|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
altında yatan |
underlying s.
|
|
The situation underlying this number of reports is a matter of gravest concern.
Bu sayıdaki raporun altında yatan durum ciddi bir endişe konusudur.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
(pencere altında yapılan) serenat |
serenade i.
|
|
He sang a beautiful serenade to his beloved.
Adam, sevgilisine güzel bir serenat söyledi.
More Sentences
|
3 |
Genel |
işgal altında tutmak |
occupy f.
|
|
As we all know, Israel has occupied Palestinian territories since 1947.
Hepimizin bildiği gibi İsrail 1947'den bu yana Filistin topraklarını işgal altında tutmaktadır.
More Sentences
|
4 |
Genel |
töhmet altında bırakmak |
implicate f.
|
|
Since I have been personally implicated by certain speakers, I must ask to take the floor for personal reasons.
Bazı konuşmacılar tarafından kişisel olarak töhmet altında bırakıldığım için kişisel nedenlerle söz almak zorundayım.
More Sentences
|
5 |
Genel |
çiğnemek (ayak altında) |
trample f.
|
|
Currently freedom of expression is being trampled by the Cambodian authorities.
Şu anda ifade özgürlüğü Kamboçyalı yetkililer tarafından ayaklar altına alınmaktadır.
More Sentences
|
6 |
Genel |
kilit altında tutmak |
lock up f.
|
|
I've worked real hard to keep him locked up.
Onu kilit altında tutmak için çok çalıştım.
More Sentences
|
7 |
Genel |
pişirmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) |
simmer f.
|
|
Mackerel tastes good whether you simmer it or grill it.
Uskumruyu ister ızgara yap, ister pişir, tadı güzeldir.
More Sentences
|
8 |
Genel |
sular altında kalmak |
submerge f.
|
|
Due to global warming, cities could be completely submerged.
Küresel ısınma yüzünden şehirler tamamen sular altında kalabilir.
More Sentences
|
9 |
Genel |
soruşturma altında olmak |
be under investigation f.
|
|
Tom knew he was under investigation.
Tom soruşturma altında olduğunu biliyordu.
More Sentences
|
10 |
Genel |
soruşturma altında bulunmak |
be under investigation f.
|
|
This company is under investigation by the FTC.
Bu şirket FTC tarafından soruşturma altında bulunuyor.
More Sentences
|
|
11 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
check f.
|
|
Exercise can help keep a nation's major economic problems in check.
Tatbikat, bir ülkenin önemli ekonomik sorunlarının kontrol altında tutulmasına yardımcı olabilir.
More Sentences
|
12 |
Genel |
sel altında kalmak |
flood f.
|
|
Streets and houses were drowned by the flood.
Sokaklar ve evler sel altında kaldı.
More Sentences
|
13 |
Genel |
altında ezilmek |
crack f.
|
|
Frank finally cracked under the pressure of work.
Frank en sonunda iş baskısının altında ezildi.
More Sentences
|
14 |
Genel |
sular altında kalmak |
flood f.
|
|
The farm and the area surrounding it were flooded.
Çiftlik ve çevresindeki alan sular altında kalmıştır.
More Sentences
|
15 |
Genel |
(su) altında kalmak |
overwhelm f.
|
|
The generators in the basement were overwhelmed by floodwater.
Bodrumdaki jeneratörler sel suları altında kaldı.
More Sentences
|
16 |
Genel |
altında ezmek |
overwhelm f.
|
|
We were all overwhelmed with work.
Hepimiz işlerin altında ezilmiş durumdaydık.
More Sentences
|
17 |
Genel |
kuşatma altında |
under siege s.
|
|
The fortress is under siege.
Kale kuşatma altında.
More Sentences
|
Common Usage |
|
18 |
Yaygın Kullanım |
normalin altında |
subnormal s.
|
|
General |
|
19 |
Genel |
asgari ücretin altında çalıştırılan işçi |
substandard employe i.
|
|
20 |
Genel |
geminin su çizgisinin altında bulunup su almaya veya atmaya yarayan delik |
sea cock i.
|
|
21 |
Genel |
vesayet altında olma |
tutelage i.
|
|
22 |
Genel |
göz altında oluşan torbamsı şişlik |
pouch i.
|
|
23 |
Genel |
buyruk altında olan biri |
minion i.
|
|
24 |
Genel |
etki altında kalma |
prepossession i.
|
|
25 |
Genel |
gerçek değerinin altında paha biçme |
underestimate i.
|
|
26 |
Genel |
bir yönetim altında bulunan aynı türden bir grup ticari kuruluş |
syndicate i.
|
|
27 |
Genel |
belli şartlar karşılanıncaya kadar kontrolü altında tutan |
escrowee i.
|
|
28 |
Genel |
çığ altında kalma durumunda kayakçının yerini tespite yarayan sinyaller gönderen radyo vericisi |
avalanche transceiver i.
|
|
29 |
Genel |
baskı altında tutma |
repression i.
|
|
30 |
Genel |
özellikle kuzeybatı ispanya'da akarsu vadilerinin sular altında kalmasıyla oluşan dar ve uzun koylar |
ria i.
|
|
31 |
Genel |
çalı (ormandaki/korudaki büyük ağaçların altında yetişen) |
undergrowth i.
|
|
32 |
Genel |
tek yönetim altında bulunan örgütlü siyasal toplum |
state i.
|
|
33 |
Genel |
içkinin etkisi altında olmama |
sobriety i.
|
|
34 |
Genel |
güçlü bir devletin koruma ve denetimi altında olan devlet |
protectorate i.
|
|
35 |
Genel |
aynı yönetim altında bulunan gazeteler grubu |
a newspaper syndicate i.
|
|
36 |
Genel |
ağaç altında büyüyen çalılar |
underwood i.
|
|
37 |
Genel |
bir devletin egemenliği altında bulunan toprakların tümü |
home town i.
|
|
38 |
Genel |
başka bitkilerin altında büyüyen bitki |
understorey i.
|
|
39 |
Genel |
çalılar ve ağaççıklar (ormandaki/korudaki büyük ağaçların altında yetişen) |
underbrush i.
|
|
40 |
Genel |
belli şartlar karşılanıncaya kadar malın üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulması |
escrowing i.
|
|
41 |
Genel |
baskı altında kalma |
smother i.
|
|
42 |
Genel |
şeytanın etkisi altında |
diabolicalness i.
|
|
43 |
Genel |
bir diğerinin hesabına ve onun ismi altında kitap yazan kimse |
ghostwriter i.
|
|
44 |
Genel |
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu |
shadowing i.
|
|
45 |
Genel |
basınç altında tutma |
pressurisation i.
|
|
46 |
Genel |
gözetim altında koruma |
sentinelling i.
|
|
47 |
Genel |
baskı altında olma |
tensity i.
|
|
48 |
Genel |
gerçek değerinin altında paha biçme |
lowball i.
|
|
49 |
Genel |
gerçek değerinin altında paha biçme |
underreckoning i.
|
|
50 |
Genel |
mahcur altında kimse |
ward i.
|
|
|
51 |
Genel |
risk altında olma |
imperilment i.
|
|
52 |
Genel |
tehlike altında olma |
imperilment i.
|
|
53 |
Genel |
(bir durumun vb) altında yatan nedenler |
underlying results i.
|
|
54 |
Genel |
(bir durumun vb) altında yatan sonuçlar |
underlying results i.
|
|
55 |
Genel |
tüp içine basınç altında hava verilmesi |
pertubation i.
|
|
56 |
Genel |
kısmen zeminin altında bulunan bina katı |
semi-basement i.
|
|
57 |
Genel |
altında yatan sebep |
underlying reason i.
|
|
58 |
Genel |
büyük ağaçların altında yetişen bitkiler |
undergrowth i.
|
|
59 |
Genel |
altında yatan sır |
underlying secret i.
|
|
60 |
Genel |
bir maddenin etkisi altında araç kullanma |
dui i.
|
|
61 |
Genel |
altında yatan anlam |
core meaning i.
|
|
62 |
Genel |
göz altında bulundurma |
surveillance i.
|
|
63 |
Genel |
altında yatan neden |
the underlying cause i.
|
|
64 |
Genel |
problemin altında yatan sebep |
the underlying reason (for the problem) i.
|
|
65 |
Genel |
altında yatan neden |
the underlying reason i.
|
|
66 |
Genel |
altında yatan sebep |
the underlying reason i.
|
|
67 |
Genel |
altında yatan sebep |
the underlying cause i.
|
|
68 |
Genel |
altında toplamak |
group something under something i.
|
|
69 |
Genel |
bir yöneticinin altında çalıştırdığı kişi sayısı |
span of control i.
|
|
70 |
Genel |
bir yöneticinin altında çalıştırdığı kişi sayısı |
span of management i.
|
|
71 |
Genel |
altında yatan/temelindeki mantık |
underlying logic i.
|
|
72 |
Genel |
su altında nefesini tutma rekoru |
record of holding breath underwater i.
|
|
73 |
Genel |
su altında nefes tutma rekoru |
record of holding breath underwater i.
|
|
74 |
Genel |
su altında nefesini tutma rekoru |
underwater breath holding record i.
|
|
75 |
Genel |
su altında nefes tutma rekoru |
record for underwater breath holding i.
|
|
76 |
Genel |
su altında nefes tutma rekoru |
underwater breath holding record i.
|
|
77 |
Genel |
su altında nefesini tutma rekoru |
record for underwater breath holding i.
|
|
78 |
Genel |
ağırlığı altında sendelemek |
stagger under the weight of i.
|
|
79 |
Genel |
etki altında kalmama |
objectivity i.
|
|
80 |
Genel |
basınç altında tutma |
pressurization i.
|
|
81 |
Genel |
gözetim altında koruma |
sentineling i.
|
|
82 |
Genel |
bir diğerinin hesabına ve onun ismi altında kitap yazan kimse |
ghost-writer i.
|
|
83 |
Genel |
1 cent'in altında bir değere sahip olan bakırdan doğu hint adaları madeni para |
pice i.
|
|
84 |
Genel |
baskı altında soğukkanlılık |
cool i.
|
|
85 |
Genel |
baskı altında soğukkanlılık |
assuredness i.
|
|
86 |
Genel |
baskı altında soğukkanlılık |
aplomb i.
|
|
87 |
Genel |
baskı altında soğukkanlılık |
poise i.
|
|
88 |
Genel |
baskı altında soğukkanlılık |
sang froid i.
|
|
89 |
Genel |
koltuk altında zarar görmeden taşınmak için tasarlanmış üç ya da dört köşeli katlanabilir şapka |
chapeau bras i.
|
|
90 |
Genel |
fiziksel veya ahlaki açıdan baskı altında olma |
necessity i.
|
|
91 |
Genel |
japonca'da dağın altında anlamına gelen soyadı |
yamashita i.
|
|
92 |
Genel |
baskı altında bozulmama |
unbreakableness i.
|
|
93 |
Genel |
(bir şeyin) altında çıkıntı yapmış şey |
underlap i.
|
|
94 |
Genel |
altında yatan anlam |
undermeaning i.
|
|
95 |
Genel |
(birinin emri altında yapılan) yardım |
underministry i.
|
|
96 |
Genel |
tahmin edilen performansın altında kalan işletme |
underperformer i.
|
|
97 |
Genel |
altında yatan his |
undersense i.
|
|
98 |
Genel |
altında çubuk bulunan bir at nalı |
bar shoe i.
|
|
99 |
Genel |
bilgisayar tuşlarının altında ve etrafında biriken pislik |
keyboard plaqu i.
|
|
100 |
Genel |
(sürerken dik duruş için) pedalları koltuğun altında olma |
uprightness i.
|
|
101 |
Genel |
(su altında arama yapan) dalgıç |
urinator i.
|
|
102 |
Genel |
çatı teknesi veya küvet gibi bir tesisatın altında yer alan su toplama haznesi |
safe i.
|
|
103 |
Genel |
belirli koşullar altında eski biçimine dönen metalik malzeme |
marmem i.
|
|
104 |
Genel |
kötü kimseleri uzaklaştırmak veya baskı altında tutmak için linç kanunu yöntemlerini kullanan kanun dışı bir teşkilat |
white cap i.
|
|
105 |
Genel |
yasalarla koruma altında olup eğlence ve endüstriyel amaçlı kullanımı kısıtlı olan bölge |
wilderness area i.
|
|
106 |
Genel |
bir şeyin altında yatan amaç |
meaning i.
|
|
107 |
Genel |
ağırlığı genellikle 1/8 karatın altında olan, büyük bir taş parçasından kesilmiş küçük elmas |
melee i.
|
|
108 |
Genel |
kalçanın hemen altında biten aşırı kısa etek |
microskirt i.
|
|
109 |
Genel |
havanın zemine bitişik olmayıp altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir bölgesi |
midair i.
|
|
110 |
Genel |
havanın zemine bitişik olmayan veya altında katı veya sıvı yüzey bulunmayan herhangi bir noktası veya bölgesi |
mid-air i.
|
|
111 |
Genel |
madeni paraların, banknotların ve nişanların devlet otoritesi altında üretildiği yer |
mint i.
|
|
112 |
Genel |
taşınabilir kaplarda basınç altında sıvılaştırılmış bütan veya propan gazı |
bottle gas i.
|
|
113 |
Genel |
zorlu koşullar altında kaçma |
hijra i.
|
|
114 |
Genel |
zorlu koşullar altında kaçma |
hijrah i.
|
|
115 |
Genel |
dış etki altında kalan kimse |
hostage i.
|
|
116 |
Genel |
(gezilere katılan gençler için) denetim altında uygun fiyatlı konaklama sunan sistem |
hostel i.
|
|
117 |
Genel |
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı |
mountain i.
|
|
118 |
Genel |
ışın demeti ufkun altında kalan bir ışığın gökyüzünde oluşturduğu parıltı |
loom i.
|
|
119 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
lorraine cross i.
|
|
120 |
Genel |
sahip olduğu dikey çubuğun orta noktasının üzerinde ve altında olmak üzere iki adet enine çubuk içeren haç |
cross of lorraine i.
|
|
121 |
Genel |
yaratıcı bir işin altında yatan veya sembolik olarak kendini gösteren tema |
mythoi i.
|
|
122 |
Genel |
eteklerin arkasında bel hizasının altında bulunan fiyonk, fırfır gibi süsleme |
bustle i.
|
|
123 |
Genel |
içgözlemsel analizde deneycinin belirlediği fiziksel koşullar altında deneyimlerini anlatan kimse |
observer i.
|
|
124 |
Genel |
yükümlülük altında olma |
obstriction i.
|
|
125 |
Genel |
atmosfer buharının sıfır derecenin altında yoğunlaşması ile soğuk yüzeyin ufak buz kristalleri ile kaplanması |
rind i.
|
|
126 |
Genel |
(armada) hac işaretinin altında yer alan basamak |
degree i.
|
|
127 |
Genel |
su altında kalma |
demersion i.
|
|
128 |
Genel |
çatı kornişinin altında bulunan diş şeklinde kare kuşak |
dental i.
|
|
129 |
Genel |
eskiden ibrani topraklarında ibranilerin koruyuculuğu altında yaşayan yabancı |
ger i.
|
|
130 |
Genel |
başka birinin adı altında edebi eser yazan kimse |
ghost i.
|
|
131 |
Genel |
kısmen toprağın altında yer alan ambar |
grave [dialect] [uk] i.
|
|
132 |
Genel |
muhafızın koruması altında olma |
guardage i.
|
|
133 |
Genel |
at arabasının altında veya arkasında bulunan yerinden oynamış tahta |
heck board i.
|
|
134 |
Genel |
dertlerin altında ezilmiş (talihsizlik gibi sebeplerle) |
oppression i.
|
|
135 |
Genel |
belirli koşullar altında elde edilebilecek en iyi sonuç |
optimum i.
|
|
136 |
Genel |
belirli şartla altında elde edilen en yüksek derece |
optimum i.
|
|
137 |
Genel |
birini aşırı derecede etki altında bırakma |
overexposure i.
|
|
138 |
Genel |
dış paketin altında yer alan ikinci ambalaj |
overwrap i.
|
|
139 |
Genel |
töhmet altında bırakan kimse |
imputer i.
|
|
140 |
Genel |
yazı tipini istenen hale getirerek basıma hazırlayan kişinin altında çalışan bir grup dizgici |
companionship [uk] i.
|
|
141 |
Genel |
töhmet altında bırakan kimse |
dispraiser i.
|
|
142 |
Genel |
alt dudağın altında bulunan pul doku |
infralabial i.
|
|
143 |
Genel |
bir alt takımın altında ve familyanın üstünde sınıflandırılan organizmalara ilişkin taksonomik kategori |
infraorder i.
|
|
144 |
Genel |
acele ettirilip baskı altında olma |
drive i.
|
|
145 |
Genel |
çeki hayvanlarının çekme güçlerinin standart koşullar altında test edildiği bir yarışma |
draw i.
|
|
146 |
Genel |
bir şeye daldırılarak kaplanmış eşyanın altında biriken damlalar |
drip i.
|
|
147 |
Genel |
aynı çatı altında yaşayan tüm aile üyeleri |
family [obsolete] i.
|
|
148 |
Genel |
çizim kağıdının altında kullanılan bir malzeme |
packing i.
|
|
149 |
Genel |
(özellikle italyan asıllı) niteliksiz göçmen işçilerin işini sözleşme altında güvenceye alan kimse |
padrone i.
|
|
150 |
Genel |
sular altında bırakmak |
ingulfment i.
|
|
151 |
Genel |
sular altında kalma |
ingulfment i.
|
|
152 |
Genel |
kilit altında tutulan şey |
inlock i.
|
|
153 |
Genel |
ağırlık altında yamulma |
pandation [obsolete] i.
|
|
154 |
Genel |
satürn etkisi altında doğduğu düşünülen kimse |
saturnist i.
|
|
155 |
Genel |
tiyatroda paradilerin altında yer alan bölüm |
parterre i.
|
|
156 |
Genel |
ışık etkisi altında fiziksel veya kimyasal değişime uğrayan pigment |
photopigment i.
|
|
157 |
Genel |
subay rütbesinin altında bir kuvvete bulunan itfaiyeci |
private i.
|
|
158 |
Genel |
13 yaşın altında olan çocuk |
preteener i.
|
|
159 |
Genel |
(eski roma'da) konsüllerin yetkisi altında seçilmiş yargıçlık yapmış kimse |
pretorian i.
|
|
160 |
Genel |
(toplama kampındaki mahkumlar gibi) baskı veya tehdit altında çalışan insan grubu |
slave labor i.
|
|
161 |
Genel |
ortalamanın altında boyuta sahip kimse |
small person i.
|
|
162 |
Genel |
itibar zedeleyip zan altında bırakan sıfat |
smear word i.
|
|
163 |
Genel |
duman altında kalmış oda |
smoke-filled room i.
|
|
164 |
Genel |
nazikçe kontrol altında tutma |
snaffle i.
|
|
165 |
Genel |
maddenin orta basınç altında akışkanlık eğilimi göstermediği dirençli hal |
solidness i.
|
|
166 |
Genel |
başkasının tesiri altında gerçekleştirilen hareket |
spuddle [dialect] i.
|
|
167 |
Genel |
el altında tutulan şey |
standby i.
|
|
168 |
Genel |
açlık sınırı altında kalan maaş |
starvation wages i.
|
|
169 |
Genel |
denetmen yetkisi altında giren şey |
stewardry [scotland] i.
|
|
170 |
Genel |
ortalamanın altında zeka |
subintelligence i.
|
|
171 |
Genel |
boyunduruk altında yaşama |
subjectness i.
|
|
172 |
Genel |
su altında kalma |
submergement i.
|
|
173 |
Genel |
en uygun seviyenin altında kalan durum |
suboptimisation [uk] i.
|
|
174 |
Genel |
en uygun seviyenin altında kalan durum |
suboptimization [us] i.
|
|
175 |
Genel |
mikroskop tablası altında yer alan bir donatı |
substage i.
|
|
176 |
Genel |
yer altında yaşayan canlı |
subterranean i.
|
|
177 |
Genel |
yer altında çalışan kimse |
subterranean i.
|
|
178 |
Genel |
yer altında bulunan mekan |
subterranity i.
|
|
179 |
Genel |
toprak altında yaşayan canlı |
subterrestrial i.
|
|
180 |
Genel |
bir yöneticinin yetkisi altında bulunan bölge |
superintendency i.
|
|
181 |
Genel |
ortak yönetim altında faaliyet gösteren taşımacılık hizmeti |
system i.
|
|
182 |
Genel |
altında yatmak |
lie behind f.
|
|
183 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
tread down f.
|
|
184 |
Genel |
koruma altında tutmak |
conserve f.
|
|
185 |
Genel |
el altında bulundurmak |
have something available f.
|
|
186 |
Genel |
zan altında bulunmak |
be under suspicion f.
|
|
187 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something available f.
|
|
188 |
Genel |
altında yatmak |
underlie f.
|
|
189 |
Genel |
sorumluluğu altında olmak |
be under someone's charge f.
|
|
190 |
Genel |
gözetim altında tutmak (bir yeri) |
cover f.
|
|
191 |
Genel |
kuşatma altında tutmak |
besiege f.
|
|
192 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
tread under foot f.
|
|
193 |
Genel |
altında kalmak |
be unable to retort f.
|
|
194 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
trample on f.
|
|
195 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
trample down f.
|
|
196 |
Genel |
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) |
be overwhelmed with f.
|
|
197 |
Genel |
suyun altında yüzmek |
swim under water f.
|
|
198 |
Genel |
şüphe altında olmak |
be under a cloud of suspicion f.
|
|
199 |
Genel |
etki altında bırakmak |
bias f.
|
|
200 |
Genel |
minnet altında kalmamak |
repay a favour f.
|
|
201 |
Genel |
minnet altında kalmak |
be under obligation f.
|
|
202 |
Genel |
baskı altında tutmak |
keep down f.
|
|
203 |
Genel |
altında olmak |
underlie f.
|
|
204 |
Genel |
fazla yük altında bulunmak (yapı) |
be under stress f.
|
|
205 |
Genel |
şüphe altında bırakmak |
cloud f.
|
|
206 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something at arm's length f.
|
|
207 |
Genel |
altında kalmamak |
make it up to somebody f.
|
|
208 |
Genel |
abluka altında tutmak |
blockade f.
|
|
209 |
Genel |
tek çatı altında toplamak |
gather under a single roof f.
|
|
210 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
kept down f.
|
|
211 |
Genel |
egemenliği altında olmak |
be under the sway of f.
|
|
212 |
Genel |
nüfuzu altında olmak |
be under the sway of f.
|
|
213 |
Genel |
altında kalmak |
swallow f.
|
|
214 |
Genel |
kilit altında saklamak |
lock up f.
|
|
215 |
Genel |
bir şeyi kilit altında tutmak |
lock something up f.
|
|
216 |
Genel |
baskı altında tutmak |
repress f.
|
|
217 |
Genel |
el altında olmamak |
be out of reach f.
|
|
218 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something near at hand f.
|
|
219 |
Genel |
altında kalmamak |
repay f.
|
|
220 |
Genel |
manevi baskı altında olmak |
be under pressure f.
|
|
221 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
keep under control f.
|
|
222 |
Genel |
ayak altında kalmak |
be where everybody passes by f.
|
|
223 |
Genel |
göz hapsi altında olmak |
be under house arrest f.
|
|
224 |
Genel |
aynı çatı altında toplamak |
bring together under the same roof f.
|
|
225 |
Genel |
ayak altında olmak |
be in the way f.
|
|
226 |
Genel |
elinin altında bulundurmak |
keep something by one f.
|
|
227 |
Genel |
sorumluluğu altında olmak |
be in one's charge f.
|
|
228 |
Genel |
pişmek (kaynama noktasının biraz altında bir derecede) |
simmer f.
|
|
229 |
Genel |
elinin altında olmak |
be within arm's reach f.
|
|
230 |
Genel |
şartlı tahliyeden sonra gözetim altında olmak |
be on probation f.
|
|
231 |
Genel |
çatısı altında toplanmak |
fall under f.
|
|
232 |
Genel |
el altında bulundurmak |
have something on hand f.
|
|
233 |
Genel |
aynı çatı altında toplamak |
assemble under the same roof f.
|
|
234 |
Genel |
sıkı bir gözetim altında tutmak |
keep a close watch on f.
|
|
235 |
Genel |
altında ... yatmak |
smack of f.
|
|
236 |
Genel |
sular altında bırakmak |
submerge f.
|
|
237 |
Genel |
ayak altında çiğneyerek birini öldürmek |
trample someone to death f.
|
|
238 |
Genel |
güzel ve masum bir kisve altında saklamak (kötü bir şeyi) |
sugarcoat f.
|
|
239 |
Genel |
söz altında kalmamak |
be quick to retort f.
|
|
240 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
stake in f.
|
|
241 |
Genel |
baskı altında tutmak |
restrain f.
|
|
242 |
Genel |
baskı altında olmak |
be under pressure f.
|
|
243 |
Genel |
müşahede altında tutulmak |
keep under observation f.
|
|
244 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
override f.
|
|
245 |
Genel |
altında bulunmak |
underlie f.
|
|
246 |
Genel |
ayak altında bırakmak |
leave where it will be stepped on f.
|
|
247 |
Genel |
bir şey elinin altında bulunmak |
have something at one's fingertips f.
|
|
248 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
stay under the debris f.
|
|
249 |
Genel |
ayak altında dolaşmak |
get in somebody's way f.
|
|
250 |
Genel |
uzun süreliğine muhafaza altında tutmak |
mothball f.
|
|
251 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something at one's fingertips f.
|
|
252 |
Genel |
şüphe altında olmamak |
be in the clear f.
|
|
253 |
Genel |
birinin altında çalışmak |
work under someone f.
|
|
254 |
Genel |
el altında olmak |
be at hand f.
|
|
255 |
Genel |
baskı altında tutmak |
coerce f.
|
|
256 |
Genel |
sular altında olmak |
be awash f.
|
|
257 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something handy f.
|
|
258 |
Genel |
etki altında bırakmak |
prejudice f.
|
|
259 |
Genel |
baskı altında tutmak |
concuss f.
|
|
260 |
Genel |
altında toplamak |
subsume under f.
|
|
261 |
Genel |
aynı yönetim altında birleştirmek |
syndicate f.
|
|
262 |
Genel |
risk altında olmak |
hang by a thread f.
|
|
263 |
Genel |
bir şeyi kilit altında tutmak |
lock something away f.
|
|
264 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
keep down f.
|
|
265 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
keep a tight rein on f.
|
|
266 |
Genel |
baskı altında tutmak |
press somebody close f.
|
|
267 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something within reach f.
|
|
268 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something readily available f.
|
|
269 |
Genel |
koruma altında olmak |
be under guard f.
|
|
270 |
Genel |
altında ezilmek (sorumluluk ağır bir iş vb) |
be overwhelmed by f.
|
|
271 |
Genel |
sel altında kalmak |
be flooded f.
|
|
272 |
Genel |
el altında bulundurmak |
keep something accessible f.
|
|
273 |
Genel |
şüphe altında olmak |
be under a cloud f.
|
|
274 |
Genel |
altında olmak |
be underlying f.
|
|
275 |
Genel |
etki altında kalmak |
be under the influence f.
|
|
276 |
Genel |
risk altında olmak |
be on the line f.
|
|
277 |
Genel |
disiplin altında tutmak |
keep under f.
|
|
278 |
Genel |
baskı altında tutmak |
contain f.
|
|
279 |
Genel |
gerçek değerinin altında paha biçmek |
underestimate f.
|
|
280 |
Genel |
mevsim normallerinin altında seyretmek |
be below seasonal normals f.
|
|
281 |
Genel |
sorumluluk altında bırakmak |
encumber f.
|
|
282 |
Genel |
psikolojik baskı altında olmak |
be under psychological pressure f.
|
|
283 |
Genel |
zan altında bırakmak |
bring someone under suspicion f.
|
|
284 |
Genel |
adı altında birleşmek |
merge under the title of f.
|
|
285 |
Genel |
adı altında birleşmek |
merge under the name of f.
|
|
286 |
Genel |
zan altında olmak |
be under suspicion f.
|
|
287 |
Genel |
şüphe altında olmak |
be under suspicion f.
|
|
288 |
Genel |
laf altında kalmamak |
give as good as one gets (in an argument) f.
|
|
289 |
Genel |
laf altında kalmamak |
give the correct and necessary response f.
|
|
290 |
Genel |
çatısı altında toplanmak |
bring together under the same roof f.
|
|
291 |
Genel |
bir çatı altında toplamak |
gather under a single roof f.
|
|
292 |
Genel |
çatısı altında toplanmak |
gather under the same roof of f.
|
|
293 |
Genel |
çatı altında toplamak |
gather under a single roof f.
|
|
294 |
Genel |
himayesi altında hareket etmek |
act under the auspices of f.
|
|
295 |
Genel |
masmavi gökyüzünün altında uzanıp yatmak |
lie down under blue sky f.
|
|
296 |
Genel |
aynı çatı altında yaşamak |
live under the same roof f.
|
|
297 |
Genel |
zan altında kalmak |
be under suspicion f.
|
|
298 |
Genel |
baskı altında hissetmek |
feel under pressure f.
|
|
299 |
Genel |
baskı altında kalmak |
be under pressure f.
|
|
300 |
Genel |
baskı altında kalmak |
remain under pressure f.
|
|
301 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
be trapped in the wreckage f.
|
|
302 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
be buried in the wreckage f.
|
|
303 |
Genel |
göçük altında kalmak |
be trapped in the wreckage f.
|
|
304 |
Genel |
göçük altında kalmak |
be buried in the wreckage f.
|
|
305 |
Genel |
karantina altında olmak |
be in quarantine f.
|
|
306 |
Genel |
çığ altında kalmak |
be buried under avalanche f.
|
|
307 |
Genel |
çatı altında toplamak |
gather under the roof f.
|
|
308 |
Genel |
zor şartlar altında yaşamak |
live in hard conditions f.
|
|
309 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
keep something in check f.
|
|
310 |
Genel |
kontrol altında olmak |
be under control f.
|
|
311 |
Genel |
mikroskop altında incelemek |
examine under the microscope f.
|
|
312 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
keep under observation f.
|
|
313 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
keep under supervision f.
|
|
314 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
keep under surveillance f.
|
|
315 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
place under surveillance f.
|
|
316 |
Genel |
ortalamanın altında kalmak |
be below the average f.
|
|
317 |
Genel |
etkisi altında kalmak |
be impressed f.
|
|
318 |
Genel |
etkisi altında kalmak |
be under the influence of f.
|
|
319 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
discipline f.
|
|
320 |
Genel |
bir bayrak altında toplamak |
unite under one flag f.
|
|
321 |
Genel |
bir bayrak altında toplamak |
unite under a single flag f.
|
|
322 |
Genel |
öküz altında buzağı aramak |
view with a jaundiced eye f.
|
|
323 |
Genel |
-in töhmeti altında kalmak |
bear the blame for f.
|
|
324 |
Genel |
-in altında bulunmak |
underlie f.
|
|
325 |
Genel |
-in altında yatmak |
underlie f.
|
|
326 |
Genel |
baskı altında tutmak |
hold down f.
|
|
327 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
get under control f.
|
|
328 |
Genel |
gözetim altında tutmak |
guard f.
|
|
329 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
tramp down f.
|
|
330 |
Genel |
göz altında bulundurmak |
keep under surveillance f.
|
|
331 |
Genel |
sıkı disiplin altında tutmak |
regiment f.
|
|
332 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
keep someone under observation f.
|
|
333 |
Genel |
müşahede altında tutmak |
keep someone under observation f.
|
|
334 |
Genel |
sıkı denetim altında tutmak |
keep someone under one's thumb f.
|
|
335 |
Genel |
ateş altında tutulmak |
come under fire f.
|
|
336 |
Genel |
(sinirini vb) kontrol altında tutmak |
choke back f.
|
|
337 |
Genel |
(sinirini vb) kontrol altında tutmak |
choke-down f.
|
|
338 |
Genel |
(sinirini vb) kontrol altında tutmak |
choke off f.
|
|
339 |
Genel |
bir başlık altında toplamak |
collect under the same title f.
|
|
340 |
Genel |
birisinin altında çalışmak |
work under someone f.
|
|
341 |
Genel |
bir başlık altında toplamak |
collect under the same heading f.
|
|
342 |
Genel |
tehdit altında olmak |
be under threat f.
|
|
343 |
Genel |
kar altında kalmak |
be covered in snow f.
|
|
344 |
Genel |
karlar altında kalmak |
be buried under snow f.
|
|
345 |
Genel |
karlar altında kalmak |
be covered in snow f.
|
|
346 |
Genel |
kar altında kalmak |
be buried under snow f.
|
|
347 |
Genel |
kritik seviyenin altında seyretmek |
be below the critical level f.
|
|
348 |
Genel |
-in tehlikesi altında kalmak |
be under the threat of f.
|
|
349 |
Genel |
zor şartlar altında görev yapmak |
work under hard conditions f.
|
|
350 |
Genel |
zor şartlar altında çalışmak |
work under hard conditions f.
|
|
351 |
Genel |
zor şartlar altında çalışmak |
work under difficult conditions f.
|
|
352 |
Genel |
zor şartlar altında görev yapmak |
work under difficult conditions f.
|
|
353 |
Genel |
zor şartlar altında çalışmak |
work under harsh conditions f.
|
|
354 |
Genel |
zor şartlar altında görev yapmak |
work under harsh conditions f.
|
|
355 |
Genel |
garantisi altında olmak |
be under the guarantee of f.
|
|
356 |
Genel |
çatısı altında çalışmak |
work under the umbrella of f.
|
|
357 |
Genel |
tehlikesi altında olmak |
be in danger of f.
|
|
358 |
Genel |
kanatları altında yaşamak |
live under the wings of f.
|
|
359 |
Genel |
durumu kontrol altında tutmak |
handle the situation f.
|
|
360 |
Genel |
ateş altında tutup bulunduğu yerden kıpırdayamaz hale getirmek |
pin f.
|
|
361 |
Genel |
kontrol altında-olmamak |
not be under control f.
|
|
362 |
Genel |
çok baskı altında kalmak |
be under a lot of pressure f.
|
|
363 |
Genel |
çok baskı altında olmak |
be under a lot of pressure f.
|
|
364 |
Genel |
büyük bir stres altında olmak |
be under a lot of stress f.
|
|
365 |
Genel |
-in gözetimi altında olmak |
be under the control of f.
|
|
366 |
Genel |
töhmet altında bırakmak |
inculpate f.
|
|
367 |
Genel |
töhmet altında bırakmak |
incriminate f.
|
|
368 |
Genel |
risk altında olmak |
be at peril f.
|
|
369 |
Genel |
bir ağacın altına/altında uzanmak |
lay down under a tree f.
|
|
370 |
Genel |
altında araba olmak |
have a car f.
|
|
371 |
Genel |
altında/alt katında yaşamak/oturmak |
live under something f.
|
|
372 |
Genel |
iflas tehdidi altında yaşamak |
live under the threat of bankruptcy f.
|
|
373 |
Genel |
bir hukuk bürosunun altında/alt katında yaşamak/oturmak |
live under a law office f.
|
|
374 |
Genel |
toprağın altında çürümek |
rot in the ground f.
|
|
375 |
Genel |
işte baskı altında olmak |
be under pressure at work f.
|
|
376 |
Genel |
su altında nefesini tutmak |
hold his/her breath underwater f.
|
|
377 |
Genel |
(soyu/soyları) tükenme tehdidi altında olmak |
be under the threat of extinction f.
|
|
378 |
Genel |
(soyları/soyu) yok olma tehdidi altında olmak |
be under the threat of extinction f.
|
|
379 |
Genel |
hasır altında tutmak |
keep under cover f.
|
|
380 |
Genel |
bir/tek bayrak altında toplamak |
unite/gather under a single flag f.
|
|
381 |
Genel |
bir/tek bayrak altında toplamak |
unite/gather under one flag f.
|
|
382 |
Genel |
büyük baskı altında olmak |
be under a lot of pressure f.
|
|
383 |
Genel |
ağırlığı altında sendelemek |
reel under the weight of f.
|
|
384 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
get trapped under debris f.
|
|
385 |
Genel |
göçük altında kalmak |
get trapped under debris f.
|
|
386 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
be trapped under the rubble f.
|
|
387 |
Genel |
risk altında olmamak |
bear no risk f.
|
|
388 |
Genel |
enkaz altında kalmak |
be trapped under rubble f.
|
|
389 |
Genel |
... riski altında olmak |
be under the risk of f.
|
|
390 |
Genel |
risk altında olmak |
be under risk f.
|
|
391 |
Genel |
sorumluluğu altında olmak |
be under someone's responsibility f.
|
|
392 |
Genel |
sorumluluğu altında olmak |
be under the responsibility of someone f.
|
|
393 |
Genel |
sorumluluğu altında olmak |
be one's responsibility f.
|
|
394 |
Genel |
altında yatıyor olmak |
be underlying f.
|
|
395 |
Genel |
kötü şartlar altında mücadeleye devam etmek |
struggle along under these poor conditions f.
|
|
396 |
Genel |
gözlem altında tutulmak |
be/put on probation f.
|
|
397 |
Genel |
gözlem altında tutmak |
put on probation f.
|
|
398 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
control f.
|
|
399 |
Genel |
kapasitesinin altında yüklemek |
underload f.
|
|
400 |
Genel |
anahtarı paspasın altında koymak |
put the key under the mat f.
|
|
401 |
Genel |
birinin altında/emrinde çalışmak |
work/serve under someone f.
|
|
402 |
Genel |
su altında nefes alamamak |
can't breathe under water f.
|
|
403 |
Genel |
tahmin edilen performansın altında kalmak |
underperform f.
|
|
404 |
Genel |
aynı çatı altında toplanmak |
gather under the same roof f.
|
|
405 |
Genel |
egemenliği altında tutmak |
hegemonise f.
|
|
406 |
Genel |
egemenliği altında tutmak |
hegemonize f.
|
|
407 |
Genel |
esaret altında yetiştirilmek |
be bred in captivity f.
|
|
408 |
Genel |
harekete geçmeye mecbur kalacak şekilde baskı altında kalmak |
be pressed up to the point of action f.
|
|
409 |
Genel |
stres altında kalmak |
remain under stress f.
|
|
410 |
Genel |
stres altında kalmak |
be under stress f.
|
|
411 |
Genel |
sorumluluk altında bırakmak |
accumber f.
|
|
412 |
Genel |
yükümlülük altında olmak |
be under obligation f.
|
|
413 |
Genel |
birinin koruması altında olmak |
have a care f.
|
|
414 |
Genel |
kontrolü altında tutmak |
have in hand f.
|
|
415 |
Genel |
(sıvıyı) katılaştırmadan veya kristalleştirmeden donma noktasının altında soğutmak |
undercool f.
|
|
416 |
Genel |
(bir şeyin) altında büyümek |
undergrow f.
|
|
417 |
Genel |
(bir şeyin) altında çıkıntı yapmak |
underlap f.
|
|
418 |
Genel |
(birinin emri altında) yardım etmek |
underminister f.
|
|
419 |
Genel |
altında sürmek |
underrun f.
|
|
420 |
Genel |
altında devam etmek |
underrun f.
|
|
421 |
Genel |
altında uzanmak |
underrun f.
|
|
422 |
Genel |
baskı altında tutmak |
hold [scottish] f.
|
|
423 |
Genel |
(yarış atı) maksimum hızının altında koşmak |
hang f.
|
|
424 |
Genel |
kilit altında tutmak |
uplock [obsolete] f.
|
|
425 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
leash f.
|
|
426 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
bind f.
|
|
427 |
Genel |
(bir şeyin) yüzeyinin altında oyuk açmak |
mine f.
|
|
428 |
Genel |
sıkıntılar altında ezmek |
break f.
|
|
429 |
Genel |
yanlış etki altında bırakmak |
misbias f.
|
|
430 |
Genel |
arabanın altında kalmak |
be run over by a car f.
|
|
431 |
Genel |
(bir yerden çıkması gereken şeyi) kontrol altında tutmak |
hush f.
|
|
432 |
Genel |
mürebbiye kontrolü altında olmak |
governess f.
|
|
433 |
Genel |
(birini) belirli bir faaliyetten men etmeden gözetim altında tutmak |
graylist f.
|
|
434 |
Genel |
yoksulluğun altında ezmek |
gripe f.
|
|
435 |
Genel |
sert bir şekilde ayak altında çiğnemek |
hobnail f.
|
|
436 |
Genel |
kol altında taşımak |
oxter [scotland] f.
|
|
437 |
Genel |
çarpıcı veya hatırda kalıcı pasajları genel başlıklar altında düzenlemek |
commonplace f.
|
|
438 |
Genel |
(bilgiyi) baskı altında açığa çıkarmak |
disgorge f.
|
|
439 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
conculcate [obsolete] f.
|
|
440 |
Genel |
yükselerek altında bırakmak |
cover f.
|
|
441 |
Genel |
(baskı altında) verimini kaybedip dağılmak |
crack (up) f.
|
|
442 |
Genel |
su altında kalmak |
drown f.
|
|
443 |
Genel |
yükümlülük altında bırakmak |
incomber f.
|
|
444 |
Genel |
birlik altında toplamak |
consociate f.
|
|
445 |
Genel |
(hristiyanlık'ta) dini kardeşlik altında toplamak |
consociate [us] f.
|
|
446 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
contain f.
|
|
447 |
Genel |
sular altında bırakmak |
ingulf f.
|
|
448 |
Genel |
kilit altında tutmak |
inlock f.
|
|
449 |
Genel |
kilit altında saklamak |
inlock f.
|
|
450 |
Genel |
kayıt altında çiftleştirmek |
pedigree f.
|
|
451 |
Genel |
soy kütüğü altında çiftleştirmek |
pedigree f.
|
|
452 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
foil [obsolete] f.
|
|
453 |
Genel |
gözetim altında tutmak |
follow f.
|
|
454 |
Genel |
ayak altında çiğnemek |
scamble [dialect] [uk] f.
|
|
455 |
Genel |
(para karşılığı rütbe uygulaması altında kurulan askeri heyeti) lağvetmek |
sell [uk] f.
|
|
456 |
Genel |
kuşatma altında tutmak |
siege f.
|
|
457 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
sneb [dialect] [uk] f.
|
|
458 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
snib [dialect] [uk] f.
|
|
459 |
Genel |
kontrolü altında tutmak |
pocket f.
|
|
460 |
Genel |
altında yağın varlığını tespit etmek |
prove (up) f.
|
|
461 |
Genel |
(gücünü kontrol altında tutmak için) var gücü ile yarışmamak |
stall [obsolete] f.
|
|
462 |
Genel |
kontrol altında tutmak |
still f.
|
|
463 |
Genel |
suyun altında olmak |
submarine f.
|
|
464 |
Genel |
suyun altında hareket etmek |
submarine f.
|
|
465 |
Genel |
suyun altında çalışmak |
submarine f.
|
|
466 |
Genel |
suyun altında bulunmak |
submarine f.
|
|
467 |
Genel |
su altında yüzmek |
submarine f.
|
|
468 |
Genel |
su altında tutmak |
submerse f.
|
|
469 |
Genel |
(sözleşme altında) ödeme teminatı vermek |
subscribe f.
|
|
470 |
Genel |
sular altında bırakmak |
surround [obsolete] f.
|
|
471 |
Genel |
gözetim altında tutmak |
survey f.
|
|
472 |
Genel |
himaye altında |
under escort s.
|
|
473 |
Genel |
vasatın altında |
below average s.
|
|
474 |
Genel |
boyunduruk altında olmayan |
yokeless s.
|
|
475 |
Genel |
birisinin nüfuzu altında |
under someone's thumb s.
|
|
476 |
Genel |
perdesi altında |
under cover of s.
|
|
477 |
Genel |
dingil altında asılı |
underslung s.
|
|
478 |
Genel |
normalin altında |
substandard s.
|
|
479 |
Genel |
şeytanın etkisi altında |
demoniacal s.
|
|
480 |
Genel |
borç altında |
behindhand s.
|
|
481 |
Genel |
kontrol altında tutan |
disposing s.
|
|
482 |
Genel |
ay altında bulunan |
sublunar s.
|
|
483 |
Genel |
uyuşturucu madde etkisi altında |
drugged s.
|
|
484 |
Genel |
şeytanın etkisi altında |
diabolical s.
|
|
485 |
Genel |
kisvesi altında |
under cover of s.
|
|
486 |
Genel |
kilit ve anahtar altında saklanmayan |
loose s.
|
|
487 |
Genel |
ayaklar altında çiğnenmiş |
downtrodden s.
|
|
488 |
Genel |
su altında kullanılan |
underwater s.
|
|
489 |
Genel |
su altında olan |
underwater s.
|
|
490 |
Genel |
el altında |
ready s.
|
|
491 |
Genel |
el altında |
at hand s.
|
|
492 |
Genel |
ses hızının altında |
subsonic s.
|
|
493 |
Genel |
zorba bir yönetim altında |
under an oppressive regime s.
|
|
494 |
Genel |
belli şartlar karşılanıncaya kadar üçüncü bir şahsın kontrolü altında tutulmuş |
escrowed s.
|
|
495 |
Genel |
manda altında olan |
mandated s.
|
|
496 |
Genel |
askeri kontrol altında olmayan |
demilitarised s.
|
|
497 |
Genel |
gereken ağırlığın altında olan |
underweight s.
|
|
498 |
Genel |
içkinin etkisi altında olmayan |
sober s.
|
|
499 |
Genel |
baskı altında |
captive s.
|
|
500 |
Genel |
yönetim altında olmayan |
undirected s.
|
|