|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
within-group variance i.
|
öbek içi değişke |
|
2 |
Genel |
a dream within a dream i.
|
rüya içinde rüya |
|
3 |
Genel |
story within a story i.
|
öykü içinde öykü |
|
4 |
Genel |
story within a story i.
|
hikaye içinde hikaye |
|
|
5 |
Genel |
come within an inch of f.
|
kıl payı kalmak |
|
6 |
Genel |
well within f.
|
ile dolmak (gözyaşı/bir duygu) |
|
7 |
Genel |
be within earshot f.
|
yakın olduğu için işitebilmek |
|
8 |
Genel |
be within someone's grasp f.
|
birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak |
|
9 |
Genel |
be within reason f.
|
akıl karı olmak |
|
10 |
Genel |
fall within f.
|
yer almak |
|
11 |
Genel |
be within earshot f.
|
duyabilmek |
|
12 |
Genel |
be within arm's reach f.
|
elinin altında olmak |
|
13 |
Genel |
be within one's means f.
|
harcı olmak |
|
14 |
Genel |
be within the bounds of possibility f.
|
imkan dahilinde olmak |
|
15 |
Genel |
be within someone's grasp f.
|
birinin kavrayışı içinde olmak |
|
16 |
Genel |
keep something within reach f.
|
el altında bulundurmak |
|
17 |
Genel |
be within one's capabilities f.
|
elden gelmek |
|
18 |
Genel |
be within the scope of f.
|
kapsamında yer almak |
|
19 |
Genel |
purchase goods within the country f.
|
yurt içinden ürün satın almak |
|
20 |
Genel |
be within the province of someone f.
|
görev alanına girmek |
|
21 |
Genel |
fall within the remit of someone f.
|
görev alanına girmek |
|
22 |
Genel |
keep within bounds f.
|
belli bir sınırda tutmak |
|
23 |
Genel |
keep within bounds f.
|
aşırıya kaçmamak |
|
24 |
Genel |
live within one's limits f.
|
kendi olanaklarının dahilinde yaşamak |
|
25 |
Genel |
be contained within f.
|
bünyesinde bulunmak |
|
26 |
Genel |
act within one's rights f.
|
kendi hakları dahilinde hareket etmek |
|
27 |
Genel |
act within one's rights f.
|
hakları dahilinde hareket etmek |
|
28 |
Genel |
contain within itself f.
|
bünyesinde barındırmak |
|
29 |
Genel |
contain within itself f.
|
içinde barındırmak |
|
30 |
Genel |
be/exist within the structure of f.
|
bünyesinde yer almak |
|
31 |
Genel |
live within one's assigned area f.
|
kendisine tahsis edilen/verilen alan/bölge içerisinde/dahilinde yaşamak |
|
32 |
Genel |
remain within voice distance of somebody f.
|
birinin ses mesafesinde kalmak |
|
33 |
Genel |
remain within touch distance of somebody f.
|
birinin temas mesafesinde kalmak |
|
34 |
Genel |
be arrested within the scope of Feb. 28 investigation f.
|
28 şubat soruşturması kapsamında tutuklanmak |
|
35 |
Genel |
doesn't come within one's area of expertise f.
|
uzmanlık alanına girmemek |
|
36 |
Genel |
come within one's area of expertise f.
|
uzmanlık alanına girmek |
|
37 |
Genel |
doesn't fall within one's area of expertise f.
|
uzmanlık alanına girmemek |
|
38 |
Genel |
fall within one's area of expertise f.
|
uzmanlık alanına girmek |
|
39 |
Genel |
within the ironic f.
|
şiir yazmak |
|
40 |
Genel |
be in/within one's field of interest f.
|
ilgi alanına girmek |
|
41 |
Genel |
be within one's area of interest f.
|
ilgi alanına girmek |
|
42 |
Genel |
be arrested within the scope of investigation f.
|
soruşturma kapsamında tutuklanmak |
|
43 |
Genel |
keep within bounds f.
|
sınırı aşmamak |
|
44 |
Genel |
keep within bounds f.
|
gizlilik içinde hareket etmek |
|
|
45 |
Genel |
fall within the jurisdiction f.
|
yetki alanına girmek |
|
46 |
Genel |
be within striking distance of f.
|
çok yaklaşmak |
|
47 |
Genel |
be within striking distance of f.
|
ramak kalmak |
|
48 |
Genel |
be within striking distance of f.
|
eşiğine gelmek |
|
49 |
Genel |
be within striking distance of f.
|
burun buruna gelmek |
|
50 |
Genel |
come within striking distance of f.
|
çok yaklaşmak |
|
51 |
Genel |
come within striking distance of f.
|
ramak kalmak |
|
52 |
Genel |
come within striking distance of f.
|
eşiğine gelmek |
|
53 |
Genel |
come within striking distance of f.
|
burun buruna gelmek |
|
54 |
Genel |
within a hair's breadth s.
|
kıl payı |
|
55 |
Genel |
within cry s.
|
çağırınca duyabilecek uzaklıkta |
|
56 |
Genel |
within reason zf.
|
mantıklı |
|
57 |
Genel |
within limits zf.
|
belli sınırlar içinde |
|
58 |
Genel |
within reason zf.
|
makul ölçüde |
|
59 |
Genel |
within one's province zf.
|
yetki alanında |
|
60 |
Genel |
within sight zf.
|
görüş alanı içinde |
|
61 |
Genel |
within that period zf.
|
bu süreçte |
|
62 |
Genel |
within one's province zf.
|
yetkisi içinde |
|
63 |
Genel |
from within zf.
|
içten |
|
64 |
Genel |
within call zf.
|
seslenildiği zaman duyulabilecek uzaklıkta |
|
65 |
Genel |
within my ken zf.
|
gözümün seçebildiği yerde |
|
66 |
Genel |
within reason zf.
|
makul bir sınırı aşmadan |
|
67 |
Genel |
within one's ability zf.
|
dişine göre |
|
68 |
Genel |
within my ken zf.
|
bildiklerim arasında |
|
69 |
Genel |
within this scope zf.
|
bu kapsamda |
|
70 |
Genel |
within my province zf.
|
ihtisasım dahilinde |
|
71 |
Genel |
within a short time zf.
|
tez vakitte |
|
72 |
Genel |
within hail zf.
|
seslenebilecek uzaklıkta |
|
73 |
Genel |
within 48 hours zf.
|
48 saat içinde |
|
74 |
Genel |
within walking distance zf.
|
yürüme mesafesinde |
|
75 |
Genel |
within striking distance zf.
|
vurulacak mesafede |
|
76 |
Genel |
within ear zf.
|
işitebilecek uzaklıkta |
|
77 |
Genel |
within working hours zf.
|
mesai saatleri içinde |
|
78 |
Genel |
within your discretion zf.
|
arzunuza bağlı |
|
79 |
Genel |
within submission date zf.
|
teslim tarihi içerisinde |
|
80 |
Genel |
within reason zf.
|
makul |
|
81 |
Genel |
from within zf.
|
içeriden |
|
82 |
Genel |
within walking distance zf.
|
yürüyüş mesafesinde |
|
83 |
Genel |
within hail zf.
|
yakın |
|
84 |
Genel |
one within the other zf.
|
iç içe |
|
85 |
Genel |
within doors zf.
|
içeride |
|
86 |
Genel |
within striking distance zf.
|
darbe indirecek mesafede |
|
87 |
Genel |
from within zf.
|
belirli bir zaman içinde |
|
88 |
Genel |
within hearing zf.
|
işitebilecek yakınlıkta |
|
89 |
Genel |
within doors zf.
|
içerde |
|
90 |
Genel |
within this period zf.
|
bu süreçte |
|
91 |
Genel |
within limits zf.
|
belli bir dereceye kadar |
|
92 |
Genel |
within view zf.
|
meydanda |
|
93 |
Genel |
from within zf.
|
belirli bir mesafe yakınlıkta |
|
94 |
Genel |
within your discretion zf.
|
nasıl isterseniz |
|
95 |
Genel |
within doors zf.
|
evde |
|
96 |
Genel |
within reason zf.
|
makul düzeyde |
|
97 |
Genel |
within reason zf.
|
akla yakın |
|
98 |
Genel |
outside and within zf.
|
içerde ve dışarda |
|
99 |
Genel |
outside and within zf.
|
dahili ve harici |
|
100 |
Genel |
within our constitution zf.
|
bünyemizde |
|
101 |
Genel |
within our organization zf.
|
bünyemizde |
|
102 |
Genel |
within a few days zf.
|
birkaç gün içinde |
|
103 |
Genel |
within a few days zf.
|
birkaç gün içerisinde |
|
104 |
Genel |
within a fixed time zf.
|
belirli bir zaman zarfında |
|
105 |
Genel |
within possibility zf.
|
imkan dahilinde |
|
106 |
Genel |
within today zf.
|
bugün içinde |
|
107 |
Genel |
within sight zf.
|
görünürde |
|
108 |
Genel |
within one's knowledge zf.
|
bilgisi dahilinde |
|
109 |
Genel |
within this scope zf.
|
bu çerçevede |
|
110 |
Genel |
within this framework zf.
|
bu kapsamda |
|
111 |
Genel |
within this framework zf.
|
bu çerçevede |
|
112 |
Genel |
within a single day zf.
|
tek bir gün içerisinde |
|
113 |
Genel |
within a single day zf.
|
tek bir gün içinde |
|
114 |
Genel |
within ten years zf.
|
on yıl içinde |
|
115 |
Genel |
within a decade zf.
|
on yıl içinde |
|
116 |
Genel |
within ten years zf.
|
on sene içinde |
|
117 |
Genel |
within ten years zf.
|
on yıl içindeki |
|
118 |
Genel |
within a decade zf.
|
10 sene içinde |
|
119 |
Genel |
within ten years zf.
|
10 yıl içinde |
|
120 |
Genel |
within a decade zf.
|
on sene içinde |
|
121 |
Genel |
within ten years zf.
|
10 sene içinde |
|
122 |
Genel |
within ten years zf.
|
10 yıl içindeki |
|
123 |
Genel |
within a decade zf.
|
10 yıl içinde |
|
124 |
Genel |
not within one's knowledge zf.
|
bilgisi dışında |
|
125 |
Genel |
within a reasonable time zf.
|
makul bir zaman içinde |
|
126 |
Genel |
within two months from zf.
|
-den itibaren 2 ay içinde |
|
127 |
Genel |
within a few days from zf.
|
itibaren birkaç gün içerisinde |
|
128 |
Genel |
within a few days from zf.
|
itibaren birkaç gün içinde |
|
129 |
Genel |
within 2 months as of zf.
|
-den itibaren iki ay içinde |
|
130 |
Genel |
within a month following zf.
|
takiben bir ay içinde |
|
131 |
Genel |
within a month following zf.
|
takiben bir ay içerisinde |
|
132 |
Genel |
within a month following zf.
|
takiben bir ay zarfında |
|
133 |
Genel |
within this total zf.
|
bu toplam içinde |
|
134 |
Genel |
within today zf.
|
gün içerisinde |
|
135 |
Genel |
within today zf.
|
gün içinde |
|
136 |
Genel |
within a period of 24 hours zf.
|
24 saatlik zaman dilimi içerisinde |
|
137 |
Genel |
within a period of 24 hours zf.
|
24 saatlik zaman dilimi içinde |
|
138 |
Genel |
within this direction zf.
|
bu minvalde |
|
139 |
Genel |
within years zf.
|
yıllar içinde |
|
140 |
Genel |
within minutes zf.
|
dakikalar içinde |
|
141 |
Genel |
within this context zf.
|
bu bağlamda |
|
142 |
Genel |
within this time period zf.
|
bu zaman zarfında |
|
143 |
Genel |
within seconds zf.
|
saniyeler içerisinde |
|
144 |
Genel |
within an hour zf.
|
1 saat içinde |
|
145 |
Genel |
within this period zf.
|
bu süre içerisinde |
|
146 |
Genel |
within the country zf.
|
yurt içinden |
|
147 |
Genel |
within a week zf.
|
bir hafta içinde |
|
148 |
Genel |
within this week zf.
|
bu hafta içinde |
|
149 |
Genel |
from within ed.
|
içinden |
|
150 |
Genel |
from within ed.
|
içinde |
|
151 |
Genel |
within an ace of ed.
|
az kalsın |
|
152 |
Genel |
within an ace of ed.
|
neredeyse |
|
153 |
Genel |
within an ace of ed.
|
eli kulağında |
|
154 |
Genel |
within an ace of ed.
|
kılpayı |
|
155 |
Genel |
within range of ed.
|
mesafesinde |
|
156 |
Genel |
to within ed.
|
yaklaşık olarak |
|
157 |
Genel |
to within ed.
|
aşağı yukarı |
|
158 |
Genel |
within [obsolete] ed.
|
kontrolünde |
|
159 |
Genel |
within cooey ed.
|
işitme mesafesinde |
|
160 |
Genel |
within cooey ed.
|
duyma mesafesinde |
|
161 |
Genel |
within cooey ed.
|
kulak mesafesinde |
|
162 |
Genel |
within ourselves zm.
|
kendimizde |
|
163 |
Genel |
within ourselves zm.
|
kendi içimizde |
|
Phrasals |
|
164 |
Öbek Fiiller |
confine (someone or something) within (something) f.
|
(birisini ya da bir şeyi bir yere) kapamak |
|
165 |
Öbek Fiiller |
confine (someone or something) within (something) f.
|
(birisini ya da bir şeyi bir yere) hapsetmek |
|
166 |
Öbek Fiiller |
confine (someone or an animal) within something f.
|
(birisini ya da bir hayvanı bir yere) kapamak |
|
167 |
Öbek Fiiller |
confine (someone or an animal) within something f.
|
(birisini ya da bir hayvanı bir yere) hapsetmek |
|
168 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
bir kategorinin içinde yer almak |
|
169 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
bir başlık altında bulunmak |
|
170 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek |
|
171 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisinde bulunmak |
|
172 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
belli bir aralıkta bulunmak |
|
173 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
belli bir aralığa düşmek |
|
174 |
Öbek Fiiller |
come within something f.
|
belli bir aralık içerisinde olmak |
|
175 |
Öbek Fiiller |
stay within something f.
|
içinde kalmak/durmak |
|
176 |
Öbek Fiiller |
get within f.
|
içine çekilmek |
|
177 |
Öbek Fiiller |
lie within f.
|
içinde kalmak |
|
178 |
Öbek Fiiller |
apply within f.
|
içeriye başvurmak/danışmak |
|
179 |
Öbek Fiiller |
apply within f.
|
içeriye başvurmak |
|
180 |
Öbek Fiiller |
remain within (something) f.
|
içinde kalmak |
|
181 |
Öbek Fiiller |
get within f.
|
(bir şeyin) içine girmek |
|
182 |
Öbek Fiiller |
encompass in/encompass within f.
|
(alanı) içerisine dahil etmek |
|
183 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde kalmak/durmak |
|
184 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde kalmaya/durmaya devam etmek |
|
185 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak |
|
186 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) sınırları içinde kalmak |
|
187 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) sınırlarını aşmamak/geçmemek |
|
188 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde tutmak |
|
189 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına çıkarmamak |
|
190 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) sınırları içerisinde tutmak |
|
191 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) sınırları dışına çıkarmamak |
|
192 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak |
|
193 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) sınırını aşmamak |
|
194 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde saklamak |
|
195 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde muhafaza etmek |
|
196 |
Öbek Fiiller |
keep within (something or some place) f.
|
(bir şeyin/yerin) içinde depolamak |
|
197 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) sınırını aşmamak |
|
198 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) sınırları içerisinde kalmak |
|
199 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) sınırını ihlal etmemek |
|
200 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
zaman, bütçe, yasa kapsamını/sınırını aşmamak |
|
201 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) kapsamı içerisinde kalmak |
|
202 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) sınırları içerisinde tutmak |
|
203 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şeyin) kapsamı içerisinde tutmak |
|
204 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şey) kapsamında tutmak |
|
205 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şey) sınırında tutmak |
|
206 |
Öbek Fiiller |
keep within (something) f.
|
(bir şey) sınırından/kapsamından dışarı çıkarmamak |
|
207 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şeyin sınırları içerisinde kalmak |
|
208 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şeyin sınırlarını aşmamak |
|
209 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şeyin kapsamı içerisinde kalmak |
|
210 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şey kapsamını aşmamak |
|
211 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şey sınırını ihlal etmemek |
|
212 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şey içerisinde kalmak |
|
213 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şeyden çıkmamak |
|
214 |
Öbek Fiiller |
keep within something f.
|
bir şey sınırını aşmamak |
|
215 |
Öbek Fiiller |
come within f.
|
içinde yer almak |
|
216 |
Öbek Fiiller |
come within f.
|
bir başlık altında bulunmak |
|
217 |
Öbek Fiiller |
come within f.
|
birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek |
|
218 |
Öbek Fiiller |
come within f.
|
belli bir aralığa düşmek |
|
219 |
Öbek Fiiller |
come within f.
|
belli bir aralıkta bulunmak |
|
220 |
Öbek Fiiller |
confine within f.
|
-e kapatmak |
|
221 |
Öbek Fiiller |
confine within f.
|
'-e hapsetmek |
|
222 |
Öbek Fiiller |
fall within (something) f.
|
(bir şey) kapsamında yer almak |
|
223 |
Öbek Fiiller |
fall within (something) f.
|
(bir şey) kapsamına düşmek |
|
224 |
Öbek Fiiller |
keep within f.
|
içerisinde kalmak |
|
225 |
Öbek Fiiller |
keep within f.
|
'-i aşmamak |
|
226 |
Öbek Fiiller |
keep within f.
|
içinde hareket etmek |
|
227 |
Öbek Fiiller |
keep within f.
|
dışına çıkmamak |
|
228 |
Öbek Fiiller |
keep within f.
|
içerisinde tutmak |
|
229 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
(sınırları) içerisinde yaşamak |
|
230 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
(sınırları belli bir alan) içerisinde yaşamak |
|
231 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
dahilinde yaşamak |
|
232 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
aşmadan/dışına çıkmadan yaşamak |
|
233 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
(bütçesi/kaynakları) dahilinde yaşamak |
|
234 |
Öbek Fiiller |
live within f.
|
(bütçesini/gelirini) aşmamak |
|
235 |
Öbek Fiiller |
remain within f.
|
içinde kalmak |
|
236 |
Öbek Fiiller |
remain within (something) f.
|
(bir şey) sınırında/sınırı içerisinde kalmak |
|
237 |
Öbek Fiiller |
remain within (something) f.
|
(bir şeyin) sınırını/kapsamını aşmamak |
|
238 |
Öbek Fiiller |
stay within f.
|
içinde kalmak/durmak |
|
239 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
aşırıya kaçmamak |
|
240 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
haddini aşmamak |
|
241 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
medeniliğini/kibarlığını korumak |
|
242 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
belli sınırlar içerisinde hareket etmek |
|
243 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
sınırlarını bilmek |
|
244 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
belli kurallara/yasalara uymak |
|
245 |
Öbek Fiiller |
stay within bounds f.
|
belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek |
|
Phrases |
|
246 |
İfadeler |
within the law i.
|
yasal olarak |
|
247 |
İfadeler |
within the scope of the contract i.
|
sözleşme kapsamında |
|
248 |
İfadeler |
within the bounds of possibility zf.
|
imkanları el verdiği ölçüde |
|
249 |
İfadeler |
within the bounds of possibility zf.
|
imkanlar dahilinde |
|
250 |
İfadeler |
within the bounds of possibility zf.
|
imkanların el verdiği ölçüde |
|
251 |
İfadeler |
within the bounds of possibility zf.
|
olasılık dahilinde |
|
252 |
İfadeler |
within the time specified zf.
|
belirtilen süre içerisinde |
|
253 |
İfadeler |
within the context of zf.
|
bağlamında |
|
254 |
İfadeler |
within the meaning of expr.
|
anlamı dahilinde |
|
255 |
İfadeler |
within the meaning of expr.
|
anlamına göre |
|
256 |
İfadeler |
within the range expr.
|
arasında |
|
257 |
İfadeler |
within the following limitations expr.
|
aşağıdaki sınırlamalar dahilinde |
|
258 |
İfadeler |
within the same day expr.
|
aynı gün içerisinde |
|
259 |
İfadeler |
within the same day expr.
|
aynı gün içinde |
|
260 |
İfadeler |
within the same day expr.
|
aynı günde |
|
261 |
İfadeler |
within our structure expr.
|
bünyemizde |
|
262 |
İfadeler |
within our physical structure expr.
|
bünyemizde |
|
263 |
İfadeler |
within the specified period expr.
|
belirtilen süre içerisinde |
|
264 |
İfadeler |
within the scope of expr.
|
bünyesinde |
|
265 |
İfadeler |
within (that) particular time/period expr.
|
bu zaman zarfında |
|
266 |
İfadeler |
within the prescribed time expr.
|
belirtilen süre içinde |
|
267 |
İfadeler |
within an hour expr.
|
bir saat içerisinde |
|
268 |
İfadeler |
within the scope of this law expr.
|
bu yasa kapsamında |
|
269 |
İfadeler |
within the earshot of expr.
|
burnunun dibinde |
|
270 |
İfadeler |
within the knowledge expr.
|
bilgi dahilinde |
|
271 |
İfadeler |
within our knowledge expr.
|
bilgimiz dahilinde |
|
272 |
İfadeler |
within the knowledge of (someone) expr.
|
bilgisi dahilinde |
|
273 |
İfadeler |
within an hour expr.
|
bir saat içinde |
|
274 |
İfadeler |
within my knowledge expr.
|
bilgim dahilinde |
|
275 |
İfadeler |
within the scope of expr.
|
babında |
|
276 |
İfadeler |
within the body of expr.
|
bünyesinde |
|
277 |
İfadeler |
within the terms of the judgment of the court expr.
|
divan kararı çerçevesinde |
|
278 |
İfadeler |
within the scope of expr.
|
dahilinde |
|
279 |
İfadeler |
within the scope of expr.
|
çerçevesinde |
|
280 |
İfadeler |
within the frame of expr.
|
çerçevesinde |
|
281 |
İfadeler |
within the compass of expr.
|
dahilinde |
|
282 |
İfadeler |
within the basic framework expr.
|
çizilen temel çerçevede |
|
283 |
İfadeler |
within the shortest time expr.
|
en kısa sürede |
|
284 |
İfadeler |
within one's means expr.
|
gelirine uygun bir şekilde |
|
285 |
İfadeler |
within the pale expr.
|
hudut dahilinde |
|
286 |
İfadeler |
within the next week expr.
|
gelecek hafta içinde |
|
287 |
İfadeler |
within the range of vision expr.
|
görüş mesafesinde |
|
288 |
İfadeler |
true strength comes from within expr.
|
gerçek güç kişinin içinden gelir |
|
289 |
İfadeler |
real strength comes from within expr.
|
gerçek güç kişinin içinden gelir |
|
290 |
İfadeler |
as within so without expr.
|
içimiz neyse dışımız da o |
|
291 |
İfadeler |
within the next two days expr.
|
iki gün içinde |
|
292 |
İfadeler |
within the limits of the law expr.
|
kanunlar çerçevesinde |
|
293 |
İfadeler |
within the rule expr.
|
kural dahilinde |
|
294 |
İfadeler |
within the law expr.
|
kanun dahilinde |
|
295 |
İfadeler |
within the relationships forbidden for marriage expr.
|
mahrem |
|
296 |
İfadeler |
within the framework of the rule expr.
|
kural çerçevesinde |
|
297 |
İfadeler |
within that day expr.
|
o gün içinde |
|
298 |
İfadeler |
within the scope of expr.
|
kapsamında |
|
299 |
İfadeler |
within the next days expr.
|
önümüzdeki günlerde |
|
300 |
İfadeler |
within the means expr.
|
kudreti dahilinde |
|
301 |
İfadeler |
within a decade expr.
|
on yıl içindeki |
|
302 |
İfadeler |
within the meaning of the law expr.
|
kanun kapsamında |
|
303 |
İfadeler |
within the next weeks expr.
|
önümüzdeki haftalarda |
|
304 |
İfadeler |
within the rule expr.
|
kural çerçevesinde |
|
305 |
İfadeler |
within the next years expr.
|
önümüzdeki senelerde |
|
306 |
İfadeler |
within the scope of the law expr.
|
kanun kapsamında |
|
307 |
İfadeler |
within the framework of mutual respect expr.
|
karşılıklı saygı çerçevesinde |
|
308 |
İfadeler |
within the scope expr.
|
kapsam dahilinde |
|
309 |
İfadeler |
within the context of expr.
|
kapsamında |
|
310 |
İfadeler |
within the next years expr.
|
önümüzdeki yıllarda |
|
311 |
İfadeler |
within the laws expr.
|
kanunlar dahilinde |
|
312 |
İfadeler |
within the next months expr.
|
önümüzdeki aylarda |
|
313 |
İfadeler |
within the boundaries of expr.
|
sınırlarında |
|
314 |
İfadeler |
within the borders of expr.
|
sınırlarında |
|
315 |
İfadeler |
within the borders of expr.
|
sınırları dahilinde |
|
316 |
İfadeler |
within the structure of our company expr.
|
şirketimizin bünyesinde |
|
317 |
İfadeler |
within the bounds of expr.
|
şümulü dahilinde |
|
318 |
İfadeler |
within the boundaries of expr.
|
sınırları dahilinde |
|
319 |
İfadeler |
within the limits of expr.
|
sınırlarında |
|
320 |
İfadeler |
within the limits of expr.
|
sınırları dahilinde |
|
321 |
İfadeler |
within the scope of the project expr.
|
proje kapsamında |
|
322 |
İfadeler |
within our plans expr.
|
planlarımız dahilinde |
|
323 |
İfadeler |
within the bounds of expr.
|
sınırı dahilinde |
|
324 |
İfadeler |
within the process expr.
|
süreç içinde |
|
325 |
İfadeler |
within the boundaries of expr.
|
sınırları içinde |
|
326 |
İfadeler |
within the process expr.
|
süreç içerisinde |
|
327 |
İfadeler |
within the limits of the law expr.
|
yasalar çerçevesinde |
|
328 |
İfadeler |
within one hour expr.
|
1 saat içinde |
|
329 |
İfadeler |
within range (of something) expr.
|
(bir şeyin) menzilinde |
|
330 |
İfadeler |
within a decade expr.
|
10 yıl içindeki/içinde |
|
331 |
İfadeler |
within the borders of expr.
|
'ın sınırları içinde |
|
332 |
İfadeler |
stay within your limits expr.
|
haddini bil |
|
333 |
İfadeler |
stay within your limits expr.
|
sınırlarını bil |
|
334 |
İfadeler |
within hearing expr.
|
işitebilecek yakınlıkta |
|
335 |
İfadeler |
within hearing expr.
|
işitme/duyma mesafesinde |
|
336 |
İfadeler |
within (somebody's) hearing expr.
|
(birinin) işitebileceği yakınlıkta |
|
337 |
İfadeler |
within (somebody's) hearing expr.
|
(birinin) işitme/duyma mesafesinde |
|
338 |
İfadeler |
within range expr.
|
erişme/duyma/görme mesafesinde |
|
339 |
İfadeler |
within (one's) rights expr.
|
hakları dahilinde |
|
340 |
İfadeler |
within (one's) rights expr.
|
kendi hakları dahilinde |
|
Proverb |
|
341 |
Atasözü |
true beauty lies within
|
iç güzelliği önemlidir |
|
342 |
Atasözü |
true beauty lies within
|
fiziksel güzellik yüzeyseldir |
|
343 |
Atasözü |
true beauty lies within
|
asıl güzellik yürektedir |
|
344 |
Atasözü |
true beauty lies within
|
gerçek güzellik içtedir |
|
Colloquial |
|
345 |
Konuşma Dili |
born within the sound of bow bells [uk] i.
|
doğu londra aksanıyla konuşan kişi |
|
346 |
Konuşma Dili |
born within the sound of bow bells [uk] i.
|
doğu londra şivesiyle konuşan kişi |
|
347 |
Konuşma Dili |
born within the sound of bow bells [uk] i.
|
doğu londra lehçesiyle konuşan kişi |
|
348 |
Konuşma Dili |
born within the sound of bow bells [uk] i.
|
bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi |
|
349 |
Konuşma Dili |
born within the sound of bow bells [uk] i.
|
cockney aksanıyla konuşan kimse |
|
350 |
Konuşma Dili |
due to the reasons both within and beyond control i.
|
elde olan veya olmayan nedenlerden dolayı |
|
351 |
Konuşma Dili |
within sniffing distance i.
|
iki adımlık yol |
|
352 |
Konuşma Dili |
be within sight f.
|
görüş alanında olmak |
|
353 |
Konuşma Dili |
within bounds expr.
|
akla uygun |
|
354 |
Konuşma Dili |
within limits expr.
|
belli sınırlar içinde |
|
355 |
Konuşma Dili |
within limits expr.
|
bir noktaya kadar |
|
356 |
Konuşma Dili |
within limits expr.
|
belli bir dereceye kadar |
|
357 |
Konuşma Dili |
within an inch of expr.
|
ile burun buruna |
|
358 |
Konuşma Dili |
within two hours expr.
|
iki saat içinde |
|
359 |
Konuşma Dili |
within bounds expr.
|
kabul edilebilir |
|
360 |
Konuşma Dili |
within reasonable bounds expr.
|
makul limitler içinde |
|
361 |
Konuşma Dili |
within reasonable bounds expr.
|
makul sınırlar çerçevesinde |
|
362 |
Konuşma Dili |
within reasonable bounds expr.
|
makul sınırlar içinde |
|
363 |
Konuşma Dili |
within bounds expr.
|
sınırlamalar çerçevesinde |
|
364 |
Konuşma Dili |
within an inch of expr.
|
-in eşiğinde |
|
365 |
Konuşma Dili |
within hearing distance expr.
|
duyma mesafesinde |
|
366 |
Konuşma Dili |
within hearing distance expr.
|
denilenleri/konuşulanları net bir şekilde duyabilecek mesafede |
|
367 |
Konuşma Dili |
within hearing distance expr.
|
kulak misafiri olabilecek mesafede |
|
368 |
Konuşma Dili |
within hearing distance expr.
|
her şeyi duyabilecek kadar yakın |
|
369 |
Konuşma Dili |
within hearing distance expr.
|
her şeyi duyabilecek mesafede/uzaklıkta |
|
370 |
Konuşma Dili |
inquire within expr.
|
içeriden bilgi alabilirsin(iz) |
|
371 |
Konuşma Dili |
inquire within expr.
|
içeri sorarak daha fazla bilgi alabilirsin(iz) |
|
372 |
Konuşma Dili |
within earshot (of somebody/something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) duyabileceği mesafede |
|
373 |
Konuşma Dili |
within earshot (of somebody/something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) duyma mesafesinin içinde |
|
374 |
Konuşma Dili |
within earshot (of somebody/something) expr.
|
(birinin/bir şeyin) duyma mesafesinde |
|
Idioms |
|
375 |
Deyim |
a wheel within a wheel i.
|
çözümü zor şey |
|
376 |
Deyim |
a wheel within a wheel i.
|
içinden çıkması güç olan durum |
|
377 |
Deyim |
a wheel within a wheel i.
|
oyun içinde oyun |
|
378 |
Deyim |
wheels within wheels i.
|
çözümü zor şeyler |
|
379 |
Deyim |
wheels within wheels i.
|
içinden çıkması güç olan durumlar |
|
380 |
Deyim |
wheels within wheels i.
|
oyun içinde oyun |
|
381 |
Deyim |
wheels within wheels i.
|
işin içinde iş |
|
382 |
Deyim |
be within a whisker of (something) f.
|
(bir şeye) ramak/az kalmak |
|
383 |
Deyim |
be within a whisker of (something) f.
|
az daha/neredeyse (bir şey) yapacak olmak |
|
384 |
Deyim |
be within a whisker of (something) f.
|
(bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak |
|
385 |
Deyim |
be within a whisker of (something) f.
|
(bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak |
|
386 |
Deyim |
be within a whisker of (something) f.
|
(bir şeyle) burun buruna gelmek |
|
387 |
Deyim |
bring (something) within range f.
|
(bir şeyin) atış menziline girmesini sağlamak |
|
388 |
Deyim |
bring someone or something within range (of someone or something) f.
|
(birini veya bir şeyi başka birinin) atış yaptığı alana sokmak |
|
389 |
Deyim |
bring someone or something within range (of someone or something) f.
|
(bir şeyin birinin) görüş alanına girmesini/gelmesini sağlamak |
|
390 |
Deyim |
come within range f.
|
menzile girmek |
|
391 |
Deyim |
come within range f.
|
atış menziline girmek |
|
392 |
Deyim |
come within range f.
|
görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek |
|
393 |
Deyim |
come within range f.
|
göz, kulak erimine girmek |
|
394 |
Deyim |
come within range f.
|
mikrofona, kameraya yakınlaşmak |
|
395 |
Deyim |
come within range (of something) f.
|
menzile girmek |
|
396 |
Deyim |
come within range (of something) f.
|
atış menziline girmek |
|
397 |
Deyim |
come within range (of something) f.
|
görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek |
|
398 |
Deyim |
come within range (of something) f.
|
göz, kulak erimine girmek |
|
399 |
Deyim |
come within range (of something) f.
|
mikrofona, kameraya yakınlaşmak |
|
400 |
Deyim |
go to within range (of something) f.
|
menzile girmek |
|
401 |
Deyim |
go to within range (of something) f.
|
atış menziline girmek |
|
402 |
Deyim |
go to within range (of something) f.
|
görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek |
|
403 |
Deyim |
go to within range (of something) f.
|
göz, kulak erimine girmek |
|
404 |
Deyim |
go to within range (of something) f.
|
mikrofona, kameraya yakınlaşmak |
|
405 |
Deyim |
live within one's means f.
|
ayağını yorganına göre uzatmak |
|
406 |
Deyim |
come within a whisker of something f.
|
bir şeyle burun buruna gelmek |
|
407 |
Deyim |
come within a whisker of something f.
|
bir şeyi neredeyse yapacak olmak |
|
408 |
Deyim |
live within one's budget f.
|
bütçesine göre yaşamak |
|
409 |
Deyim |
come within an inch of something f.
|
çok yaklaşmak |
|
410 |
Deyim |
come within a hair('s breadth) of someone or something f.
|
çok yaklaşmak |
|
411 |
Deyim |
come within earshot f.
|
duyulabilecek mesafeye gelmek |
|
412 |
Deyim |
get within striking distance f.
|
etkilenme alanına girmek |
|
413 |
Deyim |
get within sight f.
|
görüş alanında bulunmak |
|
414 |
Deyim |
get within range of f.
|
erim içinde olmak |
|
415 |
Deyim |
get within sight f.
|
görüş alanı içinde olmak |
|
416 |
Deyim |
be within one's grasp f.
|
elde edilebilir olmak |
|
417 |
Deyim |
within someone's grasp f.
|
elde edilebilir olmak |
|
418 |
Deyim |
get within striking distance f.
|
etkilenme alanı içinde olmak |
|
419 |
Deyim |
get within one's grasp f.
|
elde edilebilir olmak |
|
420 |
Deyim |
be within one's power f.
|
elinden gelmek |
|
421 |
Deyim |
a storm to be breaking (within one's heart) f.
|
içinde fırtınalar kopmak |
|
422 |
Deyim |
come within an inch of doing something f.
|
neredeyse yapmak |
|
423 |
Deyim |
be beaten to within an inch of one's life f.
|
öldüresiye dayak yemek |
|
424 |
Deyim |
get within range of f.
|
menzile girmek |
|
425 |
Deyim |
bring something within a range f.
|
normal sınıra getirmek |
|
426 |
Deyim |
beat somebody to within an inch of their life f.
|
öldüresiye dövmek |
|
427 |
Deyim |
bring something within a range f.
|
normal sınırları arasına getirmek |
|
428 |
Deyim |
beat to within an inch of life f.
|
öldüresiye dövmek |
|
429 |
Deyim |
come within a hair('s breadth) of someone or something f.
|
sıyırmak |
|
430 |
Deyim |
come within an ace f.
|
ramak kalmak |
|
431 |
Deyim |
come within a hair('s breadth) of someone or something f.
|
ramak kalmak |
|
432 |
Deyim |
be within an ace of f.
|
ramak kalmak |
|
433 |
Deyim |
come within an inch of something f.
|
ramak kalmak |
|
434 |
Deyim |
come within an inch of something f.
|
sıyırmak |
|
435 |
Deyim |
come within a whisker of something f.
|
ramak kalmak |
|
436 |
Deyim |
come within an inch of doing something f.
|
ramak kalmak |
|
437 |
Deyim |
come within an inch of something f.
|
(olmasına/yapmaya) ramak kalmak |
|
438 |
Deyim |
come within an ace of something f.
|
'nın eşiğine gelmek |
|
439 |
Deyim |
move within earshot f.
|
duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
|
440 |
Deyim |
move within earshot f.
|
kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
|
441 |
Deyim |
move within earshot f.
|
duyma mesafesine yaklaşmak |
|
442 |
Deyim |
move within earshot f.
|
(bir şeyi) duyabilecek mesafeye yaklaşmak |
|
443 |
Deyim |
move within earshot f.
|
(bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak |
|
444 |
Deyim |
move within earshot f.
|
(bir şeyi) duyma mesafesine yaklaşmak |
|
445 |
Deyim |
be within an ace of (something) f.
|
(bir şey) sınırına dayanmak |
|
446 |
Deyim |
move within range f.
|
yakınlarında hareket etmek |
|
447 |
Deyim |
move within range f.
|
menzilinde hareket etmek |
|
448 |
Deyim |
move within range f.
|
görüş mesafesinde hareket etmek |
|
449 |
Deyim |
move within range f.
|
yeterince yakınına girmek |
|
450 |
Deyim |
move within range f.
|
görüş alanı içerisinde hareket etmek |
|
451 |
Deyim |
move within range f.
|
bir şeyi başarabilecek konuma gelmek/yükselmek |
|
452 |
Deyim |
move within range f.
|
bir şeyi elde edebilecek konuma gelmek/yükselmek |
|
453 |
Deyim |
move within range f.
|
menziline girmek |
|
454 |
Deyim |
move within range f.
|
görülebilecek/duyulabilecek mesafeye gelmek |
|
455 |
Deyim |
move within range f.
|
mikrofona/kameraya yakınlaşmak |
|
456 |
Deyim |
move within range f.
|
mikrofonun/kameranın çekim alanına girmek |
|
457 |
Deyim |
be within sight f.
|
çok yakında olmak |
|
458 |
Deyim |
be within sight f.
|
yakın olmak |
|
459 |
Deyim |
be within sight f.
|
ufukta olmak |
|
460 |
Deyim |
be within sight f.
|
çok yaklaşmak |
|
461 |
Deyim |
be within sight f.
|
ulaşmaya/başarmaya az kalmak |
|
462 |
Deyim |
be within sight f.
|
çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak |
|
463 |
Deyim |
be within sight f.
|
neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek |
|
464 |
Deyim |
be within sight f.
|
görüş alanı içinde olmak |
|
465 |
Deyim |
be within sight f.
|
görüş alanında olmak |
|
466 |
Deyim |
be within sight f.
|
göz önünde olmak |
|
467 |
Deyim |
be within sight f.
|
görülmek |
|
468 |
Deyim |
be within sight f.
|
gözle seçilmek |
|
469 |
Deyim |
be within sight f.
|
görünür olmak |
|
470 |
Deyim |
be within sight f.
|
ufukta olmak |
|
471 |
Deyim |
be within sight f.
|
neredeyse gerçek olmak |
|
472 |
Deyim |
be within sight f.
|
çok yakında olmak |
|
473 |
Deyim |
be within sight f.
|
çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak |
|
474 |
Deyim |
be within sight f.
|
eli kulağında olmak |
|
475 |
Deyim |
be within sight f.
|
gerçekleşmesine çok az kalmak |
|
476 |
Deyim |
be within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeyin/bir şeyi yapmanın eşiğinde olmak |
|
477 |
Deyim |
be within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna olmak |
|
478 |
Deyim |
be within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak |
|
479 |
Deyim |
be within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak |
|
480 |
Deyim |
come within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeyin/bir şeyi yapmanın eşiğine gelmek |
|
481 |
Deyim |
come within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna gelmek |
|
482 |
Deyim |
come within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak |
|
483 |
Deyim |
come within a whisker of something/of doing something f.
|
bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak |
|
484 |
Deyim |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
(birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek |
|
485 |
Deyim |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
(birini) fena halde benzetmek |
|
486 |
Deyim |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
(birinin) pestilini çıkarmak |
|
487 |
Deyim |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
(birini) öldüresiye dövmek |
|
488 |
Deyim |
beat (one) to within an inch of (one's) life f.
|
(birini) gebertmek |
|
489 |
Deyim |
come within a hair of (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) çok yaklaşmak |
|
490 |
Deyim |
come within a hair of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) elde etmeye/deneyimlemeye ramak kalmak |
|
491 |
Deyim |
come within a hair of (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) eşiğine gelmek |
|
492 |
Deyim |
come within a hair of (someone or something) f.
|
(birini/bir şeyi) ensesinde hissetmek |
|
493 |
Deyim |
bring (something) within a range f.
|
(bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek |
|
494 |
Deyim |
bring (something) within a range f.
|
(bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek |
|
495 |
Deyim |
bring (something) within the range f.
|
(bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek |
|
496 |
Deyim |
bring (something) within the range f.
|
(bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek |
|
497 |
Deyim |
bring within a range f.
|
normal bir sınıra getirmek |
|
498 |
Deyim |
bring within a range f.
|
normal sınırlar arasına getirmek |
|
499 |
Deyim |
bring within a range f.
|
normal bir düzeye getirmek |
|
500 |
Deyim |
bring within range f.
|
normal sınıra getirmek |
|