|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
bir defada alınan miktar |
batch i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
bir içimlik miktar |
drink i.
|
|
3 |
Genel |
büyük bir miktar |
peck i.
|
|
4 |
Genel |
bir miktar |
a fair amount i.
|
|
5 |
Genel |
bir defada sıkılan miktar |
squeeze i.
|
|
6 |
Genel |
ufacık bir miktar |
trace i.
|
|
7 |
Genel |
büyük bir miktar |
considerable amount i.
|
|
8 |
Genel |
yeterli bir miktar |
sufficiency i.
|
|
9 |
Genel |
az bir miktar |
dash i.
|
|
10 |
Genel |
azıcık bir miktar (bir şeyden) |
tinge i.
|
|
11 |
Genel |
az bir miktar |
spot i.
|
|
12 |
Genel |
az bir derece/miktar |
touch i.
|
|
13 |
Genel |
bir kese veya torbayı doldurabilecek miktar |
sacksful i.
|
|
14 |
Genel |
az bir miktar |
cast i.
|
|
15 |
Genel |
bir miktar bilgi |
a body of information i.
|
|
16 |
Genel |
büyük bir miktar |
round figure i.
|
|
17 |
Genel |
lüzumundan fazla bir miktar |
superfluity i.
|
|
18 |
Genel |
önemsiz bir miktar |
a negligible quantity i.
|
|
19 |
Genel |
belirli bir miktar |
much i.
|
|
|
20 |
Genel |
az bir miktar |
smidgeon i.
|
|
21 |
Genel |
çok küçük bir miktar |
smidgin i.
|
|
22 |
Genel |
lüzumundan fazla bir miktar |
nimiety i.
|
|
23 |
Genel |
büyük bir miktar |
a considerable amount i.
|
|
24 |
Genel |
ölçülemeyecek kadar az bir miktar olan |
skerrick i.
|
|
25 |
Genel |
nba'de takımların bir sezonda oyuncularına ödeyebileceği maksimum miktar |
salary cap i.
|
|
26 |
Genel |
bir kutu dolusu (miktar) |
can i.
|
|
27 |
Genel |
bir karton kutu dolusu miktar |
cartonful i.
|
|
28 |
Genel |
miktar veya oranı belli bir standarda getirmeyi amaçlayan artış |
catch-up i.
|
|
29 |
Genel |
bir avuçluk miktar |
nieveful i.
|
|
30 |
Genel |
bir teneke (dolusu) miktar |
tin i.
|
|
31 |
Genel |
bir teneke (dolusu) miktar |
tinful i.
|
|
32 |
Genel |
değirmencinin ücret olarak aldığı bir miktar tahıl |
toll [dialect] i.
|
|
33 |
Genel |
bir küvet dolusu miktar |
tubful i.
|
|
34 |
Genel |
az bir miktar |
unce [obsolete] i.
|
|
35 |
Genel |
büyük bir miktar |
bags [uk] i.
|
|
36 |
Genel |
küçük bir miktar para |
dime i.
|
|
37 |
Genel |
çok küçük bir miktar |
zillionth i.
|
|
38 |
Genel |
(bira) fıçıyla ölçülen bir miktar |
barrelage i.
|
|
39 |
Genel |
bir el arabası dolusu miktar |
barrow i.
|
|
|
40 |
Genel |
açık, sığ ve yuvarlak bir kabın alabileceği miktar |
basin i.
|
|
41 |
Genel |
bir çaydanlık kadar olan miktar |
kettle i.
|
|
42 |
Genel |
bir çaydanlık dolusu miktar |
kettleful i.
|
|
43 |
Genel |
bir beher dolusu miktar |
beaker i.
|
|
44 |
Genel |
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar |
vatful i.
|
|
45 |
Genel |
bir vagon dolusu miktar |
wagonload i.
|
|
46 |
Genel |
bir vagonun taşıdığı miktar |
waggonload i.
|
|
47 |
Genel |
dörtte bir miktar |
quarteron i.
|
|
48 |
Genel |
binde bir miktar |
milesimo i.
|
|
49 |
Genel |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowl i.
|
|
50 |
Genel |
bir kasenin alabileceği miktar |
bowlful i.
|
|
51 |
Genel |
bir şeyin artırıldığı miktar |
hike i.
|
|
52 |
Genel |
yüz kırk dört düzineye eşdeğer bir miktar birimi |
great gross i.
|
|
53 |
Genel |
birbirinden ayırt edilemeyen parçalardan oluşan bir kümeden alınan miktar veya adet |
ruck i.
|
|
54 |
Genel |
bir çekmece dolusu miktar |
drawerful i.
|
|
55 |
Genel |
(ince veya tozlaştırılmış nesnede) küçük bir miktar |
dust i.
|
|
56 |
Genel |
bir miktar |
fangot i.
|
|
57 |
Genel |
belirsiz bir miktar |
indeterminable i.
|
|
58 |
Genel |
(belirli bir sürede) ambalajlanan toplam miktar |
pack i.
|
|
59 |
Genel |
bir kap dolusu miktar |
pan i.
|
|
60 |
Genel |
bir çanta dolusu miktar |
satchelful i.
|
|
61 |
Genel |
belirli bir zamanda üretilen miktar |
output i.
|
|
62 |
Genel |
bir oda dolusu miktar |
roomful i.
|
|
63 |
Genel |
bir şilin ile satın alınabilecek miktar |
shillingsworth i.
|
|
64 |
Genel |
bir gemi dolusu miktar |
shipful i.
|
|
65 |
Genel |
büyük bir miktar para |
fortune i.
|
|
66 |
Genel |
bir vagon dolusu miktar |
fother [dialect] [uk] i.
|
|
67 |
Genel |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skep i.
|
|
68 |
Genel |
bir sepet kovan dolusu miktar |
skepful i.
|
|
69 |
Genel |
bir platforma yüklenen miktar |
skid i.
|
|
70 |
Genel |
bir miktar |
snag i.
|
|
71 |
Genel |
bütün bir miktar |
solidum i.
|
|
72 |
Genel |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stick i.
|
|
73 |
Genel |
bir sopanın tutabileceği miktar |
stickful i.
|
|
74 |
Genel |
kıymeti (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
75 |
Genel |
bir miktar parayı birinin hesabına geçirmek |
credit an amount to someone's account f.
|
|
76 |
Genel |
gitmek (belirli bir miktar para) |
be out f.
|
|
77 |
Genel |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to f.
|
|
78 |
Genel |
istemek (birinden belirli bir miktar para) |
touch for f.
|
|
79 |
Genel |
bağışlamaya söz vermek (belirli bir miktar para) |
pledge f.
|
|
|
80 |
Genel |
belirli bir miktar artırmak |
put something on f.
|
|
81 |
Genel |
belirli bir miktar tüketmek |
average f.
|
|
82 |
Genel |
fiyatı (belirli bir miktar) olmak |
cost f.
|
|
83 |
Genel |
talep etmek (bir miktar para) |
assess f.
|
|
84 |
Genel |
brüt olarak (belirli bir miktar para) toplamak |
gross f.
|
|
85 |
Genel |
değeri (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
86 |
Genel |
mal varlığı (belirli bir miktar) olmak |
be worth f.
|
|
87 |
Genel |
ortalaması (belirli bir miktar) olmak |
be average out at f.
|
|
88 |
Genel |
artırma ile satılan bir şey için önce bir miktar para vermek ya da önermek |
submit a bid f.
|
|
89 |
Genel |
-in toplamı (belirli bir miktar) olmak |
total f.
|
|
90 |
Genel |
şaşırtıcı bir miktar veya derecede ortaya çıkmak |
bloom f.
|
|
91 |
Genel |
(belirli bir miktar) tutmak |
run f.
|
|
92 |
Genel |
(miktar) bir tutam gelmek |
pinch f.
|
|
93 |
Genel |
az bir miktar |
a modicum of s.
|
|
94 |
Genel |
hatırı sayılır (bir miktar) |
tidy s.
|
|
95 |
Genel |
bir miktar |
some s.
|
|
96 |
Genel |
çok az (bir miktar) |
miserable s.
|
|
97 |
Genel |
az (bir miktar) |
modest s.
|
|
98 |
Genel |
epey büyük (bir miktar) |
goodly s.
|
|
99 |
Genel |
belirsiz bir miktar |
some s.
|
|
100 |
Genel |
azıcık bir miktar |
sprinkling s.
|
|
101 |
Genel |
bir miktar |
a sum of s.
|
|
102 |
Genel |
bir miktar |
two-three s.
|
|
103 |
Genel |
bir miktar paradan bireysel olarak sorumlu olan |
out-of-pocket s.
|
|
104 |
Genel |
bir miktar |
somedeal s.
|
|
105 |
Genel |
bir miktar |
wheen zf.
|
|
106 |
Genel |
bir miktar |
a little zf.
|
|
107 |
Genel |
bir miktar |
somewhat zf.
|
|
108 |
Genel |
epey (bir miktar) |
quite a/an zf.
|
|
109 |
Genel |
bir miktar fazla |
rising zf.
|
|
110 |
Genel |
-e kadar (azami bir miktar için) |
up to ed.
|
|
111 |
Genel |
bir miktar şey |
something zm.
|
|
112 |
Genel |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micr- ök.
|
|
113 |
Genel |
küçük boyut, miktar, yoğunluk veya değişim anlamlarını veren bir ön ek |
micro- ök.
|
|
Phrasals |
|
114 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed (someone or something) by (something) f.
|
|
115 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
116 |
Öbek Fiiller |
bir miktar para bırakmak |
cut up for f.
|
|
117 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale back f.
|
|
118 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi miktar ya da kapsamca azaltmak |
scale down f.
|
|
119 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar para) mal olmak |
set someone back (some amount of money) f.
|
|
120 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out f.
|
|
121 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir miktar daha baskın olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
birinden/bir şeyden bir miktar daha üstün olmak |
exceed someone or something by something f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) bir miktar para harcamak |
expend (something) for (something) f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak |
make (some amount of money) in (something) f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para yapmak |
make (some amount of money) in (something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
ilerleme kaydetmişken bir nedenle tekrar bir miktar gerileme |
push forward f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
bir miktar içeri sokmak |
put back f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
bir miktar paraya mal olmak |
put back f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
cebinden bir miktar para çıkarmak |
put back f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
birini bir miktar parasını dolandırmak |
take someone for something f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
birinin bir miktar parasını söğüşlemek |
take someone for something f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
birini belli bir miktar kazıklamak |
take someone for something f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) olmak |
run to f.
|
|
134 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) etmek |
run to f.
|
|
135 |
Öbek Fiiller |
toplamda (belli bir miktar) tutmak |
run to f.
|
|
136 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar olmak |
run to something f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar etmek |
run to something f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
toplamda belli bir miktar tutmak |
run to something f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar olmak |
run to f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar etmek |
run to f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
belli bir miktar tutmak |
run to f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
bir miktar bir şey kaydetmek |
log something up f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
toplamı belli bir miktar yapmak |
bring (something) to f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (an amount of) (money) on (something) f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (an amount of) (money) on (something) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
bir şeyden (belli bir miktar) tasarruf etmek |
save (money) on something f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
bir şey için (belli bir miktar daha az para) harcamak |
save (money) on something f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something f.
|
|
149 |
Öbek Fiiller |
toplamı belirli bir miktar olmak |
amount to something f.
|
|
150 |
Öbek Fiiller |
bir şey için belirli bir miktar para ayırmak/tahsis etmek |
appropriate something for something f.
|
|
151 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerine bir miktar bahis yatırmak |
bet something on someone or something f.
|
|
152 |
Öbek Fiiller |
bir şey üzerine bir miktar bahis oynamak |
bet something on someone or something f.
|
|
153 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (on something) (for someone) f.
|
|
154 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip in (with something) (for something) (for someone) f.
|
|
155 |
Öbek Fiiller |
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak |
chip something in (on something) (for someone) f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
kişilerin (bir şey için) aralarında topladığı paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) toplanan bir paraya (bir miktar) katkıda bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için) oluşturulan bir fona (bir miktar) katkı sağlamak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(bir şey için bir miktar) bağışta bulunmak |
chip in with (something) for (something) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(belli bir miktar) daha iyi/üstün olmak |
exceed by f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
için bir miktar para harcamak |
expend for f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para yatırmak/bayılmak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) (belli bir miktar) para bağlamak |
lay out (an amount of money) on (someone or something) f.
|
|
165 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyden belli bir miktar) para kazanmak/yapmak |
make (an amount of money) on (something) f.
|
|
166 |
Öbek Fiiller |
(birini bir miktar) dolandırmak |
nick (one) for (something) f.
|
|
167 |
Öbek Fiiller |
(birini bir miktar) kazıklamak |
nick (one) for (something) f.
|
|
168 |
Öbek Fiiller |
birini (bir miktar) dolandırmak |
nick someone for f.
|
|
169 |
Öbek Fiiller |
birini (bir miktar) kazıklamak |
nick someone for f.
|
|
170 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) karşılığında (bir şey/bir miktar para) vermeyi teklif etmek |
offer (something) for (something) f.
|
|
171 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) f.
|
|
172 |
Öbek Fiiller |
(bir şeye) yönelik olarak (bir miktar) para ödemek |
pay (something) toward (something else) f.
|
|
173 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir miktar) düşürmek/indirmek |
reduce (something) by (something) f.
|
|
174 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi bir miktar) zayıflatmak/daraltmak |
reduce (something) by (something) f.
|
|
175 |
Öbek Fiiller |
bir miktar düşürmek/indirmek |
reduce by f.
|
|
176 |
Öbek Fiiller |
bir miktar zayıflatmak/daraltmak |
reduce by f.
|
|
177 |
Öbek Fiiller |
emekli olup (bir şey üzerinden/bir miktar parayla) geçinmek |
retire on f.
|
|
178 |
Öbek Fiiller |
emekli olup (bir miktar parayla, birikimiyle) geçinmek |
retire on (some amount of money) f.
|
|
179 |
Öbek Fiiller |
(birine) bir miktar paraya mal olmak |
set (someone) back f.
|
|
180 |
Öbek Fiiller |
(birini) bir miktar içeri sokmak (parasal olarak) |
set (someone) back f.
|
|
181 |
Öbek Fiiller |
(biri için belli bir miktar para) harcamak |
spend (something) on (someone) f.
|
|
182 |
Öbek Fiiller |
(birine belli bir miktar para) dökmek |
spend (something) on (someone) f.
|
|
183 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar) vakit kazanmaya çalışmak |
stall for (something) f.
|
|
184 |
Öbek Fiiller |
(birine bir miktar para) sokmak |
sting (one) for (something) f.
|
|
185 |
Öbek Fiiller |
(birine yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting (one) for (something) f.
|
|
186 |
Öbek Fiiller |
(bir miktar para) sokmak |
sting for f.
|
|
187 |
Öbek Fiiller |
(yüksek bir miktar para) ödetmek |
sting for f.
|
|
188 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için (belirli bir miktar para) kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) f.
|
|
189 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin bir miktar parasını) dolandırmak |
take (someone or something) for (something) f.
|
|
190 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi) kandırıp (bir miktar parasını) almak |
take (someone or something) for (something) f.
|
|
191 |
Öbek Fiiller |
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek |
take (some amount of money) for (something) f.
|
|
192 |
Öbek Fiiller |
(birinden bir miktar para) istemek |
tap (one) for (something) f.
|
|
193 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value (something) at (some amount of money) f.
|
|
194 |
Öbek Fiiller |
fiyatını (belli bir miktar) olarak belirlemek |
value at f.
|
|
195 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) üzerine bir miktar parayla bahse girmek/bahis oynamak |
wager on (someone or something) f.
|
|
196 |
Öbek Fiiller |
belirli bir yaş, miktar yaklaşıyor |
get on expr.
|
|
Phrases |
|
197 |
İfadeler |
(bir miktar) kadar |
on the order of expr.
|
|
198 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
in the order of (some amount) expr.
|
|
199 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
in the region of (some amount) expr.
|
|
200 |
İfadeler |
(belli bir miktar) civarında |
of the order of (some amount) expr.
|
|
201 |
İfadeler |
bir miktar |
a bit of a/an expr.
|
|
202 |
İfadeler |
yaklaşık olarak (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
203 |
İfadeler |
(bir miktar) kadar |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
204 |
İfadeler |
aşağı yukarı (bir miktar) |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
205 |
İfadeler |
(bir miktar) civarında |
in the neighborhood of (some amount) expr.
|
|
206 |
İfadeler |
bir miktar |
to a limited extent expr.
|
|
207 |
İfadeler |
(belli bir miktar) tutarında |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
208 |
İfadeler |
(belli bir miktar) maliyetinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
209 |
İfadeler |
(belli bir miktar) ederinde |
to the tune of (some amount of money) expr.
|
|
Colloquial |
|
210 |
Konuşma Dili |
büyük bir miktar |
acres i.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
bir miktar viski |
jigger i.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
bir kadının sevgilisiyle/partneriyle çıkarken her ihtimale karşı yanında bulundurduğu bir miktar para |
mad money i.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar) borcu olmak |
be into (someone) for (something) f.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
(birinden bir miktar) ödeme beklemek |
be into (someone) for (something) f.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
(birinden bir miktar) alacağı olmak |
be into (someone) for (something) f.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
birine bir miktar borçlu olmak |
be into somebody for something [us] f.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
birinden bir miktar alacağı olmak |
be into somebody for something [us] f.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar para) ödünç vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar) borç vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
(birine bir miktar para) vermek |
spot (one) (some amount of money) f.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
bir miktar para kazanmak |
bring an amount of money in f.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
içeri bir miktar para sokmak |
bring an amount of money in f.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
bir miktar gelir sağlamak |
bring an amount of money in f.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
bir miktar gelir getirmek |
bring an amount of money in f.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
(bir şey için belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
(bir şey karşılığında belli bir miktar para) almak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
(bir şeyi belli bir miktar paraya) satmak |
get (an amount of money) for (something) f.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
bir şey için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something f.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
bir şey karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for something f.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
bir şeyi belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for something f.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar) içeri girmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar para) kaybetmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar parası) boşa gitmek |
be out (some amount of money) f.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar içeri girmek |
be out an amount of money f.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar para kaybetmek |
be out an amount of money f.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
belli bir miktar parası boşa gitmek |
be out an amount of money f.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
(belli bir düzeyde/miktar) avantajlı durumda olmak |
be ... to the good f.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
(belli bir düzeyde/miktar) karlı durumda olmak |
be ... to the good f.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
net bir miktar para kazanmak |
clear f.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) bayılmak |
shell out (an amount of money) f.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) ödemek |
shell out (an amount of money) f.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) sökülmek |
shell out (an amount of money) f.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) bayılmak |
shell (an amount of money) out f.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) ödemek |
shell (an amount of money) out f.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
(bir miktar para) sökülmek |
shell (an amount of money) out f.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar maaşla başlatmak |
start someone out at an amount of money f.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar maaşla işe başlatmak/almak |
start someone out at an amount of money f.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
belirli bir miktar içeri girmiş (kişi veya kurumun borçlu olması anlamında) |
in the hole [uk] s.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar) içeri girmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar para) kaybetmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
(belli bir miktar parası) boşa gitmiş |
out (some amount of money) s.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
az bir miktar kafi |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
az bir miktar yeterli |
a little dab'll do ya [us] expr.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
bir miktar |
something of a expr.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
yaklaşık olarak bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
aşağı yukarı bir şey/miktar |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
bir şey/miktar civarında |
(somewhere) in the neighborhood of something expr.
|
|
Idioms |
|
258 |
Deyim |
çok pahalı bir miktar |
the stratosphere i.
|
|
259 |
Deyim |
bir miktar (para) |
the sum of i.
|
|
260 |
Deyim |
bir ısırık miktar |
a tad bit i.
|
|
261 |
Deyim |
çok az/devede kulak gibi bir miktar para |
budget dust i.
|
|
262 |
Deyim |
geriye kalan çok az/önemsiz bir miktar para |
budget dust i.
|
|
263 |
Deyim |
bütçede çok az/önemsiz/devede kulak gibi bir miktar para kalması |
budget dust i.
|
|
264 |
Deyim |
bir miktar para |
piece of change i.
|
|
265 |
Deyim |
bir miktar rüşvet |
grease payment i.
|
|
266 |
Deyim |
bir penilik miktar |
pennyworth i.
|
|
267 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with (something) f.
|
|
268 |
Deyim |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with (something) f.
|
|
269 |
Deyim |
bir miktar (bir şeye) sahip olmak |
be touched with something f.
|
|
270 |
Deyim |
bir miktar/hafif/biraz (bir şey) içermek |
be touched with something f.
|
|
271 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle on something f.
|
|
272 |
Deyim |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out for something f.
|
|
273 |
Deyim |
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak |
lay something out on something f.
|
|
274 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
fork out the dough f.
|
|
275 |
Deyim |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork out the dough f.
|
|
276 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
fork over the dough f.
|
|
277 |
Deyim |
bir miktar parayı gözden çıkarmak |
fork over the dough f.
|
|
278 |
Deyim |
küçük bir miktar parayı vermekten kaçınırken uzun vadede daha büyük bir para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish f.
|
|
279 |
Deyim |
bir sorunu çözmek için belli bir miktar parayı harcamaktan kaçınırken uzun vadede problem büyüdüğünde daha fazla para harcamak zorunda kalmak |
be penny-wise and dollar-foolish f.
|
|
280 |
Deyim |
bir miktar etmek |
come out at an amount f.
|
|
281 |
Deyim |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out at an amount f.
|
|
282 |
Deyim |
bir miktar etmek |
come out to an amount f.
|
|
283 |
Deyim |
bir miktar olarak hesaplanmak |
come out to an amount f.
|
|
284 |
Deyim |
belli bir miktar para kazanmak |
pull down an amount of money f.
|
|
285 |
Deyim |
belli bir miktar parayı cebine sokmak |
pull down an amount of money f.
|
|
286 |
Deyim |
belli bir miktar para yapmak |
pull down an amount of money f.
|
|
287 |
Deyim |
için belli bir miktar para almak |
get an amount of money for f.
|
|
288 |
Deyim |
karşılığında belli bir miktar para almak |
get an amount of money for f.
|
|
289 |
Deyim |
belli bir miktar paraya satmak |
get an amount of money for f.
|
|
290 |
Deyim |
(bir miktar) buhar çıkarmak |
let out (some) steam f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir miktar) parayı bozmak |
make change (for something) f.
|
|
292 |
Deyim |
-e belli bir miktar vakit harcamak |
put an amount of time in on f.
|
|
293 |
Deyim |
-e belli bir miktar zaman ayırmak |
put an amount of time in on f.
|
|
294 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf etmek |
save a bundle f.
|
|
295 |
Deyim |
epeyce bir miktar tasarruf ettirmek |
save a bundle f.
|
|
296 |
Deyim |
bir miktar para bayılmak |
shell an amount of money out f.
|
|
297 |
Deyim |
bir miktar para ödemek |
shell an amount of money out f.
|
|
298 |
Deyim |
bir miktar para sökülmek |
shell an amount of money out f.
|
|
299 |
Deyim |
belli bir miktar açıklık getirmek |
throw an amount of light on someone or something f.
|
|
300 |
Deyim |
belli bir miktar aydınlatmak |
throw an amount of light on someone or something f.
|
|
301 |
Deyim |
bir parça/bir miktar |
a thought zf.
|
|
302 |
Deyim |
ufak bir miktar |
a matter of expr.
|
|
303 |
Deyim |
(ve) bu ciddi bir miktar (para) |
(and) that ain't hay expr.
|
|
Speaking |
|
304 |
Konuşma |
belirli bir miktar |
so many expr.
|
|
305 |
Konuşma |
tavaya bir miktar yağ koyuyoruz |
put some oil in the pan expr.
|
|
Trade/Economic |
|
306 |
Ticaret/Ekonomi |
bir miktar paranın belirli bir kısmını özel bir amaca tahsis etme |
top slicing i.
|
|
307 |
Ticaret/Ekonomi |
alıcıların belli bir dönem içerisinde farklı fiyat düzeylerinden satın almak istedikleri miktar |
demand i.
|
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
birçok bireysel miktar veya fiyatın tek bir parti veya fiyat ölçüsü durumuna gelecek biçimde birleştirilmesi |
aggregate i.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
bir hafta vadeli miktar ve bir ay vadeli geleneksel repo ihaleleri |
one-week quantity and one-month traditional repo auctions i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
bir varlık için gerçekte ödenmiş olan miktar |
historical cost i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
işten ayrılan veya tekaüt edilen bir kimsenin işin bitiminde elde ettiği bir miktar para |
benefit severance i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
projeden gelir elde edilebilmesi için önce bir miktar harcama yapmanın gerekli olması |
pump priming i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
yeni tahvil ihracında her bir yüklenicinin üstlendiği miktar |
bracket i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
emanet paradan bir miktar çekme |
anticipation i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
değişken oranlı bir kredi için borçludan alınan miktar |
variable rate i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin bakiyesinde görünmesi gerekip görünmeyen bir miktar varlık |
off-balance sheet reserve i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli bir varlığa düzenli aralıklarla belirli miktar yatırım yaparak gerçekleştirilen sermaye birikimi |
pound cost averaging i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
(değişim değeri veya alım gücü çerçevesinde) bir para türünün diğer para türünü aştığı miktar |
premium i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
(değer, miktar) sert bir şekilde azalmak |
break f.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
fondan küçük bir miktar para çekmek |
dip f.
|
|
Law |
|
321 |
Hukuk |
belirli bir proje, program ya da kurum için ayrılmış belirli bir miktar para |
earmark i.
|
|
Media |
|
322 |
Medya |
eşit iki satırından ikincisi ilkine göre bir miktar girintili yazılmış gazete manşeti |
dropline i.
|
|
Technical |
|
323 |
Teknik |
küçük bir miktar |
driblet i.
|
|
324 |
Teknik |
küçük bir miktar demir içeren doğal magnezyum mikası |
phlogopite i.
|
|
325 |
Teknik |
açıklık elde etmek için kesme makinesinden küçük bir miktar kesmek |
relieve f.
|
|
Transportation |
|
326 |
Ulaştırma |
bir kamyon dolusu miktar |
truckful i.
|
|
327 |
Ulaştırma |
tek bir seferde taşınabilen miktar |
turn [us] i.
|
|
Medical |
|
328 |
Medikal |
deri altına küçük bir miktar tüberkülin enjekte edilmesi ile yapılan bir tüberkülin testi |
mantoux test i.
|
|
Gastronomy |
|
329 |
Mutfak |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nut butter i.
|
|
330 |
Mutfak |
öğütülerek bir miktar tereyağı ile harmanlanmış fındık |
nutbutter i.
|
|
331 |
Mutfak |
pilav, ekmek eşliğinde servis edilen bir miktar et veya sebze yemeğinden oluşan öğün |
thali [indian] i.
|
|
332 |
Mutfak |
bir miktar çiğ |
semiraw s.
|
|
Math |
|
333 |
Matematik |
bir halkada (cisimde) toplamaya göre etkisiz elemana ulaşılması için çarpmaya göre etkisiz elemanın üst üste eklenmesi gereken minimum miktar |
characteristic i.
|
|
334 |
Matematik |
üçte bir miktar |
tierce [obsolete] i.
|
|
335 |
Matematik |
(işlem) verilen iki miktara üçüncü bir miktar atayan |
binary s.
|
|
Logic |
|
336 |
Mantık |
bir miktar veya ifadenin başka miktar veya ifadeden türetildiği süreç |
operation i.
|
|
Statistics |
|
337 |
İstatistik |
tahmin edilen miktar veya parametreden farklı bir beklenen değeri olan |
biased s.
|
|
Physics |
|
338 |
Fizik |
bilinmeyen bir miktarın, aynı türden bilinen bir miktar ile karşılaştırılarak, detektörün sıfır değeri vermesiyle eşitliğin doğrulandığı ölçüm metodu |
null method i.
|
|
Chemistry |
|
339 |
Kimya |
bir miktar hidrojenin fenil ile değiştirildiği, amit olarak kabul edilebilecek bileşikler |
anilide i.
|
|
340 |
Kimya |
moleküler ağırlıkla orantılı bir miktar |
molecule i.
|
|
Biology |
|
341 |
Biyoloji |
belirli bir zaman diliminde salgılanan veya atılan miktar |
output i.
|
|
Astronomy |
|
342 |
Gökbilim |
çeşitli molekülleri ve içinde yıldızların oluştuğu bir miktar tozu içeren serin ve yoğun yıldızlararası bölge |
molecular cloud i.
|
|
Agriculture |
|
343 |
Tarım |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar mısır |
metecorn i.
|
|
344 |
Tarım |
eskiden lord tarafından kiracılarına teşvik veya ödül olarak verilen bir miktar tahıl |
metecorn i.
|
|
Forestry |
|
345 |
Ormancılık |
yakacak odun için kullanılan bir miktar birimi |
face cord i.
|
|
Geology |
|
346 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
mofette i.
|
|
347 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle beraber açığa çıkan bir miktar nitrojen ve oksijen |
mofette i.
|
|
348 |
Jeoloji |
volkanik aktivitenin son aşamasında karbon dioksitle bir miktar nitrojen ve oksijenin yeryüzüne çıktığı yarık |
moffette i.
|
|
349 |
Jeoloji |
mücevher sayılmayan fakat bir miktar değeri olan (taş) |
semi-precious s.
|
|
Music |
|
350 |
Müzik |
bir miktar |
poco zf.
|
|
Abbreviation |
|
351 |
Kısaltma |
bir çay kaşığı (kadar miktar) |
tspn i.
|
|
Archaic |
|
352 |
Eski Kullanım |
bir avuç miktar |
pugil i.
|
|
353 |
Eski Kullanım |
bir kerede dövülecek miktar |
beat i.
|
|
354 |
Eski Kullanım |
belirli değeri olan bir miktar mal |
sum i.
|
|
Slang |
|
355 |
Argo |
(bir işten bir miktar para) kaldırmak |
flip (some amount of money) from f.
|
|
356 |
Argo |
(bir miktar para) içeride |
in the hole for (something) expr.
|
|
357 |
Argo |
(bir miktar para) borçlu |
in the hole for (something) expr.
|
|
358 |
Argo |
(bir miktar parası) eksik |
in the hole for (something) expr.
|
|