|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
ani ışık |
flash i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
bazı kutsal kişilerin başı etrafında gösterilen ışık çemberi |
halo i.
|
|
|
3 |
Yaygın Kullanım |
titrek ışık/alev |
flicker i.
|
|
4 |
Yaygın Kullanım |
ışık tutmak |
flash f.
|
|
5 |
Yaygın Kullanım |
renkleri ayırmadan ışık yayabilen |
achromatic s.
|
|
General |
|
6 |
Genel |
titrek ışık |
twinkle i.
|
|
7 |
Genel |
göz kamaştırıcı ışık |
glare i.
|
|
8 |
Genel |
titrek ışık |
twinkling i.
|
|
9 |
Genel |
fazla ışık veren lamba |
photoflood i.
|
|
10 |
Genel |
belirli hava şartlarında güneşin veya ayın etrafında beliren ışık çemberi |
corona i.
|
|
11 |
Genel |
titrek ışık |
flicker i.
|
|
12 |
Genel |
ışık ışını |
ray of light i.
|
|
13 |
Genel |
trafik lambasında kırmızı ışık |
red light i.
|
|
14 |
Genel |
ışık yılı |
light year i.
|
|
15 |
Genel |
yeşil ışık |
green light i.
|
|
16 |
Genel |
ışık saçan yüzeyin her santimetrekaresi üzerindeki bir kaloriye eşit güneş radyasyonu bölümü |
langley i.
|
|
17 |
Genel |
ışık huzmesi |
streamer i.
|
|
18 |
Genel |
ışık saçma |
irradiation i.
|
|
19 |
Genel |
ışık ışını |
light ray i.
|
|
20 |
Genel |
ışık kaynakları |
light sources i.
|
|
21 |
Genel |
ışık dalgası |
light wave i.
|
|
22 |
Genel |
zayıf ışık |
twilight i.
|
|
|
23 |
Genel |
ışık saçan şey |
luminary i.
|
|
24 |
Genel |
ışık ileten kristal |
allochromatic crystal i.
|
|
25 |
Genel |
ışık kirliliği |
light pollution i.
|
|
26 |
Genel |
ışık kuvveti |
candle power i.
|
|
27 |
Genel |
ışık ve tonlamaya dayanan |
painterliness i.
|
|
28 |
Genel |
kızıl ışık |
glow i.
|
|
29 |
Genel |
parlak ışık |
blaze i.
|
|
30 |
Genel |
yeşil ışık |
mec i.
|
|
31 |
Genel |
ışık hızından daha büyük hızlarla hareket eden teorik bir tanecik |
tachyon i.
|
|
32 |
Genel |
hafif ışık |
glimmer i.
|
|
33 |
Genel |
ışık soğurulması |
light absorption i.
|
|
34 |
Genel |
titrek ışık |
flare i.
|
|
35 |
Genel |
inkoherent ışık |
incoherent light i.
|
|
36 |
Genel |
hayali ışık |
imaginary light i.
|
|
37 |
Genel |
sarı ışık |
yellow light i.
|
|
38 |
Genel |
ışık eğrisi |
light curve i.
|
|
39 |
Genel |
floresan ışık |
fluorescent light i.
|
|
40 |
Genel |
parlak ışık |
bright light i.
|
|
41 |
Genel |
ışık toplama gücü |
light gathering power i.
|
|
42 |
Genel |
ışık kararlılığı |
light stability i.
|
|
43 |
Genel |
ışık baskısı |
collotype i.
|
|
44 |
Genel |
ışık direği |
boom i.
|
|
45 |
Genel |
ışık veren cisim (güneş vb) |
luminary i.
|
|
46 |
Genel |
ışık dağılımı |
light distribution i.
|
|
47 |
Genel |
zararsız ışık |
safelight i.
|
|
48 |
Genel |
ışık duyarlılığı |
luminous sensitivity i.
|
|
49 |
Genel |
kırmızı ışık |
safelight i.
|
|
50 |
Genel |
ışık kıyısı, güney ispanya'nın atlantik kıyıları |
costa de la luz i.
|
|
51 |
Genel |
ışık akısı |
light flux i.
|
|
52 |
Genel |
ışık kapanı |
light trap i.
|
|
53 |
Genel |
morötesi ışık |
ultraviolet light i.
|
|
54 |
Genel |
ışık halkası |
aureola i.
|
|
55 |
Genel |
ışık verimi |
light efficiency i.
|
|
56 |
Genel |
ışık halkası |
nimbus i.
|
|
57 |
Genel |
ışık verme |
glimmering i.
|
|
58 |
Genel |
ışık açısı |
light beam angle i.
|
|
59 |
Genel |
ışık ölçer |
light meter i.
|
|
60 |
Genel |
ısısız ışık |
cold light i.
|
|
61 |
Genel |
ışık demeti |
beam i.
|
|
62 |
Genel |
yeşil ışık (trafik lambasında) |
green light i.
|
|
|
63 |
Genel |
3,26 ışık yılı |
parsec i.
|
|
64 |
Genel |
görünebilir ışık |
visible light i.
|
|
65 |
Genel |
ışık kabini |
light box i.
|
|
66 |
Genel |
ışık veren şey |
light i.
|
|
67 |
Genel |
ışık modülasyonu |
light modulation i.
|
|
68 |
Genel |
ışık göstergesi |
light indicator i.
|
|
69 |
Genel |
çok özel hava koşullarında güneş veya ay etrafında ışık çemberi |
halo i.
|
|
70 |
Genel |
parlaklık (ışık vb) |
brightness i.
|
|
71 |
Genel |
mimaride ışık |
light in architecture i.
|
|
72 |
Genel |
ışık modülatörü |
light modulator i.
|
|
73 |
Genel |
ışık akımı |
light current i.
|
|
74 |
Genel |
ışık halkası |
halo i.
|
|
75 |
Genel |
yarı ışık |
half light i.
|
|
76 |
Genel |
ışık halkasıyla çevirme |
enhaloing i.
|
|
77 |
Genel |
ışık rezistansı |
light resistance i.
|
|
78 |
Genel |
ışık spektrumu |
light spectrum i.
|
|
79 |
Genel |
ışık hızından daha hızlı uzay motoru |
warp drive i.
|
|
80 |
Genel |
ışık hızı |
light velocity i.
|
|
81 |
Genel |
doğal ışık |
natural light i.
|
|
82 |
Genel |
zayıf ışık |
glimmer i.
|
|
83 |
Genel |
ışık yay |
beam i.
|
|
84 |
Genel |
ışık ve gölge sanatı resim |
chiaroscuro i.
|
|
85 |
Genel |
ak ışık |
white light i.
|
|
86 |
Genel |
ışık oyunu |
play of light i.
|
|
87 |
Genel |
ışık huzmesi |
ray i.
|
|
88 |
Genel |
ilk ışık |
first light i.
|
|
89 |
Genel |
ışık ve sıcaklık saçma |
effulging i.
|
|
90 |
Genel |
ışık azaltıcı cihaz |
dimmer i.
|
|
91 |
Genel |
ince ışık demeti |
bar i.
|
|
92 |
Genel |
suni ışık filmi |
artificial light film i.
|
|
93 |
Genel |
ışık halkası |
aureole i.
|
|
94 |
Genel |
daha kuvvetli bir ışık altında mum ışığının görülememesi durumu |
shadowing i.
|
|
95 |
Genel |
arka ışık |
tail light i.
|
|
96 |
Genel |
ışık düşürme |
exposure i.
|
|
97 |
Genel |
ışık geçirmezlik |
opacity i.
|
|
98 |
Genel |
parlak ışık |
dazzle i.
|
|
99 |
Genel |
ışık kaynağı |
source of illumination i.
|
|
100 |
Genel |
yayınmış ışık |
stray light i.
|
|
101 |
Genel |
ışık birimi |
lumen i.
|
|
102 |
Genel |
ışık yansıması |
light reflection i.
|
|
103 |
Genel |
ışık bilimi |
optics i.
|
|
104 |
Genel |
ışık salım |
optical emission i.
|
|
105 |
Genel |
sabit ışık |
fixed light i.
|
|
106 |
Genel |
şiddetli ışık |
harsh light i.
|
|
107 |
Genel |
kör edici ışık |
blinding light i.
|
|
108 |
Genel |
suni ışık |
artificial light i.
|
|
109 |
Genel |
yapay ışık filmi |
artificial light film i.
|
|
110 |
Genel |
yapay ışık |
artificial light i.
|
|
111 |
Genel |
yansıyan ışık |
reflected light i.
|
|
112 |
Genel |
yansımış ışık |
reflected light i.
|
|
113 |
Genel |
kırmızı ışık |
red light i.
|
|
114 |
Genel |
ışık bacası |
day shaft i.
|
|
115 |
Genel |
titrek parlak ışık ya da alev |
flare i.
|
|
116 |
Genel |
ışık halkası |
glory i.
|
|
117 |
Genel |
yeşil ışık |
come-on i.
|
|
118 |
Genel |
gece açık bırakılan loş ışık |
night-light i.
|
|
119 |
Genel |
kuvvetli ışık |
intense light i.
|
|
120 |
Genel |
ışık bebeği |
diaphragm i.
|
|
121 |
Genel |
parlak ışık |
flare i.
|
|
122 |
Genel |
ışık penceresi |
light i.
|
|
123 |
Genel |
ışık veren şey |
lustre i.
|
|
124 |
Genel |
ışık veren cisim |
luminary i.
|
|
125 |
Genel |
parlak ışık |
shiny light i.
|
|
126 |
Genel |
parlak ışık |
brilliant light i.
|
|
127 |
Genel |
parlak ışık |
radiant light i.
|
|
128 |
Genel |
doğal ışık |
north light i.
|
|
129 |
Genel |
kısık ışık |
dimmed light i.
|
|
130 |
Genel |
kısık ışık |
faint light i.
|
|
131 |
Genel |
ışık dizaynı |
lighting design i.
|
|
132 |
Genel |
kısık ışık |
reduced light i.
|
|
133 |
Genel |
ses ve ışık gösterisi |
son et lumiere i.
|
|
134 |
Genel |
ışık kaynağı |
light source i.
|
|
135 |
Genel |
bir mantar tarafından üretilen fosforlu bir ışık |
foxfire i.
|
|
136 |
Genel |
ışık kulesi |
light tower i.
|
|
137 |
Genel |
yahudilerin ışık festivalinde oynadıkları dört kenarlı topaç |
dreidel i.
|
|
138 |
Genel |
kırmızı ışık |
stoplight i.
|
|
139 |
Genel |
ışık perdesi |
light curtain i.
|
|
140 |
Genel |
gömme ışık |
recessed light i.
|
|
141 |
Genel |
gömme ışık |
pot light i.
|
|
142 |
Genel |
gömme ışık |
downlight i.
|
|
143 |
Genel |
gömme ışık |
can light i.
|
|
144 |
Genel |
kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen (kimse) |
hyperboreios i.
|
|
145 |
Genel |
kuzey dağlarının ötesinde ebedi ışık ve bereket ülkesinde yaşadığı düşünülen (kimse) |
hyperborean i.
|
|
146 |
Genel |
ışık ormanı |
light forest i.
|
|
147 |
Genel |
çoklu renkte ışık üreten sinyal lambası |
stack light i.
|
|
148 |
Genel |
yapay ışık |
candlelight i.
|
|
149 |
Genel |
ışık baskılı fotoğraf |
collotype i.
|
|
150 |
Genel |
ışık baskısı tekniği |
collotype i.
|
|
151 |
Genel |
ışık kırılımı bilimi |
dioptrics i.
|
|
152 |
Genel |
ışık kırılması ölçüsü |
dioptric i.
|
|
153 |
Genel |
ışık veren şey |
luster i.
|
|
154 |
Genel |
ışık ile işaretleme |
trail blazing i.
|
|
155 |
Genel |
ışık ile işaretleme |
trailblazing i.
|
|
156 |
Genel |
ruhsal ışık halkası |
spiritual halo i.
|
|
157 |
Genel |
ortaya çıkan ışık |
emerging light i.
|
|
158 |
Genel |
giren ışık |
entering light i.
|
|
159 |
Genel |
ışık bariyer |
light barrier i.
|
|
160 |
Genel |
zayıf ışık |
poor light i.
|
|
161 |
Genel |
ters ışık |
reverse light i.
|
|
162 |
Genel |
göz kamaştırıcı ışık |
light glare i.
|
|
163 |
Genel |
ışık kaynağı |
radiant i.
|
|
164 |
Genel |
patladığında parlak ışık verecek şekilde doldurulmuş kartondan sinyal aracı |
candlebomb i.
|
|
165 |
Genel |
yansıyan ışık |
reflex i.
|
|
166 |
Genel |
yahudilerin ışık festivalinde oynadıkları dört kenarlı topaç |
trendel i.
|
|
167 |
Genel |
titrek ışık |
twinkler i.
|
|
168 |
Genel |
bütün gece yetecek kadar ışık |
allnight i.
|
|
169 |
Genel |
ışık aylası |
aureola i.
|
|
170 |
Genel |
ışık aylası |
aureole i.
|
|
171 |
Genel |
eski radyolarda frekansın netliğine göre ışık veren gösterge/lamba |
magic eye i.
|
|
172 |
Genel |
ışık düğmesi |
light switch i.
|
|
173 |
Genel |
ışık kulesi |
lantern i.
|
|
174 |
Genel |
ışık hızı |
speed of light i.
|
|
175 |
Genel |
ışık görevlisi |
lightman i.
|
|
176 |
Genel |
göz kamaştırıcı ışık veya renk yoğunluğu |
blare i.
|
|
177 |
Genel |
alevli ışık |
blash i.
|
|
178 |
Genel |
ısıtıcı ışık |
blaze i.
|
|
179 |
Genel |
ışık bariyeri |
light barrier i.
|
|
180 |
Genel |
duvarda genellikle ahşap kepenkle örtülen hava ve ışık boşluğu |
bole [scotland] i.
|
|
181 |
Genel |
özellikle ışık mikroskobunun çözünürlük kısıtında gözlemlenebilen çeşitli çok küçük hücre yapıları |
microsome i.
|
|
182 |
Genel |
yoğun ışık |
brights i.
|
|
183 |
Genel |
ışık demeti |
brush [obsolete] i.
|
|
184 |
Genel |
üzerinde ışık ve gölge oyunuyla dekoratif etki oluşturulan dar kontürlü yüzey |
molding i.
|
|
185 |
Genel |
içrek ışık |
light i.
|
|
186 |
Genel |
kanuni olarak doğal ve engellenmemiş ışık alma hakkı |
light i.
|
|
187 |
Genel |
kağıdın ışık altındaki görünümü |
look-down i.
|
|
188 |
Genel |
ışık saçan şey |
luminant i.
|
|
189 |
Genel |
ışık kaynağı |
luminant i.
|
|
190 |
Genel |
ışık yayan şey |
luminosity i.
|
|
191 |
Genel |
(şamdan benzeri) ışık saçan dekoratif obje |
luster i.
|
|
192 |
Genel |
kökeni bilinmese de bazı tarihi olaylarla ilişkilendirilebilen ve genellikle dini ritüel ve inançlara ışık tutan hikaye |
mythoi i.
|
|
193 |
Genel |
maddenin oksijenle tepkimeye girerek dışarıya ısı ve ışık verme süreci |
burning i.
|
|
194 |
Genel |
dönerek ışık saçan bir havai fişek türü |
girandola i.
|
|
195 |
Genel |
parlak ışık huzmesi |
glade [obsolete] i.
|
|
196 |
Genel |
ışık parlaması |
glaik [scotland] i.
|
|
197 |
Genel |
ışık yansıması |
gleaming i.
|
|
198 |
Genel |
yansıtılmış ışık görünümü |
gleaming i.
|
|
199 |
Genel |
ani ışık |
glent [dialect] [uk] i.
|
|
200 |
Genel |
zayıf ışık |
glimmering i.
|
|
201 |
Genel |
ışık halkası |
gloria i.
|
|
202 |
Genel |
brocken spektrumunu çevreleyen renkli ışık halkaları |
glory i.
|
|
203 |
Genel |
yeşil ışık |
go-ahead i.
|
|
204 |
Genel |
(özellikle tutulma esnasında ışık) ortadan kaybolma |
deliquium i.
|
|
205 |
Genel |
güçlü ışık |
overlight i.
|
|
206 |
Genel |
ışık kaynağı |
illumination i.
|
|
207 |
Genel |
(ışık) üzerine düşme |
impact i.
|
|
208 |
Genel |
(ışık) vurma |
impact i.
|
|
209 |
Genel |
zayıf ışık |
owllight i.
|
|
210 |
Genel |
cılız ışık |
owllight i.
|
|
211 |
Genel |
hafifçe parlayan ışık |
owllight i.
|
|
212 |
Genel |
ani ışık |
distriction i.
|
|
213 |
Genel |
engellenmemiş saf ışık |
dry light i.
|
|
214 |
Genel |
glokoma hastalarının ışık etrafında gördüğü halo benzeri görüntü |
iridization i.
|
|
215 |
Genel |
ışık gibi yayılan manevi aydınlık |
irradiance i.
|
|
216 |
Genel |
ufak ışık parıltısı |
pink i.
|
|
217 |
Genel |
ilk ışığın aydınlatamadığı alanı aydınlatmak için yansıtılan ışık |
crosslight i.
|
|
218 |
Genel |
(iki bitişik duvardaki pencereler gibi) karşılıklı durmayan kaynaklardan çıkan ışık |
crosslight i.
|
|
219 |
Genel |
çapraz ışık |
crosslight i.
|
|
220 |
Genel |
gece görülen ve ölüm habercisi olduğuna inanılan ışık |
fetch candle i.
|
|
221 |
Genel |
ışık geçişini kapatan dalları kesme |
interlucation [obsolete] i.
|
|
222 |
Genel |
ışık geçirgenliği |
pellucidity i.
|
|
223 |
Genel |
ışık geçirgenliği |
pellucidness i.
|
|
224 |
Genel |
ışık gibi parlayan kimse |
planet i.
|
|
225 |
Genel |
ışık sinyallerinin cam elyafı yoluyla iletimi |
fiberoptics i.
|
|
226 |
Genel |
kamp ateşinden yansıyan ışık |
firelight i.
|
|
227 |
Genel |
titrek ışık |
flichter i.
|
|
228 |
Genel |
film kamerasının önünde yer alan ve filmin ışık almasını sağlayan dikdörtgen açıklık |
gate i.
|
|
229 |
Genel |
bikromatla işlem görmüş jelatin film üzerindeki ışık hareketinden faydalanarak resimlerin çoğaltıldığı basım işlemi |
gelatin process i.
|
|
230 |
Genel |
hücre içindeki bazı protoplazmik cisimlerin (ışık, ısı) dış etkilere göre gösterdiği konum değişikliği |
orientation i.
|
|
231 |
Genel |
özellikle terapötik uygulamalarla ilgili olarak ışık ve enerji üretimi ile ilgilenen bilim dalı |
photology i.
|
|
232 |
Genel |
ışık etkisi altında fiziksel veya kimyasal değişime uğrayan pigment |
photopigment i.
|
|
233 |
Genel |
ışık küresi |
photosphere i.
|
|
234 |
Genel |
ana ışık rengi |
primary color for light i.
|
|
235 |
Genel |
kendi iç dünyasına ışık tutma |
self-direction i.
|
|
236 |
Genel |
(gökyüzü, deniz veya ışık) sakinlik |
serene i.
|
|
237 |
Genel |
(gökyüzü, deniz veya ışık) dingin enginlik |
serene i.
|
|
238 |
Genel |
ışık demeti |
shine [obsolete] i.
|
|
239 |
Genel |
ışık halkası |
shine [obsolete] i.
|
|
240 |
Genel |
yanıp sönen ışık şeridi |
slash i.
|
|
241 |
Genel |
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık |
spill i.
|
|
242 |
Genel |
tiyatro veya fotoğraf ışığının odak noktasının dışında kalan ve istenmeyen yeri aydınlatan ışık |
spill light i.
|
|
243 |
Genel |
sınırlı parlak renk/ışık görünümü |
stab i.
|
|
244 |
Genel |
ışık çakması |
stream i.
|
|
245 |
Genel |
ışık parlaması |
stream i.
|
|
246 |
Genel |
ışık parlaması |
stricture [obsolete] i.
|
|
247 |
Genel |
güneşin verdiği sıcaklık ve ışık |
sunshine i.
|
|
248 |
Genel |
(ağaç veya dallarında) yetersiz ışık nedeniyle büyümeme |
suppression i.
|
|
249 |
Genel |
(televizyon ekranı veya filmde) test nesnesini çevreleyen ışık alanı |
surround i.
|
|
250 |
Genel |
(ışık, ses) yoğunluk |
intensity i.
|
|
251 |
Genel |
ışık vermek |
light f.
|
|
252 |
Genel |
ışık vermek |
glimmer f.
|
|
253 |
Genel |
kapatmak (ışık/gaz/makine vb'ni) |
shut off f.
|
|
254 |
Genel |
ışık tutmak |
light the way for f.
|
|
255 |
Genel |
ışık tutmak |
flash on f.
|
|
256 |
Genel |
ışık saçmak |
flare f.
|
|
257 |
Genel |
ışık saçmak |
beam f.
|
|
258 |
Genel |
ışık tutmak |
light the way f.
|
|
259 |
Genel |
ışık tutmak |
irradiate f.
|
|
260 |
Genel |
ışık tutmak |
shed light f.
|
|
261 |
Genel |
titrek ışık vermek |
flare f.
|
|
262 |
Genel |
ışık saçmak |
radiate f.
|
|
263 |
Genel |
ışık saçmak |
irradiate f.
|
|
264 |
Genel |
söndürülmüş olmak (elektrik/ışık) |
be off f.
|
|
265 |
Genel |
ışık tutmak |
set light to f.
|
|
266 |
Genel |
ışık tutmak |
shed light on f.
|
|
267 |
Genel |
açık olmak (elektrik/ışık) |
be on f.
|
|
268 |
Genel |
kapalı olmak (elektrik/ışık) |
be off f.
|
|
269 |
Genel |
ışık saçmak |
ray f.
|
|
270 |
Genel |
saçılmak (ışık) |
radiate f.
|
|
271 |
Genel |
biteviye sönüp parlamak (ışık) |
wink f.
|
|
272 |
Genel |
ışık saçmak |
shine f.
|
|
273 |
Genel |
ışık saçmak |
burn f.
|
|
274 |
Genel |
kapanmak (ışık/makine vb) |
shut off f.
|
|
275 |
Genel |
saçmak (ışık) |
beam f.
|
|
276 |
Genel |
ışık tutmak |
shed f.
|
|
277 |
Genel |
ışıldamak (ışık) |
wink f.
|
|
278 |
Genel |
ışık tutmak |
bear a torch f.
|
|
279 |
Genel |
oynamak (ışık/gölge) |
flicker f.
|
|
280 |
Genel |
ışık saçmak |
lighten f.
|
|
281 |
Genel |
ışık saçmak |
light f.
|
|
282 |
Genel |
ışık tutmak |
light f.
|
|
283 |
Genel |
ışık saçmak |
sparkle f.
|
|
284 |
Genel |
dışarı vermek (ısı/ışık) |
give off f.
|
|
285 |
Genel |
yanıp sönmek (ışık) |
blink f.
|
|
286 |
Genel |
ışık saçmak |
light up f.
|
|
287 |
Genel |
yeşil ışık yakmak |
give green light f.
|
|
288 |
Genel |
kırmak (ışık vb) |
refract f.
|
|
289 |
Genel |
ışık almak (oda vb) |
receive light f.
|
|
290 |
Genel |
ışık yakmak |
turn the light on f.
|
|
291 |
Genel |
ışık yakmak |
ring a bell f.
|
|
292 |
Genel |
ışık vermek |
glow f.
|
|
293 |
Genel |
ışık yanmak |
(the light) be on f.
|
|
294 |
Genel |
yeşil ışık yakmak |
give green light to f.
|
|
295 |
Genel |
ışık yaymak |
give (out) light f.
|
|
296 |
Genel |
ışık yaymak |
cast light f.
|
|
297 |
Genel |
ışık yaymak |
emit light f.
|
|
298 |
Genel |
(ışık) kısmak |
dip f.
|
|
299 |
Genel |
(ışık) sönmek |
go out f.
|
|
300 |
Genel |
yeşil ışık yakmak |
give somebody the come-on f.
|
|
301 |
Genel |
-e ışık tutmak |
offer an insight into f.
|
|
302 |
Genel |
(ışık/ateş) söndürmek |
extinguish f.
|
|
303 |
Genel |
ışık saçmak/ışığı yansıtmak |
glitter with f.
|
|
304 |
Genel |
sürekli yanmak (ışık) |
flash f.
|
|
305 |
Genel |
ışık sızdırmak |
filter light f.
|
|
306 |
Genel |
ışık sızmak |
(light) filter f.
|
|
307 |
Genel |
(ışık) kırmak |
refract f.
|
|
308 |
Genel |
ışık tutmak |
enlighten f.
|
|
309 |
Genel |
ışık tutmak |
illuminate f.
|
|
310 |
Genel |
ışık tutmak |
straighten out f.
|
|
311 |
Genel |
ışık tutmak |
clear up f.
|
|
312 |
Genel |
ışık tutmak |
crystalise f.
|
|
313 |
Genel |
ışık tutmak |
crystallise f.
|
|
314 |
Genel |
ışık tutmak |
elucidate f.
|
|
315 |
Genel |
ışık tutmak |
crystalize f.
|
|
316 |
Genel |
ışık tutmak |
sort out f.
|
|
317 |
Genel |
ışık tutmak |
clear f.
|
|
318 |
Genel |
ışık tutmak |
crystallize f.
|
|
319 |
Genel |
ışık tutmak |
bring light f.
|
|
320 |
Genel |
(ışık) aydınlatmak |
flash out f.
|
|
321 |
Genel |
ışık almak |
take light f.
|
|
322 |
Genel |
ışık almak |
get light f.
|
|
323 |
Genel |
ışık almak |
receive light f.
|
|
324 |
Genel |
ışık almak |
receive sunlight f.
|
|
325 |
Genel |
harika ışık/güneş almak |
get great light f.
|
|
326 |
Genel |
dünyadan milyonlarca ışık yılı uzakta olmak |
be millions of light years away from earth f.
|
|
327 |
Genel |
düşük su emme ve ışık geçirgenliği özelliği göstermek |
show low water absorption and translucency properties f.
|
|
328 |
Genel |
kırmızı ışık ihlalinde bulunmak |
commit a red light violation f.
|
|
329 |
Genel |
ışık tutmak |
provide an insight f.
|
|
330 |
Genel |
ışık tutmak |
shine light on f.
|
|
331 |
Genel |
el feneri/ışıldak/ışık tutmak |
shine a flashlight f.
|
|
332 |
Genel |
ışık/gölge vurmak |
throw a light/shadow f.
|
|
333 |
Genel |
ışık halkası ile çevirmek |
halo f.
|
|
334 |
Genel |
ışık halkası ile çevrilmek |
halo f.
|
|
335 |
Genel |
ışık halkası ile kuşatılmak |
halo f.
|
|
336 |
Genel |
ışık halkası ile kuşatmak |
halo f.
|
|
337 |
Genel |
ışık tutmak |
highlight f.
|
|
338 |
Genel |
ışık vermek |
unseel [obsolete] f.
|
|
339 |
Genel |
ışık almak |
light f.
|
|
340 |
Genel |
ışık ile yol göstermek |
light f.
|
|
341 |
Genel |
ışık tutmak |
light f.
|
|
342 |
Genel |
(ışık) parıldamak |
blare f.
|
|
343 |
Genel |
aralıklı bir şekilde ışık vermek |
blink f.
|
|
344 |
Genel |
(ışık) yanıp söndürmek |
blink f.
|
|
345 |
Genel |
dekor, kostüm, ışık ve sahne eşyası ile donatmak |
mount f.
|
|
346 |
Genel |
(ışık kaynağı) yakılmak |
lumine f.
|
|
347 |
Genel |
(ışık huzmesinin) yansıtıcı bir yüzeye eğik şekilde çarpıp açı yaparak yansımak |
glance f.
|
|
348 |
Genel |
ışık saçmak |
glance f.
|
|
349 |
Genel |
çok parlak ve yoğun olmak (ışık, renk) |
glare f.
|
|
350 |
Genel |
ışık tutmak |
gleam f.
|
|
351 |
Genel |
üstüne ışık yansıtarak parlatmak |
glorify f.
|
|
352 |
Genel |
yeşil ışık yakmak |
green-light f.
|
|
353 |
Genel |
ışık vermek |
illustrate [obsolete] f.
|
|
354 |
Genel |
(ışık) bir şeyin içinden parlamak |
pierce f.
|
|
355 |
Genel |
(ışık) karanlığın içinden sızmak |
pierce f.
|
|
356 |
Genel |
(ışık) tam geçirgen olmayan bir şeyden geçmek |
filter f.
|
|
357 |
Genel |
parlak şekilde veya aralıklı olarak ışık yansıtmak |
flash f.
|
|
358 |
Genel |
(gözler) ışık saçmak |
flash f.
|
|
359 |
Genel |
ışık veya radyasyona maruz kalarak silik hale gelmek |
fog f.
|
|
360 |
Genel |
ışık yaymak |
outshine [rare] f.
|
|
361 |
Genel |
sıvı, boya veya ışık yaymak |
perfuse f.
|
|
362 |
Genel |
ışık gibi yaymak |
shine f.
|
|
363 |
Genel |
(ışık, ateş, duman) yaymak |
shoot f.
|
|
364 |
Genel |
(ışık, ateş, duman) salmak |
shoot f.
|
|
365 |
Genel |
ışık tutmak |
show f.
|
|
366 |
Genel |
(mumun) yanmış fitilini daha parlak ışık vermesi için elle kıstırarak almak |
snuff f.
|
|
367 |
Genel |
(ışık) vurmak |
strike f.
|
|
368 |
Genel |
(ışık) yansımak |
strike f.
|
|
369 |
Genel |
(ışık) düşmek |
strike f.
|
|
370 |
Genel |
(ışık) üzerine düşmek |
strike f.
|
|
371 |
Genel |
(ışık) aydınlatmak |
strike f.
|
|
372 |
Genel |
(ışık) parlatmak |
strike f.
|
|
373 |
Genel |
(ışık) süzülmek |
beam f.
|
|
374 |
Genel |
(ışık) ortama dolmak |
flood f.
|
|
375 |
Genel |
ışık saçan |
radiant s.
|
|
376 |
Genel |
ışık saçan |
effulgent s.
|
|
377 |
Genel |
ışık halkasıyla çevrilmiş |
enhaloed s.
|
|
378 |
Genel |
ışık dolu |
luminous s.
|
|
379 |
Genel |
ışık alan |
euphotic s.
|
|
380 |
Genel |
ışık soğurucu |
light absorbing s.
|
|
381 |
Genel |
ışık saçan |
luminiferous s.
|
|
382 |
Genel |
fazla parlak olmayan (ışık) |
soft s.
|
|
383 |
Genel |
karanlıkta ışık saçan (fosforlu boya gibi) |
luminous s.
|
|
384 |
Genel |
ışık geçirmez |
sunproof s.
|
|
385 |
Genel |
ışık saçan |
shining s.
|
|
386 |
Genel |
ışık saçan |
beaming s.
|
|
387 |
Genel |
ışık saçan |
sheenful s.
|
|
388 |
Genel |
ışık saçan |
shined s.
|
|
389 |
Genel |
ışık çıkaran |
luminous s.
|
|
390 |
Genel |
ışık veren |
luminous s.
|
|
391 |
Genel |
ışık saçmayan |
nonluminous s.
|
|
392 |
Genel |
ışık geçirmez nitelikte olmayan |
nonopaque s.
|
|
393 |
Genel |
ışık verici |
illuminating s.
|
|
394 |
Genel |
ışık geçirmez |
light-proof s.
|
|
395 |
Genel |
ışık hızından daha fazla hıza sahip |
superluminal s.
|
|
396 |
Genel |
ışık hızından daha hızlı |
superluminal s.
|
|
397 |
Genel |
ışık saçan |
light giving s.
|
|
398 |
Genel |
ışık yayan |
luminous s.
|
|
399 |
Genel |
ışık kırılması ile ilgili |
dioptric s.
|
|
400 |
Genel |
ışık saçan |
radious s.
|
|
401 |
Genel |
ışık hızına yakın hızda |
ultrarelativistic s.
|
|
402 |
Genel |
kırpışan (ışık) |
aflicker s.
|
|
403 |
Genel |
ışık yayan |
light-reflecting s.
|
|
404 |
Genel |
ışık yansıtan |
light-reflecting s.
|
|
405 |
Genel |
yansıyan ışık |
reflex s.
|
|
406 |
Genel |
(ışık/renk) parlak |
vivid s.
|
|
407 |
Genel |
parlayan (göz, ışık) |
undimmed s.
|
|
408 |
Genel |
ışık saçan |
beamy s.
|
|
409 |
Genel |
yukarıya doğru yanan (ışık) |
upflashing s.
|
|
410 |
Genel |
ışık saçan |
beamful s.
|
|
411 |
Genel |
ışık vermeyen |
lightless s.
|
|
412 |
Genel |
ışık geçirmez |
lighttight s.
|
|
413 |
Genel |
toz zerreleri içeren (ışık veya hava) |
moted s.
|
|
414 |
Genel |
ışık üreten |
lucific s.
|
|
415 |
Genel |
ışık saçan |
luminant s.
|
|
416 |
Genel |
ışık verici |
luminant s.
|
|
417 |
Genel |
ışık veren şey |
glimmering s.
|
|
418 |
Genel |
ışık yansıtan |
glistening s.
|
|
419 |
Genel |
ışık saçan cismi kesen (cihaz) |
occulting s.
|
|
420 |
Genel |
oldukça loş (ışık) |
dimmish s.
|
|
421 |
Genel |
yeşil ışık yakılmış |
greenlit s.
|
|
422 |
Genel |
(özellikle ışık ışınları) yüzeye çarpan |
incident s.
|
|
423 |
Genel |
içinden ışık geçecek kadar ince |
cobwebby s.
|
|
424 |
Genel |
istenen belgenin kart deliğinden yansıyan ışık ile tanımlandığı (belge kurtarma sistemi) |
peekaboo s.
|
|
425 |
Genel |
istenen belgenin kart deliğinden yansıyan ışık ile tanımlandığı (belge kurtarma sistemi) |
peek–a–boo s.
|
|
426 |
Genel |
tüm yüzeylerinden ışık yansıtan |
pellucid s.
|
|
427 |
Genel |
bulutlu (renk veya ışık) |
dirty s.
|
|
428 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan |
phantasmagorian s.
|
|
429 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili |
phantasmagorian s.
|
|
430 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan |
phantasmagoric s.
|
|
431 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili |
phantasmagoric s.
|
|
432 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile öne çıkan |
phantasmagorical s.
|
|
433 |
Genel |
hızlı ışık ve renk değişikliği ile ilgili |
phantasmagorical s.
|
|
434 |
Genel |
ışık yuvarına ait veya ilişkin |
photospheric s.
|
|
435 |
Genel |
ışık yuvarında gerçekleşen |
photospheric s.
|
|
436 |
Genel |
kendinden ışık saçan |
self-luminous s.
|
|
437 |
Genel |
kısmen ışık saçan |
semilustrous s.
|
|
438 |
Genel |
ışık saçan |
sheen s.
|
|
439 |
Genel |
ışık hızından daha hızlı |
faster than light (ftl) s.
|
|
440 |
Genel |
ışık geçirmez |
starproof s.
|
|
441 |
Genel |
ışık hızından hızlı |
superlight s.
|
|
442 |
Genel |
ışık hızını geçen |
superlight s.
|
|
443 |
Genel |
soluk (ışık) |
flat s.
|
|
444 |
Genel |
ışık ve sıcaklık saçarak |
effulgently zf.
|
|
445 |
Genel |
ışık saçan bir halde |
lustrously zf.
|
|
446 |
Genel |
ışık saçarak |
scintillatingly zf.
|
|
447 |
Genel |
ışık saçarak |
beamingly zf.
|
|
448 |
Genel |
ışık saçan bir halde |
radiantly zf.
|
|
449 |
Genel |
ışık hızında |
at speed of light zf.
|
|
450 |
Genel |
ışık saçan bir şekilde |
radiately zf.
|
|
451 |
Genel |
ışık saçarak |
radiately zf.
|
|
452 |
Genel |
ışık saçarak |
luciferously zf.
|
|
453 |
Genel |
ışık olmadan |
in darkness zf.
|
|
454 |
Genel |
ışık saçarak |
starlike zf.
|
|
455 |
Genel |
ışık veren |
in a blaze expr.
|
|
456 |
Genel |
ışık yansıtan |
in a blaze expr.
|
|
Phrasals |
|
457 |
Öbek Fiiller |
(ışık vb.) kapatmak |
flip off f.
|
|
458 |
Öbek Fiiller |
(ışık) yanmak |
come on f.
|
|
459 |
Öbek Fiiller |
(ay ışığı, gölge, ışık bir yere) düşmek/vurmak |
cast on f.
|
|
460 |
Öbek Fiiller |
ışık demetlerini farklı yönlere yansıtmak/saçmak |
scatter around f.
|
|
461 |
Öbek Fiiller |
ışık demetlerini farklı yönlere yansıtmak/saçmak |
scatter about f.
|
|
462 |
Öbek Fiiller |
yanmak/açılmak (lamba/ışık) |
come on f.
|
|
463 |
Öbek Fiiller |
soğuk, ışık gibi etkilerden korumak için bitkinin bir kısmını toprakla örtmek |
earth up f.
|
|
464 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça yayılmak |
creep across something f.
|
|
465 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça kaplamak |
creep across something f.
|
|
466 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) bürümek |
creep across something f.
|
|
467 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça yayılmak |
creep over someone or something f.
|
|
468 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça kaplamak |
creep over someone or something f.
|
|
469 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) bürümek |
creep over someone or something f.
|
|
470 |
Öbek Fiiller |
(birinin veya bir şeyin) üzerine vurup yakmak (güneş veya ışık) |
blaze down (on someone or something) f.
|
|
471 |
Öbek Fiiller |
(ışık, renk) yıkamak |
bathe in f.
|
|
472 |
Öbek Fiiller |
(ışık, renk) kaplamak |
bathe in f.
|
|
473 |
Öbek Fiiller |
(ışık, renk) yayılmak |
bathe in f.
|
|
474 |
Öbek Fiiller |
gözünden ışık saçmak |
glitter with something f.
|
|
475 |
Öbek Fiiller |
bir şeye ışık tutmak |
bring out f.
|
|
476 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça yayılmak |
creep across something f.
|
|
477 |
Öbek Fiiller |
(ışık, sis) yavaşça kaplamak |
creep across something f.
|
|
478 |
Öbek Fiiller |
ışık huzmelerini etrafa dağıtmak |
scatter about f.
|
|
479 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin üzerine bir ışık, duman, renk yaymak |
bathe someone or something in something f.
|
|
480 |
Öbek Fiiller |
-in üzerine vurup/gelip yakmak (güneş/ışık) |
blaze down f.
|
|
481 |
Öbek Fiiller |
ışık/ateş saçmak |
flare out f.
|
|
482 |
Öbek Fiiller |
ışık yaymak |
flare out f.
|
|
483 |
Öbek Fiiller |
alev şeklinde ışık vermek |
flare out f.
|
|
484 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir şeyle) ışık tutmak |
flash (something) at (someone or something) f.
|
|
485 |
Öbek Fiiller |
birden/bir anda sönmek (ışık) |
flash off f.
|
|
486 |
Öbek Fiiller |
aniden sönmek (ışık) |
flash off f.
|
|
487 |
Öbek Fiiller |
sönüvermek (ışık) |
flash off f.
|
|
488 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye ışık tutmak |
flash on someone or something f.
|
|
489 |
Öbek Fiiller |
birinin/bir şeyin üstüne yanmak (ışık) |
flash on someone or something f.
|
|
490 |
Öbek Fiiller |
dışarı ışık vermek |
flash out f.
|
|
491 |
Öbek Fiiller |
aniden yanmak (ışık) |
flash up f.
|
|
492 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi açmak/yakmak (ışık) |
flick something on f.
|
|
493 |
Öbek Fiiller |
açmak/yakmak (ışık) |
flick on f.
|
|
494 |
Öbek Fiiller |
(ışık) yakmak/açmak |
flip on f.
|
|
495 |
Öbek Fiiller |
ışık hızıyla geçmek |
streak across f.
|
|
496 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) belirli bir ışık altında göstermek |
dress up f.
|
|
497 |
Öbek Fiiller |
(ışık) şiddetle vurmak |
beat down f.
|
|
Phrases |
|
498 |
İfadeler |
ışık oyunu |
trick of the light i.
|
|
499 |
İfadeler |
tünelin sonundaki ışık |
a light at the end of the tunnel i.
|
|
500 |
İfadeler |
ışık olsun |
let there be light expr.
|
|