hakkı - Türkçe İngilizce Sözlük

hakkı

"hakkı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
General
hakkı freedom of vocational choice i.
hakkı organization freedom i.

"hakkı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
telif hakkı copyright i.
The Commission has found that the way in which copyright is handled prevents it from doing so.
Komisyon, telif haklarının ele alınış biçiminin bunu yapmasını engellediğini tespit etmiştir.

More Sentences
yönetme hakkı right to govern i.
They wanted the right to govern themselves.
Kendilerini yönetme hakkı istediler.

More Sentences
General
söz hakkı voice i.
Also politically speaking, women do not have a voice.
Ayrıca siyasi olarak da kadınların söz hakkı yoktur.

More Sentences
oy hakkı vote i.
In addition, it is also necessary to give the applicant states a vote in this important debate.
Ayrıca bu önemli tartışmada başvuran devletlere de bir oy hakkı verilmesi gerekmektedir.

More Sentences
hakkı kötüye kullanma abuse i.
They flout democratic principles, abuse human rights and ignore the rule of law.
Demokratik ilkeleri çiğniyor, insan haklarını kötüye kullanıyor ve hukukun üstünlüğünü görmezden geliyorlar.

More Sentences
oy hakkı suffrage i.
It is raising the question of whether we want European suffrage.
Avrupa'da oy hakkı isteyip istemediğimiz sorusunu gündeme getiriyor.

More Sentences
eğitim hakkı right to education i.
If we say we are going to defend human rights, we must also defend the right to education at all costs.
Eğer insan haklarını savunacağımızı söylüyorsak ne pahasına olursa olsun eğitim hakkını da savunmalıyız.

More Sentences
telif hakkı ihlali copyright infringement i.
Copyright infringement is against the law.
Telif hakkı ihlali, kanuna aykırıdır.

More Sentences
yaşam hakkı right to life i.
The death penalty violates the right to life and is degrading.
İdam cezası yaşam hakkını ihlal eder ve onur kırıcıdır.

More Sentences
patent hakkı patent right i.
During the Uruguay Round they secured agreement on patent rights for 20 years.
Uruguay Turu sırasında patent hakları konusunda 20 yıllık bir anlaşma sağlandı.

More Sentences
seçme hakkı choice i.
We're giving you a choice.
Sana bir seçme hakkı veriyoruz.

More Sentences
oy hakkı right to vote i.
Member States' exclusion of this small territory from the right to vote reflects no credit on them.
Üye Devletlerin bu küçük bölgeyi oy hakkından mahrum bırakması, onlara hiçbir itibar kazandırmaz.

More Sentences
erişim hakkı right of access i.
Only if we get appropriate rights of access to the courts will that sort of question be answered in the proper place.
Ancak mahkemelere uygun erişim haklarını elde edersek bu tür sorular doğru yerde cevaplanacaktır.

More Sentences
konuşma hakkı right to speak i.
I must remind the House that, under Rule 110a(4), the rapporteur is fully within her rights to speak for two minutes.
Meclise, İçtüzük 110a(4) uyarınca raportörün iki dakika konuşma hakkına sahip olduğunu hatırlatmak isterim.

More Sentences
konuşma hakkı right to talk i.
What gives you the right to talk to me like that?
Benimle böyle konuşma hakkını sana kim veriyor?

More Sentences
veto hakkı veto i.
Of course, Russia does not have a veto over enlargement of the EU.
Elbette Rusya'nın AB'nin genişlemesi konusunda veto hakkı yoktur.

More Sentences
veto hakkı veto right i.
We do not want a few states to be deprived of their veto right, as it were, when we come to revise the Treaty.
Antlaşmayı gözden geçirmeye geldiğimizde, birkaç devletin veto hakkından mahrum bırakılmasını istemiyoruz.

More Sentences
iltica hakkı right of asylum i.
Concerning the right of asylum, some positive changes have been made in January 1999 to the existing legislation.
İltica hakkıyla ilgili olarak, var olan mevzuatta Ocak 1999'da bazı olumlu değişiklikler yapılmıştır.

More Sentences
telif hakkı yasaları copyright laws i.
Software is not an invention and is already protected under copyright law, just like books, films and music.
Yazılım bir icat değildir ve tıpkı kitaplar, filmler ve müzik gibi telif hakkı yasası kapsamında zaten korunmaktadır.

More Sentences
tüketici hakkı consumer right i.
Finally, let us not forget consumer rights.
Son olarak da tüketici haklarını unutmayalım.

More Sentences
telif hakkı royalty i.
Those who want to get rich by playing the sorcerer's apprentice will one day have to pay royalties to the Creator.
Büyücünün çırağını oynayarak zengin olmak isteyenler bir gün Yaratıcı'ya telif hakkı ödemek zorunda kalacaklardır.

More Sentences
var olma hakkı right to exist i.
Israel has no right to exist.
İsrail'in var olmaya hakkı yoktur.

More Sentences
katılım hakkı right to participate i.
It is absolutely essential that this right to participate should be applied widely to the parties concerned.
Katılım hakkının ilgili taraflara geniş bir şekilde uygulanması kesinlikle şarttır.

More Sentences
söz hakkı floor i.
Mr Graefe zu Baringdorf has the floor on the point of order.
Bay Graefe zu Baringdorf'un bir konuda söz hakkı var.

More Sentences
(birinin) kendi hakkı own right i.
It is our task to ensure that citizens are also given resources to campaign themselves for their own rights.
Vatandaşlara kendi hakları için mücadele edebilecekleri kaynakların verilmesini sağlamak da bizim görevimizdir.

More Sentences
söz hakkı say i.
Incidentally, thus far, the Commission has had no say on the matter in this House either.
Bu arada şu ana kadar Komisyon'un da bu Mecliste konuyla ilgili söz hakkı olmadı.

More Sentences
görüş (hakkı) visitation i.
The court granted the father visitation rights every weekend.
Mahkeme babaya her hafta sonu görüş hakkı verdi.

More Sentences
hakkı saklı tutmak reserve f.
The Commission has to reserve its right to make use of the legal means at its disposal.
Komisyon, elindeki yasal araçları kullanma hakkını saklı tutmalıdır.

More Sentences
savunmak (bir hakkı/prensibi) uphold f.
Indeed the European Parliament must make it its business to uphold this right in hours of need.
Gerçekten de Avrupa Parlamentosu, ihtiyaç duyulduğu anlarda bu hakkı savunmayı kendine görev edinmelidir.

More Sentences
oy hakkı tanımak enfranchise f.
The new legislation aimed to enfranchise previously marginalized groups.
Yeni mevzuat, geçmişte dışlanmış gruplara oy kullanma hakkı tanımayı amaçlıyordu.

More Sentences
(bir şeyi yapmaya) hakkı olan entitled s.
Because the Member States are not to get back the sum to which they are entitled, we are voting against the proposal.
Üye Devletler hakları olan meblağı geri alamayacakları için biz bu öneriye karşı oy kullanıyoruz.

More Sentences
Common Usage
telif hakkı ücreti royalty i.
yönetme hakkı right to manage i.
General
oy hakkı ballot i.
girme hakkı medical treatment i.
kullanma hakkı use i.
faydalanma hakkı (bir şeyden) access to i.
kulanım hakkı use i.
giriş hakkı entrée i.
yerleşme hakkı right of establishment i.
gizlilik hakkı privacy i.
söz hakkı hearing i.
irtifak hakkı appurtenances i.
rücu hakkı revocation i.
tercih hakkı preference i.
irtifak hakkı easement i.
imar hakkı development right i.
kabul etmeme veya reddetme hakkı refusal i.
örgütlenme hakkı right of organization i.
yargılama hakkı judicature i.
iltica hakkı right of sanctuary i.
rüçhan hakkı right to preference i.
istimlak hakkı eminent domain i.
toplanma hakkı right of assembly i.
trafik geçiş hakkı right of way i.
önalım hakkı preemption i.
söz hakkı right to speak i.
sahip olma hakkı vested interest i.
rüçhan hakkı preference i.
katılma hakkı right of access i.
ortaklık hakkı participating nature i.
takaddüm hakkı precedence i.
çeviri hakkı right of translation i.
(iskambilde) ilk oynama hakkı lead i.
telif hakkı ve elektronik bilgi copyright and electronic data i.
satış tekeli hakkı franchise i.
ebeveyn ya da onların ebeveyninin ingiltere'de doğmuşlukları nedeniyle orada yaşama hakkı patriality i.
kullanım hakkı tenancy i.
geçiş hakkı right of way i.
veto hakkı veto power i.
kralın yönetme hakkı divine right i.
oy hakkı verme enfranchisement i.
su kullanım hakkı water right i.
çalışma hakkı right to labor i.
arazi kullanım hakkı land tenure i.
oy hakkı franchise i.
rüçhan hakkı privilege i.
herkesten önce satın alma hakkı preemption i.
atama hakkı patronage i.
doğuştan uyrukluk hakkı olan kimse native citizen i.
bir mal üzerindeki hakkı başkasına geçirme transfer i.
su kullanma hakkı water rights i.
oy verme hakkı franchise i.
seçme hakkı right of choice i.
öncelik hakkı privilege i.
vatandaşlık hakkı birthright i.
yerel yargı hakkı soke i.
sığınma hakkı right of sanctuary i.
devletin mirasçılık hakkı escheat i.
oy hakkı the franchise i.
giriş hakkı admittance i.
oy hakkı the vote i.
halef olma hakkı succession i.
barut hakkı charge i.
mürur hakkı right of way i.
zararsız geçiş hakkı innocents passage i.
borsada üyelik hakkı seat i.
baltalık hakkı common of estovers i.
eğitim hakkı right to be educated i.
mahluliyet hakkı right of escheat i.
otoyol hakkı right of way i.
veraset hakkı reversion i.
özlük hakkı copyright i.
telif hakkı saklı olan copyright i.
toplantı hakkı right of assembly i.
derebeylik arazi tasarruf hakkı socage i.
ret hakkı veto power i.
telif hakkı moral rights i.
alınmış patent hakkı moral rights i.
güvenlik hakkı security interest i.
itiraz hakkı right of objection i.
iyelik hakkı freehold i.
tercih hakkı preferential right i.
tercih hakkı option i.
oy verme hakkı voting right i.
oy hakkı voting power i.
seçme hakkı refusal i.
seçme hakkı option i.
öncelik hakkı preferential right i.
oy verme hakkı enfranchisement i.
takdir hakkı discretionary power i.
takdir hakkı discretion i.
alıntı hakkı right to quote i.
onay hakkı right of consent i.
sahiplik hakkı tenure i.
kullanım hakkı tenure i.
tasarruf hakkı tenure i.
temsil hakkı representative faculty i.
irtifak hakkı right of way i.
geçit hakkı right of way i.
sahiplik hakkı olmayan kişi nonowner i.
oy hakkı olmayan kişi nonvoter i.
cevap hakkı right of reply i.
rüçhan hakkı right of first refusal i.
takdir hakkı judicial discretion i.
intifa hakkı usufruct i.
yaşama hakkı the right to life i.
ticari kullanım hakkı commercial license i.
seçilme hakkı right to stand for election i.
bekleme hakkı option i.
telif hakkı koruması copyright protection i.
yasal mülkiyet hakkı constructive possession i.
kullanım hakkı usage right i.
yararlanma hakkı beneficial ownership i.
kul hakkı rightful share i.
kul hakkı rightful due i.
telif hakkı bildirimi copyright notice i.
yönetme hakkı domino i.
yönetme hakkı dominion i.
yükümlenim hakkı easement i.
kendi kaderini tayin hakkı self-determination i.
şufa hakkı pre-emption i.
vatandaş hakkı tanınmamış kimse non-citizen i.
rüçhan hakkı pre-emption i.
kendi kaderini tayin hakkı self-determination i.
oy verme hakkı right of voting i.
seçim hakkı right of election i.
muayene hakkı right of search i.
buluş hakkı patent i.
intifa hakkı tesisi establishment of usufruct i.
irtifak hakkı tesisi constitution of servitude i.
geçit hakkı way heave i.
devlet güçlerini kullanma hakkı imperium i.
işinde kalabilme hakkı tenure i.
balık avlama hakkı piscary i.
demiryolu kullanma hakkı trackage i.
çıkış hakkı egress i.
yayın hakkı gelirleri copyright earnings i.
yayın hakkı gelirleri copyright revenues i.
mülkiyet hakkı proprietary right i.
sübjektif kamu hakkı subjective public right i.
bir organizasyona katılım hakkı kazanmış kimse passholder i.
bir organizasyona katılım hakkı kazanmış kimse pass holder i.
su kullanım hakkı anlaşmaları water use right agreements i.
sorgulama/sorguya çekme hakkı right to interrogate i.
övünme hakkı bragging rights i.
konser/gösteri izleme hakkını daha sonra kullanma hakkı rain check i.
şufa hakkı preemption i.
rüçhan hakkı preemption i.
oy hakkı olmayan kişi non-voter i.
herkesten önce satın alma hakkı pre-emption i.
önalım hakkı pre-emption i.
(bir yarışmada) joker hakkı lifeline i.
seyirciye sorma joker hakkı ask the audience lifeline i.
seyirci joker hakkı ask the audience lifeline i.
seçimlik hakkı right of choice i.
doğum hakkı birthright i.
yönetim hakkı right to govern i.
(petrol kuyusu) işletme hakkı operatorship i.
yazarın hakkı author's right i.
seyahat hakkı right to travel i.
mülkiyet hakkı right to own property i.
bir veya daha fazla kişiye seçim yapma hakkı verilmesi compromission i.
kullanma hakkı access i.
oy hakkı verme affranchisement i.
oy verme hakkı affranchisement i.
birini görme ya da yaklaşma fırsatı ya da hakkı access i.
bir işte sürekli kalabilme hakkı tenure i.
öncelik hakkı right–of–way i.
oy hakkı veren kimse enfranchiser i.
giriş hakkı entree i.
oy hakkı olmama voicelessness i.
evlilikte karı kocanın beraber yatma hakkı bedright i.
teklif verme hakkı bid i.
trafik geçiş hakkı (the) right of way i.
yol hakkı (the) right of way i.
geçme hakkı (the) right of way i.
öncelik hakkı (the) right of way i.
velayet hakkı hands i.
abd’de oturum hakkı olan melez kimse hyphenate i.
yeniden geçme hakkı repassage i.
(ingiliz hukukunda) madende çalışma hakkı için ödenen ücret gale [uk] i.
(ingiliz hukukunda) madende çalışma hakkı gale [uk] i.
kanuni olarak doğal ve engellenmemiş ışık alma hakkı light i.
kitap satışları üzerindeki telif hakkı lordship i.
bir diğerinin yasal hakkı bulunan mülkü yasa dışı şekilde işgal eden kimse claim jumper i.
verme hakkı gift i.
(değirmen hizmetlisinin) kiracılardan yemek yeme hakkı gowpen [scotland] i.
kabul edilen giriş hakkı open-door i.
edebi bir eseri veya piyesi filme uyarlama hakkı option i.
seçme hakkı optionality i.
geçiş hakkı row i.
dolaşım hakkı run i.
ulaşım hakkı run i.
kullanım hakkı dispose [obsolete] i.
imha hakkı dispose [obsolete] i.
(hükümete ait) ihbarcının kimliğini gizli tutma hakkı informer's privilege i.
şef ve tebaasının kiracıların evinde kalma hakkı coshery [ireland] i.
kullanma hakkı access i.
(arazi üzerinde) otlatma hakkı feed [obsolete] i.
kişiye mirasçılık hakkı veren akrabalık inheritable blood i.
mülkiyet hakkı inheritance [obsolete] i.
birinin toprağına yürüyerek veya at sırtında girme hakkı iter i.
domuz otlatma hakkı pannage i.
domuz otlatma hakkı panage i.
son kararı verme hakkı the say i.
ispat hakkı right to proof i.
askeri birliklerin derebeye bağlı mülkiyetlere yerleşme hakkı corody i.
kralın dini kurumlardan yardım sağlama hakkı corody i.
teknesinde özel bayrak taşıma hakkı bulunan kimse flag officer i.
akıl hastanesindeki bir hastaya belirli alanları serbestçe ziyaret hakkı verilmesi parole i.
siyasi olarak bilinçli veya örgütlenmiş her bir grubun kendi çıkarlarını savunma hakkı ve özgürlüğünün bulunduğu teorisi particularism i.
kıtlık zamanı öncelik hakkı priority i.
kamu yerine belirli kişi veya kişilere yönelik bir tür arazi geçiş hakkı private way i.
özel mülk sahibinin talep ve masrafları ile sürdürülen geçiş hakkı private way i.
ilk kez dinleme hakkı preaudience i.
öncelik hakkı precedency i.
kralın tahmini değerden önalım hakkı preemption i.
(bazı kültürlerde) malını yabancının takdir ettiği değerde satma hakkı preemption i.
savaşta elde edilen kaçak mallara el koyma veya satın alma hakkı preemption i.
ön alım hakkı ile satın alınmış toprak parçası preemption i.
önalım hakkı bulunan kimse preemptioner i.
önalım hakkı ile toprak alan kimse pre-emptor i.
şufa hakkı ile toprak sahibi olan kimse pre-emptor i.
ön tercih hakkı preoption i.
devlete veya devlet başkanına bağlı egemenlik hakkı prerogative i.
önce oy kullanma hakkı prerogative i.
(politik bir oluşumda) yer alma hakkı seat i.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seigniory i.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seigniory in gross i.
toprağa bağlı kazanılan feodal üstünlük hakkı seignory i.
talep hakkı sight i.
kişilik hakkı right of personality i.
sınırsız kullanım hakkı freedom i.
kendi kaderini tayin hakkı freedom i.
makama veya mevkiye yaşam boyu sahip olma hakkı freehold i.
yaralanmış denizcilere tazminat hakkı veren belge smart ticket i.
(derebeylik sisteminde) toprak kullanım hakkı sokemanry i.
her şeye hakkı olduğunu sanan kimse entitled person i.
her şeye hakkı olduğunu sanma entitlement i.
mülkiyet hakkı olarak koyun yetiştiriciliği yapan kimse squatter i.
hayvanları ortak merada otlatma hakkı stray [uk] i.
vasalın mülkiyet hakkı subinfeudation i.
vasala ait toprak kullanım hakkı subinfeudation i.
rüçhan hakkı belgesi subscription warrant i.
eserleri farklı formatlarda yayımlama veya çoğaltma hakkı subsidiary rights i.
irtifak hakkı superficies i.
kiracılık hakkı superficies i.
para karşılığı arazi kullanım hakkı superficies i.
veraset hakkı survivance i.
miras hakkı survivance i.
seçme hakkı pick i.
hakkı yokken sırada bekleyenlerin önüne geçmek jump the queue f.
telif hakkı ile korumak copyright f.
birinin bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business doing something f.
bir hakkı geri almak disentitle f.
kadınlara oy hakkı sağlamak suffragette f.
elinden almak (bir hakkı) take away f.
telif hakkı almak copyright f.
bir hakkı kaldırmak foreclose f.
hakkı bulunmak have one's right f.
birinin hakkı olmak be someone's due f.
söz hakkı vermek recognize f.
hakkı bulunmak have the right f.
hakkı olmamak have no business to do something f.
mecliste söz söyleme hakkı olmak have the floor f.
hakkı olmak be entitled to f.
mülkiyet hakkı olmak (bir yerde) have title to f.
hakkı olan kıymeti vermemek underrate f.
oy hakkı vermek enfranchise f.
oy kullanma hakkı vermek enfranchise f.
mülkiyet hakkı kazanmak acquire ownership right(s) f.
mülkiyet hakkı kazanmak gain property right f.
hakkı kazanmak gain right f.
mülkiyet hakkı vermek give ownership rights f.
mülkiyet hakkı vermek grant ownership rights f.
patent hakkı almak obtain a patent right f.
söz hakkı olmak have the right to speak f.
hakkı olmamak have no right f.
hakkı ortadan kaldırmak abolish a right f.
mülkiyet hakkı vermek grant (a/the) right of ownership f.
mülkiyet hakkı vermek bestow ownership rights f.
mülkiyet hakkı vermek the right of ownership f.
verilen hakkı geri almak divest f.
çok hakkı olmak have a good right f.
hakkı kullanmak exercise a privilege f.
rüçhan hakkı vermek give priority f.
tercih hakkı olmak have preference over f.
hakkı saklı tutmak reserve the right f.
bir hakkı tanımak/vermek bestow a right f.
söz hakkı istemek ask for the floor f.
bir bilgisayar sisteme hakkı olmadığı halde/izinsiz girmek hack into a computer system f.
söz hakkı vermek recognise f.
elinden almak (bir hakkı) adempt [obsolete] f.
söz hakkı tanımak give voice to f.
mülkiyet hakkı olmak be seized of f.
oy hakkı vermek effranchise f.
hakkı olan kıymeti vermemek underreckon f.
hakkı olan şeyi almak right f.
hakkı olarak almak inherit f.
(kamu arazisini) önalım hakkı ile almak preempt f.
(kamu arazisini) önalım hakkı kazanmak için işgal etmek pre-empt f.
intifa hakkı olan usufructuary s.
oy kullanma hakkı tanınmış enfranchised s.
kullanma hakkı olan usufructuary s.
hakkı yenmiş frustrated s.
hakkı korunmuş vindicated s.
emeklilik hakkı tanınmamış pensionless s.
kendi eylemi vasıtasıyla hakkı iskat ve iptal edilmiş estopped s.
önceden satın alma hakkı olan preemptive s.
katılma hakkı olmayan ineligible s.
söz hakkı olmayan voiceless s.
hakkı olan rightful s.
hakkı ödenmiş remunerated s.
katılma hakkı olmayan uneligible s.
başkalarına söz hakkı vermeyen high-handed s.
önce alma hakkı olan preemptible s.
başkalarına söz hakkı vermeyen highhanded s.
önceden satın alma hakkı olan pre-emptive s.
telif hakkı bulunmayan non-copyrighted s.
seçim hakkı elinden alınmış captive s.
hakkı verilebilir remunerable s.
hakkı ödenebilir remunerable s.
hakkı verilen remunerated s.
hakkı ödenen remunerated s.
geçiş hakkı sağlayan through s.
hakkı olmayan unentitled s.
oy hakkı olmayan voiceless s.
oy verme hakkı elinden alınmış disenfranchized s.
politikaya yön verme hakkı alınmış disenfranchized s.
oy verme hakkı elinden alınmış disenfranchised s.
politikaya yön verme hakkı alınmış disenfranchised s.
irtifak hakkı bulunan dominant s.
miras hakkı olan inheriting s.
arpalık ataması hakkı ile yürüten presentative s.
her şeye hakkı olduğunu sanan entitled s.
vasala ait mülkiyet hakkı ile ilgili subinfeudatory s.
hakkı korunmuş olarak vindicatedly zf.
hakkı olarak with reason zf.
bileğinin hakkı ile by one's own efforts zf.
hakkı olarak by right zf.
hakkı için in the name of ed.
hakkı için by ed.
hakkı için for the sake of ed.
Phrasals
hakkını sonra kullanma hakkı raincheck i.
bir kimseye ... hakkı vermek/sağlamak qualify someone for something f.
Phrases
bir şeyi yapma hakkı (a) right to do something i.
bir şeyi yapma hakkı (the) right to do something i.
doğal hakkı olarak as of right zf.
doğuştan hakkı olarak as of right zf.
herkesin eğitim hakkı vardır everyone has right to education expr.
itiraz hakkı saklı kalmak koşuluyla reserving the right to object expr.
itiraz hakkı saklı kalmak şartıyla reserving the right to object expr.
(biri/bir şey) hakkı için in the name of (someone or something) expr.
Proverb
sezar'ın hakkı sezar'a give the devil his due
dilencinin seçme hakkı yoktur beggars cannot be choosers
allah'ın hakkı üçtür third time's the charm
biri bir şeyin kontrolünü/mülkiyetini elinde bulunduruyorsa başka birinin yasal hakkı olsa da bunu o kişinin elinden alması çok zordur possession is nine points/tenths of the law
bir şeyin hakkı onu elinde bulundurandadır possession is nine points/tenths of the law
allahın hakkı üçtür third time pays for all
Colloquial
bir şey üzerinde rakiplerin önüne geçerek ansızın mülkiyet veya kullanım hakkı iddia etme landgrab i.
-in hakkı dibs on i.
-in kullanım hakkı dibs on i.
-in tercih/seçim hakkı dibs on i.
bir şey hakkı dibs on something i.
bir şeyin kullanım hakkı dibs on something i.
bir şeyin hakkı dibs on something i.
yapma hakkı license to do i.
tercih/seçim hakkı olmayan boxed in s.
tercih/seçim hakkı kalmayan boxed in s.
tercih/seçim hakkı olmayan/kalmayan in a box s.
sezar'ın hakkı sezar'a give credit where credit is due expr.
Idioms
tanınmış bir (tescilli) markanın fikir hakkı/fikri mülkiyet branded IP i.
normal yollar dışında yarışmaya katılım hakkı verilen kişi veya takım wild card i.
birinin parasının hakkı one's money's worth i.
birinin verdiği paranın hakkı one's money's worth i.
adil söz hakkı a fair hearing i.
bir şeyi yapma hakkı license to do something i.
söz hakkı olma a say (in something) i.
(bir şeyde) söz hakkı olma a say (in something) i.
(bir şeyde) söz hakkı a voice (in something) i.
(bir kararda) söz hakkı voice (in something) i.
(bir kararda) söz hakkı say (in something) i.
(bir şeyi) yapma hakkı/izni/ayrıcalığı the right to (do) (something) i.
(bir şeyi) yapma hakkı/izni/ayrıcalığı a right to (do) (something) i.
yatırımın/çabanın hakkı bang for the buck i.
yatırımın/çabanın hakkı bang for one's buck i.
indirimde olup kalmayan bir ürünü sonraki bir tarihte alabilme hakkı sağlayan kağıt rain check (on something) i.
hakkı olan (miktar) one's fair share i.
yapma hakkı right to do i.
söz/konuşma hakkı the floor i.
üç hata/yanlış yapma hakkı three-strikes rule i.
üç hata/yanlış yapma hakkı three-strike rule i.
biri/bir şey üzerindeki mülkiyet hakkı mücadelesi tug of love i.
bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business to do something f.
hakkı olmamak have no business f.
hakkı olmak have a right to f.
ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak have first dibs on something f.
senyör hakkı droit de seigneur f.
efendi hakkı droit de seigneur f.
feodal dönemde efendinin düğün gecesinde gelinle yatma hakkı droit de seigneur f.
(hayranlar tarafından yazılan kurgu hikayelerin satılabilmesi için) telif hakkı gerektiren kısımları çıkarmak file off the serial number(s) f.
(bir şeyde) söz hakkı olmak get a say (in something) f.
(bir şeyde) söz hakkı olmak get a voice (in something) f.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right of) first refusal f.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right to) first refusal f.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmak be (one's) place (to do something) f.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmamak not be somebody’s place to do something f.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmak be somebody’s place to do something f.
(bir şeyi yapmaya) hakkı olmamak not (one's) place (to do something) f.
çalışmadan rahat ve refah içinde bir yaşamın hakkı olduğunu düşünmek think the world owes (one) a living f.
çalışmadan rahat ve refah içinde bir yaşamın hakkı olduğunu düşünmek think the world owes you a living f.
satışa çıkmadan alma hakkı vermek give somebody the first refusal f.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right of) first refusal f.
(birine) ilk hakkı tanımak give (one) (the right to) first refusal f.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak have a right to (do something) f.
(bir şey yapmaya) hakkı olmak have the right to (do something) f.
(bir şeye) hakkı olmak have a right to (something) f.
(bir şeye) hakkı olmak have the right to (something) f.
ilk kullanım hakkı/sıranın başında olmak have dibs on f.
yapmaya hakkı olmamak have no business doing f.
bir şey yapmaya hakkı olmamak have no business doing something/to do something f.
bir kaynağı kullanma hakkı olmak have recourse to something f.
(bir şey) hakkı right to (something) s.
allah'ın hakkı üçtür the third time is the charm expr.
allah'ın hakkı üçtür third time lucky expr.
başım hakkı için for the life of me expr.
dilencinin seçme hakkı yoktur beggars can't be choosers expr.
hakkı olan kazandı the affirmative has it expr.
sezarın hakkı sezara give the devil his due expr.
sezar'ın hakkı sezar'a credit where credit is due expr.
sezar'ın hakkı sezar'a give the devil his/her due expr.
söz/konuşma hakkı senin/sizin the floor is yours expr.
Speaking
bu hakkı nereden buluyorsun? where do you get off? expr.
çocuğun hakkı var kid's got a point expr.
hakkı var she is right expr.
hakkı var he is right expr.
sezarın hakkı sezara hand it to expr.
sana üç tahmin hakkı versem? how about I give you three guesses? expr.
sana bu hakkı veren ne? what gives you that right? expr.
sana bu hakkı kim veriyor? where do you get off? expr.
yaşamaya hakkı yoktu he had no right to live expr.
Trade/Economic
kuponlar tükendiğinde yeni kupon alma hakkı vermek üzere düzenlenen kıymetli evrak talon i.
rüçhan hakkı sağlayan hisse senedi çıkarma capitalization issue i.
yalnızca bağlı satış kapsamında bulunan ürün veya satın alma hakkı tie-in i.
alacak hakkı claim i.
alacaklının belirli varlıklar üzerindeki kanuni rehin hakkı lien i.
alıcının malın sevkiyatında takibedilecek yolu belirleme hakkı buyer's right to route i.
alıcıya satın alma hakkı tanıyan kimse optionor i.
alıcıya tanınan satınalma ya da satma hakkı option i.
alınmış ticari faliyet hakkı acqouired right to do business i.
antlaşmaya taraf olan ülkenin gerektiğinde gümrük tarifelerini ve diğer ödünleri uygulamama hakkı clause i.
ayrıcalık hakkı franchise i.
ayrılma hakkı (uçak/gemi) clearance i.
belli bir teminatın üzerinde rüçhan hakkı veren tahvil underlying bond i.
belli bir süre içinde malı belli fiyattan satın alıp almama hakkı option to purchase i.
başka şirketlerle arzulanmayan bir birleşme durumunda sahibine bedelinin ödenmesini talep etme hakkı veren tahviller poison put i.
belli bir teminatın üzerinde öncelik hakkı veren tahvil underlying bond i.
barınma hakkı housing right i.
başka bir eyalette de kuruluş hakkı bulunan firma tramp corporation i.
beylik hakkı seignorage i.
birlikte satışa zorlama hakkı drag-along right i.
beylik hakkı seniorage i.
bir hisse senedinin gerçekleşen kar paylarının alım hakkı hariç satılması ex-dividend i.
birlikte satma hakkı tag-along right i.
bütçe hakkı power of the purse i.
bir hisse senedini komisyon karşılığı önceden tespit edilen tarihte ve fiyattan satınalma hakkı call option i.
borç erteleme hakkı moratorium i.
bir hakkı kısıtlayıcı sözleşme onerous contract i.
bilgi alma hakkı right to demand information i.