|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
belirgin bir fark |
a marked difference i.
|
|
2 |
Genel |
belirgin olma |
explicitness i.
|
|
3 |
Genel |
belirgin kanıt |
extreme manifestation i.
|
|
4 |
Genel |
tek belirgin benzerlik |
one obvious similarity i.
|
|
5 |
Genel |
belirgin bir amaca sahip olma |
sense of purpose i.
|
|
6 |
Genel |
belirgin alan |
apparent area i.
|
|
7 |
Genel |
en belirgin hak |
most distinct right i.
|
|
8 |
Genel |
belirgin emare |
mounting evidence i.
|
|
9 |
Genel |
bariz/belirgin hata |
obvious error i.
|
|
10 |
Genel |
çok belirgin ima |
broad hint i.
|
|
11 |
Genel |
belirgin yer veya nesne |
landmark i.
|
|
12 |
Genel |
belirgin yer |
landmark i.
|
|
13 |
Genel |
belirgin üstünlük |
decisive advantage i.
|
|
14 |
Genel |
belirgin düşüş |
significant decrease i.
|
|
15 |
Genel |
belirgin düşüş |
marked fall i.
|
|
16 |
Genel |
belirgin farklar |
significant differences i.
|
|
17 |
Genel |
kuyruğu belirgin şekilde renkli solucan |
tagtail i.
|
|
18 |
Genel |
belirgin şekilde kısa boylu olan kimse |
nanus i.
|
|
19 |
Genel |
belirgin olmayan şey |
nonobvious i.
|
|
20 |
Genel |
belirgin olma |
notoriousness [obsolete] i.
|
|
21 |
Genel |
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın her şeye itiraz etme davranışı |
negativism i.
|
|
22 |
Genel |
belirgin veya mantıklı sebep olmaksızın emir ve önerilere karşı çıkma eğilimi |
negativity i.
|
|
23 |
Genel |
belirgin eğilim |
twist i.
|
|
24 |
Genel |
bir nesnenin en önemli veya belirgin yüzü |
face i.
|
|
|
25 |
Genel |
saçın önündeki belirgin beyaz veya gri saç tutamı |
blaze i.
|
|
26 |
Genel |
belirgin özellik |
mark i.
|
|
27 |
Genel |
gezginlere bulundukları yeri bildirmeye yarayan belirgin nesne |
mark i.
|
|
28 |
Genel |
kasları belirgin fit kimse |
hardbody i.
|
|
29 |
Genel |
belirgin yer |
meith [scotland] i.
|
|
30 |
Genel |
karakter üzerine belirgin etkisi olan deneyim |
mill i.
|
|
31 |
Genel |
belirgin değişiklik |
break i.
|
|
32 |
Genel |
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim |
breaking i.
|
|
33 |
Genel |
alçak ve düz bir arazide belirgin olan tepeler |
mountain i.
|
|
34 |
Genel |
kabul edilmiş toplumsal davranış normlarından belirgin şekilde ayrılma |
deviation i.
|
|
35 |
Genel |
belirgin çıkıntı oluşturan kısım |
belly i.
|
|
36 |
Genel |
belirgin duygusal yoğunluk |
drive i.
|
|
37 |
Genel |
belirgin özellik |
savor [us] i.
|
|
38 |
Genel |
belirgin özellik |
savour [uk] i.
|
|
39 |
Genel |
belirgin dış hatlar |
silhouette i.
|
|
40 |
Genel |
belirgin bir değişimin ortaya çıkması |
becoming i.
|
|
41 |
Genel |
belirgin fiziksel özelliklere sahip madde |
supermaterial i.
|
|
42 |
Genel |
belirgin olarak farklı olmak |
secern f.
|
|
43 |
Genel |
belirgin kılmak |
imbody f.
|
|
44 |
Genel |
belirgin kılmak |
make visible f.
|
|
45 |
Genel |
belirgin kılmak |
make unveiled f.
|
|
46 |
Genel |
belirgin kılmak |
render something distinguishable f.
|
|
47 |
Genel |
belirgin özelliği olmak |
typify f.
|
|
48 |
Genel |
belirgin hale gelmek |
become apparent f.
|
|
49 |
Genel |
belirgin kılmak |
embody f.
|
|
50 |
Genel |
birine karşı belirgin bir üstünlüğü olmak |
have a decisive advantage over someone f.
|
|
51 |
Genel |
yeniden belirgin kılmak |
reembody f.
|
|
52 |
Genel |
yeniden belirgin kılmak |
re-embody f.
|
|
53 |
Genel |
belirgin bir izlenim edinmek |
mark f.
|
|
54 |
Genel |
özel muamele etmek için belirgin şekilde işaretlemek |
bracket f.
|
|
55 |
Genel |
daha belirgin hale getirmek için yanaklara ve kaşlara aydınlatıcı sürmek |
highlight f.
|
|
56 |
Genel |
kemikleri belirgin |
angular s.
|
|
57 |
Genel |
profili çok belirgin olan |
prominent s.
|
|
58 |
Genel |
çıplak gözle görülebilecek kadar belirgin |
macroscopical s.
|
|
59 |
Genel |
tamamen açık (belirgin) |
crystal-clear s.
|
|
60 |
Genel |
tamamen belirgin |
crystal-clear s.
|
|
61 |
Genel |
ayak izleriyle belirgin |
beaten s.
|
|
62 |
Genel |
tam belirgin renkli olmayan |
off-white s.
|
|
63 |
Genel |
belirgin özellikleri olan |
characterful s.
|
|
64 |
Genel |
belirgin olmayan |
ambiguous s.
|
|
65 |
Genel |
orijinal halinden belirgin şekilde farklı |
changeling s.
|
|
66 |
Genel |
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olup altı aynı satırda hizalanan |
cockup s.
|
|
67 |
Genel |
vücut hatları belirgin |
zaftig s.
|
|
68 |
Genel |
vücut hatları belirgin |
zoftig s.
|
|
69 |
Genel |
belirgin olmayan |
unconspicuous s.
|
|
70 |
Genel |
belirgin olmayan |
undistinct s.
|
|
71 |
Genel |
belirgin olmayan |
unobvious s.
|
|
72 |
Genel |
(kuş tüyü) belirgin renkte enine şeritleri olan |
barred s.
|
|
73 |
Genel |
belirgin bir kenarı olan |
knifelike s.
|
|
74 |
Genel |
belirgin bir yüzey konveksine sahip (çekiç) |
bell-faced s.
|
|
75 |
Genel |
belirgin şekilde kırmızı |
berouged s.
|
|
76 |
Genel |
belirgin çeneli |
jowly s.
|
|
77 |
Genel |
belirgin bir kenarı olan |
marginate s.
|
|
78 |
Genel |
belirgin bir erkek bakış açısına sahip |
masculinist s.
|
|
79 |
Genel |
belirgin göğüslü |
bosomy s.
|
|
80 |
Genel |
bir araya getirilmiş belirgin bir forma veya kökene ait |
hyphenate s.
|
|
81 |
Genel |
bir araya getirilmiş belirgin bir form veya kökenle ilgili |
hyphenate s.
|
|
82 |
Genel |
belirgin bir hatla sınırlandırılmış |
limitate s.
|
|
83 |
Genel |
kasları aşırı belirgin olan |
ripped s.
|
|
84 |
Genel |
yağ oranı aşırı düşük olup kasları belirgin olan |
ripped s.
|
|
85 |
Genel |
belirgin hissedilmeyen |
obtuse s.
|
|
86 |
Genel |
gitarı anımsatacak yuvarlak hatları bulunup alt kısmı üst kısmından belirgin şekilde büyük olan |
guitar-shaped s.
|
|
87 |
Genel |
fazla belirgin |
overclear s.
|
|
88 |
Genel |
aşırı derecede belirgin |
overexplicit s.
|
|
89 |
Genel |
belirgin olmayan |
insonorous s.
|
|
90 |
Genel |
belirgin renkte şeritsi yapıları olan |
fasciate s.
|
|
91 |
Genel |
belirgin hatları olan |
featurely s.
|
|
92 |
Genel |
belirgin faaliyet göstermeyen |
feeble s.
|
|
93 |
Genel |
belirgin etki yaratmayan |
feeble s.
|
|
94 |
Genel |
ana hatları belirgin olan |
plucky s.
|
|
95 |
Genel |
detayları belirgin olan |
plucky s.
|
|
96 |
Genel |
şekli belirgin olan |
shapely s.
|
|
97 |
Genel |
belirgin değişim içeren |
sharp s.
|
|
98 |
Genel |
eğimde belirgin artış içeren |
sharp s.
|
|
99 |
Genel |
yüz hatları belirgin olan |
sharp-faced s.
|
|
100 |
Genel |
yüz hatları belirgin olan |
sharp-featured s.
|
|
101 |
Genel |
belirgin bir burnu olan |
snouty s.
|
|
102 |
Genel |
çok belirgin |
supereminent s.
|
|
103 |
Genel |
çok belirgin |
superevident s.
|
|
104 |
Genel |
belirgin biçimde |
distinctly zf.
|
|
105 |
Genel |
belirgin ölçüde |
noticeably zf.
|
|
106 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
prominently zf.
|
|
107 |
Genel |
daha belirgin bir biçimde |
more specifically zf.
|
|
108 |
Genel |
daha belirgin olarak |
more specifically zf.
|
|
109 |
Genel |
belirgin şekilde |
signally zf.
|
|
110 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
distinctively zf.
|
|
111 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
astare zf.
|
|
112 |
Genel |
belirgin olmadan |
unspecifically zf.
|
|
113 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
vividly zf.
|
|
114 |
Genel |
belirgin şekilde |
big zf.
|
|
115 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
publically zf.
|
|
116 |
Genel |
belirgin bir şekilde |
sizeably zf.
|
|
117 |
Genel |
belirgin anlamına gelen ön ek |
phen- ök.
|
|
118 |
Genel |
belirgin anlamına gelen ön ek |
phaen- ök.
|
|
119 |
Genel |
belirgin anlamına gelen ön ek |
phaeno- ök.
|
|
120 |
Genel |
belirgin anlamına gelen ön ek |
pheno- ök.
|
|
Phrasals |
|
121 |
Öbek Fiiller |
belirgin kılmak |
throw up f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
belirgin olmak |
stick out f.
|
|
123 |
Öbek Fiiller |
belirgin kılmak |
set off f.
|
|
124 |
Öbek Fiiller |
özelliği göze batar/belirgin olmak/taşımak |
ooze with something f.
|
|
125 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (someone or something) f.
|
|
126 |
Öbek Fiiller |
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (someone or something) f.
|
|
127 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow upon (one) f.
|
|
128 |
Öbek Fiiller |
(biri) için daha belirgin bir hal almak |
grow on (one) f.
|
|
129 |
Öbek Fiiller |
daha belirgin bir hal almak |
grow on f.
|
|
130 |
Öbek Fiiller |
daha belirgin bir hal almak |
grow upon f.
|
|
131 |
Öbek Fiiller |
(birinin) en güçlü/belirgin özelliği olmak |
run through (one) f.
|
|
132 |
Öbek Fiiller |
önünde belirgin/görünür olmak |
stick out against f.
|
|
133 |
Öbek Fiiller |
belirgin hale getirmek |
set out [obsolete] f.
|
|
Phrases |
|
134 |
İfadeler |
kesin/belirgin/inkar edilemez bir şekilde |
by all odds [us] zf.
|
|
135 |
İfadeler |
belirgin bir farkla |
by all odds [us] zf.
|
|
136 |
İfadeler |
belirgin bir fark yok |
no significant difference expr.
|
|
Colloquial |
|
137 |
Konuşma Dili |
belirgin işaret/ipucu |
a telling sign i.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
kasları belirgin |
buffed s.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
kasları belirgin |
buff s.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
hatları belirgin karın kasları sahip |
cut up s.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
belirgin kas yapısına sahip |
cut s.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
bariz/belirgin şekilde |
high-key s.
|
|
Idioms |
|
143 |
Deyim |
iki rakip grup arasındaki belirgin fark |
clear blue water i.
|
|
144 |
Deyim |
belirgin bir fark |
clear blue water [uk] i.
|
|
145 |
Deyim |
uzun süre önce olan olaylar hakkındaki belirgin/net hafıza |
long memory i.
|
|
146 |
Deyim |
yüzde bulunan küçük, belirgin ve karakteristik ben |
beauty mark i.
|
|
147 |
Deyim |
belirgin çizgi/ayrım |
bright line i.
|
|
148 |
Deyim |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
rum blossom [dated] i.
|
|
149 |
Deyim |
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak |
can't help but notice (that) (something) f.
|
|
150 |
Deyim |
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak |
can't help noticing (that) (something) f.
|
|
151 |
Deyim |
açık ve belirgin olmak |
come into focus f.
|
|
152 |
Deyim |
bir şeyin önünde belirgin/görünür olmak |
stick out against something f.
|
|
153 |
Deyim |
bariz/belirgin olmak |
stick out like a sore thumb f.
|
|
154 |
Deyim |
fazlasıyla belirtmek/belirgin kılmak |
speak volumes f.
|
|
155 |
Deyim |
belirgin hale gelmek |
drop into place f.
|
|
156 |
Deyim |
belirgin hale gelmek |
fall into place f.
|
|
157 |
Deyim |
belirgin şekilde kalmak |
lie heavy f.
|
|
158 |
Deyim |
dış görünüşünde/tarzında belirgin değişiklikler yapmak |
get a makeover f.
|
|
159 |
Deyim |
'-i dikkat çekecek/belirgin şekilde yapmak |
make a great show of f.
|
|
160 |
Deyim |
(bir şeyi) dikkat çekecek/belirgin şekilde yapmak |
make a great show of (doing something) f.
|
|
161 |
Deyim |
belirgin ifade kullanmak |
dot the i f.
|
|
162 |
Deyim |
belirgin biçimde eşcinsel |
gay as pink ink expr.
|
|
163 |
Deyim |
belirgin biçimde eşcinsel |
as gay as pink ink expr.
|
|
164 |
Deyim |
belirgin (ses) |
as clear as a bell expr.
|
|
165 |
Deyim |
son derece belirgin |
brief and to the point expr.
|
|
166 |
Deyim |
(bir şey) çok belirgin |
you could cut (something) with a knife expr.
|
|
167 |
Deyim |
(bir şey) neredeyse elle tutulacak/gözle görülecek kadar belirgin |
you could cut (something) with a knife expr.
|
|
168 |
Deyim |
belirgin (aksan, diksiyon) |
you could cut it with a knife expr.
|
|
Speaking |
|
169 |
Konuşma |
belirgin bir kural yok |
no hard and fast rules expr.
|
|
Trade/Economic |
|
170 |
Ticaret/Ekonomi |
belirgin hasar |
apparent damage i.
|
|
171 |
Ticaret/Ekonomi |
belirli amaç doğrultusunda bazı belirgin soruların cevaplarını aramak amacıyla yapılan mülakat |
objective interview i.
|
|
172 |
Ticaret/Ekonomi |
belirgin unvan |
apparent title i.
|
|
173 |
Ticaret/Ekonomi |
belirgin tehlike |
apparent danger i.
|
|
174 |
Ticaret/Ekonomi |
görünen/belirgin çevresel maliyetler |
upfront environmental costs i.
|
|
175 |
Ticaret/Ekonomi |
türk lirasında belirgin değer kaybı |
significant depreciation in turkish lira i.
|
|
176 |
Ticaret/Ekonomi |
(borsa fiyatlarında) belirgin ani düşüş |
sell-off i.
|
|
177 |
Ticaret/Ekonomi |
(borsa fiyatlarında) belirgin ani düşüş |
selling-off i.
|
|
Law |
|
178 |
Hukuk |
belirgin suçlar |
specific offenses i.
|
|
179 |
Hukuk |
belirgin kötü niyet |
express malice i.
|
|
180 |
Hukuk |
belirgin kusur |
patent defect i.
|
|
181 |
Hukuk |
belirgin noksanlık |
apparent defect i.
|
|
182 |
Hukuk |
belirgin irtifak hakkı |
apparent easement i.
|
|
183 |
Hukuk |
belirgin belirsizlik |
patent ambiguity i.
|
|
184 |
Hukuk |
belirgin hata |
apparent error i.
|
|
185 |
Hukuk |
belirgin kusur |
apparent defect i.
|
|
186 |
Hukuk |
belirgin irtifak hakkı |
conspicuous easement i.
|
|
Politics |
|
187 |
Siyasal |
belirgin gereksinim |
flagrant necessity i.
|
|
188 |
Siyasal |
bir devletin diğerleri üzerinde belirgin bir üstünlük kurması |
hegemony i.
|
|
Media |
|
189 |
Medya |
canlı yayında belirgin performans hatası |
beard i.
|
|
Technical |
|
190 |
Teknik |
belirgin veri |
characteristic data i.
|
|
191 |
Teknik |
belirgin çil döküm |
definite chill casting i.
|
|
192 |
Teknik |
belirgin sıcaklık |
characteristic temperature i.
|
|
193 |
Teknik |
belirgin çizgiler |
characteristic lines i.
|
|
194 |
Teknik |
belirgin çarpan |
characteristic parameter i.
|
|
195 |
Teknik |
belirgin ısı akışı |
specific heat flow i.
|
|
196 |
Teknik |
belirgin oran |
characteristic ratio i.
|
|
197 |
Teknik |
belirgin x-ışınları |
characteristic x-rays i.
|
|
198 |
Teknik |
belirgin çil derinliği |
definite chill depth i.
|
|
199 |
Teknik |
belirgin ışınım |
characteristic radiation i.
|
|
200 |
Teknik |
belirgin vektör |
characteristic vector i.
|
|
201 |
Teknik |
belirgin basınç |
characteristic pressure i.
|
|
202 |
Teknik |
belirgin kök |
characteristic root i.
|
|
203 |
Teknik |
belirgin yokluk |
characteristic absence i.
|
|
204 |
Teknik |
belirgin görünge |
characteristic spectrum i.
|
|
205 |
Teknik |
belirgin doruklar |
characteristic peaks i.
|
|
206 |
Teknik |
belirgin eğri |
characteristic curve i.
|
|
207 |
Teknik |
debye belirgin sıklığı |
debye characteristic frequency i.
|
|
208 |
Teknik |
debye belirgin sıcaklığı |
debye characteristic temperature i.
|
|
209 |
Teknik |
fermi belirgin erk düzeyi |
fermi characteristic energy level i.
|
|
210 |
Teknik |
göreceli belirgin ad |
relative distinguished name i.
|
|
211 |
Teknik |
x-ışınları belirgin görüngeleri |
x-ray characteristic spectra i.
|
|
212 |
Teknik |
dokuma deseninde çözgünün argaç veya dolgu üzerinden geçtiği belirgin yer |
riser i.
|
|
Computer |
|
213 |
Bilgisayar |
en belirgin ayrıntı |
finest detail i.
|
|
Telecom |
|
214 |
Telekom |
belirgin olmayan veri hızı |
unspecified bit rate i.
|
|
Mechanic |
|
215 |
Mekanik |
belirgin vida başı olan |
posidrive s.
|
|
216 |
Mekanik |
belirgin vida başı olan |
pozidrive s.
|
|
Lighting |
|
217 |
Aydınlatma |
belirgin ışık |
pharos i.
|
|
Marine |
|
218 |
Denizcilik |
belirgin dalga periyodu |
significant wave period i.
|
|
219 |
Denizcilik |
belirgin dalga |
significant wave i.
|
|
220 |
Denizcilik |
belirgin dalga yöntemi |
significant wave method i.
|
|
221 |
Denizcilik |
belirgin dalga yüksekliği |
significant wave height i.
|
|
222 |
Denizcilik |
gemi gövdesinin kabuğunun şeklindeki değişimle meydana gelen belirgin çıkıntı |
knuckle i.
|
|
223 |
Denizcilik |
gemi gövdesine çizilen belirgin dar şerit |
ribbon i.
|
|
Mining |
|
224 |
Maden |
damar veya yatak üzerinde belirgin incelme |
twitch i.
|
|
225 |
Maden |
damar veya yatak üzerinde belirgin incelme |
pinch i.
|
|
226 |
Maden |
sadece tek bir yönde belirgin bir dilinimi bulunan (maden) |
monotomous [obsolete] s.
|
|
Medical |
|
227 |
Medikal |
ayağın dorsifleksiyonu ile belirgin şekil bozukluğu |
talipes calcaneus i.
|
|
228 |
Medikal |
ayak sırtının ayak tabanına doğru bükülmesi ile belirgin şekil bozukluğu |
talipes equinus i.
|
|
229 |
Medikal |
elin anormal şekilde fleksiyonu ve radyal tarafa bükülmesiyle belirgin doğuştan şekil bozukluğu |
talipomanus i.
|
|
230 |
Medikal |
ağrıda belirgin azalma |
marked relief of pain i.
|
|
231 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
infantile seborrhoeic dermatitis i.
|
|
232 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
milk crust i.
|
|
233 |
Medikal |
belirgin rahatsızlık |
noticeable discomfort i.
|
|
234 |
Medikal |
belirgin olmayan sıvı kaybı |
insensible fluid loss i.
|
|
235 |
Medikal |
belirgin biçimde düşük yerleşimli kulaklar |
apparently low-set ears i.
|
|
236 |
Medikal |
belirgin rahatsızlık |
apparent discomfort i.
|
|
237 |
Medikal |
belirgin ateromlu vasküler alan |
vascular area with discrete atheroma i.
|
|
238 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
cradle cap i.
|
|
239 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
crusta lactea i.
|
|
240 |
Medikal |
belirgin olmayan su kaybı |
insensible water loss i.
|
|
241 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
neonatal seborrhoeic dermatitis i.
|
|
242 |
Medikal |
bebeklerde görülen saçlı derideki yağ bezlerinin aşırı ifrazına bağlı kabuklarla belirgin durum |
honeycomb disease i.
|
|
243 |
Medikal |
belirgin insülin direnci |
significant insulin resistance i.
|
|
244 |
Medikal |
derin uyku ile belirgin semptomlar |
soporific symptoms i.
|
|
245 |
Medikal |
genelde golf oyuncularında görülen humerusun içyan epikondil periostu ve ön kol fleksör kaslarının iltihabı ile belirgin ağrılı durum |
medial epicondylitis i.
|
|
246 |
Medikal |
genelde golf oyuncularında görülen humerusun içyan epikondil periostu ve ön kol fleksör kaslarının iltihabı ile belirgin ağrılı durum |
golfer’s elbow i.
|
|
247 |
Medikal |
ortalama retinal kalınlığında belirgin azalma |
a significant reduction in median retinal thickness i.
|
|
248 |
Medikal |
ortalama retinal kalınlıkta belirgin azalma |
a significant reduction in median retinal thickness i.
|
|
249 |
Medikal |
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık |
seckel sendromu i.
|
|
250 |
Medikal |
otozomal resesif geçişli, az rastlanan, belirgin büyüme geriliği ve mental gerilik, mikrosefali, atipik yüz görünümü ile karakterize bir hastalık |
microcephalic primordial dwarfism i.
|
|
251 |
Medikal |
otonom sinir sisteminin düzensiz çalışması ile belirgin kalıtsal hastalık |
dysautonomia i.
|
|
252 |
Medikal |
püstüller oluşması ile belirgin |
pustulous i.
|
|
253 |
Medikal |
skolyoz'la belirgin |
scoliotic i.
|
|
254 |
Medikal |
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı |
mastoidal i.
|
|
255 |
Medikal |
belirgin ya da gizli seyredip şifa bulmuş enfeksiyonun bıraktığı bağışıklık |
premunition i.
|
|
256 |
Medikal |
tıbbi muayenede belirgin semptom |
presentation i.
|
|
257 |
Medikal |
az belirgin |
subclinical s.
|
|
258 |
Medikal |
derin uyku ile belirgin |
soporose s.
|
|
259 |
Medikal |
hordoz ile belirgin |
lordotic s.
|
|
260 |
Medikal |
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili |
mastoidal s.
|
|
261 |
Medikal |
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili |
mastoideal s.
|
|
262 |
Medikal |
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili |
mastoidean s.
|
|
263 |
Medikal |
belirgin olmayan |
masked s.
|
|
Anatomy |
|
264 |
Anatomi |
organ veya yapının en belirgin kısımları |
capita i.
|
|
265 |
Anatomi |
yapının en belirgin çıkıntılı kısmı |
caput i.
|
|
266 |
Anatomi |
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı |
anthelix i.
|
|
267 |
Anatomi |
dış kulağın dış kenarının hemen içindeki belirgin kavisi olan kıkırdak kıvrımı |
antihelix i.
|
|
268 |
Anatomi |
parmağın bükülmesiyle belirgin hale gelen yuvarlak çıkıntılı kısım |
knuckle i.
|
|
269 |
Anatomi |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
lateral cerebral sulcus i.
|
|
270 |
Anatomi |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
fissure of sylvius i.
|
|
271 |
Anatomi |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
sulcus lateralis cerebri i.
|
|
272 |
Anatomi |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
sylvian fissure i.
|
|
273 |
Anatomi |
beynin sağ ve sol hemisferinde ön lob ve paryetal lobu aşağıda bulunan temporal lobdan ayıran, korteksteki en derin ve belirgin fissür |
lateral sulcus i.
|
|
274 |
Anatomi |
kulağın arkasındaki temporal kemikte yer alan ve çocuklarda yetişkinlerde olduğu gibi belirgin olmayan çıkıntı ile ilişkili |
mastoid s.
|
|
Psychology |
|
275 |
Psikoloji |
nesneleri algılamada belirgin yetersizlik |
negative hallucination i.
|
|
276 |
Psikoloji |
düşünme ve davranışlarda belirgin yavaşlama |
hypokinesis i.
|
|
277 |
Psikoloji |
yeni uydurulmuş kelimeleri sık kullanma ile belirgin konuşma |
neolalia i.
|
|
Pathology |
|
278 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
toper's nose i.
|
|
279 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
rum-blossom i.
|
|
280 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
rum nose i.
|
|
281 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
rhinophyma i.
|
|
282 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
potato nose i.
|
|
283 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
hypertrophic rosacea i.
|
|
284 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
hammer nose i.
|
|
285 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
copper nose i.
|
|
286 |
Patoloji |
burun foliküllerin genişlemesi sonucu burnun kızarması ve cildin belirgin şekilde genişlemesi |
brandy nose i.
|
|
287 |
Patoloji |
belirgin semptomları olmayıp hafif durumlarda ortaya çıkan hastalık |
insidious disease i.
|
|
288 |
Patoloji |
belirgin (hastalık) |
outspoken s.
|
|
Optics |
|
289 |
Optik |
gözlemci pozisyonu kaynaklı gözlenen objenin belirgin kayması |
parallax i.
|
|
290 |
Optik |
yüzey gözlemi nedeniyle gök cisminde meydana gelen belirgin açısal kayma |
parallax i.
|
|
291 |
Optik |
optik alette göz pozisyonunun değişmesi ile oluşan belirgin kayma |
parallax of the cross wires i.
|
|
Veterinary |
|
292 |
Veterinerlik |
afrika'da görülen, kafada belirgin lezyonlara sebep olan bir at hastalığı |
thickhead i.
|
|
Gastronomy |
|
293 |
Mutfak |
bazı şaraplardaki belirgin tat |
breed i.
|
|
294 |
Mutfak |
(tat) belirgin |
bold s.
|
|
Statistics |
|
295 |
İstatistik |
belirgin dönem |
typical period i.
|
|
296 |
İstatistik |
belirgin özellik |
typical characteristic i.
|
|
297 |
İstatistik |
belirgin yıl |
typical year i.
|
|
Physics |
|
298 |
Fizik |
einstein belirgin sıklığı |
einstein characteristic frequency i.
|
|
299 |
Fizik |
einstein belirgin sıcaklığı |
einstein characteristic temperature i.
|
|
300 |
Fizik |
katot ışınlı tüpün izinde bulunan, rastgele girişim sebebiyle oluşmuş birbirine yakın yer alan belirgin süreksizlikler |
grass i.
|
|
Biology |
|
301 |
Biyoloji |
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişim |
topocline i.
|
|
302 |
Biyoloji |
komşu hücrelerden belirgin şekilde farklı olan bitki hücresi |
trichoblast i.
|
|
303 |
Biyoloji |
komşu hücrelerden belirgin şekilde farklı olan bitki hücresi |
idioblast i.
|
|
304 |
Biyoloji |
belirgin bir çekirdeği olmayan hücreli organizma |
prokaryote i.
|
|
305 |
Biyoloji |
belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi |
cortinaria i.
|
|
306 |
Biyoloji |
agaricales takımından olup belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi |
cortinarius i.
|
|
307 |
Biyoloji |
agaricales takımından olup belirgin örümcek ağı benzeri yapıları olan büyük bir mantar cinsi |
genus cortinarius i.
|
|
308 |
Biyoloji |
belirgin hayati faaliyetlerin geçici olarak durması |
parabiosis i.
|
|
309 |
Biyoloji |
türün belirgin kategorilere ayrılamayan değişkeleri |
continuous variations i.
|
|
310 |
Biyoloji |
(vücut yapılarında) belirgin renk farkı gösteren şeritsi bölge |
fascia i.
|
|
311 |
Biyoloji |
bakteri kültüründe (virüs kaynaklı hasar gösteren) belirgin alan |
plaque i.
|
|
312 |
Biyoloji |
coğrafi bir eksen boyunca ve genellikle belirgin ekolojik açıklama olmadan birbiriyle ilgili bir grup organizmada meydana gelen morfolojik veya fizyolojik değişimle ilgili |
topoclinal s.
|
|
313 |
Biyoloji |
belirgin bir kenarı olan |
marginated s.
|
|
314 |
Biyoloji |
yuvarlak veya oval hatları ve belirgin bir ağız kısmı bulunup şekli yassı olan |
scutellate s.
|
|
Marine Biology |
|
315 |
Deniz Biyolojisi |
çift kabuklular dışında tüm türleri kapsayan, kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş yumuşakça şubesi |
cephalata i.
|
|
316 |
Deniz Biyolojisi |
çift kabuklular dışında tüm türleri kapsayan, kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş yumuşakça şubesi |
cephalophora i.
|
|
317 |
Deniz Biyolojisi |
avustralya'da yaşayan, kırmızı renkli ve belirgin gözleri olan, yenebilir bir deniz balığı |
nannygai (centroberyx affinis) i.
|
|
318 |
Deniz Biyolojisi |
avustralya'da yaşayan, kırmızı renkli ve belirgin gözleri olan, yenebilir bir deniz balığı |
red fish i.
|
|
319 |
Deniz Biyolojisi |
amerika'ya özgü iri, belirgin gözleri olan büyük ve güçlü bir tatlı su av balığı |
white-eye (stizostedion vitreum) i.
|
|
Astronomy |
|
320 |
Gökbilim |
en belirgin kuzey takımyıldızlarından biri |
ursa i.
|
|
Zoology |
|
321 |
Zooloji |
belirgin bir ekseni olmayan organizmalardan oluşan bir sınıflandırma |
anaxonia i.
|
|
322 |
Zooloji |
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir güney amerika timsahı |
yakare (jacare sclerops) i.
|
|
323 |
Zooloji |
kuşların gözünün altında bulunan belirgin bir renk şeridi |
moustache i.
|
|
324 |
Zooloji |
kedinin boğazı veya göğsündeki belirgin renkteki bölge |
locket i.
|
|
325 |
Zooloji |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça şubesi |
odontophora i.
|
|
326 |
Zooloji |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan yumuşakça familyasından olan bir hayvan |
odontophoran i.
|
|
327 |
Zooloji |
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi |
colorpoint i.
|
|
328 |
Zooloji |
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi |
colorpoint cat i.
|
|
329 |
Zooloji |
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi |
colourpoint cat i.
|
|
330 |
Zooloji |
belirli bölgelerindeki tüyleri belirgin koyu renk olan kedi |
himalayan cat i.
|
|
331 |
Zooloji |
gövdede koruyucu görev yapan belirgin renkli alan |
shield i.
|
|
332 |
Zooloji |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyasına ait |
odontophoran s.
|
|
333 |
Zooloji |
çift kabuklular dışındaki tüm türleri kapsayan kafa kısmı belirgin şekilde gelişmiş olan bir yumuşakça familyası ile ilgili |
odontophoran s.
|
|
Botanic |
|
334 |
Botanik |
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki |
treacle mustard (conringia orientalis) i.
|
|
335 |
Botanik |
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki |
hare's-ear i.
|
|
336 |
Botanik |
belirgin bazal lobları ve sapsız yaprakları olan tüysüz tek yıllık bir bitki |
hare's–ear mustard i.
|
|
337 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar |
destroying angel (amanita phalloides) i.
|
|
338 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar |
death cup i.
|
|
339 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar |
death cap i.
|
|
340 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin bir tabana olan son derece zehirli beyaz renkli bir mantar |
death angel i.
|
|
341 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar |
destroying angel (amanita verna) i.
|
|
342 |
Botanik |
fincan şeklinde belirgin tabanı olan son derece zehirli beyaz bir mantar |
fool's mushroom i.
|
|
343 |
Botanik |
abd'nin pasifik kıyılarına özgü, kozalaklarının her bir kabuğunda belirgin bir yumru bulunan üç iğneli orta büyüklükte bir çam ağacı |
knobcone pine (pinus attenuata) i.
|
|
344 |
Botanik |
pembe sporlara ve belirgin zarımsı örtüye sahip bir mantar cinsi |
volvaria i.
|
|
345 |
Botanik |
pembe sporlara ve belirgin zarımsı örtüye sahip bir mantar cinsi |
genus volvaria i.
|
|
346 |
Botanik |
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot |
mat grass i.
|
|
347 |
Botanik |
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot |
knotgrass i.
|
|
348 |
Botanik |
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot |
polygonum aviculare i.
|
|
349 |
Botanik |
sapla birleştiği yerde belirgin bir yumrusu olan koyu turuncu meyveler veren bir tangelo ağacı çeşidi |
minneola i.
|
|
350 |
Botanik |
sapla birleştiği yerde belirgin bir yumrusu olan koyu turuncu meyveler veren bir tangelo ağacı çeşidi |
honeybell i.
|
|
351 |
Botanik |
çiçeğin normal renginde meydana gelen belirgin değişim |
break i.
|
|
352 |
Botanik |
baklagiller familyasından olup yaprakları belirgin ve spontane hareket eden bir bitki |
moving plant (desmodium gyrans) i.
|
|
353 |
Botanik |
eklemli sapları, belirgin kulakçıkları ve küçük çiçekleri olan yaygın bir ot |
goose grass i.
|
|
354 |
Botanik |
büyük ve belirgin başçıklı amerikan sahil çimi |
spike-grass i.
|
|
355 |
Botanik |
kenarları belirgin şekilde dalgalı olan |
ruffled s.
|
|
Literature |
|
356 |
Edebiyat |
bir kişiyi veya olayı belirgin biçimde işleyen kısa edebi eser |
cameo i.
|
|
Linguistics |
|
357 |
Dilbilim |
(ses bilgisinde) telaffuzun tümünde veya bir kısmında görülen ve anlama katkıda bulunan perde, vurgu ve tondaki belirgin değişim |
contour i.
|
|
358 |
Dilbilim |
hecedeki başka bir ünlüden daha az belirgin olan (ünlü harf) |
nonsyllabic s.
|
|
359 |
Dilbilim |
belirgin şekilde yerel |
broad s.
|
|
Archaeology |
|
360 |
Arkeoloji |
tarih öncesi bir kültür geleneğinin belirgin bir aşaması |
facies i.
|
|
361 |
Arkeoloji |
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarih öncesinden kaldığı düşünülen hat |
ley i.
|
|
Religious |
|
362 |
Dini |
tarihi belirgin dönemlere bölüp her bir dönem için tanrı ve insanlar arasında farklı bir ilişki bulunduğunu öne süren bir protestanlık öğretisi |
dispensationalism i.
|
|
363 |
Dini |
belirgin bir iyi ile kötünün olduğu bir dünya görüşüne dair |
manichaean s.
|
|
Philosophy |
|
364 |
Felsefe |
belirgin olma |
outness i.
|
|
Geography |
|
365 |
Coğrafya |
kıyıda belirgin çıkıntı |
hump i.
|
|
366 |
Coğrafya |
arazide iki belirgin lokasyonu birbirine bağlayan ve tarihöncesinden kalma bir yol olduğu düşünülen hat |
ley line i.
|
|
Geology |
|
367 |
Jeoloji |
belirgin şekilde şistli bir yapıya sahip olmayan kristalli kompakt kayaç |
massive rock i.
|
|
368 |
Jeoloji |
(fay, derin vadi) topografyadaki belirgin değişiklik |
break i.
|
|
369 |
Jeoloji |
kömür madeni tabanında belirgin yükselti |
hog's-back i.
|
|
370 |
Jeoloji |
tek, belirgin ve çapraz bir çatlağa sahip olan |
diatomous s.
|
|
371 |
Jeoloji |
tek, belirgin ve çapraz bir yarığa sahip olan |
diatomous s.
|
|
Hunting |
|
372 |
Silah/Atıcılık |
hedef üzerinde belirgin isabet grupları oluşturmak |
group f.
|
|
Sport |
|
373 |
Spor |
belirgin bir bilek hareketiyle yapılan (vuruş tekniği) |
wristy s.
|
|
Art |
|
374 |
Sanat |
tasvir ettiği sahneleri belirgin bir kesintiye uğramadan birbirini takip eden (heykel) |
continuous s.
|
|
Music |
|
375 |
Müzik |
(dansta) belirgin adım grubu |
figure i.
|
|
376 |
Müzik |
belirgin şekilde çalınan |
staccato s.
|
|
Mythology |
|
377 |
Mitoloji |
elde yaşam çizgisinin bulunduğu bölgede belirgin çıkıntısı olan kimse |
lunarian i.
|
|
Printery |
|
378 |
Matbaa |
metindeki büyük harflerden belirgin şekilde daha büyük olan ancak altı aynı satırda hizalanan harf veya karakter |
cockup i.
|
|
379 |
Matbaa |
göze çarpması için aralara belirgin yazı tipiyle yazılmış satırlar serpiştirilen |
displayed s.
|
|
Archaic |
|
380 |
Eski Kullanım |
belirgin yer |
mere i.
|
|
381 |
Eski Kullanım |
yeniden belirgin kılmak |
reimbody f.
|
|
382 |
Eski Kullanım |
belirgin özelliği olmak |
impersonate f.
|
|
383 |
Eski Kullanım |
belirgin biçimde |
fairly zf.
|
|
Ornithology |
|
384 |
Kuşbilim |
göz çevresi ve göğsünde belirgin kahverengi leke bulunan, kaz benzeri bir afrika kuşu |
nile goose (alopochen aegyptiaca) i.
|
|
385 |
Kuşbilim |
boynunda belirgin renkte şerit bulunan (kuş) |
ring-necked s.
|
|
386 |
Kuşbilim |
boynundaki tüyleri belirgin ve farklı renkte olan |
scapulated s.
|
|
Reptiles |
|
387 |
Sürüngenler |
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı |
yacare (caiman crocodilus) i.
|
|
388 |
Sürüngenler |
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı |
jacare sclerops i.
|
|
389 |
Sürüngenler |
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı |
spectacled alligator i.
|
|
390 |
Sürüngenler |
göz çukurları birbirine bağlı olup belirgin kemikli çıkıntılarla çevrelenen bir Güney Amerika timsahı |
spectacled cayman i.
|
|
391 |
Sürüngenler |
boynunda belirgin renkte şerit bulunan (yılan) |
ring-necked s.
|
|
Entomology |
|
392 |
Böcek Bilimi |
notodonta cinsi olup tırtılının sırtında belirgin boynuz olan bir güve |
unicorn moth (coelodasys unicornis) i.
|
|
393 |
Böcek Bilimi |
notodonta cinsi olup tırtılının sırtında belirgin boynuz olan bir güve |
unicorn prominent i.
|
|
394 |
Böcek Bilimi |
(metamorfoz geçiren böcekler) gelişim sırasında belirgin değişikliğe uğrayan |
polyeidic s.
|
|
Slang |
|
395 |
Argo |
belirgin meme ucu |
bean i.
|
|
396 |
Argo |
hatları belirgin kaslar |
cuts i.
|
|
397 |
Argo |
hatları belirgin karın kasları |
cuts i.
|
|
398 |
Argo |
birbirinden belirgin şekilde farklı iki arkadaş |
mutt and jeff [dated] i.
|
|
399 |
Argo |
belirgin biçimde |
in spades zf.
|
|
British Slang |
|
400 |
İngiliz Argosu |
belirgin eşcinsel imajı |
clone i.
|
|
401 |
İngiliz Argosu |
dudakları belirgin vajina |
vertical bacon sandwich i.
|
|