|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
grappling hook i.
|
çengel |
|
2 |
Genel |
reaping hook i.
|
orak |
|
3 |
Genel |
grappling hook i.
|
filika demiri |
|
4 |
Genel |
five pointed fishing hook i.
|
çarpma |
|
5 |
Genel |
pintle hook i.
|
mil kancası |
|
6 |
Genel |
spring hook i.
|
sustalı kanca |
|
7 |
Genel |
big hook i.
|
karmuk |
|
8 |
Genel |
crochet hook i.
|
tığ |
|
9 |
Genel |
boat hook i.
|
çengelli uzun sırık |
|
10 |
Genel |
boat hook i.
|
kayık kancası |
|
11 |
Genel |
coat hook i.
|
pardesü askısı |
|
12 |
Genel |
hook-up i.
|
birkaç radyo istasyonunu birleştirme |
|
13 |
Genel |
hook-up i.
|
birkaç cihaz veya elektrik devresinin birbirine bağlanması |
|
14 |
Genel |
hook-and-loop fastener i.
|
kablo bağlayıcı |
|
15 |
Genel |
crochet-hook i.
|
tığ |
|
16 |
Genel |
hook-up i.
|
ilişki |
|
17 |
Genel |
hook-up i.
|
bağlantı |
|
18 |
Genel |
reaping-hook i.
|
orak |
|
19 |
Genel |
on-hook dial i.
|
ahize kaldırmadan arama |
|
20 |
Genel |
tip-removed hook i.
|
ucu çıkarılmış çengel |
|
21 |
Genel |
hook and eye i.
|
kanca ve gözü |
|
22 |
Genel |
hook and eye i.
|
erkek ve dişi kopça |
|
23 |
Genel |
hook wrench i.
|
eğri cıvata anahtarı |
|
24 |
Genel |
hook 'em horns i.
|
metalci selamı |
|
25 |
Genel |
ear hook microphone i.
|
kulak askılı mikrofon |
|
26 |
Genel |
hook and pile i.
|
cırt cırt |
|
27 |
Genel |
fire hook i.
|
ocak/soba demiri/maşası |
|
28 |
Genel |
cant hook i.
|
kancalı kaldıraç |
|
29 |
Genel |
hook-up i.
|
ittifak |
|
30 |
Genel |
hook-up i.
|
birleşme |
|
31 |
Genel |
hook-up i.
|
anlaşma |
|
32 |
Genel |
hook-up i.
|
bağlantı şeması |
|
33 |
Genel |
captain hook i.
|
kaptan kanca |
|
34 |
Genel |
hook nose i.
|
kemerli burun |
|
35 |
Genel |
hook-and-ladder truck i.
|
merdiven kamyonu |
|
36 |
Genel |
robe hook i.
|
bornoz askılığı |
|
37 |
Genel |
robe hook i.
|
banyo havlu askılığı |
|
38 |
Genel |
towel hook i.
|
havlu askılığı |
|
39 |
Genel |
towel hook i.
|
havlu askısı |
|
40 |
Genel |
check hook i.
|
koşum eyeri üzerindeki kanca |
|
41 |
Genel |
halibut hook i.
|
ilkel tahta kanca |
|
42 |
Genel |
harness hook i.
|
koşum kancası |
|
43 |
Genel |
hay hook i.
|
saman kancası |
|
44 |
Genel |
boot hook i.
|
çizme giyme kancası |
|
45 |
Genel |
hook ladder i.
|
itfaiye merdiveni |
|
46 |
Genel |
hook-and-ladder truck i.
|
merdivenli itfaiye aracı |
|
47 |
Genel |
hook-up i.
|
ekleme |
|
48 |
Genel |
chimney hook i.
|
şömine kancası |
|
49 |
Genel |
curtain hook i.
|
perde kancası |
|
50 |
Genel |
fifi hook i.
|
soru işareti şeklinde bir kancadan oluşan küçük bir tırmanış ekipmanı |
|
51 |
Genel |
fire hook i.
|
yangın kancası |
|
52 |
Genel |
fire hook i.
|
yangın söndürmede kullanılan bir kanca türü |
|
53 |
Genel |
gate hook i.
|
kapıyı kapatmaya yarayan kanca biçimli parça |
|
54 |
Genel |
hook up f.
|
ilişki kurmak |
|
55 |
Genel |
hook it f.
|
kaçmak |
|
56 |
Genel |
hook up f.
|
askıya asmak |
|
57 |
Genel |
hook on f.
|
kancayı takmak |
|
58 |
Genel |
hook up f.
|
birleştirmek |
|
59 |
Genel |
hook up with f.
|
evlenmek |
|
60 |
Genel |
hook up f.
|
kancayla tutturmak |
|
61 |
Genel |
hook up f.
|
kancayla bağlamak |
|
62 |
Genel |
fish with a hook f.
|
olta iğnesi ile balık avlamak |
|
63 |
Genel |
hook on f.
|
bağlamak |
|
64 |
Genel |
hook it f.
|
tüymek |
|
65 |
Genel |
hook up f.
|
bağlamak |
|
66 |
Genel |
hook it f.
|
sıvışmak |
|
67 |
Genel |
hook up with an old flame f.
|
(eski sevgiliyle vb) yeniden görüşmeye başlamak |
|
68 |
Genel |
get off the hook f.
|
oltadan kurtulmak |
|
69 |
Genel |
get off the hook f.
|
zor bir durumdan kurtulmak |
|
70 |
Genel |
get off the hook f.
|
ağdan kurtulmak |
|
71 |
Genel |
be on the hook f.
|
zor durumda olmak |
|
72 |
Genel |
hook up the back f.
|
(kamyonun vb) arkasını takmak |
|
73 |
Genel |
hook up the back f.
|
(kamyon vb) arkayı takmak |
|
74 |
Genel |
take the phone off the hook f.
|
(ahizeyi yuvasından kaldırarak) telefonu meşgule almak |
|
75 |
Genel |
hook up f.
|
birbirine bağlamak |
|
76 |
Genel |
hook up f.
|
araca yük hayvanı bağlamak |
|
77 |
Genel |
hook up f.
|
(ekip) bir araca bağlanmak |
|
78 |
Genel |
hook up f.
|
eklemek |
|
79 |
Genel |
hook something into something f.
|
bir şeyi bir şeye bağlamak |
|
80 |
Genel |
hook-shaped s.
|
çengelsi |
|
81 |
Genel |
hook-nosed s.
|
gaga burunlu |
|
82 |
Genel |
on-hook s.
|
(telefon) kapalı |
|
83 |
Genel |
off-hook s.
|
(telefon) açık |
|
84 |
Genel |
hook and eye s.
|
düğme takmaya karşı dini çekinceleri olan |
|
85 |
Genel |
hook-nosed s.
|
kemerli burunlu |
|
86 |
Genel |
on the hook s.
|
zor veya tehlikeli duruma yakalanmış |
|
87 |
Genel |
on the hook s.
|
borçlu |
|
88 |
Genel |
on the hook s.
|
ödemekle yükümlü |
|
89 |
Genel |
on the hook s.
|
tedarikle yükümlü |
|
90 |
Genel |
on the hook s.
|
mükellef |
|
91 |
Genel |
on the hook s.
|
mesul |
|
92 |
Genel |
on the hook s.
|
suçlanmış |
|
93 |
Genel |
on the hook s.
|
suçlanan |
|
94 |
Genel |
on my own hook zf.
|
kendi kendime |
|
95 |
Genel |
on my own hook zf.
|
kendi başıma |
|
96 |
Genel |
on one's own hook zf.
|
kendi kendine (yapmak) |
|
97 |
Genel |
on one's own hook zf.
|
kendi kendine |
|
98 |
Genel |
on one's own hook zf.
|
kendi başına (yapmak) |
|
99 |
Genel |
on one's own hook zf.
|
bağımsız olarak |
|
100 |
Genel |
hook line and sinker zf.
|
her ayrıntıda |
|
101 |
Genel |
hook line and sinker zf.
|
tamamen |
|
102 |
Genel |
hook line and sinker zf.
|
(inanç, kabul) sorgusuz sualsiz |
|
103 |
Genel |
hook line and sinker zf.
|
(inanç, kabul) saf saf |
|
104 |
Genel |
hook, line, and sinker zf.
|
tereddütsüz bir şekilde |
|
105 |
Genel |
hook, line, and sinker zf.
|
şüphesiz bir şekilde |
|
106 |
Genel |
off the hook zf.
|
sıkıntıdan kurtularak |
|
107 |
Genel |
off the hook zf.
|
dertten kurtularak |
|
108 |
Genel |
off the hook zf.
|
beladan kurtularak |
|
109 |
Genel |
off the hook zf.
|
sorumluluktan kurtularak |
|
Phrasals |
|
110 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
asmak |
|
111 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
kanca ile tutturmak |
|
112 |
Öbek Fiiller |
hook up with f.
|
birisiyle takılmak |
|
113 |
Öbek Fiiller |
hook up with f.
|
birisiyle ilişki yaşamaya başlamak |
|
114 |
Öbek Fiiller |
hook up with someone f.
|
biriyle takılmak |
|
115 |
Öbek Fiiller |
hook up with someone f.
|
biriyle buluşmak/görüşüyor olmak |
|
116 |
Öbek Fiiller |
hook something down f.
|
miğdeye indirmek / hızlıca yemek |
|
117 |
Öbek Fiiller |
hook something down f.
|
kancalamak |
|
118 |
Öbek Fiiller |
hook something down f.
|
kancayla tutturmak/bitiştirmek |
|
119 |
Öbek Fiiller |
hook (something) onto (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) kancalamak |
|
120 |
Öbek Fiiller |
hook (something) onto (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) kancayla tutturmak/bağlamak |
|
121 |
Öbek Fiiller |
hook (something) onto (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) kancayla takmak |
|
122 |
Öbek Fiiller |
hook (something) onto (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) çengelle geçirmek/bağlamak |
|
123 |
Öbek Fiiller |
hook (something) onto (someone or something) f.
|
(bir şeyi birine/bir şeye) çengelle tutturmak |
|
124 |
Öbek Fiiller |
hook down f.
|
kancayla/çengelle yerine sabitlemek |
|
125 |
Öbek Fiiller |
hook down f.
|
kancayla/çengelle yerine tutturmak |
|
126 |
Öbek Fiiller |
hook down f.
|
kancayla/çengelle yerine bağlamak |
|
127 |
Öbek Fiiller |
hook down f.
|
yutmak |
|
128 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
-e bağımlı hale gelmek |
|
129 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
'-e bağımlı olmak |
|
130 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
'-e alışmak |
|
131 |
Öbek Fiiller |
hook someone on something f.
|
birini bir şeye bağımlı hale getirmek |
|
132 |
Öbek Fiiller |
hook up f.
|
araca yük hayvanı bağlamak |
|
133 |
Öbek Fiiller |
hook up f.
|
(ekip) bir araca bağlanmak |
|
134 |
Öbek Fiiller |
hook in f.
|
içine çekmek |
|
135 |
Öbek Fiiller |
hook in f.
|
ilgisini çekmek |
|
136 |
Öbek Fiiller |
hook in f.
|
cezbetmek |
|
137 |
Öbek Fiiller |
hook into (something) f.
|
(bir şeye) bağlanmak |
|
138 |
Öbek Fiiller |
hook in (something) f.
|
(bir şeye) bağlanmak |
|
139 |
Öbek Fiiller |
hook into f.
|
-e bağlamak |
|
140 |
Öbek Fiiller |
hook something on (to someone or something) f.
|
bir şeyi (birine/bir şeye) takmak/iliştirmek |
|
141 |
Öbek Fiiller |
hook something on (to someone or something) f.
|
bir şeyi (birine/bir şeye) asmak |
|
142 |
Öbek Fiiller |
hook something on (to someone or something) f.
|
bir şeyi (birine/bir şeye) kancayla takmak/kancalamak |
|
143 |
Öbek Fiiller |
hook something on (to someone or something) f.
|
bir şeyi (birine/bir şeye) çengelle tutmak |
|
144 |
Öbek Fiiller |
hook something up f.
|
bir şeyi bağlayıp çalışır hale getirmek |
|
145 |
Öbek Fiiller |
hook something up f.
|
bir şeyin bağlantısını yapmak/kurmak |
|
146 |
Öbek Fiiller |
hook something up f.
|
bir şeyi kurup çalıştırmak |
|
147 |
Öbek Fiiller |
hook up with f.
|
biriyle tanışıp zaman geçirmeye başlamak |
|
148 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
benimsemek |
|
149 |
Öbek Fiiller |
hook on f.
|
edinmek |
|
Proverb |
|
150 |
Atasözü |
you need to bait the hook to catch the fish
|
bir şeyi yapabilmek/bir işi yürütebilmek için önce gereken hazırlıkları yapmalısın |
|
Colloquial |
|
151 |
Konuşma Dili |
be off the hook f.
|
ferahlamak |
|
152 |
Konuşma Dili |
hook it f.
|
koşarak kaçmak |
|
153 |
Konuşma Dili |
be off the hook f.
|
rahatlamak |
|
154 |
Konuşma Dili |
hook it f.
|
tabanları yağlamak |
|
155 |
Konuşma Dili |
be off the hook f.
|
(sıkıntıdan) kurtulmak |
|
156 |
Konuşma Dili |
hook it f.
|
uçarcasına kaçmak |
|
157 |
Konuşma Dili |
take the telephone off the hook f.
|
ahizeyi kaldırmak |
|
158 |
Konuşma Dili |
leave the telephone off the hook f.
|
telefonu açık bırakmak |
|
159 |
Konuşma Dili |
leave the telephone off the hook f.
|
ahizeyi tam kapatmamak |
|
160 |
Konuşma Dili |
leave the telephone off the hook f.
|
ahizeyi açık bırakmak |
|
161 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
elektronik bir aleti/sistemi bağlamak |
|
162 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
bağlantısını yapmak |
|
163 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
buluşup vakit geçirmek |
|
164 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
buluşup takılmak |
|
165 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
çöpçatanlık yapmak |
|
166 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
iki kişinin arasını yapmak |
|
167 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
iki kişi için bir buluşma ayarlamak |
|
168 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
birini birine ayarlamak |
|
169 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
evlenmek |
|
170 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
birine duygusal olarak bağlanmak |
|
171 |
Konuşma Dili |
hook up f.
|
biriyle romantik bir ilişkiye girmek |
|
172 |
Konuşma Dili |
hook up with someone f.
|
biriyle güçlerini birleştirmek/bir araya getirmek |
|
173 |
Konuşma Dili |
hook up with someone f.
|
biriyle ortak iş yapmak |
|
174 |
Konuşma Dili |
hook up with someone f.
|
biriyle ortak olmak/çalışmak |
|
175 |
Konuşma Dili |
hook up with someone f.
|
biriyle bir araya gelmek |
|
176 |
Konuşma Dili |
hook it f.
|
otostop çekmek |
|
177 |
Konuşma Dili |
hook it f.
|
başkasından bırakmasını istemek |
|
178 |
Konuşma Dili |
hook line and sinker expr.
|
bütünüyle |
|
179 |
Konuşma Dili |
hook line and sinker expr.
|
en ince ayrıntısına kadar |
|
180 |
Konuşma Dili |
on one's own hook expr.
|
kendi kendine |
|
181 |
Konuşma Dili |
on one's own hook expr.
|
kendi girişimiyle |
|
182 |
Konuşma Dili |
on one's own hook expr.
|
kendi başına |
|
183 |
Konuşma Dili |
hook line and sinker expr.
|
tamamıyla |
|
184 |
Konuşma Dili |
on the hook for [uk] expr.
|
-den sorumlu |
|
Idioms |
|
185 |
Deyim |
sky hook i.
|
hayali/gerçekte var olmayan vinç |
|
186 |
Deyim |
sky hook i.
|
hayali/gerçekte var olmayan bir alet |
|
187 |
Deyim |
be given the hook f.
|
işten çıkarılmak/atılmak/alınmak |
|
188 |
Deyim |
be given the hook f.
|
görevden alınmak |
|
189 |
Deyim |
be given the hook f.
|
ilişiği kesilmek |
|
190 |
Deyim |
fall for somebody hook line and sinker f.
|
abayı yakmak |
|
191 |
Deyim |
by hook or by crook f.
|
allem edip kallem etmek |
|
192 |
Deyim |
let off the hook f.
|
ateşten almak |
|
193 |
Deyim |
hook oneself on someone f.
|
birine abayı yakmak |
|
194 |
Deyim |
get someone off the hook f.
|
birini ipten almak |
|
195 |
Deyim |
hook someone on something f.
|
birini uyuşturucuya veya alkole alıştırmak |
|
196 |
Deyim |
let somebody off the hook f.
|
birini (içinde olduğu) zor bir durumdan kurtarmak |
|
197 |
Deyim |
get somebody off the hook f.
|
birini (içinde olduğu) zor bir durumdan kurtarmak |
|
198 |
Deyim |
believe one's story hook line and sinker f.
|
birinin hikayesine tamamen inanmak |
|
199 |
Deyim |
swallow something hook, line, and sinker f.
|
bir şeye salak gibi inanmak |
|
200 |
Deyim |
wriggle off the hook f.
|
bir şeyler yapmaktan kaçınmak |
|
201 |
Deyim |
hook oneself on someone f.
|
birine bağlanmak |
|
202 |
Deyim |
be on the hook f.
|
başı dertte olmak |
|
203 |
Deyim |
get someone off the hook f.
|
birini beladan kurtarmak |
|
204 |
Deyim |
believe one's story hook line and sinker f.
|
birinin hikayesine en ince ayrıntısına kadar inanmak |
|
205 |
Deyim |
hook someone up with someone f.
|
birini birine ayarlamak |
|
206 |
Deyim |
sling one's hook f.
|
basıp gitmek |
|
207 |
Deyim |
hook up with someone f.
|
biriyle buluşmak/takılmak |
|
208 |
Deyim |
sling one's hook f.
|
çekip gitmek |
|
209 |
Deyim |
fall for something hook line and sinker f.
|
gözü kapalı inanmak |
|
210 |
Deyim |
be on the hook f.
|
güç durumda olmak |
|
211 |
Deyim |
let off the hook f.
|
oltadan kurtarmak |
|
212 |
Deyim |
let off the hook f.
|
sorundan kurtarmak |
|
213 |
Deyim |
wriggle off the hook f.
|
sorumluluktan kaçmak |
|
214 |
Deyim |
fall for somebody hook line and sinker f.
|
tamamen bağlanmak |
|
215 |
Deyim |
be on the hook f.
|
zor durumda olmak |
|
216 |
Deyim |
ring off the hook f.
|
(telefon) acı acı çalmak |
|
217 |
Deyim |
be on the hook f.
|
zor duruma düşmek |
|
218 |
Deyim |
hook up with an old flame f.
|
(eski sevgiliyle vb) yeniden görüşmeye başlamak |
|
219 |
Deyim |
fall for something hook, line and sinker f.
|
üç kağıda gelmek |
|
220 |
Deyim |
swallow something hook, line, and sinker f.
|
zokayı yutmak |
|
221 |
Deyim |
let off the hook f.
|
zor durumdan kurtarmak |
|
222 |
Deyim |
get the hook [uk] f.
|
bir işten/görevden kurtulmak |
|
223 |
Deyim |
get the hook f.
|
uzaklaştırılmak |
|
224 |
Deyim |
get the hook f.
|
dışarı alınmak |
|
225 |
Deyim |
get the hook f.
|
kenara alınmak |
|
226 |
Deyim |
get the hook f.
|
oyundan çıkarılmak |
|
227 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
birini kovmak |
|
228 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
birini işten atmak/çıkarmak |
|
229 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
postalanmak |
|
230 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
gönderilmek |
|
231 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
ilişiği kesilmek |
|
232 |
Deyim |
give someone the hook [us] f.
|
işine son verilmek |
|
233 |
Deyim |
be given the hook f.
|
oyundan alınmak |
|
234 |
Deyim |
be given the hook f.
|
gruptan çıkarılmak |
|
235 |
Deyim |
be given the hook f.
|
takımdan şutlanmak |
|
236 |
Deyim |
get somebody on the hook f.
|
oltaya getirmek |
|
237 |
Deyim |
be off the hook f.
|
affedilmiş/bağışlanmış olmak |
|
238 |
Deyim |
be off the hook f.
|
aklanmış olmak |
|
239 |
Deyim |
be off the hook f.
|
temize çıkmış olmak |
|
240 |
Deyim |
be off the hook f.
|
bırakılmış olmak |
|
241 |
Deyim |
be off the hook f.
|
salıverilmiş olmak |
|
242 |
Deyim |
be off the hook f.
|
suçu/sorumluluğu üstünden atmış olmak |
|
243 |
Deyim |
be off the hook f.
|
zorluktan/zorunluluktan kurtulmuş olmak |
|
244 |
Deyim |
be off the hook f.
|
telefon açık kalmış olmak |
|
245 |
Deyim |
be off the hook f.
|
telefonun ahizesi yerine yerleşmemiş olmak |
|
246 |
Deyim |
be off the hook f.
|
telefonun ahizesi yerinden çıkmış olmak |
|
247 |
Deyim |
be on the hook f.
|
sürüncemede bırakılmak |
|
248 |
Deyim |
be on the hook f.
|
sürekli ertelenmek |
|
249 |
Deyim |
be on the hook f.
|
uzun uzadıya tutulmak |
|
250 |
Deyim |
be on the hook f.
|
uzatılan/geciktirilen bir durumun içinde olmak |
|
251 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) durmadan çalmak |
|
252 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) çalıp durmak |
|
253 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) çok sık çalmak |
|
254 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) deli gibi çalmak |
|
255 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) çalıp çalıp durmak |
|
256 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
dakka başı (telefon) çalmak |
|
257 |
Deyim |
be ringing off the hook f.
|
(telefon) susmamak |
|
258 |
Deyim |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
(birine) sırılsıklam aşık olmak |
|
259 |
Deyim |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
(birine) körkütük aşık olmak |
|
260 |
Deyim |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
(birine) abayı yakmak |
|
261 |
Deyim |
fall for (someone) hook, line, and sinker f.
|
(birine) deli gibi aşık olmak |
|
262 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
(bir şeyi) yutmak |
|
263 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
(bir şeye aldatmacaya) düşmek |
|
264 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
(bir şeye) inanmak |
|
265 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
(bir şeye) sazan gibi atlamak/düşmek |
|
266 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
(bir şeye) sorgusuz sualsiz inanmak |
|
267 |
Deyim |
fall for (something) hook, line, and sinker f.
|
zokayı yutmak |
|
268 |
Deyim |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
birine sırılsıklam aşık olmak |
|
269 |
Deyim |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
birine körkütük aşık olmak |
|
270 |
Deyim |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
birine abayı yakmak |
|
271 |
Deyim |
fall for someone hook, line and sinker f.
|
birine deli gibi aşık olmak |
|
272 |
Deyim |
get (one) off the hook f.
|
(birini) ipten almak |
|
273 |
Deyim |
get (one) off the hook f.
|
(birini) beladan kurtarmak |
|
274 |
Deyim |
get (one) off the hook f.
|
(birini) ceza almaktan kurtarmak |
|
275 |
Deyim |
get (one) off the hook f.
|
(birini içinde olduğu) zor bir durumdan kurtarmak |
|
276 |
Deyim |
get (one) off the hook f.
|
(birini) bir işten/sorumluluktan kurtarmak |
|
277 |
Deyim |
hook oneself on f.
|
-e abayı yakmak |
|
278 |
Deyim |
hook oneself on f.
|
'-e bağlanmak |
|
279 |
Deyim |
let (one) off the hook f.
|
(birini) zor bir durumdan kurtarmak |
|
280 |
Deyim |
let (one) off the hook f.
|
(birini) ipten almak |
|
281 |
Deyim |
let someone off the hook f.
|
birini zor bir durumdan kurtarmak |
|
282 |
Deyim |
let someone off the hook f.
|
birini ipten almak |
|
283 |
Deyim |
let someone off the hook f.
|
birini düştüğü beladan kurtarmak |
|
284 |
Deyim |
be let off the hook f.
|
rahatlamak |
|
285 |
Deyim |
be let off the hook f.
|
affedilmek |
|
286 |
Deyim |
be let off the hook f.
|
serbest/rahat bırakılmak |
|
287 |
Deyim |
be let off the hook f.
|
suçu, sorumluluğu, zorunluluğu ortadan kalkmak |
|
288 |
Deyim |
sink the hook f.
|
oltayla balık yakalamak |
|
289 |
Deyim |
sink the hook f.
|
zokayı balığa takmak |
|
290 |
Deyim |
sink the hook f.
|
birinin dikkatini çekmek |
|
291 |
Deyim |
crooked as a fish hook s.
|
üçkağıtçı |
|
292 |
Deyim |
off the hook s.
|
aklanmış |
|
293 |
Deyim |
off the hook s.
|
affedilmiş |
|
294 |
Deyim |
off the hook s.
|
salıverilmiş |
|
295 |
Deyim |
off the hook s.
|
serbest bırakılmış |
|
296 |
Deyim |
off the hook s.
|
suçlamadan, sorumluluktan, zorunluluktan, zorluktan kurtulmuş/kurtarmış |
|
297 |
Deyim |
off the hook s.
|
açık kalmış (telefon) |
|
298 |
Deyim |
off the hook s.
|
keyifli |
|
299 |
Deyim |
off the hook s.
|
hoş |
|
300 |
Deyim |
off the hook s.
|
eğlenceli |
|
301 |
Deyim |
off the hook s.
|
bir zorunluluktan kurtulmuş |
|
302 |
Deyim |
off the hook s.
|
bir mecburiyetten kurtulmuş |
|
303 |
Deyim |
off the hook s.
|
bir yükümlülükten kurtulmuş |
|
304 |
Deyim |
off the hook s.
|
suçlamadan kurtulmuş |
|
305 |
Deyim |
off the hook s.
|
mecburiyetten kurtulmuş |
|
306 |
Deyim |
off the hook s.
|
beladan kurtulmuş |
|
307 |
Deyim |
off the hook s.
|
zorluktan kurtulmuş |
|
308 |
Deyim |
off the hook s.
|
(telefon) açık kalmış |
|
309 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
allem edip kallem edip |
|
310 |
Deyim |
off the hook expr.
|
al kullan |
|
311 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
ama öyle ama böyle |
|
312 |
Deyim |
crooked as a fish hook expr.
|
dürüst olmayan |
|
313 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
her ne pahasına olursa olsun |
|
314 |
Deyim |
off the hook expr.
|
ferahlamış |
|
315 |
Deyim |
off the hook expr.
|
hazır giyim |
|
316 |
Deyim |
hook line and sinker expr.
|
en ince ayrıntısına kadar |
|
317 |
Deyim |
as crooked as a fish hook expr.
|
madrabaz |
|
318 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
öyle ya da böyle |
|
319 |
Deyim |
crooked as a fish hook expr.
|
madrabaz |
|
320 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
nasıl olursa olsun |
|
321 |
Deyim |
crooked as a fish hook expr.
|
namussuz |
|
322 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
ne yap et |
|
323 |
Deyim |
on his own hook expr.
|
kendi başına |
|
324 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
ne yapıp edip |
|
325 |
Deyim |
as crooked as a fish hook expr.
|
namussuz |
|
326 |
Deyim |
off the hook expr.
|
sıyrılmış |
|
327 |
Deyim |
by hook or by crook expr.
|
şöyle ya da böyle |
|
328 |
Deyim |
ring off the hook expr.
|
telefonun çok çalması |
|
329 |
Deyim |
ring off the hook expr.
|
telefonun durmadan çalması |
|
330 |
Deyim |
off the hook expr.
|
(beladan vb) kurtulmuş |
|
331 |
Deyim |
as crooked as a fish hook expr.
|
üçkağıtçı |
|
332 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
ama öyle ama böyle |
|
333 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
öyle ya da böyle |
|
334 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
bir şekilde |
|
335 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
allem edip kallem edip |
|
336 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
ne yapıp edip |
|
337 |
Deyim |
by hook or crook expr.
|
nasıl olursa olsun |
|
338 |
Deyim |
on own hook expr.
|
kendi kendine |
|
339 |
Deyim |
on own hook expr.
|
kendi başına |
|
340 |
Deyim |
on own hook expr.
|
başkasından yardım görmeden |
|
341 |
Deyim |
on own hook expr.
|
tek başına |
|
342 |
Deyim |
on own hook expr.
|
bağımsız olarak |
|
343 |
Deyim |
on own hook expr.
|
kendi girişimiyle |
|
344 |
Deyim |
on your own hook [us] expr.
|
kendi kendine |
|
345 |
Deyim |
on your own hook [us] expr.
|
kendi başına |
|
346 |
Deyim |
on your own hook [us] expr.
|
bağımsız olarak |
|
347 |
Deyim |
on your own hook [us] expr.
|
kendi girişimiyle |
|
Institutes |
|
348 |
Kurum/Kuruluş |
hook-and-ladder company i.
|
merdivenli itfaiye kamyonu kullanan itfaiye şirketi |
|
349 |
Kurum/Kuruluş |
hook-and-ladder company i.
|
itfaiye amirliği |
|
350 |
Kurum/Kuruluş |
hook and ladder i.
|
merdivenli itfaiye aracından oluşan yangın departmanı |
|
Industry |
|
351 |
Sanayi |
forelock hook i.
|
(halat yapımında) üç ipliği birlikte büken vinç veya makara |
|
Technical |
|
352 |
Teknik |
trip hook i.
|
kolayca veya otomatik çözülebilecek şekilde ayarlanmış kanca |
|
353 |
Teknik |
slip hook i.
|
kolayca veya otomatik çözülebilecek şekilde ayarlanmış kanca |
|
354 |
Teknik |
hook strip i.
|
askılık pervazı |
|
355 |
Teknik |
bent hook i.
|
aşırı yük sonucu eğilmiş kanca |
|
356 |
Teknik |
maximum hook height i.
|
azami kanca yüksekliği |
|
357 |
Teknik |
catch hook i.
|
bağlama kancası |
|
358 |
Teknik |
hook knife i.
|
bağcı çakısı |
|
359 |
Teknik |
connecting hook i.
|
bağlantı çengeli |
|
360 |
Teknik |
hook-up i.
|
bağlantı |
|
361 |
Teknik |
hook knife i.
|
bahçıvan çakısı |
|
362 |
Teknik |
pipe hook i.
|
boru çengeli |
|
363 |
Teknik |
hook-up i.
|
birbirine bağlama |
|
364 |
Teknik |
hook spanner i.
|
çengel anahtar |
|
365 |
Teknik |
hook bolt i.
|
çengelli cıvata |
|
366 |
Teknik |
pull hook i.
|
çekme kancası |
|
367 |
Teknik |
clip hook i.
|
çifte kanca |
|
368 |
Teknik |
coat hook i.
|
çengel |
|
369 |
Teknik |
tow hook i.
|
çekme kancası |
|
370 |
Teknik |
hook conveyor i.
|
çengelli konveyör |
|
371 |
Teknik |
hook-and-eye hinge i.
|
çengelli menteşe |
|
372 |
Teknik |
draft hook i.
|
çekme kancası |
|
373 |
Teknik |
towing hook i.
|
çekme kancası |
|
374 |
Teknik |
fast release hook i.
|
çabuk kurtarma kancası |
|
375 |
Teknik |
draw-hook nut i.
|
cer kancası somunu |
|
376 |
Teknik |
towing hook mechanism i.
|
çekme kancası mekanizması |
|
377 |
Teknik |
towing hook i.
|
çeki kancası |
|
378 |
Teknik |
hitch hook i.
|
çeki kancası |
|
379 |
Teknik |
hook-and-eye hinge i.
|
çengel menteşe |
|
380 |
Teknik |
crochet hook i.
|
dantel tığı |
|
381 |
Teknik |
forged steel self-locking hook i.
|
dövme çelik kendinden kilitlemeli kanca |
|
382 |
Teknik |
hook swivel i.
|
döner kanca |
|
383 |
Teknik |
swivel hook i.
|
döner kanca |
|
384 |
Teknik |
forged steel lifting hook i.
|
dövme çelik kaldırma kancası |
|
385 |
Teknik |
swirl hook i.
|
döner kanca |
|
386 |
Teknik |
clothes hook i.
|
elbise çengeli |
|
387 |
Teknik |
safety hook i.
|
emniyet çengeli |
|
388 |
Teknik |
hook knife i.
|
eğri çakı |
|
389 |
Teknik |
hook and eye i.
|
erkek veya dişi kopça |
|
390 |
Teknik |
safety hook i.
|
emniyet kancası |
|
391 |
Teknik |
attaching hook i.
|
ekleme kancası |
|
392 |
Teknik |
hook spanner i.
|
eğri kollu anahtar |
|
393 |
Teknik |
meat hook i.
|
el kancası |
|
394 |
Teknik |
safety-hook pin i.
|
emniyet kancası pernosu |
|
395 |
Teknik |
hook swivel i.
|
fırdöndü kanca |
|
396 |
Teknik |
boat hook i.
|
filika kancası |
|
397 |
Teknik |
tensioning hook i.
|
germe kancası |
|
398 |
Teknik |
tenter hook i.
|
germe makinesi kancası |
|
399 |
Teknik |
chain coupling hook i.
|
gergi çengeli |
|
400 |
Teknik |
eye hook i.
|
gözlü kanca |
|
401 |
Teknik |
rope hook i.
|
halat kancası |
|
402 |
Teknik |
hose hook i.
|
hortum kavisi |
|
403 |
Teknik |
ring-hook i.
|
halkalı çivi |
|
404 |
Teknik |
pipe hook i.
|
kampin |
|
405 |
Teknik |
hook attachment i.
|
kanca bağlantısı |
|
406 |
Teknik |
hook pin i.
|
kanca pernosu |
|
407 |
Teknik |
hook bolt i.
|
kancalı cıvata |
|
408 |
Teknik |
hook conveyor i.
|
kancalı taşıyıcı |
|
409 |
Teknik |
shell copy hook i.
|
kabuk kopyalama kancası |
|
410 |
Teknik |
hook-nail i.
|
kancalı çivi |
|
411 |
Teknik |
hook inserter i.
|
kanca yerleştirici |
|
412 |
Teknik |
hook block i.
|
kanca makarası |
|
413 |
Teknik |
hook block i.
|
kanca bloku |
|
414 |
Teknik |
hook speed i.
|
kanca hızı |
|
415 |
Teknik |
hook load pin i.
|
kanca yük kopilyası |
|
416 |
Teknik |
hook tier i.
|
kanca bağlayıcı |
|
417 |
Teknik |
hook gate i.
|
kanca kapak |
|
418 |
Teknik |
hook screw i.
|
kancalı vida |
|
419 |
Teknik |
fastening hook bracket i.
|
kapı kilitleme mandalı |
|
420 |
Teknik |
coat hook i.
|
kanca |
|
421 |
Teknik |
fastening hook i.
|
kapak kancası |
|
422 |
Teknik |
snap hook i.
|
kanca |
|
423 |
Teknik |
lifting hook i.
|
kaldırma römorkörü kancası |
|
424 |
Teknik |
lifting hook i.
|
kaldırma kancası |
|
425 |
Teknik |
hook approach i.
|
kanca yanaşması |
|
426 |
Teknik |
hook approach i.
|
kanca mesafesi |
|
427 |
Teknik |
hook-on type fork arms i.
|
kancalı tip çatal kollar |
|
428 |
Teknik |
hook-bar i.
|
kanca mili |
|
429 |
Teknik |
fastening hook i.
|
kapı kilitleme mandalı |
|
430 |
Teknik |
safety-hook for door lever i.
|
kilit manivelası emniyet kancası |
|
431 |
Teknik |
gutter hook i.
|
kepçe |
|
432 |
Teknik |
forged steel self-locking hook i.
|
kendinden kilitlemeli dövme çelik kanca |
|
433 |
Teknik |
packing hook i.
|
katlama kancası |
|
434 |
Teknik |
lock hook i.
|
kilit kancası |
|
435 |
Teknik |
on-hook signal i.
|
konuşmanın bitimi sinyali |
|
436 |
Teknik |
user hook i.
|
kullanıcı oltası |
|
437 |
Teknik |
hook-and-but joint i.
|
kurtağzı geçme |
|
438 |
Teknik |
tail hook i.
|
kuyruk kancası |
|
439 |
Teknik |
mechanical hook-type connections i.
|
mekanik kancalı tip bağlantılar |
|
440 |
Teknik |
mechanical hook-type connection i.
|
mekanik kancalı tip bağlantı |
|
441 |
Teknik |
rubber hook i.
|
lastik dirsek |
|
442 |
Teknik |
mechanical hook-type connections i.
|
mekanik kanca tipi bağlantılar |
|
443 |
Teknik |
mechanical hook-type connection i.
|
mekanik kanca tipi bağlantı |
|
444 |
Teknik |
gang hook i.
|
küçük çengelli olta |
|
445 |
Teknik |
forged steel hook with latch i.
|
mandallı dövme çelik kanca |
|
446 |
Teknik |
forged steel lifting hook with latch i.
|
mandallı dövme çelik kaldırma kancası |
|
447 |
Teknik |
articulated hook i.
|
oynak kanca |
|
448 |
Teknik |
s-hook i.
|
s -kancası |
|
449 |
Teknik |
hook spanner i.
|
s-anahtar |
|
450 |
Teknik |
stop hook i.
|
tutma kancası |
|
451 |
Teknik |
telephone hook i.
|
telefon kancası |
|
452 |
Teknik |
lock hook i.
|
tesbit kancası |
|
453 |
Teknik |
crochet hook i.
|
tığ |
|
454 |
Teknik |
hook bolt i.
|
tespit kancası |
|
455 |
Teknik |
lock hook anchorage i.
|
tesbit kancası bağlantısı |
|
456 |
Teknik |
off-hook i.
|
telefon açık |
|
457 |
Teknik |
grappling hook i.
|
tutma kancası |
|
458 |
Teknik |
screw hook i.
|
vidalı kanca |
|
459 |
Teknik |
hook-and-eye i.
|
vidalı çengel |
|
460 |
Teknik |
screw hook i.
|
vidalı çengel |
|
461 |
Teknik |
height of crane hook i.
|
vinç kanca yüksekliği |
|
462 |
Teknik |
lap hook i.
|
vatka kancası |
|
463 |
Teknik |
crane hook i.
|
vinç çengeli |
|
464 |
Teknik |
hook speed i.
|
vinç kaldırma hızı |
|
465 |
Teknik |
crane hook i.
|
vinç kancası |
|
466 |
Teknik |
snap hook i.
|
yaylı kanca |
|
467 |
Teknik |
gutter hook i.
|
yağmur oluğu kepçesi |
|
468 |
Teknik |
towing hook i.
|
yedekte çekme kancası |
|
469 |
Teknik |
chain hook i.
|
zincir çengeli |
|
470 |
Teknik |
bench hook i.
|
tezgah kancası |
|
471 |
Teknik |
v hook i.
|
eksantrik kolun ucundaki v şekilli çentik |
|
472 |
Teknik |
wed hook i.
|
tapayı tabancadan çıkarmak için kullanılan ucu vidalı veya kancalı çubuk |
|
473 |
Teknik |
hook and ladder i.
|
merdivenli itfaiye aracı |
|
474 |
Teknik |
hook-up i.
|
düzenek |
|
475 |
Teknik |
hook-up i.
|
düzenek şeması |
|
476 |
Teknik |
hook-up i.
|
düzenek planı |
|
477 |
Teknik |
hook-up i.
|
(araçtaki mekanizmalar) birbiriyle etkileşim halinde olan parçaların dizilişi veya düzeni |
|
478 |
Teknik |
hook-up i.
|
üst satıra aktarılan ve önünde sol açılı ayraç olan bir satır sonu |
|
479 |
Teknik |
hook-up i.
|
boru |
|
480 |
Teknik |
hook-up i.
|
fiş |
|
481 |
Teknik |
hook-up i.
|
hortum |
|
482 |
Teknik |
hook-up i.
|
kaynaktan su, elektrik aktaran bağlantı parçası |
|
483 |
Teknik |
mousing hook i.
|
asılan şeyin kurtulmasını önlemesi için parça eklenmiş kanca |
|
484 |
Teknik |
cup hook i.
|
kupa kanca |
|
485 |
Teknik |
shave hook i.
|
keskin kenarlı çelik levha ile saptan oluşan ve metalleri kazımak için kullanılan bir alet |
|
486 |
Teknik |
singletree hook and ferrule i.
|
araba falakası kancasına takılı demir başlık |
|
487 |
Teknik |
singletree hook and ferrule i.
|
demir kanca başlığı |
|
488 |
Teknik |
hook up f.
|
mekanizmanın parçalarını telleri birbirine bağlayarak birleştirmek |
|
489 |
Teknik |
hook up f.
|
güç kaynağına bağlanmak |
|
490 |
Teknik |
hook up f.
|
sinyal kaynağına bağlanmak |
|
Computer |
|
491 |
Bilgisayar |
hook switch i.
|
askı anahtarı |
|
492 |
Bilgisayar |
off-hook telephone i.
|
açık telefon |
|
493 |
Bilgisayar |
hook type i.
|
kanca türü |
|
494 |
Bilgisayar |
shell copy hook i.
|
kabuk kopyalama çengeli |
|
495 |
Bilgisayar |
user hook i.
|
kullanıcı oltası |
|
496 |
Bilgisayar |
off-hook led i.
|
kurtuluş ışığı |
|
497 |
Bilgisayar |
off-hook s.
|
açık |
|
498 |
Bilgisayar |
on hook s.
|
kapalı |
|
Informatics |
|
499 |
Bilişim |
off-hook s.
|
devre dışı |
|
Telecom |
|
500 |
Telekom |
switch hook i.
|
anahtar kancası |
|