açt

"açt" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 114 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	act i.	eylem
That seems sensible and would make our acts much more comprehensible to the public. Bu mantıklı görünüyor ve eylemlerimizi kamuoyu için çok daha anlaşılır hale getirecektir. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	act i.	yasa
We are looking into the request to review the Works Councils Act. İşçi Konseyleri Yasasının gözden geçirilmesi talebini inceliyoruz. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	act f.	davranmak
He acted disloyally in supporting a unilateral, immoral and illegal attack. Tek taraflı, ahlaksız ve yasadışı bir saldırıyı destekleyerek sadakatsiz davrandı. More Sentences
4	Yaygın Kullanım	act f.	hareket etmek
It is important to act speedily. Hızlı hareket etmek önemlidir. More Sentences
General
5	Genel	act i.	rol
Stop putting on an act. Rol kesmeyi bırak. More Sentences
6	Genel	act i.	hareket
Her acts of kindness made her popular among the elderly. İyiliksever hareketleri onu yaşlılar arasında çok sevilen biri yapıyordu. More Sentences
7	Genel	act i.	rol yapma
It's time to act now. Şimdi rol yapma zamanı. More Sentences
8	Genel	act i.	davranış
It would be an act of cynicism for Member States to dilute these proposals further. Üye Devletlerin bu önerileri daha da hafifletmesi alaycı bir davranış olacaktır. More Sentences
9	Genel	act i.	numara
Her crying was just an act. Ağlaması sadece bir numaraydı. More Sentences
10	Genel	act i.	kanun
The resolution highlights the fact that some 40 political activists have been arrested since 2001 under the Act. Kararda, 2001 yılından bu yana 40 kadar siyasi aktivistin Kanun kapsamında tutuklandığı vurgulanmaktadır. More Sentences
11	Genel	act i.	iş
I caught her in the act. Onu iş üstünde yakaladım. More Sentences
12	Genel	act i.	faaliyet
The Court of Justice is to monitor the legality of the legislative acts. Adalet Divanı ise yasama faaliyetlerinin hukuka uygunluğunu denetlemekle görevlidir. More Sentences
13	Genel	act f.	oynamak
She acted in a play for the first time. O, ilk kez bir oyunda oynadı. More Sentences
14	Genel	act f.	görevini yapmak
With regard to human resources management in the EU the Members of the Commission act as both prosecutors and judges. AB'de insan kaynakları yönetimi ile ilgili olarak Komisyon Üyeleri hem savcı hem de yargıç olarak görev yapmaktadır. More Sentences
15	Genel	act f.	etki etmek
Does the medicine act quickly? İlaç çabuk mu etki ediyor? More Sentences
16	Genel	act f.	yapmak
The Ombudsman is there, as we all know, to act as the arbiter in a fair and objective way. Ombudsman, hepimizin bildiği gibi, adil ve tarafsız bir şekilde hakemlik yapmak için vardır. More Sentences
17	Genel	act f.	numarası yapmak
Stop putting on an act. Numara yapmayı bırakın. More Sentences
18	Genel	act f.	davranışta bulunmak
He does a kind act once a day. Günde bir kez iyi bir davranışta bulunur. More Sentences
19	Genel	act f.	harekete geçmek
This, too, is a matter for the individual countries to act on. Bu da tek tek ülkelerin harekete geçmesi gereken bir konudur. More Sentences
20	Genel	act f.	rolünü oynamak
Through the system of frontloading, businesses have acted as an incentive for the rapid take-up of the single currency. Ön yükleme sistemi sayesinde işletmeler, ortak para biriminin hızla benimsenmesi için teşvik edici bir rol oynamıştır. More Sentences
21	Genel	act f.	rol oynamak
We know that it is a very small one, but it acts big. Çok küçük olduğunu biliyoruz ama büyük bir rol oynuyor. More Sentences
22	Genel	act f.	rol almak
She acted in the play. Oyunda rol aldı. More Sentences
23	Genel	act f.	davranmak
In this respect, we must make an effort to act as responsibly as possible. Bu açıdan, mümkün olduğunca sorumlu davranmak için çaba sarf etmeliyiz. More Sentences
24	Genel	act f.	faaliyet göstermek
At the moment, dealers can only act for one manufacturer. Şu anda, bayiler yalnızca bir üretici için faaliyet gösterebilmektedir. More Sentences
25	Genel	act f.	(kafa/idrak vb) çalışmak
Tom appointed Mary to act as his assistant. Tom Mary'yi onun asistanı olarak çalışması için atadı. More Sentences
26	Genel	act f.	görevini yerine getirmek
Meeting in public when the Council acts in its legislative capacity is one of them. Konseyin yasama görevini yerine getirirken halka açık olarak toplanması da bunlardan biridir. More Sentences
Trade/Economic
27	Ticaret/Ekonomi	act	kanun
In other words, we clearly decided in the legislative act to adopt the Commission proposal. Başka bir deyişle yasama kanununda Komisyon teklifini kabul etmeye açıkça karar verdik. More Sentences
Law
28	Hukuk	act	yasa
The Land Acquisition Act is even now preventing the harvesting of the crops to feed the hungry. Arazi Edinme Yasası şu anda bile açları doyurmak için ekinlerin hasat edilmesini engelliyor. More Sentences
29	Hukuk	act	hareket etmek
When the refugees began streaming in, the EU acted slowly and was completely powerless to act. Mülteciler akın etmeye başladığında AB yavaş hareket etti ve harekete geçmek için tamamen güçsüzdü. More Sentences
30	Hukuk	act	eylem
Enlargement is, then, not a charitable act or a work of mercy. O halde genişleme hayırsever bir eylem ya da bir merhamet işi değildir. More Sentences
31	Hukuk	act	kanun
In the Netherlands, a ports act is to be tabled, which will improve the situation for Dutch dockers. Hollanda'da Hollandalı liman işçilerinin durumunu iyileştirecek bir limanlar kanunu görüşülecek. More Sentences
32	Hukuk	act	hareket
President Cox has rightly insisted on the need to act effectively with due haste. Başkan Cox haklı olarak, gereken süratle ve etkili bir şekilde harekete geçilmesi gerektiği konusunda ısrar etmiştir. More Sentences
Politics
33	Siyasal	act	senet (devletlerarası ilişkilerde imzalanan bir antlaşma hükmü)
Declaration 35 annexed to the Final Act of the Treaty of Amsterdam serves a similar purpose. Amsterdam Antlaşması Nihai Senedine ekli 35 sayılı Bildiri de benzer bir amaca hizmet etmektedir. More Sentences
34	Siyasal	act	hareket
There is a causal link and there is a need to act. Nedensel bir bağlantı vardır ve harekete geçilmesi gerekmektedir. More Sentences
35	Siyasal	act	eylem
Can someone tell me what these acts have to do with the fight against terrorism? Birisi bana bu eylemlerin terörle mücadele ile ne ilgisi olduğunu söyleyebilir mi? More Sentences
36	Siyasal	act	yasa
The proposals relate to the whole lifecycle of Community acts. Teklifler, Topluluk yasalarının tüm yaşam döngüsüyle ilgilidir. More Sentences
37	Siyasal	act	kanun
All proposed legislation is to be benchmarked against that act. Önerilen tüm mevzuat bu kanunla kıyaslanmalıdır. More Sentences
Art
38	Sanat	act	perde
The play is in three acts. Oyun üç perdeden oluşuyor. More Sentences
Theatre
39	Tiyatro	act	perde
The play is in three acts. Oyun üç perdeliktir. More Sentences
40	Tiyatro	act	oyun
The next act is worth sticking around for. Bir sonraki oyun kalmaya değer. More Sentences
41	Tiyatro	act	rol yapmak
You need to act. Rol yapmalısın. More Sentences
42	Tiyatro	act	rol oynamak
He is acting like Nelson tonight. O, bu gece Nelson rolü oynayacak. More Sentences
General
43	Genel	act i.	yapılmış bir şey
44	Genel	act i.	fiil
45	Genel	act i.	akt
46	Genel	act i.	ameliye
47	Genel	act i.	resmi yazı
48	Genel	act i.	amel
49	Genel	act i.	bir şeyi yapma işi
50	Genel	act i.	sahne
51	Genel	act i.	etkileme
52	Genel	act i.	edim
53	Genel	act i.	etki
54	Genel	act i.	muamele
55	Genel	act i.	gösteri grubu
56	Genel	act i.	(oyunda) perde
57	Genel	act i.	iş
58	Genel	act i.	kayıt
59	Genel	act i.	gösteri yapan grup
60	Genel	act i.	gösteri grubu
61	Genel	act i.	kısa gösteri
62	Genel	act i.	ufak gösteri
63	Genel	act i.	(tiyatro oyununda) bölüm
64	Genel	act i.	tez/bitirme projesi savunmak
65	Genel	act i.	yapmacık davranış
66	Genel	act i.	yapmacık hareket
67	Genel	act i.	gerçekleşme
68	Genel	act i.	olma
69	Genel	act i.	(oyun) perde
70	Genel	act i.	gösteri
71	Genel	act i.	sanatçı
72	Genel	act i.	rol icabı hareket
73	Genel	act f.	oynamak (rol)
74	Genel	act f.	numara yapmak
75	Genel	act f.	işlemek
76	Genel	act f.	etkilemek
77	Genel	act f.	yalandan yapmak
78	Genel	act f.	tesir etmek
79	Genel	act f.	(rol) oynamak
80	Genel	act f.	davranış sergilemek
81	Genel	act f.	etkimek
82	Genel	act f.	-e etkimek
83	Genel	act f.	etkisini göstermek
84	Genel	act f.	temsil etmek
85	Genel	act f.	sahnelenmeye uygun olmak
86	Genel	act f.	sahnelenebilir olmak
87	Genel	act f.	sahnelenmeye elverişli olmak
88	Genel	act f.	karar verip harekete geçmek
89	Genel	act f.	(davranmak) hareket etmek
90	Genel	act f.	iş yapmak
91	Genel	act f.	etkin olmak
92	Genel	act f.	sonuç almak
93	Genel	act f.	başarmak
94	Genel	act f.	elde etmek
95	Genel	act f.	yalancıktan yapmak
96	Genel	act f.	gösteriş yapmak
97	Genel	act f.	(öyleymiş gibi) davranmak
98	Genel	act f.	mış gibi davranmak
99	Genel	act f.	oyunculuk yapmak
Trade/Economic
100	Ticaret/Ekonomi	act i.	akit
101	Ticaret/Ekonomi	act	yasama kararı
102	Ticaret/Ekonomi	act	iş
Law
103	Hukuk	act	olay
104	Hukuk	act	yasal eylem
105	Hukuk	act	fiil
Politics
106	Siyasal	act i.	belge
107	Siyasal	act	işlem
108	Siyasal	act	fiil
Computer
109	Bilgisayar	act	edim
Chemistry
110	Kimya	act	etkimek
Theatre
111	Tiyatro	act i.	bölüm
112	Tiyatro	act	fasıl
Slang
113	Argo	act i.	ayak
114	Argo	act i.	cinsel ilişki