaş dışında verilen haklar fringe benefits i.
şehrin dışında diğer evlerden uzakta olan mesken private house i.
cumartesi ve pazar dışında herhangi bir gün weekday i.
şehir dışında zenginlerin yaşadığı yerleşim yeri exurb i.
yıldızsı gökcismi (galaksi dışında) quasar i.
iş veya zorunluluk dışında bir sebeple seyahat eden kimse leisure traveller i.
dışında bırakma exclusion i.
ülkesi dışında yaşayan (kimse) nonresident i.
dışında bırakma excepting i.
bina dışında birkaç basamakla çıkılan üstü kapalı sahanlık stoop i.
dışında bırakma exclusion from i.
dışında bırakılma exclusion from i.
sokak dışında park off street parking i.
mahkeme dışında uzlaşma accord i.
evin dışında olan tuvalet outhouse i.
evin dışında olan tuvalet outside toilet i.
evin dışında olan tuvalet backhouse i.
normalin dışında hava şartları marginal weather i.
mayo ve bikini giyince kasıklarda mayonun ve bikininin dışında kalan tüyler bikini line hair i.
amacının dışında kullanma misemployment i.
iş/görev dışında kullanma off-duty use i.
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama pocket dialing i.
telefon sahibinin isteği dışında (genellikle yanlışlıkla telefon kilidinin devre dışı kaldığı durumlarda) gelişen yanlış arama pocket-calling i.
ülkesi dışında yaşayan (kimse) non-resident i.
anadili dışında başka bir dil öğrenen kimselerin başvurduğu sözlük learner's dictionary i.
akıllı telefon dışında kalan temel fonksiyonlu cihaz feature phone i.
resmin odak dışında kalan kısımlarına verilen bulanıklık efekti bokeh i.
yurt dışında okumanın avantajları advantages of studying abroad i.
bir kuruluşun ana sözleşmesinde belirtilen yasal adının dışında kullandığı bir başka isim assumed name i.
sahne dışında seyircilerin duyması için yayılan ses noises off i.
hızlı kar amacıyla yurt dışında geçici iş arayan kimse chancer [african] i.
seyahat, yurt dışında eğitim veya araştırma için verilen burs traveling fellowship i.
alışılmışın dışında avant–garde i.
dışında tutulabilme excludability i.
doğal koşullar dışında bitki yetiştirme yöntemi mangonism [obsolete] i.
bir toplumdaki ana sosyal grubun dışında kalan veya dışına itilen insanlardan meydana gelen topluluğun veya kültürün bir parçası margin i.
şömine veya ocak dışında yakılan ateş open fire i.
görüş açısı dışında kalan taraf blind side i.
özellikle klasik yunan oyunlarında görülen, sahne dışında gerçekleşmiş bir olayı iletmek üzere sahneye gelen karakter messenger i.
göz merceği, objektif ve diğer çıkarılabilir optik parçaların dışında kalan gereç microscope stand i.
bir dizi bölümden oluşan bir şeyin iki uç bölümü dışında kalan kısmı middle i.
sürenin sonu ve başı dışında kalan kısım midst i.
abd dışında görev yapan federal hükümet çalışanlarına verilen ekstra tatil süresi home leave i.
normalin dışında görünen şey monstrosity i.
kulübenin dışında kalan mutfak but [scotland] i.
bir grubun dışında olan kimse ring-in [australia/new zealand] i.
kamp alanı yada karavan parkı dışında bir yerde çadır kurma wild camping i.
standart çalışma saatlerinin dışında açık kalan dükkan dairy [new zealand] i.
toplumsal normlar dışında davranış sergileyen insan grubu demi monde i.
almanya dışında almanca konuşan kimse german i.
(dükkan dışında) alkollü içki satma ruhsatı off-licence i.
bar, gece kulubü dışında içilmek üzere içki satışı off-sales [uk] i.
alışılmışın dışında inancı olan kimse opinionist i.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out i.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] i.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] i.
yerel yönetimin dışında kalma opt-out i.
yerel denetimin dışında kalan okul opt-out [uk] i.
yerel denetimin dışında kalan hastane opt-out [uk] i.
grubun dışında bırakılma disfellowship i.
okul dışında kazanılan bilgi street smarts i.
bireyin prensip ve çıkarları dışında davranmak zorunda kalması false position i.
alışılmışın dışında davranan kimse fantastic [obsolete] i.
polonya dışında yaşayan polonya halkı polonia i.
(genelde şehir dışında) alışveriş merkezi retail park [uk] i.
ev dışında bitki yetiştirme kabı container garden i.
(para dışında bir şeyi) uzun vadeli bir vizyona harcama investment i.
belirli bir meslek mensupları veya özel becerilere sahip insanlar dışında kalan büyük insan topluluğu people i.
(özellikle komünist ülkelerde) ayrıcalıklı sınıf dışında kalan sıradan halk people i.
mahkumlar için cezaevi dışında gündüz eğitimi veren program day release [uk] i.
asiller, din adamları, orta sınıf ve basın dışında kalan toplumsal grup fifth estate i.
bina dışında yer alan yangın çıkış düzeneği fire escape i.
raunttaki diğer atışların isabet ettiği alanların dışında kalan kısımdaki bir hedefi iyi vuran atış flyer i.
(yetenek, başarı bakımından) istatiksel olarak olasılık aralığının dışında kalan kimse outlier i.
bölgenin dışında kalan konaklama yeri out-lodging i.
(ingiltere'de) ortaçağ'da kasaba sınırları dışında yaşayan veya çalışan kimse outman i.
alışılmış olanın dışında düşünme out-of-the-box thinking i.
bireyin dışında gelişen şey outsetting i.
iş yeri veya kurum dışında yapılan işler outwork i.
(hedef tahtasında) beyaz halka dışında kalan bölüm petticoat i.
yaşadığı evin dışında bir eve daha sahip olan kimse second-homer i.
(resimde veya dramada) betimlenen gerçeklik dışında yansıtılan tasvir shadow [obsolete] i.
alışılmışın dışında kalan fikir free thought i.
doğanın olağan akışının dışında olma pretematuralism i.
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık spill i.
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık spill light i.
(kanunlara aykırı şekilde) banliyö treni dışında gezinen kimse staffrider i.
doğal habitatı dışında bulunan canlı stray i.
mevsimi dışında görülen bitki stray i.
orman kanunu dışında bırakmak disafforest f.
dışında bırakmak exclude from f.
dışında tutmak except f.
dışında tutmak omit from f.
dışında kalmak stay out of f.
amacının dışında kullanmak misemploy f.
yeteneğinin dışında olmak be incapable of f.
dışında kalmak keep out f.
orman kanunu dışında bırakmak disforest f.
dışında tutmak exclude f.
dışında tutmak leave out f.
amaç dışında kullanmak misuse f.
av mevsimi dışında avlanmak hunt out of season f.
amacının dışında kullanmak misapply f.
amacının dışında kullanmak misuse f.
birinin kavrayışının dışında olmak be beyond someone's grasp f.
ülke dışında evlenmek marry outside the country f.
ülke dışında yaşamak live outside the country f.
ülke dışında doğmak be born abroad f.
dışında bulunmak be out of f.
dışında durmak stand out of f.
dışında olmak be out of f.
dışında durmak stay out of f.
kapsama dışında bırakmak leave it out of the coverage f.
kapsama alanı dışında bırakmak leave it out of the coverage area f.
kapsam dışında bırakmak leave it out of the scope f.
kapsam dışında bırakmak exclude f.
kapsamı dışında olmak lie outside the scope of something f.
kapsamı dışında olmak lie beyond the scope of something f.
amacı dışında kullanmak misuse f.
amacı dışında kullanmak apply incorrectly f.
amacı dışında kullanmak use for the wrong purposes f.
amacı dışında kullanmak misapply f.
şehir dışında olmak be out of the city f.
tuvaletini ev dışında yapması için eğitmek house-train f.
görüş alanının dışında çıkmak get out of sight f.
görüş alanının dışında çıkmak get out of view f.
görüş uzaklığının dışında kalmak get out of view f.
görüş uzaklığının dışında kalmak get out of sight f.
ses eriminin dışında kalmak get out of earshot f.
bilgisi dışında olmak be over one's head f.
yeteneği dışında olmak be over one's head f.
dışında bırakmak exempt f.
iş dışında insanlarla vakit geçirmekten hoşlanan people person f.
ülke dışında yaşamak live abroad f.
memleket dışında yaşamak live abroad f.
kampüs dışında yaşamak live off campus f.
kampüs dışında olmak be off campus f.
dışında durmak stand outside (of) (something) f.
yurt dışında doğmak be born abroad f.
dışında bırakmak externalize f.
dışında bırakmak externalise f.
yurt dışında eğitim görmek study abroad f.
yurt dışında okumak study abroad f.
yurt dışında eğitim görmek study overseas f.
yurt dışında okumak study overseas f.
(bir şeyi) isteği dışında bırakmak disgorge f.
(acil durumlarda) alışılmışın dışında kullanmak press f.
dışında bırakmak shut out f.
görüş alanının dışında kalmak sit on f.
alışılmışın dışında düşünmek stray f.
alışılmışın dışında sözler sarf etmek stray f.
alışılmışın dışında olan novel s.
maddesel evrenin dışında olan extramundane s.
dünya dışında olan extramundane s.
ders programı dışında kalan extracurricular s.
samanyolunun dışında olan extragalactic s.
alışılmışın dışında anomalous s.
bilgi ve kabiliyeti dışında out of one's depth s.
kozmosun dışında ve üstünde olan transcendent s.
ev dışında abroad s.
bilgi ve yeteneği dışında out of one's depth s.
kök dışında extrabulbar s.
kent dışında olan extramural s.
şuur eşiği dışında extraliminal s.
düzen dışında olan orderless s.
alışılmışın dışında ve rahat rakish s.
alışılagelmişin dışında eccentrical s.
bulunulan memleketin kanunları dışında exterritorial s.
ülke yasaları dışında olan extraterritorial s.
konunun dışında beside the point s.
ev dışında outdoor s.
yoğun saatlerin dışında off-peak s.
hazır edilmiş kayak pistleri dışında off-piste s.
alışılmışın dışında deviant s.
ders programının dışında extracurricular s.
erimin dışında out of range s.
alışılmışın dışında unorthodox s.
kendi sınırları dışında extraterritorial s.
şehir dışında extramural s.
alışılmışın dışında iyi görünümlü/görünen unusually good-looking s.
aklın dışında var olan extramental s.
ağır suçlar dışında işten çıkarılma ihtimali olmayan, ömür boyu atanan tenured s.
zihnin dışında etkilere neden olan transient s.
zihnin dışında etkilere neden olan transeunt s.
alışılmışın dışında out of one's way s.
yolunun dışında out of one's way s.
bir kimsenin faaliyet veya ilgi alanı dışında out of one's way [brit] s.
yolunun dışında out of one's way [obsolete] s.
kapsam dışında bırakılmamış unexcluded s.
ülke dışında olan extraterritorial s.
alışılmışın dışında epic s.
yetki alanının dışında olan extraprovincial s.
kamu denetiminin dışında olan quiet s.
sürücülerin görüş açısı dışında kalan blind s.
kişinin iradesi dışında olan heteronomous s.
ahlak sınırları dışında horrific s.
evdeki bir odanın dışında kalan but [scotland] s.
yolun dışında by s.
sınırların dışında kalan dehors s.
bina dışında tüketilecek olan işçi satışına ilişkin off s.
mesai dışında olan off-duty s.
mesai saati dışında olan off-duty s.
insanların bilgisi dışında var olan offscreen s.
insanların bilgisi dışında gerçekleşen offscreen s.
ekran dışında var olan offscreen s.
ekran dışında gerçekleşen offscreen s.
sezon dışında olan off-season s.
yurt dışında olan offshore [new zealand] s.
(kol saati) camı dışında kapağı olmayan open-faced s.
şehrin dışında bulunan rurban s.
şehrin dışında yaşayan rurban s.
şehrin dışında kalan rurban s.
kurumun dışında bırakılmış disincorporate s.
alışılmışın dışında dotty s.
belirli faaliyet sahası dışında gerçekleşen off-site s.
alışılmışın dışında olan paradoxical s.
kalıpların dışında olan paradoxical s.
(sözcük, fikir) alışılmışın dışında pickwickian s.
alışılmışın dışında fine-grained s.
bölge dışında yer alan (özel mülk, nahiye) foreign s.
bölgenin harekat alanı dışında kalan foreign s.
bölgenin dışında yaşayan out-lodging s.
bir şeyin dışında uzanan outlying s.
bir şeyin dışında yer alan outlying s.
belirlenen sınırların dışında olan out-of-bounds s.
ders dışında yapılan outside s.
radyo dışında yapılan outside [uk] s.
televizyon stüdyosu dışında yapılan outside [uk] s.
şehir merkezinin dışında bulunan outstate s.
eyalet dışında yaşayan outstate s.
ülke dışında yaşayan outstate s.
görüş açısı dışında outtasight s.
kabın dışında bulunan outward s.
yüzeyin dışında bulunan outward s.
alışılmışın dışında phantastic s.
alışılmışın dışında phantastical s.
normalin dışında subnatural s.
dışında yörekent bulunan suburbed s.
dışında banliyö yerleşimi bulunan suburbed s.
alışılmışın dışında superordinary s.
kent merkezinin dışında uptown zf.
yurt dışında abroad zf.
dışında hepsi all but zf.
kasabanın dışında on the outskirts of town zf.
şehir dışında downstate zf.
bilgi ve yeteneği dışında beyond one's depth zf.
alışılmışın dışında peculiarly zf.
konu dışında far afield zf.
insanın kavrayışı dışında over one's head zf.
ev içinde ve dışında indoors and out zf.
şehir dışında upstate zf.
bunun dışında otherwise zf.
bilgi ve kabiliyeti dışında beyond one's depth zf.
şehir merkezinin dışında uptown zf.
işyeri dışında out of office zf.
isteği dışında under coercion zf.
ofis dışında out of office zf.
bunların dışında apart from these zf.
mesai saati dışında out of working hours zf.
mücbir sebepler dışında except the force majeure zf.
sıra dışında out of turn zf.
ülke dışında abroad zf.
bilgisi dışında not within one's knowledge zf.
şehir dışında out of town zf.
sadece bir istisna dışında with one exception zf.
mesai saatleri dışında out-of-hours zf.
hücre dışında extracellularly zf.
kapının dışında adoor [obsolete] zf.
kapının dışında adoors [obsolete] zf.
kanada'nın newfoundland kısmı dışında bir yerden from away [canada] zf.
faaliyet veya ilgi alanı dışında out of the way [brit] zf.
evin dışında withoutdoors zf.
binanın dışında withoutdoors zf.
grubun dışında withoutdoors zf.
topluluğun dışında withoutdoors zf.
tartışma organının dışında withoutdoors zf.
mevcut toplantının dışında off-line zf.
(sinema, televizyon) izleyicinin görüş alanı dışında offscreen zf.
(sinema, televizyon) izleyicinin görüş alanı dışında off-screen zf.
sezon dışında off-season zf.
abd'nin dışında offshore zf.
yön dışında impolarily [obsolete] zf.
rota dışında impolarily [obsolete] zf.
eksen ucu dışında impolarily [obsolete] zf.
zihin dışında var olan bir şeyin içinde in re zf.
zihin dışında var olan bir şeyin içinde in rebus zf.
belirli faaliyet sahasının dışında gerçekleşen off site zf.
dört istisna dışında fifth zf.
sahanın dışında out-of-bounds zf.
şehir dışında outstation zf.
onun dışında otherwise zf.
dışında bırakarak to the exclusion of ed.
bunun dışında apart from that ed.
bunların dışında other than ed.
bunların dışında except ed.
-in dışında besides ed.
-nın dışında but that ed.
-in dışında outside ed.
-in dışında out of ed.
-ın dışında on the exterior of ed.
(güç, menzil) dışında beyond ed.
sınıfın dışında without ed.
topluluğun dışında without ed.
üyeliğin dışında without ed.
görev dışında off ed.
dışında yer alan off ed.
dışında gerçekleşen off ed.
bir yerin dışında whence bağ.
Phrasals
dışında tutmak shut out f.
birini zorla birşeyin dışında bırakmak/ekarte etmek muscle someone out f.
birini zorla birşeyin dışında bırakmak/ekarte etmek muscle someone out of something f.
dışında bırakmak leave out f.
dışında tutulmak leave out of f.
konu dışında tutmak leave aside f.
(etkinliğin) dışında kalmak sit something out f.
yurt dışında birine/bir şeye bir şey satmak export something to someone or something f.
işi ilgili kişi veya şirket dışında başka birine vermek farm out f.
birine normalde çalıştığı yerin dışında bir iş vermek farm something out f.
bir şeyi filtreleyerek bir şeyin dışında bırakmak filter out f.
birini/bir şeyi konu dışında tutmak get around someone or something f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak hold (someone or something) out of (something) f.
dışında saymak take out f.
çalışma alanının dışında yaşamak/ikamet etmek live out f.
iş yerinin dışında yaşamak/ikamet etmek live out f.
çalıştığı evin dışında yaşamak live out f.
hizmetçi/temizlikçi olarak çalıştığı evin dışında ikamet etmek live out f.
bir şeyin dışında bırakmak force out f.
bir şeyin dışında kalmak absent oneself from something f.
evlatlık olarak yaşadığı yerin dışında bir yere gitmek adopt out f.
yaşadığı yerin dışında bir yere evlatlık gitmek adopt out f.
evlatlık olarak yaşadığı yerin dışında bir yere gitmek adopt out f.
yaşadığı yerin dışında bir yere evlatlık gitmek adopt out f.
(eski bir noel geleneği olarak) kapıyı kapatıp öğretmeni sınıfın/okulun dışında bırakmak bar out [obsolete] f.
dışında tutmak box out f.
(birini bir şeyin) dışında tutmak close (one) out of (something) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak cull (someone or something) out of (something) f.
'-in dışında bırakmak cull out of f.
(birini bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak deal (one) out of (something) f.
dışında bırakmak/tutmak deal out f.
dışında bırakmak/tutmak deal out of f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak exclude (someone or something) from (something) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında tutmak exclude (someone or something) from (something) f.
-in dışında bırakmak exclude from f.
-in)dışında tutmak exclude from f.
dışında kalmak/dışına düşmek fall outside f.
(krikette) vurucunun saha dışında olduğu itirazında bulunmak go up for (something) f.
(bir şeyin) dışında kalmak keep out (of something) f.
(birini/bir şeyi) konunun dışında tutmak keep out (of something) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak leave (someone or something) out of (something) f.
(birini) zorla (bir şeyin/yerin) dışında bırakmak muscle (one) out (of something or some place) f.
zorla dışında bırakmak muscle out of f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak/tutmak omit (someone or something) from (something) f.
(bir şeyin) dışında kalmak opt out (of something) f.
(bir şeyin) dışında kalmayı tercih etmek opt out (of something) f.
(birini/bir şeyi bir şeyin) dışında bırakmak preclude (someone or something) from (something) f.
(biri/bir şey) dışında save for (someone or something) f.
-in dışında bırakmak screen out of f.
-in dışında kalmasını sağlamak screen out of f.
(bir şeyin/bir yerin) dışında bırakmak screen out of (something or some place) f.
(bir şeyin/bir yerin) dışında kalmasını sağlamak screen out of (something or some place) f.
(bir şeyin) dışında/kapsamının ötesinde olanları görmek/algılamak see beyond (something) f.
dışında durmak stand outside f.
(bir şeyin) dışında kalmak stay out (of something) f.
bir şeyin bedelini para dışında bir yöntemle almak take (something) out in (something) f.
yurt dışında öğretmenlik yapmak teach away f.
kendi ülkesi dışında bir ülkede öğretmenlik yapmak teach away f.
dışında kalmak istemek want out f.
Phrases
ofis veya ev dışında (bir yerde) out at (some place) s.
(birinin veya bir şeyin) dışında with apologies to expr.
dışında tutarak with apologies to expr.
ya içindesin ya dışında you can't be a little bit pregnant expr.
ya içindesin ya dışında you can't be half pregnant expr.
(bir şey) dışında hiçbir şey (yapamamak) can but expr.
alışılmışın dışında out of the way expr.
alışılmışın dışında in no way out of the way expr.
bunların dışında besides these expr.
birkaç konu dışında except a few issues expr.
bunlar dışında besides these expr.
birkaç istisna dışında with a few exceptions expr.
bunun dışında except this expr.
belirtilenin dışında except as noted expr.
dünyadaki bütün şeylerin dışında out of all the things in the world expr.
duyma mesafesi dışında out of hearing expr.
isteği dışında in opposition to one's desire expr.
kanunun mecbur tuttuğu haller dışında except to the extent required by law expr.
özel durumlar dışında except in special cases expr.
mesai saatleri dışında out of office/working hours expr.
özel durumlar dışında except special cases expr.
özel durumlar dışında except for special cases expr.
rızası dışında without one's consent expr.
yukarıda tarif edilen şartlar dışında aside from the circumstances described above expr.
-mesinin dışında except if expr.
yukarıda tarif edilen şartlar dışında hariç aside from the circumstances described above expr.
bir şeyin dışında out from something expr.
bunun dışında other than that expr.
alışılmışın/standardın dışında bir özelliğe sahip with a difference expr.
standardın dışında with a difference expr.
alışılmışın dışında with a difference expr.
yasal yer dışında out of bounds expr.
isteğin dışında against your will expr.
isteğin dışında against your will expr.
biri/bir şey dışında aside from someone or something expr.
(biri/bir şey) dışında except for (someone or something) expr.
bunlar dışında apart from these expr.
bunların dışında apart from these expr.
Proverb
dünya değişip garipleştiğinde önceden normal standartların dışında olanlar başarılı olma şansı yakalar when the going gets weird, the weird turn pro
Colloquial
alışılmışın dışında kişi odd bod i.
alışılmışın dışında kişi odd-bod i.
biçimsiz/alışılmışın dışında bir vücudu olan kimse odd-bod i.
faul çizgisinin dışında vurulan top foul ball i.
alışılmışın dışında epic i.
binanın dışında yer alan tuvalet kleinhuisie [south africa] i.
olağanın dışında bir şey a doozy i.
doğal ortamının dışında bulunan kimse horse marine i.
grubun dışında olan kimse ring in [australia/new zealand] i.
noel veya paskalya gibi dini bayramlar dışında dışında kiliseye gitmeyen hristiyan chreaster i.
önemsemeden olayın/tartışmanın dışında kalmak go high f.
her zamankinden farklı/alışılmışın dışında davranmak punt f.
tuvalet dışında bir yere tuvaletini yapmak have an accident f.
dışında kalmak be out of it f.
dışında tutmak include out f.
normların dışında far out s.
görüş açısı dışında out of sight s.
görüş sahası/alanı dışında out of sight s.
bir içinde bir dışında in and out expr.
konu dışında beside the point expr.
kontrol dışında beyond control expr.
bilginin/anlayışının dışında beyond your ken [old-fashioned] expr.
bilginin/anlayışının dışında outside your ken [old-fashioned] expr.
verilmek istenen izlenimin/mesajın dışında off message expr.
yolunun dışında out of your way expr.
rotanın dışında out of your way expr.
geçeğin yerlerin dışında out of your way expr.
(bir şeyin) dışında other than (something) expr.
'-in dışında out from expr.
bir şey yapmak dışında short of something/of doing something expr.
Idioms
alışılmışın dışında bir teklif a modest proposal i.
oturdukları yerin dışında çalışıp eve sadece yatmaya gelen insanlardan oluşan topluluk bedroom community i.
normal yollar dışında yarışmaya katılım hakkı verilen kişi veya takım wild card i.
alışılmışın dışında bir isim a name to conjure with [uk] i.
alışılmışın dışında kimse/şey a rare bird i.
alışılagelmişin dışında bir şey a real doozy i.
içi dışında kimse an open book i.
içi dışında kimse an open book i.
bir kuruluşun sözleşmesinde belirtilen resmi adının dışında kullandığı başka bir isim an assumed name i.
kendi işi dışında bir işten kazanılan para bit on the side i.
maddi değerinin dışında bir değeri olmayan yazı/kitap pot boiler i.
koloni dışında yaşayan/bir koloniye dahil olmayan arı solitary wasp i.
kalıpların dışında düşünmek think out of/outside the box f.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of (something) f.
iyice (bir şey) dışına çıkmak/dışında olmak be well out of f.
mesleğini işi dışında (da) uygulamak wear (one's particular profession's) hat f.
alışılmışın dışında davranmak color outside the lines f.
(bir konunun birinin) alanı dışında olmak be above (one's) pay grade f.
(bir konunun birinin) alanı dışında olmak be above (one's) paycheck f.
alışılmışın dışında bir şey yapmak go off the beaten track f.
bağlam/kapsam dışında bırakmak take something out of context f.
bağlam/kapsam dışında bırakmak lift something out of context f.
bir olayın/tartışmanın dışında kalmak stay above the fray f.
bir şeyin dışında kalmak/dışına düşmek fall outside something f.
bir olayın/tartışmanın dışında kalmak remain above the fray f.
duyma erimi dışında olmak be out of earshot of f.
devre dışı/dışında kalmak be out of the loop f.
duyma menzili dışında olmak be out of earshot of f.
görüş açısının dışında kalmak go out of view f.
görüş açısının dışında kalmak go out of sight f.
grubun dışında bırakmak send to coventry f.
insanın gücü dışında olmak be in the lap of the gods f.
kalıpların dışında düşünmek think outside the box f.
kendi dışında hissetmek feel out of things f.
konunun dışında olmak be out of the picture f.
mesai dışında olmak be off the clock f.
kendi dışında hissetmek feel out of it f.
(bir süre) olayların dışında kalmak be out of the swim of things f.
çok küçük hatalar dışında hata yapmamaya çalışmak err on the right side f.
gözden kaçan küçük şeyler dışında hata yapmamaya çalışmak err on the right side f.
iş yeri dışında mesleği ile ilgili bir şey yapmak/görüş bildirmek wear (one's particular profession's) hat f.
içi dışında olmak speak as (one) finds f.
günlük işler dışında acil durumlara koşturmak put out a fire f.
günlük işler dışında acil durumlara koşturmak put out the fire f.
sistemin dışına çıkmak/dışında yaşamak live off the grid f.
içi dışında olmak pin (one's) heart on (one's) sleeve f.
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek march out of step (with someone or something) f.
(birinin/bir şeyin) dışında hareket etmek march out of time (with someone or something) f.
toplumsal normların dışında hareket etmek march to (one's) own beat f.
standartların dışında hareket etmek march to (one's) own beat f.
toplumsal normların dışında hareket etmek march to (the beat of) a different drum f.
standartların dışında hareket etmek march to (the beat of) a different drum f.
kabul edilebilir sınırların dışında/ötesinde olmak be off the reservation f.
alışılmışın dışında olmak be out of the way f.