bir yöne - Türkçe İngilizce Sözlük

bir yöne

"bir yöne" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bir yöne sidewise zf.

"bir yöne" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 170 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sapmak (belirli bir yöne doğru) take f.
We must've taken the wrong road.
Yanlış yola sapmış olmalıyız.

More Sentences
yatırmak (bir şeyi bir yöne) tilt f.
Don't tilt your chair back.
Sandalyeni arkaya yatırma.

More Sentences
eğmek (bir şeyi bir yöne) tilt f.
Mary tilted her head sideways.
Mary başını yana eğdi.

More Sentences
(belirli bir yöne) yönelmek orientate [uk] f.
We must encourage Belarus to maintain its independence as a state and orientate itself towards European cooperation.
Belarus'u bir devlet olarak bağımsızlığını muhafaza etmesi ve Avrupa işbirliğine yönelmesi konusunda teşvik etmeliyiz.

More Sentences
diğerlerinden farklı bir yöne doğru uzamış saç kümesi cowlick i.
başka bir yöne sürme (taşıtı) swerve i.
bir yöne eğimli lateroduction i.
bir yöne döndürme sluing i.
belli bir yöne yöneltme orientation i.
belli bir yöne yönelme orientation i.
dikkati (bir yöne) çeken kimse referrer i.
bir yöne çekme channelization i.
bir yöne çekme channelisation i.
bir yöne kıvrılmış tek pli knife pleat i.
şifa çemberi ile ilişkili olarak taşları dört yöne doğru özel bir desen oluşturacak şekilde dizerek inşa edilen taş anıt medicine-wheel i.
belirli bir yöne eğilim polarity i.
gitmek (belirli bir yöne doğru) bear f.
yönünü değiştirip başka bir yöne çevirmek deflect something into f.
dumanlar çıkararak ilerlemek (lokomotif/vapur belirli bir yöne doğru) puff f.
bir başka yöne yönelmek canalize f.
dönmek (bir yöne doğru) swing f.
soluk soluğa (belirli bir yöne doğru) yürümek puff f.
geniş bir yay çizerek bir yöne doğru dönmek swing f.
dikkatini bir yöne çevirmek fix one's attention on f.
çevirivermek (bir yöne) swing f.
bir başka yöne yönelmek canalise f.
bir yöne doğru eğilmek tilt f.
belirli bir yöne bakmak look across f.
birdenbire başka bir yöne sürmek (taşıtı) swerve f.
bir yöne doğru hareket etmek/ettirmek head f.
dikkatini bir yöne vermek focus attention f.
dikkatini bir yöne vermek direct attention to f.
(bir yöne) kanalize etmek canalize f.
suyu bir yöne akıtmak canalize f.
bir yöne akıtmak canalize f.
büyütmek (bir bitkiyi belirli bir yöne doğru veya belirli bir biçimde) train f.
dikkati bir yöne çekmek call attention to f.
ilgiyi bir yöne çekmek istemek call attention to f.
dikkati bir yöne çekmek draw attention to f.
ilgiyi bir yöne çekmek istemek draw attention to f.
hareketli bir araç/uçak grubundan ayrılarak farklı yöne gitmek peel f.
(bir yöne) kanalize etmek canalise f.
suyu bir yöne akıtmak canalise f.
bir yöne akıtmak canalise f.
diğer yöne keskin bir dönüş yapmak angle f.
bir yöne doğru eğilimi engellemek detrend f.
bir yöne çekmek channelize f.
bir yöne çekmek channelise f.
(bir yöne doğru) yaymak thrust f.
(bir yöne/kişiye doğru) meşale tutmak shine a torch f.
ön yüzü belirli bir yöne çevrilmek face f.
belirli bir yöne veya noktaya doğru hareket etmek verge f.
(deniz taşıtını) belirli bir yöne çevirmek lay f.
yeni bir yöne doğru yüzmek (balina) mill f.
tek bir ana yöne bağlı kalmak hinge f.
önce bir yöne sonra tersine doğru hareket etmek move back and forth f.
(fıçıyı) belirli bir yöne eğmek gizzen f.
belirli bir yöne saptırmak route f.
(belirli bir yöne) bakmak orientate [uk] f.
(belirli bir yöne) yüzünü dönmek orientate [uk] f.
(bir şeyin) ucu yukarı yöne bakmak prick f.
belirli bir yöne gitmek set f.
bir merkezden dışarıya her yöne doğru hareket eden ve gerçekleşen quaquaversal s.
bir yöne doğru olan polary s.
bir yöne giden polary s.
bir yöne doğru sideway zf.
yöne bağlı bir halde anisotropically zf.
tam bir yöne doğru due zf.
bir o yöne bir bu yöne here and there zf.
Phrasals
(bir yöne) doğru hareket etmek bear up to f.
ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek draw someone's fire away f.
ateş ederek dikkatini başka bir yöne çekmek draw someone's fire away from something f.
bir yöne doğru kaymak tilt to something f.
çabasını belirli bir yöne yoğunlaştırmak put to f.
(bir yöne) bakmak give on to f.
uzatmak (bir yöne doğru) put out f.
-den başka bir yöne/şeye yönlendirmek deflect away from f.
gruptan ayrılıp başka bir yöne doğru gitmek peel off f.
bir şeyle aynı yöne sürüklenmek run with f.
yeni bir yöne doğru ilerlemek strike off f.
başka bir yöne doğru devam etmek strike off f.
farklı bir şeye/yöne doğru gitmek swing to something f.
(bir yöne) doğru yatmak lean in (to something) f.
(birinden/bir şeyden) ayrı bir yöne gitmek peel off from (someone or something) f.
belirli bir yöne bakmak look out on f.
belirli bir yöne bakmak look out over f.
(bir şeyi birinden/bir şeyden) başka bir yöne yönlendirmek deflect (something) away from (someone or something) f.
(bir şeyi birinden/bir şeyden) başka yöne saptırmak deflect (something) away from (someone or something) f.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) başka yöne çevirmek divert (someone or something) from (someone or something) f.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) başka yöne yönlendirmek divert (someone or something) from (someone or something) f.
(birini/bir şeyi birinden/bir şeyden) başka yöne çekmek divert (someone or something) from (someone or something) f.
(bir yöne) bakmak give onto f.
bir şeyi başka yöne saptırmak guide something away f.
bir şeyi doğru yöne döndürmek/çevirmek head something up f.
bir yöne doğru gitmek go toward f.
(bir yöne) doğru çıkıntı yapmak stick out to (something) f.
(bir yöne) doğru uzamak stick out to (something) f.
(bir şeyi) ters yöne döndürmek turn around (something) f.
Colloquial
aniden bir yöne sapmak bang f.
bir o yöne bir bu yöne hither and yon expr.
bir o yöne bir bu yöne hither and thither expr.
öyle mi diyorsun (bir kadının söylediği bir lafı cinsel bir yöne çekerek şaka yapmak) that's what she said expr.
Idioms
bir yöne doğru ışık/fener tutmak flash something up (some place) f.
bir anda başka bir yöne gitmek jump the rails [us] f.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw fire away from (someone or something) f.
saldıran/ateş eden kişinin dikkatini (birinden/bir şeyden) dağıtmak/başka yöne çekmek draw fire away from (someone or something) f.
birinin sinirini (birinden/bir şeyden) başka yöne çekmek draw fire away from (someone or something) f.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw (someone's) fire (away) from (someone, something, or an animal) f.
saldıran/ateş eden kişinin dikkatini (birinden/bir şeyden) dağıtmak/başka yöne çekmek draw (someone's) fire (away) from (someone, something, or an animal) f.
birinin sinirini (birinden/bir şeyden) başka yöne çekmek draw (someone's) fire (away) from (someone, something, or an animal) f.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw (someone's) fire away f.
saldıran/ateş eden kişinin dikkatini (birinden/bir şeyden) dağıtmak/başka yöne çekmek draw (someone's) fire away f.
birinin sinirini (birinden/bir şeyden) başka yöne çekmek draw (someone's) fire away f.
hedefi/saldırıyı (birinden/bir şeyden) başka yöne yöneltmek draw fire from (someone or something) f.
saldıran/ateş eden kişinin dikkatini (birinden/bir şeyden) dağıtmak/başka yöne çekmek draw fire from (someone or something) f.
birinin sinirini (birinden/bir şeyden) başka yöne çekmek draw fire from (someone or something) f.
farklı bir yöne gitmek go in a different direction f.
keskin bir şekilde (bir yöne) dönmek jog to (some direction) f.
(bir yöne) doğru kıvrılmak/dönmek jog to (some direction) f.
Technical
bir yöne harekete izin veren aksi yönde hareketi engelleyen mekanik stop pawl i.
çarkın bir yöne dönmesine izin veren fakat geri hareketini engelleyen mekanizma ratchet i.
şiddet ve yöne sahip olan bir nicelik vector quantity i.
tekeri bir yöne kırma hand turn i.
her biri farklı bir yöne bakacak şekilde yerleştirilmiş birden fazla megafon tarafından aynı anda üretilen sesi yükseltilmiş sis işareti megafog i.
bir yöne akışa izin veren, aksi/ters yöne akışı önleyen valf check valve i.
ölçme aparatının iki parçasının birbiriyle temas kurduğu anda bir yöne doğru eğilmesiyle belirlenen hassas seviye contact level i.
bir ışının titreşimlerini belirli bir yöne çevirmek polarize f.
bir ışının titreşimlerini belirli bir yöne çevirmek polarise f.
bir yöne eğilmek sway f.
sadece bir yöne doğru derece derece hareket ettirmek rachet up f.
sadece bir yöne doğru kademeli olarak hareket ettirmek rachet up f.
pusuladaki belirli bir yöne göre hizalamak orient f.
sadece bir yöne sağlanan oneway s.
sadece bir yöne hareket eden oneway s.
Electric
sürekli tek bir yöne hareket eden elektrik akımı direct electric current i.
Textile
tek yöne düzleştirilmiş parlak tüylü bir ipek kadife panne velvet i.
Architecture
(kata) her yanından belirli bir yöne doğru sahne veya platformla hafif eğim vermek bowl f.
Automotive
bir yöne çekmek pull to one side f.
Aeronautic
bir yöne akışa izin veren aksi yöne akışı check valve i.
çarkın bir yöne dönmesine izin veren mekanizma ratchet i.
Marine
yükün veya balastın yer değiştirmesi sonucu oluşan sarsılma ile geminin bir yöne doğru eğilmesi parliament heel i.
bir geminin burnunu bir yöne doğru çevirmek box off f.
(rüzgar) herhangi bir yöne dönmek haul around f.
bir yöne gitmek lay f.
gitmek (bir yöne) lay f.
(gemiyi) bir yöne çevirmek head f.
tüm yelkenleri indirip dümeni belirli bir yöne sabitlemek hull f.
(rüzgar) belirli bir yöne yönelmek come up f.
Geometry
düz bir çizginin her yöne rastgele hareketi ile tanımlanan yüzey twisted surface i.
Botanic
güneş ışığından uzak bir yöne doğru büyüyen apheliotropic s.
Literature
hikayede anlatılan konunun bağlamına uymayan ancak hikayenin başka bir yöne gitmesini sağlayan olay veya durum plot convenience i.
Environment
akarsuda yüzen kütükleri tek bir yöne yönlendiren engel sheer boom i.
Meteorology
yılın bir bölümünde belirli bir yöne esip daha sonra ters yönden esen rüzgar monsoon i.
Geology
tüm katmanları tek bir dalım açısı ile aynı yöne eğim yapan jeolojik yapı monocline i.
bir merkezden dışarıya her yöne doğru gerçekleşen periclinal s.
Hunting
(geyik) önce bir yöne sonra diğerine koşmak beat up and down f.
Sport
buz pateninde tek ayak üzerinde bir çok yöne dönme twizzle i.
topun belirli bir yöne çekmesine neden olan ağırlık veya bozukluk bias i.
topun belirli bir yöne doğru sapması bias i.
krikette topu şaşırtmalı bir şekilde ters yöne atma wrong 'un i.
krikette topu şaşırtmalı bir şekilde ters yöne atma bosie i.
krikette topu şaşırtmalı bir şekilde ters yöne atma bosie ball i.
krikette topu şaşırtmalı bir şekilde ters yöne atma googly i.
(kayak sporunda) kayakların uçlarını içe doğru döndürüp ağırlığı ters yöne vererek yapılan bir dönüş snowplow i.
(kriket topu) şaşırtmalı bir şekilde ters yöne gitmek google f.
Tennis
rakibi aniden yön değiştirmeye zorlamak için topu beklenmedik bir yöne atmak wrong-foot f.
Archaic
(gözler) belirli bir yöne dönmek goggle f.
herhangi bir yöne whitherwards zf.
Slang
öyle mi diyorsun (bir kadının söylediği bir lafı cinsel bir yöne çekerek şaka yapmak) twss (that's what she said) expr.
Modern Slang
bir bağımlılıktan kurtulmak için dikkatini başka yöne yönlendirme adaptive denial i.