pour - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

pour

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"pour" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 51 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
pour f. dökmek
General
pour i. dökülme
pour i. akış
pour i. akma
pour i. yağma
pour i. plastik malzemeyi kalıba dökme
pour i. plastiği şekillendirme
pour i. kalıba tek seferde dökülen miktar
pour i. erimiş metalin kalıba girdiği ana açıklık
pour i. kalıbın giriş açıklığında kalan eriyiğin donmasıyla oluşan fazladan metal çıkıntısı
pour i. şarap
pour i. içki
pour i. içecek
pour f. yağmak
pour f. şakır şakır yağmak
pour f. boşaltmak (sıvı vb dökmek)
pour f. bardaktan boşanırcasına yağmak
pour f. koymak (çay vb)
pour f. akıtmak
pour f. yığılmak
pour f. yağdırmak
pour f. boşaltmak
pour f. koymak (içecek)
pour f. üşüşmek
pour f. dökmek
pour f. dökülmek
pour f. akmak
pour f. bolca uygulamak
pour f. adeta yağdırmak
pour f. harcayıp bitirmek
pour f. heba etmek
pour f. dile getirmek
pour f. detaylarıyla ifade etmek
pour f. dudaklarından dökmek
pour f. kalıba dökmek
pour f. (plastiği) kalıba akıtarak şekillendirmek
pour f. sel gibi akmak
pour f. fışkırırcasına ortaya çıkmak
pour f. (davete, kutlamaya) başkanlık etmek
pour f. dile gelmek
pour f. ifade edilmek
pour f. dilden dökülmek
pour f. (sıvı) koymak
pour f. püskürmek
pour f. akın etmek
pour f. dolmak
Idioms
pour f. bardaktan boşalırcasına yağmak
Technical
pour f. dökülmek
pour f. dökmek
Gastronomy
pour f. akmak
pour f. çay koymak

"pour" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 398 sonuç

İngilizce Türkçe
General
pour of i. sağanak yağmur yağması
down pour i. sağanak
pour out f. içini dökmek
pour one's heart out f. içini dökmek
pour out f. taşmak
pour on the speed f. hızlandırmak
pour out of f. boşaltmak
pour out one's grief to each other f. dertleşmek
pour oil on troubled waters f. ortalığı yatıştırmaya çalışmak
pour out one's heart f. içini dökmek
pour forth f. dökülmek
pour out f. dökülmek
pour out f. yağdırmak
pour out one's feelings f. deşarj olmak
pour down the drain f. çarçur etmek
pour down f. sağanak yağmur yağmak
pour out of f. dökmek
pour out f. dökmek
pour on the speed f. gaza basmak
pour one's heart out f. deşarj olmak
pour into f. içine dökmek
pour forth f. taşmak
pour cold water on f. tenkit etmek
pour from f. dökmek
pour forth f. yağdırmak
pour out f. akmak
pour from f. boşaltmak
pour concrete f. beton dökmek
pour in f. içine dökmek
pour out one's troubles f. dert yanmak
pour sauce f. sos dökmek
pour out one's troubles to somebody f. derdini dökmek
pour out one's troubles f. derdini dökmek
pour oil on troubled waters f. tartışmayı yatıştırmak
pour oil on troubled waters f. heyecanı yatıştırmak
pour oil on troubled waters f. sükuneti sağlamak
pour out into the streets f. sokaklara dökülmek
pour salt into wound f. yaraya tuz basmak
pour with rain f. şiddetli yağmur yağmak
pour with rain f. (yağmur) şiddetli yağmak
pour cement f. çimento dökmek
pour tea f. çay koymak
pour lead (to repel evil eye) f. kurşun dökmek
pour the juice f. meyve suyunu (bardağa) boşaltmak
pour the juice f. meyve suyunu (bardağa) dökmek
pour the juice f. meyve suyunu boşaltmak
pour into a cake mold f. kek kalıbına dökmek
pour another cup of tea f. (fincana) çayı tazelemek
pour pasta into boiling water f. haşlanmış suya makarna dökmek
pour some water in the glass f. bardağa biraz su dökmek
pour some water in the glass f. bardağa biraz su doldurmak
pour (forth) f. bol miktarda üretmek
pour (forth) f. bolca piyasaya sürmek
pour (out) f. bol miktarda üretmek
pour (out) f. bolca piyasaya sürmek
pour forth f. (uzun bir konuşmada) bahsi geçmek
pour forth f. (sözcükler) dilden dökülmek
pour out f. sansürsüzce ifade etmek
pour out f. içinden geldiği gibi söylemek
pour out f. içeceği bardağa dökmek
pour out f. bardakla servis yapmak
pour out f. davudi sesle konuşmak
pour out f. gerçekleri dile getirmek
pour encourager les autres expr. diğerlerini teşvik etmek için
Phrasals
pour in f. akın etmek (bir yere,mekana)
pour something off f. bir şeyin üstünden bir şeyi sıyırıp almak/dökmek
pour oneself into something f. bir şeyle iştigal etmek/oyalanmak
pour something over something f. bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
pour something off of something f. bir şeyin üstünden bir şeyi sıyırıp almak/dökmek
pour something out on to something f. bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
pour something through a funnel f. bir şeyi huni ile dökmek
pour something out f. bir şeyi bir şeyin üzerine dökmek
pour oneself into something f. bir işle kendini meşgul etmek/oyalamak
pour down f. içki içmek
pour down f. içki yuvarlamak
pour in f. içeri akmak/dökülmek
pour oneself into something f. kendini tamamıyla bir işe/uğraşıya vermek
pour oneself into something f. kendini dar bir elbiseye sokmak
pour down f. kadeh yuvarlamak
pour forth f. (kuyudan vb) fışkırmak
pour something back into something f. (bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek
pour something back (in) f. (bir sıvıyı vb) (bir şeyin içine) tekrar/geri dökmek
pour all over someone or something f. (yağmur suyu vb) üzerine dökülmek
pour along something f. (bir yere) akın akın hücum etmek/doluşmak
pour oneself into something f. (dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak
pour forth f. (tencereden vb) taşmak
pour down f. akışkan bir şeyi dökmek/boşaltmak
pour down f. birinin veya bir şeyin üstüne indirmek (yağmur veya akışkan madde)
pour down f. sağanak şeklinde yağmak
pour down f. birinin veya bir şeyin üstüne akışkan bir maddeyi boca etmek/dökmek/yağdırmak
pour down f. üstüne bollukla/bereketle yağmak
pour down f. üstüne bollukla/bereketle yağdırmak
pour down f. birinin üstüne indirmek (yağmur)
pour down f. üstüne sağanak şeklinde yağmak (yağmur)
pour on f. -e dökmek
pour on f. üstüne dökmek
pour on f. '-e boşatmak
pour on f. üstüne boşaltmak
pour something on (to) something f. bir şeyi bir şeyin üstüne dökmek
pour something on (to) something f. bir şeyi bir şeyin üstüne boşaltmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) dışarı dökülmek
pour out (of something) f. (bir şeyden) dışarı akmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) dışarı dökmek
pour out (of something) f. (bir şeyden) dışarı akıtmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) toplu halde/topluca çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) akın akın çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) insan seli halinde çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) kalabalık bir şekilde çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) güruh halinde çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) izdiham yaratarak çıkmak
pour out (of something) f. (bir şeyden) sökün etmek
pour out f. dışarı akmak
pour out f. dışarı dökülmek
pour out f. dışarı fışkırmak
pour out f. dışarı taşmak
pour out f. toplu halde/topluca çıkmak
pour out f. akın akın çıkmak
pour out f. insan seli halinde çıkmak
pour out f. kalabalık bir şekilde çıkmak
pour out f. güruh halinde çıkmak
pour out f. izdiham yaratarak çıkmak
pour out f. sökün etmek
pour out on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akmak
pour out on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
pour out on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine gelmek
pour out on (someone or something) f. (birine/bir şeye) akmak
pour out on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökülmek
pour out on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak
pour out on (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökmek
pour out on (someone or something) f. (birine/bir şeye) akıtmak
pour out on (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökmek
pour out on (somewhere or something) f. (bir şeye/yere) akın etmek
pour out on (somewhere or something) f. (bir şeye/yere, sokaklara) dökülmek
pour out on (somewhere or something) f. dışarı akın etmek
pour out on (somewhere or something) f. dışarılara dökülmek
pour something out on (to) someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak
pour something out on (to) someone or something f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek
pour something out on (to) someone or something f. bir şeyi bir şeye boşatmak/dökmek
pour something out on (to) someone or something f. bir şeyi bir şeye boca etmek
pour something out f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boşaltmak
pour something out f. bir şeyi birinin/bir şeyin üzerine boca etmek
pour something out f. bir şeyi bir şeye boşatmak/dökmek
pour something out f. bir şeyi bir şeye boca etmek
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akmak
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökülmek
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine gelmek
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) akmak
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökülmek
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine akıtmak
pour out onto (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) üzerine dökmek
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) akıtmak
pour out onto (someone or something) f. (birine/bir şeye) dökmek
pour out onto (somewhere or something) f. (bir şeye/yere) akın etmek
pour out onto (somewhere or something) f. (bir şeye/yere, sokaklara) dökülmek
pour out onto (somewhere or something) f. dışarı akın etmek
pour out onto (somewhere or something) f. dışarılara dökülmek
pour through f. bir yerden/şeyden akmak
pour through f. '-den akmak
pour through f. bir yerden/şeyden akıp gitmek
pour through f. '-den akıp gitmek
pour through f. '-den sızmak
pour through f. bir yerden/şeyden akıtmak
pour through f. '-den akıtmak
pour through f. bir yerden/şeyden akıtıp göndermek
pour through f. '-den akıtıp göndermek
pour through f. '-den sızdırmak
pour through f. boyunca akın etmek
pour through f. boyunca izdiham oluşturmak
pour through f. boyunca kalabalık bir şekilde hareket etmek
pour along f. boyunca akmak
pour along f. dere gibi akmak
pour along f. sel gibi akmak
pour back f. tekrar/geri dökmek
pour back in f. geri içine dökmek
pour back in f. tekrar içine dökmek
pour back into f. geri içine dökmek
pour back into f. tekrar içine dökmek
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) akmak
pour into (something or some place) f. (bir şeyin/bir yerin) içine akmak
pour into (something or some place) f. (bir şeyin/bir yerin) içine yağmak
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) dökmek
pour into (something or some place) f. (bir şeyin) içine dökmek
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) akın etmek
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) üşüşmek
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) doluşmak
pour into (something or some place) f. (bir şeye/bir yere) yağmak
pour into (something or some place) f. üzerine (dar bir kıyafet) geçirmek
pour into (something or some place) f. (dar bir kıyafetin) içine girmek
pour into (something or some place) f. (dar bir kıyafete) cuk diye girmek
pour off f. bir sıvının üstündeki tabakayı dökmek/sıyırmak/almak
pour out on f. dışarı akın etmek
pour out on f. (sokaklara, dışarılara) dökülmek
pour out on f. -e akıtmak
pour out on f. -e akın etmek
pour out on f. -in üzerine akıtmak
pour out on f. -e dökülmek
Colloquial
pour into streets f. sokaklara dökülmek
pour into streets f. sokağa dökülmek
pour it on f. hırsla/gayretle girişmek
pour it on f. hırsla/gayretle mücadele etmek
pour it on f. istekle/tutkuyla mücadele vermek
pour it on f. yoğun bir şekilde bastırmak/mücadele etmek
pour it on f. kuvvetle bastırmak/mücadele etmek
pour it on f. tüm gücüyle bastırmak/mücadele etmek
pour it on f. varını yoğunu ortaya koymak/akıtmak
pour it on f. tüm enerjisiyle ilerlemek
pour it on f. hızla ilerleme kaydetmek
pour it on f. hızlı çalışmak
pour it on f. son hızla yapmak
pour it on f. en yoğun şekilde yapmak
pour it on f. en hızlı şekilde hareket etmek
pour it on f. içindekileri dökmek
pour it on f. ayrıntılı bir şekilde ifade etmek
pour it on f. durmadan konuşmak/anlatmak
pour me another expr. bir tane daha doldur
Idioms
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.) i. ahmak
pour it on thick f. abartmak
pour water into a sieve f. akıntıya kürek çekmek
pour it on f. aşırı övmek
pour one's heart out to someone f. birine içini dökmek
pour one's heart out f. birine sırlarını dökmek
pour one's heart out to someone f. birine sırlarını dökmek
pour one's heart out to someone f. biriyle sırlarını paylaşmak
pour good money after bad f. başarısız olmuş bir işe para harcamaya devam etmek
pour out one's soul f. birine açılmak
pour one's heart out f. biriyle sırlarını paylaşmak
pour one's heart out f. birine içini dökmek
pour one's heart out to someone f. birine kalbini açmak
pour it on f. çok methetmek
pour down the drain f. dibine darı ekmek
pour it on f. göklere çıkarmak
pour oil on troubled waters f. fırtınayı dindirmek
pour cold water on f. hevesini kırmaya çalışmak
pour it on thick f. fazla övmek
pour cold water on something f. hevesini/cesaretini kırmak
pour it on f. göklere çıkartmak
pour oil on troubled water f. heyecanı yatıştırmak
pour out one's soul f. içini dökmek/boşaltmak
pour oil on troubled waters f. ortalığı yatıştırmak
pour oil on troubled waters f. kavga edenleri sakinleştirmek
pour oneself into something f. kendini bir şeye vermek
pour with rain f. şiddetli yağmur yağmak
pour money down the drain rathole f. parayı sokağa atmak
pour cold water on f. pişmiş aşa su katmak
pour it on f. pohpohlamak
pour it on thick f. pohpohlamak
pour money down the drain f. parayı heba etmek/boşa harcamak
pour money down the drain f. parasını sokağa atmak
pour cold water on f. umudunu söndürmeye çalışmak
pour cold water on f. (olumsuz bir şekilde eleştirerek) hevesini kırmak
pour it on f. yağlamak
pour oil on flames f. yangına körükle gitmek
pour honey into (one's) ear f. duymak istediklerini söylemek
pour fuel on the fire f. yangını körüklemek
pour fuel on the fire f. yangına körükle gitmek
pour fuel on the fire f. yangını iyice alevlendirmek
pour fuel on the fire f. kızgın birinin üstüne gitmek
pour fuel on the fire f. birinin öfkesini iyice alevlendirmek
pour fuel on the fire f. sinirli birini çileden çıkarmak
pour fuel on the fire f. zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek
pour fuel on the fire f. tuz biber ekmek
pour gas/gasoline on the fire f. yangını körüklemek
pour gas/gasoline on the fire f. yangına körükle gitmek
pour gas/gasoline on the fire f. yangını iyice alevlendirmek
pour gas/gasoline on the fire f. kızgın birinin üstüne gitmek
pour gas/gasoline on the fire f. birinin öfkesini iyice alevlendirmek
pour gas/gasoline on the fire f. sinirli birini çileden çıkarmak
pour gas/gasoline on the fire f. zaten sinirli olan birini iyice sinirlendirmek
pour gas/gasoline on the fire f. tuz biber ekmek
get/pour/put a quart into a pint pot [uk] f. küçük bir yere sığdırmaya çalışmak
get/pour/put a quart into a pint pot [uk] f. küçük bir yere tıkmaya çalışmak
get/pour/put a quart into a pint pot [uk] f. hacmi büyük bir şeyi küçük bir şeyin içine sığdırmaya çalışmak
get/pour/put a quart into a pint pot [uk] f. imkansızı başarmaya çalışmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında saygısızca konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında küçümseyici sözler söylemek
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında tepeden bakarak konuşmak
pour scorn on (one's) head f. (biri) hakkında saygısızca konuşmak
pour salt on one's wound f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on one's wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on the wound f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt on the wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour salt onto the wounds f. (birinin) yarasına tuz basmak
pour honey in (one's) ear f. (birine) duymak istediklerini söylemek
pour honey in (one's) ear f. (birinin) kulağına hoş gelecek şeyleri söylemek
pour honey in (one's) ear f. (birine) hep iyi olan şeyleri söylemek
pour honey in (one's) ear f. (birinin) ağzına bir parmak bal çalmak
pour water on a duck's back f. havanda su dövmek
pour water on a duck's back f. boşuna çabalamak
pour water on a duck's back f. boşuna uğraşmak
pour water on a duck's back f. zamanını boşa harcamak
pour water on a duck's back f. olmayacak bir şey için vaktini harcamak/çabalamak
pour water on a duck's back f. akıntıya kürek çekmek
couldn't pour water out of a boot f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't pour water out of a boot f. kendine bile hayrı olmamak
couldn't pour water out of a boot f. en kolay işi bile becerememek
couldn't pour water out of a boot f. beceriksiz olmak
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel f. kendine hayrı dokunmamak
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel f. kendine bile hayrı olmamak
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel f. en kolay işi bile becerememek
couldn't pour water out of a boot if the instructions were on the heel f. beceriksiz olmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında tepeden bakarak konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında aşağılayıcı şekilde konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında küçümseyici sözler söylemek
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında olumsuz veya kötü konuşmak
pour scorn on somebody/something f. biri/bir şey hakkında saygısızca konuşmak
pour your heart out f. içini dökmek
pour your heart out f. kalbini açmak
pour your heart out f. sırlarını paylaşmak
pour (one's) soul out (to someone) f. (birine) sırlarını dökmek
pour (one's) soul out (to someone) f. (birine) içini dökmek
pour (one's) soul out (to someone) f. (birine) kalbini/ruhunu açmak
pour (one's) soul out (to someone) f. (biriyle) sırlarını paylaşmak
pour heart out to f. sırlarını dökmek
pour heart out to f. içini dökmek
pour heart out to f. kalbini açmak
pour heart out to f. sırlarını paylaşmak
pour on coal [old-fashioned] f. hızlanmak
pour on coal [old-fashioned] f. hızını artırmak
pour on coal [old-fashioned] f. enerjiyi yükseltmek
pour on coal [old-fashioned] f. gayreti artırmak
pour oneself into f. -e kendini vermek
pour oneself into f. (dar elbiseyi) üstüne cuk diye oturtmak
pour oneself into f. ile iştigal etmek/oyalanmak
pour oneself into f. kendini dar bir elbiseye sokmak
pour oneself into f. ile kendini meşgul etmek/oyalamak
pour out (one's) soul (to someone) f. (birine) sırlarını dökmek
pour out (one's) soul (to someone) f. (birine) içini dökmek
pour out (one's) soul (to someone) f. (birine) kalbini/ruhunu açmak
pour out (one's) soul (to someone) f. (biriyle) sırlarını paylaşmak
pour out one's heart f. deşarj olmak
pour out one's heart f. içini dökmek
pour out one's heart f. kalbini açmak
pour out one's heart f. sırlarını dökmek
pour rain f. şiddetli yağmur yağmak
pour rain f. yağmur indirmek
pour rain f. bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
pour salt into the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt into one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt in one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on the wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on one's wounds f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt onto one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on the wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour salt on one's wound f. yaraya/yarasına tuz basmak
pour your heart out f. deşarj olmak
pour your heart out f. içini dökmek
pour your heart out f. kalbini açmak
pour your heart out f. sırlarını dökmek
couldn't pour water out of a boot (if there was instructions on the heel) (rur.) expr. aptal
Politics
unedic (union nationale interprofessionnelle pour l’emploi dans l’industrie et le commerce) (national professional union for employment in industry and trade) i. sanayi ve ticarette istihdam için mesleklerarası ulusal birlik
assédic (association pour l’emploi dans l’industrie et le commerce) i. sanayi ve ticaret istihdam derneği
Technical
pour point i. akma noktası
pour test i. akma deneyi testi
pour point depressor i. akma noktası düşürücü
bottom pour ladle i. dipten dökümlü pota
pour density i. dökme yoğunluğu
double pour roll i. iki katmanlı merdane
bottom pour ladle i. tabandan dökümlü pota
over-pour run i. üsten akış
boom pour f. vinç kolu ile beton dökmek
Computer
circle pour i. çember yayarak
Construction
pour point i. akıtma noktası
pour time i. beton dökme süresi
foundation pour f. temel betonu dökmek
tremie pour f. tremi borusu ile beton dökmek
Automotive
pour point i. akma noktası
pour point i. akma noktası
pour point depressant i. akma noktası depresanı
pour point i. belirli koşullarda akışkanın akabileceği en düşük sıcaklık
pour on the coal f. çabuk hızlanmak
Petrol
pour point i. akma noktası
Medical
pour-on solution i. dökme çözeltisi
pour-on container i. dökme şişesi
pour-on i. dökme sıvısı
pour-on emulsion i. dökme emülsiyonu
pour-on suspension i. dökme süspansiyonu
pour-on use i. dökerek uygulama
Food Engineering
pour plate i. dökme plak
pour plate technique i. dökme plak yöntemi
Gastronomy
pour liquid f. akıtmak
Art
'l'art pour l'art expr. sanat için sanat
Slang
pour piss out of a boot f. aklı çalışmamak
pour piss out of a boot f. bardaktan boşanırcasına yağmak
British Slang
pour it on f. abartmak