|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
hang f.
|
asmak |
|
Looks to me like we'll have to hang a few to get us any peace.
Bana öyle geliyor ki, biraz huzura ermemiz için birkaç tanesini asmamız gerekecek.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
hang-up i.
|
takıntı |
|
She's got a hang-up about me being perfect.
Onun benim mükemmel olmam hakkında bir takıntısı var.
More Sentences
|
3 |
Genel |
hang i.
|
asılı bırakma |
|
You can't leave me hanging like that!
Beni böyle asılı bırakamazsın!
More Sentences
|
4 |
Genel |
hang f.
|
sarkıtmak |
|
She hung the cage from the eaves.
Kafesi saçaktan sarkıttı.
More Sentences
|
5 |
Genel |
hang up f.
|
çamaşır asmak |
|
You have hung up the laundry.
Sen çamaşırları astın.
More Sentences
|
6 |
Genel |
hang out f.
|
asmak |
|
They hung out the flag for the Queen's visit.
Kraliçe'nin ziyareti için bayrağı astılar.
More Sentences
|
7 |
Genel |
hang on f.
|
tutunmak |
|
Hang on!
Sıkı tutunun!
More Sentences
|
8 |
Genel |
hang up f.
|
asmak |
|
May I hang up your coat?
Ceketini asabilir miyim?
More Sentences
|
9 |
Genel |
hang up f.
|
telefonu kapamak |
|
Tom hung up before I finished.
Tom ben bitirmeden önce telefonu kapadı.
More Sentences
|
10 |
Genel |
hang up f.
|
telefonu kapatmak |
|
She hung up in silence.
Sessizce telefonu kapattı.
More Sentences
|
11 |
Genel |
hang out f.
|
takılmak |
|
I like hanging out here.
Burada takılmayı seviyorum.
More Sentences
|
12 |
Genel |
hang f.
|
asılı olmak |
|
I noticed today that there are banners hanging in the Parliament's courtyard.
Bugün Parlamento'nun avlusunda pankartların asılı olduğunu fark ettim.
More Sentences
|
13 |
Genel |
hang f.
|
bağlı olmak |
|
On our success will hang the future of the European social model too.
Avrupa sosyal modelinin geleceği de bizim başarımıza bağlı olacaktır.
More Sentences
|
14 |
Genel |
hang around f.
|
oyalanmak |
|
Why don't you hang around a while after everyone else leaves so we can talk?
Herkes gittikten sonra biz konuşabilelim diye neden bir süre oyalan mıyorsun?
More Sentences
|
15 |
Genel |
hang on f.
|
asılı durmak |
|
The picture is hanging on the wall.
Resim duvarda asılı duruyor.
More Sentences
|
16 |
Genel |
hang around f.
|
beklemek |
|
To my mind, the worst part of air travel is the hanging around in airport lounges.
Benim düşünceme göre hava yolculuğunun en kötü yanı, havaalanı salonlarında beklemektir.
More Sentences
|
17 |
Genel |
hang f.
|
asılı durmak |
|
Sadly, social and fiscal dumping hang over the Union.
Ne yazık ki sosyal ve mali damping Birliğin üzerinde asılı durmaktadır.
More Sentences
|
18 |
Genel |
hang f.
|
takmak |
|
Tom asked Mary where he should hang his coat.
Tom, Mary'ye ceketini nereye takması gerektiğini sordu.
More Sentences
|
19 |
Genel |
hang f.
|
dayanmak |
|
Just hang in there.
Dayanmaya çalış.
More Sentences
|
|
20 |
Genel |
hang out f.
|
çamaşır asmak |
|
This is the first time I've ever hung out washing in the balcony.
İlk defa balkonda çamaşır asıyorum.
More Sentences
|
21 |
Genel |
hang on f.
|
sıkı tutmak |
|
Hang on tight.
Sıkı tutun.
More Sentences
|
22 |
Genel |
hang f.
|
sallanmak |
|
When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
Kendi kargalarınız eğlensin diye darağacında sallandığınızda sulha kavuşacağız.
More Sentences
|
23 |
Genel |
hang on f.
|
asılmak |
|
The child hung on his mother's arm.
Çocuk annesinin koluna asıldı.
More Sentences
|
24 |
Genel |
hang f.
|
asmak |
|
Too bad there was not enough rope for you to hang yourself with.
Kendini asmana yetecek kadar ipin olmaması çok kötü.
More Sentences
|
25 |
Genel |
hang around f.
|
aylak aylak dolaşmak |
|
I hung around for one hour.
Bir saat boyunca aylak aylak dolaştım.
More Sentences
|
26 |
Genel |
hang up f.
|
kapamak |
|
I have to hang up.
Kapatmak zorundayım.
More Sentences
|
27 |
Genel |
hang on f.
|
dayanmak |
|
Hang on, Tom, it won't be long now.
Dayan Tom, şimdi uzun sürmeyecek.
More Sentences
|
28 |
Genel |
hang f.
|
sarkmak |
|
A round light is hanging from the middle of the ceiling.
Tavanın ortasından yuvarlak bir ışık sarkıyor.
More Sentences
|
29 |
Genel |
hang f.
|
idam etmek |
|
He was hanged for murder.
O, cinayetten idam edildi.
More Sentences
|
30 |
Genel |
hang on f.
|
tutmak |
|
Hang on to them.
Onlara tutun.
More Sentences
|
31 |
Genel |
hang f.
|
eğmek |
|
That is a total disgrace, about which we should hang our heads in shame.
Bu, utanç içinde başımızı öne eğmemiz gereken koca bir rezalettir.
More Sentences
|
32 |
Genel |
hang f.
|
asılmak |
|
When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
Kendi kargalarınızın eğlenmesi için darağacına asıldığınızda huzura ereceğiz.
More Sentences
|
33 |
Genel |
hang on f.
|
beklemek |
|
Can you hang on a second?
Bir saniye bekler misin?
More Sentences
|
34 |
Genel |
hang a picture f.
|
resim asmak |
|
He hung a picture on the wall.
O, duvara bir resim astı.
More Sentences
|
35 |
Genel |
hang out together f.
|
birlikte takılmak |
|
Tom and I hang out together all the time.
Tom ve ben her zaman birlikte takılırız.
More Sentences
|
36 |
Genel |
hang f.
|
sallanmak |
|
When you hang from a gibbet for the sport of your own crows we shall have peace.
Kendi kargalarınızın eğlencesi için darağacında sallandığınızda barışa kavuşacağız.
More Sentences
|
37 |
Genel |
hang f.
|
kalmak |
|
I'll hang onto it for now.
Şimdilik bende kalsın.
More Sentences
|
38 |
Genel |
hang f.
|
sergilenmek |
|
After his death, his paintings were hung in the museum.
Ölümünden sonra tabloları müzede sergilendi.
More Sentences
|
39 |
Genel |
hang f.
|
(vücuda) uymak |
|
The argument does not, then, hang together in this respect.
O halde argümanlar bu açıdan birbirine uymuyor.
More Sentences
|
|
Phrasals |
|
40 |
Öbek Fiiller |
hang out with f.
|
biriyle takılmak |
|
I think Tom needs to start hanging out with someone other than Mary.
Bence Tom'un Mary'den başka biriyle takılmaya başlaması gerek.
More Sentences
|
41 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
oyalanmak |
|
To my mind, the worst part of air travel is the hanging around in airport lounges.
Bana göre uçak yolculuğunun en kötü yanı havaalanı bekleme salonlarında oyalanmaktır.
More Sentences
|
42 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
sağda solda oyalanmak |
|
What's Tom hanging around for?
Tom neden sağda solda oyalanıyor?
More Sentences
|
43 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
durmak |
|
Hang on a moment.
Bir dakika dur.
More Sentences
|
44 |
Öbek Fiiller |
hang out with (one) f.
|
(biriyle) takılmak |
|
That's probably why I don't particularly feel like hanging out with you this morning.
Muhtemelen bu yüzden bu sabah seninle takılmak istemiyorum.
More Sentences
|
General |
|
45 |
Genel |
hang i.
|
duruş |
|
46 |
Genel |
hang i.
|
mana |
|
47 |
Genel |
hang i.
|
kullanılış tarzı |
|
48 |
Genel |
hang i.
|
döküm |
|
49 |
Genel |
hang i.
|
sarkma |
|
50 |
Genel |
hang i.
|
anlam |
|
51 |
Genel |
hang i.
|
asılış |
|
52 |
Genel |
hang-man i.
|
adamasmaca |
|
53 |
Genel |
hang-glider i.
|
planörle uçan kimse |
|
54 |
Genel |
lever hang i.
|
halkalarla yapılan vücudun yatay pozisyonda olduğu bir hareket |
|
55 |
Genel |
hang i.
|
iğrenme ifadesi |
|
56 |
Genel |
hang i.
|
aşağı doğru meyil |
|
57 |
Genel |
hang i.
|
bir şeyin asılma şekli |
|
58 |
Genel |
hang i.
|
gevşeme |
|
59 |
Genel |
hang i.
|
aşağı doğru kıvrıklık |
|
60 |
Genel |
hang i.
|
aşağı doğru düşüş |
|
61 |
Genel |
hang-on i.
|
bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan şey |
|
62 |
Genel |
hang-up i.
|
duygusal problem |
|
63 |
Genel |
hang-up i.
|
psikolojik sorun |
|
64 |
Genel |
hang-up i.
|
kaygı |
|
65 |
Genel |
hang-up i.
|
kesilirken bir ağaca takılıp kalmış ağaç |
|
66 |
Genel |
hang-up i.
|
yolda bulunan (ağaç kütüğü gibi) engel |
|
67 |
Genel |
hang-up i.
|
engel |
|
68 |
Genel |
hang-up i.
|
mani |
|
69 |
Genel |
hang-up i.
|
armatür |
|
70 |
Genel |
hang-up i.
|
bir yere takılabilen dekor |
|
71 |
Genel |
hang-up i.
|
(duvar, tavan gibi) bir yere tutturulabilen şey |
|
72 |
Genel |
hang-up i.
|
engel |
|
73 |
Genel |
hang-up i.
|
gelişimi sekteye uğratan şey |
|
74 |
Genel |
hang-by i.
|
asalak |
|
75 |
Genel |
hang-by i.
|
beleşçi |
|
76 |
Genel |
reverse hang i.
|
ters asılma |
|
77 |
Genel |
hang i.
|
yanıt vermemeye başlama |
|
78 |
Genel |
hang i.
|
asılı kalma |
|
79 |
Genel |
hang i.
|
kilitlenme |
|
|
80 |
Genel |
hang i.
|
donma |
|
81 |
Genel |
hang out f.
|
vakit öldürmek |
|
82 |
Genel |
hang about f.
|
aylak aylak dolaşmak |
|
83 |
Genel |
hang on f.
|
germek |
|
84 |
Genel |
hang someone in effigy f.
|
protesto olarak sevilmeyen birinin kuklasını asmak |
|
85 |
Genel |
hang f.
|
eğilmek |
|
86 |
Genel |
hang back f.
|
tereddüt etmek |
|
87 |
Genel |
hang up f.
|
elbise asmak |
|
88 |
Genel |
hang about f.
|
beklemek |
|
89 |
Genel |
hang over f.
|
sürmek |
|
90 |
Genel |
hang up f.
|
için yanıp tutuşmak |
|
91 |
Genel |
hang f.
|
ertelemek |
|
92 |
Genel |
hang on f.
|
sarılmak |
|
93 |
Genel |
hang fire f.
|
geri kalmak |
|
94 |
Genel |
hang on to f.
|
sıkı tutunmak |
|
95 |
Genel |
hang f.
|
yapışmak |
|
96 |
Genel |
hang about f.
|
sallanmak |
|
97 |
Genel |
hang back f.
|
sakınmak |
|
98 |
Genel |
hang over f.
|
üstüne gelmek |
|
99 |
Genel |
hang back f.
|
geri kalmak |
|
100 |
Genel |
hang down f.
|
ağmak |
|
101 |
Genel |
hang in the balance f.
|
karara bağlanmamış olmak |
|
102 |
Genel |
hang on f.
|
sallanmak |
|
103 |
Genel |
hang f.
|
bağlanmak |
|
104 |
Genel |
hang in the balance f.
|
nazik bir durumda olmak |
|
105 |
Genel |
hang in the air f.
|
havada asılı kalmak |
|
106 |
Genel |
hang back f.
|
gönülsüz olmak |
|
107 |
Genel |
hang down f.
|
sallanmak |
|
108 |
Genel |
hang up on someone f.
|
telefonu yüzüne kapatmak |
|
109 |
Genel |
hang around f.
|
sallanmak |
|
110 |
Genel |
get the hang of f.
|
kavramak |
|
111 |
Genel |
hang over f.
|
eğilmek |
|
112 |
Genel |
hang on somebody's words f.
|
ağzı açık dinlemek |
|
113 |
Genel |
hang f.
|
ipe çekmek |
|
114 |
Genel |
hang out the laundry f.
|
çamaşır asmak |
|
115 |
Genel |
hang in the balance f.
|
muallakta olmak |
|
116 |
Genel |
hang f.
|
kaplamak |
|
117 |
Genel |
hang back f.
|
geri durmak |
|
118 |
Genel |
hang up f.
|
sermek |
|
119 |
Genel |
hang f.
|
adam asmak |
|
120 |
Genel |
hang up in someone's ear f.
|
telefonu suratına kapatmak |
|
121 |
Genel |
hang f.
|
batmak |
|
122 |
Genel |
hang about f.
|
dolanmak |
|
123 |
Genel |
hang about f.
|
oyalanmak |
|
124 |
Genel |
hang f.
|
eğmek (başını) |
|
125 |
Genel |
hang on f.
|
bağlı olmak |
|
126 |
Genel |
hang f.
|
duvar kağıdı kaplamak |
|
127 |
Genel |
hang poster f.
|
poster asmak |
|
128 |
Genel |
hang over f.
|
abanmak |
|
129 |
Genel |
hang f.
|
sallandırmak |
|
130 |
Genel |
get the hang of f.
|
esasını kavramak |
|
131 |
Genel |
hang on somebody's lips f.
|
ağzının içine bakmak |
|
132 |
Genel |
hang on f.
|
asmak |
|
133 |
Genel |
hang up on someone f.
|
telefonu suratına kapatmak |
|
134 |
Genel |
hang down f.
|
sarkmak |
|
135 |
Genel |
hang around f.
|
gezinmek |
|
136 |
Genel |
hang over f.
|
devam etmek |
|
137 |
Genel |
hang oneself f.
|
kendini asmak |
|
138 |
Genel |
hang up in someone's ear f.
|
telefonu yüzüne kapatmak |
|
139 |
Genel |
hang on f.
|
takmak |
|
140 |
Genel |
hang together f.
|
birlikte takılmak |
|
141 |
Genel |
hang on somebody's words f.
|
ağzının içine bakmak |
|
142 |
Genel |
hang about f.
|
gezinmek |
|
143 |
Genel |
get the hang of f.
|
usulünü öğrenmek |
|
144 |
Genel |
get the hang of f.
|
havasına girmek |
|
145 |
Genel |
hang down f.
|
asılmak |
|
146 |
Genel |
let something hang down f.
|
sarkıtmak |
|
147 |
Genel |
hang onto f.
|
tutmaya çalışmak |
|
148 |
Genel |
hang out f.
|
oyalanmak |
|
149 |
Genel |
hang in the balance f.
|
tehlikede olmak |
|
150 |
Genel |
hang on f.
|
katlanmak |
|
151 |
Genel |
get the hang of f.
|
anlamak |
|
152 |
Genel |
hang out f.
|
oturmak |
|
153 |
Genel |
hang on f.
|
ısrar etmek |
|
154 |
Genel |
hang back f.
|
çekinmek |
|
155 |
Genel |
hang f.
|
yapıştırmak |
|
156 |
Genel |
hang by a thread f.
|
risk altında olmak |
|
157 |
Genel |
hang down f.
|
sarkıtmak |
|
158 |
Genel |
hang out f.
|
sarkmak |
|
159 |
Genel |
hang out f.
|
sürtmek |
|
160 |
Genel |
hang behind f.
|
geri kalmak |
|
161 |
Genel |
hang back f.
|
duraksamak |
|
162 |
Genel |
hang on to f.
|
yapışmak |
|
163 |
Genel |
let it all hang out f.
|
kendini koyvermek |
|
164 |
Genel |
let it all hang out f.
|
boşlamak |
|
165 |
Genel |
let it all hang out f.
|
gevşemek |
|
166 |
Genel |
let it all hang out f.
|
rahatlamak |
|
167 |
Genel |
let it all hang out f.
|
koyvermek |
|
168 |
Genel |
hang on someone's every word f.
|
can kulağıyla dinlemek |
|
169 |
Genel |
hang on somebody's lips f.
|
can kulağıyla dinlemek |
|
170 |
Genel |
hang up f.
|
ertelemek |
|
171 |
Genel |
hang out of (a window/balcony) f.
|
dışarı sarkmak |
|
172 |
Genel |
hang on the wall f.
|
duvara asmak |
|
173 |
Genel |
hang up high f.
|
yükseğe asmak |
|
174 |
Genel |
hang from the ceiling f.
|
tavandan sarkmak (lamba/ampul vb) |
|
175 |
Genel |
hang one's head f.
|
başını eğmek |
|
176 |
Genel |
hang one's head f.
|
başını öne eğmek |
|
177 |
Genel |
hang out a sign f.
|
tabela asmak |
|
178 |
Genel |
hang banner f.
|
pankart asmak |
|
179 |
Genel |
hang up f.
|
-i çok beğenmek |
|
180 |
Genel |
get the hang of f.
|
-i anlamak |
|
181 |
Genel |
hang up f.
|
-e kafasını takmak |
|
182 |
Genel |
hang up f.
|
-e tutulmak |
|
183 |
Genel |
get the hang of f.
|
-in usulünü öğrenmek |
|
184 |
Genel |
get the hang of f.
|
-in esasını kavramak |
|
185 |
Genel |
get the hang of f.
|
-in havasına girmek |
|
186 |
Genel |
hang up f.
|
-e bayılmak |
|
187 |
Genel |
get the hang of f.
|
-i kavramak |
|
188 |
Genel |
hang on f.
|
yapışmak |
|
189 |
Genel |
hang around f.
|
sürtmek |
|
190 |
Genel |
hang about f.
|
sürtmek |
|
191 |
Genel |
hang f.
|
asarak idam etmek |
|
192 |
Genel |
hang around f.
|
başıboş gezerek oyalanmak |
|
193 |
Genel |
hang about f.
|
başıboş gezerek oyalanmak |
|
194 |
Genel |
get the hang of f.
|
nasıl yapıldığını öğrenmek |
|
195 |
Genel |
get the hang of f.
|
püf noktasını öğrenmek |
|
196 |
Genel |
get the hang of f.
|
nasıl yapılacağını öğrenmek |
|
197 |
Genel |
get into the hang of f.
|
yapma alışkanlığı kazanmak |
|
198 |
Genel |
get the hang of f.
|
işi kavramak |
|
199 |
Genel |
get into the hang of f.
|
alışkanlık kazanmak |
|
200 |
Genel |
get into the hang of f.
|
alışmak |
|
201 |
Genel |
let it all hang out f.
|
kafa dağıtmak |
|
202 |
Genel |
hang up f.
|
meşgule almak |
|
203 |
Genel |
hang out laundry f.
|
çamaşır asmak |
|
204 |
Genel |
hang a painting on a wall f.
|
duvara tablo asmak |
|
205 |
Genel |
hang a picture on a wall f.
|
duvara tablo asmak |
|
206 |
Genel |
hang clothes f.
|
çamaşır asmak |
|
207 |
Genel |
(one's belly) hang over one's trousers f.
|
göbeği pantolonundan sarkmak |
|
208 |
Genel |
hang off f.
|
beklemek |
|
209 |
Genel |
hang a notice f.
|
ilan asmak |
|
210 |
Genel |
hang on tight f.
|
sıkıca tutunmak |
|
211 |
Genel |
hang down from something f.
|
bir şeyden sarkmak |
|
212 |
Genel |
hang someone for something f.
|
birini bir şey için asmak |
|
213 |
Genel |
hang out of the window f.
|
pencereden sarkmak |
|
214 |
Genel |
hang a banner f.
|
afiş asmak |
|
215 |
Genel |
hang with the wrong people f.
|
yanlış insanlarla takılmak |
|
216 |
Genel |
hang the laundry f.
|
çamaşırları asmak |
|
217 |
Genel |
hang up f.
|
telefon kapatmak |
|
218 |
Genel |
hang up f.
|
telefon kapamak |
|
219 |
Genel |
hang curtains f.
|
perde asmak |
|
220 |
Genel |
hang a painting f.
|
tablo asmak |
|
221 |
Genel |
hang f.
|
tutturmak |
|
222 |
Genel |
hang around at home on sunday f.
|
pazar günü evde takılmak |
|
223 |
Genel |
hang out together f.
|
birlikte gezmek |
|
224 |
Genel |
hang out a sign f.
|
tabela asmak |
|
225 |
Genel |
hang up the phone f.
|
telefonu kapatmak |
|
226 |
Genel |
hang in doubt f.
|
tereddüt etmek |
|
227 |
Genel |
hang in the hedge f.
|
durma noktasına gelmek |
|
228 |
Genel |
hang together f.
|
birlik olmak |
|
229 |
Genel |
hang together f.
|
kendi içinde tutarlı olmak |
|
230 |
Genel |
hang together f.
|
anlamlı bir bütün oluşturmak |
|
231 |
Genel |
hang f.
|
adalete teslim etmek |
|
232 |
Genel |
hang f.
|
ceza olarak kötü eylemlere maruz bırakmak |
|
233 |
Genel |
hang f.
|
serbestçe hareket edecek şekilde bir yere sabitlemek |
|
234 |
Genel |
hang f.
|
oltayla balık tutmak |
|
235 |
Genel |
hang f.
|
yumruk atmak |
|
236 |
Genel |
hang f.
|
tamamen boşlamak |
|
237 |
Genel |
hang f.
|
sallanarak durmak |
|
238 |
Genel |
hang f.
|
düşecekmiş gibi durmak |
|
239 |
Genel |
hang f.
|
asılı, ekli veya eğimli şeyleri desteklemek |
|
240 |
Genel |
hang f.
|
destek almak için tutunmak |
|
241 |
Genel |
hang f.
|
takip etmek |
|
242 |
Genel |
hang f.
|
külfetli olmak |
|
243 |
Genel |
hang f.
|
ağırlığıyla ezmek |
|
244 |
Genel |
hang f.
|
kararsız olmak |
|
245 |
Genel |
hang f.
|
emin olmamak |
|
246 |
Genel |
hang f.
|
muallakta kalmak |
|
247 |
Genel |
hang f.
|
gecikmek |
|
248 |
Genel |
hang f.
|
iki şeyin arasında kalmak |
|
249 |
Genel |
hang f.
|
dikkat kesilmek |
|
250 |
Genel |
hang f.
|
boş gezmek |
|
251 |
Genel |
hang f.
|
oyalanmak |
|
252 |
Genel |
hang f.
|
yükü aşağıdaki taraf boşluk bırakacak şekilde bir tarafa sıkıştırmak |
|
253 |
Genel |
hang f.
|
(top) beklenmedik şekilde geri tepmek |
|
254 |
Genel |
hang f.
|
(atılan top) istendiği gibi düşmemek |
|
255 |
Genel |
hang f.
|
(yarış atı) maksimum hızının altında koşmak |
|
256 |
Genel |
hang f.
|
(birileriyle) takılmak |
|
257 |
Genel |
hang f.
|
yetişmek |
|
258 |
Genel |
hang f.
|
(oyun, yarış) berabere kalmak |
|
259 |
Genel |
hang f.
|
etrafına bir şeyler asarak dekore etmek |
|
260 |
Genel |
hang f.
|
asılarak ölmek |
|
261 |
Genel |
hang f.
|
sımsıkı tutunmak |
|
262 |
Genel |
hang f.
|
düşmek |
|
263 |
Genel |
hang f.
|
inmek |
|
264 |
Genel |
hang f.
|
düşürmek |
|
265 |
Genel |
hang f.
|
yavaşça geçmek |
|
266 |
Genel |
hang f.
|
ısrar etmek |
|
267 |
Genel |
hang f.
|
yapışmak |
|
268 |
Genel |
hang f.
|
sıkıca tutmak |
|
269 |
Genel |
hang f.
|
adalete teslim etmek |
|
270 |
Genel |
hang f.
|
cezalandırmak için kötülük yapmak |
|
271 |
Genel |
hang f.
|
yaftalamak |
|
272 |
Genel |
hang f.
|
hücum etmek |
|
273 |
Genel |
hang f.
|
ikinci dereceden alakalı olmak |
|
274 |
Genel |
hang f.
|
devam ettirmek |
|
275 |
Genel |
hang f.
|
sürdürmek |
|
276 |
Genel |
hang f.
|
sürüncemede kalmak |
|
277 |
Genel |
hang f.
|
(oyunda veya yarışta) yakalamak |
|
278 |
Genel |
hang f.
|
durumu eşitlemek |
|
279 |
Genel |
hang f.
|
yavaşça infilak etmek |
|
280 |
Genel |
hang f.
|
duvara (duvar kağıdı) yapıştırmak |
|
281 |
Genel |
hang f.
|
askıda bırakmak |
|
282 |
Genel |
hang f.
|
sebat etmek |
|
283 |
Genel |
hang f.
|
tam oturmak |
|
284 |
Genel |
hang glide f.
|
planör ile uçmak |
|
285 |
Genel |
hang glide f.
|
planör uçurmak |
|
286 |
Genel |
hang out [obsolete] f.
|
aşağı doğru çıkıntı yapmak |
|
287 |
Genel |
hang out f.
|
sergilemek amacıyla dışarı asmak |
|
288 |
Genel |
hang together f.
|
münasebette bulunmak |
|
289 |
Genel |
hang together f.
|
hemfikir olmak |
|
290 |
Genel |
hang up f.
|
tökezletmek |
|
291 |
Genel |
hang up f.
|
engellemek |
|
292 |
Genel |
hang up f.
|
muallakta bırakmak |
|
293 |
Genel |
hang up f.
|
(bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak |
|
294 |
Genel |
hang up f.
|
başarmak |
|
295 |
Genel |
hang up f.
|
sıkışmak |
|
296 |
Genel |
hang up f.
|
geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek |
|
297 |
Genel |
hang up [australia] f.
|
(atı) direğe bağlamak |
|
298 |
Genel |
hang-glide f.
|
planör ile uçmak |
|
299 |
Genel |
hang-glide f.
|
planör uçurmak |
|
300 |
Genel |
hang f.
|
beyzbol topuna düzgün falso verememek |
|
301 |
Genel |
hang f.
|
(arabayla, bisikletle) dönmek |
|
302 |
Genel |
hang f.
|
(zihinde, akılda) takılı kalmak |
|
303 |
Genel |
hang f.
|
ortalıkta öylece durmak |
|
304 |
Genel |
hang-on s.
|
bir yüzeye veya nesneye kolayca takılan bir şey ile ilgili |
|
305 |
Genel |
hang in there! ünl.
|
dişini sık |
|
306 |
Genel |
hang about ünl.
|
biraz bekle! |
|
307 |
Genel |
hang about ünl.
|
dur! |
|
Irregular Verb |
|
308 |
Irregular Verb |
hang f.
|
hung - hung |
|
309 |
Irregular Verb |
hang f.
|
hanged/hung - hanged/hung |
|
310 |
Irregular Verb |
hang a horseshoe on the door f.
|
kapıya at nalı asmak |
|
Phrasals |
|
311 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
boş boş dolaşmak |
|
312 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
isteksiz olmak |
|
313 |
Öbek Fiiller |
hang down f.
|
alçalmak |
|
314 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
(hastalık) bünyeye yapışıp kalmak |
|
315 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
yansıtmak |
|
316 |
Öbek Fiiller |
hang out [obsolete] f.
|
aşağı doğru çıkıntı yapmak |
|
317 |
Öbek Fiiller |
hang over f.
|
tepeye yansıtmak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
hang to f.
|
tutunmak |
|
319 |
Öbek Fiiller |
hang upon f.
|
tutkuyla hürmet etmek |
|
320 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
(ses) duyulmaya devam etmek |
|
321 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
ayak diremek |
|
322 |
Öbek Fiiller |
hang down f.
|
öne eğilmek |
|
323 |
Öbek Fiiller |
hang over f.
|
üstünde asılı olmak |
|
324 |
Öbek Fiiller |
hang down f.
|
(boynunu) bükmek |
|
325 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
(telefonda) hatta kalmak |
|
326 |
Öbek Fiiller |
hang over f.
|
henüz tamamlanmamış olmak |
|
327 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
sallanmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
boş boş gezmek |
|
329 |
Öbek Fiiller |
hang over f.
|
yapılmaya devam ediyor olmak |
|
330 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
ikamet etmek |
|
331 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
(bir yerde) yaşamak |
|
332 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
sergilemek amacıyla asmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
ağır olmak |
|
334 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
amaçsızca ortalarda dolanmak |
|
335 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
amaçsızca ortalarda dolanmak |
|
336 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
askıya almak |
|
337 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
beklemeye almak (telefonda) |
|
338 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
bir ortama takılmak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
hang from something f.
|
bir şeyden/yerden sarkmak |
|
340 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
beklemeye almak (telefonda) |
|
341 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
dişini sıkmak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
çevresine asmak |
|
343 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
geri durmak/beklemek |
|
344 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
geciktirmek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
hatta kalmak |
|
346 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
ilerleyememek |
|
347 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
oyalanmak |
|
348 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
oyalanmak |
|
349 |
Öbek Fiiller |
hang out f.
|
sürekli bir yere takılmak |
|
350 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
sağda solda oyalanmak |
|
351 |
Öbek Fiiller |
hang on to f.
|
sıkıca tutmak |
|
352 |
Öbek Fiiller |
hang on to f.
|
sımsıkı tutmak |
|
353 |
Öbek Fiiller |
hang up on someone f.
|
telefonu yüze kapamak |
|
354 |
Öbek Fiiller |
hang up on someone f.
|
telefonu yüzüne kapamak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
hang together f.
|
(elbise/kıyafet) dağılmamak |
|
356 |
Öbek Fiiller |
hang together f.
|
(elbise/kıyafet) parçalanmamak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
.... için can atmak |
|
358 |
Öbek Fiiller |
hang off f.
|
bir şey yapmadan beklemek |
|
359 |
Öbek Fiiller |
hang in f.
|
direnmek |
|
360 |
Öbek Fiiller |
hang in f.
|
sebat etmek |
|
361 |
Öbek Fiiller |
hang in f.
|
yapışmak |
|
362 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
boşa vakit harcamak |
|
363 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
aylaklık etmek |
|
364 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
(birinin) kapısını aşındırmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
hang about f.
|
vakit öldürmek |
|
366 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
boşa vakit harcamak |
|
367 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
aylaklık etmek |
|
368 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
(birinin) kapısını aşındırmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
hang around f.
|
vakit öldürmek |
|
370 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
bocalamak |
|
371 |
Öbek Fiiller |
hang back f.
|
sendelemek |
|
372 |
Öbek Fiiller |
hang behind f.
|
geç çıkmak |
|
373 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
vazgeçmemek |
|
374 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
ısrarcı olmak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
sımsıkı sarılmak |
|
376 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
kalmak |
|
377 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
takılıp kalmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
hang up [australia] f.
|
(atı) direğe bağlamak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
(bir ağacın) düşerken başka bir ağaca takılmasına neden olmak |
|
380 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
başarmak |
|
381 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
sıkışmak |
|
382 |
Öbek Fiiller |
hang up f.
|
geceyi geçirmek için yolculuğa ara vermek |
|
383 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone or something f.
|
birine/bir şeye bir şey asmak |
|
384 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone or something f.
|
birine/bir şeye bir şey takmak |
|
385 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone or something f.
|
birine/bir şeye bir şey tutturmak |
|
386 |
Öbek Fiiller |
hang on f.
|
dikkatlice dinlemek |
|
387 |
Öbek Fiiller |
hang behind (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) gerisinde kalmak |
|
388 |
Öbek Fiiller |
hang behind (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) arkasında kalmak |
|
389 |
Öbek Fiiller |
hang by f.
|
sallantıda bırakılmak |
|
390 |
Öbek Fiiller |
hang by f.
|
ile sarkıtılmak |
|
391 |
Öbek Fiiller |
hang by f.
|
ile sallandırılmak |
|
392 |
Öbek Fiiller |
hang by f.
|
'-den asılmak |
|
393 |
Öbek Fiiller |
hang by f.
|
ile asılmak |
|
394 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir şeyin ucunda sallantıda bırakılmak |
|
395 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir şeyle sallandırılmak |
|
396 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir şeyle sarkıtılmak |
|
397 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir şeyle asılmak |
|
398 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir şeyden/bir yerden/bir yerinden asılmak |
|
399 |
Öbek Fiiller |
hang by something f.
|
bir uzvundan/bir uzvuyla asılmak |
|
400 |
Öbek Fiiller |
hang down from (someone or something) f.
|
(birinden/bir şeyden) sarkmak |
|
401 |
Öbek Fiiller |
hang for f.
|
için asmak |
|
402 |
Öbek Fiiller |
hang from f.
|
-den sarkmak |
|
403 |
Öbek Fiiller |
hang from f.
|
'-den sarkıtmak |
|
404 |
Öbek Fiiller |
hang from f.
|
'-e asmak |
|
405 |
Öbek Fiiller |
hang someone or something from something f.
|
birini/bir şeyi bir yerden sarkıtmak |
|
406 |
Öbek Fiiller |
hang someone or something from something f.
|
birini/bir şeyi bir yere asmak |
|
407 |
Öbek Fiiller |
hang in (something) f.
|
(bir şeyde) direnmek |
|
408 |
Öbek Fiiller |
hang in (something) f.
|
(bir şeyde) sebat etmek |
|
409 |
Öbek Fiiller |
hang in (something) f.
|
(bir şeye) yapışmak |
|
410 |
Öbek Fiiller |
hang on to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yapışmak |
|
411 |
Öbek Fiiller |
hang on to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sıkı tutunmak |
|
412 |
Öbek Fiiller |
hang on to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sıkıca tutmak |
|
413 |
Öbek Fiiller |
hang on to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) sımsıkı tutmak |
|
414 |
Öbek Fiiller |
hang on to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) tutunmak |
|
415 |
Öbek Fiiller |
hang onto (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) tutmaya çalışmak |
|
416 |
Öbek Fiiller |
hang onto (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) elde tutmak |
|
417 |
Öbek Fiiller |
hang onto (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) muhafaza etmek |
|
418 |
Öbek Fiiller |
hang onto (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) tutunmak |
|
419 |
Öbek Fiiller |
hang onto (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yapışmak |
|
420 |
Öbek Fiiller |
hang (something) out (of something) f.
|
(bir şeyi bir şeyden) dışarı sarkıtmak |
|
421 |
Öbek Fiiller |
hang (something) out (of something) f.
|
(bir şeyi bir şeyden) dışarı sallandırmak |
|
422 |
Öbek Fiiller |
hang out with (one) f.
|
(biriyle) vakit geçirmek |
|
423 |
Öbek Fiiller |
hang something over someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin üstüne asmak |
|
424 |
Öbek Fiiller |
hang something over someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin tepesine asmak |
|
425 |
Öbek Fiiller |
hang something over someone or something f.
|
bir şeyi birinin/bir şeyin üstünden/tepesinden sallandırmak |
|
426 |
Öbek Fiiller |
hang over someone or something f.
|
birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı olmak |
|
427 |
Öbek Fiiller |
hang over someone or something f.
|
birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde asılı kalmak |
|
428 |
Öbek Fiiller |
hang over someone or something f.
|
birinin/bir şeyin üstünde/tepesinde uçmak |
|
429 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone f.
|
bir şeyi birinin üstüne atmak |
|
430 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone f.
|
birini suçlamak |
|
431 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone f.
|
birinin üstüne bir şeyin suçunu atmak |
|
432 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone f.
|
birine bir şeyle iftira atmak |
|
433 |
Öbek Fiiller |
hang something on someone f.
|
bir suçu birinin üstüne atmak |
|
434 |
Öbek Fiiller |
hang something up f.
|
telefonu kapatmak |
|
435 |
Öbek Fiiller |
hang someone or something with something f.
|
birini/bir şeyi bir şeyle asmak |
|
436 |
Öbek Fiiller |
hang with (one) f.
|
(biriyle) takılmak |
|
437 |
Öbek Fiiller |
hang with (one) f.
|
(biriyle) vakit geçirmek |
|
438 |
Öbek Fiiller |
hang with someone f.
|
biriyle takılmak |
|
439 |
Öbek Fiiller |
hang with someone f.
|
biriyle vakit geçirmek |
|
Proverb |
|
440 |
Atasözü |
give them enough rope to hang themselves
|
bırak kendi kuyusunu kazsın |
|
441 |
Atasözü |
give him enough rope and he'll hang himself
|
sen eline ipi ver o kendini asar |
|
442 |
Atasözü |
give him enough rope and he'll hang himself
|
bırak kendi kuyusunu kazsın |
|
443 |
Atasözü |
give them enough rope to hang themselves
|
sen eline ipi ver o kendini asar |
|
444 |
Atasözü |
give somebody enough rope to hang themselves
|
bırak kendi kuyusunu kazsın |
|
445 |
Atasözü |
give someone enough rope and he'll hang himself
|
bırak kendi kuyusunu kazsın |
|
446 |
Atasözü |
give a dog a bad name and hang him
|
adımız çıkmış dokuza inmez sekize |
|
447 |
Atasözü |
give a dog a bad name and hang him
|
adımız çıkmış bir kere ne yapsak nafile |
|
448 |
Atasözü |
home is where you hang your hat
|
ev, kişiyi ve sahip olduklarını barındıran yerdir |
|
449 |
Atasözü |
home is where you hang your hat
|
kişi nerede yaşıyorsa orası evidir |
|
450 |
Atasözü |
give a man enough rope and he will hang himself
|
sen eline ipi ver o kendini asar |
|
451 |
Atasözü |
give a man enough rope and he will hang himself
|
bırak kendi kuyusunu kazsın |
|
Colloquial |
|
452 |
Konuşma Dili |
hang of a (someone or something) i.
|
çok iyi (biri/bir şey) |
|
453 |
Konuşma Dili |
hang of a (someone or something) i.
|
çok heyecan verici (biri/bir şey) |
|
454 |
Konuşma Dili |
hang of a (someone or something) i.
|
çok ilginç (biri/bir şey) |
|
455 |
Konuşma Dili |
hang of a (someone or something) i.
|
harika (biri/bir şey) |
|
456 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
yapış biçimi |
|
457 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
kullanma yöntemi |
|
458 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
önem |
|
459 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
değer |
|
460 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
asgari düzeyde ilgi |
|
461 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
kavrama |
|
462 |
Konuşma Dili |
hang i.
|
kavrayış |
|
463 |
Konuşma Dili |
hang [ireland] i.
|
ucuz domuz jambonu |
|
464 |
Konuşma Dili |
hang time i.
|
havada kalma süresi |
|
465 |
Konuşma Dili |
hang around f.
|
bir yerde takılmak |
|
466 |
Konuşma Dili |
hang around f.
|
biriyle takılmak |
|
467 |
Konuşma Dili |
hang around f.
|
maça asılmak |
|
468 |
Konuşma Dili |
hang out at the mall f.
|
alışveriş merkezinde takılmak |
|
469 |
Konuşma Dili |
hang out with friends f.
|
arkadaşlarla takılmak |
|
470 |
Konuşma Dili |
hang around with friends f.
|
arkadaşlarla takılmak |
|
471 |
Konuşma Dili |
hang on (to) like grim death f.
|
asılmak |
|
472 |
Konuşma Dili |
hang up one's boots f.
|
emekli olmak |
|
473 |
Konuşma Dili |
hang onto f.
|
elde tutmak |
|
474 |
Konuşma Dili |
hang up one's boots f.
|
işten ayrılmak |
|
475 |
Konuşma Dili |
hang onto f.
|
muhafaza etmek |
|
476 |
Konuşma Dili |
hang one on f.
|
kafa çekmek |
|
477 |
Konuşma Dili |
let it all hang out f.
|
keyfine bak |
|
478 |
Konuşma Dili |
hang one on f.
|
sarhoş olmak |
|
479 |
Konuşma Dili |
hang on (to) like grim death f.
|
sıkıca elinden tutmak |
|
480 |
Konuşma Dili |
hang up one's boots f.
|
ununu eleyip eleğini asmak |
|
481 |
Konuşma Dili |
hang paper f.
|
karşılıksız çek yazmak |
|
482 |
Konuşma Dili |
hang out with girls f.
|
kızlarla takılmak |
|
483 |
Konuşma Dili |
hang f.
|
bir yere dönüş yapmak |
|
484 |
Konuşma Dili |
hang f.
|
birine lakap takmak |
|
485 |
Konuşma Dili |
hang f.
|
birisinin düşüncesine takılıp kalmak |
|
486 |
Konuşma Dili |
hang out [us] f.
|
ağzına geleni söylemek |
|
487 |
Konuşma Dili |
hang out [us] f.
|
pervasızca konuşmak |
|
488 |
Konuşma Dili |
hang up f.
|
duygusal sorunlara sebep olmak |
|
489 |
Konuşma Dili |
hang up f.
|
duygusal sorunları olmak |
|
490 |
Konuşma Dili |
hang a left/right [us] f.
|
sola/sağa dönmek |
|
491 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeye aldırmamak |
|
492 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi takmamak |
|
493 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi önemsememek |
|
494 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi umursamamak |
|
495 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi tınmamak |
|
496 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi iplememek |
|
497 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi sallamamak |
|
498 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi kale almamak |
|
499 |
Konuşma Dili |
hang something [uk] f.
|
bir şeyi kafaya takmamak |
|
500 |
Konuşma Dili |
hang up s.
|
kafasını takmış |
|