within - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

within

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"within" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 36 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
within ed. dahilinde
within ed. içinde
within ed. içerisinde
within ed. bünyesinde
General
within i.
within i. içeri
within s. içinde yatan
within s. içinde bulunan
within s. dahil
within zf. yürekten
within zf. içinden
within zf. zihnen
within zf. içeriden
within zf. için için
within zf. de/da
within zf. den az
within zf. içinde
within zf. kapsamında
within ed. zarfında
within ed. kapsamında
within ed. içeride
within ed. içeriye
within ed. dahilindeki
within ed. içerde
within ed. süresi içinde
within ed. aşmadan
within ed. (başka bir şeyden) daha yakın
within ed. (başka bir şeyden) daha uzakta olmayan
within ed. çerçevesinde
within ed. de/da
Technical
within ed. içinde
Theatre
within zf. sahne arkasında
within zf. perde arkasında
Archaic
within ed. diğer tarafında
within ed. ötesinde
within ed. ortasında

"within" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
within-group variance i. öbek içi değişke
a dream within a dream i. rüya içinde rüya
story within a story i. öykü içinde öykü
story within a story i. hikaye içinde hikaye
come within an inch of f. kıl payı kalmak
well within f. ile dolmak (gözyaşı/bir duygu)
be within earshot f. yakın olduğu için işitebilmek
be within someone's grasp f. birinin elde edebileceği bir şey gibi olmak
be within reason f. akıl karı olmak
fall within f. yer almak
be within earshot f. duyabilmek
be within arm's reach f. elinin altında olmak
be within one's means f. harcı olmak
be within the bounds of possibility f. imkan dahilinde olmak
be within someone's grasp f. birinin kavrayışı içinde olmak
keep something within reach f. el altında bulundurmak
be within one's capabilities f. elden gelmek
be within the scope of f. kapsamında yer almak
purchase goods within the country f. yurt içinden ürün satın almak
be within the province of someone f. görev alanına girmek
fall within the remit of someone f. görev alanına girmek
keep within bounds f. belli bir sınırda tutmak
keep within bounds f. aşırıya kaçmamak
live within one's limits f. kendi olanaklarının dahilinde yaşamak
be contained within f. bünyesinde bulunmak
act within one's rights f. kendi hakları dahilinde hareket etmek
act within one's rights f. hakları dahilinde hareket etmek
contain within itself f. bünyesinde barındırmak
contain within itself f. içinde barındırmak
be/exist within the structure of f. bünyesinde yer almak
live within one's assigned area f. kendisine tahsis edilen/verilen alan/bölge içerisinde/dahilinde yaşamak
remain within voice distance of somebody f. birinin ses mesafesinde kalmak
remain within touch distance of somebody f. birinin temas mesafesinde kalmak
be arrested within the scope of Feb. 28 investigation f. 28 şubat soruşturması kapsamında tutuklanmak
doesn't come within one's area of expertise f. uzmanlık alanına girmemek
come within one's area of expertise f. uzmanlık alanına girmek
doesn't fall within one's area of expertise f. uzmanlık alanına girmemek
fall within one's area of expertise f. uzmanlık alanına girmek
within the ironic f. şiir yazmak
be in/within one's field of interest f. ilgi alanına girmek
be within one's area of interest f. ilgi alanına girmek
be arrested within the scope of investigation f. soruşturma kapsamında tutuklanmak
keep within bounds f. sınırı aşmamak
keep within bounds f. gizlilik içinde hareket etmek
fall within the jurisdiction f. yetki alanına girmek
be within striking distance of f. çok yaklaşmak
be within striking distance of f. ramak kalmak
be within striking distance of f. eşiğine gelmek
be within striking distance of f. burun buruna gelmek
come within striking distance of f. çok yaklaşmak
come within striking distance of f. ramak kalmak
come within striking distance of f. eşiğine gelmek
come within striking distance of f. burun buruna gelmek
within a hair's breadth s. kıl payı
within cry s. çağırınca duyabilecek uzaklıkta
within reason zf. mantıklı
within limits zf. belli sınırlar içinde
within reason zf. makul ölçüde
within one's province zf. yetki alanında
within sight zf. görüş alanı içinde
within that period zf. bu süreçte
within one's province zf. yetkisi içinde
from within zf. içten
within call zf. seslenildiği zaman duyulabilecek uzaklıkta
within my ken zf. gözümün seçebildiği yerde
within reason zf. makul bir sınırı aşmadan
within one's ability zf. dişine göre
within my ken zf. bildiklerim arasında
within this scope zf. bu kapsamda
within my province zf. ihtisasım dahilinde
within a short time zf. tez vakitte
within hail zf. seslenebilecek uzaklıkta
within 48 hours zf. 48 saat içinde
within walking distance zf. yürüme mesafesinde
within striking distance zf. vurulacak mesafede
within ear zf. işitebilecek uzaklıkta
within working hours zf. mesai saatleri içinde
within your discretion zf. arzunuza bağlı
within submission date zf. teslim tarihi içerisinde
within reason zf. makul
from within zf. içeriden
within walking distance zf. yürüyüş mesafesinde
within hail zf. yakın
one within the other zf. iç içe
within doors zf. içeride
within striking distance zf. darbe indirecek mesafede
from within zf. belirli bir zaman içinde
within hearing zf. işitebilecek yakınlıkta
within doors zf. içerde
within this period zf. bu süreçte
within limits zf. belli bir dereceye kadar
within view zf. meydanda
from within zf. belirli bir mesafe yakınlıkta
within your discretion zf. nasıl isterseniz
within doors zf. evde
within reason zf. makul düzeyde
within reason zf. akla yakın
outside and within zf. içerde ve dışarda
outside and within zf. dahili ve harici
within our constitution zf. bünyemizde
within our organization zf. bünyemizde
within a few days zf. birkaç gün içinde
within a few days zf. birkaç gün içerisinde
within a fixed time zf. belirli bir zaman zarfında
within possibility zf. imkan dahilinde
within today zf. bugün içinde
within sight zf. görünürde
within one's knowledge zf. bilgisi dahilinde
within this scope zf. bu çerçevede
within this framework zf. bu kapsamda
within this framework zf. bu çerçevede
within a single day zf. tek bir gün içerisinde
within a single day zf. tek bir gün içinde
within ten years zf. on yıl içinde
within a decade zf. on yıl içinde
within ten years zf. on sene içinde
within ten years zf. on yıl içindeki
within a decade zf. 10 sene içinde
within ten years zf. 10 yıl içinde
within a decade zf. on sene içinde
within ten years zf. 10 sene içinde
within ten years zf. 10 yıl içindeki
within a decade zf. 10 yıl içinde
not within one's knowledge zf. bilgisi dışında
within a reasonable time zf. makul bir zaman içinde
within two months from zf. -den itibaren 2 ay içinde
within a few days from zf. itibaren birkaç gün içerisinde
within a few days from zf. itibaren birkaç gün içinde
within 2 months as of zf. -den itibaren iki ay içinde
within a month following zf. takiben bir ay içinde
within a month following zf. takiben bir ay içerisinde
within a month following zf. takiben bir ay zarfında
within this total zf. bu toplam içinde
within today zf. gün içerisinde
within today zf. gün içinde
within a period of 24 hours zf. 24 saatlik zaman dilimi içerisinde
within a period of 24 hours zf. 24 saatlik zaman dilimi içinde
within this direction zf. bu minvalde
within years zf. yıllar içinde
within minutes zf. dakikalar içinde
within this context zf. bu bağlamda
within this time period zf. bu zaman zarfında
within seconds zf. saniyeler içerisinde
within an hour zf. 1 saat içinde
within this period zf. bu süre içerisinde
within the country zf. yurt içinden
within a week zf. bir hafta içinde
within this week zf. bu hafta içinde
from within ed. içinden
from within ed. içinde
within an ace of ed. az kalsın
within an ace of ed. neredeyse
within an ace of ed. eli kulağında
within an ace of ed. kılpayı
within range of ed. mesafesinde
to within ed. yaklaşık olarak
to within ed. aşağı yukarı
within [obsolete] ed. kontrolünde
within cooey ed. işitme mesafesinde
within cooey ed. duyma mesafesinde
within cooey ed. kulak mesafesinde
within ourselves zm. kendimizde
within ourselves zm. kendi içimizde
Phrasals
confine (someone or something) within (something) f. (birisini ya da bir şeyi bir yere) kapamak
confine (someone or something) within (something) f. (birisini ya da bir şeyi bir yere) hapsetmek
confine (someone or an animal) within something f. (birisini ya da bir hayvanı bir yere) kapamak
confine (someone or an animal) within something f. (birisini ya da bir hayvanı bir yere) hapsetmek
come within something f. bir kategorinin içinde yer almak
come within something f. bir başlık altında bulunmak
come within something f. birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek
come within something f. birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisinde bulunmak
come within something f. belli bir aralıkta bulunmak
come within something f. belli bir aralığa düşmek
come within something f. belli bir aralık içerisinde olmak
stay within something f. içinde kalmak/durmak
get within f. içine çekilmek
lie within f. içinde kalmak
apply within f. içeriye başvurmak/danışmak
apply within f. içeriye başvurmak
remain within (something) f. içinde kalmak
get within f. (bir şeyin) içine girmek
encompass in/encompass within f. (alanı) içerisine dahil etmek
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde kalmak/durmak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde kalmaya/durmaya devam etmek
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) sınırları içinde kalmak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) sınırlarını aşmamak/geçmemek
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde tutmak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) dışına çıkarmamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) sınırları içerisinde tutmak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) sınırları dışına çıkarmamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) dışına çıkmamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) sınırını aşmamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde saklamak
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde muhafaza etmek
keep within (something or some place) f. (bir şeyin/yerin) içinde depolamak
keep within (something) f. (bir şeyin) sınırını aşmamak
keep within (something) f. (bir şeyin) sınırları içerisinde kalmak
keep within (something) f. (bir şeyin) sınırını ihlal etmemek
keep within (something) f. zaman, bütçe, yasa kapsamını/sınırını aşmamak
keep within (something) f. (bir şeyin) kapsamı içerisinde kalmak
keep within (something) f. (bir şeyin) sınırları içerisinde tutmak
keep within (something) f. (bir şeyin) kapsamı içerisinde tutmak
keep within (something) f. (bir şey) kapsamında tutmak
keep within (something) f. (bir şey) sınırında tutmak
keep within (something) f. (bir şey) sınırından/kapsamından dışarı çıkarmamak
keep within something f. bir şeyin sınırları içerisinde kalmak
keep within something f. bir şeyin sınırlarını aşmamak
keep within something f. bir şeyin kapsamı içerisinde kalmak
keep within something f. bir şey kapsamını aşmamak
keep within something f. bir şey sınırını ihlal etmemek
keep within something f. bir şey içerisinde kalmak
keep within something f. bir şeyden çıkmamak
keep within something f. bir şey sınırını aşmamak
come within f. içinde yer almak
come within f. bir başlık altında bulunmak
come within f. birinin iş, uzmanlık vs. alanı içerisine girmek
come within f. belli bir aralığa düşmek
come within f. belli bir aralıkta bulunmak
confine within f. -e kapatmak
confine within f. '-e hapsetmek
fall within (something) f. (bir şey) kapsamında yer almak
fall within (something) f. (bir şey) kapsamına düşmek
keep within f. içerisinde kalmak
keep within f. '-i aşmamak
keep within f. içinde hareket etmek
keep within f. dışına çıkmamak
keep within f. içerisinde tutmak
live within f. (sınırları) içerisinde yaşamak
live within f. (sınırları belli bir alan) içerisinde yaşamak
live within f. dahilinde yaşamak
live within f. aşmadan/dışına çıkmadan yaşamak
live within f. (bütçesi/kaynakları) dahilinde yaşamak
live within f. (bütçesini/gelirini) aşmamak
remain within f. içinde kalmak
remain within (something) f. (bir şey) sınırında/sınırı içerisinde kalmak
remain within (something) f. (bir şeyin) sınırını/kapsamını aşmamak
stay within f. içinde kalmak/durmak
stay within bounds f. aşırıya kaçmamak
stay within bounds f. haddini aşmamak
stay within bounds f. medeniliğini/kibarlığını korumak
stay within bounds f. belli sınırlar içerisinde hareket etmek
stay within bounds f. sınırlarını bilmek
stay within bounds f. belli kurallara/yasalara uymak
stay within bounds f. belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek
Phrases
within the law i. yasal olarak
within the scope of the contract i. sözleşme kapsamında
within the bounds of possibility zf. imkanları el verdiği ölçüde
within the bounds of possibility zf. imkanlar dahilinde
within the bounds of possibility zf. imkanların el verdiği ölçüde
within the bounds of possibility zf. olasılık dahilinde
within the time specified zf. belirtilen süre içerisinde
within the context of zf. bağlamında
within the meaning of expr. anlamı dahilinde
within the meaning of expr. anlamına göre
within the range expr. arasında
within the following limitations expr. aşağıdaki sınırlamalar dahilinde
within the same day expr. aynı gün içerisinde
within the same day expr. aynı gün içinde
within the same day expr. aynı günde
within our structure expr. bünyemizde
within our physical structure expr. bünyemizde
within the specified period expr. belirtilen süre içerisinde
within the scope of expr. bünyesinde
within (that) particular time/period expr. bu zaman zarfında
within the prescribed time expr. belirtilen süre içinde
within an hour expr. bir saat içerisinde
within the scope of this law expr. bu yasa kapsamında
within the earshot of expr. burnunun dibinde
within the knowledge expr. bilgi dahilinde
within our knowledge expr. bilgimiz dahilinde
within the knowledge of (someone) expr. bilgisi dahilinde
within an hour expr. bir saat içinde
within my knowledge expr. bilgim dahilinde
within the scope of expr. babında
within the body of expr. bünyesinde
within the terms of the judgment of the court expr. divan kararı çerçevesinde
within the scope of expr. dahilinde
within the scope of expr. çerçevesinde
within the frame of expr. çerçevesinde
within the compass of expr. dahilinde
within the basic framework expr. çizilen temel çerçevede
within the shortest time expr. en kısa sürede
within one's means expr. gelirine uygun bir şekilde
within the pale expr. hudut dahilinde
within the next week expr. gelecek hafta içinde
within the range of vision expr. görüş mesafesinde
true strength comes from within expr. gerçek güç kişinin içinden gelir
real strength comes from within expr. gerçek güç kişinin içinden gelir
as within so without expr. içimiz neyse dışımız da o
within the next two days expr. iki gün içinde
within the limits of the law expr. kanunlar çerçevesinde
within the rule expr. kural dahilinde
within the law expr. kanun dahilinde
within the relationships forbidden for marriage expr. mahrem
within the framework of the rule expr. kural çerçevesinde
within that day expr. o gün içinde
within the scope of expr. kapsamında
within the next days expr. önümüzdeki günlerde
within the means expr. kudreti dahilinde
within a decade expr. on yıl içindeki
within the meaning of the law expr. kanun kapsamında
within the next weeks expr. önümüzdeki haftalarda
within the rule expr. kural çerçevesinde
within the next years expr. önümüzdeki senelerde
within the scope of the law expr. kanun kapsamında
within the framework of mutual respect expr. karşılıklı saygı çerçevesinde
within the scope expr. kapsam dahilinde
within the context of expr. kapsamında
within the next years expr. önümüzdeki yıllarda
within the laws expr. kanunlar dahilinde
within the next months expr. önümüzdeki aylarda
within the boundaries of expr. sınırlarında
within the borders of expr. sınırlarında
within the borders of expr. sınırları dahilinde
within the structure of our company expr. şirketimizin bünyesinde
within the bounds of expr. şümulü dahilinde
within the boundaries of expr. sınırları dahilinde
within the limits of expr. sınırlarında
within the limits of expr. sınırları dahilinde
within the scope of the project expr. proje kapsamında
within our plans expr. planlarımız dahilinde
within the bounds of expr. sınırı dahilinde
within the process expr. süreç içinde
within the boundaries of expr. sınırları içinde
within the process expr. süreç içerisinde
within the limits of the law expr. yasalar çerçevesinde
within one hour expr. 1 saat içinde
within range (of something) expr. (bir şeyin) menzilinde
within a decade expr. 10 yıl içindeki/içinde
within the borders of expr. 'ın sınırları içinde
stay within your limits expr. haddini bil
stay within your limits expr. sınırlarını bil
within hearing expr. işitebilecek yakınlıkta
within hearing expr. işitme/duyma mesafesinde
within (somebody's) hearing expr. (birinin) işitebileceği yakınlıkta
within (somebody's) hearing expr. (birinin) işitme/duyma mesafesinde
within range expr. erişme/duyma/görme mesafesinde
within (one's) rights expr. hakları dahilinde
within (one's) rights expr. kendi hakları dahilinde
Proverb
true beauty lies within iç güzelliği önemlidir
true beauty lies within fiziksel güzellik yüzeyseldir
true beauty lies within asıl güzellik yürektedir
true beauty lies within gerçek güzellik içtedir
Colloquial
born within the sound of bow bells [uk] i. doğu londra aksanıyla konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] i. doğu londra şivesiyle konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] i. doğu londra lehçesiyle konuşan kişi
born within the sound of bow bells [uk] i. bow kilisesi'nin çan sesleriyle büyümüş kişi
born within the sound of bow bells [uk] i. cockney aksanıyla konuşan kimse
due to the reasons both within and beyond control i. elde olan veya olmayan nedenlerden dolayı
within sniffing distance i. iki adımlık yol
be within sight f. görüş alanında olmak
within bounds expr. akla uygun
within limits expr. belli sınırlar içinde
within limits expr. bir noktaya kadar
within limits expr. belli bir dereceye kadar
within an inch of expr. ile burun buruna
within two hours expr. iki saat içinde
within bounds expr. kabul edilebilir
within reasonable bounds expr. makul limitler içinde
within reasonable bounds expr. makul sınırlar çerçevesinde
within reasonable bounds expr. makul sınırlar içinde
within bounds expr. sınırlamalar çerçevesinde
within an inch of expr. -in eşiğinde
within hearing distance expr. duyma mesafesinde
within hearing distance expr. denilenleri/konuşulanları net bir şekilde duyabilecek mesafede
within hearing distance expr. kulak misafiri olabilecek mesafede
within hearing distance expr. her şeyi duyabilecek kadar yakın
within hearing distance expr. her şeyi duyabilecek mesafede/uzaklıkta
inquire within expr. içeriden bilgi alabilirsin(iz)
inquire within expr. içeri sorarak daha fazla bilgi alabilirsin(iz)
within earshot (of somebody/something) expr. (birinin/bir şeyin) duyabileceği mesafede
within earshot (of somebody/something) expr. (birinin/bir şeyin) duyma mesafesinin içinde
within earshot (of somebody/something) expr. (birinin/bir şeyin) duyma mesafesinde
Idioms
a wheel within a wheel i. çözümü zor şey
a wheel within a wheel i. içinden çıkması güç olan durum
a wheel within a wheel i. oyun içinde oyun
wheels within wheels i. çözümü zor şeyler
wheels within wheels i. içinden çıkması güç olan durumlar
wheels within wheels i. oyun içinde oyun
wheels within wheels i. işin içinde iş
be within a whisker of (something) f. (bir şeye) ramak/az kalmak
be within a whisker of (something) f. az daha/neredeyse (bir şey) yapacak olmak
be within a whisker of (something) f. (bir şeyi) ucu ucuna/kıl payı/son anda kaçırmak
be within a whisker of (something) f. (bir şeyden) ucu ucuna/kıl payı/son anda kurtulmak
be within a whisker of (something) f. (bir şeyle) burun buruna gelmek
bring (something) within range f. (bir şeyin) atış menziline girmesini sağlamak
bring someone or something within range (of someone or something) f. (birini veya bir şeyi başka birinin) atış yaptığı alana sokmak
bring someone or something within range (of someone or something) f. (bir şeyin birinin) görüş alanına girmesini/gelmesini sağlamak
come within range f. menzile girmek
come within range f. atış menziline girmek
come within range f. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
come within range f. göz, kulak erimine girmek
come within range f. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
come within range (of something) f. menzile girmek
come within range (of something) f. atış menziline girmek
come within range (of something) f. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
come within range (of something) f. göz, kulak erimine girmek
come within range (of something) f. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
go to within range (of something) f. menzile girmek
go to within range (of something) f. atış menziline girmek
go to within range (of something) f. görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
go to within range (of something) f. göz, kulak erimine girmek
go to within range (of something) f. mikrofona, kameraya yakınlaşmak
live within one's means f. ayağını yorganına göre uzatmak
come within a whisker of something f. bir şeyle burun buruna gelmek
come within a whisker of something f. bir şeyi neredeyse yapacak olmak
live within one's budget f. bütçesine göre yaşamak
come within an inch of something f. çok yaklaşmak
come within a hair('s breadth) of someone or something f. çok yaklaşmak
come within earshot f. duyulabilecek mesafeye gelmek
get within striking distance f. etkilenme alanına girmek
get within sight f. görüş alanında bulunmak
get within range of f. erim içinde olmak
get within sight f. görüş alanı içinde olmak
be within one's grasp f. elde edilebilir olmak
within someone's grasp f. elde edilebilir olmak
get within striking distance f. etkilenme alanı içinde olmak
get within one's grasp f. elde edilebilir olmak
be within one's power f. elinden gelmek
a storm to be breaking (within one's heart) f. içinde fırtınalar kopmak
come within an inch of doing something f. neredeyse yapmak
be beaten to within an inch of one's life f. öldüresiye dayak yemek
get within range of f. menzile girmek
bring something within a range f. normal sınıra getirmek
beat somebody to within an inch of their life f. öldüresiye dövmek
bring something within a range f. normal sınırları arasına getirmek
beat to within an inch of life f. öldüresiye dövmek
come within a hair('s breadth) of someone or something f. sıyırmak
come within an ace f. ramak kalmak
come within a hair('s breadth) of someone or something f. ramak kalmak
be within an ace of f. ramak kalmak
come within an inch of something f. ramak kalmak
come within an inch of something f. sıyırmak
come within a whisker of something f. ramak kalmak
come within an inch of doing something f. ramak kalmak
come within an inch of something f. (olmasına/yapmaya) ramak kalmak
come within an ace of something f. 'nın eşiğine gelmek
move within earshot f. duyabilecek mesafeye yaklaşmak
move within earshot f. kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak
move within earshot f. duyma mesafesine yaklaşmak
move within earshot f. (bir şeyi) duyabilecek mesafeye yaklaşmak
move within earshot f. (bir şeye) kulak misafiri olabilecek mesafeye yaklaşmak
move within earshot f. (bir şeyi) duyma mesafesine yaklaşmak
be within an ace of (something) f. (bir şey) sınırına dayanmak
move within range f. yakınlarında hareket etmek
move within range f. menzilinde hareket etmek
move within range f. görüş mesafesinde hareket etmek
move within range f. yeterince yakınına girmek
move within range f. görüş alanı içerisinde hareket etmek
move within range f. bir şeyi başarabilecek konuma gelmek/yükselmek
move within range f. bir şeyi elde edebilecek konuma gelmek/yükselmek
move within range f. menziline girmek
move within range f. görülebilecek/duyulabilecek mesafeye gelmek
move within range f. mikrofona/kameraya yakınlaşmak
move within range f. mikrofonun/kameranın çekim alanına girmek
be within sight f. çok yakında olmak
be within sight f. yakın olmak
be within sight f. ufukta olmak
be within sight f. çok yaklaşmak
be within sight f. ulaşmaya/başarmaya az kalmak
be within sight f. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be within sight f. neredeyse gerçek olmak/gerçekleşmek
be within sight f. görüş alanı içinde olmak
be within sight f. görüş alanında olmak
be within sight f. göz önünde olmak
be within sight f. görülmek
be within sight f. gözle seçilmek
be within sight f. görünür olmak
be within sight f. ufukta olmak
be within sight f. neredeyse gerçek olmak
be within sight f. çok yakında olmak
be within sight f. çok yakında olacak/gerçekleşecek olmak
be within sight f. eli kulağında olmak
be within sight f. gerçekleşmesine çok az kalmak
be within a whisker of something/of doing something f. bir şeyin/bir şeyi yapmanın eşiğinde olmak
be within a whisker of something/of doing something f. bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna olmak
be within a whisker of something/of doing something f. bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak
be within a whisker of something/of doing something f. bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak
come within a whisker of something/of doing something f. bir şeyin/bir şeyi yapmanın eşiğine gelmek
come within a whisker of something/of doing something f. bir şeyle/bir şeyi yapmakla burun buruna gelmek
come within a whisker of something/of doing something f. bir şeye/bir şeyi yapmaya ramak kalmak
come within a whisker of something/of doing something f. bir şey neredeyse olmak/bir şeyi neredeyse yapmak
beat (one) to within an inch of (one's) life f. (birini) eşek sudan gelinceye kadar dövmek
beat (one) to within an inch of (one's) life f. (birini) fena halde benzetmek
beat (one) to within an inch of (one's) life f. (birinin) pestilini çıkarmak
beat (one) to within an inch of (one's) life f. (birini) öldüresiye dövmek
beat (one) to within an inch of (one's) life f. (birini) gebertmek
come within a hair of (someone or something) f. (birine/bir şeye) çok yaklaşmak
come within a hair of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) elde etmeye/deneyimlemeye ramak kalmak
come within a hair of (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) eşiğine gelmek
come within a hair of (someone or something) f. (birini/bir şeyi) ensesinde hissetmek
bring (something) within a range f. (bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek
bring (something) within a range f. (bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek
bring (something) within the range f. (bir şeyi) belli bir sınıra/aralığa getirmek
bring (something) within the range f. (bir şeyi) belli bir seviyeye/dereceye getirmek
bring within a range f. normal bir sınıra getirmek
bring within a range f. normal sınırlar arasına getirmek
bring within a range f. normal bir düzeye getirmek
bring within range f. normal sınıra getirmek