Geçmiş

old-fashioned

"old-fashioned" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 46 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	old-fashioned i.	kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak
2	Genel	old-fashioned i.	viski, apsent, su ve meyve ile hazırlanan bir kokteyl
3	Genel	old-fashioned i.	kalın tabanlı, geniş ağızlı ve 7-8 ons hacimli kısa ve geniş bir bardak
4	Genel	old-fashioned s.	nuh nebi`den kalma
5	Genel	old-fashioned s.	eski
6	Genel	old-fashioned s.	eski moda
7	Genel	old-fashioned s.	dar kafalı
8	Genel	old-fashioned s.	çağdışı
9	Genel	old-fashioned s.	eski kafalı
10	Genel	old-fashioned s.	demode
11	Genel	old-fashioned s.	modası geçmiş
12	Genel	old-fashioned s.	modern olmayan
13	Genel	old-fashioned s.	eskiden kalma
14	Genel	old-fashioned s.	geçmişe ait
15	Genel	old-fashioned s.	geçmişle ilgili
16	Genel	old-fashioned s.	geçmişe özgü
17	Genel	old-fashioned s.	antika
18	Genel	old-fashioned s.	eskimiş
19	Genel	old-fashioned s.	klasik
20	Genel	old-fashioned s.	geçmişi anımsatan
21	Genel	old-fashioned s.	eskiyi anımsatan
22	Genel	old-fashioned s.	nostaljik
23	Genel	old-fashioned s.	eski giyim tarzını benimseyen
24	Genel	old-fashioned s.	eski davranış tarzını kullanan
25	Genel	old-fashioned s.	eski moda tarzını benimseyen
26	Genel	old-fashioned s.	kuşkulu
27	Genel	old-fashioned s.	şüpheli
28	Genel	old-fashioned s.	uygun görmeyen
29	Genel	old-fashioned s.	beğenmeyen
30	Genel	old-fashioned s.	antik
31	Genel	old-fashioned s.	eskiden kalma
32	Genel	old-fashioned s.	çağdışı
33	Genel	old-fashioned s.	muhafazakar
34	Genel	old-fashioned s.	tutucu
35	Genel	old-fashioned s.	tarihi geçmiş
36	Genel	old-fashioned s.	kullanılmayan
37	Genel	old-fashioned zf.	modası geçmiş bir şekilde
38	Genel	old-fashioned zf.	antika bir şekilde
39	Genel	old-fashioned zf.	demode bir şekilde
40	Genel	old-fashioned zf.	modası geçmiş bir şekilde
41	Genel	old-fashioned zf.	antika bir şekilde
42	Genel	old-fashioned zf.	demode bir şekilde
Botanic
43	Botanik	old-fashioned s.	yabani (gül)
44	Botanik	old-fashioned s.	ilkel ve melez kökenli (gül)
45	Botanik	old-fashioned s.	yabani (gül)
46	Botanik	old-fashioned s.	ilkel ve melez kökenli (gül)

"old-fashioned" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	old-fashioned doctrine i.	modası geçmiş doktrin
2	Genel	old-fashioned doctrine i.	eskimiş doktrin
3	Genel	hebete (old-fashioned) i.	aptal
4	Genel	hebete (old-fashioned) i.	salak
5	Genel	hebete (old-fashioned) i.	gerizekalı
6	Genel	caliatour [old-fashioned] i.	tropik boya ağacı
7	Genel	calliature [old-fashioned] i.	tropik boya ağacı
8	Genel	calendar [old-fashioned] i.	program
9	Genel	calendar [old-fashioned] i.	günlük
10	Genel	calendar [old-fashioned] i.	rehber
11	Genel	calendar [old-fashioned] i.	emsal
12	Genel	calorist [old-fashioned] i.	ısının maddi bir madde olduğuna inanan kimse
13	Genel	calorist [old-fashioned] i.	kalori teorisine inanan kimse
14	Genel	tapstry [old-fashioned] i.	pub
15	Genel	tapstry [old-fashioned] i.	bar
16	Genel	addition [old-fashioned] i.	ünvan
17	Genel	carbuncle [old-fashioned] i.	yuvarlak kırmızı renkli mücevher
18	Genel	old fashioned i.	viski, apsent, su ve şeker ile hazırlanan bir kokteyl
19	Genel	be old-fashioned f.	modası geçmiş olmak
20	Genel	be old-fashioned f.	eski moda olmak
21	Genel	become old fashioned f.	köhnemek
22	Genel	become old-fashioned f.	modası geçmek
23	Genel	calver [old-fashioned] f.	balığı henüz canlı iken kesip hazırlamak
24	Genel	tarre [old fashioned] f.	galeyana getirmek
25	Genel	tarre [old fashioned] f.	kışkırtmak
26	Genel	old fashioned s.	modası geçmiş
27	Genel	old fashioned s.	demode
28	Genel	old fashioned s.	eski moda
29	Genel	callid [old-fashioned] s.	sinsi
30	Genel	calver [old-fashioned] s.	yeni yakalanmış
31	Genel	callid [old-fashioned] s.	kurnaz
32	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	vahşi
33	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	zorba
34	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	yabani
35	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	gürültücü
36	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	huzur bozan
37	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	kargaşalık çıkaran
38	Genel	ragmatical [old-fashioned] s.	kaba
39	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	olgun
40	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	zeki
41	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	bilgili
42	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	akıllı
43	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	alim
44	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	çok bilmiş
45	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	bilgiç
46	Genel	old-fashioned [dialect] [scotland/uk] s.	yaşına göre büyük
47	Genel	old-fashioned [dialect] [scotland/uk] s.	yaşına göre yaşlı
48	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	olgun
49	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	zeki
50	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	bilgili
51	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	akıllı
52	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	alim
53	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] s.	çok bilmiş
54	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] zf.	sorgulayarak
55	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] zf.	bilmiş bir şekilde
56	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] zf.	sorgulayarak
57	Genel	old-fashioned [dialect] [uk] zf.	bilmiş bir şekilde
Phrasals
58	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	yola çıkmak
59	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	yola koyulmak
60	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	su üzerinde yol almaya başlamak
61	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	demir almak
62	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	bir su taşıtıyla yola çıkmak
63	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	sözlü sesleniş yapmak
64	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	konuşma yapmak
65	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	demeç vermek
66	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	nutuk çekmek
67	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	bir planı, projeyi, girişimi başlatmak
68	Öbek Fiiller	launch forth upon (something) [old-fashioned] f.	bir planı, projeyi, girişimi sunmak
69	Öbek Fiiller	fetch away [old-fashioned] f.	alıp götürmek
70	Öbek Fiiller	fetch away [old-fashioned] f.	gidip/gelip almak
71	Öbek Fiiller	lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] f.	(birine/bir şeye bir şey) sunmak
72	Öbek Fiiller	lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] f.	(bir konuyu, durumu, meseleyi birine/bir şeye) taşımak
73	Öbek Fiiller	lay (something) before (someone or something) [old-fashioned] f.	(bir konuyu, durumu, meseleyi birinin/bir şeyin) önüne getirmek
74	Öbek Fiiller	lay for (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi) pusuda beklemek
75	Öbek Fiiller	lay for (someone or something) [old-fashioned] f.	(birine/bir şeye) pusu kurmak
76	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birine/bir şeye) bakmak
77	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi) seyretmek
78	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi bir şey) olarak görmek
79	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birine/bir şeye) saygıyla bakmak
80	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi) saymak/takdir etmek
81	Öbek Fiiller	look upon (someone or something) [old-fashioned] f.	(birine/bir şeye) itibar göstermek
82	Öbek Fiiller	splinter up [old-fashioned] f.	atelle desteklemek
83	Öbek Fiiller	splinter up [old-fashioned] f.	atelle sarmak/bağlamak
84	Öbek Fiiller	sunder out (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi) ayırmak
85	Öbek Fiiller	sunder out (someone or something) [old-fashioned] f.	(birini/bir şeyi) tecrit etmek
86	Öbek Fiiller	trespass upon (something) [old-fashioned] f.	(özel hayatı/alanı) ihlal etmek
Phrases
87	İfadeler	the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr.	eden bulur
88	İfadeler	the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr.	ettiğini bulma
89	İfadeler	the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr.	eden bulur inleyen ölür
90	İfadeler	the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr.	kimsenin ahı kimsede kalmaz
91	İfadeler	the biter gets bit [old-fashioned] [brit] expr.	kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz
92	İfadeler	ever yours [old-fashioned] expr.	daima senin olan
93	İfadeler	ever yours [old-fashioned] expr.	her zaman senin olan
94	İfadeler	ever yours [old-fashioned] expr.	daima/her zaman seninim
95	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) peşinde
96	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) peşinden
97	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) arkasında
98	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) arkasından
99	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) peşi sıra
100	İfadeler	in the train of (someone) [old-fashioned] expr.	(birinin) hemen arkasından
Colloquial
101	Konuşma Dili	a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] i.	çuval dolusu para
102	Konuşma Dili	a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] i.	tonla para
103	Konuşma Dili	a roll jack rice couldn't jump over [old-fashioned] [australia] i.	bir dünya para
104	Konuşma Dili	thanks for the buggy ride [old-fashioned] i.	eğlenceliydi/keyifliydi, teşekkürler
105	Konuşma Dili	thanks for the buggy ride [old-fashioned] i.	bir ilişkiyi bitirirken söylenen bir söz ("buggy ride" cinsel ilişki yerine kullanılan örtmece bir söz)
106	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	alkolik
107	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	müptela
108	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	sefil
109	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	bağımlı
110	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	ayyaş
111	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	ipsiz sapsız
112	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	evsiz barksız
113	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	yersiz yurtsuz
114	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	derbeder
115	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	berduş
116	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	başıboş
117	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	serseri
118	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	evsiz
119	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	dilenci
120	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	ipi kırık
121	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	ipsiz
122	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	it kopuk
123	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	düşkün
124	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	beş parasız
125	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	meteliksiz
126	Konuşma Dili	stew bum [old-fashioned] i.	sefalet/yoksulluk içinde kimse
127	Konuşma Dili	a dusty reply [old-fashioned] [uk] i.	kısa ve sert cevap
128	Konuşma Dili	a dusty reply [old-fashioned] [uk] i.	yardımcı olmayan cevap
129	Konuşma Dili	giggle soup [old-fashioned] i.	alkollü içecek
130	Konuşma Dili	giggle soup [old-fashioned] i.	içki
131	Konuşma Dili	giggle soup [old-fashioned] i.	köpüklü şarap
132	Konuşma Dili	giggle water [old-fashioned] i.	alkollü içecek
133	Konuşma Dili	giggle water [old-fashioned] i.	içki
134	Konuşma Dili	giggle water [old-fashioned] i.	köpüklü şarap
135	Konuşma Dili	mickey mouse habit [old-fashioned] i.	basit bağımlılık
136	Konuşma Dili	mickey mouse habit [old-fashioned] i.	gelip geçici alışkanlık/bağımlılık
137	Konuşma Dili	mickey mouse habit [old-fashioned] i.	küçük/önemsiz bir alışkanlık
138	Konuşma Dili	one shot in (one's) locker [old-fashioned] i.	(birinin) son şansı/fırsatı
139	Konuşma Dili	one shot in (one's) locker [old-fashioned] i.	(birinin) tek atımlık/son kurşunu
140	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	(biriyle ya da bir şeyle) dalga geçmek
141	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	alaya almak
142	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	tiye almak
143	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	maskara etmek
144	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	gırgır geçmek
145	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	maytap geçmek
146	Konuşma Dili	poke borak at (someone or something) [old-fashioned] [australia] f.	kafa bulmak
147	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	aklını kaçırmış olmak
148	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	aklını yemiş olmak
149	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	kafadan kontak/kaçık olmak
150	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	hapı yutmuş olmak
151	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	zor durumda olmak
152	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntı içinde olmak
153	Konuşma Dili	be up the pole [old-fashioned] [uk] f.	sıkıntıda olmak
154	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	annelik yapmak
155	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	yedirmek içirmek
156	Konuşma Dili	be mother [old-fashioned] f.	(ingilizler için) çay servisini yapmak
157	Konuşma Dili	get on famously [old-fashioned] f.	sıkı fıkı olmak
158	Konuşma Dili	get along famously [old-fashioned] f.	sıkı fıkı olmak
159	Konuşma Dili	get on famously [old-fashioned] f.	çok iyi anlaşmak
160	Konuşma Dili	get along famously [old-fashioned] f.	çok iyi anlaşmak
161	Konuşma Dili	get on famously [old-fashioned] f.	iyi geçinmek
162	Konuşma Dili	get along famously [old-fashioned] f.	iyi geçinmek
163	Konuşma Dili	get on famously [old-fashioned] f.	aralarından su sızmamak
164	Konuşma Dili	get along famously [old-fashioned] f.	aralarından su sızmamak
165	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	dayanılmaz/çekilmez biri/bir şey olmak
166	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	sinir bozucu biri/bir şey olmak
167	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	haddini aşan biri/bir şey olmak
168	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	çok can sıkıcı biri/bir şey olmak
169	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	eziyet verici biri/bir şey olmak
170	Konuşma Dili	be the (absolute) limit [old-fashioned] f.	eziyet olmak
171	Konuşma Dili	laid to the bone [old-fashioned] s.	çırılçıplak
172	Konuşma Dili	laid to the bone [old-fashioned] s.	anadan üryan
173	Konuşma Dili	laid to the bone [old-fashioned] s.	dımdızlak
174	Konuşma Dili	dizzy with a dame [old-fashioned] s.	bir kadın başını döndürmüş
175	Konuşma Dili	dizzy with a dame [old-fashioned] s.	bir kadın aklını başından almış
176	Konuşma Dili	dizzy with a dame [old-fashioned] s.	bir kadına vurulmuş
177	Konuşma Dili	high old time [old-fashioned] s.	son derece eğlenceli
178	Konuşma Dili	high old time [old-fashioned] s.	olağanüstü zevkli
179	Konuşma Dili	high old time [old-fashioned] s.	aşırı keyifli
180	Konuşma Dili	a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] s.	haksız
181	Konuşma Dili	a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] s.	kabul edilemez
182	Konuşma Dili	a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] s.	biraz aşırı
183	Konuşma Dili	a bit thick/strong [old-fashioned] [uk] s.	biraz fazla
184	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	heyecan verici
185	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	coşkulu
186	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	neşeli
187	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	başarılı
188	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	tipik kovboy
189	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	tipik kovboy filmi
190	Konuşma Dili	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.	klişe kovboy/kovboy filmi
191	Konuşma Dili	good old-fashioned s.	modası geçmiş
192	Konuşma Dili	good old-fashioned s.	demode
193	Konuşma Dili	good old-fashioned s.	eski moda
194	Konuşma Dili	what-ho [old-fashioned] ünl.	selamlama ifadesi
195	Konuşma Dili	what-ho [old-fashioned] ünl.	dikkat çekme ifadesi
196	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	bana yaz
197	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	beni habersiz bırakma
198	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	yine haberleşelim
199	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	hoşça kal
200	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	beni ara
201	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	araşalım
202	Konuşma Dili	write if you get work [old-fashioned] expr.	arada haber et
203	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	hadi ya
204	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	vay be
205	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	hadi canım sen de
206	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	bir yaşıma daha girdim
207	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	vay anasını
208	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	yok artık
209	Konuşma Dili	(well,) I'll be darned! [old-fashioned] expr.	şaştım kaldım
210	Konuşma Dili	on (one's) slate [old-fashioned] expr.	(birinin) hesabına
211	Konuşma Dili	on (one's) slate [old-fashioned] expr.	(birinin) borç/veresiye listesine
212	Konuşma Dili	beyond your ken [old-fashioned] expr.	bilginin/anlayışının dışında
213	Konuşma Dili	beyond your ken [old-fashioned] expr.	aklının ermeyeceği/almayacağı
214	Konuşma Dili	beyond your ken [old-fashioned] expr.	kabiliyetini/zekanı aşan
215	Konuşma Dili	outside your ken [old-fashioned] expr.	bilginin/anlayışının dışında
216	Konuşma Dili	outside your ken [old-fashioned] expr.	aklının ermeyeceği/almayacağı
217	Konuşma Dili	outside your ken [old-fashioned] expr.	kabiliyetini/zekanı aşan
218	Konuşma Dili	there, there! [old-fashioned] expr.	geçti geçti!
219	Konuşma Dili	there, there! [old-fashioned] expr.	üzülme!
220	Konuşma Dili	take two and hit to right [old-fashioned] [us] expr.	ne bileyim
221	Konuşma Dili	the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.	bu nasıl soru
222	Konuşma Dili	the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.	bu soruyu sormadın kabul ediyorum
223	Konuşma Dili	the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.	ne saçma bir soru
224	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funnies [old-fashioned] expr.	güle güle
225	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funnies [old-fashioned] expr.	iyi günler
226	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funnies [old-fashioned] expr.	iyi günlerde görüşmek üzere
227	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funnies [old-fashioned] expr.	yine görüşmek üzere
228	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny pages [old-fashioned] expr.	güle güle
229	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny pages [old-fashioned] expr.	iyi günler
230	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny pages [old-fashioned] expr.	iyi günlerde görüşmek üzere
231	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny pages [old-fashioned] expr.	yine görüşmek üzere
232	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny papers [old-fashioned] expr.	güle güle
233	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny papers [old-fashioned] expr.	iyi günler
234	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny papers [old-fashioned] expr.	iyi günlerde görüşmek üzere
235	Konuşma Dili	(I'll) see you in the funny papers [old-fashioned] expr.	yine görüşmek üzere
236	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	kesinlikle!
237	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	muhakkak!
238	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	kuşkusuz!
239	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	şüphesiz!
240	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	su götürmez!
241	Konuşma Dili	and no mistake! [old-fashioned] [uk] expr.	hiç şüphe yok!
242	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	o kadar!
243	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	işte o kadar!
244	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	bitmiştir!
245	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	konu kapanmıştır!
246	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	açık ve kesin!
247	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	ve bu son sözüm!
248	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	ve son sözüm bu!
249	Konuşma Dili	and that's flat! [old-fashioned] [uk] expr.	ve son kararım bu!
250	Konuşma Dili	the best of luck (to somebody) [old-fashioned] expr.	(birine) iyi şanslar
251	Konuşma Dili	the best of luck (to somebody) [old-fashioned] expr.	(birine) bol şans
252	Konuşma Dili	the best of luck (to somebody) [old-fashioned] expr.	(birine) başarılar
253	Konuşma Dili	did you ever (...)! [old-fashioned] expr.	sen hiç (…)!
254	Konuşma Dili	did you ever (...)! [old-fashioned] expr.	daha önce hiç (…)!
255	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	bir yemek davetinde şarabı tekeline alan kişi için kullanılan ve "norwich piskoposunu tanıyor musun/norwich piskoposuyla bir akrabalığın var mı?" anlamına gelen bir söz
256	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	tekel gibisin
257	Konuşma Dili	do you know the bishop of norwich? [old-fashioned] expr.	şişe eline mi yapıştı
258	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	hayret doğrusu
259	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	hayret bir olay
260	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	bak sen şu işe
261	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	yok artık
262	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	vay canına
263	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	bir yaşıma daha girdim
264	Konuşma Dili	(just) fancy that [old-fashioned] [uk] expr.	hadi ya
265	Konuşma Dili	good day [old-fashioned] expr.	haydi güle güle
266	Konuşma Dili	good day [old-fashioned] expr.	haydi sana güle güle
267	Konuşma Dili	lord love you [old-fashioned] [us] expr.	ne yazık ki
268	Konuşma Dili	lord love you [old-fashioned] [us] expr.	hay allah
269	Konuşma Dili	lord love you [old-fashioned] [us] expr.	allah ne muradın varsa versin
270	Konuşma Dili	lord love you [old-fashioned] [us] expr.	allah'ın sevgili kulusun
271	Konuşma Dili	the devil you say [old-fashioned] expr.	hadi canım
272	Konuşma Dili	the devil you say [old-fashioned] expr.	ne diyorsun?
273	Konuşma Dili	there, there! [old-fashioned] expr.	geçti, geçti!
274	Konuşma Dili	there, there! [old-fashioned] expr.	tamam, tamam!
275	Konuşma Dili	there, there! [old-fashioned] expr.	üzülme!
276	Konuşma Dili	yours ever [old-fashioned] expr.	daima senin olan
277	Konuşma Dili	yours ever [old-fashioned] expr.	her zaman senin olan
278	Konuşma Dili	yours ever [old-fashioned] expr.	daima/her zaman sana ait olan
279	Konuşma Dili	hell’s teeth [old-fashioned] [uk] exclam.	aman tanrım
280	Konuşma Dili	hell’s teeth [old-fashioned] [uk] exclam.	aman allahım
281	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	unutma ki
282	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	dikkatini çekerim ki
283	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	hesaba katmak gerek ki
284	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	bilmek gerek ki
285	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	göz ardı etmemek gerek ki
286	Konuşma Dili	mark you [old-fashioned] exclam.	göz önünde bulundurmak gerek ki
287	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	aman tanrım
288	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	amanın
289	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	aman ya rabbi
290	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	aman allah'ım
291	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	tanrım
292	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	vay be
293	Konuşma Dili	(oh) me, oh my [old-fashioned] exclam.	vay canına
294	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hadi canım
295	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay be
296	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay anasını
297	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	vay canına
298	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hayret bir olay
299	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	hadi ya
300	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	bir yaşıma daha girdim
301	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	yok artık
302	Konuşma Dili	(well,) I'll be blowed! [old-fashioned] exclam.	şaştım kaldım
303	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hadi canım
304	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay be
305	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay anasını
306	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	vay canına
307	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hayret bir olay
308	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	hadi ya
309	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	bir yaşıma daha girdim
310	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	yok artık
311	Konuşma Dili	(well,) I'll be durned![old-fashioned] exclam.	şaştım kaldım
312	Konuşma Dili	how do ye do? [old-fashioned] exclam.	n'a ber?
313	Konuşma Dili	how do ye do? [old-fashioned] exclam.	ne var ne yok?
314	Konuşma Dili	how do? [old-fashioned] exclam.	nasılsınız?
315	Konuşma Dili	how do? [old-fashioned] exclam.	ne var ne yok?
Idioms
316	Deyim	a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.	nahoş bir an
317	Deyim	a dusty reply [old-fashioned] i.	nahoş yanıt
318	Deyim	a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] i.	çuval dolusu para
319	Deyim	a rake's progress [old-fashioned] i.	zevkusefa alemlerine dalma
320	Deyim	stool pigeon [old-fashioned] i.	muhbir
321	Deyim	a stool pigeon [old-fashioned] i.	muhbir
322	Deyim	a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.	sinir bozucu bir an
323	Deyim	a dusty reply [old-fashioned] i.	ters yanıt
324	Deyim	a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] i.	tonla para
325	Deyim	a rake's progress [old-fashioned] i.	hovardalık peşinde koşma
326	Deyim	a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.	zorlayıcı bir an
327	Deyim	a dusty reply [old-fashioned] i.	kaba yanıt
328	Deyim	a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] i.	dünya kadar para
329	Deyim	a bad quarter of an hour [old-fashioned] i.	tatsız bir an
330	Deyim	a pile jack rice couldn't jump over [old-fashioned] i.	para içinde yüzmek
331	Deyim	hog in armor [old-fashioned] i.	süslü/züppe/gösterişçi kişi
332	Deyim	mrs. astor's pet horse [old-fashioned] i.	aşırı süslü/şık kimse
333	Deyim	mrs. astor's plush horse [old-fashioned] i.	aşırı süslü/şık kimse
334	Deyim	mrs. astor's pet horse [old-fashioned] i.	şıkıdım
335	Deyim	mrs. astor's plush horse [old-fashioned] i.	şıkıdım
336	Deyim	mrs. astor's pet horse [old-fashioned] i.	şık latife
337	Deyim	mrs. astor's plush horse [old-fashioned] i.	şık latife
338	Deyim	mrs. astor's pet horse [old-fashioned] i.	iddialı/gösterişli giyinmiş kişi
339	Deyim	mrs. astor's plush horse [old-fashioned] i.	iddialı/gösterişli giyinmiş kişi
340	Deyim	a bit of crackling [old-fashioned] i.	cinsel nesne olarak görülen çekici kadın
341	Deyim	a bit of crackling [old-fashioned] i.	çekici kadın
342	Deyim	a bit of crackling [old-fashioned] i.	afet
343	Deyim	a bit of crackling [old-fashioned] i.	taş (kız/kadın)
344	Deyim	a bit of crackling [old-fashioned] i.	çıtır
345	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	işin ustası
346	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	elinden her iş gelen kimse
347	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	mahir
348	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	on parmağında on marifet olan kimse
349	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	yaşlı kimse/şey
350	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	ihtiyar kimse/şey
351	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	modası geçmiş kimse/şey
352	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	miadını doldurmuş kimse/şey
353	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	çağ dışı kalmış kimse/şey
354	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	eski şey
355	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	demode şey
356	Deyim	old gray mare [old-fashioned] i.	emektar kimse/şey
357	Deyim	matinée idol [old-fashioned] i.	yıldız oyuncu
358	Deyim	matinée idol [old-fashioned] i.	yıldız aktör
359	Deyim	matinée idol [old-fashioned] i.	film/tiyatro/televizyon yıldızı
360	Deyim	matinée idol [old-fashioned] i.	hayranları tarafından çok sevilen/idol olarak görülen yıldız aktör
361	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	herhangi bir hükümdar
362	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	yönetenler
363	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	en çok güç sahibi kişiler
364	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	hakimiyet sahibi kişiler
365	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	en yüksek mertebedeki kişiler
366	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	ne kral ne imparator
367	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	kral da imparator da
368	Deyim	king or kaiser [old-fashioned] i.	herhangi bir fani hükümdar/hükmeden
369	Deyim	three-dog night [old-fashioned] i.	aşırı derecede soğuk gece
370	Deyim	three-dog night [old-fashioned] i.	buz gibi gece
371	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	çok yetenekli kimse
372	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	tek kişilik dev kadro
373	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	tüm işleri yürüten kimse
374	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	her şeyi çekip çeviren kimse
375	Deyim	the whole team and the dog under the wagon [old-fashioned] [us] i.	bir başarının arkasındaki asıl kişi
376	Deyim	(butter and) egg money [old-fashioned] i.	bir çiftçinin karısının çiftlikte üretilen bazı ürünleri (yumurta, tereyağı) satarak kazandığı ekstra para
377	Deyim	a bad lot [old-fashioned] [uk] i.	karaktersiz kimse
378	Deyim	a bad lot [old-fashioned] [uk] i.	yalancı kimse
379	Deyim	a bad lot [old-fashioned] [uk] i.	sahtekar kimse
380	Deyim	a bad lot [old-fashioned] [uk] i.	ikiyüzlü kimse
381	Deyim	a dusty answer [old-fashioned] [uk] i.	ters bir yanıt
382	Deyim	a dusty answer [old-fashioned] [uk] i.	aksi bir cevap
383	Deyim	a dusty answer [old-fashioned] [uk] i.	kaba bir cevap
384	Deyim	a dusty answer [old-fashioned] [uk] i.	kısa ve sert bir yanıt
385	Deyim	a dusty answer [old-fashioned] [uk] i.	yardımcı olmayan bir cevap
386	Deyim	a good egg [old-fashioned] i.	helal süt emmiş kimse
387	Deyim	a good egg [old-fashioned] i.	kibar ve güvenilir kimse
388	Deyim	a job of work [old-fashioned] [uk] i.	bitirilmesi gereken iş
389	Deyim	a job of work [old-fashioned] [uk] i.	yapılacak iş
390	Deyim	a job of work [old-fashioned] [uk] i.	görev
391	Deyim	a job of work [old-fashioned] [uk] i.	yerine getirilmesi/tamamlanması gereken görev
392	Deyim	a mess of pottage [old-fashioned] i.	üç kuruş
393	Deyim	a mess of pottage [old-fashioned] i.	çer çöp
394	Deyim	a mess of pottage [old-fashioned] i.	değersiz şey
395	Deyim	a mess of pottage [old-fashioned] i.	üç kuruşluk şey
396	Deyim	a mess of pottage [old-fashioned] i.	kısa sürede değerini kaybedecek şey
397	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	körü körüne alışveriş
398	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	gözü kapalı alışveriş
399	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	iyice kontrol etmeden yapılan alışveriş
400	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	dikkatsizce yapılan alışveriş
401	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	körü körüne kabul etme
402	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	gözü kabul etme
403	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	iyice kontrol etmeden kabul etme
404	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	sağına soluna bakmadan kabul etme/alma
405	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	kandırılma
406	Deyim	a pig in a poke [old-fashioned] i.	göz boyama
407	Deyim	a shotgun wedding [old-fashioned] i.	hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik
408	Deyim	a shotgun wedding [old-fashioned] i.	hamilelik gibi nedenlerle yapılan mecburi evlilik
409	Deyim	a shotgun wedding [old-fashioned] i.	evlilik dışı hamile kalmış kadının babasının zorlamasıyla yapılan evlilik
410	Deyim	a shotgun wedding [old-fashioned] i.	zorunlu evlilik
411	Deyim	a shotgun marriage [old-fashioned] i.	hamilelik nedeniyle yapılmaya zorlanan evlilik
412	Deyim	a shotgun marriage [old-fashioned] i.	hamilelik gibi nedenlerle yapılan mecburi evlilik
413	Deyim	a shotgun marriage [old-fashioned] i.	evlilik dışı hamile kalmış kadının babasının zorlamasıyla yapılan evlilik
414	Deyim	a shotgun marriage [old-fashioned] i.	zorunlu evlilik
415	Deyim	a slip of a boy [old-fashioned] i.	ufak tefek genç kız
416	Deyim	a slip of a boy [old-fashioned] i.	çıtı pıtı genç kız
417	Deyim	a slip of a girl [old-fashioned] i.	ufak tefek genç erkek
418	Deyim	a slip of a girl [old-fashioned] i.	çıtı pıtı genç erkek
419	Deyim	a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] i.	kaz gelecek yerden tavuğu esirgememe
420	Deyim	a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] i.	küçük bir girişimle/çabayla büyük kazanç sağlama
421	Deyim	a sprat to catch a mackerel [old-fashioned] [uk] i.	küçük bir risk alarak büyük bir kazanç sağlama
422	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) dargınlık
423	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) düşmanlık
424	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) kin
425	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) öfke
426	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) husumet
427	Deyim	bad blood (between people) [old-fashioned] i.	(insanlar/birileri arasında) kızgınlık
428	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) dargınlık
429	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) düşmanlık
430	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) kin
431	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) öfke
432	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) husumet
433	Deyim	bad blood (between a and b) [old-fashioned] i.	(birileri arasında) kızgınlık
434	Deyim	good form [old-fashioned] [uk] i.	uygunluk
435	Deyim	good form [old-fashioned] [uk] i.	görgülü olma
436	Deyim	good form [old-fashioned] [uk] i.	kibarlık
437	Deyim	good form [old-fashioned] [uk] i.	hoşluk
438	Deyim	bad form [old-fashioned] [uk] i.	uygunsuzluk
439	Deyim	bad form [old-fashioned] [uk] i.	görgüsüzlük
440	Deyim	bad form [old-fashioned] [uk] i.	kabalık
441	Deyim	bad form [old-fashioned] [uk] i.	nahoşluk
442	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	çorak arazi/toprak
443	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	aşırı verimsiz toprak
444	Deyim	land so poor you couldn't raise a fuss on it [old-fashioned] [us] i.	üzerinde bir şey yetiştirmeye elverişsiz arazi/toprak
445	Deyim	laughing soup [old-fashioned] i.	içki
446	Deyim	laughing soup [old-fashioned] i.	alkol
447	Deyim	laughing soup [old-fashioned] i.	alkollü içki
448	Deyim	laughing soup [old-fashioned] i.	şampanya
449	Deyim	laughing water [old-fashioned] i.	içki
450	Deyim	laughing water [old-fashioned] i.	alkol
451	Deyim	laughing water [old-fashioned] i.	alkollü içki
452	Deyim	laughing water [old-fashioned] i.	şampanya
453	Deyim	rare old time [old-fashioned] i.	çok güzel/eğlenceli zaman
454	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	domuz
455	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	gösterişli kimse
456	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	eksantrik kimse
457	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	tuhaf/acayip tip
458	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	enerjik kimse
459	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	hareketli kimse
460	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	kıpır kıpır kimse
461	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	hevesli kimse
462	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	ateşli kimse
463	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	şevkli kimse
464	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	tutkulu/coşkulu kimse
465	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	kibirli/küstah kimse
466	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	burnu havada tip
467	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	domuz gibi tip
468	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	ters kimse
469	Deyim	ring-tailed snorter [old-fashioned] i.	kendini beğenmiş tip
470	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	gerçek kimse/şey
471	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	hakiki kimse/şey
472	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	asıl kimse/şey
473	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	orijinal kimse/şey
474	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	sahte olmayan kimse şey
475	Deyim	the real simon pure [old-fashioned] i.	taklit olmayan kimse/şey
476	Deyim	your best bib and tucker [old-fashioned] i.	bayramlığı/en güzel elbiseleri
477	Deyim	your best bib and tucker [old-fashioned] i.	en iyi giysileri
478	Deyim	your best bib and tucker [old-fashioned] i.	en şık kıyafetleri
479	Deyim	your best bib and tucker [old-fashioned] i.	en güzel kıyafetleri
480	Deyim	your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.	naçizane fikri/görüşü
481	Deyim	your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.	önemsiz de görülse görüşü
482	Deyim	your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.	sorulmayan fikri/görüşü
483	Deyim	your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.	bir çift lafı
484	Deyim	your two penn'orth [old-fashioned] [uk] i.	yerli yersiz görüşü
485	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	cebinde üç kuruşu bile olmamak
486	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	çok fakir olmak
487	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	parasız/pulsuz olmak
488	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	meteliksiz olmak
489	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	meteliğe kurşun atmak
490	Deyim	not have a penny to bless (oneself) with [old-fashioned] f.	çulsuz olmak
491	Deyim	tear the rag off the bush [old-fashioned] f.	hepsinden daha iyi olmak
492	Deyim	tear the rag off the bush [old-fashioned] f.	hepsini geçmek
493	Deyim	tear the rag off the bush [old-fashioned] f.	hepsinden daha inanılmaz/şaşırtıcı olmak
494	Deyim	tear the rag off the bush [old-fashioned] f.	inanılır gibi olmamak
495	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	asılmak
496	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	kendini vermek
497	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	elinden geleni yapmak
498	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	çok çaba harcamak
499	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	canın dişine takarak çalışmak
500	Deyim	give something the old college try [old-fashioned] [us] f.	başarmak için büyük gayret göstermek