beklenmedik şekilde - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

beklenmedik şekilde



"beklenmedik şekilde" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
beklenmedik şekilde off guard zf.
beklenmedik şekilde off-guard zf.
Phrases
beklenmedik şekilde by contraries [obsolete] zf.
Colloquial
beklenmedik şekilde up and expr.
beklenmedik şekilde from nowhere expr.
Idioms
beklenmedik şekilde oddly enough expr.
beklenmedik şekilde like a thief in the night expr.

"beklenmedik şekilde" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 69 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
beklenmedik bir şekilde unexpectedly zf.
General
beklenmedik şekilde yapılan sert konuşma ascent i.
hakkında az bilinen fakat beklenmedik bir şekilde başarılı olan ya da olma ihtimali bulunan siyasi lider dark horse i.
beklenmedik bir şekilde gerçekleşen olumlu olay caduac [scottish] i.
(beklenmedik şekilde) kazanan kimse upsetter i.
(özellikle beklenmedik şekilde) durumunu düzeltme şansı break i.
beklenmedik şekilde bir anda kendini bir şeyi keşfetmiş olarak bulmak end up discovering f.
(top) beklenmedik şekilde geri tepmek hang f.
beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak bloom f.
beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışmak meet cute f.
(biriyle) beklenmedik şekilde bir araya gelmek rencounter f.
beklenmedik şekilde içeri girmek bulge (in) f.
beklenmedik şekilde içeri girmek bulge (into) f.
beklenmedik şekilde temiz ve parlak shining s.
beklenmedik bir şekilde improbably zf.
beklenmedik bir şekilde abruptly zf.
beklenmedik bir şekilde at unaware zf.
beklenmedik bir şekilde unanticipatedly zf.
beklenmedik bir şekilde unwarely zf.
beklenmedik bir şekilde unwares zf.
beklenmedik bir şekilde inexpectedly [obsolete] zf.
beklenmedik bir şekilde surprisingly zf.
Phrasals
beklenmedik bir şekilde keşfetmek hit on f.
beklenmedik bir şekilde karşılaşmak fall among f.
beklenmedik şekilde gerçekleşmek turn up f.
birine beklenmedik bir şekilde açıklamak spring on someone f.
beklenmedik bir şekilde açıklamak spring on f.
beklenmedik şekilde ortaya çıkmak blow up f.
beklenmedik şekilde çıkmak come up f.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek land up (some place) f.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek land up at (some place) f.
beklenmedik şekilde (bir yere) gitmek/(bir duruma) varmak land up in (something) f.
(biriyle/bir şeyle) beklenmedik şekilde anlaşmazlığa düşmek run up against (someone or something) f.
Phrases
beklenmedik bir şekilde in an unexpected way expr.
… beklenmedik bir şekilde gerçekleşti it chanced that expr.
Colloquial
hisse senetlerine beklenmedik şekilde hızla ve çok miktarda yapılan yatırım melt-up i.
beklenmedik bir şekilde başarıya ulaşan yapım sleeper hit i.
beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek drop the l-bomb f.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn round and do something f.
beklenmedik şekilde bir şey yapmak/söylemek turn around and do something f.
beklenmedik bir şekilde kesilmek cut out f.
beklenmedik bir şekilde with a bang expr.
beklenmedik şekilde/bir anda (bir şey yapmak) up and (do something) expr.
beklenmedik şekilde/bir anda bir şey yaptı up and did something expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as it turned out expr.
şaşırtıcı/beklenmedik bir şekilde as things turned out expr.
beklenmedik bir şekilde yaptı up and did expr.
Idioms
beklenmedik bir şekilde gelen şey chance comer i.
beklenmedik şekilde ya da son dakikada gelen davet fiddler's bidding i.
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi a turn of events i.
olayların beklenmedik şekilde gelişmesi the turn of events i.
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak come from left field [us] f.
(öneri, soru, olay) beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmak come out of left field [us] f.
beklenmedik şekilde kaybetmek do a devon loch f.
beklenmedik şekilde (bir şey yapmak) turn around and (do something) f.
(biriyle olan bir şeye) beklenmedik bir şekilde son vermek give (one) running shoes f.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanmak be a blessing in disguise f.
beklenmedik şekilde/yönde gelişmek buck the trend f.
(birini) bir anda/beklenmedik bir şekilde terk etmek leave (one) flat f.
beklenmedik bir anda veya şekilde out of left field expr.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik blessing in disguise expr.
beklenmedik şekilde olumlu sonuçlanan talihsizlik a blessing in disguise expr.
beklenmedik bir şekilde for a wonder expr.
Religious
bir kimsenin beklenmedik bir şekilde aldığı değerli şey manna i.
Military
beklenmedik şekilde genişlemiş harp unpremeditated expansion of a war i.
Sport
daha güçsüz bir takıma beklenmedik şekilde yenilme giant-killing i.
Wagering
beklenmedik şekilde yarış kazanan at bolter [australia] i.
Music
beklenmedik şekilde hit olan şarkı sleeper i.
Cinema
(romantik komedide) iki kahramanın beklenmedik şekilde absürt ve talihsiz şartlarda tanışması motifi meet-cute i.