yakın - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

yakın



"yakın" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 109 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yakın close s.
yakın near zf.
General
yakın connexion i.
yakın nearby place i.
yakın neighbourhood i.
yakın relation i.
yakın friend i.
yakın near future i.
yakın connection i.
yakın neighborhood i.
yakın pending s.
yakın at hand s.
yakın analogous with s.
yakın hot s.
yakın handy s.
yakın relative s.
yakın proximate s.
yakın immediate s.
yakın adjacent s.
yakın near at hand s.
yakın akin s.
yakın familiar s.
yakın contiguous s.
yakın imminent s.
yakın vicinal s.
yakın convenient s.
yakın nearby s.
yakın round the corner s.
yakın inseparable s.
yakın approximate s.
yakın connected s.
yakın connate s.
yakın hard s.
yakın analogous s.
yakın nigh s.
yakın akin to s.
yakın not far s.
yakın close s.
yakın bosom s.
yakın near-by s.
yakın neighboring s.
yakın close-range s.
yakın nr (near) s.
yakın friendly s.
yakın neighbouring s.
yakın adjoinant s.
yakın nerre [obsolete] s.
yakın next door to s.
yakın throng [scottish] s.
yakın bain [dialect] s.
yakın vicine s.
yakın hairline s.
yakın boon s.
yakın home s.
yakın homey s.
yakın homish s.
yakın hot s.
yakın hairline s.
yakın immediate s.
yakın distanceless s.
yakın good s.
yakın pack [scotland] s.
yakın contiguate s.
yakın fast s.
yakın intime [obsolete] s.
yakın inward s.
yakın fireside s.
yakın shortish s.
yakın sib [dialect] s.
yakın sistering s.
yakın sudden [obsolete] s.
yakın at one's elbow zf.
yakın next door zf.
yakın within hail zf.
yakın hard by zf.
yakın by zf.
yakın in sight zf.
yakın near zf.
yakın hard zf.
yakın close to ed.
yakın anear [dialect] ed.
Phrases
yakın in/of the order of [uk] expr.
Colloquial
yakın cooee i.
Idioms
yakın hail-fellow-well-met s.
yakın about the ears expr.
yakın not a hundred/thousand/million miles away expr.
yakın near to hand expr.
yakın (close/near) at hand expr.
yakın in the region of expr.
Trade/Economic
yakın approximate s.
Law
yakın adjoinant s.
yakın contiguous s.
yakın imminent s.
Technical
yakın neighboring s.
yakın neighbouring s.
Informatics
yakın short-range s.
Construction
yakın intimate s.
Medical
yakın juxta ök.
Food Engineering
yakın proximate s.
Biochemistry
yakın proximal s.
Linguistics
yakın proximate s.
Art
yakın chief [scotland] s.
Abbreviation
yakın nr s.
Archaic
yakın hither s.
yakın strict s.
yakın anigh zf.
Slang
yakın next s.
yakın tight s.
yakın buddy-buddy s.

"yakın" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
yakın arkadaşlık intimacy i.
çok yakın (ilişki/kimse) intimate s.
cana yakın friendly s.
yakın (ilişki) intimate s.
General
en yakın akraba next of kin i.
merkeze yakın bölge zone of interior i.
liman gibi kıyıya yakın veya kıyıda bulunan bölge waterfront i.
en yakın aile bireyleri immediate family i.
yakın yer vicinity i.
kutuplara yakın yerler high latitudes i.
yakın arkadaş bosom friend i.
yakın arkadaş alter ego i.
yakın akrabalar arasında evlenme intermarriage i.
yakın koruma personal bodyguard i.
dijital yakın tonlamalı prova digital contone proofing i.
en yakın olma proximateness i.
yakın kız arkadaş girlfriend in training i.
yakın arkadaş fellow i.
yakın koruma (memuru) close protection officer i.
yakın arkadaş close friend i.
yakın ilişki affiliation i.
kıtaya yakın büyüklükte bir yer subcontinent i.
yakın arkadaş boon companion i.
yakın arkadaş intimate i.
yakın tarih late history i.
yakın benzerlik close resemblance i.
yakın arkadaş crony i.
denize yakın arsa waterfront i.
yakın dövüş infighting i.
yakın zamanda olma recency i.
yakın tarih recent history i.
yakın arkadaş chum i.
yakın arkadaş fella i.
yakın çevre immediate surroundings i.
zuhur ve vukuu yakın olma imminence i.
yakın doğu the near east i.
yakın plan çekim close shot i.
yakın gelecekte foreseeable future i.
yakın doğu near east i.
yakın olma proximity i.
çok yakın dost alter ego i.
çiftliğe yakın tarla infield i.
şişede ağza yakın dar bölüm strait i.
yakın arkadaşlık mateship i.
yakın koruma bodyguard i.
yakın taraf the on side i.
yakın akraba ile cinsel ilişki kurma incest i.
yakın dost compadre i.
yakın okuma close reading i.
yakın dost familiar i.
yakın dövüş clinch i.
kıyıya yakın seaboard i.
yakın akraba close relative i.
ringe veya sirk sahnesine yakın (yer) ringside i.
iskelenin gemiye yakın tarafı shipside i.
dayı ile yeğenin yakın ilişkisi avunculate i.
birbirine yakın bulunma juxtaposition i.
birbirine yakın bulundurma juxtaposition i.
birbirine yakın koyma juxtaposition i.
yakın görüş close up i.
yakın dost intimate friend i.
yakın yerden alınan numune topotype i.
altın rengine yakın kahverengi titian i.
akraba ve yakın arkadaşlarını kayıran nepotist i.
akrabalara ve yakın arkadaşlara yapılan iltimas nepotism i.
yakın gelecek near future i.
en yakın çıkış the nearest exit i.
yakın ilişki affiliation i.
birbirine yakın olan gözler closely set eyes i.
yakın çağ modern age i.
yakın zamanlar tarihi recent history i.
yakın akraba near of kin i.
yakın münasebet close relation i.
yakın temas close contact i.
en yakın zaman soonest time i.
yakın arkadaşlar fast friends i.
yakın takipçi close follower i.
yakın çekim big close-up i.
birbirine yakın olan gözler close set eyes i.
birbirine yakın olan gözler narrow-set eyes i.
ölüme yakın deneyim near-death experience i.
yakın ilişki (iki hayvan arasında) pair-bond i.
yakın hizmet service-friendliness i.
çam türüne çok yakın bir orman ağacı ladin i.
yakın erkek dostluğu male bonding i.
erkekler arasındaki yakın arkadaşlık male bonding i.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tlc (tender loving care) i.
(çocuğun ihtiyaç duyduğu) yakın ilgi tender loving care i.
en yakın komşu nearest neighbour i.
-e yakın olma approximation i.
-e yakın bir şey approximation i.
yakın zamanda yapılmış bir araştırma a recent study i.
saçının rengi beyaza yakın bir sarı olan kimse bottle blonde i.
yakın benzerlik close similarity i.
yakın temas close touch i.
yakın bağ close tie i.
bataklığa yakın bir bölgede yaşayan kimse swamper i.
en yakın mirasçı next to kin i.
en yakın akraba next to kin i.
yakın takip close follow-up i.
yakın dönem recent period i.
yakın ve uzak görme alanı near and far visual space i.
yakın alaka close interest i.
yakın dönem recent era i.
yakın ilgi close interest i.
yakın zamanda yapılan araştırmalar recent searches i.
en yakın komşu closest neighbour i.
en iyi/en yakın arkadaş best friend i.
yakın bir arkadaş a close friend i.
yakın arkadaş a close friend i.
yakın arkadaşlar close friends i.
yakın dostluk close friendship i.
siyaha yakın koyu kahverengi sepia i.
erkek arkadaşların birbirlerine çok yakın olması bromance i.
yakın benzeştirme close analogy i.
yakın benzeşim close analogy i.
yakın temas close encounter i.
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik intermarriage i.
yakın akrabalar arasında yapılan evlilik inmarriage i.
sarıya yakın kumral saç fair hair i.
yakın çevre immediate vicinity i.
(birinin) yakın arkadaş çevresi someone's close circle of friends i.
yakın akrabası one's next of kin i.
yakın/birbirine kenetlenmiş aile close-knit family i.
sıfıra yakın saç kesimi induction cut i.
sıfıra yakın saç kesimi buzz cut i.
sıfıra yakın saç kesimi wiffle i.
iş yerinde veya iş yerine yakın bir tesiste yapılan bakım on-site daycare i.
yakın çevre inner circle i.
(bir kurumda) (birinin) yakın çevresi inner circle i.
yakın olma imminence i.
yakın olma imminentness i.
yakın olma impendency i.
yakın olma imminency i.
yakın olma impendence i.
yakın olma forthcomingness i.
yakın dövüş silahı melee weapon i.
yakın plan close-up i.
yakın dövüş melee i.
yakın bağlantı close link i.
yakın dost olmaları mümkün olmayan unlikely bedfellows i.
yakın çevre immediate environment i.
ölüme yakın deneyim near-death experience (nde) i.
yakın mesafeden çekilen fotoğraf closeup i.
yakın ilişki close link i.
yakın bağ close bond i.
yakın izleme close monitoring i.
güneşe en yakın gezegen the nearest planet to the sun i.
güneşe en yakın gezegen the closest planet to the sun i.
kısa erkek saçına yakın kısalıkta kesilmiş saç pixie cut i.
yakın anlam close meaning i.
tek yakın only relative i.
(savaşta) yakın dövüş bıçağı trench knife i.
yakın dövüş bıçağı punch knife i.
yakın çevre immediate circle i.
(birinin) yakın çevresi immediate circle i.
(çekirdek aile bireyleri dışındaki) yakın akrabalar wider family i.
(çekirdek aile bireyleri dışındaki) yakın akrabalar extended family i.
yakın komşu immediate neighbour i.
yakın komşu immediate neighbor i.
filipin yerlileri olan visayanlara yakın yaşayan malezya ırkı tagal i.
ölümü yakın bir kişinin hayaleti taisch i.
doğu myanmar ve tayland'ın yakın kısımlarında yaşayan budist halk talaing i.
doğu myanmar ve tayland'ın yakın kısımlarında yaşayan budist halk mon i.
yakın takip close watch i.
yakın ilişki adfiliation i.
bayraklarda üst köşede, gönder direğine yakın bulunan dikdörtgen kısım canton i.
şimdiye çok yakın zaman dilimi recency i.
yakın geçmişte olma recency i.
yakın zamanda olma recentness i.
şimdiye çok yakın zaman dilimi recentness i.
bir kurum tarafından hizmet verilen yakın alan/çevre (okul, hastane, sosyal hizmetler vs.) catchment area i.
brezilya'ya özgü, partnerlerin birbirine sıkıca sarılıp yakın temasta bulunduğu balo salonu dansı lambada i.
yakın gözlüğü reading glasses i.
temsilin orijinaline olabildiğince yakın olması naturalness i.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbor i.
yakın konuma yerleştirmek neighbor i.
yakın olma neighborship i.
kardeş gibi yakın arkadaş neighbour i.
yakın konuma yerleştirmek neighbour i.
birbirine yakın olacak veya birbiri içine sığacak şekilde yerleştirilmiş bir grup nesne nest i.
yakın zamanda ortaya çıkmış new-sprung i.
yakın zamanda var olmuş new-sprung i.
(liderin/birincinin) en yakın rakibi someone’s nearest rival​/​challenger i.
(lidere/birinciye) en yakın rakip someone’s nearest rival​/​challenger i.
akla yakın şey thinkable i.
yakın sesleri art arda söyleme zorluğu cacophony i.
başın tepe noktasına yakın bukle tourbillion i.
başın tepe noktasına yakın bukle tourbillon i.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipi type b i.
cana yakın olma associableness i.
en yakın yerleşim nearest inhabited area i.
en yakın yerleşim bölgesi nearest inhabited area i.
cana yakın olmama unapproachability i.
cana yakın olunmadığı için sevilmeme unfriendliness i.
yakın çevre bailiwick i.
yakın takip hot pursuit i.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilog i.
yakın zamanda bitmiş bir anlaşmazlık veya mücadeleyi anlamlı bir şekilde yansıtan olay epilogue i.
cana yakın olmama unwelcomeness i.
cana yakın olmama unreceptiveness i.
ipin veya telin bitmeye yakın bükülmesi kneck i.
yakın arkadaş belamy i.
bir yerin yakın çevresi verge [obsolete] i.
birbirine yakın konumlanmış ve grup olarak kabul edilen bir dizi yer vicinage i.
yakın ilişki vicinity i.
yakın zamanda sütten kesilmiş çocuk weanel [dialect] i.
çok yakın bitiş blanket finish i.
yakın ilişki habitude [obsolete] i.
yakın dövüş half-sword i.
bir yere yakın olma whereabout i.
çok yakın ve uzak mesafelerin arası midfield i.
yakın birliktelik harness i.
saman yığınına yağmur suyu girmemesi için yüzeye yakın samanları çapraz yerleştirme haystack dressing i.
yakın çevre bosom i.
yakın arkadaş buddie i.
tepede veya tepeye yakın yaşayan birine verilen bir soyadı hill i.
yakın izleyen mücadele horse race i.
yakın yarış horserace i.
yakın izleyen mücadele horserace i.
yakın izleyen mücadele horse-race i.
yakın dövüş mix-up i.
yok olmaya yakın olma moribundity i.
ağza yakın bulunan yapı veya uzantı (böcek) mouth organ i.
yakın geçmiş yesterdays i.
yakın geçmiş yesteryear i.
kömür madeni çatısının maden yüzeyine yakın olan alt kısmı lip i.
yakın çevre loop i.
yakın ilişki loved one i.
yakın zamanda vefat etmiş kimse loved one i.
yakın ilişkiler loved ones i.
misyalıların konuştuğu, frigce'ye yakın olduğu düşünülen dil mysian i.
fıçının ortasına en yakın demir çember bulge hoop i.
yakın birliktelik lockstep i.
yakın arkadaş musketeer i.
en yakın arkadaş musketeer i.
(kılıç veya bıçak) sapa yakın bilenmeyen bölüm ricasso i.
ölüme yakın hasta near-death patient i.
elin bileğe yakın kısmı butt i.
yakın akraba german [obsolete] i.
yakın arkadaş buluşması gossiping i.
yakın dövüş graplement i.
yakın dövüşte karşıdakini sımsıkı tutma graplement i.
yakın dövüş grapplement [obsolete] i.
yüzeye yakın toprak grass roots i.
(uzay uçuşunda) çekim alanı sayesinde enerji elde etmek için gezgin bir cisme yakın geçen güzergah gravity-assist i.
yere yakın duran şey groundling i.
yakın taraf hitherside i.
yakın gelecek offing i.
yakın gelecekte offing i.
tek bir kişinin filme alındığı yakın çekim one-shot i.
yakın kimse running mate i.
yakın kimse running-mate i.
yakın arkadaş chummy i.
yakın ilişki consanguinity i.
yakın münasebet consanguinity i.
yetkili makama ve iktidara yakın kimse in i.
cana yakın olmama inaffability i.
yakın akrabasıyla çiftleşen kimse inbreeder i.
birbirine yakın veya paralel yerleştirilen iki küçük parmaklık bars gemel i.
bilinen bir türün çok yakın benzeri bastard i.
yakın dövüş close quarters i.
rahatsız edici derecede yakın durma close quarters i.
yakın plan çekim closeup i.
yakın mesafe efekti vermek için yükseltilmiş ses close-up i.
yakın dövüş close-quarter fighting i.
(bir şeye) yakın özellikte olan şey coadjacent i.
yakın olduğu biriyle ilişkisini kesen kimse cutter i.
yakın arkadaş family i.
(i. ve ii. dünya savaşında ölenlerin anıldığı) 11 kasıma en yakın pazar günü poppy day i.
iki nesnenin en yakın yüzeyleri arasındaki mesafe clear i.
yakın kadın arkadaş cummer [scotland] i.
yakın arkadaşlar cup and can i.
yakın mesafe takip insecution [obsolete] i.
en yakın nokta inside i.
en yakın bölüm inside i.
yakın ilişki internection [obsolete] i.
(bir kişiyle, durumla) yakın ilişkili kimse intimate i.
yakın arkadaş inward [obsolete] i.
hırvatistan'da veya yakın çevresinde çalışan silahlı memur pandoor i.
yakın arkadaş cod [dialect] i.
yakın tehlike uyarısı code red i.
yakın tehlike sinyali code red i.
yakın yaştaki kimseler coevals i.
yakın ilişki converse [obsolete] i.
yakın dost fly [obsolete] i.
yakın dikkat focus i.
yakın temas osculation i.
(yol, kaldırım) yola en yakın kısım outside i.
en yakın nokta perigee i.
yakın arkadaş pewfellow i.
ham haline yakın kıymetli taş preform i.
sosyal çevreyle kurulan yakın bağ root i.
yakın bağlar root i.
kırılma anının yakın olduğu durum scale i.
yakın alan shadow i.
yakın çevre suburb i.
yakın mıntıka suburb i.
yakın bölge suburb i.
yakın çevre surrounding i.
yakın ilişki sympathy i.
erkekler arası yakın dostluk bromance i.
yakın olduğu için işitebilmek be within earshot f.
ile yakın ilişki içinde olmak be hand in and glove with f.
yarış alanının en iç kısmına yakın olmak have the inside track f.
akla yakın olmak be believable f.
akla yakın olmak add up f.
birbirine yakın koymak juxtapose f.
yakın olmak overhang f.
birbirine yakın bulunmak be in juxtaposition f.
yakın olmak impend f.
çok yakın olmak be hard by f.
yakın olmak be in sight f.
yakın hissetmek feel close to f.
yakın hissetmek feel intimate f.
yakın hissetmek feel intimate with f.
yakın hissetmek feel drawn to f.
yakın davranmak behave sympathetically f.
yakın davranmak act in a warm way f.
yakın akraba olmak be closely related f.
yakın takibe almak follow someone closely f.
yakın takibe almak not to let someone off the sight f.
yakın mesafeden ateş etmek (shoot a weapon) at close range f.
yakın mesafeden ateş etmek shoot a weapon at close range f.
yakın takipçisi olmak be a close follower f.
-e yakın olmak be close to f.
-e yakın olmak approximate f.
-e yakın olmak be in the same ballpark f.
yakın ilişki kurmak (iki hayvan arasında) pair-bond f.
yakın arkadaşlık kurmak get off with f.
ile yakın çalışmalar içinde olmak work closely with f.
ile yakın çalışmak work closely with f.
yakın ilgi göstermek give close attention to f.
yakın ilgi göstermek devote close attention to f.
en yakın arkadaşlarından birisi olarak saymak count someone among one's closest friends f.
çok yakın birisini/birini kaybetmek lose someone so close f.
yakın takibe almak scrutinize f.
yakın takibe almak watch/monitor closely f.
her iki tarafa yakın olmak straddle f.
akla yakın gelmek find something believable f.
akla yakın gelmemek be hardly believable f.
akla yakın gelmek sound believable f.
akla yakın bulmak find something believable f.
akla yakın gelmemek sound unbelievable f.
birine yakın durmak remain close to someone f.
yakın arkadaş olmak chum f.
çok yakın mesafeden takip etmek follow too close f.
yakın takibe almak scrutinise f.
yakın olmaya devam etmek remain close f.
yakın ilişkiler kurmak forge closer ties f.
bir kişi ya da grubu yakın takip altına almak surveil f.
birbirlerine yakın durmak stand close to one another f.
yakın ilişki kurmak truck f.
yakın ilişki kurmak apparent f.
yakın ilişkide olmak jostle f.
yakın işbirliğinde bulunmak match [obsolete] f.
yakın çevreye yerleştirmek match [obsolete] f.
birbirine yakın koymak juxtaposit f.
olması yakın ve kesin olmak brew f.
yakın çalışmak buddy f.
(rotasız bir şekilde) zemine yakın uçmak mosquito f.
güneşe çok yakın uçmak fly too close to the sun f.
(kalem, fırça) parmağını ucuna yakın tutmak choke f.
yakın olmak depend [obsolete] f.
yakın arkadaş olmak hobanob f.
yakın ilişki kurmak crony f.
birbirine yakın şekilde tutturmak fay f.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postpone f.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postpose [obsolete] f.
(özellikle edat veya bağlaç) sona yakın koymak postposit f.
kaynamaya yakın suda pişirmek codle f.
rüzgara daha yakın seyretmek outpoint f.
yakın takibe almak scrutiny [obsolete] [rare] f.
sınıra yakın hareket etmek snug f.
yakın durmak snuggle f.
yakın pozisyonda yerleştirmek snuggle f.
yakın bir şekilde sosyalleşmek sororise [uk] f.
yakın bir şekilde sosyalleşmek sororize [us] f.
cana yakın personable s.
denize yakın maritime s.
cana yakın outgoing s.
cana yakın warm s.
zirveye yakın zenithal s.
yere yakın yerde yetişen bitki epigeal s.
cana yakın approachable s.
cana yakın companionable s.
yakın kızılaltı near infrared s.
birbirine yakın close s.
yakın civar ambient s.
cana yakın warmhearted s.
cana yakın genial s.
çok yakın too close s.
çok yakın (arkadaş) intimate s.
cana yakın congenial s.
olması yakın impending s.
yakın (arkadaş) thick s.
cana yakın amiable s.
en yakın proximate s.
kadar yakın as near as s.
en yakın nearest s.
cana yakın forthcoming s.
cana yakın conversable s.
cana yakın mellow s.
daha yakın closer s.
çiçekli ksımları yumurtalığa yakın olan epigynous s.
sahile yakın littoral s.
olması yakın ve muhakkak imminent s.
mektup niteliğine yakın near letter quality s.
kıyıya yakın olan onshore s.
göbeğe yakın umbilical s.
akla yakın plausible s.
doruğa yakın zenithal s.
yakın (arkadaş) close s.
cana yakın pleasant s.
olması yakın impendent s.
cana yakın olmayan frigid s.
kıça en yakın olan sternmost s.
yakın arkadaş hail fellow well met s.
akla yakın sensible s.
günümüze en yakın tarihte hazırlanmış updated s.
cana yakın lovable s.
en yakın closest s.
cana yakın affable s.
cana yakın charming s.
yakın ilişkili affined s.
sınıra yakın olan borderline s.
birbirine çok yakın dikilmiş (bitkiler) thickset s.
cana yakın sympathetic s.
akla yakın reasonable s.
cana yakın homely s.
cana yakın gracious s.
en yakın next s.
kıyıya yakın littoral s.
olması yakın imminent s.
yakın akraba closely related s.
yakın aralıkta closely spaced s.
akraba ve yakın arkadaşları kayırma ile ilgili nepotistic s.
bu tarafa en yakın hithermost s.
tamamına yakın almost all s.
bir adım daha yakın one step closer s.
yakın ilişki affinitative s.
tamamına yakın almost whole s.
tamamına yakın almost entire s.
kutuplara yakın high s.
öne yakın olan anterior s.
-e yakın closed by s.
cana yakın hail-fellow-well-met s.
-e yakın neighboring on s.
yakın mesafeden yapılan point-blank s.
performansta en iyiye bir yakın başarı second-best s.
yakın menzilli point-blank s.
cana yakın warm-hearted s.
çok yakın geçen point-blank s.
pek yakın imminent s.
cana yakın likable s.
aşırı yakın overfamiliar s.
yakın mesafe close-range s.
gerçeğe yakın real-like s.
yakın geçmiş the recent past s.
yakın zamana ait (olan) of recent vintage s.
(kişinin kendisine) en yakın ownmost s.
kırka yakın fortyish s.
sahile yakın beachside s.
sahile yakın beachfront s.
kıyıya yakın near-coastal s.
beyaza yakın toz pembe pinkish-white s.
yere yakın low-slung s.
ışık hızına yakın hızda ultrarelativistic s.
en uyguna yakın suboptimal s.
yakın tehdit (altında) near threatened s.
tolstoy'un tarzına yakın tolstoyesque s.
oldukça yakın pretty close s.
cana yakın friendful s.
olması yakın upcoming s.
gerçekleşmesi yakın upcoming s.
özellikle samimi veya yakın ilişkide olan iki kişiye özgü à deux s.
yakın ilişkili affinitive s.
cana yakın acquaintable s.
uzaktan (yakın olmayan) casual s.
siyaha yakın koyu kahverengi seal-brown s.
daha yakın narre [obsolete] s.
cana yakın nice s.
yakın olmayan (samimi olmayan) nodding s.
özellikleri çok yakın olan near s.
yakın olan nearer s.
yakın gelecekte nearer s.
daha yakın nerre [obsolete] s.
zemine yakın terre à terre s.
ayaklar zemine yakın olacak şekilde dans eden terre à terre s.
birbirine yakın ekilmiş thick-sown s.
akla yakın thinkable s.
akla yakın bir şekilde thinkably s.
yakın geçmişe/geleceğe ait this s.
cana yakın towardly s.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipine ait type b s.
cana yakın, hoşgörülü ve sakin kişilik tipiyle ilgili type b s.
cana yakın associable s.
en yakın eftest [obsolete] s.
yakın olmayan unakin s.
yakın olmayan unalike s.