kettle - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kettle

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"kettle" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 20 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
kettle i. çaydanlık
General
kettle i. tencere
kettle i. güğüm
kettle i. ibrik
kettle i. tava
kettle i. kazan
kettle i. ketıl
kettle i. su ısıtıcısı
kettle i. yol çukuru
kettle i. yüksek uçan kuşların dairesel yukarı yönlü hava akımından faydalanmak için bir araya gelmesi
kettle i. bir çaydanlık kadar olan miktar
kettle i. çaydanlık dolusu miktar
Technical
kettle i. kazan
Gastronomy
kettle i. büyük tencere
Geology
kettle i. izole bir buzul kitlesinin erimesiyle büyük buzul birikintisinde oluşan çöküntü
Music
kettle i. timbal
kettle i. timpani
kettle i. büyük orkestra davulu
Slang
kettle i. buharlı lokomotif
British Slang
kettle i. saat

"kettle" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 81 sonuç

İngilizce Türkçe
General
kettle of fish i. kargaşa
kettle of fish i. karmaşık iş
brew kettle i. bira pişirme kazanı
whistling kettle i. çaydanlık
kettle pins i. dokuz kuka oyunu
maslin kettle [uk] i. pirinç çanak
maslin kettle [uk] i. pirinç kap
Phrases
kettle of fish i. kafa yorulması gereken mesele
kettle of fish i. üzerine düşünülmesi gereken mesele
the pot calling the kettle black expr. dinime dahleden müslüman olsa
Proverb
the pot calls the kettle black tencere dibin kara seninki benden kara
the pot calling the kettle black tencere dibin kara seninki benden kara
the pot calling the kettle black dinime küfreden müslüman olsa
a watched kettle never boils başında beklenen tencere kaynamaz
a watched kettle never boils seyredilen tencere kaynamaz
a watched kettle never boils başında beklediğin tencere kaynamak bilmez
a watched kettle never boils başında beklediğin tencere kaynamaz
Colloquial
kettle [uk] i. polisin sokak gösterilerinde eylemcileri içine alacak şekilde kordonla çevirdiği alan
kettle [uk] f. (sokak gösterilerindeki eylemcileri de dahil ederek) belirli bir alanı kordonla çevirmek
hello pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
hi pot, meet kettle expr. tencere dibin kara seninki benden kara
Idioms
fine kettle of fish i. ciddi sorun
a pretty kettle of fish i. güç durum
a fine kettle of fish i. güç durum
a different kettle of fish i. o başka mesele
a pretty kettle of fish i. zor durum
a fine kettle of fish i. zor durum
kettle of fish i. güç durum
kettle of fish i. çıkmaz
kettle of fish i. kötü durum
a different kettle of fish i. apayrı bir hikaye/mesele
a different kettle of fish i. bambaşka/apayrı bir konu
another kettle of fish i. tamamen ayrı/farklı bir konu
another kettle of fish i. başka/bambaşka bir hikaye
pretty kettle of fish [us] i. tuhaf durum
pretty kettle of fish [us] i. karışıklık
pretty kettle of fish [us] i. karışık durum
pretty kettle of fish [us] i. zor durum
keep the kettle boiling f. bir şeyi sürdürmek
be another kettle of fish f. başka bir hikaye olmak
be a different kettle of fish f. başka bir hikaye olmak
be a different kettle of fish f. başka bir mesele olmak
be another kettle of fish f. başka bir mesele olmak
be another kettle of fish f. tamamen farklı bir konu olmak
be a different kettle of fish f. tamamen farklı bir konu olmak
be a whole other kettle of fish f. tamamen ayrı bir hikaye olmak
be a whole other kettle of fish f. bambaşka bir mesele olmak
be a whole other kettle of fish f. tamamen farklı bir konu olmak
be a whole other kettle of fish f. tümüyle farklı bir sorun olmak
be a whole other kettle of fish f. tamamen ayrı bir vaka olmak
fine kettle of fish expr. ayvayı yedik
the pot calling the kettle black expr. hem suçlu hem güçlü
this is a pretty kettle of fish expr. işler sarpa sardı
that's a fine kettle of fish! expr. ne ala! (hiç istenmeyen bir durum karşısında söylenir)
another kettle of fish expr. o başka mesele
the pot calling the kettle black expr. tencere dibin kara seninki benden kara
pot is calling the kettle black expr. tencere dibin kara seninki benden kara
that's the pot calling the kettle black expr. tencere dibin kara seninki benden kara
Speaking
that's a whole new kettle of fish expr. bambaşka bir konu
Technical
steam jacketed kettle i. buhar su ısıtıcısı
kettle for refining bismuth i. bizmut arıtma kazanı
steam jacketed kettle i. buhar ceketli su ısıtıcısı
Printing
kettle-stitch i. sayfaları bir arada tutması için el yapımı kitapların sırtının en üst ve en alt kısmına atılan ilmek
Gastronomy
soup kettle i. çorba tenceresi
tea kettle i. çaydanlık
kettle corn i. şekerli patlamış mısır
fish kettle i. balık pişirmek için kullanılan dikdörtgen bir buhar tenceresi
Chemistry
kettle for refining tin i. kalay arıtma kazanı
kettle for refining lead i. kurşun arıtma kazanı
Social Sciences
two kettle i. teton siyu halkının bir kolunu oluşturan siyu halkına mensup kimse
two kettle i. tetonların bir bölümünü oluşturan yerli dakota halkı
Geography
kettle river i. minnesota eyaletinde şehir
kettle falls i. washington eyaletinde şehir
giant kettle i. (norveç'teki buzullarda) çalkantılı akarsu yataklarında oluşan dev çukur
Geology
kettle hole i. buz kütlesinin erimesi sonucu oluşmuş genellikle göl haline gelen çukur
Music
kettle drum i. orkestra davulu
kettle-drums i. timbal
Bookbindery
kettle stitch i. sayfaları bir arada tutması için el yapımı kitapların sırtının en üst ve en alt kısmına atılan ilmek
British Slang
arse over tea kettle f. devrilmek/düşmek
arse over kettle f. devrilmek/düşmek