pinch - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

pinch

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"pinch" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 94 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
pinch i. tutam
General
pinch i. yakalanma
pinch i. fiske
pinch i. sıkıntı
pinch i. gerek
pinch i. zaruret
pinch i. ihtiyaç
pinch i. darlık
pinch i. gereklilik
pinch i. çimdik
pinch i. tutam
pinch i. çimke
pinch i. kritik nokta
pinch i. önemli an
pinch i. acil vaka
pinch i. zor durum
pinch i. yay gövdesindeki belli belirsiz yatay çizgiler
pinch i. vücudun bir yerini kıstırınca oluşan bere
pinch i. öngörülememiş ani kriz
pinch i. küçük ve keskin ısırık
pinch i. kırpıntı
pinch f. iç etmek
pinch f. para çalmak
pinch f. kaldırmak
pinch f. ayağını sıkmak
pinch f. çimdiklemek
pinch f. vurmak
pinch f. eşya çalmak
pinch f. araklamak
pinch f. kaparozlamak
pinch f. vurmak (ayakkabı)
pinch f. ayakkabı vurmak
pinch f. sıkmak
pinch f. kıvrandırmak
pinch f. uçurmak
pinch f. iyi etmek
pinch f. yakalamak
pinch f. acıtmak
pinch f. yürütmek
pinch f. acı vermek
pinch f. kısmak
pinch f. mıncıklamak
pinch f. makas almak
pinch f. ele geçirmek
pinch f. enselemek
pinch f. aşırmak
pinch f. çalmak
pinch f. kıstırmak
pinch f. sıkıştırmak
pinch f. çimdik atmak
pinch f. ince göstermek
pinch f. dar göstermek
pinch f. süzgün göstermek
pinch f. çelimsiz göstermek
pinch f. buruşturmak
pinch f. soldurmak
pinch f. iyice sınırlandırmak
pinch f. dar bir alana hapsetmek
pinch f. (miktar) bir tutam gelmek
pinch f. (baharat) bir tutam koymak
pinch f. (resmi) dokunmatik ekranda parmaklarla büyütmek
pinch f. (dokunmatik ekranda) resim büyütme hareketi yapmak
pinch s. yedek
pinch s. yedek vurucunun elde ettiği
Trade/Economic
pinch f. dara düşürmek
pinch f. mali sıkıntıya sokmak
pinch f. idareli olmak
pinch f. pintilik yapmak
pinch f. eli sıkı olmak
Technical
pinch i. ampül kapatma yeri
pinch i. flament bağlantı yeri
pinch i. manivela kolu
pinch i. domuz tırnağı
pinch f. kıstırmak
pinch f. sıkıştırmak
Computer
pinch i. dokunmatik ekranda resim büyütmek için yapılan parmak hareketi
Marine
pinch f. (tekneyi) rüzgara çok yakın kullanmak
Mining
pinch i. damar veya yatak üzerinde belirgin incelme
pinch f. (maden damarı) ufalmak
pinch f. (maden damarı) küçülüp kaybolmak
Gastronomy
pinch i. çimdik
pinch i. tutam
Hunting
pinch f. (köpek) yakalamak
pinch f. (köpek) sıkıca tutmak
Sport
pinch i. istekanın aşağı doğru baskısıyla beyaz topun bilardo masasına yaptığı basınç
pinch f. (beyaz topu) bilardo masasına bastırmak
pinch f. topu bilardo masasına bastırarak itmek
Baseball
pinch s. yedek vurucuya ait
pinch s. yedek koşucuya ait
pinch s. yedek vurucu ile ilişkili
pinch s. yedek koşucu ile ilişkili
Slang
pinch i. sabıka
pinch i. hırsızlık
pinch f. kayırmak

"pinch" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 252 sonuç

İngilizce Türkçe
General
pinch of salt i. tuz parçası
pinch of salt i. bir tutam tuz
a pinch of parsley i. bir tutam maydanoz
jack-at-a-pinch i. acil durum yedeği
jack-at-a-pinch i. acil durumda birinin yerini alan kimse
jack-at-a-pinch i. ücret karşılığı hizmet veren gezgin papaz
pinch hitter i. başkasının yerine geçen kimse
pinch hitter i. yedek kimse
pinch point i. sürecin çok yavaş ilerleyip gecikme yaratan kısmı
pinch point i. darboğaz
feel the pinch f. darda kalmak
pinch off f. çimdiklemek
penny pinch f. cimrilik yapmak
come to a pinch f. dara gelmek
feel the pinch f. darda olmak
(one's shoes) pinch one's feet f. ayağını sıkmak
(one's shoes) pinch one's feet f. ayakkabı ayağını vurmak
a pinch of s. bir tutam
at a pinch s. sıkıntıda
at a pinch s. darlıkta
a pinch of s. bir pinçik
at a pinch zf. gereğinde
in a pinch zf. icabında
in a pinch zf. sıkışınca
in a pinch zf. gerektiğinde
at a pinch zf. gerektiğinde
at a pinch zf. sıkışınca
on a pinch zf. icabında
on a pinch zf. ihtiyaç karşısında
at a pinch zf. gerekirse
at a pinch zf. icabında
even if just a pinch zf. biraz da olsa
even if just a pinch zf. az da olsa
Phrasals
pinch at f. hata bulmak
pinch at f. kusur bulmak
pinch at f. itiraz etmek
pinch at f. kabul etmemek
pinch something back f. (bitkiyi) budamak
pinch off f. tutup çekmek
pinch something off (of) something f. bir şeyi tutup bir şeyden çekmek
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden tutup ayırmak
pinch something off (of) something f. bir şeyi tutup bir şeyden koparmak
pinch something off f. bir şeyi tutup bir şeyden çekmek
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden tutup ayırmak
pinch something off f. bir şeyi tutup bir şeyden koparmak
pinch at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) çimdikleyip durmak
pinch at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) mıncıklamak
pinch at (someone or something) f. (birine/bir şeye) çimdikler atmak
pinch at (someone or something) f. (birini/bir şeyi) sıkıştırmak
pinch at (someone or something) [obsolete ] f. (birinde/bir şeyde) hata bulmak
pinch at (someone or something) [obsolete ] f. (birinde/bir şeyde) kusur bulmak
pinch at (someone or something) [obsolete ] f. (birine/bir şeye) söylenmek
pinch at (someone) f. (birine) sürekli rahatsızlık vermek
pinch at (someone) f. (birinin) sürekli canını sıkmak
pinch at (someone) f. (birinin) sürekli aklını kurcalamak
pinch at (someone) f. (birine) sürekli acı vermek
pinch at (someone) f. (birine) sürekli sıkıntı vermek
pinch at (someone) f. (birini) sürekli duygusal olarak etkilemek
pinch at (someone) f. (birinin) duygu durumunu bozmak
pinch off f. koparmak
pinch off f. ayırmak
pinch off f. parmakla bölmek
pinch off f. parmağın ucuyla çimdikleyip koparmak/ayırmak
pinch off f. elle/parmakla koparmak
pinch off f. önünü kesmek
pinch off f. yolunu tıkamak
pinch off f. yoluna çıkmak
pinch off f. önünü kapatmak
pinch off f. uzaklaştırmak
pinch off f. bağını koparmak
pinch off f. bağını kesmek
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden koparmak
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden ayırmak/ayıklamak
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden parmak uçlarıyla bölerek ayırmak/koparmak
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden parmağın ucuyla çimdikleyip koparmak/ayırmak
pinch something off (of) something f. bir şeyi bir şeyden elle/parmakla koparmak
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden koparmak
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden ayırmak/ayıklamak
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden parmak uçlarıyla bölerek ayırmak/koparmak
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden parmağın ucuyla çimdikleyip koparmak/ayırmak
pinch something off f. bir şeyi bir şeyden elle/parmakla koparmak
pinch out f. budamak
pinch out f. bitkinin uç kısımlarından almak
pinch out f. bitkinin uç kısımlarını eliyle koparmak
pinch out f. kıyafet daraltmak
pinch out f. kıyafetin yanlarından/eninden almak
pinch out f. kıyafetin bir yerini içine katlayıp dikerek daraltmak
pinch out f. önünü kesmek
pinch out f. yolunu tıkamak
pinch out f. yoluna çıkmak
pinch out f. önünü kapatmak
pinch back f. budamak
pinch back f. parmak uçlarıyla kopararak budamak
pinch back f. ana sapı eliyle kopararak yeni sapların çıkmasını sağlamak
pinch for f. (biri) için bir şey çalmak/araklamak
pinch for f. (biri) için bir şey yürütmek/aşırmak
pinch for f. (bir suçtan) dolayı birini yakalamak/tutuklamak
pinch from f. -den bir şey aşırmak/çalmak
pinch from f. '-den bir şey yürütmek/araklamak
pinch from (one) f. (birinden bir şey) aşırmak/çalmak
pinch from (one) f. (birinden bir şey) yürütmek/araklamak
Phrases
a pinch of expr. bir tutam (tuz vb)
Colloquial
pinch and scrape f. kıtı kıtına harcamak
pinch and scrape f. tutumlu olmak
pinch-hit f. ihtiyaç anında başkasının yerine geçmek
a dash of this a pinch of that expr. biraz ondan biraz bundan
Idioms
pinch-hit for someone f. birine yedek olmak
pinch-hit for someone f. başkasının yerine atış yapmak
pinch-hit for someone f. birinin yedeği olmak
pinch and save f. dişinden tırnağından artırmak
feel the pinch f. dara düşmek
pinch and scrape f. dişinden tırnağından artırmak
take something with a pinch of salt f. ihtiyatla yaklaşmak
feel the pinch f. meteliğe kurşun atmak
pinch and scrape f. kıt kıtına harcamak
take something with a pinch of salt f. kuşku ile karşılamak
take something with a pinch of salt f. şüphe ile yaklaşmak
feel the pinch f. parasızlıktan güç günler geçirmek
penny-pinch f. sinekten yağ çıkarmak
feel the pinch f. parasızlık çekmek
pinch and scrape f. ucu ucuna geçinmek
pinch pennies f. üçün beşin hesabını yapmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye ihtiyatla yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye kuşkuyla yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye şüpheyle yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye temkinli yaklaşmak
take what (one) says with a pinch of salt f. (birinin) söylediği bir şeye hemen inanmamak
take with a pinch of salt f. ihtiyatla yaklaşmak
take with a pinch of salt f. kuşku ile karşılamak
take with a pinch of salt f. şüphe ile yaklaşmak
with a pinch of salt zf. çekinerek
with a pinch of salt zf. emin olmadan
with a pinch of salt zf. tereddütle
with a pinch of salt zf. tedirginlikle
with a pinch of salt zf. çok güvenmeden
in a pinch expr. gereğinde
take it with a pinch of salt expr. ihtiyatla yaklaş
in a pinch expr. ihtiyaç karşısında
take it with a pinch of salt expr. şüphe ile yaklaş
take it with a pinch of salt expr. şüpheyle yaklaş
a pinch and a punch for the first of the month [uk/australia/ireland] expr. ayın ilk günü için sana bir cimcik bir yumruk
a pinch and a punch for the first of the month [uk/australia/ireland] expr. ayın ilk günü söylenen ve yapılan çocukça bir sataşma
at a pinch expr. acil durumda
at a pinch expr. zaruret halinde
at a pinch expr. zor durumda
in a pinch expr. acil durumda
in a pinch expr. zaruret halinde
in a pinch expr. zor durumda
at a pinch expr. icabında
at a pinch expr. gerektiğinde
at a pinch expr. gerekirse
at a pinch expr. ihtiyaç olursa
at a pinch expr. zaruret halinde
at a pinch expr. ihtiyaç halinde
at a pinch expr. acil durumda
at a pinch expr. zor durumda
at a pinch expr. sıkışınca
at a pinch expr. darlıkta
at a pinch expr. gereğinde
in a pinch expr. icabında
in a pinch expr. gerektiğinde
in a pinch expr. gerekirse
in a pinch expr. ihtiyaç olursa
in a pinch expr. zaruret halinde
in a pinch expr. ihtiyaç halinde
in a pinch expr. acil durumda
in a pinch expr. zor durumda
in a pinch expr. sıkışınca
in a pinch expr. darlıkta
in a pinch expr. gereğinde
with a pinch of salt expr. kuşkuyla
with a pinch of salt expr. şüpheyle
with a pinch of salt expr. ihtiyatla
with a pinch of salt expr. ihtiyatla
with a pinch of salt expr. şüpheyle
with a pinch of salt expr. çekinceyle
Trade/Economic
pinch point i. altına düşüldüğünde tüketicinin endişe duyduğu stok seviyesi
Technical
bottom pinch rolls i. alt kapma merdaneleri
pinch bar i. domuz tırnağı
pinch pass i. hafif ezmeli paso
pinch roll i. kapma merdanesi
pinch bar i. kaldıraç
bottom pinch roller i. kavrayıcı alt merdane
pinch bolt i. kelepçe cıvatası
pinch points i. kıstırma noktaları
pinch cock i. kısma musluğu
pinch point i. kıstırma noktası
bottom pinch roller i. kavrayıcı alt role
pinch bar i. manivela kolu
pinch point i. sıkışma noktası
pinch mark i. sıkıştırma izi (cam)
pinch rolls i. sıkıştırma merdaneleri
pinch effect i. sıkıştırma etkisi
pinch effect i. sıkışma etkisi
pinch bar i. sökü manivelası
pinch roll i. sürücü role
high¬speed pinch roll i. yüksek hızlı kapma merdanesi
pinch roll i. sıkıştırma merdanesi
Computer
vulcan nerve pinch i. aynı anda uç veya daha fazla tuşa basılarak verilen bir klavye komutu
Electric
measuring the pinch temperature of quartz-tungsten-halogen lamps i. kuvars-tungsten halojen lambalarının boğaz sıcaklığının ölçülmesi
Construction
pinch point i. kıstırma noktası
Automotive
damper pinch bolt i. amortisör sıkıştırma cıvatası
hose pinch-off pliers i. hortum sıkma pensesi
ear pinch clamp i. kulaklı kelepçe
Railway
rail pinch bar i. ray makası
Medical
first pinch strength i. birinci çimdikleme kuvveti
Math
pinch point i. cebirsel yüzey üzerinde bir tür tekil nokta
Chemistry
pinch valve i. esnek vana
Botanic
pinch (out) f. (genç filizleri veya tomurcukları) budamak
pinch (off) f. (genç filizleri veya tomurcukları) budamak
pinch (back) f. (genç filizleri veya tomurcukları) budamak
Military
pinch hold and cross i. kavrama tutamağı
Sport
pinch [uk] f. (yarış atını) tükenme noktasına kadar zorlamak
pinch-hit f. (kriket) vurucunun vuruş sırası başlangıcında topa sertçe vurması
Baseball
pinch hitter i. beyzbolda sıkı vuruş için oyuna giren vurucu
pinch hitter i. yedek vurucu
pinch hitter i. yedek oyuncu
pinch hit i. yedek oyuncunun yaptığı vuruş
pinch runner i. kale koşucusunun yerine geçen yedek oyuncu
pinch-hitter i. yedek vurucu
pinch-hit f. (başka oyuncu) yerine atış yapmak
pinch-hit f. birine yedek olmak
pinch-hit f. birinin yedeği olmak
pinch-hit for f. (başka oyuncu) yerine atış yapmak
pinch-hit for f. (birine) yedek olmak
pinch-hit for f. (birinin) yedeği olmak
Slang
pinch something from someone f. birinden bir şey aşırmak/çalmak
pinch someone for something f. birini -den dolayı tutuklamak
pinch a loaf f. sıçmak
pinch (one) off f. hızlıca sıçmak
pinch (one) off f. hızlıca kakasını yapmak
pinch (one) off f. hızlıca tuvaletini yapmak
pinch (one) off f. hemen tuvalete gidip gelmek
pinch (one) off f. hemen sıçıp gelmek
pinch off f. tırtıklamak
pinch off f. araklamak
pinch off f. çalmak
pinch off f. aşırmak
pinch off f. sıçmak
pinch off f. sıçıvermek
pinch one out f. sıçmak
pinch one out f. sıçıvermek
pinch out f. tırtıklamak
pinch out f. araklamak
pinch out f. çalmak
pinch out f. aşırmak
pinch out f. sıçmak
pinch out f. sıçıvermek
British Slang
half-inch (rhyming slang for pinch) f. aşırmak
half-inch (rhyming slang for pinch) f. çalmak
pinch a loaf f. sıçmak
pinch a loaf f. tuvaletini yapmak