|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
run in with f.
|
uyuşmak |
|
2 |
Genel |
run away with f.
|
alıp kaçmak |
|
3 |
Genel |
run off with f.
|
biriyle kaçmak |
|
4 |
Genel |
run off with f.
|
kaçmak (aşığı ile) |
|
5 |
Genel |
run off with f.
|
aşırmak |
|
6 |
Genel |
run away with f.
|
kaçmak |
|
7 |
Genel |
run off with f.
|
kaçmak |
|
8 |
Genel |
run away with f.
|
en çok başarı kazanan biri olmak (bir konuda) |
|
9 |
Genel |
run with a gurgling sound f.
|
gürül gürül akmak |
|
10 |
Genel |
run away with f.
|
kaçmak (aşığı ile) |
|
11 |
Genel |
run with gasoline f.
|
benzinle çalıştırmak |
|
12 |
Genel |
have a run-in with someone f.
|
biriyle atışmak |
|
|
13 |
Genel |
run off with f.
|
-i çalmak |
|
14 |
Genel |
run away with f.
|
alıp götürmek |
|
15 |
Genel |
run away with f.
|
çalmak |
|
16 |
Genel |
run away/elope with a man she met online/on internet f.
|
internetten tanıştığı adama kaçmak |
|
17 |
Genel |
run away/elope with a man she met online/on internet f.
|
internette tanıştığı adama kaçmak |
|
Phrasals |
|
18 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
aceleyle götürmek |
|
19 |
Öbek Fiiller |
run in with f.
|
razı olmak |
|
20 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
aşırmak |
|
21 |
Öbek Fiiller |
run in with f.
|
aynı fikirde olmak |
|
22 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
ele geçirmek |
|
23 |
Öbek Fiiller |
run in with f.
|
yaklaşmak |
|
24 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
yük parçasını sıkıca tutarak güverte boyunca koşmak |
|
25 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
performansıyla göze çarpmak |
|
26 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
diğerlerini gölgede bırakmak |
|
27 |
Öbek Fiiller |
run off with someone f.
|
biriyle kaçmak |
|
28 |
Öbek Fiiller |
run over something with someone f.
|
biriyle bir şeyi gözden geçirmek/incelemek |
|
29 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
geride bırakmak |
|
30 |
Öbek Fiiller |
run over with something f.
|
ile gelmek/uğramak |
|
31 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
kontrolünü (bir şeye) bırakmak |
|
32 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
yenmek |
|
33 |
Öbek Fiiller |
run away with someone f.
|
(sevgili vb.) birisiyle kaçmak |
|
34 |
Öbek Fiiller |
run around with someone f.
|
-ile takılmak |
|
35 |
Öbek Fiiller |
run with someone or something f.
|
birinin/bir grubun yanında kalmak/durmak |
|
36 |
Öbek Fiiller |
run with something f.
|
belli bir şekilde/tarzda koşmak |
|
37 |
Öbek Fiiller |
run with something f.
|
bir şeyi devralıp onu tek başına sürdürmek |
|
38 |
Öbek Fiiller |
run with something f.
|
bir şeyi alıp yürütmek/devam ettirmek |
|
39 |
Öbek Fiiller |
run away with f.
|
sınırların ötesine taşımak |
|
40 |
Öbek Fiiller |
run with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle takılmak |
|
41 |
Öbek Fiiller |
run with someone or something f.
|
biriyle/bir şeyle sosyalleşmek |
|
42 |
Öbek Fiiller |
run with something f.
|
belli bir nitelikle/stille koşmak |
|
43 |
Öbek Fiiller |
run with something f.
|
bir şeyi devralıp onu azimle/bağımsız bir şekilde yürütmek |
|
44 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyi ) kapıp gelmek |
|
45 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyle) birlikte koşarak gelmek |
|
46 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp hızlıca gelmek |
|
47 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyi) biriyle incelemek |
|
48 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
biriyle (bir şeyin) üstünden geçmek |
|
49 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
biriyle (bir şeyi) tekrar okumak |
|
50 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyle, araçla, arabayla) üstünden geçmek |
|
51 |
Öbek Fiiller |
run over with (something) f.
|
(bir şeyle, araçla, arabayla) ezmek |
|
52 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(biriyle) kaçmak |
|
|
53 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(biriyle) sıvışmak |
|
54 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(biriyle) kaçıp gitmek |
|
55 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(sevgilisiyle) birlikte kaçmak |
|
56 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(birinin) duygularını/düşüncelerini ele geçirmek |
|
57 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(birinin) duygularını/düşüncelerini kontrolü altına almak |
|
58 |
Öbek Fiiller |
run away with (one) f.
|
(birinin) duygularını/düşüncelerini etkisi altına almak |
|
59 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp/çalıp kaçmak |
|
60 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir oyunu, yarışı) alıp götürmek |
|
61 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek |
|
62 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir fikre, inanca) kapılmak |
|
63 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir şeyin) doğru/gerçek olabileceğine inanmak |
|
64 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir şey) fikrine/sanısına kapılmak |
|
65 |
Öbek Fiiller |
run away with (something) f.
|
(bir şey) olduğunu zannetmek |
|
66 |
Öbek Fiiller |
run off with (something) f.
|
(bir şeyi) alıp/çalıp kaçmak |
|
67 |
Öbek Fiiller |
run off with (something) f.
|
(bir oyunu, yarışı) alıp götürmek |
|
68 |
Öbek Fiiller |
run off with (something) f.
|
(bir şeyde) en iyi performansı göstermek/kolayca başarı elde etmek |
|
Phrases |
|
69 |
İfadeler |
with a run zf.
|
acele ile |
|
70 |
İfadeler |
with a run expr.
|
telaşla |
|
Proverb |
|
71 |
Atasözü |
you can't run with the hare and hunt with the hounds
|
ne şiş yansın ne kebap demek olmaz |
|
72 |
Atasözü |
you can't run with the hare and hunt with the hounds
|
tavşana kaç tazıya tut demek olmaz |
|
Colloquial |
|
73 |
Konuşma Dili |
run with the diamonds f.
|
elmaslarla kaçmak |
|
74 |
Konuşma Dili |
run with the diamonds f.
|
elmasları alıp kaçmak |
|
75 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
düşüncesine kapılmak |
|
76 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
fikrine kapılmak |
|
77 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
yanlış yönlendirilmek |
|
78 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
sanısına kapılmak |
|
79 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
olduğunu sanmak |
|
80 |
Konuşma Dili |
run away with the idea f.
|
olduğunu zannetmek |
|
81 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
düşüncesine kapılmak |
|
82 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
fikrine kapılmak |
|
83 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
yanlış yönlendirilmek |
|
84 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
sanısına kapılmak |
|
85 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
olduğunu sanmak |
|
86 |
Konuşma Dili |
run away with the notion f.
|
olduğunu zannetmek |
|
87 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyi bağımsız olarak yapma inisiyatifini almak |
|
88 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyin inisiyatifini almak |
|
89 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyle yoluna devam etmek |
|
90 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyi benimseyip onunla ilerlemek |
|
91 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyi alıp ilerletmek |
|
92 |
Konuşma Dili |
run with it f.
|
bir şeyi alıp onun üzerinden ilerlemek |
|
Idioms |
|
93 |
Deyim |
have a run-in with someone f.
|
biriyle arası bozuk olmak |
|
94 |
Deyim |
run someone through (with something) f.
|
birini delik deşik etmek |
|
95 |
Deyim |
run around like a chicken with its head cut off f.
|
başı kesik tavuk gibi etrafta dolanmak |
|
96 |
Deyim |
pick up the ball and run with it f.
|
bir fikri veya planı alıp geliştirmek |
|
97 |
Deyim |
take the ball and run with it f.
|
bir fikri veya planı alıp geliştirmek |
|
98 |
Deyim |
have a run-in with someone f.
|
biriyle papaz olmak |
|
99 |
Deyim |
run around like a chicken with its head cut off f.
|
deli dana gibi dolanmak |
|
100 |
Deyim |
run around like a chicken with its head cut off f.
|
ne yapacağını bilmez şekilde bir oraya bir buraya koşuşturmak |
|
101 |
Deyim |
run around like a chicken with its head cut off f.
|
ne yapacağını bilmez şekilde dolanmak |
|
102 |
Deyim |
run with the hare and hunt with the hounds f.
|
tavşana kaç tazıya tut demek |
|
103 |
Deyim |
run with the hares and hunt with the hounds f.
|
tavşana kaç, tazıya tut demek |
|
104 |
Deyim |
run with the hare, hunt with the hounds f.
|
iki karşıt görüşü aynı anda desteklemek |
|
105 |
Deyim |
run with the hare, hunt with the hounds f.
|
ikili oynamak |
|
106 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
ikili oynamak |
|
107 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
ne şiş yansın ne kebap demek |
|
108 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
acem kılıcı gibi olmak |
|
109 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
tavşana kaç tazıya tut demek |
|
110 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
iki yüzlü davranmak |
|
111 |
Deyim |
hold with the hare and run with the hounds f.
|
içerisinde yer aldığı bir şeyin aynı zamanda karşısında yer almak |
|
112 |
Deyim |
have a run-in with somebody f.
|
biriyle atışmak |
|
113 |
Deyim |
have a run-in with somebody f.
|
biriyle arası bozuk olmak |
|
114 |
Deyim |
have a run-in with somebody f.
|
biriyle papaz olmak |
|
115 |
Deyim |
have a run-in with somebody f.
|
biriyle sorun yaşamak |
|
116 |
Deyim |
have a run-in (with someone/something) f.
|
(biriyle/bir şeyle) sorun yaşamak |
|
117 |
Deyim |
run about like a chicken with its head cut off f.
|
başı kesik tavuk gibi oradan oraya koşmak |
|
118 |
Deyim |
run about like a chicken with its head cut off f.
|
deli dana gibi koşturmak |
|
119 |
Deyim |
run about like a chicken with its head cut off f.
|
ne yapacağını bilmez şekilde bir oraya bir buraya koşuşturmak |
|
120 |
Deyim |
run about like a chicken with its head cut off f.
|
kıçı tutuşmak |
|
121 |
Deyim |
run about like a chicken with its head cut off f.
|
telaşla işleri yetiştirmeye çalışmak |
|
122 |
Deyim |
run away with (one's) tail between (one's) legs f.
|
kuyruğunu kıstırıp kaçmak |
|
123 |
Deyim |
run away with (one's) tail between (one's) legs f.
|
kuyruğunu bacaklarının arasına kıstırıp kaçmak |
|
124 |
Deyim |
run away with (one's) tail between (one's) legs f.
|
utanarak kaçmak |
|
125 |
Deyim |
run away with (one's) tail between (one's) legs f.
|
süklüm püklüm kaçmak |
|
126 |
Deyim |
run with scissors f.
|
aptalca davranmak/hareketler yapmak |
|
127 |
Deyim |
run with scissors f.
|
tehlikeli hareketler yapmak |
|
128 |
Deyim |
run with scissors f.
|
umursamaz bir şekilde hareket etmek |
|
129 |
Deyim |
run with scissors f.
|
sorumsuzca davranmak |
|
130 |
Deyim |
run with the hare and hunt with the hounds expr.
|
tavşana kaç tazıya tut |
|
Marine |
|
131 |
Denizcilik |
run in with f.
|
ileri doğru gitmek |
|
132 |
Denizcilik |
run in with f.
|
yaklaşmak |
|
133 |
Denizcilik |
run in with f.
|
karaya yakın yelken açmak |
|