bir miktar - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bir miktar



"bir miktar" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 14 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir miktar a fair amount i.
bir miktar fangot i.
bir miktar snag i.
bir miktar a sum of s.
bir miktar some s.
bir miktar two-three s.
bir miktar somedeal s.
bir miktar wheen zf.
bir miktar a little zf.
bir miktar somewhat zf.
Phrases
bir miktar a bit of a/an expr.
bir miktar to a limited extent expr.
Colloquial
bir miktar something of a expr.
Music
bir miktar poco zf.

"bir miktar" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 346 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
bir defada alınan miktar batch i.
General
bir içimlik miktar drink i.
büyük bir miktar peck i.
büyük bir miktar considerable amount i.
yeterli bir miktar sufficiency i.
az bir miktar dash i.
bir defada sıkılan miktar squeeze i.
ufacık bir miktar trace i.
azıcık bir miktar (bir şeyden) tinge i.
az bir miktar spot i.
az bir derece/miktar touch i.
büyük bir miktar round figure i.
lüzumundan fazla bir miktar superfluity i.
belirli bir miktar much i.
önemsiz bir miktar a negligible quantity i.
bir kese veya torbayı doldurabilecek miktar sacksful i.
az bir miktar cast i.
bir miktar bilgi a body of information i.
az bir miktar smidgeon i.
çok küçük bir miktar smidgin i.
lüzumundan fazla bir miktar nimiety i.
büyük bir miktar a considerable amount i.
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan skerrick i.
nba'de takımların bir sezonda oyuncularına ödeyebileceği maksimum miktar salary cap i.
bir kutu dolusu (miktar) can i.
bir karton kutu dolusu miktar cartonful i.
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış catch-up i.
bir avuçluk miktar nieveful i.
bir teneke (dolusu) miktar tin i.
bir teneke (dolusu) miktar tinful i.
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl toll [dialect] i.
bir küvet dolusu miktar tubful i.
az bir miktar unce [obsolete] i.
büyük bir miktar bags [uk] i.
küçük bir miktar para dime i.
çok küçük bir miktar zillionth i.
(bira) fıçıyla ölçülen bir miktar barrelage i.
bir el arabası dolusu miktar barrow i.
açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar basin i.
bir çaydanlık kadar olan miktar kettle i.
bir çaydanlık dolusu miktar kettleful i.
bir beher dolusu miktar beaker i.
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar vatful i.
bir vagon dolusu miktar wagonload i.
bir vagonun taşıdığı miktar waggonload i.
dörtte bir miktar quarteron i.
binde bir miktar milesimo i.
bir kasenin alabileceği miktar bowl i.
bir kasenin alabileceği miktar bowlful i.
bir şeyin artırıldığı miktar hike i.
çok büyük bir miktar galaxy i.
yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi great gross i.
birbirinden ayırt edilemeyen parçalardan oluşan bir kümeden alınan miktar veya adet ruck i.
bir çekmece dolusu miktar drawerful i.
(ince veya tozlaştırılmış nesnede) küçük bir miktar dust i.
belirsiz bir miktar indeterminable i.
(belirli bir sürede) ambalajlanan toplam miktar pack i.
bir kap dolusu miktar pan i.
bir çanta dolusu miktar satchelful i.
belirli bir zamanda üretilen miktar output i.
bir oda dolusu miktar roomful i.
bir şilin ile satın alınabilecek miktar shillingsworth i.
bir gemi dolusu miktar shipful i.
büyük bir miktar para fortune i.
bir vagon dolusu miktar fother [dialect] [uk] i.
bir sepet kovan dolusu miktar skep i.
bir sepet kovan dolusu miktar skepful i.
bir platforma yüklenen miktar skid i.
bütün bir miktar solidum i.
bir sopanın tutabileceği miktar stick i.
bir sopanın tutabileceği miktar stickful i.
bağışlamaya söz vermek (belirli bir miktar para) pledge f.
belirli bir miktar artırmak put something on f.
belirli bir miktar tüketmek average f.
kıymeti (belirli bir miktar) olmak be worth f.
gitmek (belirli bir miktar para) be out f.
bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek credit an amount to someone's account f.
istemek (birinden belirli bir miktar para) touch for f.
fiyatı (belirli bir miktar) olmak cost f.
toplamı belirli bir miktar olmak amount to f.
talep etmek (bir miktar para) assess f.
değeri (belirli bir miktar) olmak be worth f.
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak be worth f.
ortalaması (belirli bir miktar) olmak be average out at f.
brüt olarak (belirli bir miktar para) toplamak gross f.
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek submit a bid f.
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak total f.
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak bloom f.
(belirli bir miktar) tutmak run f.
(miktar) bir tutam gelmek pinch f.
az bir miktar a modicum of s.
belirsiz bir miktar some s.
hatırı sayılır (bir miktar) tidy s.
çok az (bir miktar) miserable s.
epey büyük (bir miktar) goodly s.
az (bir miktar) modest s.
azıcık bir miktar sprinkling s.
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan out-of-pocket s.
epey (bir miktar) quite a/an zf.
bir miktar fazla rising zf.
-e kadar (azami bir miktar için) up to ed.
bir miktar şey something zm.
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek micr- ök.
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek micro- ök.
Phrasals
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed (someone or something) by (something) f.
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed someone or something by something f.
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak scale back f.
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak scale down f.
bir miktar para bırakmak cut up for f.
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak lay something out f.
(bir miktar para) mal olmak set someone back (some amount of money) f.
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak exceed someone or something by something f.
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak exceed someone or something by something f.
(bir şey için) bir miktar para harcamak expend (something) for (something) f.
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak make (some amount of money) in (something) f.
(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak make (some amount of money) in (something) f.
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme push forward f.
bir miktar içeri sokmak put back f.
bir miktar paraya mal olmak put back f.
cebinden bir miktar para çıkarmak put back f.
birini bir miktar parasını dolandırmak take someone for something f.
birinin bir miktar parasını söğüşlemek take someone for something f.
birini belli bir miktar kazıklamak take someone for something f.
toplamda (belli bir miktar) olmak run to f.
toplamda (belli bir miktar) etmek run to f.
toplamda (belli bir miktar) tutmak run to f.
toplamda belli bir miktar olmak run to something f.
toplamda belli bir miktar etmek run to something f.
toplamda belli bir miktar tutmak run to something f.
belli bir miktar olmak run to f.
belli bir miktar etmek run to f.
belli bir miktar tutmak run to f.
bir miktar bir şey kaydetmek log something up f.
toplamı belli bir miktar yapmak bring (something) to f.
(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek save (an amount of) (money) on (something) f.
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (an amount of) (money) on (something) f.
bir şeyden (belli bir miktar) tasarruf etmek save (money) on something f.
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak save (money) on something f.
toplamı belirli bir miktar olmak amount to something f.
toplamı belirli bir miktar olmak amount to something f.
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek appropriate something for something f.
bir şey üzerine bir miktar bahis yatırmak bet something on someone or something f.
bir şey üzerine bir miktar bahis oynamak bet something on someone or something f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip in (with something) (on something) (for someone) f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip in (with something) (for something) (for someone) f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip something in (on something) (for someone) f.
kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak chip in with (something) for (something) f.
(bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak chip in with (something) for (something) f.
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak chip in with (something) for (something) f.
(bir şey için bir miktar) bağışta bulunmak chip in with (something) for (something) f.
(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak exceed by f.
(bir miktar) exceed by f.
için bir miktar para harcamak expend for f.
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak/yapmak make (an amount of money) on (something) f.
(birini bir miktar) dolandırmak nick (one) for (something) f.
(birini bir miktar) kazıklamak nick (one) for (something) f.
birini (bir miktar) dolandırmak nick someone for f.
birini (bir miktar) kazıklamak nick someone for f.
(bir şey) karşılığında (bir şey/bir miktar para) vermeyi teklif etmek offer (something) for (something) f.
(bir şey) için (bir miktar) para ödemek pay (something) toward (something else) f.
(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek pay (something) toward (something else) f.
(bir şeyi bir miktar) düşürmek/indirmek reduce (something) by (something) f.
(bir şeyi bir miktar) zayıflatmak/daraltmak reduce (something) by (something) f.
bir miktar düşürmek/indirmek reduce by f.
bir miktar zayıflatmak/daraltmak reduce by f.
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek retire on f.
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek retire on (some amount of money) f.
(birine) bir miktar paraya mal olmak set (someone) back f.
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) set (someone) back f.
(biri için belli bir miktar para) harcamak spend (something) on (someone) f.
(birine belli bir miktar para) dökmek spend (something) on (someone) f.
(bir miktar) vakit kazanmaya çalışmak stall for (something) f.
(birine bir miktar para) sokmak sting (one) for (something) f.
(birine yüksek bir miktar para) ödetmek sting (one) for (something) f.
(bir miktar para) sokmak sting for f.
(yüksek bir miktar para) ödetmek sting for f.
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek take (some amount of money) for (something) f.
(birinin/bir şeyin bir miktar parasını) dolandırmak take (someone or something) for (something) f.
(birini/bir şeyi) kandırıp (bir miktar parasını) almak take (someone or something) for (something) f.
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek take (some amount of money) for (something) f.
(birinden bir miktar para) istemek tap (one) for (something) f.
(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek value (something) at (some amount of money) f.
fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek value at f.
(biri/bir şey) üzerine bir miktar parayla bahse girmek/bahis oynamak wager on (someone or something) f.
belirli bir yaş, miktar yaklaşıyor get on expr.
Phrases
(bir miktar) kadar on the order of expr.
(belli bir miktar) civarında in the order of (some amount) expr.
(belli bir miktar) civarında in the region of (some amount) expr.
(belli bir miktar) civarında of the order of (some amount) expr.
yaklaşık olarak (bir miktar) in the neighborhood of (some amount) expr.
(bir miktar) kadar in the neighborhood of (some amount) expr.
aşağı yukarı (bir miktar) in the neighborhood of (some amount) expr.
(bir miktar) civarında in the neighborhood of (some amount) expr.
(belli bir miktar) tutarında to the tune of (some amount of money) expr.
(belli bir miktar) maliyetinde to the tune of (some amount of money) expr.
(belli bir miktar) ederinde to the tune of (some amount of money) expr.
Colloquial
büyük bir miktar acres i.
bir miktar viski jigger i.
bir kadının sevgilisiyle/partneriyle çıkarken her ihtimale karşı yanında bulundurduğu bir miktar para mad money i.
(birine bir miktar) borcu olmak be into (someone) for (something) f.
(birinden bir miktar) ödeme beklemek be into (someone) for (something) f.
(birinden bir miktar) alacağı olmak be into (someone) for (something) f.
birine bir miktar borçlu olmak be into somebody for something [us] f.
birinden bir miktar alacağı olmak be into somebody for something [us] f.
(birine bir miktar para) ödünç vermek spot (one) (some amount of money) f.
(birine bir miktar) borç vermek spot (one) (some amount of money) f.
(birine bir miktar para) vermek spot (one) (some amount of money) f.
bir miktar para kazanmak bring an amount of money in f.
içeri bir miktar para sokmak bring an amount of money in f.
bir miktar gelir sağlamak bring an amount of money in f.
bir miktar gelir getirmek bring an amount of money in f.
(bir şey için belli bir miktar para) almak get (an amount of money) for (something) f.
(bir şey karşılığında belli bir miktar para) almak get (an amount of money) for (something) f.
(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak get (an amount of money) for (something) f.
bir şey için belli bir miktar para almak get an amount of money for something f.
bir şey karşılığında belli bir miktar para almak get an amount of money for something f.
bir şeyi belli bir miktar paraya satmak get an amount of money for something f.
(belli bir miktar) içeri girmek be out (some amount of money) f.
(belli bir miktar para) kaybetmek be out (some amount of money) f.
(belli bir miktar parası) boşa gitmek be out (some amount of money) f.
belli bir miktar içeri girmek be out an amount of money f.
belli bir miktar para kaybetmek be out an amount of money f.
belli bir miktar parası boşa gitmek be out an amount of money f.
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak be ... to the good f.
(belli bir düzeyde/miktar) karlı durumda olmak be ... to the good f.
net bir miktar para kazanmak clear f.
(bir miktar para) bayılmak shell out (an amount of money) f.
(bir miktar para) ödemek shell out (an amount of money) f.
(bir miktar para) sökülmek shell out (an amount of money) f.
(bir miktar para) bayılmak shell (an amount of money) out f.
(bir miktar para) ödemek shell (an amount of money) out f.
(bir miktar para) sökülmek shell (an amount of money) out f.
belirli bir miktar maaşla başlatmak start someone out at an amount of money f.
belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak start someone out at an amount of money f.
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) in the hole [uk] s.
(belli bir miktar) içeri girmiş out (some amount of money) s.
(belli bir miktar para) kaybetmiş out (some amount of money) s.
(belli bir miktar parası) boşa gitmiş out (some amount of money) s.
az bir miktar kafi a little dab'll do ya [us] expr.
az bir miktar yeterli a little dab'll do ya [us] expr.
yaklaşık olarak bir şey/miktar (somewhere) in the neighborhood of something expr.
aşağı yukarı bir şey/miktar (somewhere) in the neighborhood of something expr.
bir şey/miktar civarında (somewhere) in the neighborhood of something expr.
Idioms
çok pahalı bir miktar the stratosphere i.
bir miktar (para) the sum of i.
bir ısırık miktar a tad bit i.
çok az/devede kulak gibi bir miktar para budget dust i.
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para budget dust i.
bütçede çok az/önemsiz/devede kulak gibi bir miktar para kalması budget dust i.
bir miktar para piece of change i.
bir miktar rüşvet grease payment i.
bir penilik miktar pennyworth i.
bir miktar (bir şeye) sahip olmak be touched with (something) f.
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek be touched with (something) f.
bir miktar (bir şeye) sahip olmak be touched with something f.
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek be touched with something f.
epeyce bir miktar tasarruf etmek save a bundle on something f.
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak lay something out for something f.
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak lay something out on something f.
bir miktar para bayılmak fork out the dough f.
bir miktar parayı gözden çıkarmak fork out the dough f.
bir miktar para bayılmak fork over the dough f.
bir miktar parayı gözden çıkarmak fork over the dough f.
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish f.
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak be penny-wise and dollar-foolish f.
bir miktar etmek come out at an amount f.
bir miktar olarak hesaplanmak come out at an amount f.
bir miktar etmek come out to an amount f.
bir miktar olarak hesaplanmak come out to an amount f.
belli bir miktar para kazanmak pull down an amount of money f.
belli bir miktar parayı cebine sokmak pull down an amount of money f.
belli bir miktar para yapmak pull down an amount of money f.
için belli bir miktar para almak get an amount of money for f.
karşılığında belli bir miktar para almak get an amount of money for f.
belli bir miktar paraya satmak get an amount of money for f.
(bir miktar) buhar çıkarmak let out (some) steam f.
(bir miktar) parayı bozmak make change (for something) f.
-e belli bir miktar vakit harcamak put an amount of time in on f.
-e belli bir miktar zaman ayırmak put an amount of time in on f.
epeyce bir miktar tasarruf etmek save a bundle f.
epeyce bir miktar tasarruf ettirmek save a bundle f.
bir miktar para bayılmak shell an amount of money out f.
bir miktar para ödemek shell an amount of money out f.
bir miktar para sökülmek shell an amount of money out f.
belli bir miktar açıklık getirmek throw an amount of light on someone or something f.
belli bir miktar aydınlatmak throw an amount of light on someone or something f.
bir parça/bir miktar a thought zf.
ufak bir miktar a matter of expr.
(ve) bu ciddi bir miktar (para) (and) that ain't hay expr.
Speaking
belirli bir miktar so many expr.
tavaya bir miktar yağ koyuyoruz put some oil in the pan expr.
Trade/Economic
bir miktar paranın belirli bir kısmını özel bir amaca tahsis etme top slicing i.
alıcıların belli bir dönem içerisinde farklı fiyat düzeylerinden satın almak istedikleri miktar demand i.
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri one-week quantity and one-month traditional repo auctions i.
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi aggregate i.
bir varlık için gerçekte ödenmiş olan miktar historical cost i.
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para benefit severance i.
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması pump priming i.
yeni tahvil ihracında her bir yüklenicinin üstlendiği miktar bracket i.
emanet paradan bir miktar çekme anticipation i.
değişken oranlı bir kredi için borçludan alınan miktar variable rate i.
şirketin bakiyesinde görünmesi gerekip görünmeyen bir miktar varlık off-balance sheet reserve i.
belirli bir varlığa düzenli aralıklarla belirli miktar yatırım yaparak gerçekleştirilen sermaye birikimi pound cost averaging i.
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar premium i.
(değer, miktar) sert bir şekilde azalmak break f.
fondan küçük bir miktar para çekmek dip f.
Law
belirli bir proje, program ya da kurum için ayrılmış belirli bir miktar para earmark i.
Media
eşit iki satırından ikincisi ilkine göre bir miktar girintili yazılmış gazete manşeti dropline i.
Technical
küçük bir miktar driblet i.
küçük bir miktar demir içeren doğal magnezyum mikası phlogopite i.
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek relieve f.
Transportation
bir kamyon dolusu miktar truckful i.
tek bir seferde taşınabilen miktar turn [us] i.
Medical
deri altına küçük bir miktar tüberkülin enjekte edilmesi ile yapılan bir tüberkülin testi mantoux test i.
Gastronomy
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık nut butter i.
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık nutbutter i.
pilav, ekmek eşliğinde servis edilen bir miktar et veya sebze yemeğinden oluşan öğün thali [indian] i.
bir miktar çiğ semiraw s.
Math
bir halkada (cisimde) toplamaya göre etkisiz elemana ulaşılması için çarpmaya göre etkisiz elemanın üst üste eklenmesi gereken minimum miktar characteristic i.
üçte bir miktar tierce [obsolete] i.
(işlem) verilen iki miktara üçüncü bir miktar atayan binary s.
Logic
bir miktar veya ifadenin başka miktar veya ifadeden türetildiği süreç operation i.
Statistics
tahmin edilen miktar veya parametreden farklı bir beklenen değeri olan biased s.
Physics
bilinmeyen bir miktarın, aynı türden bilinen bir miktar ile karşılaştırılarak, detektörün sıfır değeri vermesiyle eşitliğin doğrulandığı ölçüm metodu null method i.
Chemistry
bir miktar hidrojenin fenil ile değiştirildiği, amit olarak kabul edilebilecek bileşikler anilide i.
moleküler ağırlıkla orantılı bir miktar molecule i.
Biology
belirli bir zaman diliminde salgılanan veya atılan miktar output i.
Astronomy
çeşitli molekülleri ve içinde yıldızların oluştuğu bir miktar tozu içeren serin ve yoğun yıldızlararası bölge molecular cloud i.
Agriculture
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır metecorn i.
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl metecorn i.
Forestry
yakacak odun için kullanılan bir miktar birimi face cord i.
Geology
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık mofette i.
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle beraber açığa çıkan bir miktar nitrojen ve oksijen mofette i.
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık moffette i.
mücevher sayılmayan fakat bir miktar değeri olan (taş) semi-precious s.
Abbreviation
bir çay kaşığı (kadar miktar) tspn i.
Archaic
bir avuç miktar pugil i.
bir kerede dövülecek miktar beat i.
belirli değeri olan bir miktar mal sum i.
Slang
(bir işten bir miktar para) kaldırmak flip (some amount of money) from f.
(bir miktar para) içeride in the hole for (something) expr.
(bir miktar para) borçlu in the hole for (something) expr.
(bir miktar parası) eksik in the hole for (something) expr.