|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
beklenmedik bir para |
windfall i.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
beklenmedik bir şekilde |
unexpectedly zf.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
beklenmedik olay |
accident i.
|
|
4 |
Genel |
beklenmedik misafir |
unexpected guest i.
|
|
5 |
Genel |
beklenmedik başarı |
fluke i.
|
|
6 |
Genel |
beklenmedik bir çıkış yapan kimse |
sleeper i.
|
|
7 |
Genel |
beklenmedik olay |
thunderbolt i.
|
|
8 |
Genel |
beklenmedik olay |
contingent i.
|
|
9 |
Genel |
beklenmedik yenilgi |
upset i.
|
|
10 |
Genel |
beklenmedik nimet |
godsend i.
|
|
11 |
Genel |
beklenmedik olay |
contingency i.
|
|
12 |
Genel |
beklenmedik şekilde yapılan sert konuşma |
ascent i.
|
|
13 |
Genel |
beklenmedik başarı |
strike i.
|
|
14 |
Genel |
beklenmedik olay |
quirk i.
|
|
15 |
Genel |
beklenmedik yardım |
windfall i.
|
|
16 |
Genel |
beklenmedik zamanda yaklaşan ya da saldıran kişi |
waylayer i.
|
|
17 |
Genel |
beklenmedik kazanç |
bonanza i.
|
|
18 |
Genel |
beklenmedik ziyaret |
unexpected visit i.
|
|
19 |
Genel |
beklenmedik zamanda yaklaşma ya da saldırma |
waylaying i.
|
|
20 |
Genel |
beklenmedik sorunlarla iyi başa çıkabilme |
forehandedness i.
|
|
21 |
Genel |
beklenmedik bir para/hediye/yardım |
windfall i.
|
|
22 |
Genel |
beklenmedik bir hediye |
windfall i.
|
|
23 |
Genel |
beklenmedik şans |
windfall i.
|
|
24 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
unexpected development i.
|
|
25 |
Genel |
hiç beklenmedik bir haber |
a bolt from the blue i.
|
|
26 |
Genel |
hiç beklenmedik bir iş |
a bolt out of the blue i.
|
|
27 |
Genel |
hiç beklenmedik bir olay |
a bolt out of the blue i.
|
|
28 |
Genel |
hiç beklenmedik bir olay |
a bolt from the blue i.
|
|
29 |
Genel |
hiç beklenmedik bir haber |
a bolt out of the blue i.
|
|
30 |
Genel |
hiç beklenmedik bir iş |
a bolt from the blue i.
|
|
31 |
Genel |
beklenmedik biçimde yetişen yardımcı güç |
deus ex machina i.
|
|
32 |
Genel |
beklenmedik zamanda yetişen bir güç |
deus ex machina i.
|
|
33 |
Genel |
beklenmedik durum planı |
contingency plan i.
|
|
34 |
Genel |
beklenmedik durum |
contingency i.
|
|
35 |
Genel |
beklenmedik durum önlemi |
contingency measure i.
|
|
|
36 |
Genel |
beklenmedik talih |
fluke i.
|
|
37 |
Genel |
beklenmedik yerden gelen para |
windfall i.
|
|
38 |
Genel |
beklenmedik başarı gösteren yarış atı |
dark horse i.
|
|
39 |
Genel |
beklenmedik başarı gösteren politikacı |
dark horse i.
|
|
40 |
Genel |
beklenmedik başarı gösteren kişi |
dark horse i.
|
|
41 |
Genel |
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider |
dark horse i.
|
|
42 |
Genel |
beklenmedik durum |
happenstance i.
|
|
43 |
Genel |
beklenmedik durum |
happenchance i.
|
|
44 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
an unexpected development i.
|
|
45 |
Genel |
beklenmedik dönüş |
unexpected return i.
|
|
46 |
Genel |
beklenmedik işler veya sorunlarla başa çıkan |
disturbance handler i.
|
|
47 |
Genel |
beklenmedik kötü sonuç |
backlash i.
|
|
48 |
Genel |
ani beklenmedik keşif anı |
eureka moment i.
|
|
49 |
Genel |
ani/beklenmedik bir soğuk/kar yağışı dalgası |
a blast of winter i.
|
|
50 |
Genel |
beklenmedik ziyaretçi |
unexpected visitor i.
|
|
51 |
Genel |
beklenmedik misafir |
unexpected visitor i.
|
|
52 |
Genel |
beklenmedik bir olayın kötü neticesi |
fallout i.
|
|
53 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olumlu olay |
caduac [scottish] i.
|
|
54 |
Genel |
beklenmedik tepki |
afterclap i.
|
|
55 |
Genel |
beklenmedik olay |
chance-medley i.
|
|
56 |
Genel |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
thing i.
|
|
57 |
Genel |
beklenmedik hareket |
turn [scottish] i.
|
|
58 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
twist i.
|
|
59 |
Genel |
şaşkınlık uyandıran, beklenmedik sesli tepki |
earful i.
|
|
60 |
Genel |
beklenmedik olma |
unexpectedness i.
|
|
61 |
Genel |
(beklenmedik şekilde) kazanan kimse |
upsetter i.
|
|
62 |
Genel |
beklenmedik ve ezici vuruş |
facer i.
|
|
63 |
Genel |
beklenmedik ve ezici yenilgi |
facer i.
|
|
64 |
Genel |
beklenmedik zorluk |
joker i.
|
|
65 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
vagary i.
|
|
66 |
Genel |
beklenmedik değişiklik |
vagary i.
|
|
67 |
Genel |
beklenmedik eylem |
vagrancy i.
|
|
68 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
vagrancy i.
|
|
69 |
Genel |
beklenmedik değişiklik |
vagrancy i.
|
|
70 |
Genel |
genellikle kasıtlı olarak saklanıp beklenmedik durumlar için elde tutulan unsur |
wildcard i.
|
|
71 |
Genel |
beklenmedik şok |
blow i.
|
|
72 |
Genel |
beklenmedik felaket |
blow i.
|
|
73 |
Genel |
spor müsabakasında beklenmedik sonuç |
boilover i.
|
|
74 |
Genel |
beklenmedik olay |
bolt i.
|
|
75 |
Genel |
beklenmedik talih |
happy chance i.
|
|
76 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
wrinkle i.
|
|
77 |
Genel |
beklenmedik davranış |
wrinkle i.
|
|
78 |
Genel |
beklenmedik mutluluk kaynağı |
bonne bouche i.
|
|
79 |
Genel |
(özellikle beklenmedik şekilde) durumunu düzeltme şansı |
break i.
|
|
80 |
Genel |
beklenmedik hareket |
bricole i.
|
|
81 |
Genel |
beklenmedik bir durumda sergilenen aşırı gerginlik |
buck fever i.
|
|
82 |
Genel |
beklenmedik olay |
revelation i.
|
|
83 |
Genel |
ani ve beklenmedik hareket |
gambado i.
|
|
84 |
Genel |
beklenmedik yetenekleri olan, kendinden bahsetmeyen kimse |
dark horse i.
|
|
85 |
Genel |
beklenmedik sorun |
gotcha i.
|
|
86 |
Genel |
(politikacıyı) beklenmedik soru veya ifşa ile utandırma |
gotcha i.
|
|
87 |
Genel |
beklenmedik güzel şey |
icing i.
|
|
88 |
Genel |
(koşarken) ani ve beklenmedik dönüş |
doubling i.
|
|
89 |
Genel |
sert ve beklenmedik vuruş |
click [dialect] [uk] i.
|
|
90 |
Genel |
beklenmedik şey |
contingent i.
|
|
91 |
Genel |
beklenmedik olay |
contingent i.
|
|
92 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
twist i.
|
|
93 |
Genel |
bir sesin beklenmedik güçlü çıkışı |
stress of voice i.
|
|
94 |
Genel |
beklenmedik başarı |
succès fou i.
|
|
95 |
Genel |
beklenmedik başarı |
succèsfou i.
|
|
96 |
Genel |
beklenmedik durum |
suddenty i.
|
|
97 |
Genel |
beklenmedik gelişme |
supervention i.
|
|
98 |
Genel |
beklenmedik şey |
surprise i.
|
|
99 |
Genel |
beklenmedik etkinlik |
surprise party i.
|
|
100 |
Genel |
beklenmedik bir anda olmak |
crop up f.
|
|
101 |
Genel |
hiç beklenmedik bir anda ölmek |
die unexpectedly f.
|
|
102 |
Genel |
beklenmedik bir gelire kavuşmak |
strike it rich f.
|
|
103 |
Genel |
beklenmedik biçimde ortaya çıkmak |
crop up f.
|
|
104 |
Genel |
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak |
end up discovering f.
|
|
105 |
Genel |
(top) beklenmedik şekilde geri tepmek |
hang f.
|
|
106 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak |
bloom f.
|
|
107 |
Genel |
beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışmak |
meet cute f.
|
|
108 |
Genel |
(biriyle) beklenmedik şekilde bir araya gelmek |
rencounter f.
|
|
109 |
Genel |
beklenmedik şekilde içeri girmek |
bulge (in) f.
|
|
110 |
Genel |
beklenmedik şekilde içeri girmek |
bulge (into) f.
|
|
111 |
Genel |
(beklenmedik anda) bölmek |
porlock f.
|
|
112 |
Genel |
beklenmedik olmak |
supervene f.
|
|
113 |
Genel |
beklenmedik bir duruma yol açmak |
surprise f.
|
|
114 |
Genel |
beklenmedik bir duruma yol açmak |
surprize f.
|
|
115 |
Genel |
yasadışı ve beklenmedik |
wildcat s.
|
|
116 |
Genel |
beklenmedik kazanca ait |
windfall s.
|
|
117 |
Genel |
beklenmedik kazanç ile ilgili |
windfall s.
|
|
118 |
Genel |
beklenmedik bir anda olan |
heaven-sent s.
|
|
119 |
Genel |
beklenmedik sorunlarla baş edebilen |
forehanded s.
|
|
120 |
Genel |
beklenmedik şekilde temiz ve parlak |
shining s.
|
|
121 |
Genel |
beklenmedik anda gelen |
superadvenient s.
|
|
122 |
Genel |
beklenmedik bir anda meydana gelen |
supervenient s.
|
|
123 |
Genel |
beklenmedik bir biçime |
disconcertingly zf.
|
|
124 |
Genel |
beklenmedik bir biçimde |
unexpectedly zf.
|
|
125 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
improbably zf.
|
|
126 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
abruptly zf.
|
|
127 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
at unaware zf.
|
|
128 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
unanticipatedly zf.
|
|
129 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
unwarely zf.
|
|
130 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
unwares zf.
|
|
131 |
Genel |
beklenmedik şekilde |
off guard zf.
|
|
132 |
Genel |
beklenmedik şekilde |
off-guard zf.
|
|
133 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
inexpectedly [obsolete] zf.
|
|
134 |
Genel |
beklenmedik bir şans ile |
flukily zf.
|
|
135 |
Genel |
beklenmedik bir şekilde |
surprisingly zf.
|
|
Phrasals |
|
136 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik bir şekilde keşfetmek |
hit on f.
|
|
137 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik bir şekilde karşılaşmak |
fall among f.
|
|
138 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde gerçekleşmek |
turn up f.
|
|
139 |
Öbek Fiiller |
birine beklenmedik bir şekilde açıklamak |
spring on someone f.
|
|
140 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik bir şekilde açıklamak |
spring on f.
|
|
141 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik bir keşif yapmak |
strike upon (something) f.
|
|
142 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik bir buluş yapmak |
strike upon (something) f.
|
|
143 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde ortaya çıkmak |
blow up f.
|
|
144 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde çıkmak |
come up f.
|
|
145 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek |
land up (some place) f.
|
|
146 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek |
land up at (some place) f.
|
|
147 |
Öbek Fiiller |
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek/(bir duruma) varmak |
land up in (something) f.
|
|
148 |
Öbek Fiiller |
(biriyle/bir şeyle) beklenmedik şekilde anlaşmazlığa düşmek |
run up against (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
149 |
İfadeler |
beklenmedik şekilde |
by contraries [obsolete] zf.
|
|
150 |
İfadeler |
ne güzel sürpriz anlamında, beklenmedik birinin gelişiyle duyulan heyecanı anlatan bir söz |
If I knew you were coming, I'd have baked a cake expr.
|
|
151 |
İfadeler |
beklenmedik bir şekilde |
in an unexpected way expr.
|
|
152 |
İfadeler |
beklenmedik bir biçimde |
in an unexpected way expr.
|
|
153 |
İfadeler |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
154 |
İfadeler |
beklenmedik biçimde |
out of the blue expr.
|
|
155 |
İfadeler |
… beklenmedik bir şekilde gerçekleşti |
it chanced that expr.
|
|
Colloquial |
|
156 |
Konuşma Dili |
beklenmedik gelişme |
turnup i.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
manna from heaven i.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
gold rush i.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
bonanza i.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
gold rush i.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
godsend i.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
bunce i.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
manna from heaven i.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
gravy i.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
bunce i.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir zamanda gelen bir para |
pennies for heaven i.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
godsend i.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
gravy i.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
boom i.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
windfall i.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
boom i.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şans |
bonanza i.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
beklenmedik zenginlik |
windfall i.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
hiç beklenmedik şey |
a bolt from the blue i.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
beklenmedik davet |
fiddler's bidding i.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
falsolu, beklenmedik durum |
curve ball i.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
zinger i.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
falsolu, beklenmedik durum |
curveball i.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
hisse senetlerine beklenmedik şekilde hızla ve çok miktarda yapılan yatırım |
melt-up i.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şey/durum |
one of those things i.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
beklenmedik yenilgi |
sucker punch i.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şekilde başarıya ulaşan yapım |
sleeper hit i.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek |
drop the l-bomb f.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek |
turn round and do something f.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek |
turn around and do something f.
|
|
186 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şekilde kesilmek |
cut out f.
|
|
187 |
Konuşma Dili |
beklenmedik anda yumruk atmak |
sucker-punch f.
|
|
188 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şekilde |
with a bang expr.
|
|
189 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şeyler olabilir |
unexpected things may happen expr.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şeylere hazırlıklı ol |
expect the unexpected expr.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde/bir anda (bir şey yapmak) |
up and (do something) expr.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde/bir anda bir şey yaptı |
up and did something expr.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde |
up and expr.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
bir sıkıntı var, beklenmedik/istenmedik bir durum var |
something is up expr.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
beklenmedik/istenmedik bir şeyler oluyor |
something is up expr.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as it turned out expr.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde |
as things turned out expr.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
beklenmedik anda |
from nowhere expr.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
beklenmedik şekilde |
from nowhere expr.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şey/durum |
just one of those things expr.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
işte bu beklenmedik bir şey/haber |
that's one for the (record) book expr.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
işte bu beklenmedik bir şey/haber |
that's one for the (record) books expr.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
beklenmedik bir şekilde yaptı |
up and did expr.
|
|
Idioms |
|
204 |
Deyim |
beklenmedik bir şekilde gelen şey |
chance comer i.
|
|
205 |
Deyim |
beklenmedik şekilde ya da son dakikada gelen davet |
fiddler's bidding i.
|
|
206 |
Deyim |
beklenmedik kötü tepki |
a cold shower i.
|
|
207 |
Deyim |
beklenmedik kötü tepki |
cold shower i.
|
|
208 |
Deyim |
beklenmedik sorun |
kick in the teeth i.
|
|
209 |
Deyim |
beklenmedik sürpiz |
bolt from the blue i.
|
|
210 |
Deyim |
olayların beklenmedik yönde gelişmesi |
turn of events i.
|
|
211 |
Deyim |
(hikayenin sonundaki) beklenmedik durum/sonuç |
a twist in the tale i.
|
|
212 |
Deyim |
beklenmedik sonuç |
curve ball i.
|
|
213 |
Deyim |
beklenmedik bir anda geçmişi hatırlatan biri/bir şey |
a blast from the past i.
|
|
214 |
Deyim |
beklenmedik bir darbe |
a slap in the face i.
|
|
215 |
Deyim |
beklenmedik bir darbe |
a slap in the eye i.
|
|
216 |
Deyim |
beklenmedik bir şey |
a turn-up for the book i.
|
|
217 |
Deyim |
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi |
a turn of events i.
|
|
218 |
Deyim |
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi |
the turn of events i.
|
|
219 |
Deyim |
beklenmedik uygulama |
fire-drill i.
|
|
220 |
Deyim |
beklenmedik tehlike |
snake in the grass i.
|
|
221 |
Deyim |
başını beklenmedik bir belaya sokmak |
burn one's fingers f.
|
|
222 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught flat-footed f.
|
|
223 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalamak |
catch flat-footed f.
|
|
224 |
Deyim |
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak |
come from left field [us] f.
|
|
225 |
Deyim |
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak |
come out of left field [us] f.
|
|
226 |
Deyim |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
turn up trumps f.
|
|
227 |
Deyim |
beklenmedik bir işte başarılı olmak |
come up trumps f.
|
|
228 |
Deyim |
beklenmedik bir durum karşısında çok şaşırmak |
knock me down with a feather f.
|
|
229 |
Deyim |
(sorun) beklenmedik bir yerden çıkmak |
come out of left field f.
|
|
230 |
Deyim |
beklenmedik koşullar yüzünden ortadan kalkmak |
be ruled out of court f.
|
|
231 |
Deyim |
beklenmedik bir mağlubiyet almak |
do a devon loch f.
|
|
232 |
Deyim |
beklenmedik şekilde kaybetmek |
do a devon loch f.
|
|
233 |
Deyim |
beklenmedik şekilde (bir şey yapmak) |
turn around and (do something) f.
|
|
234 |
Deyim |
(biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek |
give (one) running shoes f.
|
|
235 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal a march over (someone or something) f.
|
|
236 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal a march upon (someone or something) f.
|
|
237 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal the march over (someone or something) f.
|
|
238 |
Deyim |
(birine/bir şeye) karşı beklenmedik bir avantaj elde etmek |
steal the march upon (someone or something) f.
|
|
239 |
Deyim |
beklenmedik bir gelire kavuşmak |
make a mint of money f.
|
|
240 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the hop f.
|
|
241 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught on the wrong foot f.
|
|
242 |
Deyim |
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanmak |
be a blessing in disguise f.
|
|
243 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmak |
be caught off (one's) guard f.
|
|
244 |
Deyim |
beklenmedik şekilde/yönde gelişmek |
buck the trend f.
|
|
245 |
Deyim |
beklenmedik olmak |
come out of a clear blue sky f.
|
|
246 |
Deyim |
(birine) beklenmedik bir anda gülümsemek |
flash (one) a smile f.
|
|
247 |
Deyim |
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek |
leave (one) flat f.
|
|
248 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught on the hop s.
|
|
249 |
Deyim |
beklenmedik bir anda yakalanmış |
caught unawares s.
|
|
250 |
Deyim |
umulmadık/beklenmedik bir biçimde |
like a bolt from the blue zf.
|
|
251 |
Deyim |
beklenmedik bir anda veya şekilde |
out of left field expr.
|
|
252 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
out of the blue expr.
|
|
253 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
when least expected expr.
|
|
254 |
Deyim |
beklenmedik bir anda |
out of a clear blue sky expr.
|
|
255 |
Deyim |
beklenmedik şekilde |
oddly enough expr.
|
|
256 |
Deyim |
beklenmedik yerden |
from left field expr.
|
|
257 |
Deyim |
beklenmedik şekilde |
like a thief in the night expr.
|
|
258 |
Deyim |
beklenmedik bir problemimiz/sıkıntımız var |
houston, we have a problem [cliché] expr.
|
|
259 |
Deyim |
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik |
blessing in disguise expr.
|
|
260 |
Deyim |
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik |
a blessing in disguise expr.
|
|
261 |
Deyim |
beklenmedik bir şekilde |
for a wonder expr.
|
|
Speaking |
|
262 |
Konuşma |
bu beklenmedik durum |
this unexpected situation expr.
|
|
Trade/Economic |
|
263 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik hal |
contingency i.
|
|
264 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik gelir |
windfall i.
|
|
265 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik durum sigortası |
contingency insurance i.
|
|
266 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik karlar |
windfall profits i.
|
|
267 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik bilgiler |
news i.
|
|
268 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kazanç |
windfall i.
|
|
269 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik düşüş |
unexpected fall i.
|
|
270 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik durum |
contingency i.
|
|
271 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kazançlar |
windfall gains i.
|
|
272 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kar |
windfall profit i.
|
|
273 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik harcamalar |
out-of-pocket requirements i.
|
|
274 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kazanç |
windfall profit i.
|
|
275 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kazanç |
perquisite i.
|
|
276 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kar |
windfall profit i.
|
|
277 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin varlıklarındaki beklenmedik değer kaybı |
asset impairment i.
|
|
278 |
Ticaret/Ekonomi |
umulmadık beklenmedik karlar |
windfall profits i.
|
|
279 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik kazanç |
dividend i.
|
|
280 |
Ticaret/Ekonomi |
beklenmedik bir dönüm noktasına varmak |
come to a strange pass f.
|
|
Law |
|
281 |
Hukuk |
beklenmedik bir olayın araya girmesi |
novus actus interveniens i.
|
|
Insurance |
|
282 |
Sigortacılık |
beklenmedik hal sigortası |
contingency insurance i.
|
|
Technical |
|
283 |
Teknik |
beklenmedik haller |
unforeseen circumstances i.
|
|
284 |
Teknik |
beklenmedik kesinti |
unexpected interruption i.
|
|
285 |
Teknik |
beklenmedik durum plan |
contingency plan i.
|
|
286 |
Teknik |
beklenmedik zararsız kapanış |
orderly close-down i.
|
|
287 |
Teknik |
beklenmedik hal |
emergency i.
|
|
288 |
Teknik |
roket veya füze fırlatması geri sayımında roket veya füzedeki hataların düzeltilmesi için yapılan planlı veya beklenmedik duraklama |
hold i.
|
|
289 |
Teknik |
petrol kuyusu açılırken karşılaşılan beklenmedik oluşum |
stray i.
|
|
Computer |
|
290 |
Bilgisayar |
beklenmedik hata |
unexpected error i.
|
|
291 |
Bilgisayar |
beklenmedik durum |
contingency i.
|
|
292 |
Bilgisayar |
beklenmedik durum planı |
contingency plan i.
|
|
293 |
Bilgisayar |
beklenmedik durum planı |
contingency measure i.
|
|
294 |
Bilgisayar |
beklenmedik bir biçimde bitmek |
abend f.
|
|
Aeronautic |
|
295 |
Havacılık |
beklenmedik olay planı |
contingency plan i.
|
|
Medical |
|
296 |
Medikal |
anüste meydana gelen beklenmedik çatlak |
anal fissure i.
|
|
297 |
Medikal |
beklenmedik bebek ölümleri |
cot death i.
|
|
298 |
Medikal |
epilepside beklenmedik ölüm |
sudden unexpected death in epilepsy (sudep) i.
|
|
Pathology |
|
299 |
Patoloji |
beklenmedik koşullarda meydana gelen (hastalık) |
atopic [obsolete] s.
|
|
Astronomy |
|
300 |
Gökbilim |
parlaklık artışı ani ve beklenmedik olup yalnızca birkaç dakika süren yıldız |
flare star i.
|
|
Literature |
|
301 |
Edebiyat |
bir kurguda beklenmedik, yapay veya imkansız bir karakterin senaryo akışı içinde beklenmedik bir yerde aniden ortaya çıkması ve çözülmesi imkansız görünen bir sorunu ansızın çözmesi |
deux ex machina i.
|
|
302 |
Edebiyat |
(filmde veya kitapta) hikayedeki beklenmedik gelişme |
plot twist i.
|
|
History |
|
303 |
Tarih |
beklenmedik kazanç |
aubaine i.
|
|
Religious |
|
304 |
Dini |
bir kimsenin beklenmedik bir şekilde aldığı değerli şey |
manna i.
|
|
305 |
Dini |
inanç yoluyla beklenmedik iyileşme |
miraculous healing i.
|
|
Military |
|
306 |
Askeri |
ani ve beklenmedik düşman taarruzuna karşı yapılan reaksiyon eğitimi |
contact drill i.
|
|
307 |
Askeri |
beklenmedik şekilde genişlemiş harp |
unpremeditated expansion of a war i.
|
|
308 |
Askeri |
beklenmedik acil hedefler |
unanticipated immediate targets i.
|
|
309 |
Askeri |
belirli bir bölgede muharebelerin kritik oranda şiddetlenmesiyle ortaya çıkan ve ulusal ve müttefik komutanlar tarafından özel ve derhal müdahale gerektiren beklenmedik durum |
emergency in war i.
|
|
310 |
Askeri |
beklenmedik bölgesel durumlar için operasyonel lojistik destek sağlaması için abd deniz piyadeleri teşkilatının |
marine logistics command i.
|
|
311 |
Askeri |
beklenmedik bir saldırıya karşı korunma amaçlı önlemler |
security i.
|
|
Sport |
|
312 |
Spor |
beklenmedik bir yarış kazanan tanınmamış atlet |
bolter [australia] i.
|
|
313 |
Spor |
daha güçsüz bir takıma beklenmedik şekilde yenilme |
giant-killing i.
|
|
314 |
Spor |
beklenmedik avantaj getiren hareket |
fluke i.
|
|
315 |
Spor |
beklenmedik gol |
snap shot i.
|
|
316 |
Spor |
beklenmedik atış |
snap shot i.
|
|
Football |
|
317 |
Futbol |
beklenmedik vuruş |
snapshot i.
|
|
Tennis |
|
318 |
Tenis |
rakibi aniden yön değiştirmeye zorlamak için topu beklenmedik bir yöne atmak |
wrong-foot f.
|
|
Wagering |
|
319 |
Bahisçilik |
beklenmedik şekilde yarış kazanan at |
bolter [australia] i.
|
|
Music |
|
320 |
Müzik |
beklenmedik ses değişimleri olan müzik parçası |
capriccio i.
|
|
321 |
Müzik |
gösteri sırasında davulcunun çaldığı beklenmedik ses |
bomb i.
|
|
322 |
Müzik |
beklenmedik ses değişimleri olan müzik parçası |
humoresque i.
|
|
323 |
Müzik |
beklenmedik şekilde hit olan şarkı |
sleeper i.
|
|
324 |
Müzik |
beklenmedik çözülüş yaratan akor |
substitution i.
|
|
Theatre |
|
325 |
Tiyatro |
oyunun özellikle zirve noktasında meydana gelen beklenmedik gelişme |
counterturn i.
|
|
Cinema |
|
326 |
Sinema |
(romantik komedide) iki kahramanın beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışması motifi |
meet-cute i.
|
|
Latin |
|
327 |
Latince |
beklenmedik durum |
casus fortuitus i.
|
|
Archaic |
|
328 |
Eski Kullanım |
beklenmedik olay |
hazard i.
|
|
Slang |
|
329 |
Argo |
beklenmedik durum |
kicker i.
|
|
330 |
Argo |
beklenmedik olay/durum |
wildcard i.
|
|
331 |
Argo |
beklenmedik olay/durum |
wild card i.
|
|
332 |
Argo |
beklenmedik bir anda atılan yumruk |
sucker punch i.
|
|
333 |
Argo |
beklenmedik hayal kırıklığı |
kerplunk [obsolete] [us] i.
|
|
334 |
Argo |
beklenmedik değişim |
the old switcheroo i.
|
|
335 |
Argo |
beklenmedik fırtına |
cockeye bob [australia] i.
|
|
336 |
Argo |
beklenmedik fırtına |
cockeyed bob [australia] i.
|
|
337 |
Argo |
beklenmedik bir sorun çıktı |
the wheels fell off expr.
|
|